Datasets:

text
stringlengths
0
191k
Bi-inâyetilllahi teâla ve tevfikâ gurre-i muharremü'l harâmun gurresinde Bağdâd
behişt-i abâdan hareket ve onuncu günü ibtidâ A'cem sınurına dâhil olduk Bağdâd
vâlîsi vezîr-i mükerrem Hasan Paşa hazretleri bizim ol tarafa me'mûriyetimiz
mukaddemâ Şâh Cimcâh cânibine ve sınura karib olan Kirmânşâh hanına tahrir itmekle
han-ı mezbûr tarafından mihmân-dârlık hizmetiyle bir A'cem Ağâsı gelüp bizi istikbâl ve
i'zâz-ı tam ile getürüp beşinci günü Kirmânşâh'a varılmak üzre yemek olunup Kirmânşâh
hanı etbâ'yle istikbâle gelecek iken benim mânam vardur deyü i'tizâr ve kendüsi gelmeyüp
karındaşını üçyüz kadar kızılbaş ile istikbâle göndermiş. Bu kulları heman bi-ihtiyar
dargınlık suretini gösterüp bunlara âzâr-ı buzundan ben şevketlü Âl-i Osmân Pâdişâh
tarafından mahsus ilçi ve nâme-i hümâyunu hâmili olamda bu ayarda bir han beni istikbâl
itmeye vâllahi'l-azim ta ki bu mahalle han gelmeye bir kadem ilerü varmam ve bunun
küstâhlığı Şâh'a arz iderim deyü kalem aldıkda birkaç atlu ılğâr idüp han-ı mezbûre
varup ahvali i'lâm eylemişler acele üzre etna-i sevâr olup ta yemekliğe geldi bize azim-i
i'tizâr idüp ve maân Kirmânşâh'a nuzûl olundu beş gün meks idüp ba'dehu bizi sarayına
davet eyledi ve biraz şeker-i pişkeşi virüp ba'de mahall-i mezbûreden hareket ve
dördüncü gün Dergüzin kasabasına nüzûlumuzda mir-i âlem pâyesiyle mihmân-dârlık
hizmetiyle Necef Kûlı Han Bey namında bir Kapûcı-bâşı yüz kadar adam ile gelüp bizi
istikbâl idüp ve ikiyüz elli guruş zahire-bahâ virilmek üzre Şâh'dan fermânlar getürüp ve
iki gün meks idüp andan dördüncü gün Dâr-ül- mülk-ü kadim olan Hemadân şehrine nüzûl
ve hâkimi Kelb Ali Han bi-n-nefs kendüsi Altı yüz kadar atlu ve piyâde ile bizi istikbâl ve
bir vâsi' saraya nüzûl üç gün meks idüp ziyafetten sonra yine hareket ve doğru yollar çendân-ı
âbâdân olmamağla sağ ve sola saparak yirmi konak yeri güç ile kırk günde kat' idüb
Mesken-i Şâh-ı Selef olan Kazvin şehrine vâsıl ve üç tuğlu pâyesinden olan hâkimi Tahmas
Han bin kadar piyâde ve süvâri ile ve nây ve kürre-i nây ve tüfenk ve küçük toplar ile bize
şenlik idüp istikbâl eyledi ve bir vâsi' saraya kondurup beş gün meks idüp azm-i ikrâm
ve ziyafetler idüp andan dahi hareket ve Rey memleketinde vâki' Tahrân nâm-ı kasaba ki ol
vakitte Şâh Cimcâh makarri idi bizler dahi ol cânibe teveccüh idüp ve beş günde vusûl
ve esnây-ı vusûlde Rüstem Han nâm bir veziri üçbin kadar atlu ve piyâde azim-i şenlikler
ve adetleri üzre alaylar idüp iki saat yerde bizi istikbâl idüp bizi getürüp bir bağçeli ve
havuzlı vâsi' saraya kondurub ve Şâh tarafından kendi matbahı ve amelesi gelüp altun ve
gümüş takımları ile üç gün üç gice bize ziyafet idüp ve ağırlayup gittiler bu esnada yirmi altun
ve elli zerâ' sandâl ser-kârlarına ve seksan altun dahi yanında olan ameleye virildi ve üç
günden sonra biz kendi matbahımızı kaynadup eğlenür iken dokuzuncu gün itimâd-üd
devle ki vezîr-i a'zam makamında vezîri sarayına davet idüp vardığımızda bizi
gördiği gibi kıyâm ve istikbâl ile odanın nısfına dek gelüp tekrar yerine oturdı. Bizi yanına
da'vet idüp hoş geldin safa getürdün deyüp der-akab sahib-i devlet efendimizin
mektupların talep eyledi emmâ bizim içlilik ile ol tarafa varmamızdan bunlar azim-i hofa
düşüp çünki memleketleri ahvali perişan ve birkaç tarafdan hücum-u a'dâ' ile nizâm-ı
halleri yaman olmağla güya ki biz bunlarun sınura karib birkaç sancaklık yer talebine ya
dahi ğayri teklife gelmiş olayuz mülâzasıyla bizim içün mukaddem müşâvereler idüp gâh
Revân ve gâh Kerkük tarafında ba'zı mahalleri virmek üzre tasmim eylemişler ve lâkin bir
kalıba ifrâğ idemeyüp biraz hedâyâ ile bir ilçi göndermek üzre karar virmişler bizim
geleceğimizi istimâ' eylediklerinde tehir idüp bakalım ne hususa gelür deyü tevaffuk
itmişler ammâ maddeye vâkıf olmak üzre acele ile bizden vezir mektupların talep itmeğe
bais budur bendeniz ise mukaddem bu müşâverelerin ve hof ve haşibetlerin ve mütezelzil
oldukların defaât ile haber alup vuzuf tahsil itmişdim ve sahib-i devlet efendimizin
mektupların evvel getürmeyüp Hasan Paşa hazretleri'nin kethüdâsı'nın mektupların
getürmüşdüm mektup talep eyledüği gibi mezbûr mektupları virdim. Der-akab açub bakdıkda
bu Hasan Paşa'nın mektuplarıdır ya kani vezîr-i a'zam mektupları deyü tiz tiz suâl
eyledikde bendeniz behey hanım acele itmeye nâme-i hümâyundan mukaddem vezir-i a'zam
mektupların sana virmek devlet-i âliyede de'b ve kanun değildir beni şevketlü azimetlü
efendim Şâh Cimcâh tarafına göndermişdir.
İbtidâ varub buluşuruz emânet-i kübrâ olan nâme-i hümâyünu teslim iderim andan sonra
vezîr-i a'zam mektupların sana viririm didikde heman iki ellerin dizlerine urub hoş imdi.
"rızâhullahındır biz ana sığınuruz sizin evvelden bu niyetiniz var idi şimdi geldi zuhur itdi.
Ben işittim hanım niyetimiz nedir didikde mukaddemâ ve vezîr-i a'zamınız olan Ali Paşa
hünkâr hazretlerin zor ile tahrik idüp Vârâdinden sonra bizim üzerimize gelecek idi amma
Allah-u Teâlâ hazretlerinin rızası buğmuş ki Vârâdin Ma'rekesinde şehid oldu didi bende dahi
canım siz bunu kimden istimâ' ittiniz didim ol zaman bizim Revân hanı bu ahvali
yazmışdı didi ben işittim hanım senin Cimcâh ile tenhada istişâre müteallik umur-u
memlekete dâir müşâvereye Revân hanı vâkıf olur mu hayır didi ya bizim hünkârımız
hazretleri tenhada veziri ile olân mukalemeye nice vâkıf olur kezb itmiş beyan söylemiş
âkıl olan bu ma'kule söze i'timâd ider mi bundan kat'i nazar-ı Gazi Sultan Murâd Han
cennet-i mekân aleyh-ir-rahmete hazretlerinin ahidnâme-i hümâyunundan bu ana dek
tamam seksan beş senedir ve hala yedinci pâdişâh-ı azim-ül şandır bunların asla birinde sulh
ve salaha mugâyir üzerinize gelmek üzre su'i kasdları olmayub böyle bir âkıl ve fâzıl ve kâmil
ve dindâr ve âkıbet-i endişe ve tarafeynin rahatı ve acze ve mesâkinin istirâhati melhûz tab'i
hümâyunları olan pâdişâh-ı âlempenah reâya perverdir bu kâr nâ-hencâri irtikâb ider mi
hususân silsile-i âliyye rab'-i meskünde beş yüz senedir ki şecâat ile şöhret-şiâr olan Âl-i
Osmân olan evlâd-ı emcâd tig-zenlik ile meşhur âlimdir. Sizin bu perişanlığınızda su'ikasd
ile zebûn-basanlık itmek şan-ı şecâatlarına layık mı bundan kat'i nazar benim getürdiğim
nâme-i hümâyun şevket-makrunı afv-ı ahdan mesmû'nuz olub cüzzi ve külli vukûf
eylediğiniz var mı yahut etbâamızdan bir istihbâr ile bir nesne gösterdiniz mi olmuşdır
didim yok deyu kasem eyledi pek ma'kul bu dahi şöyle dursun evvelâ bizim kudretlü Âl-i
Osmân Padişâh-ı eazallahu ensâre hazretlerinin rikâb-ı hümâyunlarından münbais olan
elçileriyüz bu kadar mesâfe-i baideden geldik el-yevm size misafiriz ve siz bu devletin
i'timâd-üd-devletisiz hala hall ü akd-i umûr sizin elinizdedir ve cümle mukalememiz
sizinle olsa gerekdir henüz görüşdük ve hal hatır sorılub bir mikdâr âfâki musâhabet olunmadı
muâhaz yolundan bu münâkaşa meclis-i evvelin sözümidür eğer bundan bir murâdınız var
ise sizinle münâzara üzre mukaleme idelim didikde "ben adâb-ı münâzara nedir bilmem
deyüp cevap virdi ben dahi "şimden sonra seninle mukaleme itmem ve meclisine gelmem
beni şevketlü kudretlü Padişâh'ım hazretleri Şâh Cimcâh hazretlerine göndermişdir varır anlar
ile mukaleme iderim at hazır etsunler konağa giderim" deyü hareket üzre iken heman Şıkk-ı
Evvel Defterdârı Reis ül-küttâb yanıma gelüp beni tutup lütuf ile kerem ile i'timâd-üd-devle
hazretleri'nin murâdı bu değildir ancak sehv ma'zur buyurun diyüp bizi alıkoyup andan
havânende ve sazendeler gelüp musiki faslına başlayub ara yerde âfâki vâfer sohbetler oldı
ammâ benim tâbiam candân açılmayub tav'an ve kerhen ba'zı suâllere cevap virdik taâm
gelüp yendi ammâ vezir-i kemâl infaâlinden sürh-ser iken sürh-rev oldı candân musâhabete
tasaddi idemeyüp taâm-ı âhir oldı ve şerbetler içilüp binüp konağa gelindi ertesi gün bir
tezkire ile Mihmândâr ve Kapûcılar Kethüdâsı gelüp bizden istizân ile birâderi davet idüp
evvelâ biz şevketlü azimetlü kudretlü Padişâh-ı Âl-i Osmân eazallah-ı ensâre rikâb-ı hümâyunlarından
getürdiler birâderi nimce kıyâm idüp yanına alup ve biraz hedâya arz idüp ilçi
efendiyi dünki gün rencide itdik bize hatırmanda oldılar lütuf eylesünler ben iki aylık
vezirim lisan-ı devleti bilmem bizi barışdır taksirâtımızı afv etsünler deyü bize dahi yirmi
otuz tabak şeker meyve göndermişler ve beş altı günden sonra vardığımızın on beşinci
günü idi Şâh tarafından bize yevmiye masarıfımız içün beşyüz tumân akçe göndermişler ki
bizim hesabımıza altı bin üçyüz otuz üç guruş ider otuz kızılbaş ile Kapûcılar Kethüdâsı
getürüp teslim itdi kahve ve şerbet ve bühûr ikramından sonra elli tuğrâlı altun ve bir çukâ bir
kumâş kendüye virdik yüz tuğrâlı altun etbâ'na virildi irtesi ehad günü nâme-i hümâyunu