diff --git "a/Arpaeminizâde Mustafa Sâmî_Tarih-i Sâmî_1720.txt" "b/Arpaeminizâde Mustafa Sâmî_Tarih-i Sâmî_1720.txt" new file mode 100644--- /dev/null +++ "b/Arpaeminizâde Mustafa Sâmî_Tarih-i Sâmî_1720.txt" @@ -0,0 +1,14162 @@ +|\/| +_____ + + + Tarih-i Sami + Arpaeminizâde Mustafa + 1720 + 91736 + 26221 + 14162 + +_____ + + +İcmâl-i Hâl-i İrân + +Tavti’aten-li’l-makāl; sinîn-i çendînden beri ber-hem-zen âsâyiş-i cihâniyân olan zuhûr +ı tâ’ife-i Afgâniyân ile inkılâbât-ı İrân’ın ba‘de’l-lityâ _velletî nihayet keyfiyeti ne güne_ + +umûra müntehî ve âhirü’l-emr sirâyet-i şerleri Devlet-i ‘Aliyye’de ne güne asr-ı + +azîm ve ne misilli hatb-ı cesîm zuhûruna bâ‘is ve müeddî olduğu alâ-vetîreti’l-icmâl + +zikr ü beyân olunmak havâdis-i mazbûta-i âtiye tahrîrine vesile-i irtibât olmak + +mülâhazasıyla mahal-i merkûmdan ibtidâ olundu. Silsile-i Safevîyye’den otuz seneden + +beri fermân-fermâ-yı memâlik-i İran iken, şu‘le-i tîz-hîz-i fiten ve aşıp Afgâniyân ile tâk-ı + +mu‘allâ-revâk-ı saltanatı alev-gîr-i inhidâm ve Mahmûd Hân-ı Afgâniyân’ın giriftâr-ı + +pençe-i kahr ve damarı olmağla, üftâde-i çâh- ı hızlân ve harman olan Şâh Hüseyin + +Safevî’nin ibtidâ-yı mahsûriyyet-i İsfehan’da veliaht eylediği Şehzade Tahmasb hılâl-i + +mezbûrda bir takrîb ile deryâ-yı ateş-i mevc-i mu‘arrekeden güştî-i vücûdu nâ-sûdını + +endahte-i sâhil-i bahât ve rehâvîr-i zaman hod be-hod Mazendran taraflarında serseri + +güşt-i gûh ve sahrâ olup, ne semte ‘azîmet ve ne kâra mübâşeret edeceğinde meslûbü’ş +şu‘ûr ve perişân hâtır-ı ser-ismiyye gerd e‘âzim ‘aşâyir ve kabâil ve imdâd ve iğâse-hâh + +ekâbir ve asâğir olarak âhiri’l-emr Harezm ve Horasan taraflarına hatr-ı hall ‘azîmet ve + +ol havâlîde bast-ı boryâ pâre-i irtâ‘ ve çerâ eden bazı kabâil ve oymaktan istimdâd ve + +isti‘ânet eylediği cihetten mahal-i merkûmda olan feth-i Ali Han-ı Türkmen dahi kendi + +aşiretinden gayrı Afşar ve Bayat ve Çemişkezek aşiretleriyle bi’l-ittifâk şehzâde-i + +müşârün-ileyhin yanına meyl ve iltihâk ve cümlesi hizmet-i ‘ubûdiyette olmak üzere + +kemerbend ahd ve misâk olduklarından sonra ibtidâ Meşhed şehrine istilâ ile rütbe-i + +iştihâr ve istiklâli pîveste-i mu‘allâ olan Milk-i Mahmûd-ı Sistânî’yi belde-i + +merkûmeden ihrâca ikdâm ve ba‘dehu i‘dâm ve ifnâsı husûsuna dahi şoden-tâk-ı sa‘y ve + +ihtimâm eylediklerinden başka, hala mesned-ârâ-yı memleket-i İran olan Nâdirşâh-ı + +Afşar ki ol hılâlde bir hânın eşik ağalığı hizmetiyle şöhret-şi‘âr ve ricâl-i kabîlesi + +beyninde kiyâset ve zekâ ve şecâ‘at ve sehâ ile kesb-i iftihâr etmiş bir şahs-ı mukdâm ve + +kâr-güzâr olmaktan nâşî, eyyâm-ı mezbûrede şehzâde-i merkûmun hizmet-i + +‘ubûdiyetinde mesâ‘î-i mebrûresi zâhir ve aşikâr olup, kendüye sûreten bâ‘is-i mübâhât + +ve ifhâr olmak için fî’l-asl ismi Nâdir Ali iken, kâ‘ide-i A‘câm üzere Tahmasbkulu + +Hanlığını unvân ser-nâme-i itibâr eyledikten sonra câygîr-i süveydâ-yı zamîr-i garâmet + +tahmîri olan sevdâ-yı saltanata bu hâdise-i nâ-geh-zuhûrî vesîle-i husûl me’mûl addedip + +teksîr-i ‘adde ve ‘atâd ve tevfîr-i asâkir ve icnâd ile teshîr-i dârü’n-nasr saltanata + +mıntaka-bend-i ictihâd ve resîde-i ser-hadd iştihâr olduğu üzere bir defa damgan ve bir + +kere derehâr ve def‘a-i uhrâda kurb-ı İsfehan’da Eşref Şâh-ı Afganî ile tarh-ı bâzâr-gîr + +ve dâr ve Afganiyyân’ın metâ‘ zindgânîlerin arza-i ateş-i tîğ ibdâr etmekle, şehr-i + +merkûmu tekrar yedlerinden niz‘ ve istirdâd ve sâir memâlik ve beledânı dahi kemâ fî’l +evvel idhâl-i dâire-i itâ‘at ve inkıyâd eylediklerinin akabinde ber-vech-i muharrer + +öteden beri hân-ı mûmâ-ileyhin semîr-i zamîri olan ihrâz-ı rütbe-i saltanata medâr-ı + +temşît olmak için Devlet-i ‘Aliyye-i dâimi’l-karar ile zâhir-i akd-i sulh ü salâha ibtidâr + +ve derhal Rızakulu nâm bir hânı ruhsat-ı kâmile birle ‘atebe-i ‘aliyye-i mülûkâneye irsâl + +etmekle, ba‘de’l-vusûl asr-ı merkûmda Sadr-ı A‘zam olan İbrahim Paşa dahi ber +muktezâ-yı vakt ü hâl asayiş-i bilâd ve emsâr için eğerçi cânib-i sulhü tercîh ve hân-ı + +mûmâ-ileyh ile birkaç meclis-i mükâleme ve müzâkere ve Tiflis ve Şirvan’dan ma‘adâ + +dâhil-i kutr-ı Irak olan mahaller tekrar taraflarına teslîm ve ihsân olunmak üzere esas + +musâlahayı ‘akd ü temhîd edip, lakin Tahmasbkulu Hân’ın bu ana dek tarh-ı endâz-ı + +mücellâ-yı zuhûr olan etvâr-ı mütecellidânesinden ahz ve ihtilâs olunan televvün ve + +desîseye binâen, taraf-ı Devlet-i ‘Aliyye’den verilen esas temessükünü cânib-i İran’a + +irsâl ve ber-vech-i muharrer akd olunan musâlahaya rıza-dâde olmadıkları sûrette + +üzerlerine sefer-i humâyûnun tahakkukunu i‘lân ve izhâr için ba‘de’l-müşâvere mâh-ı + +Muharremi’l-Harâm’ın sekizinci tûğ-ı humâyûn ihrâc olunub, lakin takarrüb-i hulûl-i + +şitâ sebebiyle bu sene-i mübârekede temşît ve tekmîl-i mühâmm-ı seferiye ve cem‘ ve + +ihzâr-ı zehâir ve mühimmât-ı askriyyeye vaktin adem-i müsâ‘adesi nümâyân ve + +mukâbele husûsu sene-i âtiyyeye te’hîr olunmak tensîb ve istihsân olunup ancak el +hâletü hazihi hıfz ü hırâset-i hadd ve süğûr kasdıyla müvekkeb-i humâyûnun dahi ol + +cânibe semt ve münâsib olan bir mahalde müştâ-nişîn-i ikâmet olması ittifâk ârâ ile + +karar-dâde olduğuna binâen, hemen birkaç gün zarfında tedârik ve tekmîl-i lâzıme-i + +hareket ve kıyâm ve Üsküdar Sahrâsı’na darb-ı otak ve hayyâm olunduktan sonra yine + +mâh-ı merkûmun on sekizinci Perşembe günü ruhsat-ı humâyûn-ı mülûkâne ile tertîb-i + +alaya mübâderet olunup bir gün mukaddem bi’l-cümle a‘yân ve erkân-ı Devlet-i ‘Aliyye + +ve umûmen ocakların ağaları ve neferât ve zâbitânı karşı tarafa güzâr ve ertesi herkes + +yerli yerinde arâm ve karar ile kudûm-ı şehriyâr-ı enâma dîdedûz-ı inzâr oldukları + +esnâda Vezîr-i A‘zam İbrahim Paşa Saray-ı Humâyûn’a varıp vakt-i hareket hulûl + +eylediğini taraf-ı mülûkâneye inhâ ve fî-mâ ba‘d ihrâc-ı livâ-i muhterem Hazret-i Resûl-i + +Ekrem Sallâ Allahu Te‘âlâ ‘aleyhi ve selem ile süvar zürak-ı devlet ve ikbâl olup, + +mukaddem humâyûnlarına çeşm-i dâşt-i intitâr olan vüzerâ ve ‘ulemâ ve sâir a‘yân ve + +ricâl-i pertev-endâz-ı câh ve iclâl olmalarını niyâz ve ricâ eyledikte pâdişâh-ı kerâmet + +âsâr hazretleri bu hareketin encâmı vehâmet ve bu kârın neticesi nedâmet olduğunu fikr + +ve mülâhaza ile bu bâbda isti‘câli tasvîb ve karşı tarafa ‘ubûru ber-vechile tecvîz ve + +tensîb etmeyip, lakin vezîr-i müşârün-ileyhin kemâl-i tehâlükünden nâşî, bu rütbelere + +resîde olan keyfiyeti sûret-i âhire sarf ve tahvîl eylemek dahi imkân-pezîr olmayacağı + +karîn-i yakînleri olmağla müstağrak-ı lice-i hayret ve ızdırâb ve ne güne hareket + +edeceklerinde ızhâr-ı pîç ü ve tâb ile gâh ‘azîmete niyet ve gâh bu emr-i vehîm encâmına + +mübâşeretten istinkâf ve mücâbet zımnında birkaç saat miktarı tereddüd izhâr ve + +ba‘dehu seyf-i sârım lisân-ı bi-emri’l-burhânlarıyla kat‘-ı reşte-i müdde‘î buyurup bir + +tarîk ile hareket ve Üsküdâr’a ‘ubûr etmek ihtimâlim yoktur deyü cevab verdiklerinde + +vezîr-i müşârün-ileyh mütehayyir ve bî-şu‘ûr ve akıbet-i kârineye müncer olacağın fehm + +ve dereke gayr-ı makdûr olmağla, bir zaman dembeste ve mebhût ve ba‘dehu tedârik-i + +kâra ‘azîmet ve şurû edip, a‘mâl-i latîfi’l-hayl-i hekîmâneye iğâz ve esnâ-yı merkûmda + +muhzar olan İsmail Ağa’yı muharrem-râz eyledikten sonra Üsküdar tarafında muntazır + +kudûm-ı hüsrevâne olan ricâl ve a‘yânın keyfiyetinden isti‘lâm ve karşı ‘ubûr olunmak + +husûsunu vakt-i ahere tevkîf için cânib-i humâyûndan me’zûnen ağa-yı merkûmu + +mahall-i mezbûra irsâle ikdâm eylediler. Pes merkûm dahi derhal Üsküdar’a güzâr ve + +dergâh-ı ‘âlî yeniçerileri ağası Hasan Ağa’ya beyân-ı hakîkat-i hâl edip, ba‘dehu mûmâ + +ileyh Hasan Ağa’nın lisanından olmak üzere el-hâletü hazihi tâfe-i Bektâşiyyân nısfü el + +leylden bu vakte değin mukaddem cenâb-ı pâdişâhîye muntazır ve nekrân iken, el + +‘iyâzü bi’llah-i te‘âlâ re’sü’l-mâl mülahazalarından mahrûm ve şehriyâr-ı adalet-medâr + + +hazretlerinin Üsküdar’a ‘ubûr etmeyecekleri ma‘lûmları olur ise cem‘iyyetlerinini + +teferrükası müteassir ü düşvâr ve belki bir hâdise-i mekrûhe zuhûrlarına müeddî olacağı + +zâhir ve aşikar olmağla hemen lutf ve inayet buyurulup mütevekkilen ‘alâ Allah birgün + +akdem devlet ve ikbâl ile teşrîf-sâz meymenet ü iclâl olsunlar meâlini rikâb-ı + +müstedâb mülûkâneye arz ve inhâ eyledikleri ecilden hazret-i padişah-i cemm-mikdâr + +dahi bundan sonra tevakkuf ve karar edemeyip nâ-çâr ihrâç-ı livâ-yı mefhar-i mevcûdât + +ı âliye ekmeli't-tahiyyât ve ezeni't-teslîmâta isti‘câl ve derhâl kemâl-i şevket ve ikbâl ile + +süvar-ı keştî-i devlet ve iclâl olup, rûh-ı ‘âlem misâl Üsküdar'a kadar ve müretteb ve + +müzeyyen alay ile Otağ-ı Hümâyûn-u Mülûkânelerine sâye-i endâz-i şeref ve iclâl + +oldular. Pes Üsküdar’ a ba‘de'l-‘ubûr ve vezîr-i müşârün-ileyh cenâb-ı Tâcdârînin bizzat + +İran tarafına teveccüh ve ‘azîmetleri husûsı muğâyir-i tab‘-ı safâ makrûnları olduğunu + +fehm ü derk etmekten nâşî, fî-mâ ba‘d Hilâf-ı Rızâ-yı Hümâyûn vaz ve hareketten + +ictinâben ol ma‘nâyı kat‘â lisâna olmayıp ancak kendisi Ordu-yu Hümâyûn ile Halebü'ş + +şehbâ yahut Tokad ve Amasya'dan birinde kışlamak üzere izn ve ruhsat aldıktan sonra, + +esnâ-yı rahda vâki‘ menâzıl ve merâhile iktizâ eden zât ve zehâyiri tertîb ve cenâb-ı + +padişâhî dahi Bursa taraflarında yahut yine Üsküdar’ da ikâmet buyurmaların tasmîm ve + +tasvîb eylediğine binâen, erbâb-ı seferden celîl ve hakîr-i mihâmm-ı seferiyyelerin + +tedârik ve tekmîl eylemek üzere ferman etmekle, zâmân-ı kalîlede kudreti olmayanlar + +dahi istidâneyle tedâriklerin görüp harekete hâzır ve âmâde olmuşlar iken, ber-vech-i + +muharrer Vezir müşârün-ileyhin televvünü sebebiyle sefere ‘azîmet ve hareket olunmak + +hususu giriftâr ukde-i te’hîr ve ta‘vîk olup, kâh Seferü'l-hayrın on sekizinci günü kâh + +gurre-i Rebi‘u'l-evvel ve kâh akd-ı mevlid-i şerîfde nehzat olunmağa cezm ü niyyet ve + +kendisi kâh padişah-ı ‘âlempenâh hazretleriyle ma‘an ikamat ve kâh Ordu-yu Hümâyûn + +ile refâkat ve kâh Serasker irsâl eylemek âvâzelerini i‘lân ve işâ‘at ile sagır ve kebîri + +mübtelâ-yı elem-i hayret eylediğinden mâ‘ada esnâ-yı mezbûrda a‘câmı bed-fercâmın + +dahi ber-vech-i muharrer irsâl olunan esâs temessükü taraflarına vâsıl olunmazdan + +mukaddem ibtidâ Kirmân- şâhân ba‘dehü Hemedân’ a isti‘lâ eyledikleri haberi şâyi‘ + +olup ve der-akab Tebriz’e dahi hücûm üzere oldukları kûş-ı havâs ve ‘avâme-i resîde + +olmağla îkâ‘-ı fitne ve fesâda müterassıd olan arâzil ve esâfil meyânelerinde nice güft ü + +şenîd ve envâ‘i ekâzib ve arâcîf zâhir ve bedîd olup, Tebrîz Kal‘ası gibi Sevâd-ı ‘azam + +ve cepehâne ve mühimmâtı mükemmel bir şehr-i mu‘azzam derûnu tevâyif-i askeriye + +ile mâlî ve hîn-i iktizâda ehl ü ‘iyâl ve evlâdları için ednâsının pâresine hezârcân serfedâ + +olunmadıkça istîlâ-yı düşman ihtimâlî olmayan serhad metîni halen muhâfaza bulunan + +Vezîr Çavuş Başı Kara Mustafa Paşa Sadrı‘azam'ın re’yi ve emrine binâen, bilâ zarûret + +i terk-i muhâsama ve cedâl ile a‘câm bed-fercâma teslîme ictisâr edip, derûnunda olan + +guzât-ı muvahhidîni dahi haberdâr etmeden bir gece firâr ve bu sebebden nice ehl-i + +İslâm evlâd ve ‘iyâliyle tâife-i Kızılbaşın giriftâr-ı pençe-i istîsâl ve demârı olup, bu + +husûsu halen padişah-ı enâm hazretlerinin Tahmâsb Kuluhan’a bedel-i sulh olmak üzere + +Tebriz memleketini i‘tâ ve muhâfız Paşa'ya hıtâben biran akdem tahliye ve teslîm edesiz + +deyü tehdîd ve inzârı mutazammın irsâl eyledikleri kağıtlardan neş’et etmiş bir + +ma‘nâdır. Hatta muhafız- ı müşârün-ileyh dahi kat‘â muhâfaza kaydına düşmeyip + +hengâm-ı şebde firârî sebebiyle tevâyif-i askeriyeye dahi za‘f-ı hâl ‘ârız olmağla zarûri + +herkes mâlü cânların istihlâs sevdâsına düştüğü cihetten ehl-i sünnet ve'l-cema‘atten + +Tebrîz Kadısı Debbâğ-zâde Birâder-zâdesi ve sâir aceze makūlesinden cem‘-i kesîr + +esnâ-yı tarîkde ni‘met-i hoşgüvâr hayâta seyr ve ehl ve ‘iyâlleri melâ‘în Ravâfız’a esir + +olmak ve İbrahim Paşa'nın emr-i mektûbundan iktizâ eylemişdir deyü câmecâ bazı bed + +hevâhân devletin elkâ ve ağvâsıyla zebân güzâr-i cümle-i enâm ve Tebrîz'den hurûc + +eden der-mendân dahi cumhûr ve cem‘yyet ile İstanbul tarafına geleceklermiş deyü + +mûcib-i ikâz fitne ve fesâd olacak nice ekâzîb ve türrehât zâhir ve nümâyân olduğu + +halde, müntehiz vakt-i fursat olan eşkiyâ tarafından Şeyhülislam Abdullah Efendi ve + +Ayasofya-i Kebîr vâizi İspirîzâde Ahmed Efendi'ye tezkereler îsâliyle arz-ı mâfîyü'z + +zamîr olunup ve bu ma‘nâyı mutazammın Orta Câmi’ye dahi kağıd bırakmağla + +derûnlarında olan mel‘anet ve fesâdı izhâr edeceklerinden Ocak ihtiyarlarını agâh ve + +habîr eyledikleri beyna'n-nâs resîde-i rütbe-i tevâtür şöhret ve herkes bu keyfiyetten + +havf ü hırâs ile müsteğrak deryâ-yı hayret olup, bu esnâda bazı hayır-hâh ve sâhib-i + +basîret Sadrı‘azam Kethüdâsı olmağla umûr-ı Devlet-i Aliye'ye istilâ-yı tâmmı olan + +Mehmed Ağa'ya mahfîce varıp beyne'l-enâm tevâtür-yâb-ı iştihâr olan ahvâl-i + +müdhişeyi ihbâr ve ateş-i fitne ve fesât zâte'z-zırâm işti‘âl olmadan tedbîr ve tedârik ile + +itfâ ve ıhmâdî husûsuna mıntıka bende ibtidâr olmanız münâsıbdır. Sonra îş düşvâr olur + +deyü îrâd-ı hakkı kelâm eyledikte, Kethüdâ-yı mûmâ-ileyh ol makule sadâkat-kârların + +kelâmına kıt‘â-i havâle-i Sâmî‘a-i iltifât ve i‘tibâr etmedikten gayri, ba‘zı şetm-i nâ-ber + +câ ile arzını hetk edip, huzûrundan tard ve teb‘îd eylediği şöhret-şi‘âr olmağla verâ-yı + +sürâdık-ı takdîrden ‘âlem-i vücûda nâzil olan tîr-i kader ve kazânın hüsn ü tedbîr + +merdüm-i dânâ ve kesret-i a‘vân ve ensâr ve zor-ı bâzû-yı tüvânâ ile men ü def‘i imkân + +pezîr olmadığı zâhir ve aşikâr oldu. Lâmerd li-kazâihu ve lâ mâni‘ü li-hikmetihu + +yef‘alullahü mâ-yeşâ’e ve yehkamu mâ yürîdu. Pes bi-hikmeti’llâhi te‘âlâ bu kazâ-i + +mübrem; mahremân-ı harem-sarây-ı esrâr-ı devlet ve müdebbirân-ı umûr-ı kârgâh + +saltanatın çeşmi basîretlerine perde-keş-i gaflet olup,sadâ-yı iştihârı velvele -endâz-ı + +zemîn ü zaman olan avâza-i fitne ve fesâda, kat‘â havâle-i gûş-ı ısgâ ve i‘tibâr ve + +yekmâhe tarîkden nümâyân ve huveydâ olan ateş-i şekâvet ve mel‘aneti ebyâre-i tedbîr + +i dil-pezîr ile ihmâd ve itfâya kıyâm ve ibtidâr etmedikleri cihetten ol vâhiye-i dehyâd-ı + +fi‘tezâte’z-zerâm i-iltihâb ve işti‘âl olmağla hânemân ve sâmânların sûzân ve harâb + +eyledi. + +**Zuhûr-ı Fitne ve Fesâd ve Çigûnegî-i Keyfiyet İbrahim Paşa ve Kapudan Paşa ve** + +**Mehmed Kethüdâ ve Kabûl** İnzivâ-kerden-i Hazret-i Sultan Ahmed Hân-ı Sâlis + +**be-Hüsn-i Rızâ** + +Mâh-ı Rebiü’l-evveli’nin on beşinci perşembe günü dahve-i kübrâda yeniçerilik + +iddiâsında olan arâzil istihâsdan on yedi nefer şekâvet-i istînâs-ı beynlerinde akd-i reşte + +----- + + + +i mu‘âhede ve peymân ile Sultan Bayezid Cami‘i Şerîfi hareminin Kaşıkçılar tarafında + +olan kapısı önünde ref‘-i livâ-yı bağy ve tuğyân ve da‘vâ-yı şer‘îmiz vardır. Ümmet-i + +Muhammed'den olan dükkânlarını kapayıp bayrak altına gelsin deyü çarşı-yı cihâna + +gulgule-endâz olarak Bezzâzistan ‘atîka doğru sür‘at ve şitâb ve bu hey’et ile bir + +kapısından duhûl ve bâb-ı âherden hurûc ile erbâb-ı sûkı pür-dehşet ve ızdırâb + +etmeleriyle ol havâlîde bulunan ehl-i ticâret câ-be-câ dükkânlarını sedd ve bende + +mübâşeret eylediler. Pes eşkiyâ-yı merkûm çarşı içinden çıkıp Divan Yolu'yla Et + +Meydânı’na varınca erbâb-ı hirfet ve san‘at vesâir her zümreden derûnî fesâd ve + +mel‘anet ile mecbûl olan katı vâfir-i hamâkat me’âb-ı kilâb, selh-hâne-misâl gürûh-ı + +mekrûhlarına munzam ve’l-ittihâk ve nikbet ve idbârını verâlarından şitâb etmeleriyle + +gittikçe cem‘iyyetlerine kesret ve ser-i mel‘anet olan şekâvet-pîşelere emniyet hâsıl + +olup, meydân-ı mezbûrun kapısına ba‘de'l-vusûl cebren küşâd ettirip, derûnuna duhûl + +ettiklerinden sonra mübâşeret eyledikleri kâr-ı hatır-ı nâkin uhdesinden hurûca kıyâm ve + +malzeme-i takviyet ve istihkâmı cem‘ ü ihzâra sa‘î ve ikdâm edip, evvelâ dûdmân-ı + +Bektaşiyye’de Kul kethüdâsının ortası olan Birinci Bölüğün kazanını Cem‘iyyeti + +ile i‘râca mübâderet ve esnâ-yı mezbûrda Dellak Arnabudları zümresinin beyninde habs + +sîret ve mel‘anet-i cibilliyet ile tahsîl-i şöhret ve nâm eden Patrona Halil dedikleri ırgad + +ehrimen-endâm bir bölük şakî-i mâder-be-haram ile Ağa Kapısına ‘azîmet edip, + +mahbusları itlâk murâd eylediklerinde, Yeniçeri Ağası Hasan Ağa müdâfa‘alarından + +istinkâf eylediğinden gayri tebdîl-i hey’etle fırara şedd-i nitâk etmekle, şâkî-i merkûm + +ağa mûmâ-ileyhin bu hareketinden tahsîl-i kuvvet-i kalb edip, derhal kârhaneliyi dahi + +istishâb ve tâife-i cebeciyân'ı meydana da‘vet için cebehâne tarafına şitâb eylediler. Pes + +bu hâl ile cebehâneye varıp andan dahi beşinci bölüğü kazanını hâh nâ-hâh ihrâc ile + +meydana isâl esnasında mevcud ma‘iyeti olan haşerât-ı şekâvet intâç sipah çarşısı ve bit + +pazarı dükkanlarında buldukları esliha ve elbiseyi gâret ve târâc ve derhal Saraçhane'yi + +dahi kapatıp ‘âmme-i nâsı iz‘âç eylediler. Ve yevm-i mezbûrda İstanbul kâimmakâmı + +olan sabıkan Kapûdân Mustafa Paşa dahi ale-s-seher Çengel Köyü kurbunda Bâğ-ı + +Ferâh tesmiye ettiği sahilsarâyına gitmiş bulunmağla bu keyfiyet resîde-i Sâmî‘a-i + +intibâh ve dehşet olduğu saat Asitâne-i Sa‘adet tarafına avdet ve Uzunçarşı taraflarında + +olan dükkanları açın deyü ashâbına tenbih ederek geldiği yoldan Üsküdar'a azîmet edip + +ve leyl-i merkûmede hanelerinde bulunan Mehmed Kethüdâ ve Yeniçeri Ağası Hasan + +Ağa dahi tebdîl-i kıyâfet ordu tarafına müsâre‘at eylediler. Pes bu haber müthiş ol gün + +Sadr-ı A‘zam İbrahim Paşa'nın dahi Sâmî‘a-i hirâş akl-ı hûşî oldukta derhal Şeyhülislâm + +Efendi ve vüzerâ-yı ‘azâm ve sudûr-ı ulemâ ve vücûh-ı a‘yân ve bi'l-cümle meşâyih u + + +----- + + + +ocaklar ağaları vesâir zâbıtânını halîle-i celîleleri Sultan hazretlerinin sahil saraylarına + +da‘vet ile akd-i meclîs-i meşveret edip, bir mikdar kîl ü kâlden sonra cümle ittifâkıyla + +ateş-i fitne ve fesâdın itfâ ve ihmâdı için Padişah-ı Âlem-penâh hazretleri Sancağı Şerîf + +ve umûman a‘yân ve erkân ile İstanbul'a ‘azîmet eylemeleri hususu istihsân ve istisvâb + +olunmağın bu keyfiyet-i rikâb müstedâb-ı şehriyârîye ifade ve inhâ ve der-akab Sarayı + +Hümâyûn’a güzâr için iktizâ iden çektirme sefînesi amâde ve müheyyâ kılındıktan sonra + +cenâb-ı Padişah-ı felek-destgâh Sancağ-ı Şerif ve bi'l-cümle şehzâdegân-ı devlet-i redîf + +ile ba‘de'l-‘işâ zikr olunan çekderiye süvâr olup, sa‘at üç buçukta iken, Yalı Köşkü'nden + +Saray-ı Hümâyûn'a vusûl ve İstanbul ve Üsküdar'da bulunan bi'l-cümle vüzerâ-yı a‘zâm + +ve ulemâ-yı a‘lâm ve sadâreyn-i muhteremeyn ve İstanbul'dan ve bilâd-ı erba‘adan + +ma‘zûl mevâli-i kirâm vesâir mahrec ma‘zülleri ve kibâr-ı müderrisîn-i fihâm tebdîl-i + +câme ve hey’et ile Saray-ı Hümâyûn'a can atıp akd-i cemiyet müzâkere için ol gece saat + +sekizde Hırka-i Şerîfe odası haricinde mabeyn kapısı yanında cümlesi Huzûr-ı + +Hümâyûn'a duhûl etmekle, bu gâile-i hâilenin indifâ‘ı bâbında sücce-gerdân-ı meşveret + +üzereler iken, Sadr-ı A‘zam İbrahim Paşa bir kaç gün mukaddem ba‘zı desâyisine + +tahsîl-i ıttılâ eylemek hasebiyle Filorya'da vaki‘ çiftlikte ikâmete me’mûr kıldığı + +İstanbul'dan ma‘zûl Zülâlî Hasan Efendi gibi bir müfsit ve mekâr-ı taşrada bulunmak + +takrîbiyle hamir mâye-i fesâd olan Arnabud tâifesinin bir muktezâ-yı cinsiyet işti‘âl-i + + nâ’ire baği ve tuğyanların mûcib olacak mefâsede cesaret ve ikâz-ı fitne ve + +mel‘anet-i şekâvet ile müşâreket eylemek gâlib-i ihtimâl olduğunu mülâhaza ile derhal + +Bostancı Başı ağaya mezbûru ihzâr için ferman isdâr etmekle, mahsûs hasekîler ta‘yîn + +olunup, ol hıyanet-kârî çiftlikten icâleten sandal ile Saray-ı Hümâyûn'a îsâl eylediler. Ve + +yine bu esnada Sancağ-ı Şerîf'in ihrâcı husûsunda feth ü kelâm olunup; Yeniçeri Ağa'sı + +taşradan kimesne gelmediği surette nesneyi müfîd olmaz deyü bir mikdar mu‘ârazadan + +sonra re’y-i Sadr-ı ‘zâmı üzere ihrâcı sevâb add olunup umûmen vüzerâ-yı ‘izam ve + +ulemâ-yı a’lâm mübâşeretleriyle Ortakapı üzerine nasb-ı merkûm dâhilinde olan + +nişîmen-gâhda erkân ve ricâl ile halka bend-i cem‘iyyet olup aşçı ve helvacı vesâir + +sarayda bulunanlardan bir mikdar serdengeçti tahrîrine mübâderet ve cebehâneden tîğ + +ve tüfenk ve malzeme-i harb ve cenge mübâşeret olunmağın bu keyfiyeti şehirliye i‘lân + +ve işâ‘at ve nihânı mâ-fî'z-zamîr eşkiyaya tahsîl-i vukûf ve şu‘ûra dikkat eylemeleri + +için, müte‘allikâtından bazıları dahi taşra irsâl olunup ve der-akab Haseki Ağa’ya yirmi + +mikdarı Bostancı koşulmağla meydan ricâline ma‘kûl ve meşrû‘ olan merâmlarına + +müsâ‘ade olunur. Hemen cem‘iyyetlerini perişân etsinler deyü taraf-ı şehriyâr-ı + +enâmdan peyâm-ı irsâl olundu. Pes Haseki Ağa meydâna vardıkta tâife-i merkûme + + +----- + + + +kendüye hitâb edip, padişahımızdan her vechile hoşnûd ve razılarız, lakin devletlerine + +zarar ve hıyânetleri zâhir olan dört nefer kimesneyi iki saate dek hayyen tarafımıza irsâl + +buyursunlar caveb-ı nâ-sevâbı ile avdet ettirdiler. Ağayı merkûm dahi doğru Sadr-ı + +‘zâma gelip nihânı vukû‘ bulan keyfiyyeti inhâ eyledikte mesmû‘ ve ma‘lûmları olan + +ahvâlî i‘lâm için Huzûr-ı Hümâyûn'a irsâl ve ba‘dez- zamân kendisi dahi yalnızca pâye +i serîr-i saltanata rû-mâl eyledi. Yevm-i mezbûrda hurûc-u livâ-yı hadrâ için irsâl olunan + +münâdîler Ayasofya hudûdundan haric yerlerde ref‘i savta kudret-yâb + +olamadıklarından, nâşî Saray Meydanı'na tecemmü‘ eden halk ekall-i kalîl, anların dahi + +vakt-i asra dek tefrîk ve avdetleri sarayda olan erkân-ı devlete îrâs-ı dehşet zamir + +etmeğin nâ-çâr akşâma karîb Sancağ-ı Şerîf mahalline vaz‘ u tensîb olunup, Sadrı‘azam + +Vüzerâ-yı ‘Azâm hazerâtı arz ağalarının odalarında beytûtet ve ârâm ve Damatzâde + +Efendi ‘illet mizâcı sebebiyle Sultan Murad odasında ve Müftî Efendi vesâir efendiler, + +Bostancılar odalarını makâm eylediler. Ertesi sebt günü efendiler namaz-ı subhî ba‘de'l +edâ yine sofada cem‘iyyet ve muktezâ-yı kâra göre meşveret etmek musammem iken, + +Şeyhülislam Abdullah Efendi tulû‘-ı fecrden mukaddem olduğu odadan Zülâlî Efendi + +ile me‘â sâir efendilerin cem‘iyyet-gâhlarına gelip Ayasofya Vâ‘izi İsperî-zâde'yi dahi + +da‘vet ve cümleye hitâb ile bu kadar zaman mesned-ârâ-yı fetvâ olmağla nâmûs-u + +‘ulemâ-yı sıyânet ve müddet-i medîd cümleye hizmet etmişken, bu sinn ü salde katre-i + +hûnum ile rîş-i sefîdim gülgûn olmak lâyık ve sezâ olmağla bu bâbda cümlenizden + +isti‘ânet ederim diye kelimât-ı rıkkat-engîz ve gerye-emîz ile tahrîk-i ‘ırk şefkat + +eyledikte hızâr-ı meclis-i ‘ale'l-ittifâk el-‘iyâzü billahi Te‘âla bu ma‘nâya rızâ-dâde + +olmak haric-i akl ve insafdır deyü cevap eylediklerinden sonra tekrar dehn-güşâ-yı + +güftâr olup, erbâb-ı cem‘iyetin murâdları mukaddeman biz mahmûdü'l-fi‘âl bir + +imâm isteriz deyü yazdıkları tezkereden ma‘lûm iken, beyhûde ne için zahmetgeş ve + +çaresi zâhir ve eşgâr olan ma‘na için ne sebeb ile muzdarib ve müşevveş oluruz. Hemen + +namaz-ı subhî edâ ve ‘ale'l-umûm sofaya varıp padişahı hal‘ ile cümlemiz ızdırâbdan + +halâs ve rehâ bulalım. Ben dahi bir mahall-i münâsibde ma’zûlen ikâmet ve bakıyye-i + +ömrümü sarf-ı zikr ü ibâdet edeyim deyü hatm-i kelâm edip ba‘dehu ol vakti şâfi‘îde + +namazı edâya kıyâm ve umûmen efendiler ile Has Bahçe derûnunda revân odası + +haricindeki mevkıfe vurûd ve arâm eyledi. Esnâ-yı mezbûrda Revân Odası'nda der-hâb + +olan Kapûdân Paşa'yı efendilerden birisi bîdâr ve İmâd-zâde Efendi'yi Meclis-i + +Merkûma ihzâr eylediler. Pes ekseri müftî-i enâmın tefevvû eylediği kelamdan ser-be +ceyb-i tahayyür ve ızdırâb ve bazıları dahi verâ-yı serâdık-ı takdirden ne güne nakş-ı + +garîb-i sûretyâb olacaktır deyü müterakkıb inkılâb iken, Sadrı‘azam İbrahim Paşa + + +----- + + + +mahalle-i merkûme gelip ayağı üzerinde cümle ile isti‘lâm ahvâl-i dîn olum eri + +olmuşdur. Ancak veliyyi’n-ni‘metimizin hülâsına bir çâre tedârik etmek cümlemize + +lazımdır deyü îrâd-ı makâl ettiğinin akabinde Müfti Efendi'ye Padişahımız seni ve + +Kapûdanı ve Kethüdâyı azl ü nefîlerinizi fermân buyurdular deyü hitâb ile Hasekîlere + +mezkûrları Bostancılar Odası'na götürmek üzere emr edip, ba‘dehû İmâd-zâde + +Efendi'nin ‘illet-i mizâcından nâşî, adem-i kabulleri mansus ve meczûm olduğundan + +Mirza-zâde Efendi'ye buyurun deyip Huzûr-ı Hümâyûn'a revâne oldular. Lakin + +mevlânâ-yı müşârün-ileyh bu esnâda kabul-i fetvâdan sûret-i isti‘nâ izhâr ve taşrada + +Medine-i Münevvere Kadısı Musatafa Efendi'yi Müftî eyledikleri mesmû‘ ve mezkûr + +olur. Ve mûmâ ileyh dâ‘îleri hattı zâtında vakûr ve cihândide bir ma‘kûl adamdır deyü + +i‘tizâr eylediklerinden sonra, sadr-ı Rûm olan Seyyid Abdullah Efendi'nin tavas-sutuyla + +hâh nâ-hâh, bâr-ı hil‘at-i fetvâ-yı zîver-i duş-ı tahammül edip, ber mu‘tâd-ı kadîm beyaz + +çuka tedâriki imkânda olmamağla, sebz-fâm çukaya kaplu samur kürk ilbâsıyla tekrîm + +ve tefhîm kılındı. Ve yine bu halalde Sekban Başı Hasan Ağa'ya dahi Yeniçeri Ağalığı + +teklîf olundukta ağa-yı mezbûr bu bendeleri mensûb-ı merkûm ile kapıya vardığım saat + +cümlesi izharı meyl ü rağbet ve kendüler ile ma‘iyyet için meydana da‘vet edecekleri + +zâhir ve muhalefet ettiğim sûrette bilâ-tevkîf hezâr pâre kılacakları dahi bâhir olup, + +beyhude itlâf-ı vucûdum nesneyi müfîd olmayacağı mukarrerdir deyü isti‘fâ ve beyân-ı + +mahdûd eyledikten sonra yine cümlesi Huzûr-ı Hümâyûn'a da‘vet olunup gürûh-ı + +eşkiyânın Haseki Ağa ile gönderdikleri haberden ma‘adâ bazı ‘ulemâ ve kitâb ve + +vüzerânın dahi katl ü i‘damları murâdları olduğunu ta‘dâd ve takrîr ve ünvânına Başkapı + +Kethüdası Kara Mustafa ve a‘vânından İbrahim nâm-ı kimesnenin ismini tahrîr ve + +taraflarından bir adam ile irsâl eyledikleri defterin cevapları kiminle irsâl olunmak + +münâsib idüğü meşveret olundukta ‘ulemâdan bir adam ile gönderilmesi tasvîb ve + +tahsîn olunup, lakin sudûr-ı erkân-ı mevâlîden bir kimesne irsâlinde bazı hücnet + +melhûz olmağın, Selânik'ten ma‘zûl İmad-zâde Seyyid Mehmed Efendi ile Meşâyih-ı + +Selâtînden Yeni Cami‘i Şerîf'i Seyyid Mehmed Efendi'nin irsâl istihsân anlar dahi bir + +mikdar i‘tizârdan sonra benim bîm-i cân ile ‘azîmete dâmen der-meyân olduklarında + +İmad-zâde Efendi Huzûr-u Hümâyûn'a ihzâr olunup nihâ’î isterler ise Vezîria‘zamı dahi + +fedâ edecekleri beyân ve ahbâr buyuruldu. Ve bu esnada Derya Kapûdânlığı Abdi + +Kapûdân'a tevcih olunmağla, tersaneye irsâl ve a‘yân-ı ricâlden mîr-i alem Niğdeli Ali + +Ağa umûr-u dîde olmağla vezir Kethüdâlığı ile iclâl olundu. Eğerçi meydanda olan + +erbâb-ı fesâdın cem‘iyyetleri ânen-fe-ânen müzdâd olup, lakin hurûc-‘ale’s-sultânın + +vehâmet ve şe’âmetinden dîn ve dünyasını sıyânet ve vekâyet eden sadâkat-gârân-ı + + +----- + + + +avâm ve havâsın kimi künc-i hane kimi müte‘allikât ve ahbâbından birinin külbe-i + +vîrânesinde cân gibi nihân olmağla cüste-i vücû eyledikleri mahallerde takviyet-i + +umurlarına vesile-i tâm ve hîn-i iktizâde devlet-i lisânî üzre idâre-i kelâm edecek + +kimesneyi âverde-i fitrâk-ı istiyâd edemedikleri cihetinden mağşûş'ü-nizâm iken, ol + +hilalde Yeniçeri Efendisi bulunan Süleyman Efendi bu vâkı‘a-i fâci‘adan kıt‘â-i + +tağayyür bâb-ı infi‘âl ve istibâr ve bir mahalle nakl ve ihtifâ ile zahmet-geş ıztırâb ve + +ıztırâr olmayıp kendi hanesinde hâzır-ı vakt ve hâl ü müterakkıf ve muntazır-ı vârid ve + +sâdır-ı eşrâr olduğu eşkiyâ-yı merkûmenin ma‘lûmları olmağın, derhal hanesine varup + +cem‘iyyet-gâhlarına Devlet-i Âliye da‘vet eylediklerinde ol pîr-i nâ-sezâ etvâr dahi bî + +tekellüf süvâr-ı esb isti‘câl olup etrafında dört yüz mikdar mel‘anetkârlar ile Beyit aşkı + +ile girer halka-i rindâne girenler - gönlünde olandır yine meydana girenler nagamâtıyla + +terâne-senc-i ferâh ve sürûr olarak, dahil-i meydan-ı şekâ ve mültehık-ı gürûh-ı eşkiya + +olmağla, cümlesi i’zâz ve ihtirâmına ibtidâr edip, ale’l -ittifâk re’is olmasını ihtiyâr + +eylediler. Ve yine bu esnâda ocak ağaları ve çorbacılar vesâir zâbitandan bir ferd dahil + +cem‘iyyet olmayıp, her biri bir cânibde uzlet-i neşîn künc-i ihtifâ olmaktan nâşî, + +mukaddemâ bir takrîb ile cemâ‘at-i çorbacısı olup yine mukaddema nîşde tecemmü‘ + +eşkiyaya pîşevâ olmak töhmetiyle ma‘zûlen menkûb ve mahzûl ve Sarachânede kesb-i + +ta‘îşe meşgûl olan Saraç Mehmed nâm bir bedbahtı Yeniçeri Ağası ve ocak çavuşlarının + +derbendlerinden Orlîli demekle meşhûr nekbetîyi dahi Sekban Başı ve Beytü'l +mâlcılıktan ma‘zûl Deli Mustafa'yı Kul Kethüdası ve Mûsıla-i sahn müderrisi Deli + +İbrahim demekle meşhûr cerâr makûlesi bir yâve-gu dîvâne-i bî-şu‘ûru dahi kendi taleb + +ve rızasıyla İstanbul Kadısı nasb edip, hande-engîz-i erbâb-ı ukûl olacak bir tertîb nâ +ma‘kûl ile bir alâ-yı arâzil ve esâfil-i menâsib nâ-münâsibe îsâl ve serfirâz + +eylediklerinden sonra Üsküdar'dan nakl eyldikleri orta çadırlarıyla meydân-ı merkûmu + +Yeniçeri Ordusuna dönderdiler. Ve vukû‘u hâdisenin ikinci sebt gecesi ricâl-i devletin + +hânelerin yağmaya kıyam ve bölük bölük bayraklar ta‘yîni ile nicelerin evlerin basup, + +emvâl ve eşyaların nehb ü gâret fezâhatine ikdâm eylediklerinden, mâ‘adâ + +cem‘iyyetlerinin sebât ve kesretine vesile olmak için bilâ muhib, Yeniçeri ve Cebeci + +Ocaklarından serdengeçti tahrîr ve tashîh dergâha mübâşeret ve bu bahâne Beytü'l-mâl + +müslimînin itlâf ve izâ‘atine dahi temhîd-i mukaddeme-i mel‘anet etmişlerdi. Pes + +İmadzâde Efendi ber-minvâl-i muharrer rüfekâsıyla meydana varıp, Orta Cami‘i’de + +rü’esâ-yı eşkiyaya taraf-ı Hümâyûn'dan merâmlarının ekserine müsâ‘adeyi + +mutazammın teblîğ-i peyâm idüp, gürûh-ı gılmânın sagir ve kebirinden ferd-i vâhidin katl + +ve i‘dâmına taraf-ı Hümâyûn'dan rızâ ve ruhsat ve ne‘âme-i ‘ulemâdan müsâ‘de ve + + +----- + + + +icâzet vârid-i ragâbet-i mâ-fi’l-bâb iktizâ edenlerin nefî ve iclâlleriyle iktifâ olunur + +haberini ifâde ve ifhâm edip, bir saat mikdarı nush ve pende yolunda beyân-ı envâ‘-ı + +va‘d ü va‘îd etdikten sonra, eşkiyâ-yı merkûm dahi, matlubları olan kimesneler + +kendülerine hayyen irsâl ve teslim olunup ve zülâlinin Anadolu sadrına i‘tilâsı vesâyir + +nasb-ı gerdeleri olan eşrârın taraf-ı padîşâhîden dahi makamlarında ibkâsı muradları + +idüğünü bi'l-ittifak beyân ve inhâ eylediklerinde, Mevlâna-yı mümâ ileyh ber muktezâ +yı vakt ve hâl ağa ve kul kethüdası olan adamlara hil‘at irsâlî lâzım idüğünü tahrîr ve + +çukadârı ile irsâl etmeğin derhâl mezbûr ile üç hil‘at gönderilip hod be hod nâ’il + +oldukları mansıblar taraf-ı padîşâhîden dahi ihsân kılındığı haberi îsâl olundu. Pes + +rü’esâ-yı eşkiyâ Şeyh Emir Efendi'yi alıkoyup İmadzâde’yi i‘lâm-ı mâfîyü'z-zamîrleri + +için Sara-yı Hümâyûn'a i‘âde ve üserâ ve re’isleri Süleyman Efendi'yi dahi refîk ve + +himâye etmeleriyle mezbûrlar ba‘de'l-asr Sara-yı Hümâyûn'a vusûl bulup mu‘âyene ve + +istimâ‘ ettikleri ahvâl-i pîr ahvâli bi'z-zât pâye-i serîr saltanata nehânî nakl ve hikâye ve + +Zülâlî Efendi bizim için nefî olmağla Anadolu Kadıaskeri olmasını iltizâm ederiz + +dediklerini takrîr ve ifâde ile edâ-ya hidmet-i sefâret etmekle, mûma ileyh mekârim-i + +padişâhîden mazhar- ı nazar-ı ‘inâyet ve ikrâm ve nekâbet eşrâf ile mesrûr ve şâd-ı kâm + +kılındı. Ve yine bu halelde meydân ricâline mâdâmgâ dâ’ire itâ‘atten hurûc etmeyeler + +mutazammın taraf-ı padîşâhîden tahrîr olunan takrîr-i hüccetini mevcût bulunan kibâr-ı + +‘ulemâ imzâ ve derhâl İbrahim Efendi'ye dahi İstanbul kazâsı emri tahrîr ve imlâ olunup + +Re’is Süleyman Efendi ile taraflarına îsâl kılınacağı i‘lâm ve Bostancılar Odasına iyâb + +ve zihâbda ‘usret olmağla, ‘ulemâ Efendilere Dâ’ire-i Hümâyûn'da ta‘yîn-i mebît ve + +makâm olunup ve ahşâma garîb Sadrı‘azam İbrahim Paşa Silahdar Ağa Odası'nda tenhâ + +neşîn-i ikâmet iken, Dârü's-sa‘ade Ağası Beşir Ağa vesâtetiyle mühr-i vezâret istirdâd + +olunduktan sonra ol gece saat dokuzda mahal-i mezbûrdan kapı arasına îsâlî fermân ve + +müşârün-ileyhden mukaddem kâimmakâm Paşa ve Mehmed Kethüdâ'nın dahi + +Bostancılar'dan Kapı arasına nakilleri babında hükmü kazâ cereyân sâdır oldu. Re’is + +Süleyman Efendi îsâl eylediği haberlerin cavâbıyla ‘avdet etmek lâzım iken, meydanda + +meks-ü karar ve matlûbları olan kimesneler hayyen irsâl olunmadığı halde, ateş-i + +fitnenin humûd-u sükûnu emr-i mahaldir deyü tezkeresiyle ihbâr etmeyin, ol gün + +mezbûrların irsâli husûsunda müşâvere ve hayyen firistâde kılınmaları vücûh ile nâ +ma‘kûl olduğu karârdâde olup, mahnûken irsâl olunmak müzâkere olunmuş iken, + +hengâm-ı tulû‘-ı fecrde kemâl-i isti‘câl ve sür‘at ile Şeyhülislam Efendi ve sadr-ı Rûm + + +----- + + + +Huzûr-u Hümâyûn'a da‘vet olunup ba‘de'l-vürûd, mahbûslar hemen bu anda katl ü + +i‘dâm ve cesetleri Alay Köşkü asker ıs‘âd ve bu vechile türlü türlü suretler ve + +tasavvurdan hâric-i hey’etler ile zi‘am-ı fâsidince kendinin metanetine bezl-i ictihâd + +edip mâh-ı merkûmun on dördüncü Pazar günü li-‘ayn-ı salâlet rehîn-âyin dîrîn-i idbâr +karîni üzere bi’n-nefs kendisi hezimet-peykerin ser-felâket-medârına cem‘ ve yer yer + +taburların tertîb ve sağlı sollu mu‘arrike-i mühellike-zâye sevk ü tesrîb etmeğin berr ve + +cânibden dahi asâkir-i İslâm hirâsene-i celâdet ve ibrâz-ı sebât-ı fütüvvet ve mesâyiret + +eylediklerinde mahzûl-ı hüsrân şumûl ol gün muhârebe-i nükûl ve istinkâf yüzünden + +mezheb-i bâtınî gibi zâhib-i vâdî-i hilâf ve tabur-ı makhûrların geriye çekerek me’vâ-yı + +دوزخ ihtivâsına avd ve insirâf eylemekten nâşî, dil’averân-ı İslâm dahi hayr ile hüsn-i + +telâfîsini cenâb-ı vâhibi’l-emâlden istid‘â ederek ordu-yı Humâyûn’a imâle-i ‘inân + +mürâca‘at eylediler. Lakin bu hılâlde asâkir-i lazkiyyeden iki yüz miktarı şuc‘ân-ı can +efşân mehâzîl-i hâsirînin verâlarından bağteten hücûma iktihâm etmeleriyle şâh-ı bed + +nâm şuc‘ân-ı mezbûru kalîlü’l-ecrâm ve hafîfü’l-endâm görmekle sayd-ı şîr-i samsâm + +etmek hayâli ve kendilere olan gayz-ı vekînesine binâen, ahz-ı sâr ve intikâm kasd-ı + +bed-me’li ile yedi aded taburların birden üzerlerine havâle eylediği ser-asker-i müşârün +ileyh hazretlerinin meşhûd-ı bâsire-i yakîni oldukta külebânın tekbîri resîde-i felek esîr + +ederek derhal imdâdlarına ebtâl ricâlden bir miktar asker-i müte‘ârifi’l-kıtâl sevk ve + +irsâl ve iki buçuk saatten mütecâviz nâire-i cenk ve cidâl iştigâl ve bi-‘avni Allahi’l +meliki’l-müte‘âl nesîm-i fevz ü nusret cenâb-ı İslâmiyyân’dan vizân olup şukka-i re’yât +ı zafer-âyât-ı muvahhidîn-saha tırâz-ı ihtizâz ve pelengân-ı gûh-sâr ve gaçelenk-i + +galibiyet ile ser-efrâz olmalarıyla lehîb-i düşman söz kâr-zârdan çehân olan şerâre-i + +sâ‘ıka-gerdâr-ı mülahhidînin harman-ı amâllerin Sûzân ve şem‘-i cemiyetlerin + +perişân etmekle, birbirlerine levm-i Kenân-ı me’yûs ve münfe‘il rehgirâ-yı hîzî ve + +heybet ve asâkir-i İslâm ferh ü fuhûr-ı ganâyim-i nusretle mesrûren ma‘sakir-i + +humâyûna ‘avdet eylediler. Bi-‘avnihi subhanehu ve te‘âlâ cünûd-ı zafer-mev‘ûd-ı + +İslâmiyyân’ın bugüne izhâr-ı yedd-i tûlâ-yı şecâ‘at ve isbât-ı ikdâm ve müsâberet ile + +Şirân’a hücûm ve savlet ve her halde gâlibâne hareketleri şâh-ı ser-be-hevâ-yı nemrûd + +nümûnun endâze-i fikir ve hayâlinden sad-çendân-ı efzûn olduğundan garîk-i lice-i + +istiğrâb ve efkâr ve aceb ve istikbârı muktezâsınca galebe-i İslâmiyyânı katlından nâşî, + +isti‘câb ve istiksâr edip, güya kendinin ‘adem-i ihtimâmına asâkir-i hezîmet-şi‘ârının + +tecellüdâne hareketlerine ikbâb ve ısrâr etmekle, yevm-i merkûmun ertesi İsneyn günü + +‘ale’s-seher bugün her ne olmalı ise olsun yolundan ke’l-evvel belki kaç kat ziyâde ve + +ekmel taburların ihrâc ve tertîb ve asâkir-i muvahhidîne îrâs-ı haşiyet ve dehşet kasdıyla + +her ne kadar karaltısı var ise verâlarından bir büyük tabur dahi techîz ve ta‘kîb ederek + +ordu-yı nikbet boyundan hareket ve sâlifü’z-zikr Kemsûr Karyesi semtinden beş altı bin + +miktarı asker ile bir taburunda fet-i ‘alî-hân ve alt başından karakol depesi cânibinde + +tahmînen beynleri iki buçuk saat mesâfe çeker mahalde ol miktar A‘cem ile şâh-ı bed +ferhâmın mâder bahta oğlu Han ve bu ikisinin beyninde ikisine denk ve müsâvât olur + +tabur ile bi’n-nefs kendisi durup aralarında bin beşer yüz ikişer bin miktarı asker ile on + +iki tabur göstermekle tarafeynden gabâr-kâr-zâr-ı bâlâ geri ve sekiz saat mikdarı + +Dâsüstâd Bazargir'e dâr-ı müstemir olup ahşam-ı garîb oldukta ve ‘avd u insîrâfları için + +‘asâkir-i islâma işâret ve anlar dahi asâyişe meyl ve rağbet eyledikçe mamuhâzil-i + +hâsireyn hârdâmengir esâm-mâ-ze‘at ve gazât-ı zâfer semân dahi tekrar üzerlerine + +emâle-i revî savlet eylediklerinde önlerinden girîz-i firâr ve cünûd-ı muvahhidîni rasat + +nişîn-i gemîn oldukları mahle çekmek kaydına düşüp bu menvâl üzere keşmekeş + +müsâdeme ile vakt-i mağrib hulûl ve târîki şeb-i zuhûr ve dost ve düşman temyîz + +olunmak meslûb olup zarbât-ı nâ-behengâmda herkes ma‘zûr ve mecbûr oldukta Asâkir +i Tarafeyn beberlerinin garîbânlarından dest-i güşân oldular. Bu defa vâki‘olan + +mükâfhade mühâzîl-i mülhadînden iki mu‘teber hân ile bâd-ı feterâyişten bin yedi yüz + +mert ve bir kaç bin lekde-hûrda mecrûhları olduğu ba‘de’l-muhârebe kendilerden + +mesmû‘ve mu‘în ve ‘Asâkir-i İslâm’dan Koca Hasan Paşa ile Koca İbrahim Paşa’nın + +hayat ve memâtları nâ-ma‘lûm ve şehît ve cerîh ancak seksen nefere bâliğ olduğu ve + +bunların dahi ekseri hîn-i ‘avdetlerinde gece halinde düşman sametinde iken hedeftir nâ + +kehris kaza oldukları müsbet ve müberhen olup, bu hal ‘ibretmâl ve bu minvâl ahvâl-i + +mülâhim havn-ı iştimâl ile evâ’il-i şehr-i Şa‘ban’a gelince, vakt ü vakt vukû‘ı + +muhârebât düşman-ı şiken ve mu‘âmelât kirvedâr-ı erbâb-ı fiten mütemâdî olup + +Allahü’l-mülkü’l-‘alâm bu ana dek ‘Asâkir-i İslâm muhâzîl-i i‘câmın mukâbele ve + +müdâfa‘alarında vücûh ile bezl-i ictihâd ve gün be-gün cenk ü harbe i‘tiyâd ile bu gûna + +şedîdi’ş-şekîmede düşmanı mânende tey‘ tez gözlerine kestirip anâ fânâ süyûf-ı meslûl + +şecâ‘atleri tertîz ve havâhiş-i gayret-i şümûl metânetleri sitizângîz olduğu, cünbüş + + +----- + + + +delîrânelerinden istidlâl ve bu vakte gelince ittihâd-ı kulûbtan nâşî, terkîb-i bend yeni + +ciheti olup bu güne besta mukaddeme-i galibiyet netice-i hâl-i zafer iştimâllerine dâl + +olur berâ‘st-ı istihlâl olunduğundan mâ‘da a‘sâkir-i i‘tâ vâki‘ olan cenk ü vegânın + +cümlesinde mağlûben olup kendilere arz olan fütûr ve kelâlden nâşî, kabâ re‘âr ve + +infi‘âl ile revî-i halleri mesh ve fi’mabâ‘âd cenk ve peykâre niyetleri fesh olmak ve + +adları cümle-i efrâdından zâhir ve nümâyân olmağla tarafının hal ve şânı bu minvâl + +üzere gezrân ya‘ni revâfiz-i mahrûn ve perîşân olup senyân memnûn ve şâdân iken, bu + +halelde taraf-ı şâhiden olmak üzere mu‘teber iki nefer adamları zuhûr-ı taleb rây ve + +istîmân ederek Ordu-yu Hümâyûn’a ve rûde-i şitâbân ve Serasker-i müşârün-ileyh + +huzuruna ahzar olunduklarında takrirlerinin netice-i mefhûmu Şah-i İran fîmâ-ba‘d terk +i mu‘ârekeye ‘âzam ve akd-i sulh ve salâha câzim olmağla halen Ordu Defterdârı + +Keseryeli Ahmed Efendi ile ricâl Ordu-yu Hümâyûn’dan münâib olanları musâliha-i + +mekâlimesi için tarafına gemelerini murâd eder deyü edâ-yı arz-ı merâm eylediklerinde + +bu gûne esnâ-yı terâd ve nüzâl ceng ü cedâlde düşman-ı haybet etsâmın tahrîrât ve + +kelâm derûğ irtisâmına kıt‘an havale-i Sâmî‘a-i i‘tibâr olunmak mazmûnunu hâvî + +bundan akdem şeref-bahş sudûr olan Hudûd-ı Hümâyûn Hazret-i Şehriyâri mucebince + +Serasker-i ‘âkıbet-i endiş Hazretleri amel ve hareket ve mazmûn itâ‘at-makrûnunu + +cümleye i‘lân ve işaat ve zâtında olan rüşt ü sedâd ve tedâbir sâ’ibe-i hadâdâd-ı + +muktezâsınca vech-i muharrer üzere düşman tarafından bu güne keyfiyyât zuhûru + +mülâhaza hatasıyla kable’l-vukû‘ sâdır ve tarafına vâsıl olan Hudûd-ı Hümâyûn + +mezkûrenin letâfet-i mazmûtu bu vakitte aşikar olmasını mülâhaza ve bu hâlet + +mahz-ı kerâmet cenâb-ı kutb-ı zaman hazlîfe-i devrân olduğunu teyakkun ve tefattun + +ederek vürûd eden ser-hüsrâne redd ile cevâb ve ordularına tard ve ib‘âd eyledikte şâh-ı + +hadî‘a-kâr-ı bi’l-külliyye muhârebeden firâğ ve musâlaha emrine mukebb ve ısrâr ile + +tekrar be-tekrar adamlar irsâl ve dostâne evzâ‘ ve etvâr izhârına ibtidâr ettikçe ser-asker +i dakîkadân hazretleri bir vechile rızâ-dâde tard ve redd ve zebân-ı tîğ ile kat‘-ı cevâba + +mübâderet etmişken şâh-ı şeytanat-kâr elbette her ne tarîkle olursa olsun sulh olurum + +deyü ikbâb ve ısrâr-ı beyne’l-asâkir dahi tevâtür bulup bazı arâcif-i havâdis zuhûrundan + +kîl ü kâl-i bî-me’l ile meyânede hâlet-i diğer aşikar ve mer’at-i hâlden sûret-i âher + +bedîdâr olduğundan ma‘adâ çünkü bugüne külliyetli düşman zâhir hâlde tarh-ı + +mükâfaha ile cadde-i sulh ü salâha imâle-i vücûha-i mürâca‘at ede Bâtınî olan hile ve + +had‘asından kat‘-ı nazar-ı mücellâ-yı zuhûr olan bidâyet-i hâlinden istidlâl olunduğu + +üzere elbette bu bâbda olan kelâmına havâle-i Sâmî‘a ve mes’ûlüne müsâ‘afa + +olunmamak çendân-ı münâsib olmadığından gayrı zâhir-i beyn olan bazı ricâl dahi + + +----- + + + +kendi mülâhazaları iktizâsıyla idâre ve ser-asker-i müşârün-ileyh hazretleri tarafından + +bu husûsa müsâ‘ade olunmak emrini iltizâm eylediklerinde bi’z-zarûre ordu-yı düşmana + +âmed-i şedd vukû‘una bâ‘is ve defterdâr-ı mûmâ-ileyh Ahmed Efendi ile mîr-i + +mîrândan Murtazâ Paşa ve Yeniçeri Ocağı’ndan Camus Hasan Ağa ve ser-asker-i sâbık + +kethüdâsı Ali Efendi bi’l-iktizâ şâha mülâkât ve madde-i mülâhaza-i bazen mükâleme + +ve bu vechile iyâb ve zihâb ikâ‘ı encâmında şâh-ı merkûm mûmâ-ileyh Ahmed Efendi + +ile bir def‘a dahi idâre-i kîl ü kâl ‘akîbinde rdu-yı humâyûna ‘avdete ruhsat göstermeyip + +kendi ordusundan doğru Asitâne-i sa‘adete gitmek üzere tarîk-i Erzurum’a sevk ve irsâl + +etmekle, mûmâ-ileyh Ahmed Efendi dahi kazâ-i hâliyyetü’z-zihn bulunup mezbûrun + +kelâmına itimâden Asitâne-i sa‘adete tevcîh ve minvâl-i muharrer üzere ‘avdetini müş‘ir + +esnâ-yı râhdan irsâl eylediği tahrîrât-ı dür-devlete vâsıl ve mefhûm-ı keder rüsûmuna + +ıtlâ‘ hâsıl oldukta kara-i ‘uyûn enâm-ı kutb Merkez-i Dâire-i İslâm olan zıllullahi + +kerâmet-penâh cenâb-ı pâdişâh-i bâ isbâh hazretleri mükâşefe-i derûn-ı nûr-meşhûnları + +muktezâsınca evvel emirde keşf-i hâl ve izhâr-ı hârik-‘âde misilli netîce-i kâr-ı ‘ibret +me’lden hall-i ‘ukde-i eşkâl buyurup bu keyfiyet-i mücerred şâh-ı desîse-kârın kendi + +had‘asına binâen, neş’et etmiş bir hâlettir deyü zamîrü’l-hâm-pezîr-i hidivânelerine + +lâyıh ve sânic olan ma‘nâyı tefevvüh ve tahrîrât-ı mezkûrenin hilâfına ‘azîmet ve + +teveccüh ile der-‘akab mûmâ-ileyh Ahmed Efendi’nin esnâ-yı râhda bulunduğu + +mahalden Erzurum’a ‘avdet ve ondan mekes ve ikâmet eylemesi için emr-i ‘âlî ısdâr ve + +irsâl ve ser-asker-i müşârün-ileyh hazretlerine dahi hey’et-i mecmû‘a-i asâkir-i İslâmî + +teferruka ve teşettütten sıyânet ve dürûğ-ı bî-fürûğ ile evzâ‘ ve mekîdât-ı ittibâ‘ + +düşmandan mücânebet tarîkini irâet ederek tenbîh ve inzâr ve tavsiye ve tezkârı + +müştemil Hatt-ı Humâyûn-ı celâdet-makrûn ile ma‘nûn-ı şeref-südûr eden emr-i ‘âlî +şân-ı cenâhi’l-isti‘câl cânib-i Kars’a irsâl olunduktan sonra, bu bâbda dil-âgâhî-i + +pâdişâh-ı ‘âlem-penâh berekâtıyla hile-i bed-me’l-i şâh-ı rev-bâh-ı ihtiyâlden âgâh + +olunmağla, rağmen‘alâ enfehu deliste-i rüşte-i hadî‘ası olan mûmâ-ileyh Ahmed + +Efendi’nin tekrar Samsun Kal‘ası’nda Kal‘a-bend için sâdır olan emr-i şerîf mübâşir ile + +irsâl buyuruldu. Ezîn-i cânib Kars’ta mevcûd Ordu-yu Hümâyûn olan tevâyif-i ‘asâkir-i + +meyânında mumâ-ileyh Ahmed Efendi’nin Asitane-i Sa‘âdet tarafına ‘azîmet eylediği + +mesâyi‘ oldukta in‘ikâd ser-rüşte-i sulh ü salâh i‘tikadıyla bî-gayret ve hamiyet bazı onâ + +levandat makuleleri Ordu-yu Hümâyûn’dan firâr ‘ârîni irtikâb ile hareket-i cem‘iyyet ile + +Erzurum cânibine ‘azîmet etmeleriyle Asâkir-i İslâma bu yüzden arz olan tefrika ve + +teşettüt mekârihiyle kâr-şâh tülûn-ı edvârın meşhûd ve ma‘lûmu oldukta zü‘am yatılınca + +füsûn ve mekrinin kâr-gir ve te’sîri ihtimaliyle muhârebe-i İslâmiyândan lekde hûrda ve + + +----- + + + +rû-gerdân ve tamam-ı fütûr ve kelâl ile pî-siper ve râ-ye-i hazelân olan Asâkir-i + +Menhûse-i makhûre sene bu takrîb ile ferîb ile tesliyet ve za‘if bâllarına takviyet ve + +kâlâvele muhârebeye tahrîs ve iğrâya mübâderet edip, derhal tehiyye’e-i esbâb-ı kıtâl ile + +cenk ve cedâle mübâşeret etmekle, mesnet ârâ-yı sipeh-salârî olan müşârün-ileyh Vezir +i âsaf Tedbîr hazretleri dahi meftûr oldukları akl ve sedât ve reşât mâ-dezâd ve pîrâye-i + +zâtî olan, cevher-i fet��net şecâ‘at hıdâdât muktezâsınca aslen nizâm ve kârîne halel ve + +temkîn-i kalb ve milel vermeyip üslûb-ı hakîm üzere hareket ve bakıyye kalan cenûd + +muvahhidîne kerîme-i mefâdından müdâvâ-yı şerbet havş-ı + +çâşî-i tesliyet ile def‘a ‘arz-ı marz dehşetlerine kanun-ı hakem üzere tedâbir müstahse-i + +felâtûn pesendâ birazına sarf himmet ve düşmanın ûzâ‘ gurur zeber destanesine adem-i + +rağbet ve kâlâvvele izhâr perdeli ve celâdet ederek ta‘lîm-i ‘alâme-i dânış ve tefhîm + +hoca-i tedbîr-i isâbet ve rezişleri ifâdesince hînet-i mevzûne terkîb-i Ordu-yu + +Hümâyûn’un sükûn-ı mebnâ-yı aslına hareket verip ref‘ü zımm hıyâm ü nasb nefsi ile + +tebdîl-i makâm ve kesr-i kulûb i‘tâya ihtimam ve cehî ile ma‘iyyetlerinde olan Vüzerâ +yı ‘Azâm ve mîr-i mîrân-ı kirâm ve Kul Kethüdâsı vesâir zâbıtân ve ‘umûmen ecnâd-ı + +şecâ‘at-ı nişân ile hâmis Şehr-i Şa‘bân’da ma‘mûne-i Varoş Kal‘ayı bir kat dahi şan ve + +abâdân edip, bu vech ve cîye üzere tekmîl-i ‘arz Devlet-i Âliye ve te’mîm-i namus + +Saltana-ı Seniye’ye tamâm-ı lâyık üzere sarf-ı tâb ve tavân ve muhâresesi ehem ve + +akdem olup mukâbele-i düşman olan muvâsa‘a kâ‘ide’i levend-i nâme üzere tevâyif-i + +askeriye’den hem-cins olup birbirlerinin başlarına döner ve yek diğerinin hareketi aharı + +gayret ve şecâ‘at-ı îrâs eder Ecnâs-ı Askeri kûyâ gebûter bâ gebûter bâz bâbâz + +mislî musaddâkınca birbirlerine nisbetleri + +münasebetiyle cem‘ ü teflîk ve tarîk lef ü neşr üzere iktizâ eden mahallere sevk ve + +ta‘yîn ve gazâ-yı garâya ağrâ ve teşvîk ve üzerlerine vüzerâ Mîr-i mîrân vesâir + +zâbıtandan neferât-ı a‘mâline kadar olanları me’mûr-ı mahal-i muhâfaza ve Çay + +derzeklerin teybîn ve tedkîk ederek sanki Varoş Kal‘a-i Kars lâne-i şevâhîn gazât ü + +canâhîn mesâbesinde sağlı sollu vaz‘ı olunan top ve humbara ve edevât ve ebdâl-i ricâl + +ve kemâh şecâ‘at-i i‘tâyıy şikâr kastına âmede-i pervâz ve hamelâta âgâz eder + +suretleri sahîhâ-i hendese gârîde nigârened-i mânî-i hayâlî ile erâ’it ve bu vechile + +hey’et-i mecmû‘a’i asâkire hüsn-i sûret verdikten sonra Pîşegâh Kal‘ade vâki‘ Ağaç + +Köprü sahası ki mahal-i cihâd ve kalb-i asker-gâh kaviyyü'l-fevâd makâmında der +serasker müşârün-ileyh hazretleri bi'n-nefs kalb-i kavî ve selâbet-i savrî ve ma‘nevî ile + +ârâm ve bu güne hareket-i memdûha ve tertîb ve tensîk-i nizâm-ı mahmûde üzere kıyâm + +edenler eylediler. Düşman-ı bed-gâm dahi mukaddeman medd-i tanâm-ı sıklet + + +----- + + + +ettiği Genbez nam mahalden ref-i hayâm-ı heybet ve kal‘a varışına kesb-i kurbet niyeti + +ile bundan akdem kat‘eylediği nehrin kenarına nasb-ı ordu-yı hezîmet edip, cevânib-i + +erba‘aya müceddedenmüte‘addid sengerler ve kaleler icâd ve toplar vaz‘etmekle, + +cünûd-ı muvahhidîni tazyîka ve nihâd-ı hıbânet i‘tiyâdında olan fesâdı icrâya bezl-i + +ictihâd edip, leyl ü nehâr cenk ü peykâr ve güne gün hîle-i şeytanet nümûnen izhâr ve + +gâh gâh münâreke-i mu‘âreke ve sûret-i aher irâetine ibtidâr ederek asâkir-i İslâmı işgâl + +ve tekrar ferîfte-i mekr ve Âl etmek kaydına düşmekle lâ yeldağu el-mü’min min-cehr-i + +merreteyn fehevâsınca kemâh-ı gazât vechile iltifât etmeyip her ne cânibden sevk-i + +fitne-i dalalet indi ise meded-kârî-i Tevfîk-i Melik-i ‘Allâm ve kuvvet-i baht ve ikbâl + +halîfe-i İslâm ile asâkir-i muvahhidîn merkez-i sıdk-ı sebâtta derenk ve i‘mâl-i top ve + +tüfenk ve sâir âlât-ı cenk ile tabl ü sûrnâ-yı nefîr-ahenk harbi ettikçe nağme serâyân + +bezm-i rezm olan dilâverân-ı zafer zamîr-i nağra-i dâr ü gîrî‘ni avâze-i külebânın tekbîri + +sâz-ı setîr-kâr-ı kâr-zâra hem-ahenk ederek bed tûlâ-yı celâdet izhâr ve kağa-yı düşmana + +sîlzen-i idbâr olduklarından la‘în-i bed ayîn ber-vechile mekr ü desîsesin a‘mâl-i + +faristiyâb olamamağla mâh-ı merkûmun on birinci Perşembe gecesi kalenin Demir Paşa + +Tabyası demekle ma‘rûf olan tabyanın cânib-i garbîsinde vâki‘ gûh-ı ser-efrâzın + +bâlâsına mukaddeman yaptığı birkaç aded sengerlerinin yanına beş senger dahi ta‘biye + +ve peydâ ve derûnlarına zenbûrekler nakl-i vakti vâfir-i asker-îvâ edip, zu‘am-ı fâsid ve + +hayâl kâsidince leyle-i âtiyyede cevânib-i erba‘adan bağteten metreslere şebhûn + +tarîkiyle hücûm etmek kasdında olmağın, ‘ale’s-sabâh mârrü’z-zikir sengerler asâkir-i + +İslâm’ın meşhûd-bâsire-i hamiyetleri oldukları hemen gönlünden geçen fityân-ı gazât-ı + +zafer-nişân süyûf-ı celâdet ve açıktan sengerlerine yürüyüşe mübâderet edip, ‘avn ü + +inâyet-i Hazret-i Bârî mukareneti ve meyâmin-i tevcîhât-ı cenâb-ı şehriyârî refâkatiyle + +mutahassın olan, rafza-i bî-‘ârîk lahza-i mukâbele-i gazâtta pâyidâr olamayıp + +yekdiğerden istimdâd ile sengerden sengere firâr ve asâkir-i İslâm dahi verâlarından + +mânend-i ‘akâb-ı ‘akîb-gîr-i şikâr eriştiklerin îsâl-i bi’se’l-karâr etmeleriyle bir mahalli + +necât ittihâz edemeyip birbirlerin pâmâl ederek feryâd-ı kenân-ı ordu-yı menhûslarına + +idbâr ile divân oldular. Sengerlerde saff-ı şükün ta‘bîr olunan dokuz aded zenbureklerin + +ve sâir bulunan eşyâların ahz u iğtinâm edip, mesrûren ve muzaffer imtireslerine ‘avdet + +eylediler. Gazât-ı İslâmın bu vechile dahi inâyet-i perver-digârîye mazhariyeti şâh-ı + +menfûri’t-tıbâ‘ın evzâ‘-ı mütekebbirânesine hâk-efşân-ı hızlân ve kendüye aid girân + +gelip ‘ale’l-fevr ‘umûmen peyde ve süvârî asker-i hezîmet-eserin cem‘ ü tesrîb ve kebir + +ve sağîr top ve zenburek ve sâir âlât-ı harbiyyesin tertîb ve münkati‘ olan nehrin mecrâ +yı kadîme-i bî-âbı derûnunda yürütüp metresler ve kala mukâbelesine vaz‘ ve zu‘amınca + + +----- + + + +asâkir-i İslâmı îhâş ve îrâs-ı dehşet ve telaş için ordu-yı menhûsunda her ne kadar deve + +ve öküz ve sâir karaltı her ne var ise kale pîşgâhında top menzilinden ba‘îd tûlen ser +te‘essür iki saat miktarı mesâfeye dek kat-ı ender-kat bilâ-fâsıla saf keşîde olmağla güya + +bir sevâd-ı a‘zam-ı hareket yahut haşerât-ı arâzî bâsir-i hem-berbere cem‘iyet birle + +sıklet-i bâr-ı kesâfetleri küre-i arzın bir tarafa inhifâş ve inhitâtına ‘ıllet olmak hâletleri + +rev-nümâ ve bu hey’et-i muvahhişe ve sûret-i müdhişe-i harb-fersâ ile müretteb alay + +göstererek arz- leşker-i felâket eser eyledikten sonra piyâde ve süvârisi ‘an kasd-ı + +mânende kilâb-ı derende hây hevâ ‘av ‘av sekâne ile yer yer metresler üzerine mânende + +kelb-i ‘ukûr hücûma îtdâr ve cevânib-i erba‘adan nevâ’ir-i top ve tüfenke der-kâr + +olmalarıyla bu canibden dahi sedye’i cûc-ı revâfiz olan âhenîn hisâr-ı himmet-i İslâm + +cenâb-ı rabbü'l-müste‘ândan istinsâr ve müstelzim fûz-ı zafer olan tevcîhât-ı hazreti + +Padişah İskender iktidarından istizhâr ederek pâ-ber çâ-yı merkez sebât ve karar ve + +kavârîr cem‘yet-i i‘tâyesinin edbârı ile bir hemzede ve inkisârda şecâ‘at-ı harde-gârı + +izhârına ibtidâr eylediler. Çünkü şâh-ı mahzûl nikbet-i şümûlün bu gûne ateş-i kebir + +ve gurûr yine lisân-ı zemâneden tevbîhiyle serfelâ + +kimdârı gabâr-ı edyâra çay-ı karar oldukça kemâl-i infi‘âl ve inkisâr ile yürüyüşe ibrâm + +ve ikdâm ve nâ’ire-i harb ve kıtâl zâtü'z-zerâm olup ve'l-hâsıl tülû‘ı fecrden vakt-i + +gurûb-ı şemse dek dâmen zenî’i mekrû hadî‘atleriyle lehîb-i efrûz olan ateş- gâr zâr + +Allahü'l-hamdü'l-menâyine kendi tevde-i harman emânîlerin sûzân edip, me’yûsen ve + +makhûren ordu-yu menhûslarına rû-gerdân oldular. Ferdâsî mübârek Cum‘a günü ve + +dahi ertesi kâlâvele tedârikât-ı ekmel ile gelip her birinde vakt-ı ‘asra dek bâzâr-gâr zâre + +revâc verdikçe sûdî mahz-ı ziyân olmağla şâh-ı ta‘assubkâr habâset şi‘ârın bu güne + +inhimâk ve ısrârından münfehem ve istiş‘âr olunan keyfiyât kasden tâ’ife-i a‘câmî + +ahlâk ve revâ arz-ı los ve cûdelerinden pak eylemek hâletleri bedîdâr ve fî nefs-i el-emri + +karîlân nüfûs-ı revâfazın had ve hasrı olmayıp mektûl ve mecrûh olan i‘dâ-yı le‘âme + +göre ve kâyet samdânîde mahfûz ehl-i İslâmdan makâm-ı şahâdete kadem-i nihâde olan + +zevât-ı kirâm akl-ı kalîl bilgesad merde-i işrâde yek merdenyekû kâr mevâzene-i + +ma‘yâr-ı i‘tibâr olamağın Hamdü'l-lahi Te‘âlâ vâfi‘ olan hücûmlarında kal‘a değil + +metresleriyle irâ’et olunmayıp gazât-ı İslâm ikbâl-i zafer bir-le top menzilinden eyler ve + +de açıktan düşmanı istikbâl etmeleriyle her bir defasında deste-yâre’i ‘avn-ı kadîr ve + +müdded-kâre’i te’sîr-i da‘vet-i icâbet pezîr şehinşâh Keşver-gir ile hâ’ib ve hâser pî +seper sımmet kirîz oldular. Şah-ı merkûmun bu vech ile icrâ-yı ağrâz derûne dester + +olamadığından âteş-i gayz ve kînî muntafî olmayıp gittikçe hânemân-ı şekîb ve + +estabârîn sûzân ve harâb ve tekrar metreslere hücûm eylese infâ iyâde’i bâtşe’i + + +----- + + + +eslâmyândan nûş eylediği şerbet nâkvârın der-desrîni henüz def‘ etmedin iştidâdından + +ictinâb edip, ancak uzaktan andâhta’i dâne’i top kal‘a küp ile ahz-ı sâre ibtidâr ve bu + +vech ile Dâ’ire-i İslâm’a takrîbden istinfâr ve dûrden merhabâ şeklinde ihtiyâr-ı kenâr + +edip, teskîn-i harâret kalb-i habâset-i şi‘ârı için mütevâliyen bir hafta dahi berîn-i + +menvâl şerâde pâş-cedâl olmuşken hıfz u kayt Cenâb-ı Bârî Te‘âlâ ile insâne değil kal’a + +dîvârının bir taşına dahi zarar-ı isâbet etmeyip, bu hareket bed-me’l-i ‘ib’e iştigâl + +olunduğu kendinin dahi meşhûdu olduğundan mâ‘dâ etmiş seksen günden beri gerek + +vâki‘ olan muhârebâtta ve gerek tehâlik ve ısrârından nâşî, i‘mâl-i edevât kârzâr + +kaydıyla hafer arâzî ve nakl-i serâb ve benâ-yı senger ü sed mecrâ-yı ab-ı misüllü + +kârdeşvâde kemâl-i ikdâm ve it‘âb ile istihdâm ederek itlâf ve ilhâk ve terk-i zîr hâk + +meğâk eylediği askerinin te‘dâ-dı kâbil olmayıp semâ‘î ve kıyâsî mechûl-i ma‘lûm ve + +maznûnu meczûm ve mefhûm olduğu vecih üzere nüfûs-ı zâ’ide-i revâfızdan müdet-i + +merkûme zarfında gerek cenk ve gerek sâir vechile müstekar ka‘r-ı cahîm olup nihâyet-i + +i‘dâd-ı ol-vefâ bâli‘ olan i‘dâ-yı li’âme-i kıyâs olunduğu, surette menzile menzile + +gîrdâr-ı na‘îm olan şühedâ-i İslâm mertebe-i adede güya serhad-i ahadı tecâvüz + +etmediği beynü asâkiri’t-tarafeyn mütevâtiren şâyi‘ ve âşikâr olup muzırrü’n-nâs fenn-i + +iltibâs şâh-ı nisnâs-ı istînâsın dahi karîn-i ‘ilm-i dalâlet intimâver-gîz zihn-i vesvese + +fermâsı olmağla bugüne iğvâ-yı vesvâs ve ızlâl-i hannâs ile irtikâb eylediği ef‘âl-i + +heybet-nişâna nâdim ve pişman ve ‘âriza-i kemâl-i ye’s ve hârmân-i pençe zen-i kerîbân + +cânı olup idbâr-ı hızlân ile hayrân ve nakz-ı ahdin şe’metiyle perîşân ve bî-ser ve sâmân + +iken, bu halâlde min tarafullah zuhûr eden umûr-ı garîbe ve letâif-i + +gaybiyye-i acîbedendir ki mâh-ı merkûmun selhinde cânib-i İslâmiyyân’da nûr-ı îmân + +gibi şems-i hidâyet tâli‘-i vuzû‘-ı letâfet-sâti‘ olup, herkes kerem-tâb şa‘şa‘a-i âfitâbdan + +sâye-cû-yı istirâhat iken, ancak dâire-i ordu-yı menhûs düşman üzerine sahâb-ı ‘azâb + +denmeye şâyân gammâm-ı zulmet-nişân müstevlî olup, kesret-i emtâr üzerlerine bir + +mertebe kutrat bilâ-bâr-ı nâzil ve perde-i ibret-ârîki rû-yi mühr-i münîre bir hâletle hâil + +oldu ki rûzları şeb-târdan rev-nümâ ve garkâb-ı sîlâb-belâ olmak hâletleri huveydâ + +olduğundan ma‘adâ bâlâda zikri güzerân ettiği üzere kadîmden beri pâ-yı hısâra rûmâl + +ile cereyân ve zülâl-i letâfet-bârından sükkân-ı kale tartîb-i âbdan edegeldikleri Nehr-i + +Kars’ı elli beş günden beri kat‘ ve habs ve aher mahale icrâ ve mezheb-i dalalet intimâsı + +gibi evvel cû-yi dilcûyü dahi vâdî-ihilâfta dalalet-peymâ etmiş idi bu esnâda cenâb-ı + +mufîzi’l-hayri ve’l-berekât Celle Şânuhu hazretleri mütemâdî olan kesret-i bârânı zâhir + +esbeb-i ‘âdî etmekle, şâh-ı şedâd nihâdın hezâr sa‘y ve ikbâb ile sarf-ı iktidâr ve it‘âb ve + +ihlâk-i nüfûs-ı pîşmâr ederek birkaç halde esas efken olduğu sedd ve bendlerin + + +----- + + + +berekende-i dest sîlâb-ı kazâ ve ve nehrimiz mecrâ-yı sâbıkına isâle ve icrâ + +etmeğin çend rûz eylese de suyu hilâfa cereyân yine mecrâ-yı kadîmden bulur + +âb-ı ihsân musaddıkınca Cenâb-ı Rabbi’l-erbâb-ı mezâri‘ emâl-i müslimîni âb-ı letâfet +me’âb ile şâdâb ve reyyân buyurup mlahhidîn-i ebed hâsirîni bu güne esbâb ile girdab-ı + +belâda ser-gerdân ve esas rehînü’l-indirâs binâ-yı sebâtların harâb ve perişan ve kâtıbet +i ehl-i İslâm hakkında bu ana dek zuhûr eden güna gün na‘m-i fevz ve nusret ve hezâr + +türlü lütf u inâyetten ma’adâ bu yüzden dahi mesrûr ve şâdân eyledi ve subhan Allahi + +melikü’l-kadîr ve lehu’l-hamd ve ileyhi’l-masîr çünkü şâh-ı nikbet-penâhın bu vakte + +gelince müteşebbis olduğu reşte-i emeli şikeste-beste olarak pür- ve inkılâb ve her + +halde me’mûlünün zıdd-ı kâmili sûret-yâb belki inhimâk ve ikbâbı esbâb-ı ‘ârıza-i za‘af + +ve bîtâbı ve mûceb-i ızdırâbı olup tefe’’ül-i hâl hârmân me’linden baht-ı vârûn-ı kasvet +nümûnu gibi zâ‘-ı sîhbâl hüsrân zuhûrundan teşe’’üm ve tetayyür ve bundan sonra her + +ne kadar bast bu riyâ-yı sıklet eylese za‘af ve idbârı muzâ‘af ve berter olacağından + +teyakkun ve tedebbür eylediğinden gayrı bundan akdem Diyarbakır cânibi ser-askeri + +bostancı başı sâbık vezîr Hüseyin Paşa ma‘iyyetine me’mûr olan tevâyif-i askeriyeden + +ma‘adâ müceddeden ta‘yîn olunan ecnâd ve gâ i‘tiyâd ile evvel emirde Erzurum’a gelip + +tekmîl ‘adde ve ‘attâd ve tetmîm-i edevât-ı cihâd ve asâkir-i me’mûre ile ihtişâd ederek + +harekete kesb-i isti‘dâddan sonra cânib-i Kars’a tahrîk kâb-ı şitâb eylemek üzere + +me’mûr olduğu hâin-i merkûmun ma‘lûmu ve karîne-i hâl ile karîben zuhûru me’mûl ve + +meczûmu olmağla bu cihetten dahi pençe-i seht-gîr-i havf ve ızdırâb-ı kerîbân-ârâm ve + +ıstıbârını çâk-i hurda-i inkılâb etmeğin hâh-ı nâ-hâh mâh-ı Ramâzan-ı Şerîf’in ikinci + +Cuma günü ye’s ve hârmân ve idbâr ve hüsrâna hem-‘inân olarak ** ve ‘asâkir ve** + +mihmâ’ına vücû‘ ile kesr ve ne-kasân îrâ’ile sûdî mahz-ı ziyân olduğuna ingişet-i gizâ +yı nedâmet vesîne-i kûb-ı meşet hasret ve hîbet olup kemâl-i infi‘âl ile kendüye levmi'l +î‘kilâne ederek diyâr-ı tekmîmdârına kalb ü vîrânî gibi yıkılıp kendi bu def‘a kal‘a't +tende tamam yirmi yedi gün zarfında vâki‘ olan metres-i muhârebelerinde cemâ‘at-i + +gazâh mecâm‘ü'l-islâm’dan bir fırka-i nâhiye ki ab-ı zendekânından vuzû-ı sâz ve destâr + +fâniye-i şuhûddan ser-güşâde ve serâfirâz ve libâs-ı ‘âriye-i vücuttan ta‘rî ile mümtâz + +olup, pûseş câme-i gelerinin şehâdet ve secde ber-degâh ahdiyet olan zevât-ı mu‘âllî + +derecât sebha’i mercân âsâ‘id-i demâ’eye nâr-ı sâveryâz sînelerinden nevşüküfte küllü + +harman peydâ rûnemâ olan cerhâ dahî pâre-i dehinkişâlarından ancak me’nîn ‘idâdîni + +kûyâ olup ama gürûh-ı mekrûh düşmandan gazzât pak semâtın aldığı debel ve gülden + +başka mecrûhâ merd olanları dört binden mütecâviz olmağla, sâha’i orduları tûde tûde + +lâşe’ merdârlarıyla senekistân vâdî’i hâmûşândan nişâne olduğu, dost ve düşmanın + + +----- + + + +meşhûd Basra-i i‘tibarları olmuştur. Bi-hamdullahi fî külli hâl bu melhame-i kebîri ve + +mu‘arreke’i ‘uzamâ-yı nasr-ı intimâde tevfîk cenâb-ı bârî ve ‘inâyet hazret-i perûred +kârı celle celâlehû inzimâmıyla cân ve başa bakmayıp merkez sebâtta pâperçây metânet + +olan, ‘umûmen tevâyif-i askeriye ve zâbıtân hulûskârın izhar-ı gayret dînine ve ibrâz-ı + +hamiyet-i İslâmiye ile bürûz eden, şecâ‘at ve dilâverlikleri ve husûsan serasker-i + +fütüvvet güsterleri vezir müşârün-ileyh sa‘âdetlü el-Hâc Ahmed Paşa hazretlerinin + +Uğûr-ı Hümâyûn meymenet-i mevfûr cenâb-ı şehriyârî ve tekmîl-i nâmûs saltanat-ı + +tacidârîde cân sipârî vechî üzere vücûda gelen hademât-ı sâdıkâne ve tedâbîr-i + +‘âlempesend Asafânesi berîn-i menvâl hâme’i sâdıka'l-mekâl cemâl-i sehâyif güzişteye + +zeyb-i efzâ-yı pâl ve pâl olan hatt u hâl vâki‘ü'l-hâlî rakam zerde’-i beyân yani icmâl-i + +ahvâl sadâkat iştimâlî tafsîlden ihtisâr ile tahrîr ve ‘ayân ettiği üzere halen Sadrı‘azam + +keremşîm ve vekîl-i mutlak ‘âleyhim hayır hâh Devlet-i ‘uzmâ sadâkatkâr saltanat-ı + +kebirî ru’fet i‘nâyet-i fermâ devletlü es-Seyyid Hasan Paşa hazretleri taraflarından ‘alâ + +vukû‘â mülhasâ-i ma‘rûz pâye-i serîr-i a’lâ haser-vâne ve mahâd-ı ‘âlem arâ-yı + +melûkâne buyuruldukta bu bâbta zuhur eden hademât-i celîletü'l-esâre ve harekât-ı + +müstevcibü'l-i‘tibârları makbûl tab‘-ı safâ meşmûl hadîvâne buyurulmağın haklarında + +nîr-i cihântâbe't-tâf şehinşâhî ve bahritâr-ı i‘tâf padişâhî mevc-i hayz olup Serasker + +müşârün-ileyh hazretlerine sezâvâr sipehselârî olan Teşrifât-ı Hümâyûn ve ‘atâyâ-yı + +kûbâgûn ‘inâyet ve ihsân ve irsâl ve îsâl buyurulmağla, anlar dahi ma‘iyyetlerinde olan + +Vüzerâ-yı ‘azâm ve Mîr-i mîrân kirâm vesair Zâbıtân-ı Askeriye’ye alâ murâtıbım eksâ + +ve i‘tâ buyurup, bu vech ile mezhûrü't-tâf Padişâhî ve minzarü'l-hâzı’e ittifât-ı + +şeihinşâhî olduklarına mübtehic ve mübâhî olarak, vâcibe’i zimmet ‘ubûdiyetleri olan + +te’bîd ve te’bîd Saltanat-ı Seniye ve kahr u tedmîr i‘tâ-yı dîn ve Devlet-i ‘Aliye + +da‘vâtını her biri halâsen derûn-ı sadâkat ihtisâs birle tekrar etmeleriyle mübâne-i ikrân + +ve emsâlde düş-i fahr ve i‘tibârları libâce-i hamiyet tırâz nâmdârı ve serâthârları + +destârce-i gayret şi‘ârı ile pîrâyedâr ve zeyb-i ifrâz ‘unvân be-cihet-i asârları olup + +himâyet beyzâ-i İslâm ve sıyânet-i namus saltanat-ı ebed kıyâmda bu güne sâdıkâne + +vücûda gelen hademât-ı cemîle ve asâr-ı celîleleri ‘alâ mâ hüve'l-vâki‘ sebt-i cerîde-i + +vekâyi‘ deverân olmağa şâyân oldu. vukû‘-ı tevcîhât bazı münâsib dîvânî evâil-i şehr-i + +Receb’de hâlen silahdâr oçâğı Ağası olan Çavuş Başı Sâbık başı El-Hac Sâlih + +Ağa azlolunup munsî ile hala mîr-i ‘alem olan rikâbdâr Süleyman Ağa mesrûr ve bekâm + +ve çend rûz mürûrunda mûmâ-ileyh Sâlih Ağa mîr-i âhûr-ı sânî-i hazret-i cihân-bânî + +vekâleti hizmetine kıyâm ve hala Anadolu Muhâsebecisi râkım El-hac Mehmed + +Efendi’nin fenn-i kitabet ve dekâyık-ı kavâ‘id-i mîriyyede mahâreti ve vücûh ile sadâkat + + +----- + + + +ve kiyâset ve temşît-i umûr-ı mehâmda liyâkati olduğundan, bu esnâda berâ-yı iktizâ + +Erzurum cânibi defterdârlığına me’mûriyet ile hil‘at elbâs ve ‘uccâle savb me’mûra + +sevk ve tesyîr buyurulmağla, Anadolu Muhâsebeciliği dahi sâbıkan Mâliye tezkirecisi + +olup hala İstanbul’da merhûme Vâlide Sultân câmi‘-i şerîfi mütevellîsi olan Halil + +Efendi’ye inâyet buyuruldu. + +**Nakl-i Humâyûn ez-Sâhil-Saray-ı Beşiktaş be-Saray-ı Humâyûn-ı ‘Âmire** + +Merdimin çeşm-i enâm nur-ı hıdka-i İslâm cenâb-ı pâdişâh gerdûn galâm ide. Allahu + +Te‘âlâ ilâ-âhiri’l-kıyâm hazretlerinin makâm-ı dilâverâdan bir câ-yı ferah-fezâya nakl ü + +harâm ve hareket-i meymenet-i irtisâmlarında mestûr ve işkâr Nemçe letâif-i hikmet + +âsâr ve ‘âmme-i enâma envâ‘ menâfi bedîdâr olduğu tecrübekârân-ı rüzgâra sezâvâr + +mülâhaza-i itibâr olmağla, bundan mukaddem mevsim-i bahar-ı hacetse âsâr hulûlünde + +yemin ve ikbâl ve şevket ve iclâl ile câ-yı bâlâ-yı bâhiri’l-ibtihâc riyâz-ı nüzhetgâh + +Karaağaç kudûm-ı şeref lüzûmlarıyla müşerref ba‘dehu hengâm-ı seyf duhûlünde dahi + +letâfet-i hava ile bî-hemtâ olan sâhil-saray-ı humâyûn-ı Beşiktaş’a nakil ve hareket + +buyurulup, bir müddet dahi ol câ-yı dil-küşâda zât-ı ferreşte sıfatları kesb-i safâ-yı ûfî + +eyledikten sonra, eyyâm-ı şitâ ‘alâyimi rev-nümâ ve husûsan mahbûb-ı kulûb-ı ehl-i + +İslâm olan şâhid-i hoş harâm mâh-ı Sıyâm dahi karîb olmağla, mâh-ı Şa‘bân’ın on + +ikinci sebt günü saray-ı humâyûn-ı ‘âmireye nakil ve şeref kudûm-ı meymenet +makrûnlarıyla müşerref buyurdular. + +**Âmeden-i Nâme-i Res ez-Cânib-i Hind bâ’asitâne-i Saadet ve Ric‘atvî be-** + +**Mürâfakat Sefîr-i Devlet-i ‘Aliyye Sâlim Mehmed Efendi** + +Devlet-i ‘Aliyye-i rûz-efzûn ile Hind Devleti beyninde derkâr olan ittihâdı dînî ve + +mezhebî hasebiyle ez-kadîm resm-i vâlâ ve muhabbet-câvî ve tarafeynden refte refte + +irsâl-i rüsül-i resâil ile ‘akd reşte-i dostî ve meveddet-i müstahkem ve mütemâdî olup, + +lakin ber-muktezâ-yı takallübât-ı zaman sefîn-i çendînden beri vukû‘ bulan tebeddülât-ı + +evzâ‘-ı İran takrîbî ile süferâ-yı tarafeynin berâ ‘azîmetleri bir güne asîr ve bahren seyr + +ü sülûkları bir türlü emr-i hatîr olmaktan nâşî, ‘ahd-i ba‘îdden beri âmed-i sened + +münkati‘ ve gayr-ı yesîr olmuş idi. el-hâletü hazihi hala vâlî-i Bağdad vezîr-i mükerrem + +sa‘adetli Ahmed Paşa hazretleri tarafından der-devlet-i medâra vârid olan tahrîrâtında + +cânib-i Hind’den nâme ile Seyyid ‘Atâ’ullah nâm bir nefer sefîr bahren Bender-i + +Basra’ya vâsıl ve ondan Bağdad’a dâhil olup, ancak merkûmun levâyic-i tavrından rev +nümâ olan perîşânî-i hâli elçilik rütbesinden nâkıs ve dûn olmasını iktizâ eder deyü + + +----- + + + +işâret ve tastîr olunmak zımnında sudûr-ı izn-i ‘âlîye terakkuben onda tevkîf ve kaleme + +alınan takrîrini irsâl etmekle, merkûmun Asitâne-i ‘Aliyye’ye gelmesi irâde-i seniyye + +buyurulduğuna binâen, sudûr-ı izn-i ‘âlî ile sene-i merkûme Şa‘bânı’nın on yedinci + +gününde Üsküdar’a gelip âmâde kılınan hâneye nuzûl etmeğin kethüdâ-yı hazret-i sadr-ı + +‘âlî tarafından meyve ve şükûfe ile istifsâr-ı hâtırı için irsâl buyurulan teşrîfât-ı nâilî + +Abdullah Efendi’ye îrâd eylediği takrîrdir Sefîr-i merkûm Buhâriyyü’l-asl olup otuz + +beş yaşında tavâf-ı Beytullahi’l-harâm için diyâr-ı Buhârâ’dan nuhzat ve makarr-ı + +saltanat-ı Hind olan Cihân-âbâd’a ve ondan bahren cânib-i Mekke-i Mükerreme’ye + +şedzâmla ‘azîmet etmekle, ba‘de edâ-yı farîza-i Hacc ‘alâ-tarîki ez-ziyâre Mahmiyye-i + +Konstantıniyye’ye vâsıl ve vezîr-i a‘zam-ı vakt olan merhûm İbrahim Paşa ile muhabbet + +ve mülâkat hâsıl olup hengâm-ı ric‘atinde müşârün-ileyhten itimâdü’d-devle-i + +Hind’e mektûb-ı meveddet üslûb alıp ‘azîmet ve ol tarafa vardıkta kendine ‘azîm ikrâm + +ve lisân-ı Devlet-i ‘Aliyye’ye vâkıftır deyü Hind’de tevkîf-birle bazı hizmette dahi + +istihdâm olunup ba‘de zaman İran şâhlığı iddi‘âsıyla kadem-i nihâde-i ‘arsa-i tuğyân + +olan Nâdirşâh-ı idbâr-nişân iklîm-i Hindistân’a itâle-i dest-i ‘ıdvân ettikte şâh-ı İran ile + +akdeylediği şurût-ı feym ba‘de Devlet-i ‘Aliyye ile mükâtebe etmelerini zu‘am-ı bâtılî + +üzere derc ve şurût ve kayd ve rabt ettikten sonra, ol havâlîden ref‘-i kârbâr-ı sıklet ve + +diyâr-ı İran’a ‘azîmet eylediği ecilden gâilesi fi’l-cümle ber-taraf oldukta hala ��اور + +���� او���ت Hind olan Mehmed Şâh ve bi’l-cümle ricâl-i Hind-i Bâğî-i mesfûrun + +kendilere ettiği cevr ü setmden dâğ bir dil-i ızdırâb olup ‘ahd-i ba‘îdden beri mesdûd + +olan ebvâb-ı mürâselâtı feth ü küşâd ve bu vesîle ile hasımdan azh-ı sâra tahsîl-i kuvvet + +ve isti‘dâd niyeti ile cümle içinde merkûmu sefîr-i ba‘sine intihâb ve mukaddeman + +getirdiği mektûbun cevâbı olmak üzere mücerred tecdîd-i mebânî müvâlâtı müştemil + +nâme ile merkûmu ta‘yîn ve irsâl ve ol dahi bender sûretten bahren cânib-i Basra’ya ve + +ondan âsitâne-i ‘Aliyye’ye geldiğini takrîr ve ihbâr etmekle, ba‘dehu çend rûz + +mürûrunda İstanbul’a küzâr etmesi fermân-ı ‘âlî buyurulmağla rükûbu için bir sandal ve + +yirmi beş aded nefer etibba‘ına ateş kayıkları gönderilip İstanbul’a güzerân ettikte + +kâ‘ide-i kadîme-i Devlet-i ‘Aliyye üzere âmâde olan konağına nuzûl ve mezbûrun + +vurûdu kabîl-i Ramazân-ı Şerîf’e ve Kost’un mevâcibi ihrâcına tesâdüf etmekle, + +ba‘de’l-iyde tevkîf ile imrâr-ı vakt olmak için hemen getirdiği nâmesini bu divâna + +teslîm etmesi İrâde-i ‘Aliyye-i Humâyûn buyurulduğuna binâen, ibtidâ ber-vech-i + +mu‘tâd hâmil olduğu Nizâmü’l-mülk ve vezîr-i memâlik ve sâir Hânân-ı Hindiyye’den + +ve mülûk-ı Mecûsiyye’den Vükelâ-yı Devlet-i ‘Aliyye’ye olan mekâtîbi devletlü sadr-ı + +a‘zam hazretlerine teslîm eylemek için saray-ı âsafîye götürülüp ba‘de icrâ’i’l-merâsim + + +----- + + + +mektûblarını teslîm ve ‘avdetinde kendiye ferâce sof kakım kürk ve ittibâ‘ına hil‘atler + +ilbâs olunup, ba‘dehu mâh-ı merkûmun selhinde vâki‘ Divân-ı Humâyûn’a getirilip + +merâsim-i ‘âdî icrâsından sora yine kendine kakım kürk ve etibbaina hil‘atler elbâs ve + +iki nefer âdemîsiyle pâye-i serîr-a‘lâye-i rahsûde ve nâmesin ‘arz ve takdîm eyledi. + +Sefîr-i merkûmun getirdiği nâmesinde tecdîd-i kavâ‘id-i müvâlâttan gayrı eğerçi bir + +nesne tahrîr olunmamış, ancak Vükelâ-yı Hindiye ve Mülûk-ı Mecûsiyye’den Erkân-ı + +Devlet-i ‘Aliyye’ye olan mekâtîbde Nâdirşâh’tan ahz-ı sâr ve intikâm ve iklîm-i + +Hind’den istîlâ eylediği ülkâtı istirdâd birle bi’l-ittifâk üzerine hücûm ve iktihâm-ı + +karâr-dâde-i re’y-i sedâd-ı irtisâmları olduğu telmîh ve işrâb olunarak Devlet-i ‘Aliyye + +dahi mesfûr ile akd-i musâlahaya cevâz-dâde olmamasını ricâ ve iltimâs eyledikleri + +sefîr-i merkûmun takrîrinden dahi müstefâd olmağla keyfiyet ma‘lûm-ı dirâyet-i + +mersûm Hazret-i Zıllullahi oldukta Ehl-i Sünnet ve’l-cemâ‘atten olanlara revâfiz + +tarafından îsâl-i mazâr ü hasâr olunmak mugâyir-i tab‘-ı Humâyûn diyânet-i meşhûn-ı + +hüsrevâneleri olduğuna binâen, haklarında merhamet-i mülûkâneleri menzûl ve bî-derîğ + +buyurulup mültemisâtları karîn-i müsâ‘afa ve vesîle-i rıf‘at şânları için sefîr-i + +merkûmun perîşânî-i hâlinden iğmâz birle rehîn-i mekârim-i bî-nihâye olmağın, bazı + +vücûh-ı ‘ulemâ-yı a‘lâm hazerâtı ve Ricâl-i Devlet-i ‘Aliyye sefîr-i merkûmu da‘vet ve + +ref‘-i külfet-i gurbet ve basdt-ı rüsûm-ı istînâs ve ülfet eylemeleri bâbında lisânen + +inâyet-bahş-ı südûr olan Fermân-ı Humâyûn mûcebince tahsîs kılınan kibâr-ı ‘ulemâ ve + +ricâl-i merkûmu hanelerine da‘vet ve tarh-ı encümen-i sohbet ve ‘avdetinde her + +biri hediye-i behiyye ile ikrâm ve riâyet ve bu tarîkle mazhar-ı inâyet ve meserret + +buyuruldu. Bâlâda mezkûr olduğu üzere ricâl-i Hind haklarında kariha-i subhiyye-i + +hazret-i şehriyâr bânid-i iktidârdan sünûh eden mekârim-i bî-imtinân ve merâhim-i + +diyânet-nişân muktezâsınca merkûmları te’lîf ve merâmları rehin-i müsâ‘afa olduğunu + +tebşîr ve ta’tîf için Devlet-i ‘Aliyye ricâlinden dahi birinin sefâret ile Hind’e + +me’mûriyeti ve sefîr-i Hind olan mûmâ-ileyhe tefrîkan sevk ve tesyîr-i câygîr zamîr-i + +ilhâm-pezîr-i cenâb-ı hidivâne olduğuna binâen, hâcegân-ı divândan mâliye tezkirecisi + +olup, şiir ve inşâda akranının müsellemi olan selîmü’t-tab‘ Sâlim Mehmed Efendi + +münâsib görülmekle vech-i muharrer üzere sefâretle Hind’e me’mûriyetini müş‘ir + +huzûr-ı sadr-ı ‘âlîde hil‘at ilbâs ve kendine tahsîs kılınan nâme-i humâyûn ve taraf-ı + +sadr-ı a‘zamîden iktizâ eden mekâtîb-i ‘aleyhiye teslîm ve sâbıkan sadr-ı ‘âlî kapıcılar + +bölükbaşısı Ali Ağa dahi kethüdâsı olmak üzere, hil‘at ilbâsııyla ma‘iyyetine me’mûr ve + +masârıf-ı râhlarıbi’l-gammâ-men belğ-i inâyet ve ihsân buyuruldu. Sefîrân-ı mûmâ +ileyhimânın cânib-i Hind’e tarîk-i Bender-i Cidde-i Ma‘mûre’den irsâlleri musammem + + +----- + + + +olmaktan nâşî, bu halâlde kâfile-i Hüccâc-ı Şâmiyye’nin nuhzat ve hareketlerinden + +mukaddem Şâm’a vusûl ve Şâm vâlîsi ve mîrü’l-hâci ma‘arifetiyle Bender-i Cidde’ye + +îsâl ve müsûlleri fermân-ı humâyûn buyurulmağla ‘ıyd-i fıtrın gurresinde sefîr-i Hind + +mûmâ-ileyh ‘Atâullah Efendi saray-ı asafîye da‘vet ve icrâ-yı merâsim-i ‘âdî ‘akabinde + +ferve-i kakım ilbâs ve ‘avârif-i seniyye-i mülûkâne’den mebâliğ-i vefîre in‘âm ve + +murassa‘ bir kabza şimşîr ve bir re’s mükemmel donanmış raht ihsân ve getirdiği + +mektûbların cevâbı olmak üzere Nizâmü’l-Mülk-i âsaf-câha ve Kamerü’d-dîn ta‘bîr + +olunan vükelâ-yı Hind’e sadr-ı a‘zam ve vekîl-i mutlak-ı mefham ve muhterem + +hazretleri taraflarından kâimeli iki kıta mektûb-ı ‘âlî ve sa‘adetli Dârü’s-sa‘adeti’ş-şerîfe + +Ağası hazretleri taraflarından ve semâhetli Şeyhü’l-İslâm efendi hazretleri ve dergâh-ı + +‘âlî yeniçerileri ağası taraflarından de’b-i kadîm üzere tahrîr olunan mekâtîb sefîr-i Hind + +mûmâ-ileyhe teslîm buyurulduktan sonra, nâme-i humâyûnun teslîmi için divân-ı + +humâyûn tertîbine vakt olmamağla ‘ıyd-i şerîfin ikinci günü saray-ı humâyûndan + +Gülhâne ta‘bîr olunan kazâ-i ferh-i fezât-şerîf-i humâyûn pâdişâh-ı rub‘-ı meskûn ile + +şeref-nümâ olmak de’b-i kadîm ve yevm-i mezbûrda sadr-ı a‘zam hazretleri dahi mahal +i merkûmda bulunmak resm-i müstedîm olmağla sefîr-i Hind mûmâ-ileyhe dahi yevm-i + +merkûmda ol makâm-ı dilârâma ve tertîb-i deriyyü’n- nizâm ârâyîş ve şevket-i hazret-i + +hüsrevâneyi rü’yet ve temâşâ-yı hayret-efzâ-yı şâz ve şükûh-ı saltanat-ı ebed-müddet + +eyledikten sonra, huzûr-ı humâyûn-ı feyz-meşhûn-ı hidivâneye duhûle izin ve ruhsat + +buyurulup pâye-i serîr-i mu‘allâya rûmâl ve nâme-i humâyûn-ı mevhebet-makrûm + +teslîmi ‘akabinde ‘avâtıf-ı ‘aliyye-i mülûkâneden kendine ferâce sırt samur kürk-i eksâ + +ü müzeyyen donanmış bir esb sabâ-peymâ i‘tâ buyurulup ittibâ‘ına dahi hal‘-i fâhire + +elbâsıyla mesrûren konağına irsâl olunduktan sonra, ferdâsı Üsküdar’a imrar ve hüccâc +ı Şâmiyye’ye erişmek için refîki mûmâ-ileyh Sâlim Efendi ile sûb-ı maksûda irsâl + +buyuruldu. Bu gûna Hind cânibinden süferânın vürûd ve sudûru ve Devlet-i ‘Aliyye + +tarafından mukâbelesi zuhûru nâdirü’l-vukû‘ olduğu cihetten tetebbu‘-ı âsâr edenlerin + +ma‘lûmları olmak için tebrüken sefîr-i Hind mûmâ-ileyhin getirdiği nâmesinin + +tercümesi ve Devlet-i ‘Aliyye tarafından inâyet buyurulan iki kıta nâme-i humâyûnun + +aynı nakli bi’l-mastar ve pîrâye-i sahîfe-i eser kılınıp imdâd-hâme-i mâşıta-kâr ile + +‘arâyis-i vekâyi‘ bedâyi‘-âsâra bu yüzden dahi zîb-i cemâl olur nakş-ı hûşenkâra ibtidâr + +olundu. + + +----- + + + +**Sûret-i Tercüme-i Nâme-i Pâdişâh-ı Hindistan Ebu’lfeth Nâsıreddin Mehmed Şâh** + +**Be- Kâb-ı Kâmiyâb Hazret-i Zıllullahi Pâdişâh-ı ‘Âlem-Penâh Edem Allah Te‘âlâ** + +**ve İbkâh-ı Sultân Mahmûd Hân** + +Bismillahirrahmanirrahîm Cenâb-ı Rabbi’l-‘izzet’in zât-ı akdesine şâyân-ı hamd ve senâ + +ve hazret-i risâlet-penâh Salli Allahu ‘aleyhi ve âlihi cenâbına lâyık salavât ve selâm + +ivfâsından sonra, haşmet-nisâb-ı ‘azimet me’âb behrâm-ı savlet givân-ı münezzelet-i + +müşterî sîmâ-beyzâ ziyâ müzeyyen mihâd-ı cihân-bânî muhsin-i bessât-ı kâmurânî râfi‘ +i evliye-i dîn-i mübîn nâsib-i i‘lâm-ı şer‘-i metîn muhârib-i işrâr-ı zenk ve mücâdil-i + +ficâr-i Frenk ‘âlî hazret-i felek rıf‘at-fermâ nefer-mâ-yı bilâd-ı Rûm-ı hâmî-i melhûf ve + +mazlûmi’l-muhtass bu fevr-i latîfi’l-kerîmi’l-mennân lâ zâlet şümûs-ı übbehete + +masûnete ‘ani’l-ufûl ve mâ-burhat-i akmâr-ı şevkete me’mûneten mine’l-akfûl + +hazretlerinin mer’at-zamîr-i kuddusî tahmînlerinemuntabi‘ kalene ki bundan akdem ‘âlî + +mertebet ve’l-ertebet Sultân Ahmed Hân hazretlerinin taraf-ı zâhiri’ş-şereflerinden bu + +meşmûlü’l-‘inâyenin cülûs-ı meymenet me’nûsuu tehniyetini müştemil sahîfe-i + +kirâmîleri ki sıyâdet-penâh-ı necâbet-destgâh Seyyid ‘Atâ’ullah ibn-i Seyyid Atâ-yı + +Hüseynî ile fer-sitâde buyurulmuş idi. Be-irâde-i muvâhib-i yezdânî nesâyim-i te’yîdât-ı + +âsumânî hübûbundan nâşî, e‘âlî ve edânînin gülşen-i meserret ve şâd-mânîleri sad-berk + +ile demîde ve izhâr-ı çemen-sitânları birbirine mâlîde olduğu ezmân-ı hacetse fercâm-ı + +ferhunde encâmda pîrâye-i nüzûl ve şeref-vusûl bulup ve çünkü bu zaman-ı ercümend + +ve evân-ı sa‘adet pîvend ki kuvvet-i fazl hâlık-ı üns ü cân ve câ‘il-i mekîn ve mekân ile + +cemî‘ vücûhtan esbâb-ı kâmiyâbî ve haremî âmâde ve şeş cihetinden ebvâb-ı fütûhât +çehre-i ikbâle küşâdedir ol ‘âlî hazret ve felek rıf”atın taht-ı hurşid-i cihân-bânî üzere + +cülûs-ı hilâfet-me’nûs-ı hüsrevâneleri müjdesi dahi zîb-efsûn-ı meSâmî‘ olmağla sürûr-ı + +ber-sürûr ve ferh-i ender-ferh hâsıl ve mütevâsıl olduğuna binâen, sefîr-i mestûrun ol + +savb-ı be-esvâba ircâ‘ ve insirâfına ruhsat kılındı. Mergûb ve mercûdur ki hem-vâre + +şive-i sütûde-i muhabbet ve ittihâd melhûz ve mer‘î buyurulup ebvâb-ı mürâselât +meftûh kılına bâkî rüşhât-i fazl ve ikbâl kutrât-ı lutuf ve iclâlden riyâz-ı devlet ve ifzâl-i + +hemîşe ser-sebz ve şâdâb-ı bâd-ı bi’n-nebî ve ilahe’l-emcâd. + +**Sûret-i Nâme-i Humâyun-ı Hazret-i** Şehriyâr-ı Hilâfet-Medâr Ki Cevâb-ı Nâme-i + +Şâh-ı Hindistan-ı be-Sefîr-i Mezbûr Seyyid ‘Atâullah’a Teslîm Ve Fer-Sitâde + +Eltaf ve ekmel-i hamd ve sipâs-ı bî-hadd ve inhisâr ve eşref-i ve ezher sitâyiş-i lâ + +ye‘udd ve bişmâr ol mâliki’l-mülk lem-yezel ve lâ-yezâl ve mufîzü’l-cevd-i ser-çeşme-i + +dâimiyyü’l-ittisâl celle şânuhu ‘an-mülâbeseti’l-tunûn ve’l-hayâl ve te‘âlâ sultâna ‘an + +----- + + + +tasavvuri’l-tagayyür ve’l-intikâl hazretlerinin merfû‘-bârgâh-ı übbehet ve iclâl ve + +ma‘rûz-ı dergâh-ı ‘azimet ve celâli kılınmağa alık ve uhrâdır ki zaman-ı kabz u bast + +mülk ve saltanat ve ‘inân-ı hall ve akd-i musâlih-i cemâhir ve millet dest-i kazâ ve kadr + +ü medgam müşeyyet-i ezeliye-i lâ-yes’el ‘ammâ yef‘al olup, beyt ne idrâk + +derkine zâteş resd lâ cereme hengâm ibdâ‘ ve ihtirâ‘ + +nev‘-i beşerde kalem-i bedâyi‘ nigâr ile + +âsâr-ı lütf ve re’fet bî-zatîr izhâr ve menşûr-ı kâbiliyet ve şânlarına ve lekadkeremnâ + +benî Âdem ve hamelnâhum fi’l-berri ve’l-bahr unvânıyla dibâce-tarâz-ı sa‘adet ve ikbâl + +olduktan sonra, cihet-i ittisâk ve intizâm kârhâne-i ‘âlem ve bâ‘is-i refâh ve necâh Benî + +âdem ve ref‘-i bed‘ mezâlim ve dalalet ve izhâr-ı şe‘âir-i şerî‘at için her ‘ahd-i + +meymenet zımnında bir vücûd-ı mahmûdü’l-‘âkıbeti teşrîf-i şeref-i hilâfet mûcebi’l +itibâr mazmûn-ı inâyet-merhûnu ile mümtâz ve + +muhtâr ve kengire-i Bârivî iktidârını Es-sultânu Zıllullahi ye’vâ ileyhi külli mazlûm ve + +melhûf mü’eddâsı + +üzere muvâfakat ve musâdakat-ı selâtîn-i mu‘addelet-âyîni sebeb-i itmînân ve + +refâhiyyet ve müverris-i in‘idâm ve izmihlâl-i ehl-i bid‘at ve gavâyet eyledi ve derr-i + +dürûd-ı nâ-mahdûd ve salât-ı salavât müte‘âkib el-vürûd ol sürûr-ı seriye-i enbiyâ ve + +sipehsâlâr-ı ketîbe-i asfiyâ Muharrem halvet-saray mâ ohi ve tûtî-i hoş-lehçe-i ve mâ + +yentaku ‘ani’l-hevâ mekhûl-i kehl-i dîde-fezâ-yı habîb-i + +Hüdâ şefî‘-i rûz-ı cezâ Muhammedü’l-Mustafâ ‘aleyhi mine’s-salavât innemâ hâ ve + +mine’t-tahiyyât-i esnâ-hâ hazretlerinin Ravza-i Mutahhara-i Aram nazîr ve Bak‘a-i + +Münevvere-i Vâcibi’t-ta‘zîm ve’t-tevkîrlerine nesât ve isâr olunmağa hakîk ve sezâdır + +ki âfitâb-ı ‘âlem-tâb risâleti şa‘şa‘a-pâş-ı şark u garb-ı ‘âlem ve nûr-ı celîl-i hidâyeti + +talmet-güzâr-ı kâffe-i ümem olup, kelâm +ı dirîyyü’l-me‘ânîle tenvîr-i kulûb-oda ve halân tevsîk-reşte-i irtibât-ı dostân diyânet-i +nişân eyledi ve fevâyih-i revâyic-i tahiyyât-ı ‘abheriyyâti’n-nesimât-ı ‘anber şemîm ve + +arâyic-i nefâyic teslîmât-ı müskiyyeti’l-fevhât ‘abher nesîm hülefâ-yı erba‘a-i güzîn ve + +ser-cümle-i âl ve eshâb-ı hidâyet-karîn rıdvânullahi Te‘âlâ ‘aleyhim ecma‘în hazerâtının + +ervâh-ı tayyibe-i ‘anber-ekinlerine sezâvâr ve ihdâdır ki ashâbî ke’n-nücûmi bi +eyyuhum iktedîtüm ihtedîtüm lâmi‘asınca her biri sâlikân-ı merâtib-i dîn-i Muhammedî + +ve rehnümâ-yı sünen-i seniyye-i Ahmedî olan ahyâr-ı ümeme nücûm-ı âsumân-ı hidâyet + +ve bed rakka-i ser-menzil-i râh-ı sa‘adet olmuştur emmâ ba‘de ‘âlî-hazret sâmî ���ر + +��� ���� ���د� ����� ��رﺵ�� ا��ءت ��� ا��رت ��دون ��� ��� رد ��ی�ون ��� دار ادا�� ���� ���� + +اری��ء ������ ����� و ��د�ء ��ا�� رﺵ� روان رای�ن ا����� ه�� ����ی��ء ����اران ���� و����ء + + +----- + + + +�����ا�� ا���� ��ﺹ�ا��ی� ���� ���ا������� ذا���� �� ا����ی� وا���ﺹ�� ا�����ف ����ف ��ا�� ا���� ا + +ﺵ�� ا���� ا� ����� ���� ﺹ�ب �� ﺹ�اب ا��� ��ی� و ���� �����ب ����� ره����ی�� د���� ���� ���� ���ر + +vecebet muhabbetî li’l-müttehâbîni fî ����������� او�ن ﺡ�� و�دن ����� ��� ﺵ�ه� ���ی�� + +���� ا��ا� ��دﺵ�ه��� �� ���� ��ز ����� ا��ت و ﺵ��� ا��ا� ������ن ����� ا��� ا�� �������ر زی�ر + +ﺵ���ء ��� و ی����� kılınıp bedâyi‘-i ta‘zîm ve terkîm ve kavâ‘id-i tevkîr ve tefhîm birle + +tuhfe-i bezm aram-ı teve’’ümleri kılınmak zımnında merâsim-i selâtîn-i uhuvvet-me’âb + +üzere perseş hâtır-ı feyz me’ser-i bi-hüccet me’l-i bahtiyârı ve tefahhus ahvâl-i rıf‘at + +iştimâl kâm-kârîleri takdîm olunduktan sonra, azmîr-i serîredân-ı mühr-i incilâ ve + +mir’at-i zihn-i Beyzâ ziyâlarına perverde-i sedef-i ummân-ı ihlâs ve bir âverde-i vedâd +ihtisâs olan cevâhir-i a‘mâl ve zevâhir-i tefakkud-ı ahvâl bu vechile îmâ ve inbâ + +olunur ki şi‘âr bir güzîde-i etvâr âbâ-i kirâm ve ecdâd-ı azâm nigû nâmlarına iktifâ birle + +mutalla‘ından tâbân olan hurşîd muvâhat-ı samîmî + +muşarrakından Rahşân olup, temhîd-i kavâ‘idi + +musâfât ve muvâlât için siyâdet-penâh-ı mücâbet destgâh Seyyid ‘Atâullah İbn-i Seyyid + +Atâü’l-hüseynî vesâtatıyla münba‘is nesîc kârgâh yek-ciheti ve perend-i ‘âlem-pesend + +destgâh-ı dostî olan nâme-i nâmî-i anbereyn nikâbları hengâm-ı behiyye-i gazv ve + +cihâd-ı a‘dâ-yı bed-nihâd ve eyyâm-ı tahaşşüd-i ecnâd ve gâ i‘tiyâda müsâdefe edip, + +Elhamdülillah imdâd-ı yemin ve yüsr ve i‘dâd-ı feth ve nusr-ı karîn istibşâr-ı asâkir-i + +mansûre ve rehîn-i istinsâr cünûd-ı mebrûremiz olarak i‘lâm-ı sünnet-i seniyye ihtirâz +yâb nesâyim-i feth ü intisâr ve mencûk-ı bid‘at-i sîne be-vâdî-i hezîmet ve firâra nîgûn + +sâr olmak hasebiyle kitâb-ı müstetâb-ı cem-câhîlerin böyle evân-ı fevz-i iktirâna + +tesâdüfü sıdk-ı hulûs-ı diyânet-penâhlarına mukaddeme-i tâli‘-i hayr ‘add olunmuştur. + +Rakîme-i kerîmelerinin derûn-ı belâgat meşhûnunda bast ü temhîd olunan makâl-i sıdk-ı + +iştimâl ki kemâl-i safâ-yı bâl be-hüccet-i iştimâlinize daldır her vechile müSâmî‘-i + +kabûlde cilve-ger ve resîde-i mu‘arraz-ı hüsn-i eser olup, ve mûmâ-ileyh sefîr-i sâfî + +zamîrleri dahi icrâ-yı levâzım-ı risâlet ve îfâ-yı merâsim-i sefâret zımnında ‘âdet-i + +hasene-i şâhâne ve kâ‘ide-i müstahsene-i tâcdârâne üzere mahzûz-ı fünûn-ı ‘âtıfet ve + +melhûz nevâziş ve ‘inâyet olmağla, dûş-ı âmâli teşrîf-i hüsn-i icâzet ve cevâb-ı kitâb-ı + +müstetâblarıyla savb-ı bi-esvâb şâhâne ve cânib-i ni‘me’l-me’âb-ı mülûkânlarına ruhsat +dâde-i insirâf ve ‘avdet kılındı. Bâkî hemîşe nîr-i cihân-tâb-ı ikbâl ve ahter ‘âlem-efrûz-i + +iclâl ez-maşrık devlet-i lâ-yezâl vâfık-ı haşmet bî-zevâl tâli‘ ve tâbân ve lâmi‘ve + +derehşân-ı bâd bi’n-nebî ve âlihi ve sahbihi’l-ahyâr ve’l-emcâd. + + +----- + + + +**Sûret-i Nâme-i Humâyûn-ı Mülâtefet-Makrûn Mecânib-i Şâh-ı Hind Nûşte-est be-** + +**Sefâret Sâlim Mehmed Efendi Fer-Sitâde** + +Le’lî-i mütelâlî-i hamd ü sipâs-ı bî-hadd ve cevâhir-i zevâhir-i şükür ve sitâyiş-i lâ +yuhsî ve lâ-ye‘udd Cenâb-ı Mâliki’l-mülk-i Te‘âlâ ‘an-dereki’l-evhâm kemâl-i zâtihi ve + +celle ‘an-müsâbakati’z-zünûn celâl-i sefâne hazretlerinin dergâh-ı Kibriyâ-i ‘azîmet +penâhlarına lâyık ve sezâvârdır ki cevâhir-i mâhiyyât-ı mümkineyi küntü kenzen + +mahfiyâ fe-ecbet enne a‘refu hizânesinden ibdâ‘ ve nev‘i’l-envâ‘ olan nüsha-i câmi‘a-i + +insânîyi keyfiyet be-hüccet-efzâ-yı lekad halaknâ’l-insânü fî ahseni takvîmde inşâ ve + +ihtirâ‘ edip, hâme-i zîbâ-yı ile tezyîn ve her heft +maşata-i müdâvil + +ile tahliye ve muhsîn eyledikten sonra, ittisâk-ı ahvâl-i Benî Âdem ve ıtrâd-ı umûr-ı kâr +hâne-i ‘âlem ve ref‘-i rüsûm-ı bid‘at ve hedm-i kavâ‘id dalâlet ve izhâr şi‘âr-ı şerî‘at ve + +îzâh-ı menâhic-i mülk ü millet için her vakt-i sa‘adet-iktirânda havâs-ı ‘ibâd-ı kerem-i + +mu‘tâddan bir bende-i sa‘d-ı ahterini ihtiyâr ve menşûr-ı âmâlini nişân-ı zî-şân innî + +câ‘eleke li’n-nâsi imâmen ile müzeyyen ve tuğrâ-yı garâ-yı innâ ce‘alnâke halîfeten + +fi���l-arz ile ma‘nûn fermân-ı şerîfiyle farziyet-i gazâyı + +müberrehin eyleyip nizâm-ı umûr-ı enâm ve kam‘-ı a‘dâ-yı le’âm için ve ce‘ale + +beyneküm müveddeten ve rahmeten fehâ-yı sa‘adet-ihtivâsıyla teveddüd ve ittihâd + +kılıp evdâyı terğîb kerîme-i kerâmet-nişânı ile + +te’ellüf ve tehabbub-ı ahbâyı tahbîb eyledi. ‘amme nevâle + +nemek hân üst + +ve ‘anâdil-i nağme sarâ-yı salavât ve hezar-hoş ilhân + +zemzeme pîrâ-yı muhiyyât ol vird mutarrâ-yı gülistan * ve mâ erselnâ-ke illâ rahmeten + +li’l-‘âlemîn * ve ol küll-i zibende hezar Gülşen olan Hazret-i + +Muhammedü’l-Mustafâ Sallâ Allahu Te‘âlâ ‘aleyhi ve selem cenâbının Vakf-ı Ravza-i + +Mutahharaları olsun ki def‘-i herc ü merc ve ref‘-i habt u hebt için Es-Sultanü Zıllüllahi + +fî’l-‘arz ye’vâ ileyhi’z-za‘îf ve yentasiru bihi el-mazlûm ve men ekreme sulttanullahi + +fî’d-dîn ekremehu Allahu yevme’l-kîyme ile temyîz-i meyân hâdim ve mahzûm ve + +teybîn-i pâye-i hâkim ve mahkûm edip izen erâde Allahu en-yehlaka halakan li’l +hilâfeti meshi nâsîtehu bi-yedihi ikrâm ve ihtirâmı ile beyne’n-nâs sedd-i rîçe-i sevdâ +yı isti‘dâd ve zabt-ı mimer ve sûse-i istiklâl ve istibdâd eyleyip hayrü’n-nâsü racülen + +mümesseke bi-‘inânı farasahu fî sebîli’llah kelâm-ı dürer-Bârî ile tervîc-i gazâ ve i‘lâ +yı kelîmetullah hiye el-‘ulyâvans istekserû mine’l-ihvân ve fas el-münhâbûn fî + +Allahu fî zıllu’l-‘arş kelimeteyn-i câmi‘ateyni dahi tevfîr-i dostân ve teksîr-i hallâne + + +----- + + + +ısdâr-ı fermân eyledi. delîl-i ‘Acem reh-nümâ-yı arab ez + +vuchet-i dîn mükemmel şode be-mihr-i nübût-ı müscel şode ve dırârî-i dürûd bâ +ma‘dûd hülefâ-i erba‘a-i râşidîn ve âl ve ashâb ve tâbi‘în rıdvânu Allahu Te‘âlâ + +‘aleyhim ecma‘în hazerâtınınhediyye-i pîşgâh-ı halid âyînleri olsun ki şehsuvârân-ı + +muzmâr es-sâbıkûn es-sâbıkûn ve reh-nümâyân-ı mesâlik-i bi-eyyihim iktedînim + +ihtedînim ile ser-efrâz ve mümtâz olmuşlardır hüstî-i + +câvîd tebe güştegân mücmer-i mendîl-i nizâm-ı umûr revgân-ı kandîl-i nizâm-ı umûr + +çâre-resânî-i remnî-mând-gân nüsha-i ta‘vîz ve rakk-ı hând-gân emmâ ba‘de ‘âlî + +hazret-i sâmî rütbet-i mülk-i haslet sütûde-i münkabit-i hurşîd izâet-i nîrâ nâret kerdûn-ı + +bustat ‘attâre fitnat ferîdûn menş İskender dâniş-i Keyhüsrev hikmet-i Nûşirevân fıtrat-ı + +murabb‘-nişîn erîke-i saltanat müstenid ve sâyid-i ‘adâlet bâsıtü’l-emn ve’l-amân + +nâşirü’l-‘adl ve’l-ihsân dâver-i saltanat pîrâ hidîv-i fermân-ferâ-yı kişver-güşâ hülâsa-i + +selâtîn-i mücâhidân nikâve-i esâtîn-i hüsrevân ehl-i îmân rüşk-revân râyân-ı ekâlîm-i + +Hind-i pesendîde-i te’eccüdârân-ı memâlik-i vesî‘a-i sened müstağnî zâtihi ‘ani’t-ta‘rîf + +ve’t-tavsîf ve’t-ta‘bîr ve’l-mahfûf bi-sunûf-ı ‘avâtıfi’l-mülk el-kadîr-i Ebu’l-feth + +Nâsırü’d-dîn Mehmed Şâh ebkâhu Allahu Te‘âlâ li’d-dünyâ ve’d-dîn ve tevellâhu savb-ı + +be-esvâb-ı sa‘adet-karîn ve ûb-ı müstetâb-ı müsâdakat-rehînlerine muhâfazat istitâbet-i + +teveccüh-i vedâd ve dîde-bânî-i istifâzat-nesîm-i yegânegî ve ittihâd ile demîde gülşen-i + +be-heşt asâr vecebet muhabbetî li’l-mütehâbîni fî olan gülberk müşkebîz-i hubb ve + +velâdan çekîde ‘ıtr-ı şâhî-i tahâyâ-yı muhabbet-efzâ-yı pâdişâhâne ki mu‘attar-sâz + +mecâmi‘-i icâbet ve lahlaha-fersâ-yı müctemi‘ân-ı mecâlis-i insen ins muhâlisattır. + +zîver-şîşe-i halet ve ve yek-ciheti kılınıp bedâyi‘-i ta‘zîm ve terkîm ve kavâ‘id-i tevkîr + +ve tafhîm birle tuhfe-i bezm-i ûm-ı teve’ümleri kılınmak zımnında merâsim-i selâtîn-i + +uhuvvet-me’âb ve levâzım-ı kavânîn-i havâkîn-i meveddet-intisâb üzere tefakkud-ı + +hâtır-ı feyz me’ser-i sa‘adet-me’l-i bahtiyârî ve tefahhus-ı ahvâl rıf‘at-ı iştimâl kâm +kârîleri tetmîm ve takdîm olunduktan sonra, cahlet-resân-ı safvet-pîşânî-i âfitâb ve + +gıbta-fermâ-yı rûzne-i tâbdâr haled ve’l-akbâb olan levha-i zamîr-i serîredân-ı mihr-i + +incilâ ve mücellâ-yı zihn-i beyzâ ziyâlarına perverde-i halvet-sarâ-yı ihlâs ve rübbâti’l +hicâl ihtisâs olan ‘arâyis-i amâl bu vechile irâet ve inkâl olunur ki savâlif-i + +ezmine-i vâlâ-nişândaki her rûzu nûr-bâsire-i şevket ve bahtiyârî ve her şey kehli’l +cevâhir dîde-i hil‘at-i cihân-dârî idi. Mâbeynde râbıta-bend-i hubb ve vedâd ve mürsile-i + +‘akd evâsır-ı kalb ve fevâd olan ittifâk-ı dînî ve mezhebî ve ittihâd-âyîn-i dürüst-meşrebî + +üzere eslâf-ı hilâfet ittisâf-ı zilliyyet-me’âbımız ile hândân-ı şâfihi’l-erkân-ı saltanat + +nisâbınız meyâne-i nusfet-nişânelerine derîçe-i übbehet belki şâh-râh-ı ebvâb-ı safvet ve + + +----- + + + +uhuvvet-küşâdeve bâz ve esbâb-ı fütüvvet ve zafer her vechile amâde ve ser-efrâz olup, + +bu nahv üzere olan müfâvazat ve mürâselât ve amed-şod eyleyen erbâb-ı ifhâm ve + +dırâyât niçe hâlâtta dost-kâmî-i umûra bâ‘is ve bâdî olmuş iken, muktezâ-yı vakt ve hâl + +ve mecâlî-i eyyâm ve leyâl üzere tatarruk-ı havâdis ve tahhallül-i ‘avârıza binâen, bir + +müddetten beri böyle pesendîde-i hilâfet ve cihân-dârî ve ber-güzîde-i mezheb ve + +diyânet ve cânib-dârî olan emr-i makbûl-i mergûb ve ma‘mûl tutulmayıp ve’l-hâletü + +hazihi merâm-ı zülâl-i eltâf-ı yezdânî ile gülşen-i dostkâmîde ser-sebz ve + +demîde ve gülben-i kâmurânî nesâyim-i ‘avn-i Rabbânî ile şâd-âb ve âremîde olup, fî +mâ ba‘d ‘avn-i mülk-i müte‘âl ve muktezâ-yı diyânet ve iclâl birle bu emrin icrâsı yani + +merâsim-i yekcihetî-i dînî ve mezhebînin kemâ fî’s-sevâbık dosthûşî-i mürâselât + +zımnında itmâm ve ibkâsı bâ‘is revnak-ı dîn-i mübîn ve sebeb-i izdiyâd-şân ve şükûh-ı + +selâtîn-i nusfet-âyîn olmağla tervîcen li’l-vedâd işbu nâme-i hilâfet ‘allâme-i + +humâyûnumuz tensîk ve îrâd ve hademe-i devlet-i rûz-efzûnumuzdan Sâlim Mehmed + +Efendi ile pîşgâh-ı halet-penâhınıza tesyîr ve irfâh kılınmıştır İnşâallahu Te‘âlâ ledü’l +vusûl nakş-ı ahvâl ve sûret-i amâl-i ‘aks-endâz âyine-i zamîr-i übbehet semîrleri oldukta + +fî-mâ ba‘d bâ‘is-i tezâyüd irtiyâh-ı fevâd-ı cânibîn ve sebeb-i tevâfür incâh ve zafer-i + +mâbeyni’d-devleteyn olan mâ’ü’l-hayât müfâvazât-ı halet intümâ kemâ fi’l-evvel + +gülben-i amâl tarafına isâle ve icrâ ve nesîm-i hoş-havâ-yı nihâb ve tevâd ile gançe-i + +ser-be-mihr-i ravza-i kâmiyâbî şâd-âb ve mutarrâ kılınmağa izhâr-ı cell-i himmet + +buyurulmak muhavvel ‘uhde-i fermân-fermâ ve mufûz-ı dirâyet-i memleket arâyî olup, + +ve peygâm-resân-ı mûmâ-ileyhin bu bâbda îrâd ve takrîr eylediği makâlât-ı sıdk intümâ + +kelimât-ı hakâyık peymâya imzâzde-i hüsn-i‘timâd ve kabûl olmaları me’mûl ve ba‘de +edâ-yı hizmet-i sefâret-i mü’ekked zevâbıt-ı haletve meşîd revâbıt-ı râsiha-i uhuvvet + +olan peyâmnâme-i şâhâneleriyle ‘avdet ve kafûl ettirilip ve bundan böyle dahi âfitâb-ı + +ebediyyü’l-eşrâk mihr ü vefâkları sipher müvâlatta nûr-efşân-ı ittifâk ve şol ki lâzıme-i + +ittihâd-ı mezheb ve millet ve mühime-i ıtrâd-ı levâzım-ı şeri‘attir ‘alâ-rağmi’l-a‘dâ + +kemâ huve hakkihi ri‘âyet ve ‘ale’d-devâm irsâl-i resül ve resâil ile te’yîd-i hub ve + +vedâda nitâk-ı bend vefâk olmağa sarf-ı himmet buyurula bâkî hemîşe nîr-i cihân-tâb-ı + +ikbâl ve ahter-i ‘âlem efrûz-ı iclâl ez-maşrık-ı devlet-i lâ-yezâl vâfık-ı haşmet bî-zevâl + +tâli‘ ve tâbân ve lâmi‘ ve derehşân-ı bâd-bâlını ve âlihi ve sahbihi’l-ahyâr ve’l-mecâd. + + +----- + + + +**Tevcîhât bazı menâsıb-ı vüzerâ der-‘akab vürûd haber-i vefât-ı vezîr Mustafa Paşa** + +**vâlî-i Trablusşam** + +Trablusşam vâlîsi olan Divriğli merhûm İbrahim Paşa-zâde vezîr Mustafa Paşa Îrân + +seferleri takrîbi ile bundan akdem mükemmel kapusu halkı ve müstevfî adamlarıyla + +Diyarbakır’a me’mûr buyurulmağla ber-vech-i me’mûriyet Trablusşam’dan + +ve hareket ve Diyarbakır’a ba‘de’l-vusûl çend rûz mürûrunda bi’irâdetullahi Te‘âlâ + +hulûl-i ecel-i müsemmâ ile ‘âzim-i dâr-ı bekâ oldu haberi Evâsıt-ı Ramazân-ı Şerîf’te + +Der-devlet-i ‘Aliyye’ye vârid olmağla mansıbı olan Trablus-şam eyâleti halen Aydın + +muhassılı olup, Musul muhâfazasında olan vezîr-i mükerrem sa‘adetli Mehmed Paşa + +hazretlerine ve Aydın muhassıllığı halen Bosna vâlîsi olan sadr-ı esbak vezîr-i zî-şân + +sa‘adetli Yeğen Mehmed Paşa hazretlerine ve Bosna eyâleti halen Kandiye muhâfızı + +sadr-ı sâbık vezîr-i Ekrem sa‘adetli Ali Paşa hazretlerine ve Kandiye eyâleti halen + +Selânik Sancağı mutasarrıfı Köprülü-zâde vezîr-i mükerrem sa‘adetli Ahmed Paşa + +hazretlerine ve Selânik Sancağı dahi sadr-ı esbak Ağrıboz muhâfızı vezîr-i mükerrem + +sa‘adetli Seyyid Mehmed Paşa hazretlerine tevcîh ve ‘inâyet buyuruldu. + +İhsân-ı Vezâret be-mîr-i Mîrân-ı Kirâm Çeteci Abdullah Paşa Nazmâm-ı Eyâlet-i + +**Diyarbakır** + +Sene-i merkûmede vâki‘ olan Kars Muhârebesi’nde mûmâ-ileyh Çeteci Abdullah + +Paşa’nın zâtında merkûz olan cevher-i şucâ‘at muktezâsınca düşman-ı dîn-i bed-âyîn + +üzerine cellât delîrâne ve savlet-i şîrâne ile Dîn-i Mübîn ve Devlet-i Ebed-karîn’e lâyık + +ve rızâ-yı yemn iktizâ-yı hazret-i cihân-dârîye muvâfık hidemât-ı sâdıkâne-i cân +siperânesi sıbkat etmekle, her vechile şâyân-ı ‘inâyet ve sezâvâr-ı ‘âtıfet olduğunu halen + +Kars cânibi ser-askeri olan sadr-ı esbak vezîr-i celîli’ş-şân sa‘adetli El-Hac Ahmed Paşa + +hazretleri ‘alâ-vukû‘a tahrîr ve inhâ ve hakkında eltâf-ı şâmileti’l-etrâf cenâb-ı şehriyârî + +zuhûruyla mesrûr ve kâmirû buyurulmasını istid‘â etmeleriyle bugüne celâdet ve + +yararlığı zâhir ve bedîdâr ve sebîl-i dîn-i mübînde gazâ ve cihâd ile bahadırlığı bâhir ve + +aşikâr olup, sadâkat ve istikâmet ve hüsn-i sülûk ve dirâyet ve rüşd ve sedâd ve fetâneti + +ve rütbe-i vâlâ-yı vezârete isti‘dâd ve liyâkati mir’at-i hâlinden rev-nümâ ve husûsan + +hizmeti sibkat etmekle, iltifâta lâyık ve uhrâ olanlar hakkında ‘inâyât-ı bî-gâyât cenâb-ı + +hüsrevâne bî-dirîğ ve masrûf olagelmekle mâh-ı merkûmun yirmi altıncı gününde paşa +yı mûmâ-ileyhe ‘avâtıf-ı ‘aliyye-i hazret-i mülûkâneden Diyarbakır eyâletiyle rütbe-i + +vâlâ-yı vezâret ‘inâyet ve ihsân ve Kâmurân ve mümtâz-ı akrân buyuruldu . + + +----- + + + +**Tevcîh-i Kazâ-i İstanbul** + +İstanbul Kazâsı’nın müddet-i örfiyyesi tekmîl olmağla kudemâ-yı tarîkten olup, sâbıkan + +Mekke-i Mükerreme Kadısı olan Ebubekir Efendi-zâde fazîlet-me’âb Ahmedî Efendi + +hazretleri mâh-ı Şevvâli’l-Mükerrem’in dördüncü günü Kazâ-i İstanbul ile tebcîl ve + +mesrûr buyuruldu. + +**Tevcîh-i Sadâret-i Anadolu** + +Halen Anadolu Kadıaskeri’nin müddet-i örfiyyesi tamam ve icrâ-yı ahkâm-ı şer‘iyye ile + +vakti hüsn-i hitâm bulmağla sâbıkan İstanbul Kadısı olup, Anadolu Kadıaskerliği Pâyesi + +olan fâzıl-ı bî-‘adîl Kırımî Mehmed Efendi hazretleri mâh-ı merkûmun on ikinci + +gününde ol sadr-ı vâlâ-yı celîl ile mübtehic ve tebcîl buyuruldu. + +**Ziyâfet-i Ağa-yı Yeniçeriyân be-Hazret-i Sadr-ı ‘Âlî** + +Eğerçi bu günâ tertîb-i ziyâfet vukû’u zâhir-i beyn olanlara güyâ irtikâb külfeti mûceb-i + +hâlet olmak hâtırası derkârdır lâkin mülâhaza ve dikkat olunsa bu tarîkle ricâl-i Devlet-i + +‘âliyye birbirleriyle kerem-i ülfet ve ünsiyet ve bâ‘is-i efzûnî-i mihr ü muhabbet + +olur emr-i müstevcibi’l-menfa‘a olduğundan başka, nice nâgâm bu takrîb ile, mazhar-ı + +en‘âm ve husûl-i amâliyle mesrûr ve bikâm olmalarıyla celb-i kulûba vesîle bir âyîn-i + +celîle olmağın, mu‘tâd-ı kadîm ve de’b-i müstedîm üzere ‘Iyd-i Fıtr’ın ‘akabinde tertîb + +olunan ziyâfete re’fetli sadr-ı a‘zam ve vekîl-i mutlak-ı efham hazretleri da‘vete icâbet + +keyfiyetine riâyet buyurup, ancak takımlarıyla ağa kapısına teşrîf buyurduklarında ber +vech-i merâsim-i mu‘tâd ocak ricâlinden müstakbelîn eski saray duvarına dek ‘ale’t +tertîb saf-keşîde ve yeniçeri ağası hazretleri dahi hâric-i bâbda Süleymâniye câmi‘inin + +orta kapısı mukâbilinde istikbâl ve rikâb-ı ‘âlîlerinde divân ve pâyîn-i nezd-bân-ı serâda + +Kaptan-ı Deryâ vezîr-i mükerrem sa‘adetli Ahmed Paşa hazretleri med‘û mukaddem + +kelemleriyle onlar dahi istikbâl ve merâsim-i mu‘tâdeyi icrâ ile Tekeli Köşküne şeref +bahş kudûm buyuruldukta de’b-i kadîm üzere ibtidâ yeniçeri ağası hazretlerine ağalık + +ibkâsını müş‘ir hil‘at-i mahsûsa iksâ ve ba‘dehu ocak ricâline ‘alâ-merâtibihim kapı + +halîfesine varınca ‘umûmen hil‘atler ilbâs buyurulup, tenşît-i hâtıra bâdî bazı nağmât + +saz ve söz istimâ‘ı ve baziça ve mülâ‘ib temâşâsı ve tenâvül-i ta‘âm ile imrâr-ı vakt ve + +esnâ-yı ‘avdetlerinde tekrâr ağa hazretlerine ferve-i samur ve kethüdâ ve sâir hüddâmına + +hil‘atler ilbâs ve sekbân başı ağadan saf-ı ni‘âlde hizmet-güzâr olan ocaklının her birine + +‘ale’t-tertîb ve’l-mürâtib kapıcılara varınca haddine göre zereskedâr en‘âmı ile cenâb-ı + + +----- + + + +sadr-ı a‘zam hâtim-i şiyem hazretleri yevm-i mezbûrda birkaç bin altın bezl ü ihsân ve + +bu vechile cümleyi memnûn ve şâdân buyurdular. + +**Tevcîh-i Kapudan-ı Deryâ ve Tebdîl-i Bazı Menâsıb-ı Vüzerâ** + +Sene-i merkûme Şevveli’nin on ikinci gününde halen Kaptan-ı Deryâ merhûm sadr-ı + +esbak Osman Paşa-zâde vezîr-i mükerrem Ahmed Paşa hazretlerine ‘avâtıf-ı ‘aliyye-i + +hazreti cihân-dârîden Mora Muhassıllığı ber-vech-i mâlikâne ‘inâyet buyurulmağla + +mansıbı olan câh-ı vâlâ-yı kaptânî bundan akdem deryâ kaptanı olup, halen İnebahtı + +muhâfazasında olan vezîr-i mükerrem saadetli mîr-i âhûr Mustafa Paşa hazretlerine + +ihsân ve İnebahtı muhâfazası dahi sâbıkan Mora Muhassılı vezîr-i mükerrem sa‘adetli + +Mustafa Paşa hazretlerinin ‘uhdelerine ihâle ve ‘inâyet buyuruldu. + +**Vukû‘-ı Ziyâfet-i Humâyûn der-Sarây-ı Hazret-i Âsafî** + +Fî-l’asl Devlet-i ‘Âliyye-i Ebedîyyi’d-devâm ve saltaat-ı seniyye-i dâimi el-kıyâmın + +tertîb-i kânûn ve nizâm ve tensîk-i umûr ve intizâmı mukârenet Tevfîk-i Hüdâ ve + +‘inâyât-ı bî gâyât cenâb-ı Mevlâ celle ve ‘alâ ile hikmet üzere mebnî ve mevzû‘ + +olduğundan başka, sâye-i yezdân-ı cenâb-ı halîfe-i devrân medde Allahu zilâle + +saltanatehu ilâ-âhiri’z-zamân hazretlerinin vücûd-ı bi-hûd-ı ‘âlem-sûdları cism-i + +‘âlemde rûh mesâbesinde olmağla bi’l-cümle evzâ‘ ve hâlât ve harekât-ı bâ-berekâtları + +mahz-ı kerem ve kerâmât olup, husûsan ber-makâm-ı dilârâmdan bir câ-yı ferah-fezâya + +meyl ü ikbâl ve kudûm-ı meymenet iştimâlleri vukû‘unda nice letâyif-i hafiye ve + +‘avâtıf-ı seniyye ve celiye cilve-ger sâha-i zuhûr olduğundan gayrı öteden beri mültezim + +olan de’b-i kadîm ve kânûn-ı müstedîme mürâ‘ât ile icrâ-yı merâsim-i ‘âdât zımnında + +nice zuhûrât ve asâr-ı müberrât mu‘âyene olunarak te’sîs-i mebânî nizâm-ı devlet ve + +temşît-i umûr-ı mehâmm mehâmm-ı saltanata muvaffak ve makrûn bu cihetten + +nice mağmûm ve mahzûn husûl-i me’mûliyle mesrûr ve memnûn olageldiği ��د� ����ن + +erbâb-ı basîrete puşîde ve setîr değildir binâ-berîn de’b-i dirîni üzere eyyâm-ı sâreden + +olan ‘Iyd-i Fıtr akabinde mücerred taz‘îf-i neş’et ve efzûnî-i inbisât tab‘-ı humâyûn-ı + +hüsrevâneye vesîle olmak irâdesiyle ber-muktezâ-yı mevâsim-gâh etrâfta vâki‘ + +mesâyirin birinde ve gâh saray-ı sadr-ı ‘âlîde taraf-ı hazret-i âsafîden tertîb-i ziyâfet + +olunmak merâsimine aksâ el-gâye mürâ‘at ve tahsîs kendilere mûceb-i fahr ve mübâhât + +olacak hâlât-ı müstahseneden olmağla bu sene-i mübârekede dahi ziyâfet-i humâyûn + +saray-ı sadr-ı ‘âlîde olması musammem ve mâh-ı merkûmun on dördüncü günü tertîb + +olunup mu‘tâd üzere da‘vet olunugelen ricâlden semâhetli Şeyhü’l-İslâm efendi + + +----- + + + +hazretleri ‘illet mizâçlarından nâşî, afv buyurulmala halâ kapudan paşa hazretleri ve + +yeniçeri ağası ve defterdâr efendi hazerâtı med‘û saray-ı âsafîye gelip, muntazır-ı + +kudûm-ı şeref-lüzûm-ı şehriyârî olmalarıyla, cenâb-ı zıllullah ile pâdişâh-ı ‘âlem-penâh +ı Allahu Te‘âlâ ve ibkâhu hazretleri dahi şevket ve ikbâl ve devlet ve iclâl ile + +kâdime cânbân rehâr-ı meymenet-redîf ve saray-ı vekîl-i salatanatı teşrîf kasdıyla sûk-ı + +çeşme ittisâlinde olan, bâb-ı sa‘adet-me’âb muttali‘inden âfitâb-ı ‘âlem-tâb âsâ tâli‘ + +olduklarında, çâvuşân ‘aleyke ‘avnillah sadâsını çarha resân ve rikâb-ı humâyûn ağaları + +ve kapıcıbaşı ağalar piyâde pîş-gâh-ı humâyûnda divân ve alay köşkü hizâsında + +istikbâle âmâde olan ricâlden yeniçeri ağası ba‘dehu kethüdâ-yı sadr-ı ‘âlî ve defterdâr + +efendi ve re’îsü’l-küttâb efendi ve çavuş başı ağa ve ‘akablerinde kapudan paşa + +hazretleri istikbâl ile edâ-yı merâsim-zemîn-i bûsîye isti‘câl ve sadr-ı a‘zam hazretleri + +dahi kapı hâricinde zemîn-i bûs ile istikbâl edüp, bu vechile müstakbelîn-i ‘alâ +merâtibihim peşrev olarak gelip, binektaşı mukâbilinde makâm-ı selâmda saf-keşîde-i + +kıyâm ve sâhib-i devlet hazretleri sahn-ı nezd-bânda yemînlerinde ve silahdâr ağa + +yesârda şeref-kurbet-i bağl-gîrî ile bekâm olup, hurşîd-i cihân-tâb âsâ ‘arz odasına + +pertev efken-i ikbâl ve mânend-i nûr-ı mücessem-i mesned-ârâ-yı iclâl ve ba‘de’t-ta‘âm + +tebdîl-i makâm ile çınarlı odaya teveccüh ve şeref-kudûmlarıyla müheyyâ olan, li +‘abdihi bazen ve nağm-ı perdâzân ve sâir bunun emsâli tenşît-i hâtır ‘âtır-ı humâyûn + +olacak hâlât neş’et-efzâ esnâsında bezl-i en‘âm ve ihsân ile imrâr-ı evkât buyurulup, + +ba‘de’l-‘asr ta‘âm-ı Şâm tenâvülünden sonra, taraf-ı humâyûndan olmak üzere kethüdâ +yı sadr-ı ‘âlî hazretlerine oda hâricinde ferâce samur kürk ve hademe-i âsafîden on sekiz + +nefer gedik ağalarına hil‘-i fâhire ilbâs ve bu halâlde vekîl-i mutlak hazretleri dahi + +huzûr-ı fâizi’n-nûr-ı mülûkâneye da‘vet ve serâsere duhte samur hil‘at müverresi’l +behcet iksâsıyla taltîf ve teşrîf buyurulup ve Şeyhü’l-İslâm efendi hazretlerinin vech-i + +muharrer üzere huzûrları mute‘azzir olduğundan, taraf-ı bâhiri’ş-şeref hazret-i + +cihândârîden kendilere ‘inâyet buyurulan ferve-i beyzâ re’îs efendi vesâtatıyla irsâl ve + +onlar dahi bu vechile, mazhar-ı eltâf-ı şâmileti’l-etrâf-ı hidîvâne buyurulduktan sonra, + +saray-ı humâyûna ‘avdete ikbâl buyurmalarıyla istikbâlde olduğu vechile + +dahi merâsim-i ‘âdî icrâ ve ba‘dehu kapıda mevcûd bulunan, ricâl-i Devlet-i ‘Aliyye + +cenâb-ı âsafîye tehnîye-i kudûm-ı şehriyârî ve tebrîk-i ferve-i tâcidârî ile Damnibos ve + +herkes rütbesince nevâziş ve iltifât ile me’nûs olduklarından, ma‘adâ bu hengâm-ı + +meserret-i irtisâmda niceler mazhar-ı ihsân-ı bî-pâyân ve niceler dahi husûl me’mûlüyle + +kâmurân olup, ve’l-hâsıl ber-mûceb-i mukaddeme-i makâle yani bu vechile icrâ-yı + +kânûn ve ‘âde ve îfâ-yı merâsim-i mu‘tâde takrîbi ile na‘mîm-i ihsân ve en‘âm ve te’lîf-i + + +----- + + + +kulûb-ı hâss ve ‘âmm buyurulmağla, isticlâb ve da‘vâttan ma‘adâ bu güne hikmet +numûn olan hareket-i umâyûn-ı şehriyârîde hezâr letâyif-i hafiye ve menâfi‘-i celiye + +derkâr olduğu erbâb-ı ittikâna vâzih ve âşikâr oldu. + +**Tevcîh-i Ser-Askerî-i Cânib-i Kars be-Sadr-ı Esbak Yeğen Mehmed Paşa** + +Halen Kars cânibi ser-askeri olan sadr-ı sâbık vezîr-i mükerrem sa‘adetli El-hac Ahmed + +Paşa hazretlerinin bazı ‘ârıza-i ‘illet sebebi ile emr-i hatîr-i ser-askerîden isti‘fâsı + +Dersa‘adet’e vârid olan tahrîrâtından ma‘lûm ve bu esnâda halen Aydın muhassılı olan + +sadr-ı esbak sa‘adetli Yeğen Mehmed Paşa hazretleri hakkında tevcîhât-ı ‘âmme derkâr + +olmak hasebiyle temşît-i umûr kendiden me’mûl ve meczûm olup, fî-nefsi’l-emr vezîr-i + +müşârün-ileyh hazretleri silk-i vüzerâ-yı a‘zâmda gayret ve celâdet ile şöhret-i şi‘âr ve + +vüfûr-ı salâbet ve şehâmet ile mücerreb el-etvâr ve vâkı‘a bundan akdem me’mûr + +olduğu umûr-ı mehâmmda tedâbîr-i cemîle ve hidemât-ı celîlesi bedîdâr olup, bundan + +sonra dahi kendiden dîn ve Devlet-i ‘Aliyye’ye lâyık ve şân ve şükûh-ı saltanat-ı + +seniyyeye muvâfık-ı harekât-ı maraziye zuhûru melhûz olmaktan nâşî, karîha-i sabîha-i + +humâyûn-ı hüsrevâneden Anadolu Eyâleti inzimâmıyla Kars cânibi ser-askerliği vezîr-i + +müşârün-ileyhe Zî’l-ka‘deti’ş-şerîfe’nin evâilinde bâhit-i humâyûn tevcîh ve ‘inâyet + +buyurulup ‘avâtıf-ı ‘aliyye-i mülûkâneden mu‘tâd üzere ser-askerlere mahsûs olan + +teşrîfât-ı humâyûn ile ‘atiyye-i hidîvâne on beş bin kuruş ihsân ve bu vechile terfî‘-i şân + +ve emr-i ‘azîm-i ser-askerîde sâirler hakkında icrâ olunmayan istiklâl vezîr-i müşârün +ileyhe irzânî buyurulduğundan ma‘adâ ‘asâkir ve mühimmât ve hazâyin ve sâir edevât-ı + +seferiyye husûslarında cümleden ziyâde müsâ‘ade-i humâyûn buyurulup maiyetine + +me’mûr buyurulan vüzerâ-yı a‘zâm ve mîr-i mîrân-ı kirâm ve rü’esâ ve zâbıtân ile + +merâsim-i hüsn ü ittifâkı ve yek-ciheti üzere hareket ve ‘umûmen tavâif-i askeriyenin + +dahi zabt ü rabt ve tanzîm-i umûr ve tesviye-i husûslarında ve’l-hâsıl kâffe-i umûr-ı + +sipeh-sâlârîde istiklâl üzere hareket ve Aydın’dan bir an akdem nuhzat ve mansıbı olan + +Kütahya’ya varıp gereği gibi nizâmın verdikten sonra, savb-ı me’mûra tahrîk-i rikâb + +‘azîmet eylemek üzere Hatt-ı Humâyûn ile ma‘nûn-ı şeref-sudûr eden emr-i ‘âlî-şân-ı + +mübâşir ile irsâl olundu. + +**Tevcîhât-ı Bazı Manâsıb-ı Vüzerâ** + +Mâh-ı merkûmun beşinci gününden Aydın muhassıllığı sâbıkan Mısır Vâlîsi vezîr-i + +mükerrem Yedekçi Mehmed Paşa hazretlerine ber-vech-i mâlikâne tevcîh ve ihsân + +buyurulup Kars cânibine tavâif-i askeriyyei sevk ve tesyîr için me’mûr ve Haleb Eyâleti + + +----- + + + +dahi sâbıkan Kars cânibi ser-askeri vezîr-i müşârün-ileyh sa‘adetli El-hac Ahmed Paşa + +hazretlerine yevm-i mezkûda ‘inâyet buyurulup yine Kars ve ol havâlîde meks ü ikâmet + +ve hidemât-ı ‘aliyyeye bezl-i tâb ve tâkat ve tâkat ve sarf-ı himmet eylemek üzere + +me’mûr buyuruldu. + +**Memûriyet-i Çeteci Vezîr Abdullah Paşa Vâlî-i Diyarbakır ve Hân Ardalan** + +**Ahmed Hân be-Ma‘iyyet Ubrâ-yı Tâht ve Târâc-ı Diyâr-ı ‘Acem** + +Halen İran şâhlığı iddi‘âsıyla ‘ilm-efrâz ‘atuv ve tuğyân olan Nâdir-şâh-ı ‘âkıbet-tebâh + +mezâhib-i Şî‘a-i imâmiyyeden olup, kütüb-i fıkhiyyede kavm-i min’el-revâfizi lakabû + +bi’l-ca‘feriyye ta‘bîri ile musarrah ve mezkûr olan Ca‘feriyye nâm bir mezheb-i bâtılî + +güyâ zü‘am-i ‘âtilince tervîc ederim deyü mahzan iğrâz-ı nefsâniyesin icrâ için senîn-i + +çendînden beri Devlet-i ‘Aliyye ile muhâsamaya kıyâm ve bu bâbda Ehl-i İslâm beynine + +ilkâ-i fitne kasdıyla nice tekâlîf-i hâm îrâdına iktihâm ve habâset derûnun îhâm etmekle, + +taraf-ı Devlet-i ‘Aliyye’den tedârikât-ı kaviye ile i‘dâm ve izâlesine sarf-ı nîrivî iktidâr + +olunacağına vâkıf oldukça derhal sâlik-i tarîk-i mikr ve ihtiyâl ve sûret-i dostîde envâ‘-ı + +i‘tizâr ederek kenâre-gîr-i selâmet ve bu takrîb ile tekrar izhâr-ı habâset ve icrâ-yı + +mel‘anete cesâret eylediğinden başka, başına cem‘ eylediği revâfiz Kızılbaş ve eşrâr o + +başın i‘lân-ı fısk u fücûrlarına rızâ gösterip perde-i ‘ismet ve şer‘-i şerîfe + +muğâyeret ile envâ‘-ı mülâhî ve menâhîye ruhsat ve kendi dahi irtikâb-ı esnâf-ı şenâ‘at + +ve fezâhat ile şöhret-şi‘âr olup, muzırrü’n-nâs ve sâ‘î-i bi’l-fesâd olduğundan gayrı + +damâ-i müslimîni istihlâl ve emvâl ve ‘iyâl-i Ehl-i İslâm’ı sebî ve gârete inhimâk ve + +ictisâr ile bağy ve tuğyânı âşikâr olmağla merkûmun ve hevâsına tâbi‘ olan rafaza-i bed +mezheb A‘cem’in cümlesi dagi ve bagi ve kıtâlleri ‘âmme-i müslimîne vâcib olup ve + +Ehl-i İslâm’dan, onları katl edenler gâzî ve müslimînden maktûl olanlar şehîd + +olduklarına bi’d-defe‘ât verilen fetevâ-yı Şerîfeler mûcebince tevfîk ve te’yîd-i cenâb-ı + +vâhibi’l-amâl celle şânuhuya itkâlen techîz-i ‘asâkir ve gâkerdâr ve tertîb-i levâzım-ı + +kâr-zâr ile diyâr-ı A‘cem-i nikbet-medâr tâht ve târâc olunmağa ibtidâr ve pâmâl-i + +huyûl-i gazât şucâ‘at semât olunmak için irâde-i ‘aliyye-i hazret-i şehriyâr gerdûn + +iktidâr te‘alluk etmekle, halen Diyarbakır Vâlîsi vezîr-i mükerrem sa‘adetlü Çeteci + +Abdullah Paşa hazretleri sadâkat ve şecâ‘at ile beyne’l-akrân müşârü bi’l-benân + +olduğuna binâen, başbuğ nasb buyurulup ma‘iyyetine mîr-i mîrân-ı kirâm ve sipâh ve + +silahdâr serdengeçti ve Türkili neferâtı ve Diyarbakır ve Musul ve Şehr-i Zor + +eyâletlerinin ‘umûmen züemâ ve erbâb-ı timârı ve ol havâlîlerde vâki‘ hükûmet ve + +elviye mutasarrıfları ve gılmânân-ı âmed neferâtı ve zikrolunan eyâletlerde vâki‘ ve geşt + + +----- + + + +ü güzâr eden ‘aşâyir ve kabâilin cenk ve harbe kâdir ricâli me’mûr olduğundan başka, ol + +havâlîde münâsib olan mahallerden on iki bin süvârî levendât tahrîr ve vezîr-i müşârün +ileyhin ma‘iyyetine ta‘yîn olunmak için hazîne-i ‘âmire-i cenâb-ı hüsrevâneden bin yedi + +yüz kese akçe ‘inâyet ve ihsân buyurulup husûsa nezâret nâmıyla sâbıkan çavuş başı ve + +silahdâr ağası olup, halen mîr-i âhûr-ı sânî-i sultânî vekîli olan El-hac Sâlih Ağa mahsûs + +me’mûr ve ta‘yîn ve mukaddeman Devlet-i ‘Aliyye’ye ilticâ ve halen İstanbul’da + +müsâferet-i mukîm olan Ardalan Hânı Ahmed Hân dahi memlekete-i A‘cem’e münâsib + +mahallerden duhûle delâlet etmek için vezîr-i müşârün-ileyhin ma‘iyyetine irsâl + +buyurulup ve halen Bağdad Vâlîsi ve ol havâlî ser-askeri olan vezîr-i mükerrem + +sa‘adetlü Ahmed Paşa hazretlerine dahi masârıfına medâr için Hazîne-i Humâyûn’dan + +elli bin guruş ‘inâyet ve irsâl olunmağla, onlar dahi havza-i eyâletlerinde olan hükûmet + +ve elviye mutasarrıfları ve kabâil-i A‘râb ve Ekrâd’dan asâkir tertîb ve techîz ve kezalik + +hala Musul Vâlîsi Abdülcelîl-zâde vezîr-i mükerrem Hüseyin Paşa hazretleri dahi taht-ı + +eyâletinde Ekrâd beyleri ve ‘aşâyir ricâlinden ‘asâkir-i vafere ihrâc ve oğullarına irsâl + +olunan akçe ile mîrî levendât tahrîr ve kapusu halkını dahi techîz ve hâzır ve âmâde + +edip, başbuğ olan vezîr-i müşârün-ileyh Abdullah Paşa ile muhâbere ve mürâsele ve + +merâsim-i ittifâk ve ittihâda mürâ‘ât diyâr-ı nikbet-medâr-ı revâfiz-i Acâm’a mânend-i + +seyl ‘arm akın salıp il ve memleketlerin tâht ve târâc ve kendilerin tîr-i tedmîre amâc + +etmekte bezl-i yârâ-yı miknet ve îrâz-ı bâzuvî şucâ‘at ile satvet ve Devlet-i ‘Aliyye’yi + +irâet ve işâ‘at edip, imdâd ve te’yîd-i cenâb-ı melik-i ‘allâm ile a‘dâ-yı le’âmdan ahz-ı + +intikâm ve celâdet ve mehâbet-i İslâmiyye’yi her vechile zihâra ikdâm-ı tâm ve + +ihtimâm-ı mâ-lâ kelâm eylemeleri için mâh-ı merkûmun evâsıtında Hatt-ı Humâyûn ile + +ma‘nûn iktizâ eden evâmir-i ‘âlî-şân irsâl buyuruldu. + +**Me’mûriyet-i Mîr-i Mîrân-ı ez-Livâ-hâ-yı Rumeli be-Cânib-i Kars** + +Sâye-i merâhim-vâye-i re’fet-i müstevcib emn ü amân olan pâdişâh-ı devrân medde + +Allahu zilâle saltanatihi ilâ-âhiri’z-zamân hazretleri ‘ale’d-devâm be-te’yîd-i Allahu + +Te‘âlâ ve tevfîkihi def‘-i mazarrat a‘dâ-yı le’âm ve hıfz u hırâset-i sugûr-ı İslâm ve + +husûsen te’mîn ve tatmîn-i ra‘iyyet vezîr-i destân irâdesiyle peyder-pey bezl-i hazâyin-i + +bî-pâyân ve havl-i vukût-ı cenâb-ı Mennân ile kahr u istîsâl-i düşman-ı bed-nihâd ve + +izâle-i vücûd-ı erbâb-ı bağy ve fesâd için süverî ve ma‘nevî esbâb-ı tedârikinde sarf-ı + +himmet-i bî-hemtâ-yı hüsrevâne buyurmalarından nâşî, hala Kars cânibi ser-askeri sadr +ı esbak Yeğen Mehmed Paşa hazretlerinin emrine takvîb ve ol havâlîde ihtişâd eden + +‘asâkir-i İslâm’a sebeb-i cem‘iyyet ve bâ‘is-i celâdet ve metânet için Hazîne-i + + +----- + + + +‘âmire’den mebâliğ-i kesîre ifrâz ve Rumeli tarafında vâki‘ elviye mutasarrıflarından + +ber-vech-i arpalık İskenderiye Sancağı mutasarrıfı Kurd Paşa-zâde Abdullah Paşa iki + +yüz elli nefer kapısı halkı ve cânib-i mîrîden akçesi verilip tahrîrine me’mûr olduğu iki + +yüz elli nefer piyâde levendât ile ve Yanya Sancağı mutasarrıfı Kulan-zâde Mahmûd + +Paşa müretteb üç yüz nefer kapusu halkı ve iki yüz nefer mîrî piyâde levendât ve Ohri + +Sancağı mutasarrıfı Kaplan Bey-zâde Mahmûd Paşa dört yüz nefer kapusu halkı ile iki + +yüz elli mîrî piyâde levendât ve Üsküp Sancağı mutasarrıfı Bosnavî Mahmûd Paşa yüz + +nefer kapusu adamlarıyla üç yüz mîrî piyâde levendât ve Pirizren Sancağı mutasarrıfı + +Derviş Ahmed Paşa yüz elli nefer kapusu halkı ve üç yüz mîrî levendât ve Dukâkîn + +Sancağı mutasarrıfı Güllü-zâde Ali Paşa yüz elli nefer kapusu halkı ve üç yüz nefer mîrî + +levendât ve Dolonya Sancağı mutasarrıfı Arslan Paşa-zâde Mehmed Paşa üç yüz nefer + +kapusu halkı ve iki yüz nefer mîrî levendât ve Kırkkilise Sancağı mutasarrıfı Ömer Paşa + +elli nefer kapısı halkı ve üç yüz nefer levendât-ı mîrî ve müretteb ve mükemmel üç yüz + +nefer kapusu halkı ve üç yüz mîrî levendât ile zikrolunan mîr-i mîrânın üzerlerine + +başbuğ olan Tırhala Sancağı mutasarrıfı Sulu-zâde Hasan Paşa’nın ma‘iyyetine me’mûr + +olmalarıyla Nevrûz-ı Fîrûz’dan mukaddem Gelibolu Ma‘beri’nden mürûr mürûr + +ve müsâra‘at Kars cânibine varıp ser-asker-i müşârün-ileyhin re’y-i rezîni üzere ‘amel + +ve hareket ve dîn ve Devlet-i ‘Aliyye’ye sezâ hidemât-ı celîleye mübâderet eylemeleri + +için evâsıt-ı Zî’l-ka‘de’de şeref-sudûr eden evâmir-i ‘âlî-şân ta‘yîn olunan mübâşir ile + +taraf taraf irsâl buyuruldu. + +**Tevcîh-i Câh-ı Vâlâ-yı Nikâbet** + +Sâbıkan Şeyhü’l-İslâm Seyyid Şehîd Feyzullah Efendi merhûmun damad olup, bir + +müddetten beri nakîbü’l-eşrâf olan fazl ve takvâ ile müşâr-ı bi’l-benân Seyyid Mahmûd + +Efendi hazretleri nidâ-yı irci‘î’ye lebbeyk güyân-ı ‘âzim-i dâr-ı cinân olmağla mâh-ı + +merkûmun yirmi sekizinci gününde ol mansıb-ı celîl ve câh-ı vâlâ-yı bî-‘adîl bundan + +akdem def‘aten ba‘de uhrâ sadr-ı Rûm’a şeref-bahşâ-yı mesûl olup, nesl-i Tâhir ve + +fazâil-i bâhiresi müsellem erbâb-ı basâir olan Mahmûd Efendi-zâde Seyyid Mehmed + +Zeyne’l-‘âbidîn Efendi El-Hüseynî hazretlerinin şân-ı ‘âlîlerine şâyân vechîle ‘inâyet ve + +ihsân buyurulmağla huzûr-ı sadr-ı ‘âlîde ferve-i samur aksâ ve bu cihetten dahi ikrâm + +ve iltifât-ı şehin-şâh-ı mülk sıfât ile mükerrem ve mesrûr ve kâmirû buyuruldu. + + +----- + + + +**Rahsûden-i Hân Ardalan Ahmed Hân-ı be-Pâye-i Serîr A‘lâ** + +İran hanlarından Ardalan Hânı olan Ahmed Hân hala İran şâhlığı iddi‘âsıyla ahâlîsini + +perîşân eden nâdir gâdir-i tuğyân-ı mezâhirin evzâ‘-ı şetr-i kürbesine ‘adem-i tahammül + +ile itâ‘atten rev-gerdân olup, bundan akdem sâye-i kerem-vâye-i Devlet-i ‘Aliyye’ye + +ilticâ kasdıyla terk-i hânımân ve Bağdad tarafına şitâbân olup, ol cânibde bir müddet + +ârâmdan sonra, sene-i merkûme halâlinde Kars cânibi ser-askeri vezîr-i mükerrem + +sa‘adetli El-hac Ahmed Paşa hazretlerinin ma‘iyyetlerine gelip vâki‘ olan muhârebe ve + +kâr-zârda Devlet-i ‘Aliyye’ye sadâkat ibrâzıyla düşman-ı dîne hücûm ve iktihâm-ı vasl-ı + +seyf-i intikâm ve izhâr-ı şucâ‘at ile merkez-i sebâtta kıyâm edip, bu vechile şâyeste-i + +ikrâm olduğundan Âsitâne-i sa‘adete da‘vet ve dîdne-i müstahsene-i Devlet-i ‘Aliyye + +üzere vekîl-i saltanat-ı kesîreti’l-merve hazretleri taraflarından taltîf ile hâline şâyân-ı + +ikrâm ve ri‘âyet olunduktan sonra, merâhim-i bî-gâyâtı meşmûl-i hâss ve ‘âmm olan + +cenâb-ı pâdişâh-ı enâm Allahu ilâ-yevmi’l-kıyâm hazretlerinin bu güne sadâkat ve + +hulûs-ı i‘tiyâd olan ‘ibâdı hakkında ‘avâtıf-ı ‘aliyye-i mülûkâneleri bî-dirîğ olmağla + +sene-i mezbûre ‘Iyd-ı Izhâsı’nın ikinci günü de’b-i dîrîn üzere saray-ı umâyûnda vâki‘ + +Gülhâne nâm câ-yı ferah-fezâ mukaddem humâyûnlarına şerefyâb ve ber-vech-i mu‘tâd + +devletli sadr-ı a‘zam hazretleri dahi ol câ-yı behcet-nümâda pâbûs-ı şehriyârî ile kâm +yâb olagelmekle yevm-i mezbûrda hân-ı mûmâ-ileyh dahi ol mahalle da‘vet ve + +merâsim-i ‘âdî icrâsından sonra, huzûr-ı humâyûna duhûle ruhsat ve şeref-rûmâlî-i + +pâye-i serîr-i mu‘allâ ile müşerref oldukta mahz-ı ‘inâyet-i hidivânelerinden ferâce + +samur kürk ilbâs ve bin altın ‘atiyye-i humâyûn ve müzeyyen donanmış bir rahş-ı + +gülgûn ihsânıyla taltîf ve memnûn buyuruldu. + +**Vürûd-ı Haber-i Vefât-ı Ser-Asker-i Diyarbakır Vezîr Hüseyin Paşa** + +Müşârün-ileyh Diyarbakır cânibi ser-askeri Bostancıbaşu-ı sâbık vezîr Hüseyin Paşa + +bundan akdem ma‘iyyetinde olan ecnâs-ı ‘asâkir ile Erzurûm’a Vân’dan Kars’ın + +imdâdına erişmek üzere me’mûr buyurulup, Erzurum’a vusûlünde Diyarbakır + +tarafından getirdiği ve fî’l-asl Erzurum’da müctemi‘ olan ‘asâkirden ma‘adâ + +müceddeden ma‘iyyetine sevk ve tesyîr olunan tavâif-i ‘askeriyye otuz binden + +mütecâviz ve mühimmât ve edevât dahi bâliğan mâ-belğ âmâde kılınıp bir gün akdem + +hareket eylemesi için evâmir-i ‘aliyye ile tenbîh ve te’kîd ve tekrar be-tekrar ibrâm ve + +teşdîd olunmuş iken, ‘ârıza-i cibanlık ile tekmîl-i nizâm ve tatmîm-i mehâmm edeyim + +deyü bahâneci olarak ve leyte ve le‘alle ile ‘avk ve te’hîr ederek beyhûde imrâr-ı evkât + +etmekle, bu halâlde yârî-i ‘inâyet-i cenâb-ı Bârî ve meyâmin-i tevcîhât-ı hazret-i + + +----- + + + +şehriyârî berekâtıyla cânib-i Kars’ın gâile-i hâilesi ber-taraf ve a‘dâ-yı le’âm navk-i + +idbâra hedef olduğu haberi âsitâne-i sa‘adete vârid oldukta vezîr-i müşârün-ileyhin ser +askerliği fesh olunup yine kendiye kerem vechîle eğerçi Haleb Eyâleti tevcîh olunmuş + +idi. Lakin hakkında tagayyür-i tab‘-ı humâyûn-ı cenâb-ı şehriyârî derkâr olmağla der +akab âsâr-ı bâ-i‘tibârı zâhir ve nesta‘îzu bi’llahi Te‘âlâ hilâf-ı rızâ-yı veliyyi’n-ni‘amı + +harekâtın mücâzâtı min-tarafi’llah ‘âcilen bâhir olup, henüz Erzurûm’dan nuhzat ve + +hareket etmezden mukaddem bi-emri’llahi Te‘âlâ pençe-i muhtekîr ecilden gerîbân + +câme-i hayâtı çâk ve üftâde-i mugâk-i helâk olduğu haberi mâh-ı Zî’l +hicce’nin evâilinde Âsitâne-i sa‘adete varid olmağla emvâl ve eşyâsının zabtı için + +mukaddeman ol tarafa ta‘yîn buyurulan kethüdâ-yı bevvâbîn-i şehriyârî Mahmûd Bey + +bâ-fermân-ı ‘âlî-şân me’mûr buyuruldu. + +**Vekâyi‘-i Sene-i Semâne ve Hamsîn ve Mi’e ve Elf** + +**Tevcîh-i Kazâ-hâ-yı Haremeyn-i Şerîfeyn** + +Câme-i şeref-tarâz kazâ-i ümmi’l-kurrâ ve lebbâçe-i müstevcibi’l-a‘zâz hükûmet-i + +Tayyibe-i behcet-fezâ ricâl-i tarîkin akdemi olup, çesbân-ı kâmet isti‘dâd ve liyâkatleri + +idiği bâhir olan sâbıkan Şâm-ı Şerîf Kadısı Mes‘ûd-zâde İsmail Efendi ve Edirne’den + +münfasıl Şeyhü’l-İslâm-ı sâbık merhûm Mahmûd Efendi-zâde Yahyâ Efendi hazerâtına + +elli dokuz Muharremi’nden zabt eylemek üzere sene-i merkûme şehr-i Muharremi’l +Harâmı’nın yevm-i ‘âşirinde be-tarîk-i leff ve neşr tevcîh ve bu vechile her biri teşrîf ve + +terfîh buyurulmağla du‘â-yı devâm-ı ömr ü devlet-i pâdişâh-ı devrâna sarf-ı nakdîne-i + +evkât-i nâ-ma‘dûd ederek rahle-bend-i savb-ı maksûd oldular. + +İrsâl-i Mekâtîb-i Hazret-i Âsafî be-Düvel-i Nasârî + +Bundan akdem Nemçe çâsârı bilâ-evlâd zükûr-ı vefât ettikte Nemçe devletinin erkân ve + +ricâli ittifâklarıyla müteveffânın veliahtı olan kızını çâsâr-ı Nemçe olmak üzere ihtiyâr + +ve i’tibâr etmişlerdi. Lakin Nemçe memâliki fî’l-asl yedi ve hala dokuz aded + +hükûmetten ibaret olup, bu dokuz aded hükûmetlerin her birine birer Hersek mâlik ve + +mutasarrıf olmağla beynlerinde çâsâr ta‘bîr eyledikleri imparator olmağın, zikrolunan + +herseklerin cümlesine hâkim ve zâbıt olduğu cihetten çâsârlık ile imparatorluk keyfiyeti + +evlâd-ı zükûra münhasır ve bu ‘âdet ancak Nemçe devletine mahsûs bir keyfiyet olup, + +sâir düvel-i Nasârî’de olduğu gibi evlâd-ı enâsa intikâl etmek muhâlif-i ‘âdet-i + +kadîmeleri ve evlâd-ı zükûr münkariz oldukta ittifâk ârâ ile zikrolunan dokuz aded + +herseklerden cümlenin muhtârı her kim ise intihâben çâsâr olup, imparator i‘tibâr + + +----- + + + +olunmak âyîn-i dîrîn ve kâ‘ide-i kadîmelerinden olduğuna binâen, bu hâdise-i nâke + +zuhûrdan Nemçe memleketi karîn-i ihtilâl ve zikrolunan herseklerden + +Herseklerden her biri istiklâl ve istibdâd ile istihkâk ve istidâd iddi‘â ve çâsâr olmak + +dâ‘iyyesiyle her biri i‘râz-ı derûnun icrâ kaydında olduklarından nizâm ve intizâmları + +müşerref zevâl olmağla bu halâlde Franca Devleti Nemçe Memleketi’nin bu güne rehîn +i ihtilâl ve ihtilâf olduğunu zaman-ı fırsat ve hengâm-ı ganîmet ‘addeyleyip tevsî‘-i + +dâire-i memleket ve imparatorluk intihâbına müdâhale ve mülâhazasını icrâ fikriyle + +itâle-i dest-i tagallüb ve tasallut dâ’iyyesine düşüp ve kendi tarafında bulunan bazı + +mülûk-ı düvel-i Nasârî’yi dahi tahrîk ve ıtmâ‘ ile hem-sınır ve hudûdu bulunup + +memleketlerine kurb-ı münâsebeti olan bazı Nemçe kalelerini zabt ve teshîre mübâderet + +etmekle, hala İngiltere kralı dahi zikrolunan dokuz aded herseklerin biri olmağın, be-her + +hâl Nemçe devletine sâhib olup, i‘ânette bulunmak lâzıme-i hâli olduğundan Franca’nın + +bu güne tasallut ve imparatorluk husûsuna müdâhalesine rızâ göstermeyip men‘ ü def‘i + +kaydında olmağın, bu takrîb ile İngiltere ile Franca beyninde mün‘akid olan sulh ve + +müsâfât-ı cenk ve muhârebâta mübeddel olup, bu sebeb ile Avrupa ta‘bîr olunan + +memâlikte vâki‘ olan mülûk-ı Nasârî’nin dahi her biri tarafından birine meyl ve incizâb + +ile bulunduğu cânibe imdâd ve i‘ânet etmeleriyle dört beş seneden beri Avrupa + +taraflarında sûret-yâb-ı zuhûr olan ihtilâf ve ihtilâl sebebi ile beren ve bahren vukû‘-ı + +cenk ü cidâl-ı mütemâdî olduğundan gayrı Franca ve İngiltere memleketlerinden âmid-i + +şedd eden tüccâr sefîneleri Bahr-i Sefîd’de vâki‘ Devlet-i ‘Aliyye’nin hırâset ve + +nezâretinde olan sularında dahi birbirleriyle cenk ve harb ve sefînelerin ahz u gasb + +eylediklerinden tarafeynin sevdâ-girân-ı tüccâr sefâyini İstanbul’a ve sâir memâlik-i + +İslâmiyye benderlerine iyâb ve zihâbdan münkati‘ olup, Âsitâne-i sa‘adette ‘ibâdullahın + +me’lûf oldukları çuka ve sâir ol vilâyetlerden naklolunan eşyâ-yı mütenevvi‘anın kalt ve + +nedretine bâ‘is ve bi’z-zarûre bey‘ ü şirâsı dahi iz‘âf ve muzâ‘af baha ile olduğundan + +başka, gümrük husûsunda dahi taraf-ı mîrîye zarar ve noksân terettüb eylediği bedîhî + +olmağla mücerred terfîh-i hâl-i ‘ibâd ve tatmîn-i bâl-i sükkân-ı bilâd-ı İslâmiyye + +kasdıyla Devlet-i ‘Aliyye-i ebed-müddetin tavassutuyla ıslâh-ı zâti’l-beyyine yani + +Avrupa taraflarında bu vechile hâdis olan ihtilâf ve ihtilâl ve işti‘âl bulan ateş-i cenk ü + +cidâlin âb-ı sâf tedbîr-i dil-pezîr ve kavâ‘id-i düvel üzere enseb olan hâlât ve esbâb-ı + +i‘tidâli ve ‘umûmen mülûk-ı Nasârî’nin ittifâk-ârâlarıyla men‘ ü def‘i ve nâire-i fitne ve + +fesâdın intifâsıyla ‘urûk-ı nizâ‘ ve cidâlin hasm ve kat‘ı cenâb-ı hüdâvendigâr-ı ‘âlem + +medde Allahu zilâle saltanatihi ‘alâ-müfâreki’l-ümem hazretlerinin zamîr-i ilhâm-pezîr +i cihân-bânîlerine lâyih ve sânih olmağla mücerred hulûs niyet ve kuvvet-i diyânet ve + + +----- + + + +merhametlerinden nâşî, ‘umûmen ‘ibâdullaha şefkat buyurup bu emrin vech-i lâyıkı + +üzere pezîrâ-yı hüsn-i hitâm olmasına irâde-i ‘aliyye-i şehriyârîleri ta‘alluk ve fî-nefsi’l +emr husûs-ı mezbûra sarf-ı himmet mûceb-i isticlâb-ı menfa‘at olduğu cümlenin + +ma‘lûmu olmaktan nâşî, iktizâ-yı vakt ü hâl ve kâ‘ide-i yümn-iştimâl-i Devlet-i + +‘Aliyye-i masûneti’z-zevâl üzere halen mesned-ârâ-yı sadâret-i ‘uzmâ ve vekîl-i mutlak +ı saltanat-ı kebîrî hazretleri taraflarından ber-minvâl-i muharrer münâsib oldu vech + +üzere ıslâh-ı zâti’l-beyyine Devlet-i ‘Alliyye’nin tavassutunu iş‘âr vechîle düvel-i + +Nasârî’nin baş generallerine bu güne nizâ‘-ı mülkî sebebi ile Avrupa taraflarında zuhûr + +eden ihtilâl ve mütemâdî olan cenk ve cidâlin zarar ve hasârını ‘alâ-vechi’l-‘umûm + +cümleye sârî olduğunu beyân ve sulh ü salâhın ‘ındallah ve ‘ınde’n-nâs emr-i mergûb ve + +tavr-ı matlûb olup, ‘âmme-i ‘ibâdullaha şumûl menâfi‘ini tavzîh ve ‘ayân ederek d’id +ne-i müstahsene-i Devlet-i ‘Aliyye-i ebed-devâm üzere ta‘bîrât ve cîz-i hikmet âmîzi + +nush ve pend-dalârîzi müştemil mekâtîb-i ‘aliyye-i âsafî tahrîr buyurulup işbu şehr-i + +Muharremi’l-Harâm’ın zarfında vakit vakit bazı sâhilsarâlara ve tersâne-i ‘âmireye + +teşrîf-i kudûm-ı cenâb-ı âsafî vâki‘ oldukça Âsitâne-i sa‘adette mukîm Fransa elçisi + +Venedik Balyosi ve İsveç elçisi ve Nemçe ve Maskofçu kethüdâları ve İngiltere ve + +Flemenk elçileri vekîlleri ve Sicilya elçisi ve sâir iktizâ edenler ikişer üçer da‘vet + +olunup, merâsim-i ‘âdî icrâsından sonra, vech-i meşrûh üzere her birinin devletlerinin + +baş generallerine ve cumhûrlarına tahrîr olunan mektûb-ı ‘âlî teslîm ve husûs-ı mezbûr + +lisânen dahi müzâkere ile cevâblarının vürûdu tenbîh buyurulmağla bu maddenin îzâh + +ve izhârı kasdıyla irsâl buyurulan mekâtîb-i ‘aliyyenin bir sûreti tastîr-i sahîfe-i eser + +kılındı. + +**Ba‘de el-Elkâb Sûret-i Mektûb-ı Âsafî** + +Cenâb-ı hâlik-i ‘âlem Te‘âlâ zâtihi ve ta‘azzum hazretlerinin ‘inâyet-i ezeliyyesi dünyâ + +ve mâ-fî-hânın ibdâ‘ ve ihtirâ‘ına ta‘alluk edip, hezârân-ı hezâr-gûçe ve bâzâr ile dahi + +âbâd ve i‘mâr olması irâde-i İlâhiyye’de mesbûk ve derkâr olmağla tekmîl-i mevâd kevn + +ve fesâd ve tatmîm-i esbâb-ı rüşd ü sedâdan sonra, ‘illet-i gâye-i hilkat-i cihân olan + +‘âlem-i insânî halk ve îcâd ve nev‘-i mezkûru cemî‘ kevâyin-i süfliye üzerlerine hâkim-i + +bi’l-isti‘dâd edip, kütüb-i îlâhiye nâtık olduğu vechile şânları mu‘azzam ve kendileri + +envâ‘ mevâhib-i suveriyye ve ma‘neviyye ile mefham kılındıkları hâlâtın beyânında + +vârid olan kelâm-ı + +mu‘cizi’n-nizâmından infihâm olunduğu üzere nev‘-i mezkûr fıtratlarına nazar-ı + +‘ındallahi mükerrem oldukları ihbâr ve maksûd-ı aslî olan ma‘âş ve mi‘âdları emrinin + + +----- + + + +tahsîl ve tekmîli dahi kendiler sâye-nişîn-i emn ü selâmet ve mesken ve memleketleri + +i‘mâr ve râhat olmağla mevkûf ve bu merâmın itmâm-ı icrâ-yı envâ‘-ı ticâret ve + +sanâ‘ata masrûf idiği dahi eğerçi iş‘âr olunmuştur. Ancak mâya-i hilkatleri ‘anâsır-ı + +mutazâdeden muhammere olduğuna binâen, küllün nizâm-ı ahvâlinde ve her fırkanın + +merci‘ ve me’âbında emr-i i‘tidâl mûceb-i tahsîl-i amâl olduğu dahi cümleye i‘lân ve + +ifhâm olunmak hasebiyle bu kâ‘de-i külliye dâima dürüst bulunup her an ve her + +zamanın muktezâ-yı ‘âdet ve şânına mugâyir hareket edenlere nâ-münâsib ahvâle + +mübâşeretlerinde ibtidâ mukaddemât-ı makûle ile bi’d-defe‘ât keyfiyet taraflarına i‘lâm + +ve eğer mülzem olmazlar ise edile-i esliha ile iskât ve ifhâm yani bi’l-âhire ve bi’z +zarûre cenk ve harb mu‘âlicâtı üzerlerine tahmîl ve ilzâm olunup ecsâm-ı düvelde hudûs + +eyleyen ‘ilel bu güne tedbîrü hakîmi lem-yezel ile mündefi‘ ve ednâ mertebe sıhhate + +münkalib olduğu anda her şerî‘at ve hikmette mergûb olan sulh u salâh ki müstelzim-i + +fevz ve felâhtır makâsıd-ı sâireye takdîm ve şerâyit ve zevâbıtı hıfz ve tersîn olunarak + +emr olunan tehâb ve tevâd rüsûmu icrâ ve nehy olunan tebâguz â tebâguz ve + +tehâsumdan i‘râz ve ittifâ birle kıyâm ve ma‘mûriyet-i cihân ile ma‘âş ve mi‘âdlarının + +hüsn-i te’diyesine tekayyüd ve ihtimâm üzere olmaları fî’l-hakîka netîce-i tanzîm-i + +umûr-ı enâm olmağla bu nev‘şerîf üzere zâtlarında silâh ve bisâttan ‘ârî ve emr-i + +i‘tidâlin muhâfazası için dahi yerine nice zevât-ı celîleti’ş-şân-ı mülûk ve selâtîn + +nâmıyla kendi kutr-ı memleketlerinin hâkim-i sâhib-i iktidârı olup, tahsîl-i i‘tidâl-i + +matlûb için hîn-i iktizâda harb ve kifâha mübâşeret ve matlabların fî’l-cümle karîn-i + +husûlünde derhâl selm ü salâha rüc‘û ve rağbet birle hüsn-i tecebbüb ve mu‘âşerete + +mübâderet olunmak tertîb-i ekvânında maksad-ı küllî ve vaz‘-ı selâtîn-i nusfet-âyînden + +merâm-ı tabî‘î ve cebelî olduğu cümleye Rûşen birle vâzih ve müberrihinden + +mukaddemât-ı mezkûreden ‘arz ve netîce budur ki muktezâ-yı edvâr-ı felekiyye üzere + +bi-irâdeti’llahi Te‘âlâ bir müddetten beri tabâyi‘-i mülûkâne ve selâtîn-i Avrupa i‘mâl-i + +edevât-ı nizâ‘ ve cidâle mâil ve istihkâkları olan şân ve ‘unvânın tahsîl ve tekmîli + +vâdîlerine sâlik ve nâzil olup, der-meyân olan iddi‘âlar eğerçi nizâm-ı ‘âlemi îcâb + +eyleyen i‘tidâl-i matlûbun üzerine dâir ve bu sıyâk üzere her bir sâhib-i iktidâr istihsâl-i + +refâh-ı küllî tarîkinde olduğu kendi ‘ındinde bâhir ve zâhirdir ama bilâ-mûceb şer‘î ve + +aklî temâdî cenk ve harb ve teselsül-i ahz ü darb müstetî‘-i meşâkk-ı nev‘-i Benî Âdem + +ve müstelzim-i ikdâr-ı ekser ümem olduğundan başka, te‘abbünün şiddetinden + +tegayyür-i hava resm-i cârî hattâ vehâmeti hayvânât-ı beheme dahi sârî olmağla bu güne + +emirde mülûk-ı zevi’l-iftihâr hazerâtı taht-ı yedlerinde olup, min-‘ındillah kendilere + +mefûz olan nizâm-ı ‘ibâdı muhâfaza ve sıyânet ve hüsn-i i‘tidâle ri‘âyet birle il ve + + +----- + + + +memleketleri mazhar-ı behcet ve ‘mâret olmak re’y-i memâlik-pîrâlarına zâhir ve + +huveydâ olan ma‘nâ-yı mu‘tenâ olduğuna binâen, beyân olunduğu üzere birkaç seneden + +beri berr ve bahr-i Avrupa’da beyne el-mülûki’l-‘uzzâm müşte‘il olan ateş-i cidâl ve + +hısâm çünkü umûr-ı mülkiyeye dâir nesnedir çk gitmeyip zülâl-i sulh ü nizâm ile teskîn + +ve tahmîd olunmak me’mûl ve ümîd olunur idi. Ve’l-hâletü hazihi Devlet-i ‘Aliyye-i + +rûz-efzûn ile kemâl-i musâfât ve muvâlât üzere olup, der-bÂr-ı hilâfet-medâr-ı hazret-i + +hüdâvendigârda elçi ve kapı kethüdâları mukîm olan düvel-i ‘azîme-i mu‘ted-bahânın + +el-yevm hizmetinde olan elçi ve kap-ı kethüdâları ve vekîlleri vakit vakit Avrupa + +ahvâline müte‘allik takrîrleri ile tehâsumun henüz derkâr idiğini inbâ ve iş‘âr ve sene-i + +âtiye baharında iki tarafın külliyetli ve şiddetli askerleri taraf-ı hareket birle nice nice + +süfek-damâ ve nehb-i emvâl ve eşyâ olunmak, zann-ı gâlib idiğini inhâ ve ihbâr + +eylediklerinden başka, öteden beri semere-i sulh u salâh olan emr-i ticâretin nev‘â +pezîrâ-yı ihtilâlî ve husûsan tüccâr sefâyini bir ve memâlik-i mahrûse sularında + +birbirlerine hücûm ile tarafeyn sevdâgirlerinin ızdırâbı dahi zâhir ve huveydâ olmaktan + +nâşî, olan memâlik-i Avrupa’da birkaç senedir hudûs eyleyen harbin iktizâsına göre + +vukû‘ bulan bunca ‘ibâdullahın katl-i nüfûs ve süfek-damâya ve nice harîm-i ‘ismet +nedîmin hetk-i ı‘râzına ibtilâları ve sâniyen sene-i âtiyyede bî-niâye ‘ibâdullahın + +giriftâr-bend-i ‘inâ olacakları ve sâlisen berren ve bahren münîtin irtifâ‘ı sebebi ile + +mûceb-i refâh-ı ra‘iyyet olan ticâret husûsunun ber-vech-i muharrer nev‘-i ihtilâli + +şevketli kudretli meyâbetli kerâmetli pâdişâh-ı rû-yi zemîn ve zalla Allahu fî’l +‘arzeyn efendim hazretlerinin bârekehu hilâfet-oenâh şefkat-i hadîmlerine ‘arz ve + +takdîm olundukça, cümle hakkında olan hüsn-i niyet-i pâdişâhî ve lutf-ı ‘azîmet-i + +İskender-câhîlerinden nâşî, bu hâletin indifâ‘ı ve nizâ ve cidâl-i mülkiyenin irtifâ‘ı + +bâbında her güne esbâbı mütâla‘a ve mülâhaza buyurarak, mevâdd-ı nizâ‘ı def‘ ü ref‘ + +için kâ‘ideye mutâbık vechile esbâb-ı mu‘tâde bulunmak ve kat‘-ı habâl-i cidâl birle + +nice ‘ibâdullahın damâ ve emvâl ve a‘râzları hıfz u sıyânet olunmak ve bir takrîb ile + +hilkat-ı ‘âlemden ve rıf‘at-i mülk-i Benî Âdem’den hikmet-i Rabb-i Ekrem olan râhat ve + +ârâmiş-i bilâd ve ‘bâd tetmîm ve emniyet-i tüccâr ve zivâr dahi tevfîr ve ta‘zîm + +kılınmak, keyfiyâtı evvelen dostâne ve sâdıkâne ta‘bîrât ile beyân ve yolunda olan, sulh + +u salâhın ‘ındallah ve ‘ınde’n-nâs emr-i mergûb ve matlûb idiği dostân-ı zevi’l +kabllerine îzâh ve ‘ayân olunmak, taraf-ı humâyûn-ı hilâfet-makrûnlarından müstahsen + +ve müstasveb görülmeğin hala saltanat-ı seniyye ile muvâlât ve musâfât üzere olan + +düvel-i mu‘ted-bahâ ve ma‘ûl-i ‘aleyhâya re’y-i cihân-ârâ-yı pâdişâhâneleriyle cânib-i + +muhlisânemden bu keyifyetler başka başka tezkîr ve hâsetsen cenâb-ı dirâyet-kabâbınız + + +----- + + + +tarafına işbu mektûb-ı dostî üslûb-ı tahrîr ve der-‘aliyye-i seniyyede mukîm elçisi + +kıdvetü ümerâi’l-milleti’l-mesîhiyye hutumet ‘avâkıbuhu bi’l-hayr vesâtatıyla tarafınıza + +irsâl ve tesyîr olunmuştur. İnşâü’l-mevlâ vusûlünde ber-vech-i bâlâ memâlik-i mahrûse + +sularında ticâret emniyetinin tahsîli için bundan akdem bazı takrîrler kaleme alınıp elçi-i + +mûmâ-ileyhe ve sâir bi’l-cümle hizmet-güzâr eliç ve kapı kethüdâsı ve vükelâlarına + +ifhâm olunduğu dahi ol vakit ma‘lûm-ı safvet-i mersûmunuz olmuştur ve’l-hâsıl + +mukaddemât-ı merkûmenin netîcesi yani bugüne mülkî olan cenk ve harbin der-‘akab + +sulh u salâha istibdâli ile refâh-ı ahvâl-i re‘âyâ memleket-i nasb-ı ‘ayn-ı mülûk-ı bâ +nusfet olduğu dahi bu def‘a mefhûm-nehâ-yı dirâyet intümânız kılınıp keyfiyet-i + +mezkûre vesâtatınız ile haşmetli makarr-ı vâlâya verâ-yı dekâik rüsûmlarıyla düvel-i + +safvet irtisâmdan iktizâ edenlere dahi ifâde ve tefhîm olunduktan sonra, fî’l-hakîka + +mûceb-i nizâm-ı ‘âlem ve sebeb-i refâh-ı Benî Âdem olan sulh ve âşeti ve kadîmîsi + +üzere tehâb ve dostîye muktezâ-yı kavâ‘id-i i‘tidâl ve mübtegâ-yı şefkat-i cenâb-ı Zü’l +celâl üzere rağbet olunduğu sûrette mâbehu’n-nizâm ve’l-intizâmı dahi cenâb-ı + +muhlisîye şiâr ve ifhâm olunur ise husûs-ı merkûm nâme-i humâyûn-ı hazret-i zılliyet +makrûn ile te’kîd ve ıslâh-ı mâbeyne dâir keyfiyet dahi te’sîs ve teşyîd olunmak + +hâletleri Cenâb-ı Rabbi’l-‘izzet’ten me’mûl olunur ve’s-selâmi ‘alâ-men ittebe‘a El +hüdâ. + +İhsân-ı Vezâret be-Ağây-ı Yeniçeriyân ve Ağaşdan Kethüdâ-yı Ocağ-ı Bektâşiyyân + +Bir müddetten beri dergâh-ı ‘âlî yeniçerileri ağası olan İbrahim Ağa’nın mansıb-ı + +mezbûrda nakş-ı sahâyif-i zuhûr olan harekât-ı ‘âkılâne ve evzâ‘-ı edîbânesi pesendîde-i + +tab‘-ı humâyûn-ı Cenâb-ı Şehriyârî ve hidemât-ı sâdıkânesi makbûl-i dergâh-ı tâcidârî + +olduğundan başka, bundan akdem vâki‘ olan bazı isfâr ve muhârebelerde şucâ‘at ve + +celâdeti zâhir ve bâhir ve bazı tedâbîr-i sâibe ibrâzıyla muvaffak olduğu âsâr-ı + +mâbehu’l-iftihârı mâbehu’l-iftihârı müsellem sıgâr ve kibâr olup, bu vechile + +hizmeti mesbûk ve muharrebü’l-etvâr bir zât-ı memdûhi’s-sıfât olmak hasebiyle fî-mâ +ba‘d dahi kendiden dîn-i mübîn ve devlet-i ebed-karîne lâyık ve sezâvâr-ı hidemât-ı + +hulûs-âsâr zuhûr edeceği nâsiye-i hâlinden bedîdâr olmağla mâh-ı merkûmun yirmi + +altıncı günü hakkında âfitâb-ı ‘âlem-tâb itlâf-ı cihân-dârî pertev-rîz olup, Erzurum + +eyâletiyle rütbe-i vâlâ-yı vezâret ihsân ve şeref-bahş-i sudûr olan Hatt-ı Humâyûn-ı + +‘inâyet-makrûn mûcebince huzûr-ı hazret-i âsafîde vüzerâya mahsûs serâser kürk + +ilbâsıyla Mübeccel ve mazhar-ı ikrâm buyurulup ve bundan akdem İran tarafına + +me’mûriyet ile Bağdâdü’l- hademe ‘avdete me’zûn olan kul kethüdâsı İbrâhim Ağa bu + + +----- + + + +esnâda Âsitâne-i sa’adete vürûd etmekle, ol dahi câh-ı vâlâ-yı yeniçeri ağalığına is‘âd + +ve hil‘at-i fâhire iksâsıyla nâil-i merâm ve dilşâd buyuruldu. + +**Vefât-ı** Şeyhü’l-İslâm Es-seyyid Eş-şeyh Mustafa Efendi ve Müşerref-sâzî-i + +**Makâm-ı Fetvâ Pîrî-zâde Sâhib Mehmed Efendi İmâm-ı Evvel-i Sultânî** + +Kırk sekiz senesi gurre-i şehr-i Zi’l-Hicce’de revnak-bahşâ-yı mesned-i fetvâ olup, + +zaman-ı mezkûrdan beri beyne’l-‘ulemâ ‘iffet ve takvâ ile Memdûh-ı enâm ve dirâyet + +zât-ı nusfet-semât ile makbûl-i hâss ve ‘âmm olan Es-seyyid Eş-şeyh Mustafa Efendi + +hazretleri ve âhir hâlinde ‘illet-i felce ibtilâ ile nice müddet hânelerinde taşra harekete + +mefkûdü’l-kudret iken, ‘âkıbet-i sebeb-i ‘âdî-i rıhlet olacak ‘arz-ı maraz-ı âhir istîlâsıyla + +sene-i merkûme Muharremi selhinde tâir-i rûh-ı revânı cânib-i cevelân-gâh-ı kudse + +tayrân ve terk-i âşiyân-ı nâ-bessâmân-ı fenâ birle nidâ-yı irci‘îye lebbeyk-güyân ve dâ‘ +câh ve hânımân etmekle, meşîhat-ı İslâmiyye husûsu için vezîr-i a‘zam ve vekîl-i + +mutlak-ı efham hazretleri huzûr-ı fâizi’n-nûr-ı hazret-i hüsrevâneye da‘vet ve ba‘de’l +müzâkere bundan akdem tekerrürü istihsân tarîkiyle iki def‘a mânend-i hurşîd-i Rahşân + +matla‘-ı sadâret-i Rum’dan leme‘ân ve halen İmâm-ı Evvel-i Hazret-i Sultân-ı Cihân + +olan Fâzıl-ı âfak-ı ‘ale’l-ıtlâk sâhibü’l-mecd ve’l-kadr ve’l-istihkâk efdal-tirîn-i sudûr-ı + +Rûm-ı mesned-nişîn-i mantûk ve mefhûm-ı ‘ilm-i ûh-ı diyânet ve ‘iffet-mendî Pîrî-zâde + +semâhetli Sâhib Mehmed Efendi hazretlerinin câh-ı vâlâ-yı fetevâya vücûh ile alîk ve + +uhrâ ve ol emânet-i kübrâya ehliyet ile ehakk ve evlâ oldukları kuduru-dân-ı erbâb-ı + +‘ulûm-ı kıymet-şinâs-ı zümre-i fezâil-rüsûm-ı zille Hüdâ-yı bî-çûn-ı Cenâb-ı Pâdişâh-ı + +rub-ı meskûn iyde Allahu Te‘âlâ ilâ-âhiri’l-kurûn hazretlerinin cilve-gâh-ı şâhid-i + +nevâmîs-i ‘irfân olan zamîri’l-hâmm-pezîr-i hidîvânelerinde cây-gîr olup, inne Allahe + +bi-emri-küm enne te’dû el-emânâti ilâ-ehli-hâ mü’eddâsınca Mevlânâ-yı müşârün +ileyhi dahi huzûr-ı müstevcibi’s-sürûr-ı mülûkânelerine da‘vet ile îstâde-i mevki‘-i + +kerem ve eksâ-yı ferve-i beyzâ-yı dilârâ-yı fetvâ ile mağbût-ı ‘âlem ve irtikâ-yı câh-ı �� + +���ی ile mesrûr ve haram ve bu halâlde mücerred latîf ve ikrâm ve teşrîf-i irâdesiyle + +cenâb-ı sadr-ı ‘âlî hazretlerine dahi serâsere duhte-samur kürk ilbâsıyla memnûn ve + +muhterem buyurulmalarıyla, müşârün-ileyhimâ hazerâtı du‘â-yı devâm-ı ömr ü devlet-i + +cenâb-ı velî-ni‘met-i ‘âlem adâsıyla ratbü’l-lisân olarak hem-‘inân-ı saray-ı âsafîye + +‘avdet ve ba‘de icrâ-yı merâsim-i tehniyet Mevlânâ-yı müşârün-ileyh hazretleri + +hâne-i sa‘adetlerine mürâca‘at buyurdular . rûzen-bâşid-i be-çerâğ-ı + +ihtiyâc medd-i levlence eğerçi Mevlânâ-yı müşârün-ileyh hazretlerinin senâ-yâ-yı cemîl + +ve evsâf-ı bî-‘adîlleri gün gibi ‘âleme rûşen ve ta‘rîf ve tavsîften müstağnî olduğu ezher + + +----- + + + +ve a‘lendir. Lakin hakk budur ki idrâk ettiğimiz eyyâm-ı mâziyyeden bu âna gelince + +mesned-i meşîhat-i İslâmiyye ile şerefyâb olan zevât-ı kirâmdan Mevlânâ-yı müşârün +ileyh misilli kâmil ve mükemmel fâzıl müsellem-i efâzıl câmi‘-i fünûn şe’y-i ‘âlem + +‘amel-pîrâ-yı hayr-ı dîn ü devlet bir zât-ı mü‘âlî menkıbet meşhûd olmayıp vücûd-ı pür +sûdî sadr-ı fetevâya revnak-ı taze vermekle galebe-i şevk-i derûndan nâşî, şeref-efzâ-yı + +mesned-i fetvâ olduklarına ser-cümle ‘âlem memnûn ve hürm husûsan nazm-âverân-ı + +zamân-ıtrâ-yı senâlarında cevher-efşân olup, kasâyid-i garâ ve tevârîh-i behcet-efzâların + +aâryiş-i mecmû‘a-i ‘irfân etmeleriyle muvaffak ede Bârî câh-ı fetvâ sâhibin + +buldu mısra‘-ı bercestesi dahi hâme-i Nâmık el-hurûftan çekîde-i zeyl-i menkıbetleri + +olduğundan teberrüken kâbîrâye-i sahâyif-i vekâyi‘ kılındı. + +**Beyân-ı Evâil-i Hâl-i Merhûm-ı Müşârün-ileyh** + +Mevlânâ-yı müşârün-ileyh merhûm Es-seyyid Eş-şeyh Mustafa Efendi cennet-mekân-ı + +firdevs-i âşiyân vâlid-mâhid-i zü’l-mehâm idi. Hazret-i Sultân-ı cihân-sitân merhûm ve + +mağfiret-nişân Sultân Mustafa Hân sabbet ‘aleyhi şe’bîbi’r-rahmet ve’l-gufrân + +hazretlerinin zamân-ı mu‘addelet-‘unvânlarında mesned-ârâ-yı meşîhat-ı İslâmiyye olan + +Seyyid Feyzullah Efendi merhûmun mahdûm-ı muhteremleri olup, hengâm-ı fetevâ-yı + +peder-i müşfiklerinde devr-i medâris ve nîl-i mevliyet ederek on üç senesinde Mekke-i + +Mükerreme kazâsıyla terfî‘-i şÂn ve on dört târîhinde bi’l-fi‘il Anadolu Kadıaskeri ve + +der-‘akab Sadr-ı Rûmeli pâyesiyle mümtâz-ı akrân olduktan sonra, hamiye Allahu Ed +devlete’l-‘Aliyye ‘an-vukû‘i’l-fitn ve’l-beliyye ber-muktezâ-yı takdîr hikmet-i semîr-i + +Rabbânî on beş senesinde bu tenevvür-i bâz-kevne-i ‘âlemden ser-zede-i zuhûr olan, + +sîlâb-ı tûfân-râd-ı fitn-i pür-mahn evvelâ garkâb-ı harâb-sâz-ı hânımân müftî-i devrân + +olmağa iktihâm edip, pûşîde-i kâmet hayâtı olan, câme-i sebzîn-târ-ı fetevâ-yı kapânîçe +i derende-i işrâr-ı bed-gerdârdan kerîbân-ı çâr-ı laht laht ve ol ma‘den-i iksîr-i fazîlet +libâs-ı gül-renk-i şehâdet ile harâmân-ı ravza-i cinân olduktan sonra, mahdûmu + +müşârün-ileyh Es-seyyid Mustafa Efendi bazı ıhvân ve hevîşânı ile Yedikule + +mahbesinde bir müddet mübtelâ-yı ‘inâ ve ba‘dehu Kıbrıs Cezîresi’ne tağrîb ve iclâ ve + +biraz eyyâm mürûrunda Bursa’da tavtîn ve îvâlarına îmâ olunmuştu yirmi sekiz seneden + +mütecâviz Bursa’da ikâmet ve dergâh-ı muhevveli’l-ahvâlden hayriyyet ‘âkıbet + +istid‘âsıyla encâm-ı kâre-dîde dûz-i intizâr üzere iken, bin yz kırk üç senesinde cülûs-ı + +meymenet-me’nûs-ı şehriyâr-ı gerûbî gerdâr ile ‘âlem-i iktisâb-ı hayât-ı taze eylediği + +hîn-i meserret-karîbde mevlânâ-yı müşârün-ileyh hakkında ‘ummân-ı bî-gerân-ı + +merhamet-i mülûkâne mûcehîz olup, âsitâne-i sa‘adete da‘vet ve kırk beş senesinde + + +----- + + + +muktezâ-yı tarîk üzere Sadâret-i Rûmeli ihsân ve hâtırı meksûru habîre-bend-i ‘inâyet-i + +pâdişâh-ı devrân ile mesrûr ve şâdân ve kırk sekiz Zî’l-hiccesi gurresinde merhûm + +Zerî Mehmed Efendi’nin ârıza-i sakm ile umûr-ı meşîhat-ı İslâmiyye’yi ru’yete ‘adm-i + +iktidârından nâşî, mesned-i vâlâ-yı fetevâya is‘âd ile kâmurân olmuşlardır. Dokuz sene + +iki ay revnak-efzâ-yı makâm-ı fetvâ ve beyne’l-‘ulemâ ‘iffet ve takvâ-yı mu‘addelet-ârâ + +ve hüsn-i sîret ve dirâyet-i diyânet intümâ ile mezkûr olup, fî-hadd-i zâta edîb ve lebîb-i + +fezâil müverrese-i bâhire ile ma‘rûf ve fıtratta halîm ve selîm hasâil-i hasene ile mevsûf +ı hayrat ve müberrâta mâil bir zât-ı memdûhi’ş-şemâil olmağla, kasaba-i hazret-i Ebî + +Eyyûb Ensârî muzâfâtından Nişâncılar kurbunda Tarîkat-ı ‘Aliyye-i Hâcegân-ı + +Nakşibendiyye’ye mahsûs malzemesi mükemmel Şeyh ve müreddesi efdal ve ekmel bir + +hânkâh-ı dervîş-penâh bünyâdıyla hasenât-ı sâriye ve İstanbul’da Sarrâchâne başında bir + +çeşme-i âb-dâr ihyâsıyla hayrât-ı câriyeye muvaffak olmuşlardır. Naa‘ş-ı mağfiret +inti‘âşları Üsküdar’da Şeyhü’l-İslâm-ı sâbık merhûm Mîr-zâde Şeyh Mehmed Efendi + +markad-ı pür-envârı kurbunda defîn-i hâk-i ‘ıtır-nâk olundu. Rahmetullah + +**Nasb-ı İmâm-ı Evvel ve Sânî Hazret-i Cihân-bânî** + +Bâlâda bast olunduğu üzere târîh-i merkûmda İmâm-ı Evvel-i Sultânî semâhetli Pîrî +zâde Sâhib Mehmed Efendi hazretleri revnak-bahşâ-yı makâm-ı fetvâ olduklarında + +İmâm-ı Sânî bulunan müderrisîn-i kirâmdan ser-fezâr-ı hôş-nefsân-ı ‘ınde-lîb-i şîrîn-i + +elhân-ı Gülşen-i Kur’an Hâfız Mustafa Efendi hazretleri mihrâb-istihkâka takdîm ile + +İmâm-ı Evvel nasb ve mu‘tâd üzere Enderûn-ı Humâyûn’da kürk ilbâs buyurulup + +onların makâmına merhûm Fâzıl Karabaş Ali Efendi’nin hafîdi olup, cihet-i ‘ilmiyyesi + +pesendîde-i fuhûl müderrisîn-i zevi’l-i‘tibârdan Torun Mehmed Efendi İmâm-ı Sânî + +olup, huzûr-ı hazret-i âsafîde ferâce samur kürk iksâ ve bu vechile i‘tibâr ve iltifâta sezâ + +ve beyne’l-emsâl husûl-i amâl ile kâmirû buyuruldu. + +**Vukû‘-ı Harîka-i der-Tersâne-i ‘Âmire** + +Mâh-ı Saferü’l-Hayr’ın yirmi beşinci günü vakt-i sıhhîde Tersâne-i ‘Âmire’de vâki‘ + +Mahzen-i Sırb demekle ma‘rûf olan mühimmât mahzeninin derûnunda bi-kazâi Allahu + +Te‘âlâ bedâhet-i ateş zuhûr ve der-‘akab sukûfa sirâyet etmekle, hükkâm ve zâbıtân ve + +ricâl-i tersâne ihtimâm-ı tâm ve sa‘y-ı mâ-lâ kelâm etmeleri sebebi ile eğerçi kurb ve + +mulâsıkında olan mahzen-i çupa isâbet etmediği ve lakin Mahzen-i Sırb külliyyen + +muhterik ve derûnunda mevcûd olan mühimmât ve âlâtın ihrâcı mümkün olanlardan + +ma‘adâ ekseri muzmahil olmağla bu husûs bilâ-meyn-i isâbet-i ‘ayn olup, fâ-mâ-ednâ + + +----- + + + +taksîrâta haml ile zâbitâna şîn olacak hâlet olduğundan tersâne emîni olan Mollacık +zâde Ali Ağa ve cânib bulunan Sâlih Efendi ve mahzen-i mezbûrun kâtibleri ‘azl ve + +etmekleri âhire tevcîh ve kendilere diyâr-ı âhire nağy ve tağrîb ile ta‘zîr ve te’dîb + +olunduktan sonra, tersâne emâneti hâcegân-ı divândan dergâh-ı ‘âlî yeniçerileri kâtibi + +olup, sâl-i hûrda ve zât ve zamân hasebiyle umûr-dîde ve vâki‘ olan esfâr-ı humâyûnda + +izhâr-ı vücûd etmiş ve ömr-i ‘azîzi hidemât-ı dîn ve Devlet-i ‘Aliyye ile geçmiş + +istikâmet-i şi‘âr ve vücûh ile mücerrebü’l-etvâr olan El-hâc Mehmed Efendi’ye tevcîh + +ve ‘inâyet buyurulup muhterik olan mahzen-i mezbûrun i‘âde-i nebâsı ve pezîrâ-yı tâf + +olan âlât ve mühimmât-ı donanma-yı humâyûnun müceddeden tedârik ve ihzâr ve + +istîfâsı husûsu ‘uhde-i himmet ve liyâkatine ihâle ve tefvîz ve bu emir hatîra ta‘yîn ve + +tahsîs buyurulmağla, mü’eddâsınca ‘avn + +ü ‘inâyet-i hazret-i Bârî mukâreneti teveccühât-ı cenâb-ı Şehriyârî inzimâmıyla az + +müddette mahzen-i muhterik-i mezbûru vaz‘-ı sâbıkından ahsen ve a‘lâ metânet ve + +rezânet üzere binâ ve fenâ-pezîr olan edevât ve eşyânın dahi i‘âde-i ma‘dûm ve misilli + +müceddeden tedârik ve ihzârında istiksâ ederek ke’l-evvel belki ezyed ve ekmel ihmâl + +ve iskâl mühimmât ile mahzen-i merkûmu mâl-âmâl edip, ihlâs-istikâmet-i ihtisâsı + +sebebi ile enkişet-güzâ-yı istiğrâb olacak hidemâta muvaffak ve makrûn olmağla + +istihsâl-i rızâ-yı yümn iktizâ-yı pâdişâhîde bu vechile dahi bezl-i mechûd ve ke’l-‘ilm-i + +gevher-sadâkati manzûr ve meşhûd oldu. + +**Ref‘-i Tuğ ü Sancağ-ı Hamevî-zâde Ahmed Paşa Vâlî-i Rakka Vukû‘-ı Tevcîhât-ı** + +**Bazı Manâsıb-ı Vüzerâ Vürûd-ı Haber-i vefât-ı O** + +Öteden beri meşhûd-dîde-i devrân ve manzûr-ı ‘ayn-ı ‘âlem-yân olduğu üzere bazı + +eşhâs ve habâset ihtisâsın asl-ı hilkatleri tabâ‘-ı sebâ‘ üzere maftûr olmağla cebelî + +isti‘dâdları ancak ızrâr-ı ‘ibâd ve zulüm ve i‘tisâfa mu‘tâd ve ekserinin tama‘-ı hâm ve + +hâmet encâmı sebebi ile hırs ve âzı müzdâd olduğundan çend rûz müsâ‘ade-i rûz-gânen + +beh-nâcâra iğtirâr ve ârûzu derûn-ı kasvet şi‘ârına hevâdâr olarak irtikâb-ı envâ‘-ı + +mezâlim ile iftihâr ederek emvâl-i ‘ibâdullaha dest-i ta‘addîyi dırâz ve cevr ü zulüm ile + +celb ü idhâra âğâz edip, bu tarîkiyle servet ve yesâr sâhibi olan gaddâr-mekkârlar ‘ale’d +devâm mezmûm-ı enâm ve menfûr-ı hâss ve ‘âmm ve rüsvâ ve bed-nâm olduklarından + +ma‘adâ kârvere-i vücûd-ı bed-bûdları ednâ müddette seng-i inkisârdan meskûr ve kahr-ı + +cenâb-ı Kahhâr ile makhûr olageldikleri kerrât ile meşhûd ve manzûr olup, husûsan bu + +güne muzâleme inhimâk ve ikdâm-ı bâ-yı vech-i kân-ı emr ulü’l-emre ‘adm-i ‘itâ‘atten + +neş’et ederek hareket-i hüsrân encâm olmağla bu takrîb ile fermân-ı vâcibi’l-ittibâ‘ + + +----- + + + +halîfe-i devrâna ser-fürû etmeyip tuğyân ve vâdî-i bağy ve gavâyitte ser-gerdân olmaları + +bi’z-zarûre iktizâ etmeğin bâ-emr-i hadd-i ezmân-ı kalîlde ya maktûlen helâk ve yâhut + +‘ârıza-i kâtile ile hatf-i anfa üftâde-i hâk-mağâk olup, cezâ-yı mâyâyıkların bulmağla + +sâire mûceb-i ‘ibret ve kendileri mazhar-ı ta‘n ve mezmet olarak bed-nâm-ı cihân + +oldukları zamân zamân belki ânen fe-ân müşâhede ve mu‘âyene oluna gelmiştir. Pes +amedî bu mukaddeme-i muharrerede tedkîk ve kâ‘ide-i mümehhedeye tatbîk olunduğu + +sûrette her bâr sû-i harekâta serî‘an mücâzât derkâr idiğü zikr-i âtî husûstan tahkîk + +olunur. Münâberîn müddet-i + +vâfireden beri ber-vech-i mâlikâne Rakka Vâlîsi olup, bundan akdem Erzurum cânibi + +ser-askeri olan Hamevî-zâde vez��r Ahmed Paşa ba‘de-edâi’l-me’mûriye me’zûnen + +mansıbına ‘avdet ve mahall-i hükûmetine varıp ke’l-evvel ikâmet **r- murâd eyledikte** + +‘umûmen Rakka ahâlîsi ittifâk-ârâ ve cem‘iyyet-i ‘azîmi ile şehrin medhal ve mu‘ber ve + +derîçe ve mümerlerin sedd ü bend ve vezîr-i müşârün-ileyhi şehre duhûlden men‘ ve + +sadd edip, devr-bâş ** devr-bâş ile tard ü ib‘âd ve bu güne hilâf-ı mu‘tad harekete** + +cesâretleri mugâyir-i rızâ-yı Humâyûn-ı şehriyârî olduğunu yani cümlesi ‘ilme’l-yakîn + +bilirler iken ve irtikâbları kemâl-i ‘acz ve ızdırâblarından neş’et eylediğini müşâk-ı bâr +gerân zulüm ve‘udvândan bî-tâb ve ve tavân ve nâire-i cevr-i bî-pâyân-ı hânımân-ı + +tahammülleri sûzân eylediğini müş‘ir ‘umûmen ahâlî muhzır ve taraf-ı şer‘den ‘arz ve + +mevâd-ı ‘adîdeden zulmen alınan mebâliğ-i mütebeyyin hüccetleri ile birkaç nefer + +adamları Âsitâne-i sa‘adete gelip i”lâm-ı hâl ve istirhâm etmeleriyle husûs-ı mezkûrun + +sıhhatine kesb-i ıttılâ‘ için mahallinden serâ ve ‘alenen istifsâr olundukta nefsü’l-emr + +vezîr-i müşârün-ileyh Rakka Vâlîsi olduğu müddetten beri muktezâ-yı halkî ve lâzıme-i + +cebelîsi üzere hafra-i tabî‘ati olan sû-i tama‘ ve harîs ve az ile taht-ı hükm-i tûlâsında + +vedâyi‘-i hâliki’l-berâyâ olan zîr-destân-ı ahâlî ve re‘âyâ üzerlerine ‘ayn-ı i‘tisâfı bâzû + +dest-i ta‘addî dırâz edip, hilâf-ı vâki‘-i de‘âvî peydâ ve mahz-ı ve iftirâ ile benîr-i + +hakk ahz u habs ve îzâr ederek, ancak mevâd-ı ma‘lûmeden zulmen bin kese akçelerin + +aldığı kazâ-i merkûme sicillâtından ma‘lûm olmağla fî-mâ-ba‘d kârid-i be-istihvân-resîd + +fehevâsınca fukarânın bâr-ı senkin cevr u ta‘addîye tahammülleri mefkûd ve hâr hâr + +tekdîr ve ezâya sâmân-ı şekîbleri nâ-bûd olmağın, ser-pençe-i senet-gîr-i zulmünden + +kerîbân-ı cân-ı ahâlî-i rehârhâ buyurulup vâlî-i âhir nasıbı ile fukarâ müceddeden ihyâ + +buyurulmak bâbında istid‘â-yı ‘inâyet etmeleriyle husûs-ı mezkûr ‘alâ-vukû‘a taraf-ı + +hazret-i âsafîden rikâb-ı müstetâb-ı hüsrevâneye telhîs olunup keyfiyet karîn-i ‘ilm-i + +‘âlem-ârâ-yı mülûkâne buyuruldukta eyâlet-i merkûme Rûmeli Vâlîsi olup, bundan + +akdem bazı mehâm-ı seferiyye ru’yetine me’mûriyyet ile halen Sivas’ta ikâmet üzere + + +----- + + + +olan vezîr-i pâk-zamîr-i diyânet-semîr sa‘adetli Pîr Mustafa Paşa hazretlerine ber-vech-i + +mâlikâne mâh-ı Saferi’l-hayr’ın yirmi dördüncü gününden tevcîh ve ‘inâyet ve Rûmeli + +eyâleti dahi sadr-ı esbak Muhsin-zâde vezîr-i zî-şân sa‘adetli Abdullah Paşa hazretlerine + +ihsân-ı humâyûn buyurulduktan sonra, müşârün-ileyh Ahmed Paşa’nın bu güne zulme + +cesâret ve dâire-i rızâ-yı humâyûndan hâric hareket eylediği için ‘ibreti li’s-sâirîn te’dîb + +ve tağrîbi lâzım gelmekle tuğ ve sancağı ref‘ ve kendisi Rodos Cezîresi’ne nağy ve iclâ + +olunmak üzere İrâde-i ‘Aliyye-i cihân-dârî ta‘alluk ve vech-i meşrûh üzere sâdır olan + +fermân-ı ‘âlî-şânın ‘unvânına Hatt-ı Humâyûn keşîde buyurulup hala Mîrahor-ı Evvel-i + +Şehriyârî Hasan Paşa-zâde Abdullah Bey mübâşeretiyle irsâl olunmuştu. Bu esnâda + +müşârün-ileyh Ahmed Paşa bâlâda tahrîr ve tastîr olunduğu üzere, hâye duhûl + +temennâsı nâ-kabûl olduğundan dâiresine ihtişâd eden haşerât evgân ve levendât ile + +Haleb havâlîsinde güşt-i güzâr üzere iken, mübâşir-i mûmâ-ileyh tarafına vâsıl ve hâmil + +olduğu, Hatt-ı Humâyûn ile ma‘nûn emr-i şerîf-i ‘âlî-şânı ‘arz u irâ’et eyledikde sûreten + +itâ‘at gösterip mübâşir-i mûmâ-ileyhi biraz müddet yanında leyte ve le‘alle ta‘vîk + +ederek, muktezâ-yı cebelîsi üzere pes perdeden sûret-bâzî-i dek ve desîseye âğâz ve + +levendât haşerâtı fitîle fürûz tahrîk ile eşkâl-i âher irâ’et ve ibrâz ederek cem‘iyyet ve + +‘umûm ile mübâşir-i mûmâ-ileyhin üzerine hücûm ve biz paşamızı vermeziz deyü + +tedhîz-i evzâ‘ ve kale-i gûh-ı ‘isyâna irtikâ ve irtifâ‘ ile yukarıdan aşağı mu‘âmele ve + +cevâb- dereşt ile mu‘âraza ve mücâdeleleri ve levle-iengîz-i meydân kazâhat oldukta + +vezîr-i müşârün-ileyh meyânede mütevassıt şeklinde tecâhül-i ‘ârif vâdîsinde teslîm ve + +mülâyemet göstererek ve levendâtın hâli böyledir bbunlara âdâb-ı munâzara üzere + +kelâm ifhâm olunmaz diyerek mübâşir-i mûmâ-ileyhi tahvîf ve teb‘îd kaydıyla emr-i + +ulû’l-emre itâ‘atten rev-gerdân ve vâdî-i ‘isyâna devân olmağla mübâşir-i mûmâ-ileyh + +dahi encâm-ı kâra nazaran bâr-kerân-ı me’mûriyeti dûş-ı ibrâmdan endahte-i gûçe-i + +ârâm ve iktizâ-yı hâl üzere keşîdeti’l-câm-ı rehvâr-ı ikdâm olup, keyfiyeti ‘alâ-vukû‘a + +Âsitâne-i sa‘adete tahrîr ve i‘lâm eyledikte, Zıllullah kerâmetli pâdişâh-ı ‘âlem-penâh + +hazretleri niyâm-zamîr-i tecellî-semîrlerinden şemşîr-i serî‘i’t-te’sîr du‘â-i ‘aleyhî vezîr +i müşârün-ileyhe havâle ve izâle-i vücûduna imâle-i rû-yi makâle ve teveccüh ile + +çok görmüşüz zevâlini gaddâr olanların me’lini tekavvuh buyurup bu esnâda + +bir iki gün mürûr ve nutk-ı pâk-i cenâb-ı kutb-ı zamân halîfe-i devrân hazretlerinin + +mukaddem ve tâlî vechile netîcesi zuhûr edip, der-‘akab mübâşir-i mûmâ-ileyhin tekrar + +vârid olan tahrîratının mefhûmunda vezîr-i müşârün-ileyh Haleb havâlîsinde vâki‘ + +Mercidabık nâm mahalde ordusuyla ikâmet üzere iken, sene-i merkûme Cemâdiye’l +Evvelîsi’nin yirminci günü bâredeti Allahu Te‘âlâ hulûl-i ecel-i mu‘ammâ ile hatf-i anfa + + +----- + + + +terk-i kâr-bâr-ı fenâ eylediğini ve iktizâ-yı me’mûriyeti üzere emvâl ve eşyâsını zabt ve + +levendât makûlesinin yalakların vermekle ve âher vech-i vecîh ile cem‘iyetlerin tefrîk + +ve teşniyet ve müteveffâ-yı mûmâ-ileyhin ser-kârda olan bazı adamlarıyla Haleb’e + +geldiğini ‘arz ve inhâ eylemiş fe-subhân Allahu le-kadîr ve hasbiyâ Allahu ni‘me’l-vekîl + +paşa-yı merkûm bu güne cem‘iyyet-i haşerât ile bir dâhiyye-i dahya olup, bâ‘is-i pâ +mâlî-i fukarâ olmak mülâhazası derkâr iken, zuhûr-ı eltâf-ı hafiyye-i ilâhiyye ile inidâm +ı vücûdu bu gâile-i hâilenin mûceb-i indifâ‘ı olduğundan başka, mücerred veliyyü’n +ni‘am-ı ‘âlem olan kutb-ı dil-âgâh-ı cenâb-ı pâdişâh-ı takvâ-penâh îde Allahu Te‘âlâ ve + +ibkâh hazretlerinin mugâyir-i rızâ-yı ‘âlîleri harekete cesâret ve emrine ‘adm-i itâ‘at ile + +izhâr-ı tuğyân ve gavâyet edenler hakkında ednâ teveccüh-i hidîvâneleri kâr-ger olup, ne + +rütbe-i serî‘i’t-te’sîr olduğunu te’emmül ve tefehhüm için cümleye tenbîh ve tezkîr ve + +bu madde-i ‘ibret-nişân-ı itti‘âza şâyân bir muva‘‘aza-i hikmet-semîr olmağa bast-ı + +makâle-i hâli itnâb üzere iktitâb olunup kerîme-i fe‘tebirû yâ ulû’l-elbâb mazmûn-ı + +‘ibret-nümûnu hâtime-nüvîs-i fazli’l-hitâb oldu. + +**Me’mûriyet-i ‘Asâkir-i Tatar der-Ma‘iyyet-i Ser-‘asker-i Cânib-i Kars ve Mürûr-** + +**Îşân-ı Ez-Havâlî-i İstanbul be-Üsküdar** + +Zikr-i evsâf-ı nikbet ittisâfı girânla güzerân ve beyân-ı hâl-i heybet-me’âli rû-yi sahâyife + +sevâd-ı zulmet-nişân olan Nâdirşâh-ı hüsrân-iktirân-ı İran şahlığı devâ‘îsi ile hurûc ve + +dâire-i bağy ve tuğyâna vülûc edeliden beri gün be gün kibr u gurûru efzûn olduğundan + +bu güne hadd-i nâ-şinâsâne evzâ‘ ve etvârına ‘inâyet-i Bârî Te‘âlâ ile mücâzât olunmak + +musammem ve bu halâlde memâlik-i A‘câm’ın tâht-ı târâc ve mezbûrun züccâce-i + +gurûr-istidrâcı senkrîze-i idbâra amac kılınmak lâzım gelmekle öteden beri + +meşhûd olduğu üzere gâret-i a‘zâ-yı tebe-kârda tâife-i Tatar ve gâ-kerdâr şîr-çâlâk-i + +meydân-ı iştihâr olmalarıyla tâife-i merkûmeden bir miktar ‘asâkirin cânib-i İran’a sevk + +u tesyîri zamîr-i lhâm-pezîr-i cenâb-ı şehin-şâh-ı devrâna lâyıh olmağın, bundan akdem + +on bin Tatar ‘adv-i şikâr tertîb ve techîz ve ihrâc eylemek bâbında hala fermân-fermâ-yı + +iklîm-i karîm celâdetli Selîm-girây Han hazretlerine nâme-i Humâyûn-ı şevket-makrûn + +şeref-bahş-i sudûr ve de’b-i kadîm üzere kırk bin kuruş sekbân akçesi ve ser-gerde-i + +tâife-i mezbûreye ilbâs için kırk savb hil‘at irsâl ve ‘asâkir-i merkûme tertîb ve ihrâc + +olundukta Balıklava İskelesi’nde müheyyâ olan merâkib ve sefâyine irkâb ve Anadolu + +cânibinde Ünye ve Giresun İskelelerine nakl ve îsâl ve ondan savb-ı maksûda sevk ve + +isrâ‘ olunmaları için şeref-bahş-ı sudûr olan emr-i ‘âlî-şân ile dergâh-ı ‘âlî + +gediklilerinden İskeleci Mustafa Ağa me’mûr olmuştu. Lakin deryâ ahvâli muvâfık + + +----- + + + +rğzgâra mevkûf olup, müsâ‘ade-i eyyâm olduğu sûrette tevakkuf ile imrâr-ı vekt ü + +zamân olması ihtimâl-i gâlib ve berren ‘azîmetleri müâsib görülmeğle selâtîn-i + +Cengîziyye’den üzerlerine başbuğ nasb u ta‘yîn buyurulan Nûreddîn Selîm-girây Sultân + +ve ma‘iyyetine terfîk kılınan Kâsım-girây Sultân on bin nefer Tatar-ı celâdet-âsâr ile + +cânib-i karîmden nuhzat ve hareket ve îsakçı mu‘berinden ‘ubûrları hengâmında esnâ-yı + +râhta olan bilâd ve ‘ibâdı müzâhemelerinden sıyânet için iki fırka olmalarıyla bir fırkası + +mûmâ-ileyh Kâsım-girây Sultân ma‘iyyeti ile mâh-ı Rebî‘ü’l-Evvel’in beşinci günü + +havâlî-i İstanbul’a vusûl ve sâdır olan fermân- ‘âlî mûcebince Boğaziçi’nde vâki‘ + +Büyükdere ta‘bîr olunan mahalle sevk ve tesyîr ve ondan kayıklar ile karşı tarafta + +Hünkar İskelesi demekle ma‘rûf olan mahalle imrâr ve ondan Üsküdâr’a naklolunup + +Sultân-ı mûmâ-ileyh Behâyî yalısında tertîb olunan ziyâfete da‘vet ve kethüdâ-yı sadr-ı + +‘âlî ve defterdâr efendi ve re’îsü’l-küttâb efendi ve bazı ricâl-i devlet mahall-i merkûmu + +teşrîf ve Sultân-ı mûmâ-ileyhe mu‘tâd üzere ba‘de’l-ikrâm ferâce sof kakım kürk iksâ + +ve iki bin kuruş ‘atiyye-i humâyûn ve bir re’s donanmış rahş-ı behcet-nümûn ihsân-ı + +hüsrevâne ve yirmi sekiz nefer ittibâ‘ına hil‘atler ilbâs olunup mesrûren Üsküdar’a irsâl + +ve mâh-ı merkûmun ikinci günü mûmâ-ileyh Nûreddîn Selîm-girây Sultân hazretleri + +dahi bakiyye-i ‘asâkir-i Tatar ile vürûd ve vech-i muharrer üzere mahall-i merkûmdan + +mürûr edip, kendisi Sultâniye nâm câ-yı dil-küşâda tertîb olunan ziyâfete da‘vet ve + +re’fetli sadr-ı a‘zam ve düstûr-ı mefham ve efham hazretleri mahall-i merkûmu şeref +kudûmlarıyla teşrîf buyurup Kaptan-ı Deryâ vezîr-i mükerrem sa‘adetli Mustafa Paşa + +hazretleri ve Sadr-ı Rûm fazîletli Es‘ad Mehmed Efendi hazretleri ve bazı ricâl-i devlet + +dahi da‘vet olunmağla, ba‘de’t-ta‘âm ve’l-ikrâm sultân-ı mûmâ-ileyhe ferâce çukaya + +kaplı samur kürk ilbâs ve beş bin kuruş ‘atiyye ve bir sîm-nîr-keş ve bir çift musanna‘ + +piştov ve bir tüfenk ve bir re’s donanmış esb gülgûn nâm-ı en‘âm-ı hüsrevâne ile şîrîn +gâm ve ser-gerde-i kabâil olan ricâline otuz beş aded kerrâkeler ve ittibâ‘ına iki yüz kırk + +savb hil‘atler iksâ ve bu vechile tebcîl ve ikram ile Üsküdar Sahrâsı’nda vâki‘ + +ordularına gönderilip bir iki gün âramdan sonra, mübâşirleri ma‘arifetiyle Kars cânibi + +ser-‘askeri ma‘iyyetine sevk ve irsâl olundular. + +**Tevcih-i Kazâ-i İstanbûl** + +İstanbul Kazâsı sâbıkan Galata Kadısı ve Mekke-i Mükerreme payesi olup, halen revak +ferâ-yı mesned-i meşihat-i İslamiyye olan sâhibi’r-rütbeti’s-Sâmîyye pîrî-zâde semâhetli + +Mehmed Efendi hazretlerinin necl-i kerimleri efdaletlerin akrân-ı Osmnâ Molla Efendi + +hazretlerine sene-i merkûme Cemâdiye’l-Evvelîsi’nin on altıncı gününde ‘inâyet ve + + +----- + + + +ihsân buyurulup üç ay mürûrunda kendi kendi istîfâlarıyla sâbıkan Medine-i Münevvere + +Kadısı Samancı- zâde Hüseyin Efendi hazretlerine tevcih ve bu vechile taltif ve terfîh + +buyuruldu. + +**Tevcîh-i Sadâret-i Rûm** + +Halen vücûd-ı mes‘ûd fezâil-nümûdu mesned-i Rûm’a şeref-bahşa olan Mehmed Es‘ad + +Efendi hazretlerinin müddet-i örfiyyeleriyle zamân-ı imtidadları kemal-i ‘ifâf ve nusfet + +birle icrâ-yı ahkâm-ı şer‘iyye ederek karîn-i hüsn-i hitam olmağla Mah-ı Cemâdiye’l +Ahirî’nin yirmi yedinci gününde ol mansıb-ı vâla ile kudemâ-yı tarîkten sâbıkan + +Anadolu Kadıaskeri olan câmi‘-i fazl u ‘irfân muktedâ-yı ehl-i ittikan-ı ‘Arab-zade + +Abdurrahman Efendi hazretleri mübeccel ve mükerrem buyuruldu. + +**Vüdrûd-ı Bazı İhbâr-ı Sâra ez-Muhâfızîn-i Ser-Haddât-ı Mansûra** + +Bu halâlde tevârîh-i mutelife ile ahval-i İran ve keyfiyât-ı düşman-ı heybet-nişâna dâir + +müteferrikan vârid olan bazı muhâfızin-i ser-haddâtın tahrîrâtı mûcebince vukû‘ ve + +şuyû‘u esânîde sahîha ile mesmû‘ olup, übbet-cerîde-i âsâr ve kurûr-ı ‘uyûn-ı nezâr-ı + +zevi’l-i‘tibâr olmağla sezâ-vâr bazı ihbâr-ı sâranın ‘ala-vetireti’l-icmal zîb-efzâ-yı sütûr +ı makal olmasında kalem-i bedâyi‘-nigâr-ı bî-sabr u karâr olmağla hadîka-i vâki‘i’l-hale + +berîn-i minvâl icrâ-yı zülâl-i makâl-i behcet me’l eder ki ‘avn u ‘inâyet-i cenâb-ı Bârî + +vukût-ı baht-ı Humâyûn-ı hazret-i cihan-dârî ile bu sâl-i meymenet iştimâlde imâret-i + +fevz ve ikbâl-i Devlet-i ‘Aliyye-i masûneti’z-zeval esbab-ı zâhire ile umûr-ı sünnetîden + +istidlâl olunmağla, ���ل bi’l-hayr olunmuştur. Ezan cümle İran ahâlîsi nâdir-gâdir-i + +heybet me’serden ser-apâr ve gerdân ve dâmin-i istîmâna âvizân olarak hânan-ı İran’dan + +Mekrî Hâkimi Mehmed Kalı Hân ve birâderi İmâm Kalı Bey iki binden mütecâviz + +hâneleriyle Köy Sancağı’na ve libas derûnuna gelip ikamet ve Tebrîz hâkimi Mehmed + +Kâsım Hân-ı Afşar ve Hoy hânı Murtazâkulu Hân ve Denbeli Beyi Mehmed Tâhir Bey + +bi’l-cümle Denbeli ‘aşîretiyle ve Mehmed Ali Bey Giresunlu ‘aşîretiyle ve Melik Ağa + +Akçakoyunlu ‘aşîretiyle ve Nuh Bey Hazırlı ‘aşîretiyle ve Hacı Ağa Tolulu ‘aşîretiyle + +ve İsmaîl Ağa Tâbanklı ‘aşîretiyle ve Ali Rıza Bey Rama Tütünlü ‘aşîretiyle Van + +taraflarına hurûc ve istîmân ile dâire-i emn ü amâna vülûc etmeleriyle her birlerini + +münâsibe iskan ve ser-gerdeleri mûmâ-ileyhime ilbâs-ı hil‘at ile taltîf ve nevâzişlerine + +dikkat ve ihtimâm eylediğin ve on muhâfızı mahsûs kaymesiyle der-devlet-i medâra + +i‘lâm ve taraf taraf bi’l-cümle rü’esâ-yı A‘câm ve rîş-i sefîdân ‘aşâir-i benâm ve havvâş + +ve huddâm güc ve hâneleriyle kalkıp Van ve Kars ve Musul ve ol havâlîlere ceste ceste + + +----- + + + +ve peyderpey vürûd ve nüzûl ve sâye-i humâ-pâye-i Devlet-i ‘Aliyye’ye ilticâ ve duhûl + +üzere oldukların müşârün-ileyh müşârün-ileyh Van ve Kars ve Musul vesâ’ir ser +hidâd muhâfızları Dersa‘âdet’e tahrîr ve ifhâm eyleyüp kesr-i zahr-ı kuvvet i‘dâ ve + +tahrîb memleket-i düşman bed-peyâ için vakt-i şetâ zarfından bu esnâlara gelince Van + +ve Kars taraflarından çete tarîkiyle peyderpey evlekâ-yı İran’a varıp ganâyım bîşemâr + +ile ‘avdet eden asâkir-i cirâr-ı düşman şikârdan fazla bundan akdem aklîm-i karîmden + +ihrâc ve Ordu-yu Hümâyûn’a tesyîr olunan on bin nefer Asâkir-i Tatar ‘ad ve şikâr + +Erzurum’da Ordu-yu Hümâyûn’dan eyler vech-i hareket ve Bayezid Sancağı tarafından + +memleket-i i‘dâya duhûl ve Revân toprağında Ağrı Dağı nâm-ı mahalden ‘ubûre + +mubâderet ile dûçâr oldukları düşman-ı cebâ’is semîri kahr u temdîr ederek ol havâlîde + +vâki‘ Mâkû Kal‘ası’nı dahi feth u teshîr edip, ganâyim-i kesîre ile ‘avdet eylediklerin + +başbuğları olan celâdetlü Nureddin Selim Giray Sultan hazretleri hâlen İran cânibi + +seraskeri Vezîr-i Mükerrem sa‘âdetlü Yeğen Mehmed Paşa hazretlerine mahsûs + +mektûblar ile inhâ ve tasdîr etmekle, serasker müşârün-ileyh dahi zikr olunan mektûb-ı + +meserret mashûbi Der-Sa‘âdet’e irsâl ve kendileri dahi ma‘iyyetlerinde olan asâkir-i + +encüm şemâr ve gâziyân-ı nusret desâr ile mâh-ı Cemâziye'l-aharâ’nın yirmi ikinci günü + +Erzurum’dan nihsat ve hareket ve Kars’da bazı levâzım ciz’iye-i tekmîl için bir kaç gün + +meks ve ve istirâhatten sonra, mütevekkelen ‘alâllahi te‘âla düşman-ı bed-tînetin + +bulunduğu mahle ‘azîmet ve ‘avn hak te‘âla ile kahr u istihsâline tahrîk isene süyûf-ı + +selâdet ve himmet üzere oldukların tahrîr eylediklerinden başka, hâlen Diyarbekir Vâlisi + +Vezîr-i Mükerrem sa‘âdetlü Çeteci Abdullah Paşa hazretleri dahi Musul tarafından + +Memâlik-i i’dâya duhûl ve iktihâm ve dâr ve diyârların tâht ve târâc ve dûçâr oldukları + +düşmanı sihâm kahr u istihsâle imâc ederek ahzesâr ve intikâma sa‘î ve ikdâm eylemek + +üzere bi'l-edâ tahrîr ve beyân olunduğu vech ile me’mûr ma‘iyyeti kılınan merteb-i + +cüyâş deryâ hurûş ile mâh-ı merkûmun sekizinci günü Sahrâ-yı Musul’dan tef‘-i hıyâm + +ârâm ve savb-ı maksûdî olan Diyâr-ı A‘câm’a tahrîk-i i‘lâm zafer-i irtisâm etmeleriyle + +Şâh-ı ‘âkibet tibâhın ahvâli perîşân ve diğer gün livâ’i istidrâcı pest ve ser-nekûn olması + +sâlifü'z-zikr hâlâttan ber-mûceb esbâb-ı ‘âdî müstefâd ve imdâd cenâb-ı vâhibü'l-emâl + +ile me’mûl ve müsted‘â ve husûsan geçen sene Kars’tan ye’s ve harman ve hıybet ve + +hazelân ile ‘avdetinden beri Dağıstan üzerine bir kaç def‘a sevk-i leşker habâset ve + +kendisi dahi bi'n-nefs ‘azîmet edip, istîsâl ahâlî-i Dağıstan diyânet-i iştimâle sarf-ı mâ +hasal tâb ve tâkat etmişken baht-ı vârûnî gibi livâ’i garûrî ser-negûn ve kıt‘â zafer-yâb + +olamayıp her ‘azîmetinde vâyâsı kesr ve hezîmet ve câşını senec devribâş kahr u + +mezillet olup, hatta bir def‘asında kesr-i fâhiş ile münkesir ve perîşân ve kendisi mecr u + + +----- + + + +hâ-firâre şinâbân olup, başta olan sorgûç ve raht ve besâd ve yedekleri ve bi'l-cümle + +tınâb ve hıyâm ve esbâb-ı ihtişâmî nasîb dest-i intihâb ve iğtinâm-ı gazât lez-kiyân olup, + +Allahü'l-hamd ve'l-menâ Ehl-i İslâm her halde Mansûr ve muzaffer ve i‘dâ-yı li’âm-ı + +kebîr ve gurûru sebebî ile makhûr ve med-mer olmuşdur işbu sene-i mübârekede + +hâmî-i dîn-i mübîn ecnâb-ı halîfe-i rû-yı zemîn dâme fî hıfz rabbü'l-‘âlemîn hazretleri + +kelâm-ı hikmet itsâmî üzere ‘amel buyurup ‘âlem-esbâbın + +muktezyâsını fevka'l-hudû'l-gâye icrâya şeref-sudûr eden Emr-i Hümâyûnları + +mûcebince ricâl-i devlet bezl-i tâb ve tâkat ve vakt u zemânîleri Asâkir-i Mansûre’nin + +techîz ve tesyîr ve zehâyir ve mühimmâtlarının tertîb ve takdîmi husûslarına sarf-ı + +mukadderat olunmak hasebiyle Ordu-yu Hümâyûn’da cins-i zehâyirin ve fertî ve + +Asâkir-i İslâmın Sefer-i Hümâyûn’a rağbeti ve havâ-hâş tâm ile i‘dâ-yı bed-kâm üzerine + +hücûm ve iktihâma kemâl müsâre‘at ve ikdâmları meşhûd ve ma‘lûm olunduğuna + +binâ’en inşa’allahü te‘âla cenûd-ı gayret nemûd-ı İslâmiye’nin mansûr ve muzaffer ve + +fie’-i tâğye’i rafza ve melhadînin külliyen makhûr ve medmer olmaları iltâf-ı ilhiyeden + +me’mûl ve müsted‘âdır deyü vürûd eden haberlere binâ’en ve mâ'n-nasara'l-emen + +‘indillah nas-ı kerîminin medlûl-i hikmet meşmûlî üzere cenâb-ı pâdişâh diyânet penâh + +takvî destegâh dâme mâdâme'd-dinyâfî hıfzı'l-ele hazretleri ‘amel ve hareket buyurup + +esbâb-ı zâhire ve tedârikât kaviyye-i Kahire’ye istinâd ve i‘timâd etmeksizin ‘amde-i + +erkân-ı feth ve nusret olan ‘avn ve ‘inâyet hazreti rabbü'l-‘izzete itkâ ve rabta kalb ü + +kâlib ile istizhâr etmeleriyle Âsitane-i Sa‘âdet’de mukîm olan sulhâ ve ibrâr ve bi'l +cümle sığâr ve kibâr istid‘â-yı fevz u gâlibiyet ile müteveccih dergâh cenâb-ı vâhibü'l +emâl ve her halde asâkir muvahhidîn mâlik-i nisâb fevz ve intisâr ve düşman-ı bed-âyîn + +külliyen üftâde’i çâh-ı helâk ve bevâr olması için cevâmi‘ ve mesâcidde sabh ve + +musârefe‘ iyâde’i du‘â olunmak üzere Fermân-ı Hümâyûnları şeref-sudûr eyledi. + +**‘Azl ü Nasb Ser-Topçu’-i Dergâh-ı ‘Âli ve Beyan-ı Vasf-ı Cezî-i Binâ’i Tophâne-i** + +**‘Âmire** + +Dergâh-ı ‘âlâ Kapıcıbaşılarından olup, müddet-i medîdeden berü Topcubaşı olan + +Mustafa Ağa zâtında müstekîm ve sadâktekâr ve fenn-i binâ ve hendese vesâir bu + +makûle sanâyi‘de muhâret nâmesi bedîdâr olduğundan bundan akdem Tophâne-i + +‘Âmire’nin müceddeden binâ ve ihyâsına irâde-i ‘aliye-i hazret-i cihânbânî ta‘allük + +etdikte mûmâ-ileyh Mustafa Ağa sâ’ir resâmân ile tasvir zihnî olan tarh-ı binâ ve resim + +hey’eti mahyelesin harcah çıkarmak ve itmâmına dek nezâret ile hizmetinde bulunmak + +üzere me’mûr buyurulup gerek ağâ-yı mûmâ-ileyh ve gerek sâ’ir hendesegârlar resm-i + + +----- + + + +binâ-yı mezkûrda tasvirleri üzere tarh efken-esâs ve şekl-i kenkemize hâ-yi felek memâs + +hey’et-i tâkhâ-yı bî enderâsı sûret-i pezîr-vîr kâleb müstahsene-i bî nazîre ifrâğ ile + +semâh cihâna galgale endâz ve küşûrâ kâlime ve levlegîr olmasında her biri hayâl-i + +dikkat me’elleri üzere eğerce i‘mâ olundular. Lakin bu bâbda mücerred-i nazaran kesîr-i + +te’sîr hazreti şehriyârî ve mahz hemem-i bî hemtâ-yı cenâb-ı cihândârî mülâzemesi bir + +kâtiyle bir binâ-yı matbû‘ ve bir resm-i masnû‘ sûretyâb zuhûr olmuşdur ki eşkâl-i + +cemâl ârâsî âyîne-i deryâya ‘aks-ı indâz olmasa ‘âlemde mesâlî lâ‘în re’t ferîdesi + +lâmi‘asınca nezâre ta‘rîf ve i‘lâm nâ-kâbil ve eğer âvâze-i hey’et müstahsene-i mergâbu + +sadâ-yı tûb ra‘id-i âşûb gibi ve levle endâz kalel sîhr hînâ-fâm ve tanîn-i efken Sâmî‘a-i + +i‘dâ-yı le’âm olmasa vasf-ı hâlî ve lâ-izn-i sema‘at sema‘at hazîdesi nâbigasınca + +hizâra tavsîf ve efhâm bî tâ’il ide tarz mebnâ-yı zeybende tarâzîni seyr ü temâşâ edenler + +ol nazarda sânîsini sâha-i ‘âlem-i imkândan seleb ve ib‘âd ve dîde-i ahvâl-i nazardan + +gayri, mesnâ olmasını isnâd ve i‘tikâd eder nâ-yâbdır derler bu cihetten ta‘rîf hey’et-i + +matbû‘ ve mevzûnı dâ’ire-i idrâkden bîrûn olduğundan kelâm-ı meşhûr olan deryâdan + +kadre ve hûrşîdden zire ta‘bîrîni tekrâr ile hâme-i bedâyi‘ nigâr-ı numûne-kârlık edip, + +bu vech ile ibtidâr eder ki derûn-ı gayret meshûnî tavbed velî bir mecmû‘a-i ‘arefân + +mânende nakveş mânî pesende ile pervîb ü zîbâ ve bîrûn-ı safvet nemûnî masîkal-i tob + +şa‘şa‘a fermâ âsâ mer’et mücellâ-yı hoşnemâd yetmeğe ihrâd veyâhud şekl-i hey’et + +fezâsı keviyen kale’i keve-kâf ve her köşesindende mübeddem nice eserdir hâ-yı zehre +şikâf peydâver ve nemâ olup, ravî hasma anılmakta ve çehre-i kefâre zehrâbe fişân izâr + +olmakta bî sabr u karar belki iftirâb bâret ve nârder ve'l-hâsıl vasf-ı hey’et gerdûn + +nemâsı hıyâm sepehrene kıbâb âsâhir ne kadar kayd-ı habâlî ta‘bîr ile etnâb olunsa + +mânında gerdeş gerdûn netice-yâb olmayıp sahn-ı ‘âlemde nazîr ve mânendîn bulmak + +fikriyle cesetcû edenlerin zahmeti tûb buluna gideceği zâhir ve hevîdâ ve nişângâh-ı + +meddah ve etrâsına nigâh-ı hayâl nârsâ olmağın, bu mahallin iktizâsı üzere zenbûrun + +yerâ‘a-i îrâ‘ğa sormayıp fâlye vermeden der-gemîn güzîr olmadan nâşî, keleviş beyhûde + +meydâne itilmeden tehâşî ederek te’addid pezîr olacak dâne-i kelâmî toptan edâ ve + +ihtisâre âgâz eyledi. Fî nefs-i'l-emre âyine-i ma‘mûre-i mezkûrede Topcubaşı mûmâ +ileyh Mustafa Ağa’nın sadâkat ile hizmeti makbûl dergâh-ı pâdişâh ‘âlempenâh olup, + +fenn-i benâda mehâret ve memâreseti karîn-i ‘ilm-i ‘âlem ârâ-yı melûkâneleri olmağla + +zîrde tahrîr ve beyân olunacak emr-i ihma mûmâ-ileyh gibi bir binâ emîni nasb u ta‘yîn + +olunması lâbed ve muktezâ olunduğundan sene-i merkûme şehr-i Receb’in yirminci + +günü topcubaşılıktan ‘azl ve husûs-ı atiyü'z-zikre binâ emîni nasb ve yine sâbıkan ocağ +ı mezbûr kethüdâsı Belgırad’da Topcubaşı vekîli olan diğer Mustafa Ağa ser topçu-i + + +----- + + + +dergâh-ı ‘âlâ olup, huzûr-ı hazret-i âsafîde hil‘at-i fâhire'l-bâsiyle mümtâz-ı ikrân + +buyuruldu. + +**Binâ ve Ta‘mîr Sed-i Kebîr der** İskenderye-i Mısır ve Me’mûriyet-i Mûmâ-ileyh + +**Mustafa Ağa Ser Topçu-i Sâbık** + +Mukârenet-i tevfîk rabb-i kadîr ile Padişah-ı İskender-i serîr hazretlerinin kahır kahır + +mânî’-i melûkâneleri kâh mu‘âreke ve kâh mütâreke tarîkiyle sedye’i cûc i‘dâ-yı li’âm + +olduğu gibi iltâf-ı şâmilete'l-etrâf hadîvâneleri dahi i‘mâr memâlik-i İslâmiye’ye mebzûl + +v meşmûl olup, hüsn-i niyet ve safâ-yı taviyyet şehriyârîleri berekâtıyla bu âna dek + +sebet cerîde-i rûzgâr olan asâr-ı cümle-i bi-i‘tibârları dâ’ire-i te‘dâd ve şimârdan bîrûn + +olduğundan mâ‘adâ bu defa dahi zikr-i âtî muvaffak oldukları eser-i hayrın ol emirde + +tedârik-i esbâb ve rehâlî için masrûf olan himmet be-himmetâ-yı melûkânelerini ba‘zen + +beyân zımnında eğerce icmâl mukâbilinden tafsîl hâl-i ihtiyâr olmuştur. Lakin ol + +padişah bî nazîrin bu güne envâ‘-ı hayrât ve Memâlik-i İslâmiye’yi ‘umrân + +kasdıyla âsâr-ı mîrâsa meyl ve rağbetleri ve ihtimâm ve dikkatlerine mertebede + +olduğunu iş‘âr ve tenbi‘ âsâr edenlere yâdigâr ‘ibret-medâr olmak için sebt-i sahîfe-i + +eser olundu. bundan akdem bender İskenderiye garbında vâki‘ Kal‘a-i Ebukıber ile + +mu‘iddiye nâm-ı mahallin beyninde olan sevâhil gâyet münhafaz olmaktan nâşî, bahr-i + +mâlhî arâzî-i aklîm bahîreye duhûlden men‘ ve sadâ için kadîmü'l-eyâmdan beri mebnî + +olan sed kebîr tilâtım-ı emvâc bahriyle münhedim olup, mâ’i bahr-i mâlih mehâl + +müte‘addideden arâzî-i bahriye cârî olarak bir kaç kıt‘a kara ve kasabâtın arâzîsini + +garkâb ve harâb edip, sevâhil-i nâ peydâ perder pâ-yı bî intihâ hâdis ve hevîdâ olmağla + +zikr olunan bahr-i hâdisin sâhil cenûbesi mâ’-i Nil-i mübârekeden bender-i + +İskenderiye’ye cereyân için mebnî ve ma‘mûl Ter‘a-i Eşrefiye’nin dîvârına nuttasıl ve + +iki zirâ‘ mikdârı mahalline dek mürtefa‘ olduğuna binâ’en letamât-ı emvâc ile dîvâr-ı + +merkûmun ‘arâkıl nâm mahlî dahi münşakka olmağın, dîvâr-ı merkûm bundan sonra, + +münhedim olmak lâzım gelse ter‘a-i mezbûrenin îtâline sebeb be bâdî ve mâ’i bahr-i + +mâlih aklîm feyûme müntehî olup, bender reşîd ve meyâd havâlîlerinde olan mezâri‘ + +pirinci yâlıklıya gark edeceği nümâyân olmağla bir gün akdem sedd-i mezbûrun + +binâsına mübâşeret olunmak ehem umûrdan olup, ancak binâsının vakt-i mahsûs ve + +ma‘înî riyâh-ı cenûbiyenin hubûbu iştidâdında olmağla der-Devlet-i Âliye’ye i‘lâm ve + +isti‘lâma intizâren emr-i er-vakt ü iyâm olmaksızın hemân müsâ‘ade-i Hümâyûn hazret +i cihânbânî erzânî buyurulduğunun haberi vürûdunda bir ucdan binâsına mübâşeret + +olunmak mülâhazasıyla halen Mısır Vâlisi Vezîr sütûde-i tedbîr-i sa‘âdetlü Ragıb + + +----- + + + +Mehmed Paşa hazretleri Mısır mi‘mârîni ve mukaddeman sedd-i mezbûrun bir kaç defa + +ta‘mîrinde bulunan mühendisleri götürdüp keşf-i sâbıkları vaktinde münhedim bulunan + +mahalden bu vakte dek rafte rafte münhedim ve binâya muhtâc olan mahalleri birbirine + +mukâyese ve tatbîk birle keşf yollu bir defter tertîb ve defter-i mezbûrde bilâ + +derûmiyeden nakle muhtâc olan kerâste ve mühimmâtı ecnâs ve mikdarlarıyla işâret ve + +tahrîr edip, lakin binâ’i mezkûr merkelli olduğu cihetten yalnız ol-tarafta olan binâ ve + +‘amelenin re’-yi ve tahmînleriyle iktifâ olunmayıp geriki gibi keşf ve mu‘âyene ve emr-i + +binâsında müşâvere ve müzâkere için Âsitane-i Sa‘âdet tarafından dahi üstâd-ı + +mühendisler ve fırkate kapûdânlarından olup, bu güne ebniye husûsunda mahâreti olan + +çelbânı kapûdân bir kaç kıt‘a fırkateleriyle ve bir kıt‘a çekdirme sefînesi ve mükemmel + +âlâtlarıyla bir kaç nefer tûlûmiyeciler ta‘yîn ve irsâl olunmak münâsibi düğün Vezîr-i + +müşârün-ileyh hazretleri memhûr kâyimeleri ile Dersa‘âdet’e i’lâm ve bu husûsa dâ’ir + +ümerâ’i mısravîdî ocak zâbıtları ve ihtiyârları üç kıt‘a mahzar irsâl etmeleriyle cümlesi + +taraf-ı Sadrı‘azamîden rikâb-ı müstedâb hasrevâneye ‘arz ve takdîm olundukta ser-tâser + +‘arzî on veyâhud on iki zirâ‘ ve irtifâ‘î iki zirâ‘ ve tûlî dahi iktizâsına göre olmak + +şartıyla sedd-i mezbûrun yerlü hasr misüllü metânet ve istihkâm üzere binâ olunmasına + +müsâ‘ade-ş ‘Aliye-i Hümâyûn hazret-i cihândârî erzânî kılındığına binâ’en bilâ + +derûmdan gönderilmek gönderilmek üzere tertîb olunan ecnâs-ı kerâstenin Hassa + +Mi‘mârbaşı ve ricâli Tersâne-i ‘Âmire’nin erbâb-ı vukûf ve sâhib-i dirâyetleri + +ma‘rifetleriyle fî’âtı vaz‘ ettirildikte cümlesinin bahâları kırk bin kuruş tecâvez etmekle, + +Selânik garbında vâki‘ sedre kıyısı ma‘denî dağlarından ve ol-havâlîden kat‘ ve hâzır ve + +âmâde olmasına mübâşeret olunup ve Mısır Çorbacılarından mukaddeman Kahire-i + +Mısır tarafından sedd-i mezbûrun ta‘mîrine mübâşir olan mamûd çorbacıbaşı Âsitane-i + +Sa‘âdet’de bulunup ve mârre'z-zikr Çelbâkî kapûdân dahi Dersa‘âdet’e götürdülüp ve + +bu husûsa vukûf ve şu‘ûru olan ba’zı kimesnelerden keyfiyet-i ahvâl tefahhus olundukta + +bazıları henüz münhedem olmayan sedd-i ‘atîk ‘âlâ hâle ibkâ olunmak şartıyla hemen + +telâtum-ı bahriden münhedim olan bu gâze metânet ve istihkâm verilse kifayet eder ve + +bu gâz-ı mezkûrun tûlâ beşyüz elli zirâ‘a bâliğ olur deyü ahbâr ve bazıları baştan başa + +sedd-i ‘atîk tecdîd olunmadıkça yalnız bu gâz-ı mehdûme sed yapılmağla müstekar + +olmayıp az vakitte fenâ pezîr olacağı mukarrerdir ve baştan başa sed yapıldığı sûrette + +tûlâ ber-vech-i tahmîn altı bin zirâ‘î tecâvüz etmek ker-keder ve sedd-i mezbûrun esâsı + +çatma sandıkları ve bazı köhne sefâyin üzerine vaz‘ olunmak lâzıme gelür ise geriki gibi + +istihkâm bulmayacağı emr-i bedîhi olmağla serâpâ kavî kazıklar kâkılıp rıhtım olmaktan + +gayri, ber-vecihle metânet bulmaz ve Dersa‘âdet’ten fırkata ve çekdirme sefîneleri + + +----- + + + +gönerilmeğe hâcet yokdur deyü cevâb eyledikleri ecilden her maddesinde muhâlif ârâ + +ve mugâyir şûrâ vâki‘ olmağın, beher hâl mahallinden tekrâr tahkîk-i mevâd olunmağa + +muhtâc olup, ancak tahkîk-i mevâd oluncaya dek emr-i mezbûrun mevkûf ‘akde-i te’hîr + +ve terâhî olmasında mahzûr küllî derkâr olmaktan nâşî, binâ’i mezbûrun vakt-ı mahsûs + +ve ma‘nî olan rah-ı cenûbiye hubûbî mevsimine dek ol-taraflardan tedâriki mühim olan + +taş ve kireç ve levâzım sâ’iresi hâzır ve âmâde ettirilip ve bilâd revmiyeden + +gönderilecek ecnâs-ı kirâmete ve mühimmât dahi sefîneler ile irsâl olunup mevsim-i + +mezkûr duhûl ettiği sâat binâsına mübâşeret olunmak şartıyla der-devlet-i ‘Aliye’den + +mahsûs bir binâ emîni ta‘yîn ve ‘icâlete irsâl olunmak lâzım gelmekle mûmâ-ileyh + +Topcubaşı sâbık Mustafa Ağa sadâkat ve istikâmet ve rüşd-i ru’yet ile mevsûf ve + +dekâyik fenn-i binâya sâ’ireden ziyâde ‘ârif ve sâhib vukûf olduğuna binâ’en hâssaten + +ve müstekıllen binâ emîni ta‘yîn ve bir nefer hâssa-i mi‘mâr halîfesi ve iki nefer + +tulumbacı ve fenlerinde mâhir taşçı ve burgucu ve tüccâr halîfeleri terfîk ve mâh-ı + +merkûmun evâhirinde ol-cânibe irsâl ve tesyîr ve merkûm Çalbâkî kapûdân dahi + +mukaddem me’mûr olduğu vecih üzere ol-tarafa ‘acâleten varmak için te’kîd olunup ve + +vezîr-i müşârün-ileyh dahi kethüdâsını veyâhud bir met‘în edmîsini ve Mısır Mi‘mârını + +ve fenn-i binâda ve hendesede mahâreti olanları bigâ emîni mûmâ-ileyhin ma‘yyetine + +ta‘yîn ve sedd-i mezbûru İrâde-i ‘Aliyye-i Hümâyûn şehriyârî olduğu üzere vech-i vecîh + +menâsı ile bi-menhü te‘âla asâr-ı hayriye-i pâdişâhâneden olmak ve ilâ mâşâ’allah te‘âla + +müstekır veyâ yedâr kalmak üzere istihkâm ve metânet ve tekmîl ve tenmîne + +mübâderet ve ihtimâm ve dikkat olunmak bâbında iktizâsı üzere mü’ekked ve müşedded + +ve müte‘addid Evâmir-i ‘Aliye isdâr ve irsâl buyuruldu vücûd mes‘ûd bahbûdî bâ‘is + +‘ümerânî-i cihân ve kefcûd kerem nemûdî râhat-ı risân cihânyân olan cenâb-ı şehinşâh + +deverân-ı idâmallahi hilâfete ilâ ahre'z-zemân hazretlerinin Tevfîk samdânî murâfatıyla + +bu ana dek muvaffak ve makrûn oldukları asâr-ı hayriye-i cemîle ve hasenât-ı celîle-i + +cezîleleri cerîdesine bu mesâ‘î-i mebrûr ve eser nev-zuhûr dahi sebt ve takyîd olmağla + +sahâyif âsâr-ı müberrât melûkânelerinin revnak ve nümâyişleri bi-‘avde sühânehu ve + +te‘âla gün be-gün mütezâyid ve efzûn ve mütekâsere'ş-şe’ûn olmadadır cenâb-ı hüdâ-yı + +bi-için masdar-ı envâ‘-ı hayrât olan zât-ı Hümâyûnların bunun emsâli mü’esser-i + +müberrâra muvaffak ve makrûn eyleye âmîn. + +**Vürûd-ı Haber-i Meserret ez-Cânib-i Çeteci Vezîr Abdulah Paşa Vâli-i Diyarbekir** + +Bundan akdem Memâlik-i İranî tâht-ı târâca me’mûr-ı ‘Asâkir-i Mansûreye bâ şübûğ + +olan Diyarbekir Valisi Vezîr-i Mükerrem sa‘âdetlü Çeteci Abdullah Paşa hazretlerinin + + +----- + + + +evâ’il-i şehr-i Şa‘bân’Devlet-i Âliye Âsitane-i Sa‘âdet’e vârid olan tahrîrâtının hulâsa-i + +mefhûmunda bi-‘avnehû sübhânehû ve te‘âla i‘dâ-yı le’âmdan ahz-ı sâr ve intikâm için + +ma‘iyyetine tertîb olunan ‘Asâkir-i Mansûre ile muktezâ-yı me’mûrîyetini icrâ ve îfâya + +şedd-i nitâk ve fâk ve cümle ile ‘ale'l-ittifâk bi'l-edâ bir menvâl-i icmâl zîb-i südûr + +makâl olduğu üzere mâh-ı Cemâziye'l-ahirin sekizinci günü sahrâ-yı Musul’dan lef +tınâb-ı hıyâm ârâm ve neşr-i esbâb dârât ve ihtişâm ve feth şaka sadavât fehâm birle + +tahrîk ve ihtizâz i‘lâm zafer-i irtisâm edip, ;her birân gâbe-i ve gâveşîrân bîşe-zâr hîcâ + +olan gazzât-ı celâdet pîrâ ile Memâlik-i İran’a duhûl ve harekât-ı satvet-i şümûl ile her + +cânibe terk tâze-i agâz ve kuvvet Kahire-i İslâmiye’yi i‘lân ve ibrâz ederek diyâr-ı + +nekbitmedâr düşman-ı mezhebden savk-ı bûlâk havâlîsinde vâki‘ Serdeş nâm-ı + +mahleden îsâl ketîbe-i tahrîb ve ihrâk ile tâht ve târâc ile ve el-kâ-yı a‘câm hîbet-i + +incâmda yed tûlâ-yı celâdet izhâr ve rast geldikleri rafza-i bed-kerdârî îsâl ye’si'l-karâr + +ve isticlâb ganâyim pîşemâr eylediklerinden gayri, mukaddeman sâye-i ‘inâyet vâye-i + +Devlet-i Âliye’ye ilticâsı iş‘âr olunan Mekrî Aşireti’nden sâlifü'l-beyân savk-ı bûlâk + +hânı Mehmed Kulu Hân ile ‘umûmen kendüye tâbi‘ ‘işâ’ir ve kabâ’il halkını bi'l-cümle + +haneleriyle kaldırıp Köy Sancağı tarafına sevk ve îsâle eyledikten sonra, hân-ı mûmâ +ileyhin itâ‘atinden hurûc ve dâ’ire-i bağı ve ‘asyâne ve levc ile cânib-i i‘dâya gürîzân + +olmak kaydında olanları icrâ-yı merâsim nash ve pend ile def‘ u haşetlerine vârâ’it-i + +tarîk hidâyet ve taraf-ı islâma meyl ve muhabetlerine mübâderet olundukça ‘adem-i + +rağbet ve habâset derûnları nümâyân ve cânib-i haserân mu‘âd-ı rakz ve'l-hâde şitâbân + +olanları ‘ale'l-‘umûm yağmâ ve gârat edip, bu vech ile nice müddet memleket-i i‘dâde + +geşt ü güzâr ve müzâri‘ ve güşti-zârlarına havâne-i dâs izrâr ve pâmâl huyûl-i cenûd ve + +gâkirdâr etmekde arâm ve karâr etmeyip yemîn ve yesâr ve agûr zafer-medârlarında + +dûçâr oldukların hâne harâb ve menâdîl tahvet mes‘ârların galtîde-i türâb eden me’mûr + +ma‘iyyeti buyurulan asâkir-i zafer-i mü’esserin zabt-ı ser-reşte-i reşte-i + +umûrlarıyla muğtanem ve mübâhî olarak refâkat ve kâyet-i cenâb-ı elhî ile mashû + +bâbe's-selâma Kerkûk havâlîsine ‘avdet ve kafûlların ‘arz ve enbâ eylemiş müşârün +ileyhin bu güne sûret-yâb zuhûr olan hüsn-i tedâbir-i ‘âkılâne ve ihtimâm delîrâne-i + +sâdıkanesi bâ‘is inşirâh tab‘-ı gayret perûr-ı hasrevâne olup, agver dîn-i mübîn ve + +hademât devlet-i ebed karînde sıdk-ı niyet ile bezl-i mâhasal kudret ve bu vech ile + +düman-ı hasrevândan ahz intikâme sarf himmet ve ibrâz cevher-i şecâ‘at etmeleriyle + +gerek vezîr-i müşârün-ileyh ve gerek me’mûr ma‘iyyeti kılınan asâkir nusret-i mü’esser + +mazhara ‘â-yı hayr-i serî‘ü't-te’sîr pâdişâhâne olduklarından mâ‘ade tahsîl nîkenâm ile + +şâyâne't-tefât ve'l-kirâm hadivâne oldular. Bu beyân müserret irtisâm vürûdu + + +----- + + + +hemgâmında hulûl rûz-ı kâsımadan vâfire olmak hasebiyle vezîr-i müşârün-ileyh + +ma‘iyyetinde olan icnâd-ı gâretkirân ve gâ-mu‘tâd ile rûz-ı kâsım hulûl ve hevâlarda + +bürûdet zuhûr ve mesûl edinceye dek ol-havâlîlerde meks ve ikâmet ve hey’et-i + +mecmû‘a-i asâkirî kemâ fi'l-evvel tefrika ve teşettütden ve kâyet ve sıyânet ederek taraf +ı düşmana havâle-i çeşm ü gûş ve dûş-ı gûşeş ihtimâ zire pûş intibâh ve basîret olup, + +ma‘askeri Hümâyûn deryâ hurûşî cenbeş nesîm merdâneki birle cûşeş pezîr ve + +hareketten hâlî olmayup her bâr isticlâb ahbâr ve harekât bed-kerdâr-ı i‘dâ-yı mekârdan + +haberdâr olarak kâlâvel tâht ve târâca tahsîl-i isti‘dâd ile meknet geldikce farsa-i fevt + +etmeyip sel-i süyûf intikâm ile i‘dâm ve izâlelerine imâle-i'l-câm ikdâm tâm ve her ne + +zamân ihtilâs ser-vakt-i hücûm ve iktihâm pezîrâ-y�� imkân olur ise bilâ tevakkuf süvâr-ı + +huyûl intihâb ve iğtinâm ve herhalde bir zede dâmân-ı ihtimâm olmalar için tekrar emr-i + +şerîf ‘âlîşân ısdâr ve irsâl buyuruldu. + +**Vürûd-ı Haber-i Vefât-ı Serasker-i Cânib-i Kars Yeğen Mehmed Paşa ve Tevcîh-i** + +**Seraskerî be-Sadr-ı Esbâk el-Hâc Ahmed Paşa Vâlî-i Haleb** + +Cânib-i mezbûrde vâki‘ Ordu-yu Hümâyûn’Devlet-i Âliye olan Vüzerâ-yı ‘azâm ve + +mîr-i mîrân-ı kirâm vesâ’ir ümerâ ve zâbıtânın evâ’il-i mâh-ı merkûmede der-devlet-i + +medâre vârid olan ‘urûş ve mahzarlarının hulâsa-i mefhûmlarında müşârün-ileyh + +Serasker Yeğen Mehmed Paşa ile ‘inâyet bârî te‘âlâya ittikâlen i‘dâ üzerine hücûm ve + +iktihâm için had ve dâyerâne dühûl ve şehr-i Receb-i Şerîf’in on ikinci günü revâne + +garîb kagâver denâm sahrâ-yı nüzûl olunduğu halâlde düşman-ı bed-mezheb dahi + +mahalle-i mezbûre garîb bulunmağla etrâf ve cevânibi senkerler ve metresler vesâ’ir + +edevâtıyla istihkâm ve tersîn ve bu vech ile tahassün eylediği ordusunun üzerine guzât-ı + +İslâm bilâ metris âçıktan hücûm ve iktihâm ve mahalle-i merkûmede zahve-i kibrîden + +ahşâma değin muhârebe ve mukâbele ile nukûs eşrâr-ı ehcâmdan katî vâfer mel‘ûn + +ta‘me-i şîr-i şimşîr âteş nemûn ve perde-i birûn olan süvârîsini taburlarına idhâl ve bâz + +gün ve ertesi gün metresler yordulup der‘akab Ordu-yu Hümâyûn dahi verâsına nakl ve + +cenk ve pîkâre ibtidâr ve ferdâsı ahad ve isneyn günleri kezalik refte refte tarafından + +i‘mâl-edevât-ı harb ve kıtâl ile nüfûs-ı i‘dâ-yı mekâre kandıra-i teyğ ebdârdan + +derkât-ı tîrâne îsâl olunarak bir iki gün zarfında düşmanın topu altına dek tekrar + +metresler imrâr ve piyâde askeri derûnunu idhâl ve derhâl Ordu-yu Hümâyûn dahi nakl + +bi'l-mekân ile verâlarını muzarrab hıyâm-ı ârâm ve karâr ve perşembe günü metreslerine + +ileriye yordulup bir karâr-ı sâbık Ordu-yu Hümâyûn dahi verâsına nakl kârbâr eskâl ile + +düşman kemâl-i mertebe hasr u tazyîk olundukta nihâyet sahrat ve ıztırâblarından nâşî, + + +----- + + + +mevmû‘î canlarını dişlerine alup cenûd-ı muvahhidînin üzerine hecme-i kelbî ile hücûm + +ve iktihâme ibtidâr etmeleriyle dilâverân-ı İslâm dahi kemâl-i kermiyet ile istikâl ve + +nâ’ire-i harb be kıtâl taraf taraf fetiyle gîr-i işti‘âl ve encâm hâlde düşman hezîmet-i + +iştimâl hıybet ve hasrevân ve edbâr hazelân ile hem‘inân olarak makr-ı sakar eserlerine + +duhûle şitâbân olup, yevm-i mezbûrde düşmanın kemâl za‘afı cümle ‘indinde zâhir ve + +hevîdâ olmaktan nâşî, kalbe'l-‘asr Ordu-yu Hümâyûn’da olan vüzerâ ve zâbıtân bi'l +cümle ‘akd olunan encümen-i meşverete da‘vet ve ferdâsı sebt günü ‘ale's-sahr düşman + +bed-pîmânın metresler ve sengirlerine yürüyüş olunup ‘avn-ı hak te‘âla ile cezâ-yı + +sezâları verilmek üzere mu‘âhede ve karar verilmişken eyyâm-ı mezkûreden cend rûz-ı + +mukaddem be-meşiyyetü'l-llahi te‘âla serasker müşârün-ileyhin mizâcına inhirâf ‘ârız + +ve gittikce meşted olup, müşâverelerde izhâr-ı vücûd edemediğinden nâşî, süvârî + +levendât ve dîvânegân ve gönüllüyân tâyifesinin içlerinde bulunan bazı müfsidler ve aslı + +râfızı olup, Ehl-i İslâm zindehu olan habîsler serasker paşanın hastalığını ve cez’iyât-ı + +makûlesi bazı nesneleri bihâta ittihâzıyla kîl ü kâle tasdî eyledikleri esnâda serasker + +müşârün-ileyh dahi ecl-i mesmâ ile ‘âzimdâr bekâ olmağla bu haber-i müfsidûn-ı + +merkûmûnun ma‘lûmları oldukta külliyen itâ‘atten rû-gerdân ve geri ‘avdet ‘ârîni + +irtikâb ve tuğyân etmeleriyle bu keyfiyet-i sâ’ire asâkire dahi sirâyet edip, bi'l-edâ tahrîr + +olunduğu üzere on dört günden mütecâviz çerha ve mukâbele zımnında rûzmere i‘dâ-yı + +yed-tebâr ile îkâd nâ’ire-i cenk ve pîkâr ve müdâvele-i âlât kârzâr ve küll-i yevm imdâd + +cenâb-ı perverdekâr ile iğtinâm galebe ve fevz u nusret bârî ta‘âlîden vâyedâr olan + +ecnâd-ı şecâ‘at âsâr bî takrîb-i cenk ve cidâl ‘avd ve insirâfe ibtidâr etmeleri mücerred + +sâlifü'z-zikr müfsidlerin irtikâb ettikleri habâsetten nişât ve bu sebeb ile derûn Ordu-yu + +İslâmiyânda meşhûd ve nümâyân olan ‘ilâyim ihtilâl ve ihtilâf zarûrî ile geri çekilmek + +müstahsen ve mustasveb görülmekten nâşî, bahsebü'l-iktizâ hey’et-i macmû‘alarıyla + +geri çekilip ‘umûmen asâki-i İslâm ile Kars havâlîsine vusûl buldukların i‘lâm ve iş‘âr + +eylemişler. Tâdûr âdemdem ale'l-ân belki bu hayme-i ne + +kıbâb mu‘azzam vâde-i ‘ad meden med tınâb sahrâ-yı vücûd-ı imkân evvelden berû + +manzûr ve meşhûd ‘uyûn-ı Karûn olduğu üzere bu mecellâ nemûn olan mer’et ‘ibret +nemâ-yı ‘âlemden kâh-ı cemâl-i ahsen ve kâh-ı eşkâl-i gayret müstahsen-i bedîdâr + +olmak ez-kadîm şîve-i reftâr rûzgâretlûn kârû âyîn-i dîrîn cerh-ı davâr olmağla tehâlif + +melvân ve tekerrür cedîdân ya‘ni ya‘ni mecmû‘a-i kûnun tegallüb-ü evrâk-i + +eyyâm ve liyânda her hâlin bir güne me’lî ve her henkâmın bir nev‘a incâm-ı ‘ibret-i + +iştimâli olmadan hâlî olmadığından bu vech ile te‘âkîb-i behler ve hazân ve tekârib + +surûr ve ihzân yek-diğeri telâzem ile taklibât-ı hâl ve şânları erbâb-ı ticâriye Rûşen ve + + +----- + + + +‘iyândan benâ berîn zamân-ı zemân-ı zemîn sâha-i ihtizâzdan şâhid zî-bende cemâl-i + +âmâl kâh-ı meyl ve ikbâl ile cilvesâz âgûş ve sâl ve kâh metvâre-i pes-pirde-i ihticâb + +olarak ‘arz-ı cemâlden istimhâl etmesi el-umûr-ı merhûnete bâ ve kâthâ mazmûnuna + +işâret ve dâl olmağla bu basda divanhâne-i beyân olan kâlîçe-i zertâr keyfiyet bâ +serhâvişer nakş-ı bi'l-etrâz bedâyi‘ nigâr kılınan hâlet tımâr mihâ mü’eyyed min + +‘indallah olan cenâb-ı zıllullah pâdişâh takvâ penâh ede Allahu te‘âla hazretlerinin + +ma‘lûm-ı dirâyet mersûmları ve kerîme-i beşâretinin medlûl ve + +mefhûm dahi meczûm fetânet mevsûmları olduğundan kuvvet-i takvâ ve metânet-i + +diyânet fermâ-yı pâdişâhâneleri muktezâsınca kazâya rızâ ve dergâh-ı kibriyâdan + +hayriyet-i ‘âkıbet ile telâfîsini istid‘â ederek kerdibâr rûzgârın bu güne ber-ceste ve + +güzâşte olan gıbârından ağbirâr âyîne-i derûn safvet nümûnerî olacak hâlâte ‘adem-i + +iltifât ile der-‘akab emr-i hadîr sipehsâlârîyi Haleb Vâlisi olup hâlen Kars’ta ikâmet + +üzere olan Sadr-ı esbak Vezîr Delîr sa‘âdetlü el-Hâc Ahmed Paşa hazretlerinin ‘uhde-i + +kifâyetlerine ihâle ve Anadolu Eyâleti inzimâmıyla cânib-i mezbûr seraskerliğini tevcîh + +ve ‘inâyet ve bu bâbda sarf-ı hezâyen ve masârıfa bir dürlü lehâza-i rağbet olunmaksızın + +Cevdet-i tab‘iyyet şehinşâhâne ibrâz ve irâ’et buyurup tekrâr iktizâ eden zehâyir ve + +mühimmât evfâ ve hezâyin ve asâki-i müteveffâ ile emrine takviyet vermek husûsunda + +bi'z-zât ihtimâm ve ikdâm-ı melûkâneleri masrûf ve derkâr buyurulmağla maktûr ve + +hidâdâd olan cevher şa‘şa‘a pâş hamiyet pâdişâhâneleri hayra sâz-ı ‘în i‘dâ ve rûşenâ + +bahş-ı dîde-i evdâ oldu. benâ birîn cenâb-ı halîfe-i revâ zemîn medallahi te‘âla seyf-i + +sudûte ‘alâ mefârigu'l-i‘dâ-i ve'l-muhâlefîn hazretlerinin dâ’ire-i itâ‘atinde havş-ı neşîn + +olan ‘ibâd sadâkat i‘tiyâ dîne-i tevcihle ‘inâyet bî gâyâtî beyd-i reyğ ve mebzûl ise + +ma‘âzallah te‘âla hilâfında bulunanlar hakkında dahi teyğ kahre meslûl olup, bırak + +âtışbâr gazab pâdişâhâneleri harman-ı hayât muhâlifini sûzân ve hânmân zendegânîlerin + +harâb ve perîşân eylemek nizâm saltanat ve devâm-ı ahkâm ‘adl ve siyâsetinden + +olmağla bi'l-edâ tahrîr olunan levendât ve dîvânegân ve kûkülliyân tâyifesine bundan + +akdem beytü'l-mâl müslîminden altışar aylık ‘ulûfe ve bahşişleri vesâ’ir malzemeleri + +verilip her vecihle iltifât ve nevâzişleri derkâr ve haklarında hüsn-i mu‘amele ile + +matlûbları yine müsâ‘ade bedîdâr iken, nemek behrâm ve kefrân ne‘am men‘âm olunup + +zikrî mürûr ettiği üzere asâkir-i İslâm beyninde ihlâl ve fesâd hudûsuna bâ‘is ve bâdî + +olduklarından mâ‘dâ dâ’ire-i ma‘asker-i Hümâyûn’a duhûlden imtinâ‘ ve hevâlarına + +ittibâ‘ ile Anadolu tarafında perâkende ve perîşân ve fırka fırka geşt ü güzâr ile fukarâ +yı ra‘iyyete zulm ve ‘adevân ve bu vech ile itâ‘atten rû-gerdân olup, dağı ve bağı + +olmalarıyla ol-makûle mazare'n-nâs ve sâ‘î bi'l-fesâd olan eşkiyânın şer‘ân ve kanûnen + + +----- + + + +mütehak oldukları cezâları verilmek ve bir ferdî himâye olunmayıp i‘dâm ve izâlelerine + +ihtimâm ve dikkat olunmak bâbında Anadolu’nun yemîn ve yesârıyla orta kullarına + +mü’ekked ve müşedded evâmir-i ‘aliye irsâl ve bu emr-i ehme kemâl-i ikdâm ve + +ihtimâm ile tekrâr be-tekrâr te’kîd ve tehdîd ve isti‘câl buyurulmağla ahz u bâb-ı + +Hümâyûn pîşegâhında galtîde-i hâk mezellet vesâ’ire mûcib-i ‘ibret olup, bir tarîkle + +firâr ve gerîzân ve tahlîs kerîbân cân edenleri dahi kemnâm ve bî nişân olmalarıyla bi +hamdehû sübhânehû ve te‘âla dâmen memâlik-i İslâmiye lûs ve cûd-ı habs âlûdlarından + +âb-ı sâf tedbîr ile tedhîr buyuruldu. + +**Vukû‘-i Tevcîhât ve Tebdîlât Bazı Münâsib Vüzerâ** + +Ânfâ tasdîr olduğu üzere Anadolu Eyâleti m��şârün-ileyh Haleb Vâlisi Vezîr-i Zîşân + +sa‘âdetlü el-Hâc Ahmed Paşa hazretlerine tevcîh ve ‘inâyet buyurulmağla mâh-ı + +merkûmun onuncu gününden Haleb Eyâleti dahi Bosna vâlîsi sadr-ı sâbık vezîr-i ‘âlişân + +sa‘âdetlü Ali Paşa hazretlerine ve Bosna Eyâleti Özi Vâlîsi olup, hâlen Hotin muhâfızı + +olan sâbıkan Edirne Bostancıbaşı’sı Vezîr-i Mükerrem sa‘âdetlü Süleyman Paşa + +hazretlerine ve Özi Eyâleti Selânik Sancağı mutasarrıfı sadr-ı sâbık Vezîr celîlü'l-kadr + +sa‘âdetlü es-Seyyid Mehmed Paşa hazretlerine tevcîh ve ‘inâyet buyuruldu. + +İhsân-ı Vezâret bâ Eyâlet-i Karaman be-Şerîf-i Halil Efendi Kethüdâ-yı Hazret + +**Sadr-ı ‘Âlâ** + +Mûmâ-ileyh Şerîf Halil Efendi hüseynî nesb-i hünsâ meşreb-i edîb ve lebiyyet bir zât-ı + +şerîf hasîb olup, cevher ceblî ve hilkat-i aslî muktezâsınca evâ’il hâlinde mukârenet-i + +tevfîk samdânî birle ‘ulû himmeti ancak mûceb-i sa‘âdet dârîn ve bâ‘is-i ‘izzet menzîlîn + +olan ‘ulûm-ı nâfiye istihsâline masarrûf ve kemiyet sebke‘nân tabî‘ati cevlângâh + +muzmâr-ı me‘âsifde sû-yı dilcevî tehzîb ahlâka ma‘tûf olmağla imdâd-ı isti‘dâd-ı + +idhidâdâd ibtiğâsınca âzmedetde kesb-i ‘ulûm masarrûf ve kemiyet sebki‘nâ-yı tabî‘atı + +cûlen nikâh muzmâr-ı me‘ârifede sû-yu dilcevî tehzîb ‘akliye ma‘tûf ve tahsîl sın‘at-ı + +kitâbet ve fünûn-ı edebiye ve bâ husûs pîrâye-i kâb olan ez-mâyiş tabî‘ati mûcib şi‘ar ve + +inşâ ve sanâyi‘ bedî‘iyye ile tezyîn cemâl melkeme-i zâtiye eyledikten sonra, yirmi üç + +tarihinde ze‘âmet ve kitâbet küdûkiyle defter-i hakânî kitâbî zümresine iltihâka sarf-ı + +himmet ve kalem-i mezbûre dâ’ir kavâ‘id-i icmâl ve mufassılı tadbîk rûz-nâmçe hâl ve + +nikâşete-i cerîde-i muhâfazave telhîs me’l ederek kesb-i mümâreset tâme ile beyne'l +ifrân meşâr-ı bi'l-benân olup, cennet mekân firdevs-i işyân merhûm Sultan Ahmed Hân + +‘aliyehü'r-ramet ve'l-gufrân hazretlerinin henkâm hilâfetlerinde merhûm İbrahim Paşa + + +----- + + + +Sadâreti evânında esâr-ı tabî‘atleri olan nice kasâyed ve tevârih pesendîdeye muvaffak + +olup ve ol-vakitte Arabî ve Farsî medûn bazı ketb-i tevârihin tercümesine irâde-i ‘aliye-i + +şehriyâri ta‘allikine binâ’en târîh-i ‘aynî ve mutalli‘ü's-se‘îdîn ve havânde mîr gibi + +magallikü'l-ibâre ketb-i tevârihin tercümelerine ehliyeti zâhir-i sâhib bezâğa bazı + +kimesneler ile me’mûr buyurulmağla sâ’ir m‘ârif âşinâ meyânda meyânında + +mûmâ ileyhin ravnak-ı bahşâ-yı sahâyif-i rûzgâr olan âsâr-ı kalem bedâyi‘ nigârı + +sezâvâr âferin zû-fünûn-ı deverân ve takrîz ve tahsîn erbâb-ı arifâne şâyân olduğundan + +kıymet-i şâsân zemân-ı cevher zât ma‘ârif-i semâtine’l-hazı’e em'ân ve nazar-ı i‘tibar ve + +istihsân ile tarîkat-i hâcegân divana idhâl ve terfi‘-i şân buyurulup ba‘de berhet-i mine'l +eyyâm mûmâ-ileyhin dekâyik-ı kavâ‘id tevhîhât ve hal mu‘azzalât-ı kuyûdât ve defâtir + +ve tımar ve ze‘âmetin bast-ı ihmâl ve mufazzalâtında kalem serîü'l-rakamı muhayyir-i + +ukûl-i fuhûl olmağla kırk üç tarihinde tezkire-i sânî ve ba‘de tezkire-i evvel + +hıdmetlerinde nice müddet-i müstahdem ve kırk dokuz senesinde cizye-i muhâsebeciliği + +ile mesrûr u haram buyurulduktan sonra, Sadr-ı Esbak Muhsin-zâde Sa‘âdetlü Abdullah + +Paşa hazretlerinin elli tarihinde vâki‘-i zamân sadâretlerinde İrâde-i Hümâyûn Hazret-i + +Şehriyâri ta‘liki ile Kethüdâyı Sadr-ı ‘Alî olup, tekrar iktizâ-yı vakt ü hâl ile mür’et + +halinden sûret-i âhar bedîdâr ve bender tarafında vâki‘ meskûk tabur makhûrî + +mukabelesinde sedd-i sedîd istivâr olan Ordu-yu Hümâyûn Nusrat-i Âsâra ‘asâkir + +savrıçlığı ve nezâret-i umûr-ı seferiye hizmetine me’mûriyet ile Rûmili cânibine + +‘inânırız ‘azîmet olmakla makârenet-i ‘inâyet Rabb-i kadîr ile ol sâl-i nusret-i iştimâlde + +Dîn ü Devlet-i ‘Aliye’ye lâyık-ı muvaffak olduğu hademât-ı celîlesi pesendîde-i tab‘-i + +Hümâyûn safâ makrûn padişâhî olduğundan tekrar tarîk-i hâcegâna mâle’i'l-câm ve baş + +muhasebe ile ser-şâr-ı merâm ve merreten ba‘de uhrâ defter-i emânetini mansıb-ı + +celîlesiyle tarîkinde resîde-i ser-defterkâm olup, vakt-ı merkûme gelince me’mûr olduğu + +her bir emr-i ‘azîm ve hatb-ı cisîmin temşîtinde zuhûra gelen etvâr-ı ‘âkılâne ve harekât +ı sâdıkâne mazbût cerîde-i zamâ’ir ve matla‘a-i nâsıye-i hâlinden nîr-i tedâbir isâbet-i + +pezîr lem‘azir şuhûd-ı erbâ be-sâ’ir olduğundan başka, bu güne umûrdîde ve kâr-ı + +âzmûde ve telh ve şîrîn rüzgârı ceşîde-i hâl ‘âleme vâki‘ mezâk-ı zamâneye ‘ârif olan + +ricâl-i Devlet Âliyye’nin keyfiyât-ı zamirü'l-hâm-ı pezîr hazret-i halife-i deverâne + +pûşîde ve setîr olmayıp cümlenin haysiyât-ı zâtları muhât-ı ‘ilm-i ‘âlem ârâ-yı şehriyârî + +olmağla elli altı senesi gurre-i Rebiü'l-evvelinde tekrar Sadrı‘azam Kethüdâlığı ile + +temşiyet umûr-ı mehâm ahâle’i ‘uhde’i sâdıkânesi buyurulmağla, şod-ı ma‘lûmkâr + +herkesi çûn-ı vakte kâr-âyd mazmûnunca hak budur ki müddet-i merkûmeden bu vakte + +gelince İran sefirleri takrîbi ile evâ’il-i sudûr vekâyi‘de tahrîr ve kezâr şipzîr olduğu + + +----- + + + +üzere zarf-ı müstekar iyâmdan zuhûr eden kûnâ-kûn hâleten ve şîme-i meşîme-i + +zemâneden tevlid eden mevâlid-i keyfiyâtın her birinde üslûb-ı hakîm üzere hareket ve + +hüsn-i terbiye ve ârâ-yı sâ’ibe ile meşreb-i hâl deverâne şâyeste kâh müdâvât-ı mudârâ + +ve kâh tâdîf zımnında merâsim-i tehdîd ve inzârı icrâ ve husûsan tedârik ve ihsâr-ı + +mihmât ve techîz-i ‘asâkir ve tertîb edevâtta sarf-ı evkât ve'l-hâsıl umûr-ı cumhûrun + +küllîsinde bezl-i ictihâd ile ibrâz-ı tedâbir husne ve harekât ‘âkılâne’i müstehsinesi + +Müslim-i ‘âlem olduğundun her bâre't-tifât hazret-i şehriyârîye mazhariyet ile taraf-ı + +Sadrı‘azamîden kâh elbâs ferve-i i‘tibâr ve kâh inzâr-ı ru’fetimdâr hatt-ı yevâne + +hakkında nemûdâr olmağla kârine- hâl üzere bu zât-ı memdûhü'l-hısâl selek el-cevâhir + +ve zerâye şeref-i ifzâye'l-havk ile bâ-yı hâl çerâg hâs padişâhî ve gars-ı yemîn-i kerem + +ihtisâs cenâb-ı şehinşâhî olması muntazar idi. El-umûr-ı merhûnet bâ-vakâtıhâ + +mefâdınca sene-i mezbûre Şa‘bânü'l-mu‘azzamın on altıncı yevm-i esneyn mimnet-i + +karînde meşrif ‘inâyetinden mehr-i cihân-fürûzü' t-tâf hudâvendî-i tâli‘ ve tâbân ve + +mücerret karîha-i sahîha-i cihânbânîden Eyâlet-i Karaman inzimâmıyla rütbe-i vâlâ-yı + +vezâret ‘inâyet ve ihsân buyurulmağla şeref-i ifzâ-yı sudûr olan Hatt-ı Hümâyûn + +mevhebet-makrûn mûcebince huzûrü'l-ema‘ü'n-nûr hazret-i âsafîde vüzerâya mahsûs + +ferve-i semûr müstevcebe's-sürûr telbisî ile kader ü şânı devbâlen ve devletlü + +Sadrı‘azam hazretleri takımıyla hane-i sa‘âdetlerine imâle-i'l-câm behcet-nâme + +buyurdular. Bu üzere zuhûr eden ve fûr ‘inâyet ve ihsân-ı Hümâyûn bu güne ehline + +ve mahline masrûf ve şâyân buyurulması kû-şezed ‘âlemyân oldukta el-melûk-ı + +melhemûn tefevvühû ile dîmûmet-i devlet ve istidâmet umûr-ı saltanat halife-i deverâne + +iştigâl ile ratebü'l-lisân oldular. + +**Tefvîz-i Kethüdâ’î Sadr-ı Âlî Pervez Nâmçe-i Evvel el-Hâc Mustafa Efendi ve** + +**Tevcih Munsabbe O** + +Ânfâr ve nakk-ı ifrâ-yı sahiha-i beyân olduğu üzere Vezir müşârün-ileyh Şerîf Celil + +Paşa hazretleri hıl‘at-i behcet tırâz vezâret ile kâmet bâlâ-yı istihkâfe ihtizâz ve harâmân + +sâha-i i‘zâz olduğu halâlde mesned ve alâ-yı kethüdayiye ricâl-i develt ebed karardan + +öteden beri mücerrebü'l-etvâr ve harekât ve sekenâtı memdûh sığâr ve kibâr olup, ber +muktezâ-yı isi‘tidâd-ı hıdâdât dâ’ire-i ‘iffette merkez neşîn-i rüşd ve sidâd ve sinîn-i + +kersîreden beri devr-i münâsib hâcegân-ı divân ve neyl-i i‘tibâr ve şân ve dekâyik-ı + +umûr-ı külliye-i Devlet-i Âliye’yi nikâşete-i cerîde-i zamir safvet-i nişân ederek ihlâs-ı + +sadâkat ihtisâs ile hâiz nîk-nâm ve ahlâk-ı hasene ve şîme-i müstahsinesi meşhûd enâm + +olan Sadr-ı sabık İbrahim Paşa merhûmun yeni hâlen ruznâmçe-i evvel el-Hâc Mustafa + + +----- + + + +Efendi hazretleri ferve-i semûr kethüdâyı elbâsıyla mübtehic ve mesrûr ve ruznâmçe-i + +evvel mansıbı ile sâbıkan kâtib Yeniçeriyân Bozoklu Vezir Mustafa Paşa-zâde Hüseyin + +Bey Efendi müşerref ve memnûn buyuruldu. + +**Vürûd-ı Haber Vefât Yedekçi Mehmed Paşa Muhassıl-ı Aydın ve Vukû‘-ı Tebdîlât** + +**Bazı Münâsib Vüzerâ** + +Aydın muhassılı olup, bundan akdem İran tarafında vâki‘ Ordu-yu Hümâyûn nusret-i + +makrûne ‘Asâkir-i Mansûre sevk ve tesyîrîne me’mûr buyurulan Vezir-i Mükerrem + +Yedekçi Mehmed Paşa seferden ‘avdet ve Kars’ta ikâmet üzere iken, bi-emrillahi Te‘alâ + +efsâr-ı kemiyet hayâtı kabza-i tasarruf nemâ-yı ecele ve elkâ ve kendisi keşme-keş + +kayd-ı dünyadan bu vech ile rehâ bulup Sebeka‘nân-ı ‘Âzam cevlen-gâh bekâ olduğu + +haberi evâhir-i Şa‘bân’Devlet-i Âliye Âsitâne-i Sa‘âdet’e vârid olmağla Aydın + +muhassıllığı halen Karaman Valisi olup, İstanbul’dan mansıbına nehzat ve tahrîk rikâb-ı + +‘azîmete müteheyye’e olan Vezîr-i Mükerrem Sa‘âdetlü Şerîf Halil Paşa hazretlerine + +gurre-i Ramazan’dan zabt etmek üzere ber-vech-i mâlikâne tevcih ve ‘inâyet ve + +Karaman Eyâleti dahi Vezîr-i Mükerrem Celil Mehmed Paşa hazretlerine İhsân-ı + +Hümâyûn buyuruldu. Vukû‘ ziyâfet-i Hümâyûn der-Sarâ-yı Âlî-i Sadrı‘azam + +ne‘am ihsân bî-pâyenî mebzûl-i enâm ve hevân-ı en‘âm ferâvânı mevsûl-i hâs ve ‘âm + +olan Padişahdâr-ı ilgâm şehinşâh İskender ihtiâm-ı edâmallahi Te‘âlâ semâd-ı saltanata + +mebsûta ile ahirü'l-eyyâm hazretlerinin perverde-i kerem ihtisas dâre'n-ne‘am saltanat + +ve bende-i hâsse'l-hâs ‘atebe-i ‘aliyye-i hilâfetleri olan Sadrı‘azam kerem-şîm ve vekîl-i + +mutlak müfehham ve muhteremleri Devletlü ez-Sahrâ-yı-Seyyid Hasan Paşa + +hazretlerinin de’b-i kadîm ve dîdene-i müstedîm üzere her sene ‘îd-i fıtr akabinde nefs-i + +nefîs Hümâyûn için tertîb oluna gelen ziyafetleri bu sâl-i meserret iştimâlde mevsim-i + +müsenâya tesâdüf etmek hasebiyle Sara-yı Âsıfânelerinde olmasını ve bu takrîb ile + +kadem-i meymenet tev’emlâkı şehriyârîye basd-ı kâlâ-yı revî rıkkıyyet ve pây endâz-ı + +kamâş çehre-i ‘ubûdiyyet ile celâ’il müfehhar târî meziyet ve terkî bulması mübârek + +rikâb-ı kamertâb tâcdâriye müehhasan arz ve inhâ ve da‘vet zımnında mâfiyü'z +zamîrlerin berdâşte-i mu‘arrız-ı enbâ eylediklerinde zülâl-i ser-cûş ‘âtıfet hadîvâneleri + +riyâz-ı herdem bahar-ı devlette gars-ı yemîn melûkânleri olan şecere-i sadâkat + +semereleri cânibine cereyân yani da‘vet vekîl-i saltanatlarına ecâbet birler tecdîd-i + +‘inâyet ve ihsân buyuracakların tebşîr ve i‘lân ve mesrûr ve şâdân buyurmalarıyla mâh-ı + +merkûmun altıncı mübârek isneyn gününde bir menvâl-i muharrer Sarâ-yı sadr-ı Âlîde + +ziyâfet-i Hümâyûn tertîb ve semâhatlü Şeyh Şeyhülislam Efendi hazretleri ve Yeniçeri + + +----- + + + +Ağası ve Defterdâr Efendi mukaddem da‘vet buyurulmağla cümlesi sahrâ kapuda + +mevcût bulunup kudûm-i behçet lüzûm-ı cenâb veliyü'n-ni‘am ‘âlem hazretlerine + +muntazır olmalarıyla mihr-i Rahşân si-pehr-i saltanat nîr-i sa‘de iktirân âsumân-ı hilâfet + +hazretleri muzalli‘ü'l-envâr-ı mukarrer sa‘âdetlerinden saat iki de iken, hurşîd nûr-ı + +efşân ile hem‘nân tâli‘ ve tâbân olup, ya şevket ve iclâl simmet sarâ-y vekîl + +saltanatlarına meyl ve ebkâl buyurduklarında sene-i sâbıka vekâyi‘inde tafsîlen beyân + +olunduğu menvâl üzere bi'l-cümle müstakbeleyn-i muvakkıf istikbâlde zemîn-i bûs + +ubûdiyet olup, pîş rehvâr şehriyârîde yuyân ve bâlâ-yı nerdebânda dahi fermân-ı + +Hümâyûn buyurulduğu üzere Düfti-i Devrân Efendi hazretleri îsetâde-i makâm-ı selâm + +vakd-i hamîde-i ikrâm ile pîş Hümâyûn’da divân olarak Arz Odasını şeref kudûmlarıyla + +müşerref buyurdular. kuşluk ta‘âmı ende tenâvel buyurulduktan sonra, kâşîli odaya + +teşrîf ve bâ‘is-i nişâd ve mûceb-i inbesâd olan istimâ‘ negamât havşü'l-hân ve terâne-i + +sâzengame perdâzân ve temâşâ-yı sanâyi‘ ‘acîbe-i le‘bede bazen sebebi ile bezl-i in‘âm + +ve ihsân eyleyerek imrâr-ı vakt ve zamân buyurulup ta‘âm-ı şâm tenâvelî akabinde + +huzûrü'l-ema‘ü'n-nûr pâdişâhânelerinde ru’fetlü Sadrı‘azam hazretlerine serâserede + +semûr müstevceb essürûr ve semâhatlü Şeyhülislam Efendi hazretlerine mahsûs olan + +ferve’i beyzâ-yı fer-hafzâ ‘inâyet ve ihsân ve oda haricinde Kethüdâ-yı Sadr-ı Âlî + +hazretlerine dahi ferâha semûrü'l-bâsıyla kadr-i i‘lân buyurulup kabîl-i şâm Sara-yı + +Hümâyûn dilârâme harâm-nâz ile ihtizâr buyurulduklarında müşârün-ileyhimâ hazerâtı + +vesâire-i meşî‘în ber-vech-i mu‘tâd-ı mevkıf-i istikbâle dek hizmet-i teşyî‘ı edâ + +eylediklerinden sonra, birbirlerine tehniye-i kûyân kudûm-i şehriyârî ve tebrîk hân-ı + +ferve-i tâcdârı olarak icrâ-yı merâsim-i ‘âdî hitâmda cenâb-ı Sadrı‘azam bermekî şîm + +hazretleri bu güne kerem veliyü'n-ne‘am ‘âleme mazhariyet ile müstağrak lece-i invâ‘-ı + +ni‘am olduklarına teşşeküren mevcûd olan ricâ-i hâs ve ‘âmm ve havâşî ve hadâme-i + +bezl-i en‘âm ile cenâb-ı müşhiryâr-ı en‘âm hakkında cümleden isticlâb da‘vât-ı icâbet + +itsâm buyurdular. + +**Âmeden-i Donanma-yı Hümâyûn ez-Bahr-i Sefîd** + +Halen Kapdân-ı Deryâ Vezîr-i Mükerrem Sa‘âdetlü Mustafa Paşa hazretleri Donanma +yı Hümâyûn sefâyeni ile mevsîm-i rûz-kâsım hululünden mukaddem Âsitane-i Sa‘âdet + +bâ-debâ nikşâ-yı tevcîh ve mâh-ı merkûmun yedinci günü Haliç Tersane-i ‘Âmire’ye + +lengirândâz ikâmet oldular. + + +----- + + + +**Ziyâfet Ağa-yı Yeniçeriyân ba-sadr-ı ‘Âlî-i Âsaf-nişân** + +Bu güne tertîb-i ziyâfet mûcebi’l-fet ve muhabbet ve bu keyfiyet yalnız havâsa-i muhtas + +olmayıp belki ‘âmme-i nâsa vesîle-i celb-i menfa‘at olduğu sâl gez-şite sahâyifinde + +mufassalen tahrîr ve imlâ ve zeyb-i ifzâ-yı südûr-ı enbâ olundukta terâkib-i müstefândan + +letâyif-i me‘ânî-i dilârâsı ifâde ve imâ olmuştu ‘alâ hazâ el-kıyâs bu sene-i mubârekede + +dahi mâh-ı merkûmun sekizinci günü de’b-idîrîn üzere Ağakapısı’nda tertîb-i ziyâfet ve + +ru’fetlü sâhib-i devlet-i kesîrü'l-mürüvvet hazretleri da‘vete icâbet ile teşrîf sâzmesende + +sa‘âdet buyurup yevm-i mezbûrda ber-vech-i mu‘tâd Yeniçeri Ağası hazretlerine ibkâ +yı câh ve elâlarını müş‘ir olan hıl‘at-i hâs ve ba‘de ziyâfet-i tetmîmi akabinde ferve-i + +semûr behcet-i ihtisâs ilbâs ve ocak ricâline dahi bazen eksâ-yı hal‘-ı fâhra ve bazen + +en‘âm ve ihsân-ı mütekâsere ile cümleyi mesrûr buyurdular. + +**Tevcîhât-ı Manâsıb-ı Divânî** + +Kâide-i kadime-i Devlet-i Âliye üzere her sene manâsıb-ı divânî bazılara ibkâ ve + +bazılara müceddeden tevcih ve i‘tâ oluna gelmekle mâh-ı merkûmun on ikinci günü + +tevcîhâtı vâki‘olup, Sadâret-i ‘uzmâ Kethüdâlığı kemâ-kân merhûm Vezir İbrahim Paşa + +yiğeni el-Hâc Mustafa Efendi’ye ve şıkkı evvel defterdârlığı Yusuf Efendi’ye ve riyâset + +el-Hâc Mustafa Efendi’ye Çavuşbaşılık Yiğen Ali Ağa’ya ve tezkire-i evvel Abdi + +Efendi’ye ve sânî Nuğman Efendi’ye ve mektûb-ı Sadr-ı Âlî Hamza Efendi’ye ibkâ + +buyurulup nişancılık zarencâne emîni Sadullah Efendi’ye ve defterdâr emânet-i sâbıka + +tevkî‘î Mehmed Sa‘id Efendi’ye ve baş muhâsebe şıkkı sânî defterdârı bulunan Musa +zâde Mehmed Efendi’ye ve şıkkı sânî sâbıkan cebeciler kâtibi Günyekli Ahmed + +Efendi’ye müceddeden tevcih rûznâmçe-i evvel Bozoklu Mustafa Paşa-zâde Hüseyin + +Bey Efendi’ye ve zarencâne mûmâ-ileyh Sadullah Efendi’ye ve sipâh kitâbeti Halil + +Efendi’ye ve matbah-ı ‘âmire Emâneti İbrahim Efendi’ye ve Tersâne-i ‘Âmire Emâneti + +Mehmed Efendi’ye ibkâ ve Anadolu Muhâsebeciliği sâbıkan Silâhdâr kâtibi Ahmed + +Bey’e ve Âtâ ve mukâbelesi sipâh kitâbetinden ma‘zûl Mustafa Bey’e ve Yeniçeri + +kitâbeti Şehir Emîni Mehmed Bey’e ve Şehir Emâneti sâbıkan Tuncâne nâzırı âmedci + +birâderi Yusuf Efendi’ye ve Cizye muhâsebesi sâbıkı Râmî Paşa-zâde Mustafa Bey + +Efendi’ye ve silahdâr kitâbeti sâbıkan mâliye tezkirecisi ma‘den emîni Abdullah + +Efendi’ye ve mevkûfât-ı selefenin senesi tekmîlinde zabt etmek üzere sâbıkan küçük + +Evkâf Muhâsebesi Hasan Şah Efendi’ye ve mâliye tezkireciliği Beylikçi Subhi Mehmed + + Efendi’ye ve Beylikçilik halen teşrîfâtı nâ’il Abdullah Efendi’ye ve Kalyonlar + +Kitâbeti sâbıkı Çavuş Ahmed Efendi’ye ve küçük Ruznâme Ağa-zâde İsmail Efendi’ye + + +----- + + + +ve Piyâde mukâbeleciliği sâbıkan küçük Ruznâme Abdülbâki Efendi’ye ve küçük Evkâf + +sâbıkan teşrîfâtı Akif Mehmed Bey’e ve Sipah Ağalığı sâbıkan Baş Bâkî Kulu + +Kapıcıbaşı Ali Ağa’ya tevcih ve Arpa Emâneti sâbıkan Çavuşbaşı Abdi Ağa’ya ve + +Cebecibaşılık Abdullah Ağa’ya ve Topcubaşılık Mustafa Ağa’ya ve Toparabacıbaşılık + +el-Hâc Mustafa Ağa’ya ibkâ ve Başbâkî Kulluğu Durak Bey’e ve Tophâne Nezâreti + +sâbıkan Cizyebaşı Bâkî Kulu Kapıcıbaşı Mustafa-zâde Halil Ağa’ya ve İstanbul + +Baruthânesi Nezâreti Sarıca-zâde Mehmed Ağa’ya ve Gelibolu Baruthânesi dahi + +sâbıkan serkî nâzırı Murtaza Efendi’ye tevcih ve ‘inâyet ve cümlesine huzûr-ı hazret-i + +Âsafîde elbâs hil‘at ile mesrûr buyuruldu. + +**Beyân-ı Keyfiyet Düşman-ı Mekâr yani Nadir Şah Hîlekâr ve der-Zaman Netice-i** + +**Ayn-ı Mukaddeme Me’mûriyet-i Vüzerâ-yı ‘Azâm bi-Techîz-i Leşker ve Tertîb-i** + +**Mühimmât-ı o Firirâ-yı Sefer Nusret-ı Eser ve Tasmîm-i** İhrâc-ı ‘Asâkir-i Tatar + +**ez-Cânib-i Kırım der-Sene-i Âtiye be-Ma‘rifet-i Hân ‘Âlişân** + +Devlet-i Âliye-i Hilâfet-i karîn ide Allahü Te‘âla ilâ yevmi'd-dîn fi'l-asl-ı dîn-i + +mübeyyinin hâris ve nekhîbâtı ve senet-i seniye-i seydü'l-mürselînin tervîc sâzebî + +imtinânı olmaktan nâşî, kâh muhâlif mât olan i‘tâ-yı dînin ve kâh mezheb-i haktan + +münharif bulunan fecre ve mülhadînin üzerlerine farîza-i gazâ ve cihâdı icrâ ve îfâ ve bu + +takrîb ile tahsîl rızâ-yı hazreti Mevlâ ve tekmîl-i nâmûs Cenâb-ı Rasûl-i Kibriyâ ederek + +âyîn-i İslâmî hıfz u hirâset ve kavânîn-i şer‘i sîde'l-enâm ‘aliye's-selâm temşitne bezl-i + +meknet eylemek ‘uhde-i ‘aliyye-i cenâb-ı Padişâhî’ye lâbed ve lâzım ve zimmet-i + +himmet seniye-i hazret-i şehinşâhî’ye vâcip ve mütehatimme olup, li-zâlik her bâbta + +levâzim-i hazem ve ihtiyâta ri‘âyet ve düşman ‘idâdında olanların keyd ve iğfâlleri ile + +ihtiyâlden ihtirâz ve mücânebet muktezâ-yı de’b-i dîrîn Devlet-i Âliye-i ebed karâr ve + +mibtegâ-yı resm-i pîşîn Saltanat-ı Seniye-i dâ’imü'l-istikrâr olduğuna binâen, bundan + +akdem Memâlik-i İran’dan ser-zede-i zuhûr ve pâ-nihâde-i ‘arsa-i istikbâr ve gurûr olan + +Nadir Şah hadî‘at-i destekâh mücerred desmîr-i zamîr habâset tahmîrî olan iğrâz + +nefsâniyesini icrâya vesîle ittihâzıyla güya diyâr-ı İran’dan bed‘i rakz ve'l-hâdî ref‘ ü + +rüsûm muhaddese ve müfsideyi tard ve def‘ile dîn-i mübîne hizmet eyledim deyü + +ibtidâ-yı zuhûrunda sûret-i hakda görünerek bu hizmeti mukâbelesinde taraf-ı Hümâyûn + +hazret-i cihândârîden is‘âf ve kabûlüne iltimâs eylediği mevâd-ı hamseden nahn-ı + +muhkem bi'z-zâhir fehevâsınca mu‘âzir-i şer‘iye ve mülkiyesi olmayan mevâd-ı sülüse + +ba‘den-izîn dahi tervîh mezheb ehli senet ve cemâ‘ate mübâderet şartıyla karîn-i + +müsâ‘afe olmağın, kusûr iki madde ki biri tasdîk Mezheb-i Caferî ve biri dahi Mekke-i + + +----- + + + +Mükerreme’de ta‘yîn-i rükn mahsûs maddeleridir anların red ve kabûlü şer‘i şerîfe + +te‘allük eden umûrundan olmak hasebiyle ‘ulemâ-yı i‘lâm kesrehüm Allahü Te‘âla ile'l +yevmü'l-kıyâme hazerâtından mukeddemân istiftâ olundukta kabulüne mesâğ-ı şer‘î + +olduğuna bi'l-ittifâk îrâd-ı beyân ve i‘zâr-ı şer‘iyelerini gene hakîkati ile keşf ve ‘ayân + +ederek mezbûre cevâb-ı şer‘î verilmişken maksûdî izhâr-ı hakk olduğundan şer‘an + +verilen cevapları istimâ‘ ve şer‘i şerîfe etbâ‘ etmeyip tekrâr mugâyir-i şer‘ olan mârr-üz +zikr iki maddenin yine tasdîk ve kabûlü teklîfi ile bu âna değin tâ güne izhâr-ı huşânet + +ve ne vech ile îrâz ra‘ûnet ve husûmet ettiği cümlenin ma‘lûm ve meşhûdu iken, şimdi + +muktezâ-yı habs-ı tîneti üzere sûret-i ahrâda bir gûna dahi mukaddemâtdan ve hîle-i + +tertîb ve merhûm Yiğen Mehmed Paşa kazyesi akabinde halen Kars Cânibi Seraskeri + +olan Sadr-ı esbak Vezîr-i Zişân Sa‘âdetlü el-Hâc Ahmed Paşa hazretlerine kendi + +mu‘teber hanlarından vâki‘ huzûr-ı Mustafa Hân tarafından olmak üzere emriyle terkîm + +ve müte‘âkıben tesyîr ettirdiği iki kıt‘a kağıtlarını Serasker-i müşârün-ileyh hazretleri + +der-devlet-i medâra göndermekle derûnlarında olan mukaddeman alınması ve istid‘â + +olunan Mezheb-i Caferî tasdîki ve rükn-i talebi teklîfi husûsları metrûken mefsûh + +kalınıp men ba‘de hilâf şer‘ ve kânun Devlet-i Âliye’ye bir nesne teklif olunmayıp her + +şeyden ferâgat olunmuştur deyü tahrîr olunmuş iken sonra, kendi mührü ile mümhûren + +mahsûs sefîri ile Bağdâd Canibinden rikâb-ı kâmiyâb hasret-i hasrûneye ba‘s ve tesyîr + +eylediği evrâkının tercüme-i sahihaları der-Sa‘âdet’e celb ve cezb olunup evrâk-ı + +merkûme Sadrı‘azam ve Vekîl-i Mutlak ifham hazretlerinin Huzûr-ı ‘Âlîlerinde evâsıd-ı + +mâh-ı merkûmede ma‘kûd olan Encümen-i Şûrâ’da feth ü kırâ’et olundukta fîmâ baa‘d + +ehl-i İslâm meyânından şimşîr-i hısâm ref‘ ü beyh ‘adâvet ve bağzâ-i kal‘a ve kam‘ + +olunmak için güya sâlifü'z-zikr iki maddenin kabûl ve ez-Sahrâ-yı‘âfı da‘vâsından + +ferâgat ve simmet-i musâlehaya meyl ve rağbet eylediğini işbu kağıtlarında dahi eğerçe + +derç ve tasdîr ve leğen derûn evrâk-ı mezkûre de müceddeden hilâf-ı şer‘ ve kânûn bir + +nev‘i teklîf yârde dahi serd ve tasrîh ederek habs zamîrini işrâb ve teşvîr eylemiş teklîf-i + +merkûmun me’l-ü mefhûmu zamîme’i Memâlik-i Mahrûse-i İslâmiye’den olup, sinîn-i + +kadîmeden beru derûnlarında asâr-ı senet ve cemâ‘at ve du‘âyem vâr-gân şerî‘at-i icrâ + +oluna gelen âzer-bîhân hudûdları ki yani Van ve ol-havâlide olan Kürdistandır anları ve + +kezâlik ‘ırâkü'l-kâsile yani Bağdad ve Basra ve müşhidîn ve havâlîleridir anlara + +kendüye vermek üzere taleb eylemesi hâlât-ı garîbesi olmağla, bu gûna ma’elleri biri + +birine muhâlif ve mugâyir tahrîrât-ı mekîdet semân irsâl ve tesyîrinden merkûmun + +murâd ve maksadı cânib Devlet-i Âliye ve Saltanat-ı Seniye lâ-zâlet mahfûza bu + +kayatü'r-rebâniyeyi iğfâl ve ta‘vîk ile kendi umûruna takviyet ve za‘mence bu cânibe + + +----- + + + +îrâs fütûr ve rehâvet idiği zâhir ve bundan başka sermez hemiz olan hazret-i İmâm-ı + +‘Âzâm ve hemâm-ı ekrem ve efham raziya'l-lahü Te‘âla cenâbının merkad münûrlarına + +çâykîr zamîr mel‘anet semîri olan sû’-i kasdı ma‘âza'l-lahi Te‘âla icrâ ile ehl-i senet ve + +cemâ‘ate bir güne dahi ihânet ve hıyânet olduğu âşikâr ve bâhir olmağla mahyel-i + +merkûmun keyd ü hıd‘âsından fîmâ ba‘d gaflet ve tarafından bir türlü tahsîl-i emniyet + +câ’iz olmadığından gayri, ‘iyâzen bâ Allahü Te‘âla Memâlik-i İslâmiye hıfzaha'l-lahü + +Te‘âla ‘ani'l-afât ve'l-belyeden bir şebrîr ve bir kıt‘a arz ve mahal verilmesinin mu‘âzir-i + +şer‘iyye ve mülkiyesi ve azh ve bedîdâr olmağın, be-‘ûne'l-lahi'l-meliki'l-müte‘âl sene-i + +mâziyeden ziyâde techîz ‘aded ve ‘itâd ve tertîb-i levâzım emr-i cihâda emr-i + +cihâda bezl-i ictihâd olunmak vâcibe-i ‘uhde-i saltanat-ı diyânet mu‘tâddan idüğü bi'l +cümle Vüzerâ-yı ‘Âzâm ve ‘Ulemâ-yı fehâm ve ocaklar ricâlinin icmâ‘ ârâ ve ittifâk + +kelm-i sevâp intimâlarıyla karâr-dâde olduğuna binâen, bâ-tafa sübhâne ve te‘âla sene-i + +âtiyede Kars ve Diyarbekir kullarından Sefer-i Hümâyûn nusret-i makrûn mukarrer ve + +muhakkak olmağla, bu keyfiyet Kars Cânibi seraskeri olup, li-ecli'l-musleha bu kış + +Erzurum’da meştânişîn ikâmet ve ol havâlîlerde kesret üzere zehayir ve mühimmât-ı + +cem‘ ve edhârına dâmen dermiyân-ı kudret olmak üzere me’mûr olan vezîr-i muhaddid + +pîrâ Sadr-ı sâbık Sa‘âdetlü el-Hâc Ahmed Paşa hazretlerine Hatt-ı Hümâyûn şevket + +makrûn ile ma‘nûn emr-i celîli'ş-şân ile tefhîm ve ifâde vesair Vüzerâ-yı Âzâm ve mîr-i + +mîrân kirâm-ı rü’esâ ve zâbıtân-ı ‘Âsâkir-i Mansûre’ye dahi kemâl-i ihtimâm ve ikdâm + +ile şimdiden techîr-i ‘asker ve tertîb-i mühimmâr sefer ederek hazır ve âmâde olmağla + +sarf-ı kudret ve vakt ü zamânile harekete kesb-i isti‘dâd ve kuvvet ve kilitli ‘ade ve ‘itâd + +tedârikine bezl-i himmet ve meknet eylemeleri için o emr-i ‘aliyeler isdâr ve irsâl ve + +cümleyi bu keyfiyetten haberdâr ve ifâde-i hâl olunduğundan gayri, halen fermâ ne +fermâ-yı aklîm-i karîm hân ‘âlişân celâdetlü Selim Giray Han hazretlerine dahi himem-i + +celile-i kâ-ânileriyle işbu sene-i mübâreke evâilde bi'l-edâ tasfir olunduğu üzere + +mukaddemâ aklîm-i karîmden ihrâc ve sefer-i Hümâyûn’a tesyîr ve irsâl eyledikleri + +‘asâkir-i Tatar gayret-i şi‘ârın gerek neferât şîr-i savlet ve gerek ser-gerde gân kahraman + +saffetlerinden her biri hakâki şimrede-i benân-ı ittihâb kiyânîleri olmaktan nâşî, ibrâz çû + +her şecâ‘at ve îfâ-yı resm-i diyânet ve gayret ile ‘asâkir mû-hadîse i‘ânet-i ‘azîm ve + +cânib-i düşmana ve hane-i cisîm izhâr eyledikleri meşhûr ra-âfâk olmak hasebiyle bu + +vech ile senûh eden hademât-ı gayverâneleri pesendîde-i tab‘ safâ makrûn hazret-i + +şehriyârî olduğuna binâen, bi-menhü Te‘âlâ sene-i âtiye için dahi aklîm-i karîmden sâ +bakî üzere on bin nefer Tatar ‘adv ü şikârın ihrâcı husûsuna irâde-i ‘aliye-i hazret-i + +padişâhî te‘allük ve der-kâr ve hân ‘âlişân hazretlerinin dahi taraf-ı Devlet-i Âliye-i + + +----- + + + +ebed karâra olan celâ’il hüsn-ü ihlâs ve mehâ’il-i sadaka ihtisâsına nazaran tesviye-i + +emr-i mezbûre sâbıkından ziyâde berü fıkk-ı merâm-ı haber incâm-ı şehinşâhî teşmîr-i + +sâk ibtidâr edeceği zâhir ve eşkâr olmağın, bi-fasle sübhânehü ve Te‘âlâ bir ân ve bir + +saat akdem savb-ı me’mûrlarında mevcut bulunmak üzere vaktiyle irsâ ve tesyîrler için + +matlûb olan on bin ‘âsakir-i Tatar hamiyet şi‘ârı şimdiden tesviye ve tertîb ve + +müte‘ayyinân Selâtîn-i Cengizye’den üzerlerine ser-gerde nasb olunacak ve ma‘iyyetine + +terfîk kılınacak saltânâtı dahi me’mûr ve ta‘yîn eyledikten sonra, mîrâ veyahut bahrâ + +münâsib olan tarîk mürûrların ve menvâl-i muharrer üzere hazır ve âmâde oldukların + +derbâr-ı hilâfet-medâr şehriyârîye mukaddem arz ve ahbar eylemek bâbında şerf-bahşâ +yı südûr olan Nâme-i Hümâyûn şevket makrûn ve ber-vechi mu‘tâd-ı kadîm kırk bin + +kuruş sekbân akçesi ve iktizâ eden vesâ-yı kavme ilbâs için kırk sevb-i hal‘-i fahrâ mâh +ı merkûmun evâhirinde egerçe tertîb ve âmâde olundu. lâkin bi'l-edâ-i mezkûr + +sefîrin vürûduna terkîben te’hîr buyuruldu. + +**Tebdîl-i Sadr-ı Anadolu** + +Halen Anadolu Kadıaskeri olan yeğetâz mazmâr ‘ulûm-ı karîm Mehmed Efendi + +hazretleri müddet-i ‘areye-i ‘iffet-i irtisâmları tamâm ve zamân-ı hükümetleri resîde-i + +Hasan hınâm olmağla kademâ- yı tarîkten sâbıkan İstanbul kadısı olan Şeyhülislam + +sâbık merhûm Mahmûd Efendi’nin mahdûm-ı muhteremleri fazîlet-penâh Mevlâna + +Abdullah Efendi hazretleri mâh-ı merkûmun yirmi üçüncü gününde Sadr-ı Vâlâ-yı + +Anadolu’ya is‘âd ile mesrûr ve dilşâd buyuruldu. + +**Üftâden Kalyon Bazergân be-Sâhil-i Hısn-ı İstanbul ve Beyân-ı Keyfiyet-i O** + +Bender İskenderye-i Mısır’dan İstanbul’a âmed şüd eden tüccâr kalyonlarından Arap + +Ömer nâm kapdânın kalyonu eşyâ-yı günâ-gün ve zehâyir-i mısriyye ile memlû ve + +meşhûn olduğu halde, mâh-ı Zi'l-ka‘de’nin dördüncü Pazar gecesi kabîl-i Şâm’da + +Çekmece açıklarından çekilip gelir iken, melâh-ı sefîne-i ‘uzmet nemûn gerdûn + +zurkaça-i hûrşit müşa‘şaş bâd-ı bânî kenâre-i sâhil-i mağrib zemîne sevk ve tesyîr ve + +çekdirme-i siye endâm zülâmî mahzefe-i cenbân keşâ-keş ile ve ola girya‘ni sipihr-i + +neyl-i fâm perde-i siye târşâmî âvihte-i bâm feshat-sarâ-yı cihân ve cemâl-i mihr-i elem + +ârâ-yı ve râyı hicâbda penhân ettiği esnâda kalyon-ı merkûm Kumkapı Pîşekâhne gelip + +bi-emrillahi Te‘âlâ leyle-i mezbûrede bâd-ı cenûb kemâl-i şiddetle vezân ve hebûb + +eylediğinden târîkî-i şeb ve terâkim zülâm müstevcebü'l-harb-ı istilâ-yı havf ve merâse + +sebep olmağla Sarayburnu'nda içeri girmeye cesaret edemeyip ol leyl-i perveylî ânda + + +----- + + + +imrâr ve firdâsı Sarayburnu'nu gezârnetî ile mahal-i mezkûrda lengerândâr karar + +olmuştu. Lakin şedâyid telâtım emvâc gûh endâm bilâ infisâm hücme-zâ-yı iktihâm + +olmaktan nâşî, vaz‘ olunan lenger ka‘ar deryâde ‘adem-i istikrâr ve kalyon-ı merkûmu + +rabt-ı hebâl istivâr edemediklerinden tedâbir-i meknetleri bî-tâ’il ve bi'z-zarûre taraf-ı + +sâhile mâ’il olmağla derûnunda olan ricâl ve melâhîn her cendeki ihtimâm-ı tâm ve + +keşâkeş ikdâm ile zabt u rabtına sarf-ı nîrvâ iktidâr eylediler ise mukaddeme-i sa‘îleri + +netice pezyer ve baht-ı legazîde pâleri destegîr olamayıp reşte-i tâkatleri berîde-i mikrâz + +rüzgâr ve metâ‘ meknetleri rebûde-i dest-i ıztırâr bî-ıstıbâr olduğundan çâr nâ-çâr hal-i + +‘ikâl ihtiyâr ile ol at başlı kalyon mânendâsib Harûn-ı Âher kapı ile Çatladıkapı yanında + +Arabacılar Kârhânesi müşerref olduğu sâhilin pîşekâhında taşlık ve sağacık olan mahle + +sevk-i kazâ ve kader ile üftâde olamğla taraf-ı sâhilden istimdâd kasdıyla bir kaç defa + +top atıp i‘lâm-ı hâl ve isti‘ânet-i ahvâl ettiklerinden hükkâm haberdâr olup, imdâd ve + +i‘ânet kaydında eğerçe kusûr etmediler. Lakin haylûlet şebtâr ve şedes rûzgâr ile + +telâtım-ı emvâc hıtar bârden nâşî, bir tarîkle hılâsına çâre-sâz ve dest-i i‘ânet-i bâz + +etmeğe hıdâmegân olmadığından, bi'z-zarûre rûşnâ bahşâyi-i sabh-ı münîr zuhûruna + +tevkîf ve te’hîr iktizâ eyledi. Bu keyfiyet-i kehfe'l-emân fakr imlacâ’e râhat risân za‘fâ + +bahr-ı zehâr-ı merhamet her şefkat ve ‘inâyet-i hemem deryâ kerem sebeb-i emniyet +i ‘âlem bâ‘is-i esâyiş melel ve evem-i sâye-i kerem vâye-i hıdâ-pîrâye-i cemâl ârâ-yı + +zühd ve takvâ cenâb-ı pâdişâh te’lîf te’lîf sâz kalıp i‘lâ ve ednâ hazret-i şehinşâh + +refâh bahşâ-yı umûm-ı re‘âya ve berâyâ lâzâle'd-dehr-i müftehiren be-vücûde'l-a‘lâ ve + +mâ-berha'l-halk mütene‘men bi't-tafa vücûde'l-isnâ hazretlerinin ma’lûm ‘utûfet-i + +mersûm hadîvâneleri oldukta kalyon merkûmun mütahmel olduğu eşyâ ve zâde ve + +zevâde Âsitâne-i Sa‘âdet âşiyânelerinden âsûde-i muzalle-i refâh olan ‘ibâda'l-lah için + +isticlâb olunduğundan sâye-i ‘inâyet vâye-i hasrevânelerinin hûş-ı nişîn-i râhat güzîni + +olan ‘umûmen zîr-i destâz ve husûsen vücûh-ı a‘yânın refâh-ı hâl ve etmînân be-elleri + +aksâ-yı murâd-ı Hümâyûn Malûkâne ve müntehâ-yı makâsad mâ fîyü'l-fevâd-ı şefkat + +nemûn mün‘amâneleri olmak hasebiyle lece-i bîkrân merhametleri mevc-i hayz ve ‘mân + +bî pâyân ‘inâyetleri nesîm-i letâfet ve sîm ile kûmerrîz olup, kalyon-ı merkûmun + +istihlâsı ve derûnunda olan eşyânın istihrâcı bâbında şeref südûr eden Emr-i + +Hümâyûnları mâcebince melâz-ı fukarâ nâsır ze‘âfen mesnet ârâ-yı Sadâret-i ‘Uzmâ + +revneka-i ifzâ-yı vekâlet-i kebîr olan Vezîrü'l-kerem ve efham-ı sadâkat ‘alemleri es +Seyyid Hasan Paşa hazretlerini kalyon-ı merkûmun giriftâr-ı ‘ikâl kazâ ve üftâde-i + +rîzesinin ibtelen olduğu mahle nâzır olan Arabacılar Kârhânesi’ne bi'n-nefs varmalarını + +irâde buyurup Cenâb-ı Sadr-ı ‘Âlî hazretleri dahi der-‘akab mahalle-i merkûme kâdeme + + +----- + + + +cenbân rehevâr-ı himmet ve Vezîr-i Mükerrem Kapdân-ı Deryâ Sa‘âdetlü Mustafa Paşa + +hazretleri ve bi'l-cümle Tesâne-i ‘Âmire ricâli vesâ’ir rü’esâ sefâyin ve melâhlar ve + +deryâ ehvâline vâkıf olanların ve iskelelerde mevcut mâ‘ûne ve kebîr kayıkların + +ihzârına emr ü fermân buyurmalarıyla derhâl müşârün-ileyh Kapdân-ı Deryâ hazretleri + +��umûmen tersâne-i ‘âmire ricâli ve rü’esâ-yı sefâyin ve neferâtlarıyla gelüp kesret-i + +‘amele ve ‘imâl ve vefret edvât hıbâl ve âlât-ı cer-esfâl ile berzede-i dâmân-ı ihtimâm ve + +teşmîr sâzsâk ikdâm olmada eğerçe kusûr ve fütûr etmediler lâkin bi-emr-i hıtâşedet + +rüzgâra hiffet ve sükûnet gelmeyip kalyonun yanına yanaşmak makvele-i mahâl iken, + +mücerret natk-ı pâk cenâb-ı katab zemân ve mahz-ı meyâmen tevcîh halîfe-i deverân bir + +kâtiyle ricâl ‘amelenin her biri nehnek deryâ-yı cür’et ve gavâs kalzem-i cesâret olup, + +letemât-gûh mânında dehşet-i nemâ ve mûce-i pîderpî merdem ribâya asle't-tefât + +etmeyip ol-gün akşama dek mâ‘ûne ve kayıklarıyla yüz yirmi ferde yalnız kahve ve katı + +gazveleri vesâir eşyâ-yı ihrâc olunmuşken anınla iktifâ olunmayıp cenâb-ı şehriyâr + +gerdûn iktidâr efendimiz mecelâ-yı ilhâm rebânî olan nihâ-yı levh âşgâ-yı + +melûkânelerinden hemen o gün Tersâne-i ‘Âmire’lerinde mevcut bulunan sallarından + +mikdâr-ı kifâye sallar ‘icâleten nakl ve tesyîr ve kalyondan karaya dek tanzîm ve tertîb + +ve ashâbı eşyâlarını ayaktan çıkarmak üzere ta‘biye ve terkîb olunmasını Emr-i + +Hümâyûn buyurmalarıyla ber-vechi muharrer tâ’ir üç pervâzı rebûde-i çenkâl şikâr-ı + +ilyân böyle hurûş-ı hoş rebâ-yı bahr-ı tufân nemâ-hengâmında sallar gelmesi ‘adîmü'l +imkân iken, yemen-i himmet hazret-i zıllü'l-lehî ve mahz-ı tevcih nîm-negâh cenâb-ı + +hilâfet penâhî inzimâmiyle hemen ol-gün öyle sıhhat ü zân bâd-ı tûfânzâd esnâsında + +kader-i kifâye sallar Tersâne-i ‘Âmire’den nakl ve tesrîb ve tesrîb ve mahal-i merkûme + +vaz‘u tertîb olunmağla, Fermân-ı Hümâyûn kazâ cereyân şâhâneleri imzâ pezîr-i infâz + +olunmuştur. Ertesi güne yine re’fetlü Sadrı‘azam hazretleri çay-ı merkûm teşrîf + +buyurup kâ'l-evvele Kapdân Paşa hazretleri ‘umûmen a‘mâl olunan ricâl-i tersâne sarf-ı + +ihtimâm kûşeş ederek nısfından ziyâde eşyâ-yı sâhile ihrâc ve tahfîf-i ihmâl ve eskâl ile + +ol-gün dahi akşama dek ikdâm-ı tâm eylediler. Üçüncü günü berü nevâl ‘adîmü'n +nihâyeti mebzûl ‘âme’i enâm ve der-‘inâyet bî gâyeti meşmûl kâfe’i hâs ve ‘âmm olan + +cenâb-ı Padişâh İskender ihtişâm ve şehinşâh dâr-ı iğlâm meda'l-lahi Te‘âla zılâlen + +ra’fete ve saltanata ‘alâ mefâriku'l-enâm ilâ âhirü'l-eyyâm hazretleri mezâhame’i + +merâhim zât ve muhâceme’i mekârim safât-ı ferşete semâtaları muktezâsınca rahme'l +‘ibâde bi'z-zât sâlifü'l-beyân Arabacılar Kârhânesi’nden nezâret olunan mahal meşrefe + +şeref-i kudûm meymenet lüzumların erzânı ve nûr-ı cemâl mihr-i incilâleriyle ol berc + +ma‘da iftirânî neverânî buyurup ol-gün Devletlü Sadrı‘azam hazretleri ve semâhatlü + + +----- + + + +Şeyhülislâm Efendi ve Kapudân Paşa hazrâtı vesâ’ire ricâl-i Devlet-i Âliye cidâr-ı + +hassanın haricinde vâki‘sahilde hîme nişîn ikâmet ve cümlesi nezâret ile bakya kalân + +eşyâ-yı metnû‘ayı peyâpî ihrâca sarf-ı himmet ve yevm-i mezbûrde bazergân fıkrâsının + +ekser-i emvâl ve eşyâsı rehâyeb sâhil-i selâet olduktan sonra, kalyon-ı merkûmun dahi + +istihlâsına işâret-i ‘aliye-i Hümâyûn ile mübâderet ve gavâslar ve bahrîler götürdülüp + +Karaderyâ’da mütevârî olan mahalleri yoklandıkta teknenin ve satî taş üzerine tesâdüf + +etmekle, başı ve kıçı düşüp ve tahtında olan düşme vâsıl mebnâsı olan onurgası + +senekrede-i inkisâr ve ‘ârıza-i fenâ ile târ-ı mâr olduğu ihbâr ve kayd hibâl-i ihtimâm ile + +ihrâcına ibtidâr olunsa dahi ba‘de zîn-i medâr isti‘mâl olacak metn-i esâsî pâyidâr + +olmayacağı âşikâr olmağla hâlî üzere terk olunup, ancak derûnunda olan eşyâ ve âlâtın + +ihrâcıyla iktifâ olundu. bu güne bahtiyârü’t-tâf hüdâvendigârında kâre gîr sâhil-i zuhûr + +virüz olan isdâf-ı lü’lü-e bârahim ceyb-i emâle îşâr mervârid ‘inâyet ve kerem olarak + +emvâl ve eşyâları istihlâsına ibtidâr olunan sevdâ-girân tüccârın bu hâlet-i per-bereket + +ve bu himmet-i me‘âlî nihmet-i meşhûd bâ-sara’i yakınları oldukta ziyânları mâye-i sûd + +ve hazenleri vâye-i sürûr ve sürûd olup, cümlesi mübtehic ve memnûn olmuşlar iken, + +ancak kalyon-ı merkûmun sâhibi olan mûmâ-ileyh Arap Ömer Kapdân-ı ‘ârza-i ikdârdır + +yâpâr ile mağmûm ve mahzûn olmasına mür’et-i kirâmet-medâr şehriyârî ve ‘utûfet + +Cevdet-i asâr-ı tâcdârî cevâz-dâde olmayıp ol hatem-i şîm basîta'n-ne‘am cenâbları + +mahiyyed-i ‘âlem olan kalzem girmelerin kû herândâz bir hisân ve bilâ bedel-i ihsân + +mecân olmak üzere Tersâne-i ‘Âmire’lerinde merbûd olan ��atîk kalyonlarından uzun + +kıçlı kalyonu Kapdân-ı merkûme ‘inâyet ve i‘tâ ve vech ile anâ dahi mesrûr ve ihyâ + +buyurdular. sahîha-i beyân mestar zede-i yerâ‘a-i sadâkat berâ‘a olduğu üzere husûs-ı + +mezkûre bu güne bezl-i himmet beyhimtâ ve sarf-ı dikkat diyânet-i intimâ ve husûsan + +ber-vechi muharrer misli nâşîde ve nâdîde pîrâye-i ser-levha-i asâr tâcdârı olan ‘inâyet + +ve ihsân hüdâvendigârı zuhûru eğrice zâhir hâlde Âsitane-i Sa‘âdet’lerine zehâyir nakl + +eden tüccâr hakkında bedîdâr olmuştur. imâmelen haza imâmelen haza olunsa + +zımnen ‘âme-i ‘ibâdallaha mahz-ı şefkat ve merhametten kinâyet bir hâl ve dergâh + +ahdiyet rabbü'l-‘izzetde makârenet kabûl ve mazhar ucûr cezvele olacak bir mizmet + +memdûha-i mahmûde'l-‘âkıbe olmağla sekân Âsitane-i Sa‘âdet âşiyân olan bi'l-cümle + +kehân ve mihân yekdel ve yekzibân ferîza-i zimmet-i sadâkat nişânları olan ed‘iyye-i + +devâm ‘umûr-ı devlet pâdişâhî ve kavvâm fürûşekûh saltanat-ı şehinşâhî manzûmesini + +müstezâd evrâd-ı lisân ve fevâû ederek her biri bu vech-i ile zımnen hâ’iz kerem + +men‘âm olduklarına harem ve dilşâd oldular. + + +----- + + + +**Tevcih-i Şimhâli’i Kamvak Bahâ Sapû Lâd-hân Dere'l-kâ-yı Dağıstan** + +Mâlik-i rikâb-ı milel ve emem bâsıta iyâdi-i lütüf ve kerem cenâb-ı pâdişâh ‘âlem ve + +şehinşâh-ı mu‘azzam edâma'l-lahi Te‘âla devlete ve saltanata mâdâm el-insân fi'l-‘âlem + +hazretlerinin ittâf şâmilete'l-itrâf bî pâyân ve fîzân ‘amân bir ve ihsânları ‘ale'l-‘umûm + +cihân ve cihâniyâne şâmil ve husûsan tenvîr menâr-ı sinîn-i seniye ve izâle’i zalâm-ı + +küfr ve ref‘i bede‘ sî’e için fî sebîli'l-lah sa‘î ve ictihâd eden havâs zeviyü'l-ihtisâsa + +mütevârid ve vâsıl olduğuna binâ’en bundan akdem sâl-i gezişte halâlinde ümerâ’i + +Dağıstan Cengitây Hanı Ahmed Han hazretleri askeriyle Kars Kalesine gelip hizmet-i + +muhâfazada esbâ-ı vücûd ve Hıdemât-ı Hümâyûn edâsında bezl-i mechûd eyledikten + +sonra, Âsitane-i Sa‘âdet’e gelip pâye’i serîr-i a‘lâ-yı hasrevâneye rûmâl ile kesb-i kemâl + +ve âmâl mâfîyü'l-bâlî husûlüne müsâ’ade-i ‘Aliye-i ‘adivâne erzânı buyurulmağla ol + +vakitte elkâ-yı Dağıstan’Devlet-i Âliye olan mesânîd ‘ulyâdan mesned-i metsebân + +Devlet-i Âliye’den hâlî olmak hasebiyle bazı ahâlî-i Dağıstan’nın inzimâm re’îleriyle + +bi'l-iktizâ zikr olunan şemhallik mûmâ-ileyh Cengitây Ahmed Han’a taraf-ı Hümâyûn + +şehinşâhîden ‘inâyet ve ihsân ve yedine şemhallik Berât-ı ‘Âlişânı eğrice teslîm ve i‘tâ + +buyurulmuştu. Lakin mukaddeman kamûk şemhâlî olan ‘Âdilgirây Han’ın oğlu + +Haspolat Han hazretleri ebâ‘in ced kamûk şemhâlî olmaktan nâşî, mesned ve alâ-yı + +şemhâlîde anların nesilleri mevcûd ve der-sıhhat oldukça ahara tevcih ve in‘itâf + +eylemek menâfî-i de’b ve ‘âdetleri iken, ber-vechi muharrer mukaddeman müşârün +ileyhden tahli‘î mücerred oldukta cânib-i Devlet-i Âliye’ye tahsîl intisâb ve ‘ubûdiyet + +ve kesb-i mefâharet-i rakkiyyet edemediğinden neş’et edip, ve’l-hâleti hazihi müşârün +ileyh Haspolat Han hazretleri fıtrat-ı pâkize tînetinde mahmer olan mâye’i kiyâset ve + +sadâkat ve zamîr-i safvet semîrinde muzmârra cevher-i hulûs ve istikâmet muktezâsınca + +taraf-ı muhâlif bed-mezheb olan i‘câm hîbet-i incâmdan rû-gerdân ve inhirâf ve Devlet-i + +Âliye-i bâhirü'l- ‘unvâne ve kezalik hânân ve umerâ ve müte‘ayyinân Dağıstan’a meyl + +ve intisâb ve in‘itâf ve lütf âmîzeş ve hüsn-i imtizâc sadâkat ve zireş ile iktisâb mâye-i + +itlâf etmekle, Han-ı müşârün-ileyh mâdâmka Devlet-i Âliye-i rûz-efzûnun rabaka’i + +‘ubûdiyeti zebûr gerden itâ‘at yani beher hâl dostuna dost ve düşmanına düşman olmak + +merâsimini îfâya mübâderet ede kendisi ve ihlâf ve a‘kâbî der-hayât oldukça medned-i + +vâlâ-yı şemhâlî müşârün-ileyh ‘inâyet ve ihsân has-revâne buyurulması kanûn ve + +kâ‘ide-i Dağıstan’a üftâ ve ahare ve zâbıta-i hüsn-i nizâm memlekete el-yak ve evlâ + +olduğuna tâife-i lezkî hanlarından mukaddeman taraf-ı bâhiru'ş-şevk Devlet-i + +Âliye’den mansûb olan usmâ Ahmed Han vesâir müntesebân Devlet-i Âliye olan + +umerâ-i Dağıstan kâğıtlarıyla i‘lâm ve tahkîk ve evrâk-ı merkûme ile der-bâr ‘inâyet + +----- + + + +medâra gelân ricâl-i Dağıstan dahi keyfiyeti şifâhan beyân ve tasdîk etmeleriyle i‘lâm + +ve inhâ olunduğu vech ile mûmâ-ileyh Cengitây Ahmed Hân hükûmet-i mevrûse olan + +Cengitay Hanlığı ile iktifâ ve kanâ‘aat eylemek beynlerinde cârî ve mu‘teber ve mer‘â + +tutulan kavânîn-i kadîmelerine muvâfık olmağın, lezlek-i mûmâ-ileyh Ahmed Hân s + +Cengitay Hanlığı ile iktifâ ve müşârün-ileyh Haspolat Hân dahi fîmâ ba‘d hulûs-ı tâmm + +ve hânân ve umerâ ve a‘yân ve ricâl Dağıstan ile sâlik-i mesâlik ittifâk ve iltiyâm ve + +izhâr-ı cevher fütüvvet mâle'l-kelâm ederek rakz ve el-hâd âyinini icrâd a‘yasında + +olanları hayta-i hükûmetine takrîbden men‘ ü sudû ol-makûleleri külliyen def‘ ü tard + +birle mûmâ-ileyhimâ her bâbda kuvvet izhâr-ı metânet ve kezalik hukûmetinde olan + +sıgâr ve kibâr ve bi'l-cümle ahâlî-i kamûktan ve ricâl-i Dağıstan’dan ‘ulemâ ve sulhâ ve + +ibrâr ve ihyâra nevâziş ve ittifât birle da‘vât hayriyye isticâline sarf-ı himmet ve dîn-i + +Devlet-i Âliye’ye dâir umûr-ı lâzimenin infâzına bezl-i meknet ve şimhâllik rütbe’i + +celîlesi dahi Devlet-i Âliye’ye hulûs-ı taviyyet ve dîn-i mezhebe sıdk-ı niyet ile hizmet + +ibrâzına sarf-ı kudret üzere oldukça müşârün-ileyhin hândânına mahsûs olmak şartıyla + +i‘lâm ve inhâ olunduğu ve cehle hakkında bahren hâr ‘âtıfet cenâb-ı şehriyârî mevc-i + +engîz ve âfitâb-ı ‘inâyet cihândârî pertevzîr olup, mâh-ı merkûmun dördüncü gününde + +kamûk-ı şemhalliği müşârün-ileyh Haspolat Hân hazretleri’ne tevcih ve ihsân + +buyurulduğundan ma‘da emhas-ı i‘nâyât-ı ‘ademü'L-gâyât pâdişâhâneden semûr + +bâhire'l-habûrede ve hata ber-sûb hıl‘at-i bâhirü'l-behcet ve bir kabza şimşîr bark-ı te’sîr + +vr hazîne-i kerem defîne-i melûkâneden iki yük sikke-i hasene-i zer-mahbûb ‘atye-i + +behiyye-i hâkânî ‘nâyet ve i‘tâ ve yine elkâ-yı Dağıstan’da vâki‘karîm-i şemhalliği + +ta‘bir olunan şemhallik dahi müşârün-ileyh Haspolat Hân hazretleri’nin birâder + +Se‘âdetgirây Bey hazretlerine tevcih ve ‘inâyet ve yine ol ‘ândândan neş’et eden nevsâl + +beğe dahi bu hilâlde rütbe-i mîr-i mîrânî ihsân buyurulup teşrifât-ı Hümâyûn olan + +ferve’i zâhire ve hal‘-ı fâhire ve hadlerine göre ‘itâyâ-yı vâfire ile ahâlî- Dağıstan + +mahzar-ı kerem veliyü'n-ne‘am ‘âlem olmalarıyla her biri ‘atebe-i ‘aliye-i saltanat-ı + +seniye bendeleri mülküne münselik olduklarına fahr ü mübâ‘ât ile mübtelic ve habûr-ı + +mevfûr ile mesrûr oldular. + +**Tevcih-i Seraskeri Cânib-i Kars ba-Sadr-ı Sâbık Ali Paşa vâlî-i Haleb ve Eyâlet-i** + +**Halebü'ş-şehbâ be-Seraskeri Sâbık el-Hâc Ahmed Paşa** + +Sübhânehü ve Te‘âlâ sene-i cedîde Kars ve Diyarbekir taraflarından iki koldan Sefer-i + +Hümâyûn nusret-i makrûn mukarrer ve muhakkak olduğuna binâen, Kars kolunda + +tecemmü‘ ve tehaşşüd edecek sunûf-ı askeriyenin zabt-ı zamâm umûrlarıyla fen-i + + +----- + + + +sipahsâlârîye vâkıf ol havâlîde vâki‘ serhidât İranyânın keyfiyâtına ‘ârif bir vezîr-i + +gayret semîrin bu halâlde cânib-i mezbûr seraskerliği ile ile ol-tarafta bulunması + +ve ecbâsı umûrdan olduğu zamirü’l-hemâm pezîr-i cenâb-ı halife-i deverâne lâyih + +olmağla sâbıkan Sadrı‘azam olup, hâlen Haleb Vâlisi olan Vezîr-i Zîşân Sa‘âdetlü Ali + +Paşa hazretleri zikr olunan ta‘rîfe mâ-sadaka ve vâki‘â bundan esbak bi'd-defa‘â mahvil +i ‘uhde-i müşîrânesi kılınan İran Seraskerlikleri henkâmende mevbûl zâtî olan celâ’il-i + +liyâkat ve isti‘dâd ve mehâ’il-i himmet-i hüdâdâd muktezâsınca hudûd-ı a‘câmın + +keyfiyâtına vukûf-ı tâmî olduğundan başka, be-tahsîs Revân ve Tebrîz ve Şirvân ve + +Tiflis havâlîlerine mukaddemân kirât ile eyâb-ı zehâbları vukû‘ takrîbiyle havâli-i + +merkûmede bulunan ahâlî ve ru’esâ-yı kavmin dahi etvâr ve girdârları belki esâmî ve + +asârları ma‘lûm fetânet-i mersûmları olmak hasebiyle asker-keşlik ve düşman-keşlik + +hâlen tende derbet ve derâbeti âşikâr ve umûr-ı askeriyede hüsn-i kifâyet-i ve azh ve + +bedîdâr olmağla bi'-tefa Te‘âla ma-asker-i Hümâyûn’un karargâhı olan Erzurum’a + +mu‘accelen ve sûle müsâre‘at ve anda müştâ nişîn ikâmet ve ol bahar-ı zafer âsâre dek + +umûr-ı lâzimenin te’diye ve temşîline bezl-i meknet eylemek şartıyla hakkında bahr-ı + +bikrân ‘inâyet padişahâne mevc-i hayz ve nîr-i ra’fet nişân şihinşâhâne pertevzîr olup, + +mâh-ı merkûmun on birinci gününde ‘avâtıf celîle-i melûkâne ve‘avârefe-i cezîle-i + +hasrevâneden şeref ifrâ-yı sudûr olan Hatt-ı Hümâyûn mevhibet makrûn mûcebince + +Anadolu Eyâlet-i inzimâmıyla Kars Cânib Seraskerliği müceddeden Vezîr-i müşârün +ileyh hazretlerine tevcih ve ‘inâyet ve zemâm umûr-ı gayret gesteri kabza-i himmet ve + +şehâmetine ihâle ve teslîm buyurulmağın temli‘ kadr ve şân ve tevkî‘ menşûr ‘azz ü + +‘unvânı için seraskerlere mahsûs olan teşrîfât-ı Hümâyûn ve on beş bin kuruş ‘atıye-i + +behçet nemûn i‘tâ buyurulup be-‘avne Te‘âla sene-i cedîdede Diyarbekir ve Bağdad + +kullarına dahi tertîb ve Birecik tarafından tesyîr olunacak mühimmât ve zehâyir ve + +edevât ve asâkirin ihrâc ve tesyîrleri hususu akdem-i mihâm-ı lâzımü'l-ihtimâmdan + +olmak hasebiyle bu mihâmın dahi bir vefk-ı merâm hayr-ı incâm pâdişâhâne ru’yet ve + +itmâmı için bu esnâda bir vezîr delîrin dahi Halep Eyâletiyle anda vucûda elzem ve + +hemân peyderpey tesviye-i umûr-ı mezkûreye mübâşeret ve kıyâmı emr-i mütehattem + +olmaktan nâşî, Halep Eyâleti dahi halen Serasker müşârün-ileyhin selefi Sadr-ı sâbık + +vezîr setûde tedbîr sa‘âtlü el-Hâc Ahmed Paşa hazretlerine yevm-i merkûmeden bâ + +Hatt-ı Hümâyûn tevcih buyurulup Serasker müşârün-ileyh Ali Paşa hazretleri + +mu‘accelen Erzurûm’a vardığı saat müşârün-ileyh Ahmed Paşa hazretleri mensubu olan + +Haleb’e müsâre‘at ‘azîmet ve emr-i me’mûriyeti temşîtine mübâderet eylemesi husûsu + +kendiye tefhîm ve tevsıye olunduğunu ber-vechi muharrer bu halâlde Serasker müşârün + +----- + + + +ileyh birân evvel Erzurum’a vusûl-i Van’da bulunması nice fevâ’id cemâbî müstetbi‘ bir + +keyfiyet idüğünü müş‘ir iktizâ eden mufassal ve meşrûh Emr-i ‘Aliye’nin ‘unvânına + +Hatt-ı Hümâyûn celâdet-i makrûn keşîde ve hâssaten mübâşir ile irsâl ve tesyîr + +buyuruldu. + +İhrâc-ı Asâkir Masar ve Tesyîr-i Îşân be-Cânib-i Diyarbekir + +Bi-‘inâyetullahü'l-melikü'l-müste‘ân sene-i âtiye dek Kars ve Diyarbekir + +kullarından sefer-i zafer eser-i muhakkak ve mukarrer olmağla Diyarbekir kavlinde + +tecemmü‘ edecek tevâyif-i askeriye ile me‘â cânib-i mezbûr ordusunda bulunmak üzere + +muharrer ve se’i Mısır’dan dahi ber-vechi mu‘tâd-ı kadîm pâk ve a‘lâ üç bin nefer + +asâkire kıyâs ile bir esvab me’mûre tesyîr olunmalarına senesinde ihrâc olunan asâkire + +kıyâs ile bir esveb-i me’mûre tesyîr olunmalarına İrâde-i ‘Aliye-i hazret-i şehriyârî + +te‘alik etmeğin hâlen Mısır Vâlisi olan Vezîr-i Mükerrem Se‘âdetlü Râgıb Mehmed + +Paşa hazretleri ve ümerâ-i Mısravîdiocak zâbitleri ve ihtiyârları ma‘rifetleriyle bölûkân + +seb‘a neferâtın ibtâl ricâl-i şecâ‘at girdârlarından temyîz ve intihâb olunarak üç bin + +nefer tâme'l-ıslaha güzîde ve tevânâ Mısır askeri tahrîrine mübâderet ve ümerâ’i + +Mısır’dan a‘mâl-i askere kâdir-i mu‘teber ve bahâdır olan bir emîr-i istikâmet semîr + +asâkir-i mezkûre üzerlerine te’mîr kılınıp bezl-i cidâ vefâ ve sarf-ı sa‘î müstevfâ + +olunarak ‘ale'l-‘acele tahrîr ve techîz ve mühimmât-ı lâzimeleri her ne ise tertîb ve + +tanzîm ve de’b-i kadîm üzere bir senelik mevâcibleri ber-vechi pîşîn zâbıtları yedine + +teslîm ve inşâ’allahü Te‘âla nevrûz-ı firûzdan mukaddem mahal me’mûrlarında + +bulunmaları şartıyla sâbıkı mûcebince beksemâd ve mühimmât sâ’ire-i mu‘tâdeleri elli + +yedi senesi Mısır irsâliyesi mâlinden görülüp bilâ kusûr-ı tekmîl olunduktan sonra, ber +a‘le't-ta‘cîl Diyarbekir tarafına sevk ve tesbîl olunmaları için şurût ve kuyûdu hâvî + +‘ale't-tafsîl şeref-sudûr eden emr-i ‘âlişânın ‘unvânına Hatt-ı Hümâyûn şevket-mâkrûn + +geşîde buyurulup taraf-ı Devlet-i Âliye’den mahsûs ta‘yîn olunan mübâşir ile mâh +merkûmun evâselinde irsâl buyuruldu. + +**Me’mûriyet-i Vüzerâ-yı ‘Azâm ve Mîr-i Mîrân-ı Kirâm ve Tevâyif-i Askeriye be-** + +**ma‘iyyet Seraskeri Cânib-i Kars** + +Be-lütfullahi'l-menân hâlen Kars Cânib-i seraskeri vezîr-i zişân hazretlerinin vucûh-ı + +esbâb zâhirî olan edevât ve mühimmâtıyla emrine bi’külliye takviyet ve kuvvet ez-zahr + +celâdet olan ecnâs-ı asâkir ve fîre ile ma‘asker-i Hümâyûn’un metânet ve cem‘yyetine + +bâ‘is olacak keyfiyete ihtimâm ve dikkat-i der-kâr olamaktan nâşî, zînet-i taht-ı ve + + +----- + + + +zeyverdîhîm cenâbları mücerred te’sîr ve tatmîn zîr-i + +destân ‘acze ve re‘âyâ ve def‘a mekîdet-i i‘tâ kastıyla şâhid bi'l-ihrâm-ı hemem + +melûkânelerin pûşeş câme-i hamiyet tırâz ile sâha-i ihtizâzda celvesâz ederek bu bâbda + +hezâyin ve masârıfa bakmayıp Anadolu ve Rûm İli câniblerinde muvâkıf elviye + +mutasarrıfları olan mîr-i mîrân kirâma zîrde tahrîr olunacak vucûh ve şurût ile ‘ulûfe ve + +bahşişleri mîrîden verilip dâ’ireleri hademesi ve kapıları levendi olmak şartıyla mîr-i + +süvârî levendât tahrîr-i virân-ı akdem kapıları halkını dahi tertîb ve tehcîr eylemeler için + +Hazine-i ‘Âmirelerinden mebâliğ ve fîre ifrâz ve ihsân buyurmalarıyla izân-ı cümle + +Anadolu tarafından Hüdâvendigâr Sancağı mutasarrıfı Abdurrahman Paşa üç yüz nefer + +kapısı halkı ve iki yüz mîr-i süvârî levendât ve kezalik Karasu Sancağı mutasarrıfı + +Cevher Paşa ve Beyşehir mutasarrıfı Küçük Cafer Paşa ve Akşehir mutasarrıfı Sarı + +Mustafa Paşa-zâde Ali Paşa ve Karahisar-ı Sâhip mutasarrıfı Emîr Ebûbekir Paşa ve + +Niğde Sancağı mutasarrıfı olan Abdurrahman Paşa ve Ankara mutasarrıfı Hâlid Paşa + + Hâlid Paşa ve Sultan Önü Sancağı mutasarrıfı Zâralı-zâde Mehmed Paşa ve + +Amasya mutasarrıfı Ömer Paşa ve Çorum mutasarrıfı İbrahim Paşa ve İçil mutasarrıfı + +Hamîs Paşa ve ‘Alânya mutasarrıfı Seyyid Hüseyin Paşa ve Kocaili mutasarrıfı Bekir + +Paşa ber-vechi münâsib her biri kapı halkından mâ‘dâ cümlesi ikişer yüz mîrî levendât + +Varna Beylerbeğsi Murtaza Paşa dahi beşyüz nefer kapısı halkı ve dört yüz nefer mîrî + +levendât ve kezalik Rûmili cânibinden dahi İskenderya Sancağı mutasarrıfı Yusuf Paşa + +ve Ohri mutasarrıfı İbrahim Paşa ve Avlonya mutasarrıfı Kaplan Paşa ve Dolunya + +mutasarrıfı Mustafa Paşa ve Elbesân mutasarrıfı Ömer Paşa ve Dukâkîn mutasarrıfı + +Derviş Ahmed Paşa ve Prizren mutasarrıfı Humbaracı Başı-zâde Sâlih Bey ve Üsküp + +mutasarrıfı Süleyman Bey ve Yanya mutasarrıfı Bosnavî Bektaş Paşa ve Selânik + +mutasarrıfı Recep Paşa kapıları halkından mâ’dâ ikişer yüz nefer mîrî levendât ve + +Hersek Sancağı mutasarrıfı Murad Paşa dört yüz nefer kapısı halkı ve dört yüz nefer + +mîrî levendât ve Kilis mutasarrıfı Mehmed Paşa dahi üçyüz kapısı halkı ve dört yüz mîrî + +levendât ve Bosna Eyâleti’nden dahi ta‘yîn olunan mübâşir ma‘rîfetiyle iki bin nefer-i + +mîrî süvârî levendât tahrîr etmek üzere cümlesi me’mûr olup, gerek Anadolu ve gerek + +Rumeli’nde zikr olunan paşaların her biri havza-i hukûmetlerinde ism ü şânı ma‘lûm + +kimesnelerden tahrîr edip, müddetleri hıtâmına dek ma’iyyetlerinde mevcût ve me’mûr + +oldukları hıdmâtda bezl-i mechûd eylemek ve eğer içlerinden birisi firâr veyâhut hîn-i + +mukâbelede nâ-merzâ harekete ictisâr eder ise o makûlelerin bulundukları mahalde bilâ + +emân cezâları tertîb ve emvâl-i mîrîden zabt olunacağı hüccet-i şer‘iye olunduğundan + +gayri, tahrîr eden paşanın dahi bilâ emân hakkında gelinmek şartı derc olunup ve anlar + + +----- + + + +dahi bu vech ile esnâ-yı tahrîrde teyakkuz ve basîret üzere hareket ederek bildikleri ve + +i‘timâd eyledikleri kimesneleri tahrîr ve defter ve hüccetlerini iklâme kayd olunmak için + +Âsitane-i Sa‘âdet’e irsâl etmeleri şurûtu sâdır olan Evâmir-i ‘Aliye’nin her birinde + +musarrih ve tasdîr ve bu vech ile nizâm-ı müstahsen ve taht-ı zâbıtaya idhâl buyurulup + +Vüzerâ-yı ‘Azâmdan dahi Sancağı inzimamıyla Sivas Vâlisi olan Vezîr-i Mükerrem + +Sa‘âdetlü Selim Paşa hazretleri bin iki yüz nefer kapısı halkı ve Trabzon Vâlisi Vezîr-i + +Mükerrem Sa‘âdetlü Veli Paşa hazretleri sekiz yüz nefer kapısı halkı ve âdamları ve + +Karaman Vâlisi Vezîr-i Mükerrem Çelik Mehmed Paşa hazretleri dahi bin nefer tâme's +silâh gezîde kapısı ricâli ve Erzurum Vâlisi olan sâbıkan Yeniçeri Ağası Vezîr-i + +Mükerrem Sa‘âdetlü İbrahim Paşa hazretleri kezalik bin nefer kapısı halkı ve + +âdamlarıyla ve sipâh ve silahdâr terkîlûlerinden dört bin nefer ve bölûkât-ı erba‘a bi'l +cümle neferâtlarıyla ve Rûmili ve Anadolu ve Karaman ve Sivas ve Ednevarka ve + +Erzurum ve Kars ve Halep ve Maraş eyâletlerinin ‘umûmen ze‘mâ ve erbâb-ı tımârı ve + +Rûmili cânibinden yirmi beş ve Anadolu’dan kırk beş aded-i ‘atîk ve cedîd yeniçeri + +serdengeçti bayrakları münâsib olan mahallerden küşde ve her bir ağa yüz yirmişer + +nefer olmak üzere tashîh ve bedergâh ve tahrîr ve tekmîl olunduktan sonra, mezkûrûnun + + cümlesi hâlen Kars cânibi Seraskeri Vezîr-i müşârün-ileyh hazretlerinin + +ma‘iyyetine me’mûr buyurulup Sübhânehu Te‘âla nevrûz-ı firûzda mahal + +me’mûrlarında mecût bulunmaları şurûtuna hâvî ve bi'l-edâ tahrîr olunan te’kîd ve inzâr + +ve tehdîd ve tezkârı muhtevî şeref sudûr eden evâmir-i ‘aliyeler mâh-ı merkûmun + +evâ’ilinde ta‘yîn olunan mübâşirler ile taraf-ı taraf mahallerine irsâl buyuruldu. + +**Zuhûr-ı Te’kîd ve İhtimâm Berâ-yı Tertîb-i Cezâ-yı Sazâ-yı Eşkiyâ-yı Levendât** + +Bi'l-edâ tafzilen zikri mürûr ettiği üzere bundan akdem Kars Cânibi Seraskeri merhûm + +Yeğen Mehmed Paşa ma‘iyyeti ike Sefer-i Hümâyûn’a me’mûriyetlerine binâ’en altışar + +aylık ‘ulûfe ve bahşişleri Beytü'l-mâl meslemînden ber-vechi peşin verilmişken esnâ-yı + +cenk ve peykârda asâkir-i mevhâdîne ihânet ve i‘tâ-yı bed-mezhebe i‘ânet ve emr-i + +ûlü'l-emre ‘adem-i itâ‘at ile düşmandan bilâ mûceb-i firâr ‘ani'z-zahf-i ‘ârîni irtikâb ve + +ihtiyâr ve Memâlik-i Mahrûse’de vâki‘ bilâd ve ‘ibâde îsâl-i envâ‘ hisâr ve mezâr edip, + +mazra’n-nâs ve sâ‘î bi'l-fesâd olduklarına binâ’ bulundukları mahallerde demleri heder + +olmak üzere izâle ve i‘dâm ve ât ve besâtları katl edenlere ağnâ olunmak bâbında + +haklarında mukaddemâ verilen fetâvâ-yı şerîfe mûcebince Evâmir-i ‘Aliye sâdır olan + +firârî levendât eşkiyâsının bu âna dek cezâ sezâları tertîb olunanlardan gayri, + +bakıyyesinin dahi kahr u tedmîrleri ile vucûd-ı habâset âlûdlarından arzın tedhîrî ve şer + + +----- + + + +ü mukâsedlerinden imsâr ve bilâd ve ‘ibâdın te’mîn ve tatmînî iksâ-yı Murâd-ı + +Hümâyûn Cenâb-ı Şehriyâri olup, ve sâlifü'z-zikr evâmir-i şerîfenin mezâmîn-i münîfesi + +tenfîz ve icrâ olunmak bâbında dahi gürreten ba‘de uhrâ bi'l-cümle Memâlik-i + +Anadolu’ya kul kul tenbîhât ve te’kîdât olunmaktan eğriçe hâlî olunmuştur. Lakin el +hâlet-i hazihi mevsim-i şitât havlî hasebiyle zikr olunan levendât eşkiyâsı sahrâ ve + +peyâbânda meks ve karar edemeyip lâ-mahâlet-i kasabât ve karada ve ‘işâ’ir ve kabâ’il + +göçebe derûnlarında temekkün ve tevattuna muhtâç olacakları emr-i bedîhi olmağla + +henkâm şitâ-menkaza oluncaya dek temekkün ve ihtifâ eyledikleri gerek kara ve kasaba + +ve gerek ‘işâ’ir ve göçebe derûnlarını tecessüs edip, zikr olunan levendât eşkiyâsının + +bölükbaşı ve odabaşı bırâkdar ve çavuş ve soytârı makûlelerinden olan beş sınıfından ve + +bunlardan başka, şekâvet ile nâmdâr olanlardan ele girenleri mukaddemâ verilen fetevâ +yı münîfe mûceblerince sâdır olan evâmir-i şerîfeye imtisâlen izâle ve i‘dâm ve ât ve + +besâdları ahd u iğtimâm olunup bu vech ile cezâ-yı mâylıkları tertîb olunan eşkiyânın + +ser-maktû‘ları Derse‘âdet’e irsâl ve hemâm bu kış içinde mezbûrların habs-ı + +vücûtlarından revâ arz-ı tedhîr ve göklerin kesmekle dîn-i mübîne hizmet ve ‘ibâdallaha + +bâ‘is-i emniyet olur hâlâta mübâderet eylemeleri bâbında Anadolu tarafında vâki‘ + +Vüzerâ-yı ‘Azâm ve mîr-i mîrân vesâ’ir zâbıtân ve hükkâma mü’ked ve müşedded + +evâmir-i şerîfeler esdâr ve mâh-ı merkûmun evâsıdında taraf taraf-ı irsâl buyuruldu. + +**Vukû‘-ı Harîk** + +Şehr-i Zilhicce’nin dördüncü selâsâ gecesi saat beş buçukta iken, İstanbul’da Kanar + + Kanarkapısı ile Bilâdkapısı dâhilî yanında Kiremid Mahallesi demekle ma‘rûf + +olan mahalden kazâ’e'l-llahü Te‘âla âteş-i serkeş zuhûr ve mahal-i mezbûr gâyet sıklık + +ve birbirine melâsık ekser-i ehl-i zimmet re‘âyâ hâneleri olmağla nâr-ı ‘ulvidâr pîşerver + +ve zekâr olarak üst tarafında vâki‘ bazı büyût-ı ehl-i islâma dahi sirâyet ve yedi sekiz + +yüz mikdârı menâzil muhterik olup, bi-litfullahi Te‘âla hükkâmın ihtimâmı sebebi ile + +sabâha garîb muntafî ve yine mâh-ı merkûmun yirminci gecesi İstanbul’da Hocapaşa + +Kurbu’nda Hobyâr mahallesinde dahi bi-irâdetullahi Te‘âla ihrâk ve kav‘iyle ondan + +ziyâde mükellef kebîr konaklar muhterik oldu. + +**Me’mûreiyet-i Serasker-i Sâbık el-Hâc Ahmed Paşa be-Mensab Hû-ı Halebü'ş-** + +Şehbâ + +Güziştede tahrîr olunduğu üzere halen Kars cânibi seraskeri olan Sadr-ı sâbık Vezîr-i + +‘âlişân se‘âdetlü el-Hâc Ali Paşa hazretleri Erzurum’a vâsıl oluncaya dek selefi + + +----- + + + +müşârün-ileyh el-Hâc Ahmed Paşa hazretleri serasker vekâleti ile ol-tarafta mekes ve + +ikâmet ve temşiyeti ehem olan umûr-ı mehâmın rûyetine ihtimâm ve dikkat eylemek + +üzere me’mûr olmuştu. Lakin Birecik ol-havâlîden Diyarbekir ve Bağdad taraflarına + +gidecek mühimmât ve zihâyir ve edevât ve asâkirin peyderpey mahallerine sevk ve + +irsâli için Haleb’de bir vezîrdelerin vucûdundan lâbid ve bu emrâhımın dahi temşîline + +kıyâm ve mübâşeret lâzime-i hâlden olmağla serasker-i müşârün-ileyh hazretleri + +varıncaya dek hâlen Erzurum Vâlisi olan Vezîr-i Mükerrem sa‘âdetlü el-Hâc İbrahim + +Paşa hazretleri ol-tarafta temşiyeti lâzime gelen umûr ve husûsları ru’yet edip, Vezîr-i + +müşârün-ileyh sa‘âdetlü el-Hâc Ahmed Paşa hazretleri mu‘accelen mensûbu olan + +Haleb’e varıp me’mûr olduğu sâlifü'z-zikr umûra kıyâm ve mübâderet eylemek bâbında + +mâh-ı merkûmun evâsıtında emr-i şer-şerîf-i ısdâr ve irsâl buyruldu. + +**Âmeden Sefîr-i İrân be-Âsitane-i Sa‘âdet ‘Unvân** + +İran Şahı Nadir Şah tarafından bundan akdem der-devlet-i ebed karâra ba‘as ve tesyîr + +olunan Feth-‘alâ Bey nâm-nâmeres sefîri dört beş ay mukaddem Bağdad tarafına vusûlü + +haberi hâlen Bağdad Vâlisi Vezîr-i Mükerrem sa‘âdetlü Ahmed Paşa hazretleri + +tarafından Âsitane-i Sa‘âdet’e ‘arz ve inhâ olunmuştu muktezâ-yı vakt ü hâl üzere sefîr-i + +mezbûrun ol-tarafta ve esnâ-yı rahde bazı mahallerde temkîs ve tevkîf olunarak Âsitane +i Sa‘âdet’e gelmesi Fermân-ı Hümâyûn buyurulduğuna binâen, mâh-ı merkûmun on + +dokuzuncu gününde Üsküdar’a vâsıl olacağı haberi vürûd etmekle, kâ‘ide’i kadîme’ida + +üzere fehevâsınca mihmân nevâzî merâsimine + +merâ‘ât ile yemeklik tertîbi ve istikbâli vesâir vücûh-ı ekrâmına işâret-i Hümâyûn südûr + +ile yemeklik nâzırı ta‘yîn buyurulan, Tersâne-i ‘Âmire Emînî el-Hâc Mehmed Paşa + +Bağçesi ile Matbah-ı Âmire Emînî İbrahim Efendi bir güne mukaddem Üsküdar’da + +vâki‘ Yemişcibaşı bağçesi pîşekâhında olan fezâ-yı ferah fezâda yemeklik takımını + +ihzâr ve tertîb ve müstakbel-i ta‘yîn olunan Dergâh-ı ‘Âlî Kapıcı başılarından Bekir Ağa + +dahi kırk nefer pâk atlu ile sefî-i merkûma Bostancı Başı Köprüsü’nde istikbâl ve + +yemekliğe götürüp, ba‘de'l-ikrâm ol-gece anda beytûtet ve ertesi gün Üsküdar + +İskelesi’nde âmâde kılınan Bostancı Başı Sandalı ile İstanbul’a imrâr ve hâline münâsib + +ikrâm ve alây ile mihyâ kılınan Râgıp Paşa sârayına isâl ve mihmândâr ta‘yîn + +buyurulan, Hâcegân Divân’dan Nazif Mustafa Efendi ma‘rifetiyle malzeme’i umûra + +ru’yet olunup, çend-i rûz mürûrundan sonra, de’b-i kadîm üzere taraf-ı hazret âsafîden + +da‘vet olunmağla, hîn-i mülâkâtında resm-i ‘âdî olan ikrâmı icrâ ‘akabinde kendüye + + +----- + + + +ferâc-ı semûr gürek ve mihmândar ve etbâ‘ına hal‘-i fâhire'l-bâs ve bir re’s donanamış + +at ihsânıyla mutayyiben konağına i‘âde buyuruldu. + +İhsân-ı Vüzerât be-Eyâlet-i Kıbrıs be-Mîrâhor Ol Şehriyârî Abdullah Bey + +Eyâm-ı feyz-i irtisâm cenâb-ı hilâfet makâm-ı cihânbânîde Memâlik-i Mahrûse-i + +İslâmiye’nin taraf nizâm ve intizâmına nezâret ve bazı mertebe-i nümâyân olan halel ve + +noksanlarının izâle ve etmâmına kemâl-i ikdâm ve himmet olunmak lâzime-i zimmet + +emnâ-yı Devlet-i Âliye ve vâcibe-i ‘uhde-i vekâle-yi Saltanat-ı Seniye olamağla, izân + +cümle bahr-ı sefîdin vasatında ve kefere-i harbiyenin pîşegâh nazarında vâki‘olan Kıbrıs + +Cezîresi fi'l-asl makrûlât ve manasıb-ı vüzerâ-yı hamiyet semât olup, mahall-i + +mezbûrede bulunan hükkâm-ı gayret irtisâmın taraflarından kalelerinin tahsîs ve + +tahkîmine ve asker ve re‘âyasının te’mîn ve tatmînine ihtimâm ve dikkat oluna gelmiş + +iken bundan akdem cezîre-i mezbûre bin yüz otuz tarihinde eyâletlikten ref‘ ve tenzîl ve + +âhar mahallerde olan Sadâret-i ‘Uzmâ havâsından bâzısı Hazine-i ‘Âmire’ye tahvîl ve + +cezîre-i merkûma muhassıllık vechiyle Sadâret Hâslığına tebdîl olunmağla, muhassıl + +bulunan kimesneler kal‘a ve memleket ve askeri ve ra‘iyyetine candân nezâret + +edemediklerine binâ’en zikr olunan cezîrenin kalâ‘sına ve hıntârı ve neferât ve + +askerîsinin nizâmına hâlel-i sârî ve efrenç tüccârı ile mu‘âmele ve âmîzeş + +muktezâsından re‘âyâsına dahi za‘f-ı küllî ‘ârız olduğu ecilden cezîre-i merkûmenin + +hey’et-i evlâsına ircâ‘î ve icâbet-i umûrdan olmak hasebiyle mâl-ı mukarrere her ne ise + +ol-mikdâr mâl-ı münâsib olan âhara mukâta‘ât-ı mîrîyeden ta‘vîz olunma şartıyla cezîre +i merkûmen hâslıktan ref‘ ve Mora Cezîresi misüllü mu‘tâd üzere mu‘accele ve mâlî + +dahi muhassıllık tarîkiyle irsâl ve Hazîne-i ‘Âmire’ye teslîm ve kalâ‘î gereği gibi ta‘mîr + +ve termîm verile züeama ve erbâb-ı timârı ve kezalik kalâ‘nın tımarlu ve ‘ulûfelü + +mustahfızları ve bi'l-cümle re‘âyâ ve umûr-ı sâ’iresi hey’et-i evlâlarına ircâ‘ ve tanzîm + +olunmak üzere vezâret ile erbâb-ı istihkâk ve isti‘dâttan birine ‘nâyet ve ihsân olunması + +vücûh ile evlâ ve husûsan bu keyfiyet bâ‘is-i ‘umrânî’-i memleket ve mûceb-i refâh hâl +i ahâlî ve ra‘iyyet olacak bir ma‘nî olduğu el-hâm-ı eşgâ olan nehâ-yı zılliyet ârâ ve + +zamir mihr-i incilâ-yı hilâfet pîrâ-yı şehinşâhîye lâyih ve rûnemâ olmağın, Devlet-i + +Âliye-i masvenet'z-zevâlik ricâl-i sadâkat istimâlinden müddet-i medîd ve uhde-i + +be‘îdden berü mübârek rikâb-ı müstedâb cihânbânîleri hademâtıyla tehzîb-i ilhâk ve + +tenvîr i‘râk ve ihlâs ve istikâmet ve istikâmet ve rüşd ü fetânet ile mahzare'l-hâza +i hasrevâne olmağla kesb-i istihkâk edip, halen Mîr-i Ahur-ı Evvel olan Firâri Hasan + +Paşa-zâde Abdullah Bey hakkında hüsn-i zan hadîvâneleri derkâr ve bu âna dek + +istihdâm ile mücerrebü'l-etvâr ve bundan sonra, dahi me’mûl tab‘-ı perânvâr + + +----- + + + +mülûkâneleri üzere hizmet-i celîlü'l-âsâr-ı izhârına ibtidâr edeceği nâsiye-i isti‘dâdından + +bedîdâr olmağla lütuf ve ‘inâyetleri katra-bâr olup, ‘avâtıf-ı Âliye-i şehriyârîlerinden + +rütbe-i vâlâ-yı vezâret ihsânıyla bir minvâl-i muharrer cezîre-i mersûme hâslıktan ref‘ + +ve kadîmiyesi üzere ber-vech-i eyâlet ve mâlikâne mîr-i mûmâ-ileyh tevcih ve ‘inâyet + +buyurulması müş‘ir-i şeref-bahş sudûr olan Hatt-ı Hümâyûn mûhebet-makrûn + +mûcebince mâh-ı merkûmun yirmi dördüncü gününde huzûr-ı müstevcebe's-sürûr + +hazret-i âsafîde vüzerâya mahsûs olan serâsere devhate ferve-i semûr mûrisü'l-cebûrü'l +bâs ve bu vech ile düş iftihârı felek memâs buyurulduktan sonra, derbâr-ı be-hüccet + +âsâr-ı şehriyârîde büyük Mîr-i Ahurluk hizmeti halen Mîr-i Ahur-ı sânî olup, + +mücerrebü'l-etvâr-ı istikâmet şi‘âr Şehsuvâr-zâde el-Hâc Mustafa Bey’e vesânilik dahi + +Rikâb-ı Hümâyûn’Devlet-i Âliye Kapıcılar Kethüdâlığı ve Mîr-i Ahurluk vekâletlerinde + +bulunup hızmeti mesbûk ve sadâkati âşikâr olan sütûde gerdâr-ı Numan Bey’e ‘inâyet + +ve her birine hıl‘at-i fâhire eksâ ve bu vech ile mesrûr ve kâmervâ buyuruldu. Eyâlet-i + +merkûme Vezîr-i müşârün-ileyhe tevcih buyurulduğu eyâmdan re’s-i sene i‘tibâr olunan + +elli dokuz muharremine cend-i rûz kalmaktan nâşî, cezîre-i mezkûrenin cizyesi cibâyeti + +ve emvâl nezlî tahsîline mübâşeret ve vaz‘-ı yed üzere olan Kıbrıs Muhassılı sene-i + +merkûmede nüzul ve cizyesini isâlet zabt u tahsîl ve hisâb ve kesâbını vaktiyle görmek + +ve mukâta‘ât sâyiresi vezîr-i müşârün-ileyh hazretleri tarafından zabt olunmak üzere + +kendüsü ol-tarafa varıncaya dek anları dahi yine muhassıl-ı mûmâ-ileyh vekâlet-i ru’yet + +etmek üzere emr-i şerîf isdâr ve irsâl ve bir menvâl muharrer eyâlet-i merkûme ber +vechi mâlikâne tevcih olunmağla, mu‘accele vesâir nizâm-ı emvâl mîrîyesi ve re’fetlü + +Sadrı’azam hazretlerine münâsib olan âher mukâta‘âttan hâs-ı ta‘vîzi husûslarını kâ’ide +i kalem üzere tertîb ve tanzîm eylemek için Defterdâr Efendi hazretlerine bi-emr-i + +Hümâyûn tefvîz ve ihâle buyuruldu. + +**Vekâyi‘ Sene-i Tis‘a ve Hamsîn ve Mie ve Elf** + +**Ta‘yîn Hâhsâ Behnâb Sadr-ı ‘Âli ez-Bedel-i Kıbrıs** + +Ânfâ zikr-i mürûr edip, sahîfe-i bi'l-edâ mufessalen mestûr olduğu üzere müddet-i + +medîdeden berü Sadrı‘azam hazretlerine mahsûs olan Kıbrıs Hâssı hâlet-i evlâsına i‘âde + +ve ircâ‘ ile ber-vechi eyâlet ve mâlikâne vezîr-i müşârün-ileyh Abdullah Paşa + +Hazretleri’ne tevcih olunup hâssı mezbûrun senevî mâlî herne ise âhar mukâta‘âttan ol +mikdâr mâl-ı ta‘vîz olunmak bâbında Emr-i Hümâyûn şeref bahş sudûr olmağla Kıbrıs + +Hâssı’ndan Sadr-ı ‘Âlâ Hazretleri taraflarına verile gelen gayr-ı ez kalenye senevî yüz + +yirmi iki bin kuruş Kilîs ve i‘zâz rû-şevân mukâta‘aları mallarından edâ ve teslîm + + +----- + + + +olunmak üzere sene-i merkûmeye mahsûben mahalline kayd ve termîm ve bu vech ile + +tertîb ve tanzîm buyuruldu. + +**Rahsûden-i Sefîr-i İran be-Pâye-i Serîr-i ‘lâ ve Teslîm-i Nâme-i Hod** + +Sâl-i güzeşte sehâyifi zeyline nigârende-i yerâ‘a-i sadâkat berâ‘a olduğu vech ile halen + +hükümrân İran Nadir Şah tarafından mukaddeman der-bâr hilâfet-medâr cenâb-ı + +şehriyâr gerdûn iktidâr ba‘s ve irsâl olunan feteh‘alâ bey terkemân nâm-ı sefîri bi'l-edâ + +tahrîri güzâr şepzîr olduğu üzere bundan akdem ber-vech-i mu‘tâd devletlü sâhib-i + +devlet hazretlerine mülâkattan cend-i rûz mürûrunda şehr-i Muharremü'l-harâm’ın + +dokuzuncu salı günü tertîb olunan Divân-ı Hümâyûn seryâ nemûne götürdülüp de’b-i + +deyrîn ve merâsim pîşîn-i Devlet-i Âliye-i ebed karîn üzere ru’yet umûr-ı enâm ve + +temşiyet-i mesâlih hâs ve ‘âmm ve tenâvil-i ta‘âmdan sonra, mesnedârâ-yı vekâlet-i + +‘uzmâ ru’fetlü es-Seyyid Hasan Paşa ve sadereyn-i muhteremeyn hazarâtı mu‘tâd üzere + +ol-‘ğraza girip ba‘de sefîr-i mûmâ-ileyh taşrada ferâce kâkûm-ı kürek ve mevcûd olan + +etbâ‘ına hal‘ fâhire'l-bâs ve iki nefer-i mu‘teber adamlarıyla huzûr-ı kabze'n-nûr cenâb-ı + +hüsrevâneye duhûle hastiyâb olup, pâye-i serîr-i a‘lâ ve besâd oranın mu‘allâya cephesâ + +ile merâsim ‘ubûdiyeti icrâ ve takdîm ve hâmil olduğu nâmesini arz ve teslîm edip, + +mahzar-ı nazara-i it-tifât cenâb-ı pâdişâh hiffet-i aklîm olunmağla, kesb-i ibtihâc ve + +mübâhat eyledi. + +**Vukû‘-u Müşâvere-i ‘Umûm der-Sarâ-ı Hazret-i Âsafî Berâ-yı Ahvâl-i** İran ve + +**Mukaddeme-i Sulh ve Salâh** + +Çünkü mûceb-i akd-ı incemen müşâvere ve bâ‘is-i esâs mâdde-i müstevhabü'l-müzâkere + +sefîr-i İran sâlifü'l-beyân feth‘alâ terkemânın berdeşte-i dergâh-ı mu‘tâd penâh pâdişâhî + +eylediği nâme ve kâ’imesinde tensîk ve tefsîr ve tenmîk ve tahrîr olunan mevâdın iş‘âr + +ve i‘lânına vâbeste olup, tenkîh mutâlib ve tevzîh me’reb için sûret-i tercümeleriyle + +sefîr-i mûmâ-ileyhin takrîr-i evlâ be-‘inhâ nakl ve irâd ve nizam ve kâyi‘ mazbûta bu + +vech ile müstezâd olunmak bu mahalle evfak ve enseb ve vücûh ile fehme ikrab ve zikr +i âtî emr-i müşâvereyi dahi be-kemâle derke sebeb olnak ve husûsan tanzîm meclis-i + +şûrâ için şeref-bahşâ-yı sudûr olan Hatt-ı Hümâyûn şevket-makrûnun sûret-i be-hüccet + +nemûnu nakl bi'l-mastar Zebûr sahîfe-i eser kılınmak lâzime-i hâl ve îzâh me’l-i + +hayriyet-i iştimâle dâl olmağın, binâen ‘aleyh kalem-i çâpak kadem bir zerede emân-ı + +hemem ve ‘uhde-i istikâmet şi‘ârına elzem ve akdem olan beyân-ı vâki‘ü'l-hâl beyne't +tafsîl ve'l-icmâl hayrâye-i levha-i makâl eylemiştir ber-vechi tevşete-i güzeşte re’fetlü + +Sadrı‘azam ve Vekîl-i mutlak-ı efham hazretlerine hıtâben şeref-bahş sudûr olan + + +----- + + + +**Sûret-i Hatt-ı Hümâyûn Kerâmet Temûnder** + +Senki Vezîr-i ‘A‘zam’sın rikâb-ı müstedâbıma İran tarafından irsâl olunan tahrîrâtın + +sûretleri mukaddeman akd olunan incemende kır’at ve i‘lân olunup muktezâlarına göre + +hareket olunmak husûsu asıllarının gelmesine tevkîf olunmuştu ba‘s olunan sefîr gelip + +tahrîrât-ı mezkûrenin asılları dahi manzûr ve ma‘lûm-ı Hümâyûnum olup, Allahü'l +hamd ve'l-menâ kul kul cenûd ve mevhadîn dahi tertîb olunmağla, bundan böyle ittifâk + + ittifâk-ı ârâ ile işlerin iktizâsı icrâ olunmak için bi-menhü Te‘âlâ hamîs günü + +Efendi de’âcîmî ve Vüzerâ ve i‘lâm ‘ulemâ-yı ve ocaklarım ağalarını ve anlardan başka, + +hâzır olmaları de’b olan ricâl-i Devlet-i Âliye’me yânına da‘vet ve senet-i seniye-i + +meşvereti icrâ edip, müzâkere ve müşâvere ile keyfiyet-i cümlenin ma‘lûmları olduktan + +sonra, dîn-i mübîn ve Saltanat-ı Hilâfet karînma lâyık olan her ne ise bi'l-ittifâk + +karârdâdesini a‘z-ı huzûr-ı melûkâneme ‘arz ve telhîs eyleyesin cenâb-ı rabbü'l-‘izzehu + +dîn-i Devlet-i Âliye’me her halde fevz-i behçete muvaffak edip hayr-i havâhân Saltanat +ı Seniye’müşârün-ileyh ber-haverdâr eyleye emîn. + +**Sûret-i Tercüme-i Nâme-i Şâh-ı İran** + +Bismillahirrahmanirrahim a‘lî-hazret-i Hurşit Tal‘at müşteri sa‘âdet behrâm-ı salâbet + +keyvân mehâbet-i halîfe-i hâkkîn sânî-i İskender zülkarneyn birâderi Süleyman câh-ı + +pâdişâh-ı İslâm-penâh zillüllahi halidallahu mülke hazretlerinin bezm-i erem nizam-ı + +Hümâyûnlarına sünûf-ı da‘vet ve efyât-ı icâbet nemûn ve elvef tahiyyât-ı tayyibât dostu + +meşhûn-ı ferd ihlâs ve kemâl-i ihtisâstan nâşî, ihdâ kılındığı siyâkında meşhûd re’yi + +cihân arâ-yı âfitâb ziyâları kalunur ki mukaddeman rükn için ve İmâm-ı Cafer-i Sâdık + +raziyallahü te‘âla ‘anhu hazretlerinin ser-mezhebliği için Devlet-i Âliye-i kâ-âtiyeye + +teklîf olunmuştu anınla böyleki akl-ı ‘indende anın mâni‘ ve mahzûru görünmez iken, + +‘ulemâ-yı a‘lâm ve a‘yân Devlet-i Âliye-i ebed-fercâm îrâd a‘zâr ile kabûlünden tehâşî + +ettiler. Serasker Yiğen Mehmed Paşa Kazyesinden sonra, bu kadar tasvîr ve hayal + +eyledi. ki ehl-i İslâm beyninde dostluk ve tahsîl-i intizâmdan gayri, garz ve + +maksûdumuz yok iken, bu kadar sefindemâ vâki‘oldu. andan sonra, bu bâbda ısrâr eder + +isek ihtimâldir ki sefindemâ dahi ziyâde ola binâen aleyh hüsn-i niyet iktizâsıyla + +dindarlık yolundan ziyâdeye cür’et olunmayıp, zikr olunan tekâlifden nükûl ü terk ve + +ferâgat eyledik. İran’ın beyt-i şerîfe gidenleri mezâhib-i erbe‘anın cemâ‘atiyle ittifâkan + +kangi tarafta bulunurlar ise namazların edâ eylediler. Vallahü'l-hamd ittihâd-ı mezheb + + +----- + + + +ve millet-i hâsıl ve merâtib-i halet ve muhabbet zâhir o bâtına kâmildir her husûsta + +nezâ‘ gâ’ilesi merfû‘ ve rüşte-i külfet ve kelâl-i maktû‘ olmuştur. Bir dahi da‘va ve + +güftekû bâkî kalmamıştır. Re-‘inâyet bî gâyet yezdânî ile beyne'l-hazareteyn dostu ve + +birâderlik kıyâmete dek bir karâr ve esâs muvâlefet ve muvâfakat pâyidâr olsa kür-keder + +başka kâime-i mahsûsamızda zikr olunduğu üzere hizmet-i Hümâyûnlarından ricâ ve + +niyâz olunan nesnenin red ve kabûlü lütf-i cihân bahşâ ve re’yi ‘âlemkişâlerine havâle + +olmuştur bâkî eyâm-ı hilâfet ve ‘uzmet müstedâm bâd. + +**Sûret-i Tercüme-i Kâime-i Şâh-ı Müşârün-ileyh Satır- der-Derûn Nâme eş Mevzû‘** + +şode Bûd + +Matrah-ı eş‘a-i envâr cenâb-ı bî-için olan zamîr-i Münîr-i Hümâyûn’larına ma‘lûm ve + +hüveydâ olaki te’bîdât ilhâ ile mukaddeman seb ve rakz ve bed‘at eserlerin İran’dan + +mahv ve nesnah eyleyip ve muhabbet ve ittihât ve dostluğa binâen, ta‘yîn rükn ve + +İmâm-ı Cafer-i Sâdık Raziyallahü Te‘âla ‘anh hazretlerinin sermez heblağı için ol + +Devlet-i ede pîvende tarafına teklîf olmuştu bu tekliften garzamız mücerrede't +tebâm beyne'l-islâm vâmet hazret-i seyyidü'l-enâmın ılgıtları için olup, çünkü andan + +gayri, murâd-ı mezyû gaydı derece-i kabûl ve irtizâda bulunacağı zan-ı külli olunur idi. + +Serasker Yiğen Paşa Kazyesi vukû’undan sonra, tefekkür edip, emnâ-yı şer‘i ıtharın ve + +erbâb-ı Devlet-i Âliye’nin inkâr ve tehâşî eylediklerini ber-mürtebe müşâhede eyledik ki + +bu kadar sefin demâya râzı olup, tekâlif-i merkûmeyi kabûle râzı olmadılar Hülefâ-yı + +Râşidîn rızvanullahi te‘âla ‘aleyhim ecma‘în hazerâtının hakkıyetlerini kabûlden ibâret + +olup ve mübted‘âtı terk-i ma‘nâsına olan ehl-i sünnet ve cemâ‘at mezhebi el-hâleti + +hazihi ‘inâyet bârî ile İrânyan beyninde kemâl-i rüsûh ve şüyû‘ ve istikrâr bulmuştur ve + +ekser-i ahâlî İran ‘an samîmü'l-kalb-i tû‘â kâ’il ve mu‘terefler olup, eğerçe bazıları + +cehilleri hasebiyle râzı olmamaışlar idi. Anlar dahi hâh ve nâ hâh işbu mezheb-i sünnet + +ve cemâ‘ate tâbi‘ ve râzı ve mu‘tekad ve mukallid eyledik. Bizim murad ve + +maksûdumuz tarafının hayriyet ve salâhî olmaktan nâşî, çünkü iki taraf tekâlif-i + +mezbûreye râzı olmayalar bizim dahi bu emre ısrârımızın lüzumu yoktur. ehâlî-i ‘acem + +ve İran halkının akılları olsa idi ibtidâ-yı hâlde bu güne bed ‘atları Şah İsmail’den kabul + +etmezler idi. Bizim ibtidâ-yı hâlden Ümmet-i Muhammed’İn salâhı ve hayriyyetleri + +maksûdumuz olmağla Cenâb-ı hüdâvend ‘âlem hazretleri dahi nîmetimize göre nazar-ı + +merhametlerin dirîğ buyurmadılar. ‘alâ-yı hâl asl-ı nerâ‘ ve mâdde-i da‘va iki taraftan + +tekâlif-i ma‘hûde için olduğundan, biz dahi tekâlif-i mezbûreden ferâgat eyledik. + +Müde‘â mevkûf olduğu halde, da‘va dahi mevkûf olmak iktizâ eder güziştem ezser + + +----- + + + +mutlab tamâm şod mutlab. Allahü'l-hamd cümlenin maksûdu olan Ehl-i Sünnet ve + +Cemâ‘a mezhebi şâyi‘ ve istimrâr üzere olup, şâ’ibe-i rayb ve halelden ‘ârîdir ve + +Allahü Te‘âla göstermesin mademki hayatımız bâkidir mülk ve mal için bundan sonra, + +bir dahi bâdî-i nizâ‘ ve muhâlefet olup, teyğ hilâf-ı gılâf ve niyâmdan çıka ve lakin + +karındaşlığa binâ-i i‘lâm olunur ki Irak ve Azerbaycan memleketleri kadîmü'l +eyyâmdan beri terkemân padişahlarının olmağla muhib hayır hâhlarının fi'l-hakika + +irsîdir Şah İsmail’in devleti zamanında memâlik-i mezbûrenin nısfları Devlet-i + +Âliye’nin tasarruflarına dahil olmuştu mezbûr iki memleket ki Azerbaycan ve Irak’tan + +ibârettir ittihâda binâen, birisi işbu muhib sâdık el-vilâllerine i‘tâ ve ihsân buyurulur ise + +o yerinin nısfı ki taht-ı tasarruflarında der-Devlet-i Âliye-i bâhireye hilâl olsagerek ve ol + +hazretlerinin bu birâder-i ihlâs perverleri hakkında senûh eden hüsnü iltifatları + +‘âlemyâne zâhir ve mîr-i hin olur ve bu teklifimiz dahi muhabbet ve ittihâd-ı tarîki ile + +olup, isrâr ve ibrâm vech ile değildir red ve kâbulünde muhtârsız her ne güne tab‘-ı + +Hümâyûnlarına güvârâ ola bu muhlislerine dahi güvârâ olur nev‘-i diğeri hamel + +buyurulmaya bâkî iftâb-ı hilâfet ve cihândârî lâ-yüzâl bâd. + +**Sûret-i Takrîr-i Sefîr-i İran Mûmâ-ileyh Feth ‘Ali Türkmân der-Huzûr-ı Hazret-i** + +**Âsafî** + +Re’fetlü re’fetlü Sadrı‘azam ve Vekîl-i mutlak-ı ifham hazretlerine Nadir Şah’ın + +ferzende-zâdesi ve güyâ i‘timâdüd’devlesi makâmında olan Şâhruh Mîrzâ tarafından + +olmak üzere sefîr-i mûmâ-ileyh hâmil olduğu mektûbu teslîm için Sarâ-ı Âsafî’ye + +geldikte ber-vechi mu‘tâd resm-i ri‘âyet ve icrâ ve kendüye kürk ve etbâ‘ına hil‘â-i + +fâhire iksâ olunduktan sonra, halvet-i taleb etmekle, meclis tahliye olundukta sâhib-i + +devlet hazretlerine hitâb edip, Şah hazretlerinin hâssaten cenâb-ı vekâlet me’bekze + +selamları vardır. Hatırınızı su’âl buyurdular ve bize şöyle emr eylemişlerdir ki sen + +Sadrı‘azam hazretlerine varırsın herne ki vardıranlara ifâde ile şevketlü kudretlü Padişah + +rû-yı zemîn hazretlerine vardığında, ancak nâmemi ‘arz ve teblîğ ve zemînbûs edip, geri + +çekilirsen anda cevâp olmaz bakya merâmı ki müşârün-ileyh hazretlerine ifâde ile deyü + +buyurdular ve ben üz-zâtımda bir hayır-hâh ve havş-ı kadem âdemim İran Şâhı’nın + +yanında herkes nifâk güne kelâm ede geldiklerine binâ’en cümlesi i‘dâm edip, benim + +sadâkatim ya‘ni Devlet-i Âliye’nin vesâ’ir devlet aleyhlerine dâ’ir başka tekellüm + +eylediğim için beni ibkâ edip, bu defa Der-‘aliye’ye irsâl eylemişdir ve etrâfa + +gönderdiği adamların ma‘iyyetlerine birer ikişer kimesne terfîk ede gelmişken bana + +i‘timâdâtını yalnız gönderdi size yemin edeyim İslâm’ın âyini kısma inanmaktan + + +----- + + + +vallahu ve billahi te‘âla sadaktan gayri ve hayır-hâhlıktan başka nesne bilmem deyip, + +ba‘de geçen sene Şah cenâbı kendi hanlarından Mustafa Han’a emr edip, Serasker + +Paşa’ya yaz ki eğer gelir ise Arpa Çayı’nın kenarına dek gelüp anda tevakkuf eylesün. + +Biz dahi varalım cenk iktizâ eyler ise cenk ve eğer sulh olmak mukadder ise sulh olalım + +demiş idi. Kazâra Serasker-i merhûm içeriye girmiş ve Abârân havâlilerine gelmiş + +kezalik sâh dahi istikbâl eyledi. Bed’-i askerin ‘avdeti istimâ‘ olunmağla, te‘accüp + +olunup anda meks olundu ve beni Bağdad üzerinden bu cânibe irsâl ve kendüsü + +İsfahân’a gidip sana anda muntazırım dedi ve Devlet-i Âliye’nin ‘azm-ı şânı ve ‘ulu + +mekânı ma‘lûmdur ve İran’dan rafzâ kaldırmak ve mezâhib-i erbe‘adan kankîsini diler + +ise ona girsinler deyü cümleyi yola komak tarîfi ile kendinin hizmet-i ‘zîmesi vardır. + +ve'l-hâleti hazâ sulha talib olmağla bu iş bu dâ‘îleri ve sâtatıyla hayr ile hitâm bulmak + +ümîd olunur dedikte taraf-ı Sadr-ı ‘Âlîden dahi iktizâ eyleyen cavapları verilip ve'l-hâsıl + +Devlet-i Âliye’ye bir nesne hafî değildir ve îrâd olunan hizmetler ma‘lûmdur Devlet-i + +Âliye’-i rûz-ı efzûnda dahi bir nesneye müzâyeka olmadığı beyânda müstağnîdir ferzâ + +bundan sonra, nice müddet dahi cenk ve harb olunsa Allahü'l-hamd bir be’is görünmez. + +Ancak Ehl-i İslâm beyninde itlâf ve ittifâk bulunup düşman-ı dîn olan kefere ve + +müşrikînin gönlünce olmamak belki ittihâda hareket birle her bâbda İslâm’a kuvvet + +verilmek farz ve vâcib olmağla bundan böyle mazî mâ-mazî denilip bir türlü devletinin + +şân ve ‘unvânına halel gelmemek ve şer‘ ü kânûna muhâlif olmamak vecihle sulh + +ve salâha şevketlü kudretlü ‘azametlü mehâbetlü Padişah ‘âlem-penâh ve Halife-i hazret + +ile veliyü'n-ne‘am ‘âlem efendimiz hazretlerinin müsâ‘de-i ‘aliye ve Ruhsat-ı Hümâyûn + +erzânı buyurmalarını ümîd ederim deyü cevap verdikde çünkü böyle derân şâ’allahu + +te‘âla bu husûsun hayr ile hitâmı cenâb-ı rabbü'l-izzetten ben dahi me’mûldür dedi bir + +mikdar dahi Devlet-i Âliye’nin nâ-nahurdesi olduğu îrâd etmekle, taraf-ı Sadr-ı + +A‘zamîden dahi pek güzel niyet-i hayr ‘âkıbet-i hayr be-menhü te‘âla kâğıtlarıne bakılıp + +ve nâme’-i şâ‘î dahi mübârek rikâb kâmiyâb hazret-i hâkânîye ‘arz ve teblîğ olunduktan + +sonra, yine görüşülüp müzâkere olunur deyü meclise hitâm verildi tetimme-i mukâle-i + +müşâvere. yerâ‘a-i sâdıke'l-mekâl bi'l-itrâz mukaddeme-i hâl ya‘ni berâ‘at istihlâl + +vâdîsinde terkîb bend-i me’l olduğu üzere serîr ârâ-yı hilâfet keberî erîne pîrâ-yı + +Saltanat-ı ‘Uzmâ eskîr-i terkîb nizâm-ı ‘âlem melâz ve melce’ benî âdem rûh-ı eşbâh-ı + +hadem ve haşem mâlik-i rikâb Arap ve Rum Acem cenâb-ı padişah e‘azzim ve + +şehinşâh-ı mu‘azzam medallahu zilâl-i ru’fete ve saltanata ‘alâ mefâriu'l-melel ve'l +emem hazretlerinin irâde-i ‘aliyye-i hasrevâne ve işâre’-i seniyye-i had-yevâneleriyle + +Sarây vekîl saltanatlarında mâh-ı merkûmun on ikinci mübârek hamîs günü ‘akid + + +----- + + + +olunan encümen-i şûrâya dîdene-i kadîme-i Devlet-i Âliye-i ebediyyü'l-istimrâr üzere + +semâhatlü Şeyhülislâm Efendi hazretleri ve Kapdân-ı Deryâ Vezîr-i Mükerrem + +Sa‘âdetlü Mustafa Paşa ve hâlen Kıbrıs eyâletine mutasarrıf olan Vezîr-i Zişân Firârî + +Hasan Paşa-zâde Sa‘âdetlü Abdullah Paşa ve mensûb ve ma‘zûl sudûr-ı kirâm hazerâtı + +ve bi'l-fi‘il İstanbul Kadısı Efendi’ye değin sâ’ir ‘ulemâ-i a‘lâm ve bi'l-cümle ricâl-i + +fehâm ve ocakların ağvât ve zâbıtânı da‘vet ve basd-ı kâliçe-i meşveret olundukta ola + +ber-vech-i muharrer bâlâ ârâyış sahîfe-i beyzâ olup, ‘uyûn-ı hizârî tenvîr için irsâl ve + +tesyîrî ‘inâyet-i melûkâne buyurulan hatt-ı kerâmet-i nukad Hümâyûn fâl-i kemâl ta‘zîm + +ve iclâl ile istikbâl ve olan tenbiye nebiye nusret-i ihtifâl şehriyârî hizâr-ı sadâkat + +şi‘ârı ve benkân istikâmet gerdâr-ı tâcdârîye efhâm ve iş‘âr olundukta ibtidâ hûrşîd + +âsumân-ı hilâfet şebşirâğ ‘ummân-ı zılliyet olan vücûd-ı ‘âlem-mesûd-ı Hümâyûn + +şehinşâhî kemâl-i ‘afiyet ve iftidâr ve tamâm-ı refâhiyet ve istibşâr ile aksa'l-merâd + +pâdişâhânelerine makrûn ve râbıta bend-i mülk ve millet olan irâ-yı cihân ârâ-yı + +melûkâneleri hemîşe tevfîkât-ı seniyye-i samdâniyeye merhûn olmak de‘âvâtına bi'l +cümle huzzâr-ı ‘an samîmü'l-kâlb ibtidâr ve âğâz ve dest-i niyâzî der-gâh bî-enbâze + +güşâde ve bâz eylediklerinden sonra, sefâret ile İran tarafından ba‘s olunan mûmâ-ileyh + +Feth-‘alâ Bey terkemânın bi'l-edâ mestûr hâmil olduğu nâme-i ve kâ’ime-i şâhî ve + +makâm-ı sadâret ve mesned meşîhat-ı İslâmiye’ye olan mekâtib ve sefîr-i mûmâ-ileyhin + +kaleme aldırdığı takrîri bi't-tertîb kırâ’at ve i‘lân ve mazmûnlarının zîr ve bâlâleri kerkî + +gibi ‘ayân ve beyân olunup vekîl-i saltanat hazretleri bu bâbda îfâ-yı resûm dîn-i mübîn + +ve icrâ-yı şevket ve şükûh devlet-i ebed karîn üzere hareket olunmak olunmak + +husûslarında ne güne vâdiye selûk ve kankî tarîk-i meslûk olmak pâ-yı rehevâr-ı + +istikâmete ehven ve cevelân-ı eşheb taba‘ane güne kazâ-yı Rast-nâme müstahsendir + +deyü cümleye hitâb ve hayır hâhlık vechiyle her birinden istencvâb buyurduklarında + +tahrirât-ı merkûmenin hâvî olduğu ta‘bîrât ve'l-fâz ve me‘ânî ve nikât-ı mine'L-mutla‘ + +ale'l-mukadda‘ bâser-i hâ-tefhim ve istiksâ olunduktan zımnında sefîr-i mûmâ-ileyhin + +lisânen efhâmına ihâle birle kaleme alınan takrîrinin mazmûnları dahi tefükkür ve + +mülâhaza olunup işlerin şer‘î ve kânûnîsi etrâf ve inhâsıyla istikrâ olunarak hülâsa-i + +efkâr-ı hisâr bu vech üzere pezîrâ-yı karar olunduğuna fi'l-asl mâdde-i nizâ‘ ta‘yîn rükn + +ve tasdîk ser-mezheb-i teklîfi olup, çünkü el-an o keyfiyetler nesh ve teklîf-i mezbûr + +dahi fesh olunmak hasebiyle husûmet bir taraf olmak görünür ve eğerce hudûda dâ’ir + +bazı nesneleri dahi kaleme almış ma‘âzallahi te‘âla Memâlik-i ‘Âliye-i Mahrûseden bir + +şebr-i mahle ecinbînin vaz‘ kadem eylemesi mugâyir Rızâ-yı Hümâyûn Hilâfet Makrûn + +cihânbânî idüğü zâhir ve nümâyân ve şer‘an ve kânûnen ‘adîme'l-imkân olduğu Şâh-ı + + +----- + + + +müşârün-ileyhin ve cümlenin ma‘lumu ise dahi, ancak yine teklîfinin red ve kabûlüne + +re’yi ‘âlem ârâ-yı şehinşâhîye havâle eylediğine ve ‘adem-i kabûlüne ‘ilme'l-yakîn + +böyle böyle yazmasına binâ’en hudûd-ı kadîme üzere sulh ve salâha rağbeti fehm olunur + +deyü zâhir hâle kıyâs ile izhâr mâfiyü'l-bâl eylediler. Ve derbâr hilâfet medâr + +şehriyârîden matlûb İrânyân olduğu üzere başka bir sefîrin ba‘s ve tesyîri husûsunda + +dahi idâre-i gö’s kîl-ü kâl ve ser-şâr-ı nişâh haseb hâlden ittifâk ârâ ile netîce-i me’l bu + +keyfiyet ile karâr dâde-i sıdk-ı iştimâl olduna muktezâ-yı hâl üzere ‘atebe-i ‘aliyeden + +müstekıl sefîr ba‘sında te’hîr olunduğu sûrette gelân sefîr-i İran ile gidecek Nâme-i + +Hümâyûn’un cevâbı irsâlinde ihtimâlen tesâhil ve teğâfil eylediği takdirce Serasker Paşa + +hazretleri ne emre teşbis edeceğini fehm ve mülâhaza edemediğinden nâşî, nevâ + +muzdarib olmak iktizâ eyler binâ’en ‘aleyh mukaddeman Âsitane-i Sa‘âdet ‘unvânına + +Bâkî Hân ve ba‘de Hâcı Hân ile gelân nâmelere cevâb Nâme-i Hümâyûn yazılıp ve + +terfîk kılınan seferâ-yı Devlet-i Âliye yedlerine dahi yerir Nâme-i Hümâyûn ebhet + +makrûn verildiği husûsuna kıyâsen şimdi dahi taraf-ı Saltanat-ı Seniye’den Sefîr-i İrân + +mûmâ-ileyh mu‘âdil bir âdeme tahsîs ve yedine başka Nâme-i Hümâyûn i‘tâ ve teslîm + +ve be-‘avnillahi te‘âla mahline varup ve ba‘de ‘avdetine müddet ta‘yîn ve bu vech ile + +sevk ve tesyîr olunsa ‘inâyet-i rabbü'l-izzet ile savb-ı maksûde ‘icâlete ve savle + +müsâre’at ve matlûb olan umûr ve husûs ne sûrette ve harekât ve sekenât ne keyfiyette + +olduğuna ru’yet ve vâki‘ hâlî ‘alâ vech-i es-saha serî‘an gerek Serasker Paşa + +hazretlerine ve gerek der-devlete i‘lâm ve efhâma bezl-i meknet ve dikkat eyler idi. + +Ve'l-hâsıl ma-‘asker-i Hümâyûn zafer-i esrâ ‘Âsâkir-i Mansûreyi kâl-evvel sevk ve + +tesyîr ile hudûd ve sınûr-ı İslâmiyenin muhâfaza ve muhâresesine kemâ-kân bezl-i cell-i + +himmet ve ber vechi muharrer der-devlet-i münâsib bir kimesnenin sefâret ile ba‘s + +ve irsâline ruhsat verilmek husûsları ittifâk-ı ârâ ile tasvîb ve tercîh olunup ve yine her + +emrin temyîz ve tenfîzi re’yi münîrü'l-hâm semîr cenâb-ı şehriyâr keşvergire tefvîz ve + +havâle birle emr-i müşâvere ve esâs müzâkere resîde-i hüsn-i encâm ve ser-halka-i + +meşâyih kirâm olan Efendi Hazretleri zât-ı kerâmet âyât padişâh rû-yı zemîn nice edvâr + +ve sinîn tamâm-ı sıhhat ve ‘âkıbet ile kambîn ve devlet-i rûz-ı efsûnların müşrikeyn ve + +muhâlefeyn üzerlerine gâlibiyet-i mutlaka ile demebdem fevz ve nusrete karîn olması + +de‘avâtına âgâz ve dest-i Niyâzî dergâh bî inyâze bâz etmekle, bi'l-cümle hısâr rakt-ı + +eşkibâr ile emîn güyân ve fâtiha hân olarak meclise hüsn-i hitâm verildiğin mesned ârâ +yı sadâret ru’fetlü sâhib-i devlet hazretleri mübârek rikâb müstedâb cihândârîye ‘arz ve + +telhîs edip Manzûr-ı Hümâyûn buyuruldukta mâre’hi'l-me’nûn hünsâ fehv-i ‘indallahi + +hasen, musaddakca bu bâbda hayır-hâh ricâl-i devlet ebed iktirânın zeybinde cemâl + + +----- + + + +şâhid ârâları mer’et ‘âlem-nemâ olan tab‘ safâ intimâ-yı mülûkânede ihsan-ı sûret ile + +nümâyân ve bi-lütfullahi'l-mülkü'l-menân hayriyet-i ‘âkıbet ile netice yâb olmasına rabt +ı cenân buyurmalarıyla bi'l-edâ tahrîr ve beyân olunduğu üzere müstekıllen ba‘s sefîr ve + +merâ‘ât-ı merâsim hazm ve ihtiyâd kaydıyla ‘asâkir-i me’mûreyi mu‘accelen savb-ı + +maksûde sevk ve tesyîr ve kemâkân sagûr ve hudûdun muhâresesine sâk-ı ihtimâm + +teşmîr olunmak bâbında irâde-i Hümâyûnu müş‘ar hatt-ı celâdet makrûn şeref-bahşâ-yı + +südûr olmağın, Sefîr-i İran mûmâ-ileyh Feth-‘alî Bey terkemâne tahsîs kılınan cevâb +nâme-i Hümâyûn teslîmi için mâh-ı Saferü'l-hayrın on beşinci günü tertîb olunan Dîvân +ı Hümâyûn’a götürülüp merâsim-i ‘âdî icrâsından sonra sefîr-i mûmâ-ileyh ferâce semûr + +kürek ve üç nefer-i mu‘teber adamlarına kâkûm kürekler ve mihmandâr ve etbâ‘-ı + +sâiresine otuz sevb-i hıl‘atleri el-bâs olunup Vüzerâ-yı ‘Âzam vesâir ‘arza girecek ricâl +i tamâm olduğu hînde sefîr-i mûmâ-ileyh üç nefer adamlar ile huzûrü'l-emlâkı’u'n-nûr + +şehriyârîye duhûle ruhsatyâb ve pâye-i serîr mu‘allâya cehre sây olmağla şeref iktisâb + +eyledikten sonra, ber-vechi mu‘tâd Nâme-i Hümâyûn ‘inâyet makrûn teslîm olunup + +taşraya çıktıkta bir re’s donanmış esb-i bâd peymâ ve mukaddeman i‘tâ buyurulan beş + +kese akçeden mâ‘da bu def‘a kendüye otuz kese ve etbâ‘ına altı kese dîvânî ‘inâyet ve + +ihsân ve mübtehiç ve şâdân buyurulduktan sonra, Devlet-i Âliye tarafından hâssa ta‘yîn + +olunacak sefîr dahi hâh-kân dîvândan olup, bundan akdem cânib-i İran’a ba‘s ile + +hizmet-i sefârette mustahdem olan yene-tâz muzmâ henrimendi Nazîf Mustafa + +Efendi’nin rüşd ve sedâd-ı hidâdâd ve kiyâset ve isti‘dâd mâder zâdî fi'l-asl ma‘lûm ve + +muharreb ve bu defa dahi emr-i mezkûre me’mûrini vücûh ile inseb olmağın, mâh-ı + +merkûmun yirmi gününde huzûr-ı cenâb-ı âsafî’ye da'vet ve mâliye tezkireciliği ile İran + +Elçiliği hizmeti ‘uhde-i ihtimâmına ihâle ve elbâs-ı hil‘at fâhire buyurulduktan sonra, + +re’fetlü Sadrı‘azam hazretleri ma‘iyyeti ile Sara-yı Hümâyûn ‘azîmet ve pâye-i serîr-i + +a‘lâya cebehe sâ-yı ‘ubûdiyet ve kesb-i mefâharet ve ba‘de Paşakapısı’na gelip şân. + + +----- + + +İcmâl-i Hâl-i İran + +Tavti’aten-li’l-makāl; sinîn-i çendînden berü berhemzen-i âsâyiş-i cihâniyân olan zuhûr +ı tâ’ife-i Afgāniyân ile inkılâbât-ı İran’ın _ba‘de’l-lüteyyâ velletî nihâyet keyfiyyeti ne_ + +gûne umûra müntehî ve âhirü’l-emr, sirâyet-i şerleri Devlet-i Aliyye’de ** ne gûne** + +emr-i azîm ve ne misillü hatb-ı cesîm zuhûruna bâ‘is ü müeddî olduğu alâ-vetîreti’l +icmâl zikr ü beyân olunmak havâdis-i mazbûta-i âtiyye tahrîrine vesîle-i irtibât olmak + +mülâhazasıyla mahall-i merkūmdan ibtidâ olundu. + +Silsile-i Safeviyye’den otuz seneden berü fermân-fermâ-yı memâlik-i İran iken şu‘le-i + +tîz-hîz-i fiten ve âşûb-ı Afgāniyân ile tâk-ı mu‘allâ-revâk-ı saltanatı ‘alevgîr-i inhidâm + +ve Mahmûd Hân-ı Afgānî’nin giriftâr-ı pençe-i kahr u demârı olmağla, üftâde-i çâh-ı + +hizlân u hirmân olan Şah Hüseyin-i Safevî’nin ibtidâ-yı mahsûriyyet-i Isfahân’da + +veli‘ahd eylediği Şehzâde Tahmasb hılâl-i mezbûrda bir takrîb ile deryâ-yı âteş-mevc-i + +ma‘rekeden keştî-i vücûd-ı nâ-sûdını endâhte-i sâhil-i necât ü rehâ ve bir zamân hod-be +hod Mazenderân taraflarında serserî-i geşt-i kûh u sahrâ olup, ne semte azîmet ve ne + +kâra mübâşeret ideceğinde meslûbü’ş-şu‘ûr ve perîşân-hâtır serâsime-gerd-i e‘âzım-ı + +aşâyir ü kabâyil ve imdâd ü igāse-hâh-ı ekâbîr ü asâgîr olarak âhirü’l-emr Harezm ve + +Horasan taraflarına hatt-ı râhl-i azîmet ve ol havâlîde bâst-ı bûriyâ pâre-i otağ u çerâ + +iden ba‘zı kabâil ve oymaktan istimdâd u isti‘ânet eylediği cihetten, mahall-i merkūmda + +olan Feth Ali Hân-ı Türkmân dahi kendü aşîretinden gayri Afşar ve Bayat ve + +Çemişgezek aşîretleriyle bi’l-ittifâk şehzâde-i müşârun-ileyhin cânibine meyl ü iltihâk + +ve cümlesi hidmet-i ubûdiy-yette olmak üzre kemerbend-i ahd ü mîsâk olduklarından + +sonra, ibtidâ Meşhed şehrine istîlâ ile rütbe-i iştihâr u istiklâli peyveste-i sipihr-i mu‘allâ + +Mesut Aydıner tarafından mevcut tüm yazma ve basma nüshalar karşılaştırılarak elde edilen Tarih-i +Sâmi nüshasıdır ki, TBMM kütüphensinde bulunan ve çalışmamıza temel olan nüshadaki eksik kısmın +tamamıdır. +Târihi, Atıf Efendi Ktb., nr. ; _Subhî Târihi, Bayezid Ktb.,_ +Veliyyüddin Efendi nr. ; _Subhî Târihi, Süleymaniye Kütüphanesi_ +Hamidiye, nr. Başlık basmalarda ilâve edilmiş, H+V+A’da yok; Sâmî +_Târihi ise “Vekâyi‘-i sene selâsetün ve erbaîn ve miete ve elf” serlevhası ile buradan itibaren_ +başladığından tarih lafzı aynen sayfa başlarına konuldu. Metin Subhî tarafından yapılmış değişiklik ve +ilâveler ile devam ediyor. +H+V+A’da “Devlet-i Aliyye’de dahi ne gûne” şeklinde. +V+A’da “serâsime-gerd-i e‘âcem-i aşâyir ü kabâyil” şeklinde. +Hizmet kelimesi, devamlı olarak yazmalarda hizmet, basmalarda hidmet şeklinde geçtiğinden hidmet +şeklinde kullanım tercih edildi. + + +----- + + + +olan Melik Mahmûd Sistânî’yi belde-i merkūmeden ihrâca ikdâm, ba‘dehû i‘dâm ü + +ifnâsı husûsuna dahi şedd-i nitâk-ı sa‘y ü ihtimâm eylediklerinden başka, hâlâ mesned +ârâ-yı memleket-i İran olan Nâdir Şâh-ı Afşar ki ol hılâlde bir hânın eşik ağalığı + +hidmetiyle şöhret-şiâr ve Ricâl kabilesi beyninde kiyâset ü zekâ ve şecâ‘at ü sehâ ile + +kesb-i iftihâr itmiş bir şahs-ı mikdâm ve kâr-güzâr olmakdan nâşî, eyyâm-ı mezbûrede + +şehzâde-i merkūmun hidmet-i ubûdiyyetinde mesâ‘î‘-i mebrûresi zâhir ü âşikâr olup, + +kendüye sûretâ bâ‘is-i mübâhât ü iftihâr olmak içün fi’l-asl ismi Nâdir Ali iken kāide-i + +A‘câm üzre Tahmasb Kuluhan lakabını unvân-ı ser-nâme-i i‘tibâr eyledikden sonra, + +cây-gîr-i süveydâ-yı zamîr-i garâ-met-tahmîri olan sevdâ-yı saltanatına bu hâdise-i + +nâgeh-zuhûru vesîle-i husûl-i me’mûl addidüp teksîr-i adde vü atâd ve tevfîr-i asâkir ü + +ecnâd ile teshîr-i darü’n-nasr-ı saltanata mıntaka-bend-i ictihâd ve resîde-i serhadd-i + +iştihâr olduğu üzre bir def‘a Dâmgân ve bir kere Derehâr ve def‘a-i uhrâda kurb-ı + +Isfahân’da Eşref Şâh-ı Afgānî ile tarh-ı bâzâr-ı gîrüdâr ve Afgāniyân’ın metâ-‘ı + +zindegânîlerin arza‘-i âteş-i tîğ-ı âbdar itmekle şehr-i merkūmu tekrâr yedlerinden nez‘ + +ü istirdâd ve sâir memâlik ü büldânı dahi kemâ-fi’l-evvel idhâl-i dâire-i itâ‘at ü inkıyâd + +eylediklerinin akabinde, ber-vech-i muharrer öteden berü hân-ı mûmâ-ileyhin semîr-i + +zamîri olan ihrâz-ı rütbe-i saltanata medâr-ı temşiyyet olmak içün Devlet-i Aliyye-i + +dâimü’l-kārâr ile zâhiren akd-i sulh u salâha ibtidâr ve derhâl Rıza Kulu nâm bir hanı + +ruhsat-ı kâmile birle ‘atebe-i aliyye-i mülûkâneye irsâl itmekle, ba‘de’l-vusûl asr-ı + +merkūmda sadrıa‘zam olan İbrâhim Paşa dahi ber-muktezâ-yı vakt ü hâl âsâyiş-i bilâd ü + +emsâr içün egerçi cânib-i sulhu tercîh ve hân-ı mûmâ-ileyh ile birkaç meclis mükâleme + +vü müzâkere ve Tiflis ve Şirvan’dan mâ‘adâ dâhil-i kutr-ı Irak olan mahaller tekrâr + +taraflarına teslîm ü ihsân olunmak üzre esâs-ı musalâhayı akd ü temhîd idüp, lâkin + +Tahmasb Kuluhan’ın bu âna dek tarh-endâz-ı mücellâ-yı zuhûr olan etvâr-ı + +mütecellidânesinden ahz ** u ihtilâs olunan televvün ve desîseye binâen, taraf-ı** + +Devlet-i Aliyye’den virilen esâs temessükünü cânib-i İran’a irsâl ve ber-vech-i muharrer + +akd olunan musâlahaya rızâ-dâde olmadıkları sûrette üzerlerine sefer-i Hümâyûn’un + +tahakkukunu i‘lân u ızhâr içün ba‘de’l-müşâvere mâh-ı muharremü’l-harâmın sekizinci + +günü tûğ-ı Hümâyûn ihrâc olunup, lâkin takarrub-ı hulûl-i şitâ sebebiyle bu sene-i + +mübârekede temşiyyet ve tekmîl-i mehâmm-ı seferiyye ve cem‘ ü ihzâr-ı zehâyir ve + +mühimmât-ı askeriyyeye vaktin adem-i musâ‘adesi nümâyân ve mukābele husûsu sene-i + +âtiyyeye te’hîr olunmak tensîb ü istihsân olunup ancak, el-hâletü hâzihi, hıfz u hırâset-i + +serhadd ü sügûr kasdıyla mevkib-i Hümâyûn’un dahi ol cânibe semt ve münâsib olan + +bir mahalde meştâ-nişîn-i ikāmet olması ittifâk-ı ârâ ile karâr-dâde olduğuna binâen, + + +----- + + + +hemân birkaç gün zarfında tedârük ve tekmîl-i lâzıme-i hareket ü kıyâm ve Üsküdâr + +Sahrâsı’na darb-ı otak u hıyâm olundukdan sonra, yine mâh-ı merkūmun on sekizinci + +perşembe günü ruhsat-ı hümâyûn-ı mülûkâne ile tertîb-i alaya mübâderet olunup, bir + +gün mukaddem bi’l-cümle a‘yân u erkân-ı Devlet-i Aliyye ve umûmen ocakların + +ağaları, neferât ve zâbitânı karşu tarafa güzâr ve irtesi herkes yerli yerinde ârâm u karâr + +ile kudûm-ı şehriyâr-ı enâma dîde-dûz-ı intizâr oldukları esnâda, Vezîriâzam İbrâhim + +Paşa Sarây-ı Hümâyûn’a varup vakt-i hareket hulûl eylediğini taraf-ı mülûkâneye inhâ + +ve fî-mâ-ba‘d ihrâc-ı livâ-i muhterem-i Hazret-i Resûl-i Ekrem _sallallâhü aleyhi ve_ + +_sellem ile süvâr-ı zevrak-ı devlet ü ikbâl olup, mukaddem hümâyûnlarına çeşm-dâşt-ı_ + +intizâr olan vüzerâ vü ulemâ ve sâir a‘yân u ricâl pertev-endâz-ı câh u iclâl olmaların + +niyâz u recâ eyledikte, pâdişâh-ı kerâmet-âsâr hazretleri, bu hareketin encâmı vehâmet + +ve bu kârın netîcesi nedâmet olduğunu fikr ü mülâhaza ile bu bâbda isti‘câli tasvîb ve + +karşu tarafa ubûru bir vechile tecvîz ü tensîb itmeyüp, lâkin vezîr-i müşârun-ileyhin + +kemâl-i tehâlükünden nâşî, bu rütbelere resîde olan keyfiyyeti sûret-i âhara sarf u tahvîl + +eylemek dahi imkân-pezîr olmayacağı karîn-i yakînleri olmağla, müstağrak-ı lücce-i + +hayret ü ıztırâb ve ne gûne hareket idiceklerinde ızhâr-ı pîç ü tâb ile, gâh azîmete niyyet + +ve gâh bu emr-i vahîm-i encâma mübâşeretten istinkâf ü mücânebet zımnında birkaç + +sâ‘at mikdârı tereddüd ızhâr ve ba‘dehû seyf-i sârım-ı lisân-ı bâhirü’l-bürhânlarıyla kat +‘ı rişte-i müddeî buyurup, “Bir tarîk ile hareket ve Üsküdâr’a ubûr itmek ihtimâlim + +yoktur” deyü cevâb virdiklerinde, vezîr-i müşârun-ileyh mütehayyir ü bî-şu‘ûr ve + +âkıbet-i kâr neye müncer olacağın fehm ü derke gayr-ı makdûr olmağla, bir zamân dem +beste vü mebhût ve ba‘dehû tedârük-i kâra azîmet ü şürû idüp, a‘mâl-i letâyifü’l-hıyel-i + +hakîmâneye âgāz ve esnâ-yı merkūmda muhzır olan İsmail Ağa’yı mahrem-râz + +eyledikden sonra, Üsküdâr tarafında muntazır-ı kudûm-ı hüsrevâne olan ricâl ü a‘yânın + +keyfiyyetinden isti‘lâm ve karşu ubûr olunmak husûsunu vakt-i âhara tevkīf içün cânib-i + +hümâyundan me’zûnen ağa-yı merkūmu mahall-i mezbûra irsâle ikdâm eylediler. + +Pes merkūm dahi derhâl Üsküdâr’a güzâr ve Dergâh-ı âlî yeniçerileri ağası Hasan + +Ağa’ya beyân-ı hakîkat-i hâl idüp, ba‘dehû mûmâ-ileyh Hasan Ağa’nın lisânından + +olmak üzre, el-hâletü hâzihi, tâ’ife-i Bektâşiyân nısfü’l-leylden bu vakte değin + +mukaddem cenâb-ı pâdişâhîye muntazır u nigerân iken, el-ıyâzü billâhi te‘âlâ, re’sü’l +mâl mülâhazalarından mahrûm ve şehriyâr-ı adâlet-medâr hazretlerinin Üsküdâr’a ubûr + +itmeyecekleri ma‘lûmları olur ise cem‘iyyetlerinin tefrikası müteassir ü düşvâr ve belki + + +----- + + + +bir hadîse-i mekrûhe zuhûruna müeddî olacağı zâhir ü âşikâr olmağla, hemân lutf u + +inâyet buyrulup, “mütevekkilen alallâh bir gün akdem devlet ü ıkbâl ile teşrîfsâz-ı + +meymenet ü iclâl olsunlar” meâlini rikâb-ı müstetâb-ı mülûkâneye arz u inhâ eyledikleri + +ecilden, hazret-i pâdişâh-ı cemm-mikdâr dahi bundan sonra tevakkuf u karâr idemeyüp, + +nâçâr ihrâc-ı livâ-yı Hazret-i mefhar-i mevcûdât + + +������������� أآ�� ا�����ت وأزآ� ا isti‘câl ve derhâl kemâl-i şevket u ıkbâl ile süvâr-ı keştî-i + +devlet ü iclâl olup, rûh-ı âlem-misâl Üsküdâr’a güzâr ve müretteb ü müzeyyen alay ile + +otağ-ı hümâyûn-ı mülûkânelerine sâye-endâz-ı şeref ü iclâl oldular. + +Pes Üsküdâr’a ba‘de’l-ubûr ve vezîr-i müşârun-ileyh cenâb-ı tâcdârînîn bizzât İran + +tarafına teveccüh ü azîmetleri husûsu mugāyir-i tab‘-ı safâ-makrûnları olduğunu fehm ü + +derk itmekten nâşî, fî-mâ-ba‘d hılâf-ı rızâ-yı hümâyûn vaz‘ u hareketten ictinâben ol + +ma‘nâyı kat‘â lisâna almayup, ancak kendüsi Ordu-yu Hümâyûn ile Halebü’ş-şehbâ + +yâhud Tokad ve Amasya’dan birinde kışlamak üzre izn ü ruhsat aldıktan sonra, esnâ-yı + +râhda vâki menâzil ü merâhile iktizâ iden zâd u zehâyiri tertîb ve cenâb-ı pâdişâhî dahi + +Burusa taraflarında yahud yine Üsküdâr’da ikāmet buyurmaların tasmîm ü tasvîb + +eylediğine binâen, erbâb-ı seferden celîl ü hakîr mehâmm-ı seferiyyelerin tedârük ü + +tekmîl eylemek üzre fermân itmekle, zamân-ı kalîlde kudreti olmayanlar dahi istidâne + +ile tedârüklerin görüp harekete hâzır u âmâde olmuşlar iken, ber-vech-i muharrer vezîr-i + +müşârun-ileyhin televvünü sebebiyle sefere azîmet ü hareket olunmak husûsu, giriftâr-ı + +ukde-i te’hîr ü ta‘vîk olup gâh saferü’l-hayrın on sekizinci günü gâh gurre-i rebîü’l +evvel ve gâh a‘kāb-i mevlid-i şerîfte nehzat olmağa cezm ü niyyet ve kendüsi dahi gâh + +pâdişâh-ı âlem-penâh hazretleriyle ma‘an ikāmet ve gâh Ordu-yu Hümâyûn ile refâkat + +gâh ser‘asker irsâl eylemek âvâzelerini i‘lân u işâ‘at ile sagîr ü kebîri mübtelâ-yı + +elem-i hayret eyledikden mâ‘adâ, esnâ-yı mezbûrda A‘câm-ı bed-fercâmın dahi ber +vech-i muharrer irsâl olunan esâs-ı temessükü taraflarına vâsıl olmazdan mukaddem, + +ibtidâ Kirmanşâhân ba‘dehû Hemedan’a istîlâ eyledikleri haberi şâyî olup ve der-‘akab + +Tebrîz’e dahi hücûm üzre oldukları gûş-ı havass u a‘vâma resîde olmağla îkā‘-i fitne vü + +fesâda müterassıd olan erâzil ü esâfil miyânelerinde niçe güft ü şenîd ve envâ‘-ı ekâzib + +ü erâcif zâhir ü bedîd olup, Tebrîz kal‘ası gibi sevâd-ı a‘zam ve cebehâne ve mühimmâtı + +mükemmel bir şehr-i muazzam, derûnu tavâif-i askeriyye ile mâlî ve hîn-i iktizâda ehl ü + +En mükemmel, en temiz sâlât u selâm, tüm övgüler onun üzerine olsun. + + +----- + + + +ıyâl u evlâdları içün ednâsının pâresine hezâr cân u ser fedâ olunmadıkça istîlâ-yı + +düşmen ihtimâli olmayan serhadd-i metîni, hâlâ muhâfız bulunan vezîr Çavuşbaşı Kara + +Mustafa Paşa sadrıa‘zamın re’y ü emrine binâen bilâ-zarûre terk-i muhâsama vü cidâl + +ile A‘câm-ı bed-fercâma teslîme ictisâr idüp ve derûnunda olan guzât-ı muvahhidîni + +dahi haberdâr itmeden bir gice firâr ve bu sebebten niçe ehl-i İslâm evlâd u ıyâli ile + +tâ’ife-i Kızılbâş’ın giriftâr-ı pençe-i istîsâl ü demârı olup ve “bu husûs hâlâ pâdişâh-ı + +enâm hazretlerinin Tahmasb Kuluhan’a bedel-i sulh olmak üzre Tebrîz memleketini i‘tâ + +ve muhâfız paşaya hitâben, bir an akdem tahliyye vü teslîm edesiz” deyü tehdîd ve + +inzârı mutezamnın irsâl eyledikleri kâğıdlardan neş’et itmiş bir mânâdır. Hattâ muhâfız +ı müşârun-ileyh dahi kat‘â muhâfaza kaydına düşmeyip, hengâm-ı şebde fîrârı sebebiyle + +tavâif-i askeriyyeye dahi za‘f-ı hâl ârız olmağla zarûrî herkes mal ve cânların istihlâs + +sevdâsına düştüğü cihetten, ehl-i sünnet ve cemâ‘atten Tebrîz kādısı Debbağzâde + +Birâderzâdesi ve sâir aceze makūlesinden cem‘-i kesîr esnâ-yı tarîkde ni’met-i + +hoşgüvâr-ı hayâta sîr ve ehl ü ‘ıyâlleri melâ‘în-i Ravâfız’a esîr olmak ancak Vezîr + +İbrâhim Paşa’nın emr ü mektubundan iktizâ eylemişdir” deyü câ-be-câ ba‘zı bedhâhân-ı + +devletin ilkā vü igvâsıyla, “zeban-güzâr-ı cümle-i enâm ve Tebrîz’den hurûc iden derd +mendân dahi cumhûr u cem‘iyyet ile İstanbul tarafına gelecekler imiş” deyü mûcib-i + +îkāz-ı fitne vü fesâd olacak niçe ekâzib ü türrehât zâhir ü nümâyân olduğu hâlde, + +müntehîz-i vakt ü fursat olan eşkıyâ tarafından Şeyhülislâm Abdullah Efendi ve + +Ayasofya-i Kebîr vâizi İspirîzâde Ahmed Efendi’ye tezkireler îsâliyle arz-ı mâ-fi’z +zamîr olunup, bu ma‘nâyı mutazammın Orta Câmi’ye dahi kâğıd bırakmağla, derûn +larında olan mel‘anet ü fesâdı ızhâr idiceklerinden ocak ihtiyârlarını âgâh u habîr + +eyledikleri beyne’n-nâs resîde-i rütbe-i tevâtür ü şöhret ve herkes bu keyfiyyetten havf u + +hırâs ile müstağrak-ı deryâ-yı hayret olup, bu esnâda ba‘zı hayır-hâh ve sâhib-i basîret + +sadrıa‘zam kethüdâsı olmağla umûr-ı Devlet-i Aliyye’ye istîlâ-yı tâmmı olan Mehmed + +Ağa’ya mahfîce varup beyne’l-enâm tevâtür-yâb-ı iştihâr olan ahvâl-i müdhişeyi ihbâr + +ve “âteş-i fitne vü fesâd-ı zâtü’z-zirâm işti‘âl olmadın tedbîr ü tedârük ile ıtfâ ve ıhmâdı + +husûsuna mıntaka-bend-i ibtidâr olmanız münâsibdir. Sonra iş düşvâr olur” deyü îrâd-ı + +hakk-ı kelâm eyledikte, kethûdâ-yı mûmâ-ileyh ol makūle sadâkat-kârların kelâmına + +kat‘â havâle-i sâmi‘a-i iltifât ü i‘tibâr itmediğinden gayri, ba‘zı şetm-i nâ-ber-câ ile + +arzını hetk idüp huzûrundan tard u teb’îd eylediği şöhret-şi‘âr olmağla, verâ-yı sürâdık-ı + +takdîrden âlem-i vücûda nâzil olan tîr-i kader u kazânın hüsn-i tedbîr merdüm-i dânâ ve + +kesret-i a‘vân u ensâr ve zor-ı bâzû-yı tüvânâ ile men ü def‘i imkân-pezîr olmadığı zâhir + +ü âşikâr oldu. + + +----- + + + +�� ��د ������ و� ���� ������ ی��� ا� �� ی��ء وی��� �� ی�ی + +Pes bi-hikmeti’llâhi te‘âlâ bu kazâ-i mübrem, mahremân-ı harem-sarây-ı esrâr-ı devlet + +ve müdebbirân-ı umûr-ı kâr-gâh-ı saltanatın çeşm-i basîretlerine perde-keş-i gaflet olup, + +sadâ-yı iştihârı velvele-endâz-ı zemîn ü zamân olan âvâze-i fitne vü fesâda, kat‘â + +havâle-i gûş-ı ısgâ vü i‘tibâr ve yek-mâha tarîkdan nümâyân u hüveydâ olan âteş-i + +şakāvet ü mel‘aneti, âb-yârî-i tedbîr-i dilpezîr ile ihmâd u itfâya kıyâm ü ibtidâr + +itmedikleri cihetten, ol dâhiye-i dehâyâ def‘a-yı zâtü’z-zirâm-ı iltihâb u işti‘âl olmağla + +hânümân u sâmânların sûzân u harâb eyledi. + +**Zuhûr-ı Fitne vü Fesâd ve Çigûnegî-i Keyfiyyet-i İbrâhim Paşa ve Kapudan Paşa** + +**ve Mehmed Kethüdâ ve Kabûl-ı** İnzivâ-kerden-i Hazret-i Sultân Ahmed Hân-ı + +**Sâlis be-Hüsn-i Rızâ** + +Mâh-ı rebîü’l-evvelin onbeşinci perşembe günü dahve-i kübrâda yeniçerilik iddiâsında + +olan erâzil ü eşhâstan on yedi nefer-i şakāvet-istinâs beynlerinde akd-i rişte-i mu‘âhede + +vü peymân ile Sultân Bayezıd Câmi‘-i şerîfi hareminin Kaşıkçılar tarafında olan kapusu + +önünde ref‘-i livâ‘-i bağy u tuğyân ve “da‘vâ-yı şer‘îmiz vardır. Ümmet-i Muham +med’den olan dükkânlarını kapayup bayrak altına gelsün” deyü çarşu-yı cihâna gulgule +endâz olarak Bezzâzistân-ı atîk’a doğru sür‘at ü şitâb ve bu hey’et ile bir kapusundan + +duhûl ve bâb-ı âhardan hurûc ile erbâb-ı sûkı pür-dehşet ü ıztırâb itmeleriyle, ol + +havâlîde bulunan ehl-i ticâret câ-be-câ dükkânlarını sedd ü bende mübâşeret eylediler. + +Pes eşkıyâ-yı merkūm çarşu içinden çıkup Dîvânyolu’yla Et Meydânı’na varınca erbâb-ı + +hırfet ü san‘at ve sâir her zümreden derûnu fesâd ü mel‘anete mecbûl olan katı vâfir + +hamâkat-me’âb-ı kilâb, selh-hâne-misâl gürûh-ı mekrûhlarına munzamm u iltihâk ve + +nekbet ü idbâr gibi verâlarından şitâb itmeleriyle, gitdikçe cem‘iyyetlerine kesret ve ser +i mel‘anet olan şakāvet-pîşelere emniyyet hâsıl olup, meydân-ı mezbûrun kapusuna + +ba‘de’l-vusûl cebren küşâd itdirüp, derûnuna duhûl itdiklerinden sonra mübâşeret + +eyledikleri kâr-ı hatar-nâkin uhdesinden hurûca kıyâm ve malzeme-i takviyyet ü + +istihkâmı cem‘ u ihzâra sa‘y ü ikdâm idüp evvelâ dûdmân-ı Bektâşiyye’de ** kul** + +Allâh’ın takdir ve kazâsını döndürüp çevirebilecek, hikmetine mani olabilecek yoktur. Allâh istediğini +yapar ve istediği şekilde hükmeder. +_Sâmî Târihi, Özel Koleksiyon ve Sâmî Târihi, BDK nr. ._ +Sâmî’de başlık yok, metin ise “Mâh-ı rebîü’l-evvelin” şeklinde başlayıp, yer yer değişiklikler ve +yapılan ilâvelerle devâm ediyor. + + +----- + + + +kethüdâsının ortası olan birinci bölüğün kazânını cem‘iyyet ile ihrâca mübâderet ve + +esnâ-yı mezbûrda dellâk Arnavudları zümresinin beyninde hubs-i sîret ve mel‘anet-i + +cibilliyyet ile tahsîl-i şöhret ü nâm iden Patrona Halil didikleri ırgâd-ı Ehrimen-endâm + +bir bölük şakî-i mâder-be-haram ile Ağakapusu’na azîmet idüp mahbusları ıtlâk murâd + +eylediklerinde, Yeniçeri ağası Hasan Ağa müdâfa‘alarında istinkâf eylediklerinden + +gayri, tebdîl-i hey’etle firâra şedd-i nitâk itmekle şakıyy-i merkūm ağa-yı mûmâ-ileyhin + +bu hareketinden tahsîl-i kuvvet-i kalb idüp, derhâl kârhâneliyi dahi istishâb ve tâ’ife-i + +cebeciyânı meydâna da‘vet içün Cebehâne tarafına şitâb eylediler. + +Pes bu hâl ile Cebehâne’ye varup andan dahi beşinci bölüğün kazânını hâh-nâ-hâh ihrâc + +ile meydâna îsâl esnâsında mevcûd-ı ma‘iyyeti olan haşerât-ı şakāvet-intâc Sipâh + +Çarşusu ve Batbâzârı dükkânlarında buldukları eslihâ vü elbiseyi gāret u târâc ve derhâl + +Sarrâchâne’yi dahi kapatup, âmme-i nâsı iz‘âc eylediler. Ve yevm-i mezbûrda İstanbul + +kāimmakāmı olan sâbıkā Kapudan Mustafa Paşa dahi ale’s-seher Çengelköyü kurbunda + +Bâğ-ı Ferâh tesmiye itdiği sâhil-sarâyına gitmiş bulunmağla, bu keyfiyyet resîde-i + +samî‘a-i intibâh u dehşeti olduğu sâ‘at Âsitâne-i sa‘âdet tarafına avdet ve “Uzunçarşu + +taraflarında olan dükkânları açın” deyü ashâbına tenbîh iderek geldiği yoldan Üsküdâr’a + +azîmet idüp ve leyle-i merkūmede hânelerinde bulunan Mehmed Kethüdâ ve Yeniçeri + +ağası Hasan Ağa dahi tebdîl-i kıyâfet ordu tarafına müsâra‘ât eylediler. Pes bu haber-i + +müdhiş ol gün Sadrıa‘zam İbrâhim Paşa’nın dahi sâmi‘a-hıraş-ı ‘akl u hûşu oldukda + +derhâl şeyhülislâm efendi ve vüzerâ-yı ‘izâm ve sudûr-ı ulemâ ve vücûh-ı a‘yân ve + +bilc��mle meşâyıh ve ocaklar ağaları ve sâir zâbitânını halîle-i celîleleri Sultân + +hazretlerinin sâhil-sarâylarına da‘vet ile akd-i meclis-i meşveret idüp, bir mikdâr kīl ü + +kālden sonra, cümle ittifâkıyla âteş-i fitne vü fesâdın ıtfâ‘ u ihmâdı içün pâdişâh-ı âlem +penâh hazretleri Sancağ-ı Şerîf ve umûmen a’yân u erkân ile İstanbul’a azîmet + +eylemeleri husûsu istihsân ü istisvâb olunmağın, bu keyfiyyet rikâb-ı müstetâb-ı + +şehriyârîye ifâde vü inhâ ve der-‘akab Sarây-ı Hümâyûn’a güzâr içün iktizâ iden + +çekdirme sefînesi âmâde vü müheyyâ kılındıkdan sonra, cenâb-ı pâdişâh-ı felek-dest +gâh Sancağ-ı Şerîf ve bilcümle şehzâdegân-ı devlet-redîf ile ba‘de’l-‘işâ zikr olunan + +çekdiriye süvâr olup, sâ‘at üç buçukta iken Yalı Köşkü’nden Sarây-ı Hümâyûn’a vusûl + +Basma metinlerde genelde Arnabud, yazmalarda Arnavud şeklinde kullanılmış. Metinde Arnavud +tercih edildi. +H’de “bedbâht Ehrimen-endâm”, V+A’da “evgâd-ı Ehrimen-endâm” şeklinde. + + +----- + + + +ve İstanbul ve Üsküdâr’da bulunan bilcümle vüzerâ-yı ‘izâm ve ulemâ-yı a‘lâm ve + +sadreyn-i muhteremeyn ve İstanbul’dan ve bilâd-ı erba‘adan ma’zûl mevâlî-i kirâm ve + +sâir mahrec ma‘zûlleri ve kibâr-ı müderrisîn-i fihâm be-tebdîl-i câme vü hey’et ile + +Sarây-ı Hümâyûn’a cân atup akd-i cem‘iyyet-i müzâkere içün ol gice sâ‘at sekizde + +Hırka-i Şerîfe Odası hâricinde Mâbeyn Kapusu yanında cümlesi huzûr-ı hümâyûna + +duhûl itmekle, bu gāile-i hâilenin indifâ‘ı bâbında sece-kerdân-ı meşveret üzreler iken + +Sadrıa‘zam İbrâhim Paşa birkaç gün mukaddem ba‘zı desâyisine tahsîl-i ıttılâ eylemek + +hasebiyle Florya’da vâki çiftliğinde ikāmete me’mûr kılındığı, İstanbul’dan ma‘zûl + +Zülâlî Hasan Efendi gibi bir müfsid ü mekkâr taşrada bulunmak takrîbiyle hamîr-i + +mâye-i fesâd olan Arnavud tâ’ifesinin ber-muktezâ-yı cinsiyyet işti‘âl-i ** nâire-i** + +bağy u tuğyanların mûcib olacak mefâside cesâret ve îkāz-ı fitne vü mel‘anet-i şakāvet + +ile müşâreket eylemek gālib-i ihtimâl olduğunu mülâhaza ile derhâl bostancıbaşı ağaya + +mezbûru ihzâr içün fermân ısdâr itmekle mahsûs hasekiler ta‘yîn olunup, ol hıyânet-kârı + +çiftliğinden ıcâleten sandal ile Sarây-ı Hümâyûn’a îsâl eylediler. Ve yine bu esnâda + +Sancağ-ı Şerîf’in ihrâcı husûsunda feth-i kelâm olunup, yeniçeri ağası “taşradan + +kimesne gelmediği sûrette nesne müfîd olmaz” deyü bir mikdâr mu‘ârazadan sonra + +re’y-i sadrıa‘zamî üzre ihrâcı savâb addolunup, umûmen vüzerâ-yı ‘izâm ve ulemâ-yı + +a‘lâm mübâşeretleriyle Ortakapu üzerine nasb ve bâb-ı merkūm dâhilinde olan nişîmen +gâhda erkân ü ricâl ile halka-bend-i cem‘iyyet olup, aşcı ve helvacı ve sâir sarâyda + +bulunan-lardan bir mikdâr serdengeçti tahrîrine mübâderet ve Cebehâne’den tîğ u tüfeng + +ve malzeme-i harb ü cenge mübâşeret olunmağın, bu keyfiyyeti şehirliye i‘lân u işâ‘at + +ve nihânî mâ-fi’z-zamîr-i eşkıyâya tahsîl-i vukūf u şu‘ûra dikkat eylemeleri içün, + +müte‘allıkātından ba‘zıları dahi taşra irsâl olunup ve der-‘akab haseki ağaya yirmi + +mikdârı bostancı koşulmakla meydân ricâline, “ma‘kūl ve meşrû olan merâmlarına + +müsâ‘ade olunur. Hemân cem‘iyyetlerini perîşân etsünler” deyü taraf-ı şehriyâr-ı + +enâmdan peyâm irsâl olundu. + +Pes haseki ağa meydâna vardıkda, tâ’ife-i merkūme kendüye hitâb idüp, + +“Pâdişâhımızdan her vech ile hoşnud ve râzîlarız, lâkin devletlerine zarar u hıyânetleri + +zâhir olan dört nefer kimesneyi iki sâ‘ate dek hayyen tarafımıza irsâl buyursunlar” + +cevâb-ı nâ-sevâbı ile avdet itdirdiler. Ağa-yı merkūm dahi doğru sadrıa‘zama gelüp, + +nihânî vukū‘ bulan keyfiyyeti inhâ eyledikte mesmû‘ u ma‘lûmları olan ahvâli i‘lâm + +içün huzûr-ı hümâyûna irsâl ve ba‘de zamân kendüsi dahi yalnızca pâye-i serîr-i + + +----- + + + +saltanata rû-mâl eyledi. Yevm-i mezbûrda hurûc-ı Livâ-yı Hadrâ içün irsâl olunan + +münâdîler Ayasofya hudûdundan hâric yerlerde ref‘-i savta kudret-yâb + +olamadıklarından nâşî, Sarây Meydânı’na tecemmu iden halk-ı ekall-i kalîl, anlarun + +dahi vakt-i asra dek teferruk u avdetleri sarâyda olan erkân-ı devlete îrâs-ı dehşet-zamîr + +itmeğin, nâçâr ahşâma karîb Sancağ-ı Şerîf mahalline vaz‘ u tansîb olunup, sadrıa‘zam + +ve vüzerâ-yı ‘izâm hazerâtı Arz ağalarının odalarında beytûtet ü ârâm ve Damatzâde + +Efendi illet-i mizâcı sebebiyle Sultân Murad Odası’nda ve müftî efendi ve sâir efendiler + +Bostancılar Odalarını mak��m eylediler. İrtesi sebt günü efendiler namâz-ı subhı ba‘de’l +edâ yine sofada cem‘iyyet ve muktezâ-yı kâra göre meşveret itmek musammem iken, + +Şeyhülislâm Abdullah Efendi tulû‘-ı fecirden mukaddem olduğu odadan Zülâlî Efendi + +ile ma‘an sâir efendilerin cem‘iyyetgâhlarına gelüp, Ayasofya vâizi İspirîzâde’yi dahi + +dâ‘vet ve cümleye hitâb ile, “bu kadar zamân mesned-ârâ-yı fetvâ olmağla nâmûs-ı + +ulemâyı sıyânet ve müddet-i medîd cümleye hidmet itmiş iken, bu sinn ü sâlde benim + +katarât-ı hûnum ile rîş-i sefîdîm gülgûn olmak lâyık u sezâ olmağla bu bâbda + +cümlenizden isti‘ânet iderim” deyü kelimât-ı rikkat-engîz ü girye-âmîz ile tahrîk-i uruk +ı şefkat eyledikte, huzzâr-ı meclis ale’l-ittifâk “el-iyâzü billâhi te‘âlâ, bu ma‘nâya rızâ +dâde olmak hâric-i akl ü insâftır” deyü cevâb eylediklerinden sonra tekrâr dehen-güşâ-yı + +güftâr olup, “erbâb-ı cem‘iyyetin ** murâdları mukaddemâ biz Mahmûdu’l-fi‘âl bir** + +imâm isteriz” deyü yazdıkları tezkireden ma‘lûm iken, bîhûde niçin zahmet-keş ve + +çâresi zâhir u âşikâr olan mâna içün ne sebeb ile muztarib ü müşevveş oluruz. Hemân + +namâz-ı subhı edâ ve ale’l-umûm sofaya varup pâdişâhı hal‘ ile cümlemiz ıztırâbdan + +halâs u rehâ bulalım. Ben dahi bir mahall-i münâsibde ma’zûlen ikāmet ve bakıyye-i + +ömrümü sarf-ı zikr ü ibâdet edeyim” deyü hatm-i kelâm idüp, ba‘dehû ol vakt-i şâfi‘îde + +namâzı edâya kıyâm ve umûmen efendiler ile Hasbağçe derûnundan Revân Odası + +hâricindeki mevkūfa vürûd u ârâm eyledi. Esnâ-yı mezbûrda Revân Odası’nda der-hâb + +olan kapudan paşayı efendilerden birisi bîdâr ve Dâmâdzâde Efendi’yi meclis-i + +merkūma ihzâr eylediler. + +Pes, efendiler ekseri müftî-i enâmın tefevvüh eylediği kelâmdan ser-be-ceyb-i tahayyür + +ü ıztırâb ve ba‘zıları dahi “verâ-yı sürâdık-ı takdîrden ne gûne nakş-ı garîb sûret-yâb + +olacakdır” deyü müterakkıb-ı inkılâb iken, Sadrıa‘zam İbrâhim Paşa mahall-i merkūma + +gelüp, ayağı üzerinde cümle ile isti‘lâm-ı ahvâl ve “ben ölüm eri olmuşumdur. Ancak + +veliyyi’n-ni‘metimizin halâsına bir çâre tedârük itmek cümlemize lâzımdır” deyü îrâd-ı + + +----- + + + +makāl itdiğinin ‘akabinde müftî efendiye, “Pâdişâhımız seni ve kapudanı ve kethüdâyı + +azl ve nefiylerinizi fermân buyurdular” deyü hitâb ile hasekilere mezkûrları Bostancılar + +Odası’na götürmek üzre emr idüp, ba‘dehû Dâmâdzâde Efendi’nin illet-i mizâcından + +nâşî, adem-i kabûlleri mansûs u meczûm olduğundan Mirzâzâde Efendi’ye, “buyurun” + +deyüb huzûr-ı hümâyûna revâne oldular. Lâkin mevlânâ-yı müşârun-ileyh bu esnâda + +kabûl-i Fetvâ’dan sûret-i istiğnâ ızhâr ve “taşrada Medîne-i Münevvere Kādısı Mustafa + +Efendi’yi müftî eyledikleri mesmû‘ ve mezkûr olur. Ve mûmâ-ileyh dâileri hadd-i + +zâtında vakūr ve cihân-dîde bir ma‘kūl âdemdir” deyü i‘tizâr eylediklerinden sonra, + +sadr-ı Rûm olan Seyyid Abdullah Efendi’nin tavas-sutuyla hâh-nâ-hâh, bâr-ı hil‘at-i + +Fetvâ’yı zîver-i dûş-ı tahammül idüp, ber mu‘tâd-ı kadîm beyaz çuka tedârüki imkânda + +olmamağla, sebz-fâm çukaya kaplu semmûr kürk ilbâsıyla terkīm ü tefhîm kılındı. Ve + +yine bu hılâlde Sekbanbaşı Hasan Ağa’ya dahi yeniçeri ağalığı teklîf olundukda ağa-yı + +mezbûr, “bu bendeleri mansıb-ı merkūm ile kapuya vardığım sâ‘at cümlesi ızhâr-ı meyl + +ü rağbet ve kendüler ile ma‘iyyet içün meydâna da‘vet idicekleri zâhir ve muhâlefet + +itdiğim sûretde bilâ-tevakkuf hezâr-pâre kılacakları dahi bâhir olup, bîhûde itlâf-ı + +vücûdum nesneyi müfîd olmayacağı mukarrerdir” deyü isti‘fâ ve beyân-ı mahzûr + +eyledikden sonra, yine cümlesi huzûr-ı hümâyûna da‘vet olunup gürûh-ı eşkıyânın + +haseki ağa ile gönderdikleri haberden mâ‘adâ, ba‘zı ulemâ ve küttâb vü vüzerânın dahi + +katl ü i‘dâmları murâdları olduğunu ta‘dâd u takrîr ve unvânına Başkapu kethüdâsı Kara + +Mustafa ve a‘vânından İbrâhim nâm kimesnenün ismini tahrîr ve taraflarından bir âdem + +ile irsâl eyledikleri defterin cevâbları kiminle irsâl olunmak münâsib idiği meşveret + +olundukda, ulemâdan bir âdem ile gönderdilmesi tasvîb ü tahsîn olunup, lâkin + +sudûr-ı erkân-ı mevâlî-den bir kimesne irsâlinde ba‘zı hücnet melhûz olmağın, + +Selânik’ten ma‘zûl İmadzâde Seyyid Mehmed Efendi ile meşâyıh-ı selâtînden Yeni + +Cami Şeyhi Seyyid Mehmed Efendi’nin irsâli istihsân, anlar dahi bir mikdâr i‘tizârdan + +sonra bîm-i cân ile azîmete dâmen-der-miyân olduk-larında, İmadzâde Efendi huzûr-ı + +Hümâyûna ihzâr olunup, “nihânî isterler ise vezîria‘zamı dahi fedâ idicekleri” beyân u + +ihbâr buyuruldu. + +Bu esnâda Deryâ Kapudanlığı Abdi Kapudan’a tevcîh olunmağla Ter-sâne’ye irsâl ve + +a‘yân-ı ricâlden mîr-i alem Niğdeli Ali Ağa umûr-dîde olmağla, vezîr kethüdâlığı ile + +iclâl olundu. Egerçi meydânda olan erbâb-ı fesâdın cem‘iyyetleri ânen-fe-ânen müzdâd + +olup, lâkin hurûc-‘ale’s-sultânın vehâmet ü şeâmetinden dîn ü dünyâsını sıyânet ü + + +----- + + + +vikāyet iden sadâkat-kârân-ı avâm u havâssın kimi künc-i hâne ve kimi müte‘allıkāt-ı + +ahbâbından birinin külbe-i vîrânesinde cân gibi nihân olmağla, cüst ü cû eyledikleri + +mahallerde takviyyet-i umûrlarına vesîle-i tâm ve hîn-i ik-tizâda devlet lisânı üzre idâre +i kelâm idecek kimesneyi âverde-i fitrâk-ı istiyâd idemedikleri cihetten mağşûşü’n +nizâm iken, ol hilâlde Yeniçeri efendisi bulunan Süleyman Efendi bu vâkı‘a-i fâci‘adan + +kat‘â tagayyür-yâb-ı infi‘âl ve istibâr ve bir mahalle nakl ü ihtifâ ile zahmet-keş-i ıztırâb u + +ıztırâr olmayup, kendü hânesinde hâzır-ı vakt ü hâl ve müterakkıb u muntazır vârid ü + +sâdır-ı eşrâr olduğu eşkıyâ-yı merkūmenin ma‘lûmları olmağın, derhâl hânesine varup + +cem‘iyyet-gâhlarına da‘vet eylediklerinde, ol pîr-i nâ-sezâ-etvâr dahi bî-tekellüf süvâr-ı + +esb-i isti‘câl olup, etrâfında dört yüz mikdâr mel‘anet-kârlar ile, + +**_Beyit_** + +_Aşk ile girer halka-i rindâna girenler_ + +_Gönlünde olandır yine meydâna girenler_ + +_Nesir: nagamâtıyla terâne-senc-i ferâh u sürûr olarak, dâhil-i meydân-ı_ şekā ve + +mültehık-ı gürûh-ı eşkıyâ olmağla, cümlesi i‘zâz u ihtirâmına ibtidâr idüp, ale’l-ittifâk + +reîs olmasını ihtiyâr eylediler. Ve yine bu esnâda ocak ağaları ve çorbacılar ve sâir + +zâbitândan bir ferd dâhil-i cem‘iyyet olmayup, her biri bir cânibde uzlet-nişîn-i künc-i + +ihtifâ olmakdan nâşî, mukaddemâ bir takrîb ile cemâ‘at çorbacısı olup yine mukaddemâ + +nîşde tecemmu‘-i eşkıyâya pîşvâ olmak töhmetiyle ma‘zûlen menkûb u mahzûl ve + +Sarrâchâne’de kesb-i ta‘ayyüşe meşgūl olan Sarrâc Mehmed nâm bir bedbahtı yeniçeri + +ağası ve ocakbaşıların derbederlerinden Urlı dimekle meşhûr bir nekbetîyi dahi + +sekbanbaşı ve beytülmâlcılıktan ma‘zûl Deli Mustafa’yı Kul kethüdâsı ve Mûsıla-i sahn + +müderrisi Deli İbrâhim dimekle meşhûr cerrâr makūlesi bir yâve-gû dîvâne-i bî-şu‘ûru + +dahi kendü taleb ü rızâsıyla İstanbul kādısı nasb idüp, hande-engîz-i erbâb-ı ukūl olacak + +bir tertîb-i nâ-ma‘kūl ile bir alay erâzil ü esâfili menâsıb-ı nâ-münâsibe îsâl ü ser-firâz + +eylediklerinden sonra, Üsküdâr’dan nakleyledik-leri Orta Çadırları’yla meydân-ı + +merkūmu yeniçeri ordusuna döndür-düler. + +Ve vukū‘-ı hâdisenin ikinci sebt gicesi ricâl-i devletin hânelerin yağmâya kıyâm ve bölük + +bölük bayraklar ta‘yîni ile niçelerin evlerin basup, emvâl ü eşyâların nehb ü gāret + +fezâhatine ikdâm eylediklerinden mâ‘adâ, cem‘iyyetlerinin sebât ü kesretine vesîle olmak + +H’de “Urlu”dan sonra boş bırakılmış,V’de isim yeri tamamen boş bırakılmış, A’da ise “Urlu Ahmed +_nâm” şeklinde yazılmış._ + + +----- + + + +içün bilâ-mûcib, yeniçeri ve cebeci ocaklarından serdengeçti tahrîri ve tashîh ü be +dergâha mübâşeret ve bu bahâne ile beytülmâl-i müslimînin itlâf u izâ‘atine dahi temhîd-i + +mukaddime-i mel‘anet itmişler idi. Pes İmadzâde Efendi ber-minvâl-i muharrer + +rüfekâsıyla meydâna varup Orta Câmi’de rü’esâ-yı eşkıyâya taraf-ı hümâyûndan + +merâmlarının ** ekserine müsâ‘adeyi mutazammın teblîğ-i peyâm idüp, “gürûh-ı** + +gılmânın sagîr ü kebîrinden ferd-i vâhidin katl ü i‘dâmına taraf-ı hümâyûndan rızâ vü + +ruhsat ve ne ‘âmme-i ulemâdan müsâ‘ade vü icâzet vârid-i ragâbet-i mâ-fi’l-bâb iktizâ + +edenlerin nefy ü iclâlleriyle iktifâ olunur” haberini ifâde vü ifhâm idüp, bir sâ‘at mikdârı + +nush u pend yolundan beyân-ı envâ‘-ı va‘d ü va‘îd etdikten sonra, eşkıyâ-yı merkūm dahi, + +matlûbları olan kimesneler kendülerine hayyen irsâl ü teslîm olunup ve Zülâlî’nin + +Anadolu sadrına i‘tilâsı ve sâir nasb-kerdeleri olan eşrârın taraf-ı pâdişâhîden dahi + +makāmlarında ibkāsı murâdları idiği bil ittifâk beyân ü inhâ eylediklerin-de, mevlânâ-yı + +mûmâ-ileyh ber-muktezâ-yı vakt ü hâl ağa ve kul kethüdâsı olan âdemlere hil‘at irsâli + +lâzım idiğini tahrîr ve çukadârı ile irsâl itmeğin, derhâl mezbûr ile üç hil‘at gönderilüp + +hod-be-hod nâil oldukları mansıblar taraf-ı pâdişâhîden dahi ihsân kılındığı haberi îsâl + +olundu. + +Pes rü’esâ-yı eşkıyâ Şeyh Emir Efendi’yi alıkoyup İmadzâde’yi i‘lâm-ı mâ-fi’z +zamîrleri içün Sarây-ı Hümâyûn’a i‘âde ve üserâ ve reîsleri Süleyman Efendi’yi dahi + +refîk ve hem-pâ itmeleriyle mezbûrlar ba‘de’l-asr Sarây-ı Hümâyûn’a vusûl bulup + +mu‘âyene vü istimâ itdikleri ahvâl-i pür-ehvâli bizzât pâye-i serîr-i saltanata nihânî nakl + +ü hikâye ve “Zülâlî Efendi bizim içün nefy olunmağla Anadolu kādı‘askeri olmasını + +iltizâm ideriz” didiklerini takrîr ü ifâde ile edâ-yı hidmet-i sefâret itmekle mûmâ-ileyh + +mekârim-i pâdişâhîden mazhar-ı nazar-ı inâyet ü ikrâm ve nekābet-i eşrâf ile mesrûr u + +şâd-kâm kılındı. Ve yine bu hılâlde meydân ricâline, mâdâm ki dâire-i itâ‘atden hurûc + +itmeyeler, taraf-ı saltanattan kendülere ta‘arruz ve mu’âheze olunmamak üzre ta‘ahhüdü + +mutazammın, taraf-ı pâdişâhî-den tahrîr olunan takrîr hüccetini mevcûd bulunan kibâr-ı + +ulemâ imzâ ve derhâl İbrâhim Efendi’ye dahi İstanbul kazâsı emri tahrîr ü imlâ olunup, + +reîs Süleyman Efendi ile taraflarına îsâl kılınacağı i‘lâm ve Bostancılar Odasına iyâb ü + +zihâbda usret olmağla, ulemâ efendilere Dâire-i Hümâyûnda ta‘yîn-i mebît ü makām + +olunup ve ahşâma karîb Sadrıa‘zam İbrâhim Paşa Silâhdâr Ağa Odası’nda tenhâ-nişîn +H+V+A’da “Pes” yok +Sâdece H’de “Ağa odasında” şeklinde. + + +----- + + + +i ikāmet iken, Dârüssaâde Ağası Beşir Ağa vesâtetiyle mühr-i vezâret istirdâd olunduk +dan sonra, ol gice sâ‘at dokuzda mahall-i mezbûrdan Kapuarası’na îsâli fermân ve + +müşârun-ileyhden mukaddem kāimmakām paşa ve Mehmed Kethüdâ’nın dahi + +bostancılardan Kapuarası’na nakilleri bâbında hükm-i kazâ-cereyânı sâdır oldu. Reîs + +Süleyman Efendi îsâl eylediği haberlerin cevâbıyla avdet itmek lâzım iken, meydânda + +meks u karâr ve “matlûbları olan kimesneler hayyen irsâl olunmadığı hâlde âteş-i + +fitnenin humûd u sükûnu emr-i muhaldir” deyü tezkiresiyle ihbâr itmeyin, ol gün + +mezbûrların irsâli husûsunda müşâvere ve hayyen firistâde kılınmaları vücûh ile nâ +ma‘kūl olduğu karâr-dâde olup, mahnûkan irsâl olunmak müzâkere olunmuş iken + +hengâm-ı tulû-‘ı fecirde kemâl-i isti‘câl ve sür‘at ile şeyhülislâm efendi ve sadr-ı Rûm + +huzûr-ı hümâyûna da‘vet olunup, ba‘de’l-vürûd, “mahbuslar hemân bu anda katl ve + +cesedleri ** Alay Köşkü dîvârından taşraya ilkā olunsun” deyü tenbîh ü işâret** + +buyurma-larıyla sebeb-i isti‘câlden suâle cesâret olundukda “erbâb-ı fitne sarâya hücûm + +idüp, Alay Köşkü önündeki zukak mâlâ-mâl olmuş” deyü haber virmeleriyle Rumeli + +kādı‘askeri “Pâdişâhım bir iki bendeniz Alay Köşkü’nden istidlâ‘-ı hâl eylesün” deyü + +irâet-i şah-râh-ı savâb eyleyüp, derhâl Zülâlî ile Ayasofya Şeyhi Alay Köşkü’ne irsâl ve + +avdetlerinde, zikr olunan mahalde dost ve düşmenden insân değil ferd-i müteneffis dahi + +olmadığını ihbâr eylediklerine binâen, bu haber eşkıyâ ile müttehid olan bir hîlekârın + +desîse vü hud‘ası olduğu âşikâr oldu. Ammâ bu esnâda mezbûrların üçü dahi mâr-ı + +pîçân-ı kemend ile mahnûk u bî-cân kılınup, cesedleri birer öküz arabasına tahmîl ve + +mecma-ı kilâb-ı eşkıyâ olan Et Meydânı’na irsâl kılınup ve müftî-i sâbık dahi çekdirme + +ile Bozcaada’ya nefy ü iclâ ve yine ol gün Sarây-ı Hümâyûn’da bulunan vüzerâ-yı + +‘izâmdan dâmâd-ı pâdişâhî Silâhdâr Mehmed Paşa sulh mevcûd olmağla mühr-i + +vezârete sezâ kılındı. + +Pes meyyitler meydâna vâsıl ve eşkıyânın makāsıd u merâmları hâsıl olmağın, Horhor + +Çeşmesi önünde kapudan paşa ve Et Meydânı Kapusu kurbunda dört yol ağzına + +Mehmed Kethüdâ’nın cesetlerini ilkā eylediklerinden sonra, netîce-i mefâsid-i + +derûnların beyân ve zamîr-i hıyânet-tahmîrlerinde cây-gîr olan küfrânü’n-ni‘meyi i‘lân + +eylemeğe zu‘mlarınca vesîle tedârük idüp, “Pâdişâhımız, İbrâhim Paşa’yı ketm ü ihfâ ve + +ehl-i zimmetten Kürkçü Manol’u ona fedâ eylemiş, mesned-ârâ-yı hilâfet olan pâdişâh-ı + +zıllullâha kizb u hilâf lâyık u sezâ mıdır?” deyü mugāllata ebleh-i firîb ile bir mikdâr + +Hebenneka-i sâde-dili iğfâl ü idlâl iderek merhûmun cesedini bir bârgîre şedd ü hezâr + + +----- + + + +tahkîr ü âzâr ile Bâb-ı Hümâyûn mukābelesine redd idüp, ızhâr-ı kemâl-i terk-i edeb + +eyledikleri mesmû-‘ı pâdişâhî olıcak, şeyhülislâm efendi ve Dâmâdzâde Efendi ve + +Rumeli sadrı efendilerini huzûrlarına da‘vet buyurup, “bu kadar zamândan berü İbrâhim + +Paşa’nın zâtı âmmenin ma‘lûmı iken, erbâb-ı şekānın bu hareket-i nâ-hemvârlarından + +maksûdları âşikâr ü nümâyân ve benim saltanatımı istemedikleri gün gibi ayân oldu. + +Lâkin benim dahi mukaddemâ tabîatımda tahammül-i emânet-i kübrâ-yı Hilâfetten fütûr + +zuhûr idüp, hattâ Üsküdâr’da iken bir iki def‘a şehzâde-i cevân-baht Sultân Mahmûd + +hazretlerini serîr-i saltanata iclâs hâtırıma hutûr itmiş idi. El-hâletü hâzihi, ol dâ‘iye-i + +müteekkid ve azîmet-i sâbıkā müteceddid olup, murâdım miyân-ı müslimînden ref‘-i + +fitne vü ihtilâl içün hil‘at-i hilâfeti şehzâde-i ercümend Sultân Mahmûd hazretlerine + +ilbâs ve serîr-i saltanatına hüsn-i rızâm ile iclâs itmektir. Ancak benim dahi vücûd-ı + +nâzenîn ve evlâd-ı necâbet-karînime bir tarîkle sûikasd itmeyeceklerine cümlesine ahd + +ü yemîn itdirmek içün sizlerden birisi meydâna varmaktır” deyü tevcîh-i hitâb + +buyurduklarında, müşârun-ileyhim hazerâtı “Şevketlü pâdişâhım, bizler terbiyet-kerde-i + +ni‘met-perverde-i hân-ı inâyetin olup, her hâlde vüs‘a-i kudretimiz mertebesi sadâkat ile + +hidmet ve böyle zamânda hâk-i pây-i devletinden bir an adem-i müfârakat farîza-i + +zimmetimizdir. Lâkin bu makūle hidmeti edâya bir tarîkle tâkâtimiz yoktur” deyü + +kemâl-i ıztırâb u dehşet ile ser-be-ceyb-i hayret oldular. + +Pes, Ayasofya Şeyhi İspirîzâde’ye murâd-ı fu‘âdlarını ifâde buyur-duklarında, şeyh-i + +mezbûr bu hatb-ı azîmin edâsına ızhâr-ı şevk u tarab ve hem-meşreb olduğu Zülâlî + +Efendi’nin kendüye refîk ü şerîk kılınmasını sevk u taleb itmekle pâdişâh-ı dil-âgâh + +hazretleri Zülâlî’den adem-i emniyyetlerini beyân u îzâh ve Şeyh Efendi, mezkûrun bu + +bâbda sadâkat ile hidmetine tekeffül ile gûyâ hâtır-ı enver-i pâdişâhîden ref‘-i gubâr-ı + +iştibâh itmeğin, semmûr kürk tedârükine vaktin müsâ‘adesi olmadığın-dan, huzûr-ı + +hümâyûnda Zülâlî Efendi’ye Anadolu sadâreti içün Dârüssaâde Ağası Beşir Ağa bir + +kakum kürk ilbâs u iksâ ve ol gün ahşâma bir sâ‘at kalarak Şeyh Efendi ile ma‘an ol + +hidmeti edâ içün meydâna irsâl ü isrâ kılınup, ru’ûs-ı eşkıyâya tevzî‘ içün bir mikdâr + +altun dahi teslîm olundu. Yine bu esnâda Dergâh-ı âlî kapucubaşılarından enbân-ı fitne + +vü fesâd olan Derviş Mehmed Ağa didikleri müfsid-i mâder-zâd, “beni taşrada sipâhîler + +ağalığına da‘vet itmişler” deyü hod-be-hod gürûh-ı eşkıyâya mülhak ve bu vaz‘-ı nâ +H’de, “karînime” yok. + + +----- + + + +hemvâr ile hubs-ı nihâdı ve erbâb-ı fitne ile ittihâdı vükelâ-yı devlet indinde zâhir u + +muhakkak oldu. Pes şeyh-i merkūm ile Zülâlî meydâna vusûl ve zu‘mlarınca edâ-yı + +hidmet ve tarafeyne tahmîl-i minnet ile kufûl idüp, gice sâ‘at üçde iken huzûr-ı + +pâdişâhîde bu keyfiyyetden meydân ricâlinin cümlesi memnûn oldukların ve Şeyh + +Efendi, zât-ı huceste-sıfât ve evlâd-ı ferîşte-simâtlarına bir tarîkle sûikasd olunmamak + +içün müte‘ayyinân-ı ricâl-i meydân Mushaf-ı şerîf-i kelâm-ı Rabbü’l-âlemîne el urup + +ahd ü yemînlerin takrîr ile derûn-ı şehriyârîye ilkā-yı emniyyet ü itmînân eylediği + +hılâlde, taşradan çavuş-başılık mansıbı ile avdet iden derviş-i mel‘anet-endîşin lisân-ı + +eşkıyâdan hâric haytâ-i edeb niçe türrehât îrâd ve taraf-ı pâdişâhânelerin-den adem-i + +emniyyetletini muktazî ba‘zı mevâd ta‘dâdı, mir‘at-i tab‘-ı şehriyârîyi jenk-pezîr ve + +hayr-hâhân-ı ricâl-i devleti ciger-hûn u tekdîr eyledi. + +**Vukū‘-ı Cülûs-ı Hümâyûn ve Hüsn-i Hitâm-yaften-i Bey‘at-i ‘Umûm** + +İş bu leyle-i mübâreke, ki şehr-i rebîü’l-evvelin ondokuzuncu isneyn gicesidir, sâ‘at üç + +buçukta iken Sultân Ahmed Hân hazretleri mâye-i kuvvet-i kalb-i cihân, bâ‘is-i emn ü + +râhat-ı âlemiyân Şehzâde Sultân Mahmûd Hân hazretlerini, Mâbeyn Kapusu yanında + +kendülerinin oturdukları mahalle getirdüp, maşrık-ı hurşîd-ikbâl olan cebînlerini takbîl + +ve anlar dahi peder-i mânevîleri makāmında olan âmm-i mükerremlerinin dest-i + +şerîflerini bûs ile isticlâb-ı du‘â-yı hayr ve edâ-yı resm-i tebcîl buyurup, emr ü + +işâretleriyle şehzâdegân-ı civân-bahtları edâ-yı dest-bûs-ı bey‘at buyurduklarından + +sonra, + +**_Mısra_** + +_Gitdi Tûbâ bir yana serv-i dil-ârâ bir yana_ + +mefhûmu üzre, anlar şehzâdeleri ile mekân-ı mu‘ayyenlerine revân ve Sultân Mahmûd + +Hân hazretleri Hırka-i Şerîfe Odası’na hırâman olup, sâ‘at dördü bir rub‘ mikdârı + +mürûrunda şevket ü ikbâl ve sa‘âdet-i iclâl ile serîr-i saltanatına cülûs ve Sarây-ı + +Hümâyûn’da bulunan erkân ü a‘yân bilcümle bey‘at-i dâmen-bûs ile teşerrüf + +hengâmında ser-i sa‘âdetlerine bi’l-yümn-i ve’s-sa‘âde olan ** sorgûclu destâr-ı** + +mutallâ-yı mülûkâne vaz‘ ve Bergûsî Mehmed Ağa kulları ser-destârî-i hidmet-i + +aliyyeleriyle be-kâm ve mazhar-ı ihsân ü in‘âm ile bey‘at-i hâssa esnâsında rü’esâ-yı + +eşkıyâdan birkaç nefer gelüp şevketli efendimizi bi’l-muâyene müşâhede ve icrâ-yı + +Sâmî’de başlık yok, metin ise “İş bu leyle-i mübâreke” şeklinde başlayıp, yer yer değişiklikler ve +yapılan ilâvelerle devâm ediyor. + + +----- + + + +neyl-i atâyâ-yı bî-nihâye itmişlerdir. Ba‘dehû Has Oda ağalarının umûmen bey‘at ü + +dâmen-bûslarından sonra, Harem-i hümâyûn’a teşrîf ve sabaha karîb ulemâ vü + +meşâyıhdan taşrada bulu-nanlara umûm bey‘ati içün tezkireler irsâl ve meydân ricâline + +dahi tulû‘-ı fecrden sonraca gelmeleri içün haber îsâl olundukda, meydân ahâlîsi iki gice + +mahbusları olan Vâlide Câmi‘i Şeyhi Emir Efendi’yi hasebi’l-emri’l-âlî gelecekleri + +haberi ile irsâl idüp, mezîd-i izz ü şeref ile yevm-i isneyn salât-ı fecri Hırka-i Şerîfe + +Odası’nda edâ ve İmâm-ı sânî Sâhib Efendi’ye imâmet-i evvel hidmet-i celîlesiyle ilbâs +ı hil‘at ü ikrâm olundu. Bu esnâda da‘vet olunanlar gelüp ve sarâyda hâzır, cümle ulemâ + +Eski Dîvânhâne’de mezbûrların vürûduna hayli zamân muntazır oldukların-dan sonra, + +merkūmların vakt-i mev‘ûdede adem-i kudûmların-dan nâşî, Kuds-i şerîf pâyesiyle + +Hemedan’dan ma‘zûl Alizâde Mustafa Efendi sebeb-i tevakkuflarını suâl içün meydâna + +irsâl olunup, mezbûrlar Sarây-ı Hümâyûn meydânında lağım olmak üzre beynlerinde + +münteşir olan kavl-i fâsid sebebiyle gâh adem-i emniyyeti iş‘âr gâh ocakların eski + +ağaları kendülerine teslîm olunmak murâdları idiğini ızhâr itdiklerini mezbûrlar gelüp + +ihbâr idicek, yine Emir Efendi ile i‘âde ve “ağalar Bâb-ı Hü-mâyûn’da teslîm olunur” + +cevâbı mezbûrlar vesâtetiyle i‘lâm ü ifâde olundukdan sonra, meydânda olan tâ’ife-i + +hâife bayraklarını çekip Sarây-ı Hümâyûn’a kudûm ve silâh u bisâtlarıyla bey‘ate + +hücûm eylediler. Bey‘at-i âmme husûsu tamâm ve kâffe-i enâm-ı pâdişâh-ı âlem-penâh + +hazretlerinin serîr-i şevket-masîr-i saltanatı teşrîfleri ile mesrûr u şâd-kâm olup Sarây-ı + +Hümâyûn’da bulunan erkân-ı devlet hânelerine ve zorbalar yine meydândaki çadırlarına + +avdet kıldılar. + +_Zıllü’l-Bârî ve kutbü’l-arz_ + + +�� ا���ري و��� ا�رض + +lâfızları târîh-i cülûsları olduğu zebân-güzâr-ı enâm ve abd-i râkımü’l-hurûfun lisân-ı + +hâmesinden cereyân iden, + +**_Mısra_** + +_Eyledi Sultân Mahmûd Hân-ı dânâ-dil cülûs_ + +ای��ى ����ن ����د ��ن دا��دل ���س + +mısrâ‘ı târîh-i tâmdır. + +O Allâh’ın gölgesi ve arzın kutbudur. +Târih mısrâ‘ı Sâmî’ye ait. + + +----- + + + +**Merfû‘ Şuden-i Mâlikâne-hâ-yi Muhdese bâ-Hatt-ı Hümâyûn** + +Pâdişâh-ı âlem-penâh ve şehinşâh-ı müeyyed min-indillah cenâb-ı hilâfet-meâbları + +şeref-bahşâ-yı evreng-i dîhîm ve fermân-fermâ-yı memâlik-i heft-iklîm oldukları + +zamân-ı şeref-iktirânda, def‘-i mezâlime mübâderet ve neşr-i mekârim ü merâhime + +mübâşeret buyurup, İbrâhim Paşa merhûm ba‘zı şeyatîn-i insin sevk u idlâl ve zâhir-i + +emîriye nef‘ olmak mülâhazasıyla iğfâlleri hasebiyle zamân-ı vezâretinde peydâ ve + +keder ü zararının âmmeye sirâyet ü te’sîri hüveydâ olan bid‘at-ı mâlikânelerinin hatt-ı + +hümâyûn-ı kerâmet-makrûn ile ref‘ini fermân ve on seneden mütecâviz zamânda hudûs + +u zuhûr iden mezâlim ü mekârihin ân-ı vâhidde def‘ ü ref‘i ile kâffe-i ibâdı mesrûr u + +şâd-mân buyurdular. + +**Tebdîl ve İbkā-yı Menâsıb-ı Hâcegân-ı Dîvânî** + +Erbâb-ı menâsıbdan İbrâhim Paşa’ya şiddet-i ta‘alluk u intisâbı olanların çerâğ-ı + +ikbâlleri muntafî ve sâirleri dahi erbâb-ı fitnenin niçelerine giriftâr olup, zarûrî + +encümenlerine duhûl vehminden birer köşede muhtefî olmağla sadrıa‘zam hazretleri + +Sarây-ı Hümâyûn’dan eski Paşa Kapusu’na şeref-bahşâ-yı kudûm oldukları gibi tertîb-i + +esbâb-ı nizâm-ı devlete ** mübâşeret ve Devlet-i Aliyye hidmetinde sadâkat u** + +istikāmetleri mücer-reb ü ma‘lûm olanların kimini makāmında ibkā ve kimisine + +münâsib olan menâsıbın tevcîhine mübâderet buyurup ve hâcegân-ı dîvândan on dört + +seneden mütecâviz mektûbî-i sadr-ı âlî baş halîfesi olan Reîs Abdi Efendizâde Nuh + +Efendi’yi gāyetle müeddeb ve ahlâkı mühezzeb olmağla Büyük Tezkireci ve Dîvân + +hocalarından Şerîf Efendi’yi Defterhâne umûruna vukūf-ı tâmmı olmağla Küçük + +Tezkirecilik makāmlarında istihdâm ve Mektûbî-i sadr-ı âlî İsmail Efendi’yi cümle + +miyânında kemâl-i edeb ü iffet ile şöhretine binâen ibkā ile şâd-kâm buyurdular. İrtesi + +günü erkân-ı Devlet-i Aliyye’den şıkk-ı evvel defterdârı olup fitne zuhûrunda + +İstanbul’da bulunmağla zarûrî ihtifâ iden İzzet Ali Beyefendi’nin Defterdârlık + +umûrunda kemâl-i mahâreti cümleye zâhir ü ayân ve iki seneye karîb müddetten berü ol + +makūle câh-ı celîlü‘l-i‘tibârda müstah-dem iken, meydân ricâli miyânında dahi nâmı bir + +nâ-ma‘kūl töhmet ile zebâna gelmemek gāyet iffet ü istiğnâsına bürhân olmağla, tengnâ +yı ihtifâdan zuhûru bâbında hânesine fermân irsâl ve dâmen-i Âsafîye rûy-mâl itdikde, + +Sâmî’de başlık aynen mevcut, metin ise “Pâdişâh-ı âlem-penâh” şeklinde başlayıp, yer yer +değişiklikler ve yapılan ilâvelerle devâm ediyor. +Sâmî’de başlık ve küçük değişikliklerle metin aynen devâm ediyor. + + +----- + + + +kemâ fi’l-evvel umûr-ı mîriyyenin nizâmına sa‘y ü ihtimâm itmesi emriyle mûmâ-ileyhi + +hâiz-i rehîne-i iclâl idüp ve nişancılık ile sâbıkā mevkūfâtî olan Ebûbekir Beyefendi ve + +Rûznâmçe-i evvel ile Çelebi Mehmed Efendi ve Yeniçeri kitâbeti ile Yeniçeri baş + +halîfesi Veli Efendizâde Emin Efendi tebcîl ve dûdmân-ı teberdârândan çıkup hoş-nüvîs + +ve sâhib-i ma‘rifet olmağla dîvân kaleminde kitâbet üzre olan Osman Efendi’yi + +Haremeynü’ş-şerîfeyn muhâsebesi ve Hindî Mehmed Efendi’yi Cizye Muhâsebesi ve + +ba‘zı menâsıb ile mahall-i münâsib görülenleri tevkīr ve Defter Emîni Abdullah Efendi + +ve Başmuhâsebeci Bosnevî Mehmed Efendi ve Atlu mukābelecisi Ali Efendi ve + +niçelerini dahi ibkā vü takrîr eylediler. + +**Katl-i Kethüdâ-yı Bektâşiyân ve Nasb-ı Ağa der-Meydân-ı Lahm** + +Meydânda olan eşrâr beynlerinde kul kethüdâlığına ihtiyâr itdikleri Beytülmâlci + +Mustafa Ağa serdengeçti ağaları olacak hammâl ü cemmâl ve evgād u etfâl + +makūlesinden herkesi tashîh ile kānûn u kāideden hâric teksîr-i sevâd ve dûdmân-ı + +Bektâşiyye’nin fürûğ u revnâkını berbâd itdiklerinde tahammül idemeyüp, zu‘munca + +makāmının hükmüne ri‘âyet ve zikr olunduğu üzre tashîhe mümâna‘atı mutazammın + +kelimât ile beytülmâli himâyet itdiğini göricek, Patrona ve Muslu ve anlarun adîl ü + +misîli ba‘zı nekebât, “bu dahi devlet tarafını sıyânet ediyor” deyü meydânda beyne’l +‘işâeyn kılıç üşürüp, bîçâreyi hezâr-pâre ve sâbıkā Hûy Ağası olan bir hasekiyi + +yerine miyânlarında ağa nasb ü ta‘yîn idüp, beytülmâl-i müslimîne ve kendü ocaklarına + +gadr ü ihânetlerini âşikâr eylediler. + +**Azl-i Kādı-i Haleb Veliyüddin Efendi ve Nasb-ı Seyyid Ahmed Efendi** + +Haremeyn teftîşi ile Dârü’l-hadîs müderrisi iken kazâ-i Halebü’ş-şehbâ ile kâm-revâ + +olmağla pâder-i rikâb-ı azîmet olan Hattât Veliyyüddin Efendi, İbrâhim Paşa ve ba‘zı + +müte‘allıkātına kemâl-i ta‘alluk ve intisâbından nâşî, hod-furûşâne evzâ‘ı ile ba‘zı ricâl +i tarîkı mutazaccir, husûsâ müfettişliği hılâlinde eslâfının ta‘arruz itmedikleri + +mevâdd u umûra müdâhale ile sudûr-ı ulemâyı mütekeddir itmekle, mansıbının ref‘i ile + +Sâmî’de başlık aynen mevcut, metin ise “Meydânda olan eşrâr” şeklinde başlayıp, aynen devâm +ediyor. +H+V+A’da ve Sâmî’de “Deli Mustafa Ağa” şeklinde. +Sâmî’de H +V’de basmalar gibi isim hanesi boş, A’da “Abdullah Ağa nâm” şeklinde bir isim var. +Sâmî’de başlık aynen mevcut, metin ise “Haremeyn teftîşi” şeklinde başlayıp, Veliyyüddin Efendi’den +hep Veli Efendi diye bahseredek aynen devâm ediyor . + + +----- + + + +ta‘zîr ve kazâ-yı mezbûr ile Süleymâniye Medreseleri’nin cümlesinden eski bulunan + +Seyfîzâde dâmâdı Seyyid Ahmed Efendi tevkīr olundu. + +**Reften-i Pâdişâh-ı Cihângîr Berây-ı Bostân-ı şemşîr be-Türbe-i Ebâ Eyyûbi Ensârî** + +**be-Alay** + +Mâh-ı mezbûrun yirmi üçüncü cum‘a günü pâdişâh-ı âlem-penâh halledellâhü ve ebkāhu + +cenâb-ı şevket me‘âblarına, âyîn-i dîrîn ve kānûn-ı selâtîn-i pîşin üzre, teberrüken Hazret-i + +Ebâ Eyyûbi Ensârî radiyeanhü’l-Bârî’de takallüd-i şemşîr-i kişver-güşâ içün tertîb-i alây + +fermân buyurul-mağla, bilcümle a‘yân u e‘âli ve müderrisîn ü mevâlî esvâb-ı dîvâniy +yeleriyle ale’s-seher Sarây-ı Hümâyûn’da cem‘ olup, sâ‘at ikide iken pâdişâh-ı âlem +penâh hazretleri sa‘âdet ü ikbâl ile hâne-i zeynî-makām ve güzergâhların��n tarafeyninde + +sâf-beste olan âhâd-ı ecnâda nigâh-ı kahramânî ile îmâ-yı selâm iderek alay ile Edirne + +kapusu’ndan Câmi‘-i Ebâ Eyyûb’a hırâm eylediler. Ber-mûceb-i resm-i mukarrer + +Nakībüleşrâf İmadzâde Seyyid Mehmed Efendi du‘â vü senâ ile miyânına türbe-i + +şerîfede taklîd-i şemşîr-i zafer-cevher itdikden sonra, teşrîf buyurdukları şâh-râhtan avdet + +ve namaz-ı cum‘âyı ecdâd-ı emcâdlarından Ebülfeth Sultân Mehmed Hân-ı Gāzî Câmi‘-i + +Şerîfi’nde ikāmet buyurup, ba‘dehû Sarây-ı Hümâyûn’larına şeref-bahşâ-yı kudûm + +oldular. + +**Sudûr-ı Fermân Berây-ı Hedm-i Kusûr-ı Sa‘dâbâd** + +Ricâl-i devletin ba‘zılarının rağbet ü taleb ve ekserinin İbrâhim Paşa tarafından + +me’mûriyyetleri hasebiyle Sa‘dâbâd’da altı yedi sene mukaddem binâ ve etrâfını kürûm + +u eşcâr garsı ile ihyâ itdikleri yüz yirmiden mütecâviz kasırların, bilâ-teşbîh şehr-i + +kefere-i fecere gibi muhterik olmasını, İstanbul kādısı olacak dîvâne-i hâne-harâbın + +ictihâdı ile rü’esâ-yı eşkıyâdan ba‘zı serdengeçti ağalarının zu‘m-ı fâsid ve i‘tikâd-ı + +kâsidlerine göre, mühimmât-ı dîn ü devletden bir müstahsen hâlet addolunduğuna + +binâen, pâye-i serîr-i cihân-bânîye arz olunmasına ikdâm olundukda, “ihtirâkına rızâ-yı + +hümâyûnum yoktur. Bu kadar a‘dâ-yı dîn ü devlet olan milel-i Nasârâ’ya bâ‘is-i hande + +olacak bir mevâdd olmağla, ancak hedm ü tahrîbine ruhsat u iznim olmuşdur” deyü üç + +gün tamâmına değin bilâ-kusur zikr olunan kusûru ashâbı hedm ü i‘dâm itmeleri içün + +Sâmî’de başlık aynen mevcut, metin ise “Mâh-ı mezbûrun” şeklinde başlayıp, küçük değişiklikler ve +ilâvelerle devâm ediyor. +Sâmî ve H+V+A’da “miyânelerine” şeklinde. +Sâmî’de başlık aynen mevcut, metin ise “Ricâl-i devletden ba‘zılarının” şeklinde başlayıp, yer yer +değişiklikler ve yapılan ilâvelerle devâm ediyor. + + +----- + + + +fermân-ı cihân-mütâ‘ ısdâr olmağın, ol gün vech-i meşrûh üzre münâdîler nidâ ve kûşe +be-kûşe bu husûsu i‘lân içün ref‘-i sadâ eylediler. Ashâbından mukaddem haşarât u + +nekebât makūlesinden niçe erâzil ü esâfil, zikr olunan kasırların hedmine mübâşir ve + +havâlîlerinde olan eşcâr-ı müsmirenin kal‘ u kam‘larından mâ‘adâ, enkāzını gasb u + +gārete mütecâsir olup, mânend-i bûm-ı şûm kādı olacak mecnûn u mezmûnun nühûseti, + +ol mesîreyi vîrân ve ümmet-i Muhammed’in emlâkine mücerred fısk u fesâd olmak + +töhmetiyle hedm ü tahrîbi, esbâb-ı ‘izâm-ı devletten olmak üzre sevk u tasvîb eyleyen + +dîvânenin Âsitâne-i sa‘âdet’te kazâ ve hükûmeti, ukalâ-yı rûzgârı deng ü hayrân eyledi. + +**Dâden-i Hil‘at u Rahş be-Ağayân-ı Serdengeçti** + +Serdengeçti ağaları bayrakdar ve onar nefer hasekileri ile ellerinde hıştlar alay + +erbâbının yemîn ü yesârlarında Eyyüb’e varup gelince, piyâde vü alayda olan ricâl-i + +devlete bakup, ağaları nâmına olan erâzil ü eşkıyânın derûnlarında atlanmak dâ‘iyesi + +nümâyân olmağla, ma‘rûfların-dan birkaç la‘în-i şakāvet-âyîn murâdlarını kemâl-i + +huşûnet ile sadrıa‘zam hazretlerine tebyîn itdiklerinde, iktizâ-yı hâle göre merâmlarına + +müsâ‘adeden gayri çâre olmadığı âşikâr olmağla, ol gice sîm-raht ve mükellef zeyn +pûşlar ile müzeyyen rahş ve Karahisar rahtı ve sade çuka kesmeli at tedârükine sarf-ı + +nakdîne-i himmet ve irtesi gün cümlesini götürüp bayrakdar ve hasekilerine virmek içün + +on beşer altun ihsân ve murâdları olan atlardan mâ‘adâ, zu‘mlarınca karîn-i zuhûr olan + +hid-metleri mukābelesinde ikrâm sûretinde serdengeçti ağalarının cümlesine ilbâs-ı + +hil‘at buyurdular. + +**Tevcîh-i Livâ-yı Alâiye bâ-Vezîr Peçûyî Hasan Paşa** + +Mukaddemâ Kirmanşâh gibi bir şehr-i meşhûru ednâ hareketleri sebebiyle A‘câm-ı bed +fercâma teslîm ile hetk-i nâmûs-ı vezâret itmiş iken, tertîb-i cezâya bedel Musul + +eyâletiyle mübeccel kılınan Peçûyî Hasan Paşa’ya mâh-ı mezbûrun yirmi dördüncü + +günü Alâiye sancağı ihsân ve gelüp mansıbını kendüsi zabt eylemesi fermân olundu. + +Sadece Sâmî’de “kat‘ u kam‘larından” şeklinde. +Sâmî’de başlık aynen mevcut, metin ise “Serdengeçti ağaları” şeklinde başlayıp, aynen devâm ediyor. +Sâmî’de başlık aynen mevcut, metin ise “Mukaddemâ Kirmanşâh” şeklinde başlayıp, yer yer +değişiklikler ve yapılan ilâvelerle devâm ediyor. +Sâmî H+V+A’da “hetk-i perde-i nâmûs-ı vezâret itmiş iken” şeklinde. + + +----- + + + +**Kapudan-ı Deryâ Şuden-i Hâfız Ahmed Paşa** + +Serdengeçti nâmına olan rü’esâ-yı eşkıyânın îrâde vü iltizâmlarıyla mâh-ı mezbûrun + +yirmi beşinci günü deryâ kapudanlığı Âsitâne-i sa‘âdet’te bulunan Vezîr Ahmed + +Paşa’ya tevcîh ü in‘âm kılındı. + +**Itlâk-ı Seyyid Mustafa Efendi ve Seyyid Mahmûd Efendi ez-Kayd u Nefy** + +Bin yüz onbeş târihinden berü mahrûse-i Burusa’da ikāmete me’mûr ve ehibbâ vü + +akribâlarından mehcûr olan Anadolu sadâretinden ma‘zûl Müftü Seyyid Feyzullah + +Efendi merhûmun mahdûmu, Seyyid Mustafa Efendi ve İstanbul kazâsı’ndan ma‘zûl + +Seyyid Mahmûd Efendi’ye şeyhülislâm efendi hazretlerinin işâret ü iltimâslarına binâen + +Âsitâne-i sa‘âdet’e da‘vetlerini mutazammın hatt-ı hümâyûn-ı inâyet-makrûn + +mu‘cebince emr-i şerîf tahrîr ve Rumeli sadâretinden ma‘zûlen Burusa’da ikāmet üzre + +iken Çelebi Sultân Mehmed Hân Medresesi’ne arpalık bedeli olmak üzre ızhâr-ı rağbet + +ve müdâreseye müdâvemet iden Seyyid Mehmed Dedeefendi merâhim-i âlem-şümûl-i + +pâdişâhîden ‘şevki var ise İstanbul’a gelip, rağbeti olmadığı sûrette Burusa’da ikāmet + +beyninde’ tahyîr olundu. + +**Afv u Itlâk-ı Kâtib-i Yeniçeriyân ve Hısım Mehmed Ağa** + +Vezîriâzam İbrâhim Paşa’nın birer takrîb ile kendülerinden inhirâf-ı zamîri hasebiyle + +Âsitâne-i sa‘âdet’ten nefy ü tagrîb olunan ricâl-i devletten on iki sene mikdârı + +Gelibolu’da mukīm olan yeniçeri kitâbetinden ma‘zûl Abdullah Efendi ve beş seneden + +berü kapucubaşılığı ref‘ ve Kastamonu’da ikāmete me’mûr Hısım Mehmed Ağa ve + +sinîn-i adîdeden berü Selânik’te ve sâir yerlerde ikāmete me’mûriyyetle mübtelâ-yı + +gurbet olan silahşorân-ı şehriyârîden Mahtûmî Ağa taraf-ı Âsafî’den mazhar-ı merhamet + +ü eşfâk ve Âsitâne-i Sa‘âdet’e gelmeleri bâbında emirler ile cümlesi kayd-ı nefyden + +ıtlâk olundu. + +Bu başlık altındaki metin Sâmî’de yok, sadece iki satırlık bilgi yukarıdaki parağrafa eklenmiş. + +Sâmî’de başlık aynen mevcut, metin ise “Bin yüz onbeş târihinden” şeklinde başlayıp, aynen devâm +ediyor. +Sâmî’de başlık küçük değişiklik ile mevcut, metin ise “Vezîriâzam İbrâhim Paşa” şeklinde başlayıp, +yer yer değişikliklerle devâm ediyor. + + +----- + + + +İhsân-ı Pâye-i Sadâret-i Anadolu bâ-Şeyhzâde Efendi + +Rüesâ-yı tarîk-ı ulemânın müteayyinlerinden olup İstanbul kazâsı, halefi Zülâlî + +Efendi’nin selefi iken mezbûrun tarîk içre kendüsüne rehzen-i nevbetinden mukaddem + +Anadolu sadrına i‘tilâsından neşâtâbâd-ı derûnu beytü’l-hazen olan Vardârî Şeyhzâde + +Mehmed Efendi âlim ü fâzıl ve ricâl-i tarîkın mâ‘dûdlarından bir merd-i kâmil + +olmağla, tatyîb ü ikrâmı murâd ve şeyhülislâm efendi hazretlerinin işâret-i aliyyeleri + +üzre Anadolu pâyesiyle mesrûr u dilşâd kılındı. + +**Maktûl Şuden-i Kara Mustafa ve Uzun Abdi der-Meydân-ı Lahm** + +Niçe zamân baş kapu kethüdâsı olup yaya beğliği ihsân olunan Kara Mustafa, + +bulunduğu hidmetin muktezâsı üzre niçe kimesneleri habs u ta’zîr ve fi’l-hakîka tasallut + +u istîlâsı ekser nâsı tekdîr itmekle, meydânda olanların ekseri katre-i hûnuna teşne ve + +katl ü i‘dâmı kasdıyla niçe zamân dest-zen-i kabza şemşîr ü deşne olmağın, muhtefî + +olduğu mahalden ihrâc ve bir iki gün meydânda habs ile iz‘ac eylediklerinden sonra, + +merkūmu ve bu makūle ef‘âlde mezbûra şebîh ü misil olan Uzun Abdi nâm bir şahs-ı + +mezmûmu + +_Mısra_ + +_Meseldir dinsizin ey dil gelür hakkından îmânsız_ + +medlûlü üzre, mukaddemâ zahm-hurde-i tâziyâne-i âzârı olan eşrâr Et Meydânı’nda + +pâreleyip lâşelerini meydân hâricine ilkā eylediler. + +İhsân-ı Bahşiş-i Hümâyûn + +Piyâde vü süvâri envâ-ı asâkir-i mûr-şumâr hân-ı ihsân-ı pâdişâhîden mazhar-ı ni‘am ve + +Hazîne-i Hümâyûn’dan an-nakd cülûs-ı Hümâyûn bahşişi ile âhâd u ecnâd müstağrak-ı + +in‘âm u kerem buyurulup, esnâ-yı fitnede da‘vâ-yı siyâdet ile ref‘-i livâ ve meydânın bir + +tarafında akd-i cem‘iyyet ve bir Halebî sandalcı arabı kendülerine nakīb ü pîş-vâ idüp, + +ızhâr-ı envâ-ı kāht iden üç bin kadar fitne-engîz müfsid ve şeref-i siyâdetten hisseleri + +ancak alâmet-i hadrâya münhasır olup, silsile-i nesebleri cenâb-ı Ebü’l-Beşer’den gayri + +bir peygamber-i âlîşâna müntehî olduğu mahall-i şübhe vü nazar olan müteseyyidler + +Sâmî’de başlık aynen mevcut, metin ise “Rüesâ-yı tarîk-ı ulemânın” şeklinde başlayıp, aynen devâm +ediyor. +Sâmî’de başlık biraz değişik, metin ise “Niçe zamân” şeklinde başlayıp, aynen devâm ediyor. +Sâmî’de başlık aynen mevcut, metin ise “Piyâde vü süvâri” şeklinde aynen devam ediyor. Metne ilâve +ilave bilgi olarak ise Sâmî’de ve yazmalarda “..... bin kese bahşiş” dağıtıldığı belirtilirken, sadece A’da +“yüz yirmi beş bin kese akçe” cülus bahşişi, müteseyyidlere ise “yüz otuz bin guruş” dağıtıldığı +belirtiliyor. + + +----- + + + +dahi sâdât-ı kirâmdan olmak üzre kendülerine ta‘yîn itdirdikleri onar akçe vazîfeye + +kanâ‘at itmeyüp, âgāz-ı güft ü gû ve Cülûs-ı Hümâyûn bahşişi içün gulüvv itmeleriyle, + +anlara dahi bir mikdâr ‘atıyye vü ihsân kılındı. + +**Vukū‘-ı Harîk der-Fındıklı** + +Mâh-ı mezbûrun yirmi sekizinci gicesi Fındıklı’da Çubukcu limanında vâki bir + +dükkânda sâ‘at dörtte iken bi-kazâillâhi te‘âlâ âteş-i ser-keş zuhûr ve işti‘âl-i nâr-ı fitne + +vü âşûb henüz ber-taraf olmamışken, harîk vukū‘ı ahâlî-i şehri tehî-dest-i sermâye-i + +şu‘ûr idüp, vâfir emâkin ü mesâkin sûzân ve ahâlîsinin derûnları tâb-ı nâr-ı ıztırâb ile + +mânend-i külhân fürûzân oldu. + +**Azl ü Nefy-i Serbostâniyân Karakulak Osman Ağa** + +Dört buçuk ay mikdârı Bostancıbaşı olan Karakulak Osman Ağa, ağaların recâsıyla + +ma‘zûl ve yerine haseki ağalık hidmetinde olup bir iki def‘a taraf-ı pâdişâhîden + +meydâna varmakla mezbûrlar ile tahsîl-i ma‘ârif ü ülfet iden haseki ağa mevsûl ve + +yerine odabaşı ağa ve yerine Kanfûzâde nasb olunmağla, her biri tarîkleri üzre nâil-i + +me’mûl kılınup, Osman Ağa Midilli cezîresine nefy ü iclâ olundu. + +**Vefât-ı İspirîzâde Vâiz-i Ayasofya-i Kebîr** + +Ayasofya-i kebîr Şeyhi İspirîzâde Ahmed Efendi eyyâm-ı fetret ü ihtilâlde Sultân + +Ahmed Hân hazretleri tarafından meydân ricâline irsâl olun-duğunda, “Pâdişâhım serîr-i + +saltanatdan siz nüzûl itmedikçe cem‘iyyet-i nâs perîşân olmak muhâldir” kelâm-ı + +vahşet-engîzini sem‘-i hümâyûn-larına sarâhaten ilkā ile îrâs-ı keder ve Hüdâvendigâr-ı + +müşârun-ileyh hazretlerinin kemâl-i hüzn ü inkisârlarıyla pîrân eyledikleri nâvek-i du‘â, + +şeyh-i merkūmun cânına eser itmeğin mâh-ı mezbûrun selhi olan cum‘a günü, kürsîde + +va‘z u tezkire bedel tahte-i tenşûyi makām-ı esb-i çûbîne-pây-ı tâbût ile musallâ-yı + +Sâmî’de başlık aynen mevcut, metin ise “Mâh-ı mezbûrun” şeklinde başlayıp, aynen devâm ediyor. +Sâmî’de başlık aynen mevcut, metin ise “Dört buçuk ay” şeklinde başlayıp, aynen devâm ediyor +Sâmî’de ve yazmalarda “Dört buçuk ay mukaddem” şeklinde. +Sâmî’de “Arnavud Hüseyin Ağa”, A’da ise “Elhâc Mehemmed Ağa” şeklinde. +Sâmî’de “Kara Hüseyin Ağa”, A’da ise “İbrâhim Ağa” şeklinde. +Sâmî’de “Katkûoğlu Osman Ağa”, V+A’da “Katkûoğlu” şeklinde, V+H’de, haseki yeri ve odabaşından +sonraki kısımlar boş bırakılmış. +Sâmî’de başlık aynen mevcut, metin ise “Ayasofya-i kebîr Şeyhi” şeklinde başlayıp, aynen devâm +ediyor. +Sâmî ve H+V+A’da “kürsî-i va‘z u” şeklinde. +H+V+A’da “teşeşşûyi” şeklinde. + + +----- + + + +Câmi‘-i Mehmed Hânî’den kûy-ı hâmûşâna hırâm eyledi. Muktezâ-yı tarîk üzre riyâset +i meşâyıh ile Kösec Süleyman Efendi ve Sultân Ahmed meşîhati ile Arabzâde + +Hasan Efendi ve Süleymâniye şeyhliği ile Yenibağçelizâde Çelebi Efendi ve Sultân + +Bayezid kürsîsi ile Amasyalı Ali Efendi ve Sultân Mehmed va‘zıyyesiyle Hızırzâde + +Hasan Efendi ve Sultân Selim şeyhliği Hazreti Eyyûb vâizi iken on gün mukaddem + +Kādızâdeli gürûhundan Risâleci Bekir nâm ilm ü amelden âtıl bir şahs-ı cerrâr-ı bâtılın, + +rü’esâ-yı eşkıyâya takarrubu hasebiyle hakkında envâ‘-ı türrehât ü müfteriyât ihtiyârıyla + +ızrârı ve “meşâyıh-ı ehl-i sünnet içinde tahta-tepen yakışmaz” deyü İspirîzâde’nin + +mücerred hasedinden nâşî, ısrârı sebebiyle muktezâ-yı vakte binâen meşîhati şahs-ı + +mezbûra virilmekle, mağdûr olan Him-metzâde es-Seyyid Abdüssamed Efendi’ye + +tevcîh ü in‘âm kılınup, Eyyüb kürsîsi muktezâ-yı tarîkı olduğundan mâ‘adâ esnâ-yı + +fetretde Sarây-ı Hümâyûn’dan bir iki def‘a meydâna gönderilüp, Devlet-i Aliyye’ye + +hidmet-i hamîdesi sebkat iden İstanbul’da Yeni Câmi Şeyhi Seyyid Mehmed Efendi’ye + +inâyet ve merkûmun vazîfesi ile mukaddemâ Isfahân seferinde ordu şeyhi olmağla + +Eyyüb kürsîsi münhal oldukda kendüsine virilmek üzre hüdâvendigâr-ı sâbık + +zamânlarında yedine ru‘us i‘tâ olunan Kıbrısî Abdullah Efendi mazhar-ı kerem ü + +tesliyyet kılındı. + +İrtifâ‘-i Hıyâm ez-Meydân-ı Lahm + +Meydânda tecemmu‘ iden eşkıyâ tasaddî itdikleri kabâyih ü fezâyihin vehâmet-i âkıbetini + +mülâhaza idüp, “el-hâinü hâifün” mukaddemesince şîrâze-i cem‘iyyetlerini perîşân + +itmemek içün, “gâh Nemçe gâh Moskov’a sefer ideriz ve kışla içün Edirne’ye gideriz” + +deyü beynlerinde hayret-efzâ-yı erbâb-ı ukūl olıcak niçe kelâm ve nihâyetinde serdengeçti + +ağaları cem‘iyyetle imâdülislâm ve müfti’l-enâm hazretlerine varup, taraf-ı pâdişâhîden + +her vech ile şâyeste vü sezâ oldukları üzre tertîb-i cezâ olmasından hırâsân itdiklerini + +i‘lâm itdiklerinde, muktezâ-yı vakt ü hâl üzre bî ceng ü cidâl cem‘iyyetlerini tefrîk ile + +tertîb-i esbâb-ı nizâm-ı devletin tarîkını tefekkür ü teemmül ve sadrıa‘zam-ı Âsaf-makām + +ve hayr-hâhân-ı Devlet-i ebediyyü’n-nizâm ile müşâvere vü müzâkereden sonra + +çadırlarını bozup, ba‘del-yevm dâire-i ubûdiyyet u itâ‘atten bir hatve tecâvüz ü ta‘addî ve + +bâ‘is-i ihtilâl-i nizâm olacak umûr-ı devlete müdâhale vü tasaddî itmedikleri hâlde, sahîfe +i cerâyim-i sâbıkalarına rakam-ı afv çekileceğine şeyhülislâm efendi tekeffül buyurup, + +Sâmî’de başlık “Def‘-i hıyâm ez-Meydân-ı Lahm” şeklinde, metin ise “Meydânda tecemmu‘ iden” +şeklinde başlayıp, küçük değişiklikle aynen devâm ediyor. +Hain korkaktır, hainler korkak olur manasında Arapça bir söz. + + +----- + + + +minvâl-i meşrûh üzre hüccet tahrîr ve keştî-i tûfan-zede-i devletin lenger-endâz-ı limân-ı + +emân olmasına rûzgâr-ı zor-kârın bu makūle ihtilâfâtı esnâsında aceb hakîmâne tedbîr + +olundu. + +Pes mâh-ı mezbûrun yirmi sekizinci çarşamba günü şeref-yâb-ı sudûr olan hükm-i + +hümâyûn-ı pâdişâh-ı rub‘-ı meskûn mûcebince, cebeciler serdengeçti bayraklarını pîçîde + +ve meydân çadırlarını ber-çîde idüp Cebehâne’ye revân ve yeniçeriler dahi çadırlarını + +bozup ancak serdengeçti ağaları küşâde kıldıkları livâ-i nekbet-iltivâlarını sarmayup, + +meydândan müntesib oldukları odanın derûn-ı dervâzesine çekilmekle, sûretâ ser +nihâde-i hükm-i fermân oldular. + +**Küşûden-i Bezzâzistan ü Dekâkîn** + +Esnâ-yı zuhûr-ı fitnede ehl-i sûkdan niçesinin emvâl ü eşyâsı telef ve erâzil ü evbâş + +leylen ve nehâren menâzil-i müslimîni basup, mâllarını gāreti âdet itmeleriyle âlemden + +emniyyet ber-taraf olmağla, Bezzâzistan ve etrâfındaki dükkânlar cümle mesdûd ve + +miyân-ı nâsda dâd u sitâd nâ-büd olması muhall-i nizâm-ı memleket ber-keyfiyyet + +olduğundan gayri gurre-i rebîü’l-âhirde pâdişâh-ı âlem-penâh-ı cihân + + +���� ا� إ�� ��� ا����ن cenâbları Bezzâzistan ve sâir çarşu vü dükkân-larının açılmasını + +fermân ve erâzil ü eşkıyâdan ırz u mâllarına te‘addî ider olursa, kendülerinin ta‘ahhudü + +üzre bilâ-emân katline erbâb-ı sûka ruhsat ihsânıyla, emniyyet-i erbâb-ı ticârete tedbîr ü + +dermân buyurdular. + +**Tebdîl-i Menâsıb-ı Ba‘zı Vüzerâ-yı ‘İzâm** + +Gurre-i şehr-i rebîü’l-âhirde Özi eyâleti sâbıkā Resmo sancağı mutasarrıfı Vezîr Moralı + +Ali Paşa’ya tevcîh ve Tebrîz ve Revân tarafları ser‘askerine Erzurum eyâleti münâsib ü + +çesbân olmağla, mâh-ı mezbûrun üçüncü günü eyâlet-i mezbûre ile Ârifî Ahmed Paşa + +terfîh olunup, Haleb eyâleti sâbıkā Erzenürrûm Vâlisi İbrâhim Paşa’ya ve selefi Vezîr + +Küçük Mustafa Paşa’ya İçel sancağı tevcîh ü in‘âm ve Musul eyâleti ile Rişvânzâde + +Mehmed Paşa mazhar-ı ikrâm kılındı. + +Sâmî’de başlık ve metin aynen mevcut. +Allâh onu âhir zamâna kadar ebedî kılsın. +Sâmî’de başlık ve metin aynen mevcut. + + +----- + + + +**Nefy ü Itlâk-ı Feyzullah Efendi ve İmâm-ı Sultânî Abdurrahman Efendi ve Râşid** + +**Efendi** + +Serdengeçti Ağaları nâmına olan rü’esâ-yı eşkıyâ sâbıkā Rumeli kādı‘askeri Feyzullah + +Efendi ve sâbıkā İstanbul kādısı İmâm-ı Sultânî Abdurrahman Efendi ve İstanbul’dan + +ma‘zûl Râşid Mehmed Efendi’nin “İbrâhim Paşa ve Mehmed Kethüdâ’ya kemâl-i + +ta‘alluk u ittisâlleri vardır” deyü her biri hakkında niçe nâ-sezâ kelâm ve birer tarafa + +nefy olunmalarına ibrâm itmeleriyle Feyzullah Efendi Midilli, İmam Efendi Sakız ve + +Râşid Efendi İstanköy cezîrelerine nefy olunup, birkaç gün mürûrunda zümre-i + +makhûrenin müte‘ayyinlerinden birer küşteni mezbûrların afv ü ıtlâklarını iltizâm u + +şefâ‘at ve birkaç gün mukaddem hânelerini bayrak ile basup, mâl ü eşyâlarını nehb ü + +gāret eyleyen erbâb-ı mel‘anet, “sizleri nefiyden halâs itdik” deyü bir mikdâr müsâdere + +ile dahi mezbûrları rahnedâr itdiklerinden gâyri, niçe ricâl ü kibârın nefy ü ıtlâklarını + +ancak celb-i emvâle vesîle itmeleriyle ızhâr-ı şenâ‘at eylediler. + +İhrâc-ı Mevâcib-i Tavâif-i Askeriyye + +Şehr-i rebîü’l-âhirin dördüncü salı günü Sarây-ı Hümâyûn’da tertîb-i dîvân ve envâ‘-ı + +tavâif-i askeriyyeden müstehıkkk olanlardan mâ‘adâ meydânda tashîh olunanlara dahi, + +ikişer kıst mevâcib Hazîne-i Hümâyûn’dan inâyet ü ihsân olundu. + +**Zuhûr-ı Harîk der-Nezd-i Hammâm-ı Şengül** + +Mâh-ı mezbûrun beşinci çarşamba günü vakt-i dahve-i kübrâda vezîr-i sâbık İbrâhim + +Paşa’nın hazînedarı Mustafa Ağa’nın Şengül Hammâmı’na muttasıl hânesinden sebebi + +nâ-ma‘lûm vechile harîk peydâ ve zamân-ı yesîrde ejder-i âteşin hayli serkeşliği + +hüveydâ olup, sadrıa‘zam hazretleri derhâl yetişip ıtfâsına gûşiş ü himmet ve etrâfına + +tecâvüz ü sirâyet itmemesine sarf-ı nakdîne-i dikkat itmeleriyle, bi-fazlillâhi te‘âlâ, + +ancak hâne-i mezbûrenin ihtirâkından sonra muntafî ve şerer-i zarârının etrâfına sirâyeti + +vehmi müntefi oldu. + +Sâmî’de başlık ve metin aynen mevcut. +Yazmalarda “ma‘iyyetlerinden” şeklinde. +Sâmî’de başlık ve metin aynen mevcut. +Sâmî dahil diğer yazmalarda metin “Hazîne-i Hümâyûn’dan .... bin kise akçe” şeklinde devam ederken +A’da “Hazîne-i Hümâyûn’dan _iki yüz doksan bin kise akçe ihsân kılındı” şeklinde bir ek bilgi mevcut._ +Sâmî’de başlık aynen ve metin mevcut. + + +----- + + + +**Nefy ü Itlâk-ı Reîs-i Sâbık Mehmed Efendi** + +İktizâ-yı vâkt ü zorkâr üzre birkaç gün verâ-i perde-i ihtifâda karâr iden Reîs-i sâbık + +Mehmed Efendi on iki seneden mütecâviz müddetde hidmet-i riyâsette olup Devlet-i + +Aliyye’nin mezâyâ-yı umûr ve habâyâ-yı esrârına mahrem ve hidmet-i devlette + +bulunması lâzım âkıl ü hayr-endîş âdem olmağla, vâkıf-ı ahvâl ve mekādîr-i ricâl olan + +sadrıa‘zam-ı Aristo-hayâl hazretleri mûmâ-ileyhi defter emâneti ile mazhar-ı ikrâm u + +inâyet buyurmuşlar iken, üç gün mürûrunda serdengeçti ağalarından birkaç eşkıyâ + +huzûr-ı Âsafî’de niçe kelimât-ı nâ-be-câ ile mezbûru Bozcaada’ya nefy ü iclâ ve defter + +emânetini selefi Ramazânzâde Abdullah Efendi’ye ibkā itdirdiler. İki gün + +mürûrunda merkūmun evâil-i fitne vü fetrette mecmû‘u mâmelekini nehb ü gāret iden + +Muslu Beşe’nin kendü haberdâr olmaksızın nefy olunduğundan gayret-i câhiliyyesi + +hareket ve ıtlâk olunmasını iltizâm ü şefâ‘at idicek merkūmun tagrîb ü iclâsı sadrıa‘zam + +hazretlerinin hilâf-ı marzîleri olup, ancak vaktin iktizâsına binâ olmağla hânesinde + +ikāmet itmeğe me’zûn ve Bozcaada’ya vusûlü esnâsında ‘afv ü ıtlâkını mutazammın + +fermân-ı âlîşânın irsâliyle memnûn kılındı. + +**Tevcîh-i Sadâret-i Rumeli bâ-Dürrî Mehmed Efendi** + +Sadr-ı âlî-i kadr Başmakcızâde es-Seyyid Abdullah Efendi hazretlerinin müddet-i + +mansıbları on sekiz aya bâliğ olmağla, ni‘met-i şîrîn-güvâr-ı sadâretten hazz-ı + +derûnların istîfâ ve husûsâ illet-i mizâcı kendülerini hareketten alıkoyup muhtâc-ı tedbîr + +ü ilâc itmekle isti‘fâ itmeleriyle, Anadolu ma‘zûllerinin akdemi olup kudemâ-yı sudûr-ı + +ulemâdan olan Dürrî Mehmed Efendi muktezâ-yı tarîkı üzre Rumeli sadâretiyle mazhar +ı ikrâm ve seleflerine Konya ve Tatarbazarı ve Plevne ve Bergama arpalıkları ihsân ü + +in‘âm buyuruldu. + +İbkā-yı Sipehsâlârî-i Vâli-i Bağdâd ve Me’mûriyyet-i Ârifî Ahmed Paşa Ser‘askeri + +**Cânib-i Havâlî-i Tebrîz be-Muhâfaza-i Gence vü Revân ** + +Acem Şâhı’nın Âsitâne-i Sa‘âdet’e irsâl itdiği murahhas elçisi Rıza Kuluhan ve + +mukaddemâ gelen elçi Veli Mehemmed Han’ın recâ vü istid‘âlarıyla sûret-pezîr ve + +tarafeynden temessükler tahrîr olunup, şah tarafına irsâl olunan temessüklerin vusûlü + +haberi ve tahrîr olunduğu vech üzre sulhu kabûlünü müş‘ir cevâbı vârid olmamağın, + +Sâmî’de başlık aynen ve metin mevcut. +Sâmî’de başlık ve metin aynen mevcut. +Sâmî’de başlık ve metin aynen mevcut. + + +----- + + + +haber vusûlüne değin muhâfaza-i memâlik-i pâdişâhîde cidd-i tâm ve şâhın askeri + +tarafından sûikasd olunur ise def‘lerinde takayyüd-i tâmm itmek içün, Bağdâd vâlisi ve + +ol cânibde sipehsâlâr olan Ahmed Paşa ve Karaman vâlisi olup Tebrîz tarafı ser‘askeri + +olan Ârifî Ahmed Paşa’nın evâil-i şehr-i mezbûrda ser‘askerlikleri ibkā vü takrîr ve + +Gence muhâfızı Vezîr İbrâhim Paşa’dan Gence ve havâlîsinin muhâfazasına takayyüd-i + +tâm lâzım idiğini muhbir i‘lâmı gelmeğin, Ârifî Ahmed Paşa’ya yanına me’mûr olan + +sipâh-ı mansûr ile Karabağ’da kışlayıp Gence ve Revân ve Tiflis kal‘alarının kangısine + +Ravâfız taraflarından hücûm ve ta‘arruz olunur ise, derûnlarına kifâyet mikdârı asker + +koyup, kendüsi taşradan müdâfa‘alarına kıyâm itmek içün emr-i âlî tahrîr olundu. + +İhsân-ı Vezâret bâ-Sipehsâlârî-i Cânib-i İran be-Rüstem Paşa vâli-i Karaman + +Sâbıkā Erdebil muhâfızı olup Ravâfız-ı bed-kîşin Tebrîz’e istilâlarından sonra Âsitâne-i + +sa‘âdet’e rû-mâl iden Bosnevî Rüstem Paşa, hadd-i zâtında şecî‘ ü dilîr ve mukaddemâ + +Erdebil’de bir iki def‘a Şahseven ve İsmail Kalender ile vukū‘ bulan muhârebelerde + +merdâne cünbüşi ‘alemgîr olmağla tanzîm-i umûr-ı devletde mücerred zor-ı bâzû-yı + +şecâ‘at kifâyet itmek zu‘munda olan erâzil-i idbâr-medârın müte‘ayyin ü namdârların +dan Patrona Halil didikleri müfsid-i mezmûm, paşâ-yı merkūmu bir gice hânesine + +dâ‘vet ve hem-pâ vü kafâdârları olan haşerâtın ittifâklarıyla vezîria‘zam itdirilmeğe + +müte‘allık bast-ı bisât-ı sohbet itdiğinde, paşa-yı mezbûr ri‘âyet-i insâf ve + +kendüsinin harb ü darbden gayri umûr-ı devlete vukūf u ıttılâ‘ı olmamağla, min-külli’l +vücûh vekâlet-i mutlakāya adem-i ehliyyetine i‘tirâf idicek, merkūmu Ağakapusu’na + +götürüp bilcümle serdengeçti ağaları mezbûrun matlûbu olan vechile ikrâm olunmasını + +iltizâm ve Karaman eyâleti Revân cânibinde ser‘asker olmak üzre vezâret ile ihsân + +olunmak bâbında Yeniçeri ağası Mehmed Ağa arz u i‘lâm itmeğin, iltimâsları üzre + +rütbe-i vâlâ-yı vezârete terfî ve mâh-ı mezbûrun on beşinci günü Revân cânibi ser‘askeri + +olmak üzre tahrîr-i menşûr u tevkî‘ kılındı + +**Tevcîh-i Eyâlet-i Sayda bâ-Kapudan-ı Deryâ Hâfız Ahmed Paşa ve Kapudan** + +Şuden-i Cânım Hoca Mehmed Paşa + +Kapudan-ı Deryâ vezîr-i mükerrem Hâfız Ahmed Paşa hazretlerinin kapudanlık umûruna + +vukūf ve şu‘ûru olmamağla, çendan ol makāmda istihdâm olunmaları münâsib ü çesbân + +Sâmî’de başlık ve metin aynen mevcut. +Sâmî’de başlık ve metin aynen mevcut. + + +----- + + + +olmadığından gayri, ol hidmete kemâl-mertebe ehliyyeti ve sâbıkā kapudanlığında azm-i + +nâm ü şöhreti olan Cânım Hoca Mehmed Paşa’nın kapudan olması Devlet-i Aliyye’nin + +murâdı iken, serdengeçti ağalarının mezbûr hakkında, “yigitdir, elbette yiğide sâhip çıkar” + +deyü kendülerinin selâmet ü devâmlarına sa‘y ü ihtimâm itmesi zu‘muyla kapudan + +olmasına recâları münzam ve fi’l-hakîka da‘vete ıcâleten adam gönderilüp, Âsitâne-i + +sa‘âdet’e vâsıl olduğu gibi kapudan kılınması musammem olmağın Ahmed Paşa’ya Sayda + +eyâleti ihsân u inâyet ve mâh-ı merkūmun on beşinci günü ilbâs-ı hil‘at kılındı. + +**Kethüdâ Şuden-i Osman Efendi be-Hazret-i Vâlide Sultân** + +Haremeyn-i şerîfeyn muhâsebeciliği tevcîh ü ihsân olunan Osman Efendi gevher-i şâh +vâr-ı efser-i ismet ve ahter-i tâb-dâr-ı sipihr-i iffet Vâlide Sultân hazretlerinin + +kethüdâlıkları hidmet-i celîlesi ile tebcîl ü tevkīr ve Haremeyn-i şerîfeyn Muhâsebeciliği + +ru’ûsu Dârüssaâde Ağası Kâtibi Halil Efendi’nin nâmına tahrîr olundu. + +**Tebdîl-i Voyvoda-i Eflâk** + +Eflâk Voyvodası İskerletzâde Nikola iki ay mukaddem azm-i diyâr-ı adem ve hufre-i + +gûra vaz‘-ı kadem itdiğinde, mesfûrun hânedânının Devlet-i Aliyye’ye çok zamândan + +berü sadâkat ü istikāmetleri mücerreb ü nümâyân olmağla, mezbûr voyvodalık oğlu + +Kostantin Bey’e ihsân olunmuş iken sâbıkā Boğdan Voyvodası olup Kuruçeşme’de + +yalısında ikāmet üzre olan Mihal Bey matlab-ı a‘lâsı olan Eflâk Voyvodalığı’nın + +tahsîline dâmen-der-miyân ve hılâl-i mâh-ı mezbûrda Dîvân-ı Hümâyûn’da mu‘tâd üzre + +kuka giyip emsâli miyânında tekmîl-i şân ü unvân eyledi. + +**Azl-i Kethüdâ-yı Sadr-ı âlî Ali Ağa ve Nasb-ı Mîrâhûr-ı evvel Mustafa Bey** + +Kethüdâ-yı sadr-ı âlî Niğdeli Ali Ağa baba-yı âlem ve Devlet-i Aliyye emekdârlarından + +pîr-i vakūr âdem olup, ri‘âyet-i hürmet-i makām ve serdengeçti ağaları olacak haşerât u + +nekebâtın türrehâtlarına çendan tevcîh-i sâmi‘a-i iltifât itmediğinden mâ‘adâ, meclisine + +iyâb ü zihâbların-da melhûz olan vech üzre adem-i ikrâmı, mezbûrların kendüsinden + +nefretlerini iktizâ itdiğine binâen, alel-ittifâk sadrıa‘zamın huzûrunda mezbûru irtişâ ve + +emvâl-i mîriyyeyi sirkat töhmetiyle ithâm ve “icâlete’l-vakt iki oğlunu mahsûldâr-ı + +Sâmî’de başlık ve küçük değişikliklerle metin aynen mevcut. +Sâmî’de başlık ve metin aynen mevcut. +Sâmî’de başlık ve metin aynen mevcut. + + +----- + + + +ze‘âmet ve selâtîn tevliyetleri ile kayırup, selefi gibi menâfi‘-i devleti kendü dâiresine + +tahsîse başladı” deyü azl ü habs olunmasını iltizâm itmeleriyle, mâh-ı mezbûrun on + +ikinci çarşamba günü Cizye başbâkī kulu Sungur Ali Ağa ile azl ve sarây-ı Âsafî’den + +büyük oğlu Mehmed Bey ve mezbûr Ali Ağa ile başbâkī kulu Ahmed Ağa’nın hânesine + + naklolunup Mîrâhûr-ı evvel Çavuşbaşı İbrâhim Paşazâde Mustafa Bey sadr-ı âlî + +kethüdâlığında merkūma cânişîn ve büyük mîrâhûrluğa Kapucular kethüdâsı Kara + +Mehmed Paşazâde Mustafa Bey ve Kapucular kethüdâlığına Mîrâhûr-ı sânî Ahmed Ağa + +naklolunup Küçük Mîrâhûrluğa Kapucubaşı Rikabdâr Süleyman Ağa nasb ü ta‘yîn + +olundu. + +**Vefât-ı Bosnevî Mehmed Efendi ve Tevcîh-i Başmuhâsebe bâ-Siyâhî Mehmed** + +**Efendi** + +Mâh-ı mezbûrun on üçüncü günü hâcegân-ı dîvândan Başmuhâsebeci Mehmed Efendi + +nûş-ı zehr-âbe-i merg ve meclis-i dehr-i fânîyi terk itmeğin, mansıb-ı mahlûlüyle + +kudemâ-yı hâcegândan birkaç gün mukeddem şehremâneti tevcîh olunan Siyâhî + +Mehmed Efendi nâil-i me’mûl kılınup, şehremânetine sâbıkā Mâliye tezkirecisi olan + +İsmail Efendi mevsûl oldu. + +**Tevcîh-i Pâye-i Sadâret-i Anadolu be-Seyyid Mahmûd Efendi ve Hacı Mehmed** + +**Efendi** + +Hüdâvendigâr-ı cennet-mekân merhûm Sultân Mustafa Hân hazret-lerinin evâhir-i + +zamân-ı saltanatlarında bilfi‘l İstanbul kādısı iken Müftî-i şehîd Feyzullah Efendi + +merhûmun dâmâdı olmak töhmetiyle ol esnâda nefy ü iclâ kılınup, yirmi yedi sene + +müddet Burusa’da ikāmete me’mûr ve cülûs-ı meymenet-me’nûs-ı pâdişâhî esnâsında + +Âsitâne-i sa‘âdet’e da‘vet ile mehbûr u mesrûr kılınan, Seyyid Mahmûd Efendi efrâd-ı + +fuzalâdan âlim ü âmil ve mekârim-i ahlâkı şâmil bir zât-ı şerîf-i kâmil olmağla, mâh-ı + +mezbûrun on yedinci günü Anadolu sadâreti pâyesiyle tebcîl ü tercîb ve yirminci günü + +Hüdâvendigâr-ı sâbık Sultân Ahmed Hân hazretlerinin evâil-i saltanatlarında + +Süleymâniye hatîbi iken şeref-i imâmetleri ile nâil-i me’mûl ve bin yüz on târîhinde + +bilfi‘l İstanbul kādısı olmuş iken imâmetten azl ve perîşân-ı hâl ve ol zamânda bir pâye +Sâmî’de başlık ve küçük değişikliklerle metin aynen mevcut. +Sâmî’de başlık ve küçük değişikliklerle metin aynen mevcut. +Sâmî dahil tüm yazmalarda “bin yüz on …tarihinde”, A’da “bin yüz on beş tarihinde” şeklinde. + + +----- + + + +i sadârete adem-i vusûl ve i‘tilâdan nâşî, münkesirü’l-bâl ve mükedderü’l-ahvâl olan + +Hacı Mehmed Efendi dahi sadâret-i Anadolu pâyesiyle tatyîb olundu. + +**Vefât-ı Kâzasker Sâlih Efendi** + +Mâh-ı mezbûrun yirmi birinci cum‘a günü Rumeli pâyesiyle Anadolu sadâretinden + +ma‘zûl Sâlih Efendi vâfir zamândan berü mübtelâ olduğu maraz-ı felçden irtihâl ve + +teng-nâ-yı cihândan füshat-sarây-ı cinâna intikāl eyledi. Mûmâ-ileyh-i rahmetullahi + +aleyh Üsküdâr’da Vâlide Câmi‘i’nde hatîb-i hoş-nevâ ve lisân-ı hâli, + +**_Beyit_** + +_Bu nefesle bu mücevvedlik ki vardır âkıbet_ + +_Hazret-i Sultân-ı devrâna imâm eyler beni_ + +_Nesir: mazmûnuyla zemzeme-pîrâ iken, hüsn-i edâ ve letâfet-i savt u nevâsı merhûm-ı_ + +firdevs-âşiyân Sultân Mustafa Hân _aleyhirrahmet-i vel-gufrân hazretlerinin sem‘-i_ + +hümâyûnlarına vâsıl olacak, getirüp kendülerilerine imâm ve zamân-ı kâlîl mürûrunda + +Anadolu sadâreti pâyesiyle vâlâ-makâm buyurmuşlar idi. Fevka’l-gāye mazhar-ı ni‘am ü + +garîk-ı lücce-i bî-pâyân-ı keremleri olmuş iken, ba‘de’l-azl iktizâ-yı hilkat ve ibtilâ-yı + +sehâ-yı tabî‘at ile düyûn-ı kesîreye mübtelâ olup, dâyinleri iz‘âc ve zarûrî bir mansıba + +ızhâr-ı rağbete muhtâc itmeğin, Filibe ba‘dehû Haleb kazâlarına ferş-i sâye, ba‘dehû + +Mekke-i Mükerreme ve İstanbul kazâları ve Anadolu sadâretini ihrâz ile tahkîk-i pâye + +idüp sadâret ile ikrâm u tesliyet olunmuşlar idi. Manend-i bülbül-i hoş-âvâzı eimme-i + +selâtîn miyânında hüsn-i savt u edâ ile mümtâz olup, sehâ vü mekremet ve hukūk-ı + +sâbıkāya ri‘âyetde dahi fâikü’l-akrân ve niçe erbâb-ı isti‘dâd u fazîlete mürebbî-i + +velîni‘met olmuş müzeyyâf ve hande-rû-i sadr-ı âlî-şân idi. + +**Âmeden-i Kaplan Giray Hân be-Âsitâne-i Sa‘âdet ez-Burusa ve Tevcîh-i Hânî-ı** + +**Kırım** + +Rüesâ-yı eşkıyâdan niçe küştenî-i nâ-be-kâr tasaddî itdikleri kâr-ı nâ-hemvârın + +vehâmet-i âkıbetini beynlerinde müzâkere ve Devlet-i Aliyye tarafından muâheze + +murâd olunduğunda, Kırım Hân’ı dergâhın-dan gayri penâh-kâr tasavvur itmediklerine + +Sâmî’de başlık ve küçük değişikliklerle metin aynen mevcut. +Sâmî’de “mücevvedlikle” şeklinde. +Sâmî’de “eyler seni” şeklinde. +Sâmî’de başlık ve küçük değişikliklerle metin aynen mevcut. + + +----- + + + +binâen, zu‘mlarınca kendülerine mu‘ayyen vaktinde halâslarına medâr olmak + +mülâhazasıyla Burusa’da ikāmet üzre olan Kaplan Giray Hân hazretlerinin yine hân + +itdirilmesini ittifâk ile sevk u iltizâm itmek üzre müşâvere itmeleriyle, birkaç nefer + +müte‘ayyinleri huzûr-ı Âsafî’ye varup, beyân-ı murâd-ı fuâd ve hân-ı müşârun-ileyh + +hazretleri elbette hanlık içün Âsitâne-i sa‘âdet’e da‘vet olunmak cümlesinin murâdı + +idiğini îrâd itdiklerinde, sadrıa‘zam hazretleri hanlığın müşârun-ileyh hazretlerine tefvîz + +olunması Devlet-i Aliyye’ye göre ehemm ü elzem olan umûrdan idiği müsellem olup, + +ancak kendüsi Kırım’da hân iken, Mengli Giray Hân hazretlerine âvâze-i azl vusûlü + +şâyet ki Devlet-i Aliyye’den bâ‘is-i vahşet ve tarafdarlarının tahrîk ü iğvâsıyla girîve-i + +isyâna sülûk idicek olur ise, böyle ihtilâl-i ahvâl hengâmında a‘dâ-yı dîne karşu nâ +ma‘kūl hâlet olmamak içün şimdiki hâlde hâkānlıkları ibkā vü takrîr ve taraf-ı + +Pâdişâhî’den in‘âmât-ı mülûkâne ile tevkīr olunmuşlardır. Kaplan Giray Hân + +hazretlerinin hanlıkları hadd-i zâtında emr-i hüsün ve re’y-i cihân-ârâ-yı pâdişâhîye göre + +dahi müstahsen olup, ancak mahzûr-ı mezkûra binâen biraz müddet te’hîr ve Mengli + +Giray Hân hazretlerine itmi‘nân-ı hâtır geldikden sonra, ba‘zı umûr-ı külliyye + +müzâkeresi içün da‘vet-nâme tahrîr olunup, Kırım’dan haraket ve Âsitâne-i Sa‘âdet’e + +azîmet itdiklerinden sonra azl ve bulundukları mahalden münâsib görülen mahalle nakl + +olunmaları muktezâ-yı hâl idiğini beyân ve her çend ki bast-ı makāl eylediler. Lâkin + +zümre-i mezbûra beyân itdikleri kazâyâ-yı müsellemeye kat‘â tevcîh-i sâmi‘a-i kabûl + +itmeyüp, mukaddemât-ı vâhiye ile mukābele ve bu husûsun bir an mukeddem husûl +pezîr olmasına ısrâr ve âteş-i haspûş-ı fitneyi iş‘âl idiceklerini iş‘âr idüp, kemâl-i + +huşûnet ile mu‘âmele itmeleri ile sadrıa‘zam hazretleri tarafından rikâb-ı sultânîye + +ifâde-i keyfiyyet-i hâl ve evâsıt-ı şehr-i mezbûrda taraf-ı hümâyûn-ı şehriyâr-ı rub‘-ı + +meskûn-dan Kapucular Kethüdâsı Kara Mustafa Paşazâde Mustafa Bey Hân-ı müşârun +ileyh hazretlerini da‘vet içün çekdirme ile Burusa’ya irsâl olunup maktûl Mehmed + +Kethüdâ’nın Bağçekapusu’ndaki hânesini mahall-i karârları olmak üzre tehyie vü + +âmâde kılındı. Müşârun-ileyh hazretlerinin mizâclarına sefer-i deryâ muvâfık + +olmamağla taraf-ı berden azîmet ve mâh-ı mezbûrun yirmi üçüncü günü Üsküdâr’dan + +geçüp menzil-i mu‘ayyenlerinde istînâd-ı visâde-i istirâhat itdiklerinden sonra irtesi + +günü sarây-ı Âsafî’ye varup, taraflarından tekrîm ve müzeyyen-rahş çekilip ilbâs-ı + +hil‘at-ı semmûr kılındıkdan sonra, sadrıa‘zam hazretleri ile Sarây-ı Hümâyûn’a revân ve + +duhûl-ı huzûr-ı Hümâyûn ile şeref-yâb ve def‘a-i sâlisede Kırım Hanlığı ile mübtehic ü + +kâmyâb olup, hanlara mu‘tâd olan vech üzere teşrîfât-ı pâdişâhâneden sorgûclu kalpak + +ve ferve-i semmûr-ı necâbet-mevkūr ve miyân-ı celâdet-iktirân-ı mübâhâtine mücevher + + +----- + + + +şemşîr ve bir İncüli tîrkeş-i münakkaş-ı bî-nazîr ve ceyb-i ihsânına on keselik altun-ı + +safâ-makrûn ilâve ve kerem-i bî-nihâye ile kâm-revâ buyuruldu. + +**Tevcîh-i Trablusşâm be-Muhassıl Osman Paşa** + +Trablusşâm eyâleti mukaddemâ cerde mesârifi içün mîrîden virilegelen on beş bin + +guruşu talep itmeyüp, bin nefer asker ile Hediye-eşmesi nâm mahalde hüccâcı istikbâl + +ve âminen ve sâlimen Şâm-ı Şerîf’e îsâl idüp cerde hidmetinde bezl-i nakdîne-i kudret + +eylemek şartıyla Haleb muhassılı Osman Paşa’ya evâhır-i şehr-i mezbûrda hatt-ı + +Hümâyûn ile tevcîh ü ihsân ve rütbe-i sâmiye-i vezâretle vâlâ-yı şân kılındı. + +**Nefy-i Cebecibaşı Abdullah Ağa ve Kethüdâ ve Çavuş ve Cebeciyân** + +Sâbıkā cebecibaşı olan Abdullah Ağa’nın mütekā‘iden Burusa ve cebeciler kethüdâsı + +Abdülkadir Ağa ve Beleş Çavuş İsmail Ağa’nın maskat-ı re’sleri olan Tosya ve Divriği + +kazâlarında ikāmet ile dâire-i devletten tard u ib‘âdları, cebecibaşı nâmına olan Kalaycı + +Halil Ağa tarafından arz u murâd kılınmağın, üçü dahi mezbûrun hâtır-hâhı olan + +mahallere âzim ve rû-be-râh-ıkılındı. + +**Tevcîh-i Kazâ-i Kuds-i şerîf ve Selânik ve Galata** + +Hilâl-i şehr-i mezbûrda muktezâ-yı tarîk üzre Süleymâniye medreselerin-den Şerîâtî + +Abdullah Efendi Kuds-i Şerîf ve Kabasakalzâde Abdurrahman Efendi Selânik + +kazâlarıyla mesrûr kılınup Abdullah Efendi bir gün libâs-ı erbâb-ı tehniyet ile hareket ve + +kibâr-ı tarîkı ziyâret itdikden sonra + + +��اذا �� ����� ��ﺹ�� �� ﺵ mefhûmu üzre her zümrenin muktedâ ve pîşvâlarından adem-i + +şerm ü hayâ ile terk-i ri‘âyet ve hürmet-i makām ve ber-fehvâ-yı ��� ��� �آ� ا��ء ی��ﺵ mâ +fi’z-zamîrlerini icrâya ikdâm eyledikleri eyyâm olmağla, Kuds-i Şerîf’in bu‘d + +mesâfesini adem-i kabûle vesîle-i i‘tizâr ve Galata kazâsını tercîh ü ihtiyâr itmeğin + +birkaç gün mürûrunda matlabı üzre mansıbını Galata’ya tebdîl ve kazâ-i Beytü’l +mukaddes ile Filibe’den ma‘zûl Hâşimzâde Seyyid Mehmed Efendi tebcîl olundu. + +Sâmî’de başlık ve metin aynen mevcut. +Sâmî’de başlık ve metin küçük değişikliklerle aynen mevcut. +Sâmî’de başlık ve metin aynen mevcut. +Eğer utanmayacaksan dilediğini yapabilirsin. +Her kap, her küp içinde ne varsa onu dışarı sızdırır ancak. + + +----- + + + +**Me’mûr Şuden-i Hân-ı Sâbık bâ-İkāmet der-Yanbolu** + +Sâbıkā Kırım Hanı olan Mengli Giray Hân hazretlerinin Yanbolu’da ikāmetleri istihsân + +ve mahall-i mezbûrda iskanları içün evâhır-ı şehr-i mezbûrda mübâşir ta‘yîn ü irsâli + +emr-i âlîşân kılındı. + +**Tevcîh-i Kazâ-i Mekke-i Mükerreme ve Mısr-ı Kāhire ve Burusa** + +Bin yüz kırk dört senesi muharreminden zabt itmek üzre bilâd-ı erba‘a ma‘zûllerinin + +akdemi olmağla, mukaddemâ bi-hasebi’t-tarîk Mekke-i Mükerreme kazâsı ihsân olunan + +Pîrî Mehmed Efendi gāyetle giran-bâr-ı düyûn ve giriftârî-i maraz-ı ihtiyâcdan elif +kāmeti mânend-i hemze dü-tâ ve ser-nigûn olmağla, İstanbul’dan harekete adem-i + +sermâye-i kudretini beyân ve mansıb-ı mezbûra bedel bi-hasebi’z-zâhir ta‘ayyüş ve + +tahfîf-i bâr-ı düyûna vesîle olan arpalıklar kerem olunmak bâbında recâ-yı afv ü ihsân + +itmeğin, hil‘at-i şeref-tırâz kazâ-i ümmü’l-kurâ duhte-i kāmet-i istîhâl ü liyâkātleri idiği + +bî-reyb ü riyâ olan mısr-ı Kāhire’den ma‘zûl Mirzâzâde Neylî Ahmed Efendi kazâ-i + +merkūm ile teşrîf ü terhîb ve Pîrî Efendi dilhâhı üzre arpalıkları ile tatyîb olunup, kazâ-i + +mısr-ı Kāhire ile Kudüs’ten ma‘zûl La‘lîzâde es-Seyyid Abdülbâkī Efendi terfîh ve + +Burusa kazâsı Galata’dan ma‘zûl Samtîzâde Mehmed Reşîd Efendi’ye tevcîh olundu. + +İhsân-ı Pâye-i Mekke-i Mükerreme bâ-Mestcizâde Efendi + +Burusa kazâsından ma‘zûl Mestcizâde Abdullah Efendi takrîr ü tahrîri müfîd ü nâfi ve + +bilcümle eştât-ı ulûmu câmi bir molla-yı vâlâ-şân ve fuzalâ-yı mevâlî-yi ‘izâm + +miyânında kemâl-i ta‘zîm ü ikrâma şâyân olmağla Mekke-i Mükerreme pâyesiyle tevkīr + +ü tekrîm ve ri‘âyet-i ilmine binâen mertebelerine tasdîr ü takdîm olundu. + +**Nefy-i Ağa-yı Bektaşiyân-ı Sâbık ve Kethüdâ-yı Dûdmân-ı Bektâşiyye** + +Sâbıkā Yeniçeri ağası olan Hasan Ağa ve kul kethüdâlığından azl olunan Ahmed Ağa + +birbirleriyle müttefik ü yek-dil ve bünyân-ı rasîfü’l-erkân-ı nâmûs-ı saltanatı tîşe-i cevr + +ü tuğyân ile rahnedâr iden müfsidlerin zu‘mlarınca mezbûrların İstanbul’da meks ü + +ikāmetleri nizâm-ı devlete muhâl idiğini, Yeniçeri ağası makamında olan Sarrâc + +Mehmed Ağa arz itmeğin, ikisi dahi evâil-i cumâde’l-ûlâda Rodos Cezîre’sine nefy ü + +Sâmî’de başlık ve metin aynen mevcut. +Sâmî’de başlık ve metin aynen mevcut. +Sâmî’de küçük değişiklikle başlık ve metin aynen mevcut. +Sâmî’de başlık ve küçük ilave ile metin aynen mevcut. + + +----- + + + +tagrîb ve mukaddemâ teskîn-i âteş-i fitnede zuhûr iden tekâsül ü tesâmuhlarının + +cezâsı min-taraf’illah mezbûrlar vâsıtasıyla tertîb olundu. + +**Tertîb-i Cezâ-yı Rüesâ-yı Eşkıyâ der-Sarây-ı Hümâyûn** + +Muktezâ-yı vakt ü zamân üzre râyet-efrâz-ı bağy ü tuğyan olan erbâb-ı udvânın mutlakā + +Devlet-i Aliyye’nin muktezâ-yı şer‘-i kavîm ve mübtegâ-yı kānûn-ı kadîm ile + +görülegelen umûruna ta‘arruz itmemek şartıyla, tîğ-ı kahramânîden emân virilmiş iken, + +serdengeçti ağaları nâmına kadd-ı keşîde-i zuhûr olan evbâş ve Arnavud ve bir gürûh + +dellâk ve kaldırımcı makūlesi mefsedet-pîşelerin ekseri kendüsini müdebbir-i devlet ve + +‘atebeg-i saltanat makāmına koyup, hemşehrîlik râbıtasıyla bî-hadd ü kıyâs şeyâtîn-ı + +nâsı zu‘mlarınca çerâğ itmek içün tîmâr ü ze‘âmet ve mukāta‘a vü tevliyet ashâbının + +hilâf-ı şer‘ ü kānûn nan-pârelerini yedlerinden nez‘ ve fitne zuhûrundan cülûs-ı + +Hümâyûn vukū‘una değin, leylen ve nehâren niçe dükkânlara dalıp tahsîn ü iddihâr + +itdikleri mâl-ı bî-pâyâna kanâ‘at itmeyüp, nev-be-nev ricâl-i devletten kimini tahvîf ü + +terhîb ve kimini ba‘zı menâsıb u hidemâta sevk u tergîb tarîkı ile celb-i nefy idüp, her + +gün bir gûne dehân-ı enbân-ı fesâdı bâz ve kāmet-i mel‘aneti dırâz eylediler. + +Ezcümle Patrona Halil didikleri vâcibü’l-izâle, Şıkk-ı evvel Defterdârı Ali Beyefendi’yi + +peder-i mânde menzilleri vezîr sarâyına gāyetle ba‘îd olmağla, mukaddemâ Sadrıa‘zam + +İbrâhim Paşa merhûmun fermânıyla naklitdüği selefi İbrâhim Efendi’nin cânib-i + +mîrîden zabtolunan hânesinden kendüsi hem-pâlarından vâfir erbâb-ı mekr ü ihtiyâl + +sâkin olmak hayâl-i muhâli ile ihrâc ve merhûmun akribâsından olmağla, ağaların + +mu‘înlerinden olan Körmumcu’nun kemâl-i ibrâm u iltizâmına binâen, bir kassab + +yazıcısı kâfir küştenîyi voyvoda-i Boğdan ittirince vezîria‘zamı teklîf-i anîf ile iz‘âc + +eylemek ve biraz zamân mukeddem vesâtet-i töhmeti ile ocakdan merdûd olup fitne + +zuhûru gününe değin sûk u bâzârda kahve-füruşluğu san‘at ve kâr iden Muslu Beşe nâm + +menfûr-ı kulûb-ı enâm miyânlarında ağa nasb itdikleri Sarrâc Mehmed Ağa’ya + +kethüdâlık hidmeti ile intisâb ve irsâl-i lıhye itdiğinden kırk gün mürûr eylemeden kul + +kethüdâlığı gibi bir câh-ı celîlü’l-i‘tibâra hâh-nâ-hâh vusûl ü i‘tilâ ile nâmûs-ı dûdmân-ı + +Bektaşî’yi harâb idüp ve İstanbul kādısı itdikleri şâhid-i zûr ve mecnûn-ı bî-şu‘ûr dahi + +bir ay mikdârı Yeni odalarda yetmiş dokuzuncu cemâ‘at odasını mahkeme ittihâz ve + +Sâmî’de başlık, küçük değişiklik ve ilavelerle metin aynen mevcut. + + +----- + + + +anda ikāmet ve evlâd-ı mâneviyyesi olan haşerât-ı müezziyeye arz-ı kadd u kāmet + +itdiğinden sonra, Sofular Hammâmı kurbunda ferş-i sâye-i nekbet eylediği menzilin + +besâtını salyâne ile tedârük ü tekmîl itdirmek ve hem-seri olıcak câriye-i gîsu-bürîde + +vedî‘a-i meşîmesi olan nutfe-i zemîmeyi germâbe-i nüh-tâk-ı cihâna ilkā itdiğinde, + +kâffe-i ricâl-i devlet, hattâ gevher-i yek-dâne-i dürc-i ismet Vâlide Sultân hazretlerine + +dahi âyîn-i ehl-i belde üzre şerbet göndermek gibi hayret-engîz-i erbâb-ı şu‘ûr olacak + +pey-der-pey niçe kabâyih ü fezâyihleri zuhûr idüp ve bilcümle pâdişâh-ı âlem-penâh ���� + +����ا� وا cenâb-ı şevket-me‘âblarından tertîb-i cezâla-rında afv u tegāfül ve sadrıa‘zam + +ve sâir erkân-ı Devlet-i Aliyye’den vaz‘-ı nâ-sâz u recâ vü niyâzlarına müsâ‘ade ve + +tahammül gördükçe, ol zümre-i bâgıyenin habâset ü mel‘anetleri rûz-efzûn ve agrâz-ı + +fâsideye binâen şer‘î vü kānûnî umûrun cümlesine müdâhaleleri mertebe-i tahrîrden + +bîrûn olmağla, Devlet-i Aliyye’nin umûru muhtell ü müşevveş ve hayır-hâh-ı devletin + +mülâhaza-i encâm-ı kâr ile derûnları mânend-i külhân pür-âteş olup ve bu esnâda + +pâdişâh-ı gayûr vedî‘a-i tab‘-ı ilhâm ve zuhûrları olan adâlet-i İskenderâne ve + +hamiyyet-i sâhibkırânîleri muktezâsınca tanzîm-i umûr-ı devlet ve terfîh-i ahvâl-i + +ra‘iyyet ile hâr-ı dâmengîr-i saltanat olan hâss u hâşâk-i fitne vü fesâdın, âbyârî-i kahr-ı + +kahramânî-leriyle izâle vü tathîrlerine teşmîr-i sâ‘id-i ihtimâm buyurmağa niyyet ü + +azîmet itdikçe, sadrıa‘zam hazretleri fi’l-asl bu makūle umûrda bulunmayıp ve + +keyfiyyet-i askerîye çendan vukūf u şu‘ûru olmamaktan nâşî, hazm u ihtiyâtda ifrât ve + +“haşerât-ı merkūmenin izmihlâlleri husûsu tedârükât-ı külliyyeye muhtâctır” deyü + +beyân-ı mahzûrat ile tertîb-i cezâlarına şürûdan i‘râz iderler idi. + +Lâkin bu hengâmda hayr-hâhân-ı ricâl-i saltanat-ı uzmâdan Dârüssaâ-deti’ş-şerîfe ağası + +bulunan sa‘âdetlü Beşir Ağa öteden berü hânedân-ı Devlet-i ebed-müstakarda perverde + +olmuş ve içerüde ve taşrada nîk ü bed niçe emr-i azîm görmüş mücerreb ve umûr-dîde + +ve serd ü germ-keşîde olduklarından nâşî, eşkıyâ-yı merkūmenin fi’l-asl içlerinde esrâr-ı + +devlete vâkıf ve lisân-ı saltanata ârif hîn-i iktizâda kelâm-ı nâfiz ferd-i vâhid olmayup. + +cümlesi Arnabûd u evgād ve hammâl u cemmâl makūlesi bî-idrâklerden olmağla, hâss u + +hâşâkın vücûdları bir kere tünd-bâd-ı kahr-ı kahramânîye rastgelse cümlesi müteferrik ü + +perîşân ve remâd u gubârları bî-eser ü nişân olacağını mülâhaza vü tezkîr ve bu ma‘nâyı + +hod-be-hod tefekkür idüp, ancak sadrıa‘zam hazretlerinin ifrât-ı ihtiyâtı sebebiyle bu + +Allâh onu baki-ebedî kılsın, devletini ebed-müddet eylesin. + + +----- + + + +kâr-ı dürüste şürû‘dan imtinâ vü ictinâbı dahi ma‘lûmları olmağın, husûs-ı merkūm + +mahfîce müzâkere ve temşiyyet-i mehâmm-ı mezkûrede tarîk-ı ensebi müşâvere içün + +leyl ü nehâr bir zât-ı Aristo-isti‘dâd talebiyle sece-şumâr-ı intihâb u ihtiyâr olduğuna + +binâen, esnâ-yı mezbûrda sâbıkā Mısır vâlisi Vezîr mütevaffâ Mehmed Paşa’nın + +müddet-i medîd kethüdâlığı hidmetinde kıyâm ve öteden berü bi’t-tab‘ fesâd u şakāvete + +mecbûl olan ferâine-i ümerâ-yı Mısriyye ile gâh peder-i mânevî ve gâh hasm-ı kavî olup + +i‘mâl-ârâ-yı saîbe ile iklîm-i-Mısır’da ref‘i elviye-i tuğyân ve isyân ve meydân-ı fitne + +vü fesâda, ���� ����� دی zemzemesiyle velvele-endâz-ı zemîn ü zamân olan Çerkes nâm + +şakîy ve anın gibi niçe bedbahtları âverde-i fitrâk-ı kahr u demâr ve hâh-nâ-hâh ahâlî-i + +Mısr’ı taht-ı zâbıtaya idhâl idüp, tanzîm-i evâmir-i Mısriyyede ızhâr-ı yed-i tûlâ ve + +ervâh-ı habîse-i eşkıyâ ve haramzâdeden meşîme-i Ümmü’d-dünyâyı tanzîf ü musaffâ + +eyledikden sonra, ber-muktezâ-yı hikmet-i Rabbânî ba‘zı es‘ile vü ecvibe zımnında bâ +fermân-ı âlî der-i devlet-medâra gelüp, hâlâ hânesinde ikāmet üzre olan İbrâhim Ağa + +kudemâ-yı ricâl-i devletten sadâkat u istikāmeti müsellem umûr-dîde ve kâr-âzmûde bir + +âdem olduğu, müşârun-ileyh Beşir Ağa’nın ba‘zı hayır-hâhları vesâtetiyle vâsıl-ı sem‘-i + +intibâhları olmakdan nâşî, bu keyfiyyeti müzâkere içün İbrâhim Ağa ile mahfîce + +görüşüp mahrem-i esrâr ve ref‘-i gāile-i eşkıyâ husûsunda mûmâ-ileyhden vech-i + +suhûletini istifsâr eylediklerinde ol dahi cevâb virüp, “bu makūle fetkın retk ü iltiyâmı + +re’y-i vâhid ile hüsn-i encâm bulmak imkânda olmayup, bu dâ-i ıdâl elbette hayr-hâhân +ı devletten nabz-ı âleme âşinâ ve mizâc-ı umûr-ı saltanata vukūf u şu‘ûru hüveydâ, + +re’yinde hâzık birkaç kimesnenün ittifâk ve teâdüd-i âkılâne ve tedbîr-i hakîmâneleriyle + +netîce-pezîr-i ilâc olıcak bir emr-i düşvâr olduğu ta‘riften müberrâ olmağla, sadrıa‘zam + +hazretlerinden mâ‘adâ hayr-hâhân-ı ricâl-i saltanatdan hâlâ Kırım Hânı ve sadâkat u + +istikāmette anlarun akrânı birkaç aded sâhib-i basîret ile hem-dest-i te‘âvün ü i‘tidâd + +oldukdan sonra, eşkıyâ-yı merkūmenin tedbîr ü istîsâlleri husûsu, yine ocakları + +mübâşeretiyle sûret-yâb-ı kat-‘ı zuhûr olmak niçe muhassenâtı hâvî bir emr-i + +celîldir” deyü beyân-ı hakîkat-ı hâl itmeleriyle, ibtidâ ağa-yı mûmâ-ileyh bilâ-tekellüf + +sarây-ı Âsafî’ye âmed-şüd eylemeğe vesîle olmak içün rikâb-ı hümâyûnda kapucular + +kethüdâlığı ile mesrûr ve gâh u bî-gâh, husûs-ı merkūmu vezîria‘zam ile müşâvere vü + +müzâkereye me’zûn u me’mûr olup, ba‘dehû ber-vech-i muharrer hân-ı âlî-şân + +hazretleri dahi dâire-i ittifâka idhâl ve Devlet-i Aliyye’nin emekdârzâdelerinden hâlâ + +Harput ’da “ihmâl-i ârâ” şeklinde. +Ben varım sadece, başkası yok. +H’de “emekdârlarından” şeklinde. + + +----- + + + +Defterdâr-ı şıkk-ı evvel Ali Beyefendi ve Kethüdâ-yı sadr-ı âlî Mustafa Bey dahi + +temşiyyet-i merâm içün mahrem-i esrâr kılınup, bu bâbda sâhib-i devlet ile müşâreket + +eylemeleri husûsu taraf-ı pâdişâhîden cümleye telkîn u işâret ve beynlerinde güzerân + +iden ahbârı cânib-i mülûkâneye îsâl içün ağa-yı mûmâ-ileyhe başkaca tavsiye vü tenbîh + +ile tedârük-i kâra mübâşeret olunup, fî-mâ-ba‘d dûdmân-ı Bektâşiyye’den bu husûsun + +uhdesinden hurûca kādir bir recül-i mikdâm tahsîline nitâk-bend-i ihtimâm ü dikkat + +oldular. + +Pes bu hengâmda Patrona Halil’in odası olan on yedinci bölüğün çorbacısı iken mebâdi +i zuhûr-ı fitnede kemâl-i sadâkatinden nâşî, cem‘iyyetlerine duhûlden i‘râz u tebdîl-i + +hey’et ile ahbâbından birinin hânesinde beytûtet ittihâz itmekle, bölüğü âhara virilen + +Pehlivân Halil Ağa bu hidmet kendüne teklîf olunmak lâzım gelse, bi-lutfillâhi’l +meliki’l-Kadîr uhdesinden geleceğini ba‘zı kimesnelere takrîr ile keşf-i mâ-fi’z-zamîr + +idüp ve mezbûr Halil Ağa Defterdâr Dâmâdı Mehmed Paşa merhûmun hazînedârı olan + +Kapucubaşı Ali Ağa’nın karındaşı olup, kavl ü re’yine itimâd olunacak ebtâl-i ricâlden + +olmağla, mezbûr ile binâ-yı ahd ü peymânı muhkem ü üstüvâr ve zümre-i makhûrenin + +mezbûr vesâtetiyle tedbîr-i kahr u tedmîrlerine tasaddî olunmanın münâsebet-i + +külliyyesini sadrıa‘zam hazretlerine ifâde vü iş‘âr eylediklerinde, müşârun-ileyh + +hazretleri böyle ser-rişteye dest-res müyesser olduğundan kesb-i sürûr ve mezbûr Halil + +Ağa ile bu husûs kemâ-yenbagî müzâkere ve kendüleriyle bîgâne vü âşinâ vâkıf + +olmaksızın buluşdurmağa Devlet-i Aliyye’nin umûr-dîde ve kâr-âzmûde huddâmından + +müdebbir ü ketûm ve mukaddemâ vezâret ile kâm-yâb olduklarında kethüdâlıkları + +hidmetinde olmağla hayır-hâhlığı kemâl mertebe derûnlarına ma‘lûm olan Mustafa + +Ağa’yı memûr eylediler. Ağa-yı merkūm kendü etbâ‘ı dahi bu kaziyyeye müte‘allık bir + +şey mülâhaza itmeleri bâbında dikkat ve ismetlü Vâlide Sultân hazretleri içün iştirâ + +olunacak câriyelerin sâhibi esirci olmak üzre gûyâ kıymetlerini müzâkere içün sâikin + +delâleti ile ale’s-seher Halil Ağa hânesine varup, husûs-ı merkūma müte‘allık feth-i + +kelâm eylediğinde Halil Ağa dahi îrâd-ı kelâm idüp, “evvelâ sadrıa‘zam hazretlerinin + +mezbûrlar ile zâhir hâlde olan hareketleri taraflarına meyl ü mahab-betden mi, yoksa + +iktizâ-yı vakt ü hâle ri‘âyet içün midir” deyü suâl ve ağa-yı merkūm dahi cevâba âgāz + +Sâmî’de “Damad Mehmed Paşazade Ali Beyefendi ile Çavuşbaşı İbrâhim Paşazade Mustafa Bey” +oldukları bilgisi var. +H’de “uhdesinden geleceğini ba‘zı kimesnelere takrîr” ile kısmı yok. + + +----- + + + +ile “otuz sene sarây-ı pâdişâhîde perveriş bulup silâhdâr-ı vâlâ-i‘tibâr, ba‘dehû şeref-i + +musâheret ile kâm-kâr olan vezîr-i Âsaf-mikdârın ��� ������ ����ا Devlet-i Aliyye’ye + +sûikasd u fesâd niyyeti ve mühîn-i devlet ü dîn olan eşkıyâ-yı nekbet-karîne meyl ü + +mahabbeti emr-i muhâl idiğini delâlet-i akliyye ile beyân ve rûz u şeb endîşeleri ümmet +i Muhammed mutazarrır olmaksızın tedbîr-i hakîmâne ile izâle-i vücûd-ı bed-bûdları + +idiğini ayân itmekle, Halil Ağa’nın derûnundan ref‘-i hayâl-i muhâl itdikden sonra + +tekrâr görüşüp husûs-ı merkūma tasaddî ve teşebbüs tarîkını müzâkere eylediler. + +Ba‘dehû bir gice vakt-i fecirden mukeddem ağa-yı merkūm mezbûre câriyelerin sâhibleri + +olmak üzre Halil Ağa ve atîk serdengeçti ağalarından sâbıkā bölük-i mezbûrun oda + +başısı olan Deli Hasan Ağa’yı ve Yeniçeri Ocağı’ndan Ömer Efendi nâm kimesneyi + +sarây-ı Âsafî’ye götürüp, mezbûrlar sadrıa‘zam hazretlerinin zümre-i mezbûreye gayz u + +gadabları ne mertebe idiğini bi’l-müşâhede tahkîk ve Mustafa Ağa’nın kelimâtını ez-dil ü + +cân tahkîk idicek, avn-i Îlâhî birle bu emrin itmâmına ahd ü peymân, velâkin beher-hâl bu + +makūle emr-i hatar-nâkin tenhâlıkla vücûd-pezîr olması emr-i muhâl olmağla, teshîr-i + +kulûb-ı âleme tılsım olan dînâr ü dirhem ile mu‘temedleri olan yoldaşlarından bir mikdâr + +bahâdır-ı nâmdârı kendülerine hem-pâ ve tarafdar itmek muktazî idiğini beyân + +itmeleriyle, matlûbları olan beşbin altun rikâb-ı hümâyûna arz ve taraf-ı pâdişâhîden ihsân + +buyurulmağla kendülerine teslîm ve re’yleri üzre Yeniçeri Ocağı’nın haseki ve sâir ağaları + +ve ocağının ihtiyâr u emek-dârlarına hitâben, eşkıyâ-yı mezbûreden yeniçeri ağası ve kul + +kethüdâsı ve Muslu ve Patrona’nın kātilleri bâbında buyuruldu tahrîri ile esâs-ı bünyâd + +tedbîr ü tetmîm olundu. Mezbûrların levs-i vücûdları mukaddemâ Ağakapusu’nda tathîr + +olunmağı tedbîr, ba‘dehû ba‘zı mahzûrât mülâhazasıyla sarây-ı Âsafî’de mübâşeret + +olunması istisvâb olunmuşıken, Sarây-ı Hümâyûn’da olması cümleden enseb idiği bi’l +ittifâk fikr ü hayâl ve ancak Patrona didikleri şakıyy-i mâder-be-hatânın kemâl-i + +vahşetinden nâşî, içerüye girmesinde istişkāl olunmağla, hân-ı müşârun-ileyh hazretleri + +vesâtetiyle bu maddeye bir gün mukaddem gelen Kapudan-ı Deryâ Cânım Hoca Mehmed + +Paşa dahi mahrem kılınup, Patrona’ya i‘timâd u itmi‘nân virmek husûsu tenbîh ü te’kîd ve + +bünyân-ı tedbîr-i te’yîd ü teşyîd olundu. Egerçi bu tasmîm olunan emre mücellâ-yı zuhûr +ı sarây-ı pâdişâh-ı gayûr olmak münâsib görülmüş idi. + +Allâh korusun, onun şerrinden, bu kötülükten Allâh’a sığınırız ki.. + + +----- + + + +Lâkin taşrada dahi fursat düşerse fevt olunmamak maslahatı yine derpîş kılınmağla, mâh-ı + +cumâde’l-ûlânın on üçüncü perşembe günü, hân-ı âlî-şân hazretleri ve şeyhülislâm efendi + +ve emîrü’l-hâc olmak bahânesiyle da‘vet olunan Rumeli vâlisi Muhsinzâde Abdullah Paşa + +ve Hâfız Ahmed Paşa ve Cânım Hoca Mehmed Paşa ve ma‘zûl ü mansûb sudûr-ı ulemâ + +ve bilcümle ocakların ağaları ve zâbitleri sarây-ı Âsafî’ye da‘vet ve Acem ahvâlini + +müzâkere içün akd-i encümen-i meşveret kılınup, evvel emirde meşveret içün şeref-yâfte +i sudûr olan hatt-ı hümâyûn-ı kerâmet-meşhûnun mazmûn-ı şerîfi defterdâr efendi + +mübâşeretiyle cümleye işâ‘at ve Bağdâd vâlisi Ahmed Paşa tarafından gelen kâğıdlar ve + +Acem Elçisi Rıza Kuluhan tarafından gelmek üzre tahrîr olunan tezkire cümle beyninde + +kırâ‘at olunup, hân hazretleri tarafından İbrâhim Paşa vaktinde müzâkere olunduğu üzre + +sulha müsâ‘ade olunsun mu, yoksa sefer ihtiyâr olunup gidilsin mi? Lâkin Moskov ile + +Acem’in ittihâdları melhûz olmağla, üzerlerine sefer-i Moskov ile dahi muhârebeyi + +muktazî olacak iki tarafa sefer tedârüki görülüp, bir cânibe vezîria‘zam ve taraf-ı âhara + +ser‘asker ta‘yîn kılınsın mı unvânıyla feth-i kelâma mübâderet kılındıkta, rü’esâ-yı + +eşkıyâdan niçe tedbîrat-ı acîbe zuhûr, husûsâ nasb-kerde ve tarafdarları olan kādı-i + +dîvâneden şark u garba müte‘allık sudûr iden kelimât-ı garîbe tekdîr-i hâtır-ı erkân u + +sudûr idüp, âhir-i kâr hân-ı âlî-şân hazretleri, “bu makūle emr-i azîme meclis-i vâhidde + +karâr virilmek müşkildir. Hâzır olan a‘yân u erkân sulh u cengin kabâyıh ü muhassenâtını + +gereği gibi mülâhaza eyleyüp, biz dahi Devlet-i Aliyye’nin Moskov ve kefereden düvel-i + +sâire ile olan ahid-nâmelerini mütâla‘a idüp ba‘dehû müşâvere ve ne vechile hareket + +münâsib idiğini müzâkere idelim” deyü yine müşâvere bahânesiyle da‘vetlerine temhîd-i + +mukaddime eylediler. + +Ol gün eşkıyânın sarây-ı Âsafî’ye kudûm-ı nekbet-lüzûmları gāyetle kesret ü cem‘iyyet + +ile olmağın, katl ü tedmîrlerini niçe bî-günâhın üftâde-i hâk-i siyâh olmasından ihtirâza + +binâen meclis-i âhara te’hîr idüp, lâkin rü’esâ-yı eşkıyâdan Patrona ve Muslu + +sadrıa‘zam hazretlerinin ba‘zı mevâdd-ı fâsidede evvel emirde recâlarına müsâ‘ade + +itmediklerinden mütezaccir, husûsâ Muslu Beşe’ye kul kethüdâlığı tevcîhinde hayli + +tereddüdlerden mütekeddir olduklarından mâ‘adâ, zu‘m-ı fâsidleri üzre vezârete lâyık + +gördükleri Benli Mustafa Paşa Âsitâne-i sa‘âdet’e gelince zamîrlerinde cây-gîr olan + +mel‘anetlerini bilcümle murâdları üzre icrâ itmek mülâha-zasıyla sadrıa‘zam ve + +dârüssaâde ağası ve şeyhülislâm hazerâtını ve sâirleri azl itdirüp, Hâfız Ahmed Paşa’yı + +kāimmakām-ı vekâlet-i kübrâ itmek içün yine cem‘iyyete azîmet itdiklerini ifrît-i cin ve + + +----- + + + +ol şeyâtîn-i ins gürûhuna müftî-i mâcin olan Anadolu kādı‘askeri Zülâlî lakab delâlî +mezheb Hasan Efendi cum‘a günü vakt-i fecirde hân-ı âlî-şân hazretlerine varup nakl ü + +beyân ve müşârun-ileyh zu‘munca bu kâr-ı nâ-hemvâr istisvâb olunur mülâhazasıyla + +murâdlarını ayân idicek, hân hazretleri derhâl bu fitnenin te’hîriyle tedbîrini mülâhaza + +ve gürûh-ı eşkıyânın vücûdları ber-taraf olduğundan gayri yine bu makūle fesâd-ı azîme + +mübâşeret itmelerinden cümleyi muhâfaza buyurup cevâbında, “ağaların murâdları olan + +mevâd pek güzel velâkin Patrona’yı tarafımıza bugün irsâl idiniz, kendüsiyle biz dahi + +hâtırımıza gelen tedbîrâtı müzâkere itmeksizin bu husûsâ mübâderet itmesin” deyü + +buyurduklarında, mezbûr fi’l-hâl Patrona’ya âdem irsâl ve Patrona dahi vakt-i zuhra + +karîb varup huzûr-ı İlhânîlerinde vâfir-i bast-ı makāl eyledi. hân-ı âlî-şân hazretleri + +ri‘âyet-i muktezâ-yı vakt ü hâl ve kendülerine hayr-hâhlık yüzünden nush u pend iderek, + +“murâd itdiğiniz husûslar ma‘kūl u münâsib, ancak şevketlü pâdişâh-ı alem-penâh + +hazretlerinin tûğ-ı hümâyûnlarında sizlerin bulun-duğunuz hidmet makbûl u matlûb ve + +merâmlarınıza müsâ‘ade-i mülûkâ-neleri mebzûl iken, bîhûde cem‘iyyeti ikdâm ile + +kendünizi zorbalık nâmıyla ithâm itmek muktezâ-yı akıldan pek ba‘îddir. İnşâallâhü + +te‘âlâ musammem olan meşveretde, huzûr-ı hümâyûna varup Rumeli eyâleti ve vezâret + +ile mazhar-ı inâyet-i pâdişâhâne olduklarından sonra, melhûz olan husûsları huzûr-ı + +hümâyûnda beyân edin, biz dahi müstahsen olduğuna şehâdet ve tertîb-i nizâm-ı + +umûrda sizlere müşâreket idelim” deyü küştenî-i mezbûru iğfâl itdiklerini ale’s-sabah + +defterdâr efendi ve ba‘de’l-asr Kapucular kethüdâsı İbrâhim Ağa vesâtetiyle sadrıa‘zam + +hazretlerine iş‘âr ve merkūmların def‘lerine bir an mukeddem mübâşeret lâzım idiğini + +ihbâr eylediler. + +Pes sadrıa‘zam hazretleri cumairtesi günü, ki mâh-ı mezbûrun on dördüncü sebt + +günüdür, bilcümle ricâl-i devlet ve sudûr-ı ulemâ-yı ‘izâm ve İstanbul ve Haremeyn-i + +muhteremeyn kazâlarından ma‘zûl ü münfasıl olan mevâlî-i kirâmı yine Acem ahvâlini + +meşveret bahânesiyle dâ‘vet ve fursat düşerse ol zümre-i bâgıyenin kendü sarâylarında + +izâle vü i‘dâm-larına azîmet buyurup, merkūm Pehlivân Halil Ağa ve kafâdârlarından + +otuz iki nefer merdân-ı meydân-ı ceng ü vegāyı huddâm-ı hâsları mahrem olmayacak + +vech üzre, ikişer üçer gayr-i ma‘hûd kıyafetleriyle şenbih gicesi sarâylarında cem ve + +hîn-i işâretde me’mûr oldukları kâra mübâşeret eylemek üzre Kâşili Oda’da pinhân + +eylediler. Ale’s-seher hân-ı âlî-şân ve ulemâ vü avâmdan dâ‘vet olunan ricâl-i devlet ve + +rü’esâ-yı eşkıyâdan yeniçeri ağası ve Kul kethüdâsı Muslu Beşe ve Sekbanbaşı Boynu + + +----- + + + +Urulu ve Patrona Halil ve serdengeçti ağalarının söz sâhiblerinden beş on nefer erbâb-ı + +mel‘anet gelüp, huzûr-ı Âsafî’de akd-i meclis-i meşveret ve “sinîn-i sâbıkada + +müzâkere olunduğu üzre ahid-nâmelere bakılıp Acem ile muhârebenin zâhir hâlde + +Moskov ve sâir kefere ile fesh-i sulhu iktizâ itmediği ma‘lûm oldu. Bu cünbiş ü + +hareketlerine göre şimdiki hâlde şark tarafına sefer elzem olup Moskov’un dahi Acem + +tarafına meyl ü rağbet ve nakz-ı ahdi mûcib hareketi mütehakkık olur ise, anın dahi ol + +vakitte çaresi bulunsun ve hemân bu niyyete fâtiha okunsun” deyü sefer husû-suna + +müte‘allık kelimâtı karîn-i hitâm itdiklerinden sonra, Patrona’ya vezâret ile Rumeli + +eyâleti ihsân olunmak sadedi der-miyân kılındıkta, makhûr-ı mezbûrun, “bu arada kürk + +giymem” cevâbıyla mukābele ve sadrıa‘zam hazretlerine gayz u adâveti ızhâr idicek + +vechile mu‘âmele itmeğin, sefer husûsuna vech-i meşrûh üzre huzûr-ı hümâyûnda fâtiha + +kırâat ve Patrona’ya huzûr-ı pâdişâhîde ilbâs-ı hıl‘at olunmağı hân hazretleri istihsân ve + +meclis-i mezbûrda bulunan havâss-ı eşhâsın cümlesi Sarây-ı Hümâyûn’a atf-ı inân + +eylediler. + +İktizâ-yı meclise göre izâleleri mâbeyninde olan tedbîri mütebeddil ve sezâ oldukları + +cezâları Sarây-ı Hümâyûn’da icrâ olunmağa mütehavvel olmağın, sarây-ı Âsâfî’de + +âmâde kılınan otuz üç nefer Yeniçeri Ocağı’nın âteşpâre dilâverleri, Soğukçeşme + +Kapusu’ndan Sarây-ı Hümâyûn’a idhâl ve sofa bekçisinin odasına îsâl olunup hân-ı âlî +şân ve şeyhülislâm efendi ve Muhsinzâde Abdullah Paşa ve Hâfız Ahmed Paşa ve + +Cânım Hoca Mehmed Paşa ve bilcümle sudûr-ı ulemâ ve mevâlî-i ‘izâm ve yeniçeri + +ağası ve kul kethüdâsı ve sekbanbaşı ve Patrona Revân Köşkü’nde ve sâir ocakların + +ağaları ve kethüdâları Arslan-hâne ta‘bîr olunan odada karâr ve pâdişâh-ı âlem-penâh �ای + +ا� و��ا� hazretlerinin şevket ü ikbâl ile Harem-i hümâyûn’dan taşrayı teşrîfleri haberini + +intizâr üzereler iken, şehriyâr-ı İskender-vakār hazretleri Sofa Köşkü’ne hırâm ve hân-ı + +âlî-şân ve şeyhülislâm efendi hazretlerini huzûr-ı hümâyûnlarına dâ‘vet ile mazhar-ı + +ikrâm buyurdular. Müşârun-ileyhimâ derûn-ı kasrdan bîrûn oldukları gibi sadrıa‘zam + +hazretleri Halil Ağa’ya ve hem-pâlarının me’mûr oldukları kâra mübâşeretlerine işâret + +itmeleriyle, nihân oldukları odadan hurûc ve derûn-ı kasra ** vülûc eyledikte an-** + +gafletin hücûmu dilâverlik tavrına münâfî additmekle, evvel emirden sûret-i tecâhül-i + +irâet ile, “Yeniçeri ağası didikleri herif kimdir” deyü sayha idicek, Patrona didikleri + +V+ Sâmî’de “on …..nefer”, A’da “on sekiz nefer” şeklinde. +Allâh onu yardım ve kuvvetiyle takviye edip, güçlendirsin. Te’yîdiyle onu kuvvetlendirsin. + + +----- + + + +la‘în cân havfıyla kıyâm ve yanında olan palasını çıkarup hücûma ikdâm itmeğin. Halil + +Ağa sol kolunu siper idüp, hamlesini def‘ eyledikden sonra, Patrona’yı zor-ı bâzû ile + +zîr-i dest ve darb-ı tîğ-ı bî-dirîğ ile pest itmek hılâlinde yeniçeri ağası nâmına olan + +nekbeti ve Zağarcılar Odası’ndan olmak iddiâsında olan Kul kethüdâsı Muslu Beşe + +birkaç merd-i sâhib-i ikdâmın yediyle katl ü i‘dâm ve Sekbanbaşı Boynu Urulu bir pîr-i + +müdebbir olmağla ol mahalde katli sezâ görülmeyüp, Bostancılar Odası’na nefyi içün + +irsâle ikdâm kılındı. Bu kazıyye-i garîbe zuhûrunda efendiler, kasr-ı mezbûrun + +sofalarına ve pencerelerine çıkup, küştelerin lâşeleri ihrâc olundukdan sonra, cümlesi + +huzûr-ı hümâyûna varup tebrîk-i gazâ zımnında du‘â ve vürûd-ı ümerâ-yı Hümâyûn ile + +cümlesi pîşgâh-ı pâdişâhîde ku‘ûd eylediler. + +Bu esnâda Bâbüssaâde’nin taşrasında mütevakkıf olan beş on nefer serdengeçti + +ağaları keyfiyyet-i kazıyyeden habîr ü agâh olamayup, Ortakapu ve Bâbüssaâde + +kapandığından başlarına geleceği belâ-yı tırâş ile ka‘r-ı zemîne vülûc ve kasr-ı âsuman-ı + +berîne urûc etseseler dahi pençe-i kahr-ı kahramânîden halâs u necât mutasavver + +olmamağla, ızhâr-ı telâş idüp ikişer üçer miyân-ı meydânda hareket-i mezbûhâneye + +başladılar. Ammâ mezbûrların cümlesi mâye-i hamîr-i şerr ü fesâd olan eşkıyâ-yı bed +nihâddan olup, izâleleri lâzım olmağla taraf-ı hümâyûnda hil‘atler ilbâsıyla i‘zâz ve + +ayakdaşları gibi iltifât-ı mülûkâne ile ser-efrâz kılınmak bahânesiyle birbiri ardınca + +Bâbüssaâde’den içerüye alınup, birer hil‘at giydirildikten sonra Halil Ağa ile gelen + +dilâverler ve Enderûn-ı Hümâyûn ağaları ve zümre-i Bostâniyân’ın bir mikdârı müsellah + +u müheyyâ olmalarıyla yeniçeri ağası hazretlerinin emirleriyle anlar dahi tîğ-ı kahr ile + +sîne-çâk ve Bâb-ı Hümâyûn sedd itdirilüp, Ortakapu’dan taşra sarây meydânında haseki + +ve bayrakdarlarından mevcûd bulunan birkaç nefer küştenî-i bî-nûr u fer dahi + +bostancıbaşı ağa habsine irsâl ile safr-ı zâyid vücûdlarından defter-i eyyâm-ı pâk + +kılındığı gibi on sekiz nefer-i eşkıyânın mu‘teberlerinin lâşeleri Bâb-ı Hümâyûn + +karşusındaki çeşmenin önüne ilkā olunup, cesed-i düzâhü’l-hadleri galtîde-i hâk-i hân + +ve mezbûrların itlâfı u i‘dâmları hengâmında serdengeçtiyân ve rü’esâ-yı eşkıyâdan biri + +Arz Odası pîşgâhında bîm-i cân ile tabanca boşaltmağın ve taşradan tabanca sadâsını + +istima‘ iden bakıyye-i kavm-i mel‘anete hâl-i hem-hâllerinden haber-i mânevî mün‘akis + +ve her biri sadede icmâlen henüz vâkıf olmağla birbirine, “ne durursun, iş işden geçdi, + +V’de “on …..nefer”, Sâmî’de “on nefer” ve A’da “on beş nefer” şeklinde. +Sâmî ve H’de “bırakdırılıp” + + +----- + + + +kaçalım, kendü başımız tedârükin görelüm!” deyü, kimi Bâb-ı vasat ve kimi Ahûr-ı + +hâssa ve kimi dahi dolap kapularına ilticâ idüp cümlesi mesdûd olmağla rehâ-yâb olmak + +mümkin olmadığı müteyakkın oldukda, zarûrî tebdîl-i sûret ve tagyîr-i hey’et üslûbuna + +sâlik ve omuzlarında olan âlât u eslihâların kimi köşelere ilkā ve kimi sürâh-ı müsterâha + +sokup ve kimi emâkîn-i hâliyeye bıragup, ziyâde vehm ü hırâslarından durup oturmağa + +kudretleri olmayup matbahlara ve Helvâhâne’ye firârları vezîria‘zam hazretlerinin gûş +zedi olmağın, emr-i tahsîllerin Serkilârî Halil Ağa’nın uhde-i ihtimâmına havâle itmeğin + +mübâşeretleriyle tekrâr üç nefer mikdârı dahi ahz ve bostancıbaşı habsine teslîm + +olundu. **����ا� ا���� ا����ن** Müdebbirân-ı devletin sevk u ihtiyârları ile rü’esâ-yı + +eşkıyânın katl u i‘dâm olunduklarını muhbir ve ba‘zı hâşeratın bîhûde kelimâtı ile + +dükkânların kapanmasına rızâ-yı hümâyûnları olmadığını müş‘ir üç kıt‘a hatt-ı şerîf + +tahrîr buyurup, birini Büyük Mîrâhûr Mustafa Bey ile Atîk ve Cedîd yeniçeri odalarına + +ve birini dahi bostancılar odabaşısı ile Bezzâzistan ve Sarrâchâne’ye irsâl buyurmuşlar, + +sûkî ve sipâhî ve ahâlî-i İstanbul’un sepîd ü siyâhı eşkıyâ-yı mezbûrenin mâl u + +ıyâllerine ta‘arruzlarından muztarib ve bir an mukaddem gazâb-ı İlâhî’ye mazhar + +olmalarına bin cân ile tâlib ü müterakkıblar iken, bu hâleti gûş itdikleri gibi edâ-yı + +secde-i şükr-i Hüdâ ve “bâ‘is-i âsâyiş-i halk-ı cihân olan pâdişâh-ı âlem-penâh + +hazretlerinin hem-vâre bed-hâh-ı devletleri hûr u zâd olsun” deyü du‘â birle ref‘-i sadâ + +itdikleri peyâmı vürûd eyledi. + +Bu esnâda Muhsinzâde Abdullah Paşa’ya yeniçeri ağalığı ve Cânım Hoca Mehmed + +Paşa’ya deryâ kapudanlığı ve Pehlivân Halil Ağa’ya kılıcı ekmeği olmak üzre kul + +kethüdâlığı ve sâir ocakların ağalarına mukarrer hil‘atleri ilbâs ve yedlerine bir hatt-ı + +hümâyûn-ı mülâtefet-meşhûn i‘tâ buyur-dulular ki bi-ibâreten naklolunur. + +**Sûret-i Hatt-ı Şerîf** + +“Siz ki dergâh-ı mu‘allâm yeniçerileri, çorbacıları, ağaları ve odabaşılar ve eskiler ve + +bayrakdarlar ve zâbitân ve neferât kullarımsız. Sizi selâm-ı meserret-peyâm-ı + +mülûkânem ile taltîf iderim, berhûrdâr olasız. Ecdâd-ı ‘izâmım zamân-ı sa‘âdet +iktirânlarında bu Devlet-i Aliyye’de niçe gûne hidmetiniz sebkāt eyledikden mâ‘adâ, + +Bu bölüm Sâmî’de yok. H+ V’de sayı yeri boş, A’da “on üç nefer” şeklinde. +Melik ve Mennân olan Allâh’a hamd ile. +Sâmî’de başlık küçük değişiklikle ve metin aynen mevcut. + + +----- + + + +husûsâ bu def‘a cülûs-ı hümâyûn-ı meymenet-makrûnumda azîm hidmetünüz zuhûra + +gelmekle du‘â-yı hayr-ı pâdişâhâneme mazhar olmuşsuzdur. Nân u nemekim size halâl + +olsun. İmdi taraf-ı hümâyûn-ı mülûkânemden nasb olan ağanıza kemâ-yenbagî itâ‘at ve + +ocağımızın kānûn-ı kadîmine ri‘âyet idüp, ulü’l-emre imtisâl ile âlemleri yoktan var + +iden Allâhü azîmü’ş-şânın ve peygamber-i âhirü’z-zamânın emrini yerine getüresiz. Ve + +erâzil ü eşkıyâ makūlelerini içlerinize kabûl itmeyüp, merkez-i itâ‘at ve ubûdiyyette + +sâbit-kadem olasız. Cümlenizi cenâb-ı Hakk’a emânet eyledim” + +Zümre-i eşkıyânın iltizâm u ibrâmlarile hılâf-ı resm ü kānûn İstanbul kādısı olmağla + +kâffe-i erbâb-ı tarîkı ciger-hûn iden menfûr-ı kulûb-ı âşinâ vü bîgâne Deli İbrâhim + +didikleri cerrâr u zarrâr dîvâneyi huzûr-ı hümâyûnlarından Bostancılar Odası’na irsâl ü + +ib‘âd ve Anadolu pâyesiyle İstanbul ma‘zûllerinin akdemi iken Zülâlî Efendi’nin + +mecrûh-ı gaddâre-i gadri olan Mirzâzâde Mehmed Sâlim Efendi mağdûriyyetlerini + +nâzikâne iş‘âr ve hakîkati-hâl taraf-ı hümâyûndan şeyhülislâm efendi hazretlerine suâl + +buyuruldukta, nevbet-i sadâret kendülerinin idiğini ihbâr itdikleri gibi mûmâ-ileyhi + +Anadolu sadâretiyle ve Medîne-i Münevvere’deden ma‘zûl Nuh Efendizâde Bekir + +Efendi’yi mertebelerinin akdemi olmağla İstanbul kazâsı ihsânıyla ber-murâd buyurup + +huzûr-ı hümâyûnlarında semmûr kürkler ilbâs ve ba‘d zümre-i makhûrenin müdebbir-i + +umûrı ve Arnavud tâifesinin mâye-i kuvvet-i kulûb u sudûrı olan Zülâlî Efendi’yi dahi + +kādı-ı dîvânenin yanına îsâle işâretleriyle, hâssaten bu madde içün celb-i du‘â-yı âmme +i nâs buyurdular. Ba‘de müstağrak-ı ni‘âm-ı devlet ve sarây-ı pâdişâhîde terbiyet + +bulmağla hidmet-i devlette kendüsinden kemâl-i sadâkat me’mûl olan Dergâh-ı âlî + +kapucubaşılarından Mîr-i ‘alem Derviş Mehmed Ağa’nın habâset-i cibilliyyesi zâhir ve + +zümre-i eşkıyâ ile ülfet ve ittihâd peydâ idüp, muttalî olduğu esrârı fırka-ı eşrâra + +ihbâr itmekle habâset ve mel‘aneti bâhir olmağın, Bostancıbaşı Ağa’ya “kaldırılması” + +fermân buyurulup, mezbûrlar ile Bostancılar Odası’na refîk ve cem‘iyyet-i rü’esâ-yı + +eşkıyâ tevfîk-i Yezdânî ile tefrîk olundu. + +Sâmî’de “temmet” denilerek Hatt-ı Hümâyun’un bittiği belirtilmiş. + + +----- + + + +**Tevcîh-i Eyâlet-i Halebü’ş-şehbâ bâ-Vezâret be-Kethüdâ-yı Bevvâbân-ı** Şehriyârî + +**Elhâc İbrâhim Ağa** + +Kethüdâ-yı bevvâbân-ı şehriyârî Elhâc İbrâhim Ağa fi’l-asl vezîr-i saîd Köprülüzâde + +sadr-ı şehîd merhûmun kemâl-i dâniş ve isti‘dâdı hasebiyle nazar-kerde ve nevâl-i iltifât + +ü ikbâl ile perverdesi olup, müşârun-ileyh hazretlerinin eyyâm-ı sadâretlerinde iç + +çukadârlığı ile vâlâ i‘tibâr ve ol sadr-ı âlî kadrin kantara-i tîğ-ı a‘dâ-yı dînden hırâman-ı + +riyâz-ı rıdvân olduklarında vüzerâ-yı ‘izâmdan birinin dîvân kitâbeti hidmetiyle evkât +güzâr olup, ba‘de ez-zamân İstanbul’a kudûmlarında ol makūle zât-ı sütûde-sıfâtın + +dâire-i devletten hâricte bulunması lâyık u sezâ-vâr olma-mağla dâhil-i idâd-ı hâcegân-ı + +dîvân ve piyâde mukābelesi ve sâir mansıb-lar ile mazhar-ı nazar-ı re’fet ü ihsân + +kılındıkdan sonra, cevher-fürûş, tab‘-ı reşîd Şehid Ali Paşa’nın mihekk-i tecribe ve + +i‘tibârlarında kālem-‘ayyâr olmağla mîr-i mîrânlık ile kadr u şânını âlî ve bin yüz + +yirmi târih-lerinde Bosna serhaddine nigehbân ve vâli itmiş iken, ken-dülerinin niyâz + +ü iltimâslarına binâen mîr-i mîrânlıkları terkîn ve ancak Nemçe küffârının Bosna + +câniblerine sûikasd ve ızrârı mülâhazası der-kâr olmağ-la, ol serhadd-i azîmin + +takviyyet-i sügûr ve temşiyyet-i kâf-fe-i umûruna bezl-i nakdîne-i hüsn-i tedbîr itmek + +içün, Bosna vâlisi olan velîni‘met-zâdesi Vezîr Nu‘man Paşa merhûma kethüdâ nasb ü + +ta‘yîn olunup, fi’l-hakîka küffâr-ı hâk-sârın ol taraflarda beher-hâl hamle-i gürâzâneleri + +emr-i mukarrer olduğu hasebiyle ��ج وا��� ��� ازو��ع ��ی� آ�د mantûku üzre biraz müddet + +ta‘mîr-i bilâd ve tevfîr-i ecnâda sarf-ı dest-mâye-i himmet ile ����ن�ا��أى ��� ﺵ���� ا + +mefhûmuna ri‘âyet ve mahtûbe-i Dârülcihâd-ı Belgrad bi-kâzaillâhi te‘âlâ kemend-i + +teshîr-i küffâra giriftâr u mübtelâ olmağla asker-i İslâm’ın za‘f-ı kalb ve perîşânlığı dü +bâlâ olduğu esnâda, Nemçe’nin gāyetle mu‘tenâ vü cengâver askerinden Bosna + +memleketini zu‘mlarınca zabt u teshîre nâmzed olan otuz bin nefer düzehî-i sakar +makar mânend-i seyl-i hâyil ve belâ-yı nâzil-i pîrâmen diyâr-ı mezbûra vâsıl + +olduklarında, serhad-nişîn-i mücâhidîn-i dînden ancak birkaç bin kadar ser-bâzân-ı + +Sâmî’de başlık ve küçük değişiklik ve eksikliklerle metin aynen mevcut. +Sâmî’de “….. valisi …. Paşa���nın”, H ve V’de “….. valisi Paşa’nın”, A’da “Silistre valisiPaşa’nın” +şeklinde. +H’de “cevher-fürûş, tab‘-ı reşîd Şehid Ali Paşa’nın mihekk-i tecribe ve i‘tibârlarında kālem-‘ayyâr” +H ve V’de “bin yüz yirmi ….”, A’da “bin yüz yirmi yedi”şeklinde. +Takdirden önce tedbir almak gerek, ki ilacın iyisi hasta olmadan önce kullanılan, yani senin hasta +olmanı önleyendir. +Fikir ve bilgi her zaman cesâretten öndedir. Gerçek cesûr cesâretini fikirle süsler, bilgi ile +desteklenmeyen cesâret yel değirmeni ile savaşmak gibidir. +Sâmî ile H ve V’de “…. bin”, A’da “yirmi bir bin” şeklinde. + + +----- + + + +adû-şikâr ile men ü def‘lerine müsâra‘at ve ber-mûceb-i ����ا���� اﺹ�ق ا���ء �� ا bî-kīl ü + +kāl ceng ü cidâle mübâdaret idüp, tevfîk-i Yezdânî ile yirmi binden mütecâvizini + +endâhte-i hufre-i cahîm itmekle, hümâ-yı memleketi himâyet itdikleri mâ‘lûmü’l-enâm, + +ba‘de vezîr-i müşârun-ileyh hazretleri âzim-i gül-geşt-i darü’n-na‘îm olduklarından + +sonra, biraz müddet İzmir’de mukīm oldukları esnâda Mısır vâlisi Mehmed Paşa + +merhûmun niyâz ü recâlarına binâen taraf-ı Devlet’ten kendülerine kethüdâ nasb + +olunup, bir mikdâr zamân diyâr-ı Mısır’da teferru‘un iden ümerânın makdem ü pîş +vâları olan Çerkes Mehmed Bey nâm hâin-i nâ-kesin kemâl-i tasallut u istiklâli + +hasebiyle diyâr-ı Mısır’ın ahvâli tedbîr-i vükelâ-yı Devlet-i Aliyye ile ıslâh-pezîr + +olmayacak mertebe berhemzede-i ihtilâl olmuş iken, hâin-i mezbûr ve hevâdârı olan bir + +niçe müfsid ü makhûrun ahlât-ı fâside-i vücûd-ı bed-bûdlarından meşîme-i Ümmü’d +dünyâyı tenkîh ü tasfîyede tedâbîr-i hakîmâneleri pesendîde-i havâss u avâm + +olduğundan mâ‘adâ, vezîr-i müşârun-ileyh hazretlerinin Cidde’de ihrâm-pesend-i + +tavâf-ı beytü’l-ma‘mûr olduklarından sonra, Mısır vâlisi Vezîr Köprülüzâde Abdullah + +Paşa’ya kethüdâ nasb olunmuşlar iken ���� �����ا muktezâsınca ba‘zı havene-i ümerâ-i + +vülât-ı Mısır haklarında âdetleri olan tenzîl husûsunu mûmâ-ileyh hakkında dahi icrâ + +itmeleriyle, fi’l-hakîka kadr ü şânlarını terfî‘-i a‘lâ itdiklerinde, iktizâ-i hikmet-i + +Rabbü’l-izzet ile Âsitâne-i sa‘âdet’e da‘vet olunup cülûs-ı meymenet-me’nûs-ı pâdişâhî + +vukū‘undan sonra Âsitâne-i Sa‘âdet’e vusûlleri mahz-ı sa‘âdet ve tûfân-ı fitne vü + +fesâdın cûş u tuğyânı zamânında mânend-i Hızır ferah-kadem-i kudûmları kulûb-ı hayr +endîşân-ı devlete mâye-i cem‘iyyet olup, ancak Âsitâne-i Sa‘âdet’te tekevvün iden + +haşerât-ı mûziyyenin dahi i‘dâm u tedmîrleri husûsunda ikdâm u tedbîrlerinde gāyet + +isâbete muvaffak olmaları maşrık-ı envâr-ı ilhâm olan zamîr-i şehriyâr-ı enâmda vücûh + +ile sezâvâr oldukları hil‘at-i vâlâ-menzilet-i vezâret ile teşrîfleri cây-gîr olmağın, Hatt-ı + +Hümâyûn ile ihsân-ı vezâret ve mâh-ı cumâde’l-âhirenin on yedinci perşembe günü + +Sadrıa‘zam Mehmed Paşa’nın huzûrunda Halebü’ş-şehbâ eyâleti ile Bağdâd tarafında + +seferde bulunmak üzre ilbâs-ı hil‘at kılındı. + +**Sadrıa‘zam Şuden-i Elhâc İbrâhim Paşa Vâli-i Halebü’ş-Şehbâ** + +Ânifen nakş-ı perniyân-ı sahîfe-i beyân kılındığı minvâl üzre bünyân-ı izz ü şânı rütbe-i + +vâlâ-yı vezâret ile ma‘mûr ve Halebü’ş-şehbâ eyâleti ile Bağdâd ser‘askeri ma‘iyyetine + +Gerçekleri açıklığa kavuşturmada kılıç bazen kitaplardan önde gelir. +Hâin ancak korkaktır, hâinler korkak olur. +Sâmî’de başlık aynı, metinde değişiklik ve ilâveler mevcut. + + +----- + + + +me’mûr olan vezîr-i Âsaf-nazîr İbrâhim Paşa hazretlerinin Âsitâne-i sa‘âdet’te meks ü + +ârâmını Sadrıa‘zam Mehmed Paşa hazretleri istiskāl ve bir ân mukaddem savb-ı + +me’mûra atf-ı inân itmeleri içün tazyîk ü isti‘câl itmesi hasebiyle, müşârun-ileyh + +hazretleri Üsküdâr’a geçüp cânib-i Haleb’e pâ-der-rikâb-ı azîmet ve hayr-hâhân-ı + +Devlet-i pâdişâhî olan havass u ulemâ vü avâm iktizâ-yı vakt ü hâl ile mesned-i vekâlet +i mutlakāya terfi‘ birle iclâl olunup, müddet-i ömri Sarây-ı Hümâyûn’da geçmekle etrâf + +u aknâfın ahvâlinden bî-haber ve evzâ‘ u etvâr-ı şütür-gürbe vü nâdir-berâber Mehmed + +Paşa gibi nâdîde-kârın henüz geştî-i tûfân-zede-i devletin lenger-endâz-ı âsâyiş + +olmadığı zamânda makām-ı vezâret-i kübrâda kalup, müşârun-ileyh hazretleri gibi germ + +ü serd-keşîde ve şîrîn ü telh-çeşîde müdebbir ve gayûr bir vezîr-i sâhib-i tedbîr ü + +vakūrun bir eyâlet ile hidmet-i pâdişâhîden dûr olmasına müteessif ve ser-be-zânû-yı + +hayret iken, pâdişâh-ı kerâmet-penâh ve şehinşâh-ı müeyyed min-indillâh halledellâh ve + +ebkāhu cenâb-ı şevket-meâbları husûs-ı mezbûra mülhem ve vezîr-i müşârun-ileyh + +hazretlerinin kapucular kethüdâlığı hidmetiyle şeref-yâb iken evzâ u etvâr ve reftâr u + +güftârlarından ne makūle hidmetlerinde istihdâmına liyâkātlerini bilâ-vâsıta müşâhede + +ve mu‘âyene buyurup, derûn-ı ilhâm-meşhûnlarında vekâlet-i mutlakā ile ser-efrâz + +buyurmak musammem olmağla, mâh-ı recebü’l-ferdin on üçüncü yevm-i düşembihde + +ba‘de ez-zuhûr biniş ile Soğukçeşme’yi şeref-bahş-ı iclâl ve hem kevkebe-i mihr-i + +azamet ü celâl buyurdukda, Vezîriâzam Mehmed Paşa kulları rikâb-ı hümâyûn-ı + +necâbet-meşhûn-ı hazret-i cihândârîye rûmâl-i ubûdiyyete azîmet üzre iken, andan + +mukaddem şehriyâr-ı bülend-iktidâr hazretleri hatt-ı hümâyûn-ı itâ‘at-makrûn ile + +kozbekçi kulların henüz vâli-i Halebü’ş-şehbâ olan İbrâhim Paşa kullarına irsâl u da‘vet + +ve sadr-ı âlî hazretleri mukaddemce gelüp bir mikdâr âhar mahalde meks ü tevkīf + +olunmak esnâsında Silâhdâr Ya‘kûb Ağa vesâtetiyle emânet-i kübrâ-yı saltanat ve + +vedî‘a-yı uzmâ-yı hilâfet olan mühr-i sadâreti ahz ve huzûr-ı hümâyûna arz olunup + +müşârun-ileyh İbrâhim Paşa kulları dahi med‘uvven gelmiş bulunmağla, teslîm-i Mühr-i + +Hümâyûn ile vezâret-i uzmâ teşrîfi içün serâsere kaplu bir ferve-i semmûr-ı girân-bahâ + +ilbâs ve kānûn-ı kadîm üzre cümle ocak takımı solak ve peykân-ı Hümâyûn ile pîşgâh-ı + +kasr-ı mezbûrdan Paşakapu’suna sâye-endâz-ı Âsafâne ve ubûr-ı necâbet-mevfûru + +pâdişâh-ı ma‘delet-mahsûrun nigâh u manzûr-ı iltifât-ı şehriyârîleri oldukda, vezîr-i + +ma‘zûl müşârun-ileyh dahi bağçe-i hâssa içinde Üsküdâr’da vâki Kasr-ı Şeref-âbad + +H’de “âsâyiş-i dâmen” + + +----- + + + +mahalline irsâl ve Bağdâd ser‘askerinin ma‘iyyetinde bulunmak şartıyla ‘ıcâleten + +hareket itmek üzre Halebü’ş-şehbâ eyâleti ile tekrîm buyuruldu. + +**Cem‘iyyet-i Erbâb-ı Şakāvet der-Meydân-ı Lahm ve Def‘-i Fitne-i Îşân** + +Mukaddemâ tafsîl ü beyân olunduğu üzre eş‘âl-i nâire-i fesâda dâmen-der-miyân olan + +eşkıyânın rüesâsı olacak nekebât-ı bî-ser ü sâmânın hâr-ı merdüm-âzâr-ı vücûd-ı bed +bûdları dâmen-i şemşîr-i hüsrev-i cihângîr ile pîrâmen-i gülşen-sarây-ı saltanattan izâle + +vü tathîr olundukda, şehriyâr-ı enâm ve tacdâr-ı Behrâm-gulâm cenâbları ����ا���� زآ�ة ا + +mazmûnuyla hareket ve âsâr-ı gubâr-ı fitnede mezbûrlar ile hem-pâ olanların sezâvâr + +oldukları cezâlarını afv ile derûnlarına ilkā-yı emniyyet buyurmuşlar iken, ol zümre-i + +bâgiye husûsâ kemâl-i şakāvet ü mel‘anet ile her diyârda şöhret-şiâr olup, fitne-i + +sâbıkada mâye-i hamîr-i fesâd olan Arnavud ve Lâz tâ’ifesinden niçe keştî-i vâcibü’l +izâlenin habâset-i cibilliyyelerinden mâ‘adâ, ekseri müdebbir ü derbeder iken vak‘a + +esnâsında nihâde-i cilbâb-ı intihâb itdikleri nukūd-ı eşyâ-yı nâ-ma‘dûd yanlarına + +kalmakla, lezzet-i hân-ı yağmâ derûnlarında cây-gîr ve ba‘zı mülâhaza ile nehb ü gārette + +mezbûrlara müşâreket itmeyen sâde-dilân-ı erbâb-ı nekbete dahi, merkūmların tertîb-i + +cezâlarında vâki olan afv ü tegāfül hasebiyle bir fitne-i hâbîde îkāzı sevdâsı nakş-ı + +süveydâ-yı zamîrleri olmuş idi. Lâkin cülûs-ı meymenet-me’nûs-ı pâdişâhî akabinde + +ocakların ağaları bulunan erbâb-ı fitne vü vegānın dilhâhları üzre, tahrîr itdirdikleri + +defterleri mûcibince niçe bin ism-i bî-müsemmânın neferleri olmak üzre cülûs bahşişi + +ve ikişer kıst mevâcibleri ba‘de kābil-i ramazânda iki kıst mevâcibleri dahi ihsân + +buyurulmağla, sûretâ bahâne-i cem‘iyyet olacak bir hâlet mutasavver değil iken, zikr + +olunan tâ’ife-i fesad-âyîn vak‘a-i sâbıkada ağalarından katl olunan havene-i devlet ü dîn + +ve serdengeçti ağalarından birkaç nefer-i la‘înin kanlarını da‘vâ itmeyi miyânlarında + +vesîle-i ref‘-i livâ-yı tuğyan, ve’l-iyâzen billâhi te‘âlâ kâffe-i ulemâ ve erkân-ı devlet ve + +erbâb-ı ticâretden olan ashâb-ı servetin kendülerini katl ü ıyâl ve emvâllerini nehb ü + +istirkāk ve Bezzâzistan ve cevâmi‘-i selâtînde olan emvâli bi’l-cümle gāret itmek kasd-ı + +fâsidiyle akd-i peymân eyleyüp, zu‘mlarınca temhîd-i esâs-ı fitne vü fesâd ve hakîkat-ı + +hâlde müstehıkk oldukları cezânın illet-i tâmmesini i‘dâd eylediler. + +Sâmî’de başlık ve küçük değişikliklerle metin aynen mevcut. +Afv etmek zafer kazananın şânındandır ve zâferin zekâtı ancak afv etmekle ödenebilir. +H’de “+sermâye-i” +H’de sadece “müsemmânın” şeklinde. + + +----- + + + +Pes sadrıa‘zam-ı Eflâtun-fıtrat hazretleri evzâ-‘ı âlem ve [e]tbâ‘-ı envâ‘-ı benî + +Âdem’den habîr bir zât-ı Aristo-nazîr olmağla, tâ’ife-i mezbûrenin her ne kadar dâire-i + +edebden hâric hareketleri sûret-i zâhirde iktizâ ider hâlet yok ise dahi, hubs-i nihâd u + +fesâd-ı mâder-zâdlarına binâen mezbûrlar hakkında ���ا���م ��ء ا müfâdına ri‘âyet ve + +ef‘âl ü akvâllerine tahsîl-i vukūf içün, şehrin her tarafına âdemler ta‘yîni ile humâ-yı + +devleti himâyet buyururlar iken, mâh-ı mezbûrun on sekinci yekşenbih gicesi tâ’ife-i + +mezbûrenin ref‘-i livâ-yı şakāvet ve yine akd-i cem‘iyyet itmeğe tasmîmleri + +haberi sâmi‘a-i râhat ü âsâyişlerini tahdîş idicek, ba‘de’l-ışâ Yeniçeri ağası Abdullah + +Paşa ve Kul kethüdâsı Halil Ağa ve Cebecibaşı Abdullah Ağa’yı huzûr-ı Âsafâne’lerine + +da‘vet buyurup bu husûsu der-miyân itdiklerinde, mezbûrların bu maddeden bil +külliyye gaflet ve zâhir-i hâle nazar ile ocaklardan bilâ-mûceb bu makūle hareket-i + +şenî‘a zuhûrundan kemâl-i emniyyetleri müte‘ayyin olıcak, cümlesini ol gice gaflet ve + +âsâyişten men ü tahzîr ve konaklarına vardıkları gibi bilâ-te’hîr kola binüp dahve-i + +kübrâ zamânına değin, şehrin her tarafından geşt ü güzâr eylemeyi fermân ile def‘-i + +fitne vü fesâda tedbîr eylediler. Lâkin bu mertebe tenbîh ü îkāzdan sonra, yeniçeri ağası + +kapuya vardığında rubûde-i hâb-ı gaflet ve gunûde-i pister-i râhat olup, kul kethüdâsı + +mukaddemâ Sarây-ı Hümâyûn’da i‘dâm-ı eşkıyâ-yı bed-fi‘âle tasaddî iden ricâle pîş-i + +kadem olmağla, meydânda olan erbâb-ı tuğyânın cümlesi kendüye düşmen-i cân + +idiğinden mütefekkir ü hirâsân olduğu hasebiyle birinci odaya varup, zâbit ü + +ihtiyârlarıyla bu husûsâ dair güft ü şenîd ve bağy u tuğyânın vehâmet-i âkıbetinden + +neferâtını men ü tehdîde meşgūl iken, galeyân-ı dîk-i fitne vü fesâda tahrîk-i dâmen-i + +ittihâd iden evbâş ve Arnavud ya‘ni hammâm u dükkânlarda sâkin ü mutavattın olan + +Arnavud melâ‘îni ittifâkları üzre üçer beşer Süleymâniye Câmi‘i sâhasına her taraftan + +kudûm ve sâ‘at yedi buçukta iken iki yüz mikdârı murdâr, Ağakapusu’na silâh u + +bisâtlarıyla hücûm idüp, kârhânelilerin ekseri ile yek-dil ü hemşehrî olmağla, + +duhûllerine mümâna‘at değil, belki evvel hânegî düşmenler fesâdlarına i‘ânet eylediler. + +Yeniçeri Ağası Abdullah Paşa mezbûrların kapuyu basıp üzerine hücûmlarını göricek, + +hezâr zahmet ile ellerinden pazusına isâbet iden kurşun zahmı ile tahlîs-i cân idüp, ard + +kapudan firâr ve zikr olunan eşkıyâ müşârun-ileyhin hazînesinde bulunan nukūd u + +eşyâyı bilcümle gāret ve nihâde-i ceyb ü kenâr itdiklerinden sonra, Cebehâne’ye varup + +anlarun dahi kendüleri ile müşâreketini murâd ve hâh u nâ-hâh bir iki kazganlarını + +çıkartmak ile anlar ile dahi tahsîl-i ittihâd eyleyüp, bu esnâda niçe hazele-i bî-nevâ + +Gerçeği öğrenmeden bir meseleyi kesip atmak, acele kanaat getirerek kesin konuşmak sû-î zandır. + + +----- + + + +Sipâh ve Batbâzârı ve Vezneciler’de vâfir dükkânları kırup, içinde bulunan eslihâ vü + +edevât ve sâir eşya vü melbûsâtı târâc ü yağmâ eylediklerinden sonra, münbit-i şecere-i + +fitne olan Et Meydânı’na varup, yine âgāz-ı ictimâ ve odaların kazganlarını ve + +çadırlarını çıkarmak esnâsında Allâh Allâh sadâsını heft-gân-ı etrâf-ı şehre isma‘ + +eylediler. + +Pes vakt-i fecirde ma‘zûl ü mansûb sudûr u ulemâ vü a‘yân-ı mevâlî Sarây-ı + +Hümâyûn’a da‘vet olunup, sadrıa‘zam hazretleri bizzât Cebe-hâne’ye hareket ve kulûb-ı + +sagîr ü kebîr belki sahra-i summâda nakş-pezîr olıcak kelimât-ı mufîde ve tenbîhât-ı + +ekîde ile rızâ-yı sa‘âdet-iktizâ-yı pâdişâhîden hâric bir hatve hareket itmemeleri bâbında + +iktizâ-yı hâle göre hakîmâne ve hâkimâne nush u pend ve kemend-i hüsn-i tedbîri + +cümlesine gerden-i bend itdiklerinden sonra Sarây-ı Hümâyûn’a varup, zümre-i + +mezbûrenin şer‘î ve kānûnî sözleri olmayup fesad-ı niyyetleri ma‘lûm ve bâ‘is-i + +cem‘iyyetlerinden su’âl ü cevâb izâ‘at-ı vaktden gayri izdiyâd-ı cem‘iyyetlerine bâdî + +olacağı meczûm iken, Sarây-ı Hümâyûn’da hazır bulunan ba‘zı ricâl-i devlet kusûr-ı + +mülâhazalarından nâşî, mezbûrların bâ‘is-i cem‘iyyetleri taraf-ı pâdişâhîden istihbâr ve + +cevâbları vürûduna değin tevakkuf u intizâr kılınmak tarafını tercîh ü ihtiyâr + +itdikleri gûş-g��zârları olıcak, sadrıa‘zam hazretleri mezbûrların bağy u tuğyanları + +mahall-i reyb ü gümân olmamağla hemân Sancağ-ı Şerîf ihrâc ve üzerlerine bilâ +tevakkuf varılup cem‘iyyetlerini perîşân eylemek lâzım idiğini beyân ve pâdişâh-ı gayûr + +��� ا� ��� ��� ا��ه�ر cenâb-ı şevket-me‘abları ve huzûr-ı hümâyûnlarında bulunan + +hayırhâhân-ı ricâl-i devlet dahi re’y-i rezînlerini istihsân itmeleriyle, hemen Sancağ-ı + +Şerîf’i çıkarup Sarây-ı Hümâyûn’da mevcûd bulunan huddâm-ı devlet ve cebeci ve + +teberdâr ve bostancılar ile dahve-i kübrâda Sarây-ı Hümâyûn’dan hareket ve avn-i Bârî + +ile cem‘iyyetlerini tefrika azîmet eylediler. Ve sûkî vü sipâh yine âvâze-i şûr u + +gavgādan ve fitne-i hâbîdenin bîdâr olduğundan habîr ü âgâh olıcak, encâm-ı kâr neye + +müncer olacağından mütehayyir ve tedbîr-i def‘lerinde terâhî vü te’hîr olunur ise + +evvelki vak‘adan ziyâde mel‘anetleri zuhûr ideceğini mütefekkirler iken Sancağ-ı Şerîf + +ihrâc olunduğu haberi münâdîlerden gûş-güzârları olduğu gibi, ���ر��ی� آ����ر ه��س + +������ mefhûmu üzre fitne-i sâbıkadan mutazzarrır ve askerî tâ’ifesinden olan erbâb-ı + +Allâh onu zaman sona erene kadar ebedî kılsın. +Kişi kendi kıymeti kadar mihnete giriftâr olur, mihnet ve zahmet her işin ve kişinin kendi ağırlığı ile +doğru orantılıdır. + + +----- + + + +‘ırz u diyânet ve kâffe-i ashâb-ı kesb ü ticâret, ol tâ’ife-i fitne-engîzden müteneffir + +olmalarıyla ahâlî-i şehrin ekseri dest-res oldukları âletler ile Sarây-ı Hümâyûn semtine + +seyl gibi sür‘atle revân ve Sancağ-ı Şerîf yanında bulunmağa şitâbân oldular. + +Sadrıa‘zam hazretleri Livâ-yı Hadrâ-yı Resûl-i Kibriyâ ile Dîvânyolu’ndan Sultân + +Bayezid Câmi‘-i şerîfi kurbunda Okçularbaşı’na vardıklarında bir bayrak ile yüz elli + +nefer mikdârı şakıyy-i bed-kirdâr sancağ-ı Resûl-i muhtâr sâyesinde bulunan ümmet-i + +Muhammed’e seng-i râh olmak mülâhazasıyla mukābele ve içlerinde Zeynelan nâm + +la‘în-i bî-dîn Sancağ-ı Şerîf’e kurşun atup âgāz-ı mukātele itdiklerini göricek, gediklü + +zu‘amâdan Kayın Ahmed Ağa ve sadrıa‘zam hazretlerinin huddâmlarından birkaç + +nefer-i dilîr-i şehbâz zümre-i mezbûrenin birkaçını ol mahalde katl ile gazâ sevâbını + +ihrâz itdikleri gibi, bâkileri çâre-cûy-ı tahlîs-i cân ve her biri bir cânibe girîbân u perîşân + +oldular. Pes ol mahalden Et Meydânı’na azîmet olunup, meydân kapusuna vardıkda + +zu‘mlarınca duhûle sedd-i bâb[ı] mümâna‘ât itmek hayâlinde olan birkaç nefer-i ehl-i + +nekbet-i tâb-âver mukāvemet olamayup, şüc‘ân-ı fârisândan mezbûr Kayın Ahmed Ağa + +ve Deli Ömer Ağa ba‘zı dilâverler ile ve İskemleci Mustafa Ağa cümleden evvel + +meydâna dâhil ve seyl-i deryâ-cûş-ı sipâh-ı pâdişâhî karârgâhlarına vâsıl olduğunu + +göricek, ol tâ’ife-i hâifeden meydânda bulunan erbâb-ı tuğyânın ekseri Tâlimhâne + +Kapusu’ndan firâr u hurûc, niçeleri hufre-i gûrlarından nümûdâr olan birer tengnâya + +duhûl ü vülûc idüp firâra kudret-i reftârı olmayan birkaç neferin miyân-ı meydân-ı + +merkūmda kelleleri perrân ve şemşîr-i kahr-ı kahramânîden necât bulmak hayâl-i + +muhâli ile gürîzân olanlardan kırk elli nefer küştenînin esvâk-ı şehirde hûn-ı fâsidleri + +rîzân kılındı. Derhâl cem‘iyyet-i eşkıyâ perîşan ve meydân-ı mübâhâttâ + + +���� ����� دی dâvâsıyla gerden-ifrâz-ı bağy u tuğyân olan nekebâtın kem-nâm u bî-nişân + +olduğu haberi ma‘rûz-ı pâye-i taht-ı şehinşâh-ı fîrûz-baht olıcak, kelle getüren serbâzları + +kazâ-i ihsân-ı mülûkâneleri ile hoş-hâl ve sadrıa‘zam hazretleri ve yanlarında bulunup + +itfâ-yı nâire-i fitne husûsun-da hidmette bulunan kullarına du‘â ve kendülerinden ızhâr-ı + +kemâl-i rızâyı müş‘ir hatt-ı hümâyûn-ı nevâziş-makrûnları ile iclâl buyurmaları ile + +odabaşı ve zâbitân ve ihtiyârlar muvâcehesinde kırâ‘at ve mefhûm-ı münîfi cümlesine + +işâ‘at olundukdan sonra, cümlesi du‘â-yı Devlet-i pâdişâhîyi tekrâr ve ocaklarına bâ‘is-i + +luhûk-ı şeyn ü âr olan bed-kârlara sâhib çıkmak değil ahz ve ağalarına teslîm itmeyi + +Yazmalarda _“……….. ağa”_ şeklinde boş bırakılan yer basmada “ba‘zı dilâverler ” şeklinde +doldurulmuş. +En büyük benim, ben varım sadece, başkası yok. + + +----- + + + +ta‘ahhüd ü ihtiyâr itdiklerinden, sadrıa‘zam hazretleri Sancağ-ı Şerîf’i alup yeniçeri + +ağası ve cebecibaşı ile Sarây-ı Hümâyûn’a revân ve avâtıf-ı aliyye-i husrevânîden + +semmûr hil‘at ilbâsıyla mazhar-ı nevâziş ü ihsân buyurulup, şeyhülislâm efendi + +hazretleri dahi vak‘a zuhûrunu istimâ‘ itdikleri gibi bîm-i cân ile gürîzân oldukları + +mahalden Sarây-ı Hümâyûn’a destâr-ı şebâne ve katîbî yenli sincâp kürk ile + +gelmeleriyle semmûr kürk ilbâsıyla mübeccel ü mesrûr buyuruldu. + +Bu def‘a belâ-yı âteş-i fitnenin zuhûr u işti‘âli evvelki vak‘adan hezâr mertebe füzûn-ter + +ü bâlâ ve darü’l-mülk-i İstanbul’un bi’t-temâm besâtîn ü hammâmlarına ervâh-ı habîse + +gibi müstevlî olup, mecmû‘-ı ahâlî-i şehrin bî-şübhe öşri miktârı olan kefere-i müslim +nümâ Arnavud tâ’ifesinin bilcümle bu maddede sâk u vâhid üzre kıyâmları âşikâr + +olmağla, keyfiyyet-i def ü ref‘leri hayret-engîz-i ukalâ iken sadrıa‘zam hazretlerinin bî +tevakkuf u ârâm şemşîr-i cihân-gîr-i celâdet ile tefrîk-i şirâze-i eczâ-yı cem‘iyyetlerine + +ikdâmları bâ‘is-i devâm-ı Devlet-i Osmânî ve bâdî-i nizâm-ı saltanat-ı cihân-bânî + +olduğu bî-reyb ü gümân ve kendüleri hakkında müceddid-i nizâm-ı devlet olmak + +i‘tikâdında olan sıgār u kibârın cümlesine yakînen müzekkir ma‘nâ-yı ��� ا���� آ�����ن + +olup ol rûz-ı fîrûz kâffe-i ahâlî-i şehr ü diyâra mânend-i ıyd-i ekber ü nevrûz oldu. ًﺡ��ا + +وا����� رب ا�������آ���اً دا���ً + +**Azl ü Nefy-i Emîn-i Defter Abdullah Efendi ve Ruznâmçe-i evvel Mehmed** + +**Efendi** + +Defter emîni Ramazân Efendizâde Abdullah Efendi ve Büyük rûznameci Yirmisekiz + +Çelebi dimekle şehîr Mehmed Efendi’nin a‘yân u ricâl-i devletten iken hevâ-perestâne + +cünbüş ü hıffet husûsâ iklîm-i mısr-ı Kāhire’de İsmail Bey ve Çerkes Bey’in cânib-i + +mîrîden zabtı iktizâ iden emlâk ü eşyâlarını fürûhta me’mûr olduklarında, mugāyir-i + +nâmûs-ı devlet niçe nâ-ma‘kūl vaz‘ u hareketleri sem‘-i hümâyûn-ı şehinşâh-ı rub‘ +meskûna vâsıl olmağın, mâh-ı şevvâlin on birinci günü ikisi dahi Lefkoşe Cezîresi’ne + +nefy ü tagrîb ile te’dîb ve defter emâneti ile erkân-ı Devlet-i Aliyye’den sâbıkā + +H’de “+sonra” +Bir mesele hakkında başka kanallardan bilgi edinmek onu görmek kadar etkili değildir. Bir olayı haber +vermek, onu görmek-göstermek kadar etkili değildir. +Hamd ve şükür âlemlerin rabbi Allâh’adır. Uygun bulup verdiği, uygun görmeyip vermediği her şey +için daimâ ve bol bol hamd ve şükr ederiz ona. +Sâmî’de başlık ve metin aynen mevcut. +Sâmî’de “mâh-ı şa‘banın” şeklinde. + + +----- + + + +Reîsülküttâb olan Mehmed Efendi ve Büyük rûznâmçe ile iki üç def‘a riyâset-i küttâb + +ile kâm-yâb olan Süleyman Efendi tevkīr ü tevhîb olundu. + +**Nefy-i Feyzullah Efendi ve Râşid Efendi** + +Rumeli sadâretinden ma‘zûl Feyzullah Efendi ve sâbıkā İstanbul kādısı Mehmed Râşid + +Efendi’nin muktezâ-yı makāmlarına mugāyir hareket ve sadrıa‘zam müteveffâ + +İbrâhim Paşa ve Mehmed Kethüdâ ile kesret-i ülfet ü sohbetleri beyne’l-enâm + +kendülerine bâ‘is-i âlâyiş ü ithâm olmağla, mâh-ı şevvâlin yirmi birinci günü ikisi dahi + +sarây-ı Âsafîye da‘vet olunup ol mahalden Feyzullah Efendi Kal‘a-i Sultâniyye’ye ve + +Râşid Efendi Burusa’ya nefy ü iclâ ve bir iki gün mürûrunda Râşid Efendi + +**_Beyit_** + +_Fülk-i dil çıkmadın kenâre dahi_ + +_Rûzgâr attı bir diyâre dahi_ + +_Nesir: mazmûnu üzre Burusa’dan Limni Cezîresi’ne nakl-i raht-ı ikāmet-i me’mûriyyet_ + +ile sefer-i zarûrîye mübtelâ kılındı. + +**Azl-i Pehlivân Halil Ağa Kethüdâ-yı Dûdmân-ı Bektâşiyye ve Sekbanbaşı** + +Kul kethüdâsı olan Halil Ağa bölük çorbacılarından iken mukaddemâ Patrona ve emsâli + +olan eşkıyâ-yı zamânenin katl u i‘dâmlarına teşmîr-i sâ‘id-i ihtimâm itmekle, + +avâtıf-ı şehriyâr-ı çâker-i bî-rûzdan mazhar-ı ihsân-ı celîl ve Yeniçeri Ocağı a‘yânının + +nazargâhları olan kul kethüdâlığı ile tebcîl olunup, hakkında karîn-i zuhûr olan lutf-ı + +amîm ve kerîm-i azîme göre kendüsinden kemâl mertebe teyakkuz u basîret ile hareket + +me’mûl u manzûr iken, murabba‘-nişîn-i mesned-i âsâyiş ü râhat ve neşve-i merd-efgen +i ikbâl ü devlet ile evâsıt-ı şehr-i ramazânda tahrîr olduğu üzre fitne-i nâime bî-dâr + +olunca ser-nihâde-i visâde-i gaflet olmağın, mâh-ı ramazân-ı mübârekin yirmi birinci + +çarşamba günü azl ve Burusa’ya nefy ü iclâ ve kul kethüdâlığı ile ocak ağalarının + +temkîn ü vakār ve kâr-güzârlık ile şöhret-şi‘âr olan a‘yânından Saksoncubaşı İsmail + +Ağa’nın kadr u i‘tibârı dü-bâlâ kılınup gaflet ü rehâvette mezbûr ile müşâreketi olan + +ocak ağalarından sekbanbaşı bulunan Abdurrahman Ağa dahi ma‘zûl ve sekbanbaşılık + +ile mukaddemâ mansıb-ı mezbûrda tahsîl-i nâm u şân iden Nemçe Hasan Ağa ve + +Sâmî’de başlık ve küçük değişikliklerle metin aynen mevcut. +Harput ’da sadece “Râşid Efendi” şeklinde. +Sâmî’de başlık ve metin aynen mevcut. + + +----- + + + +saksoncubaşılık ile mansıb-ı mezbûrdan ma‘zûl bulunan Abdülbâkī Ağa nâil-i me’mûl + +kılındı. + +**Azl-i Ağa-yı Yeniçeriyân Abdullah Paşa ve Nasb-ı Şâhîn Mehmed Paşa ve Tevcîh-i** + +**Adana ve Teftîş-i Anadolu** + +Yeniçeri ağası olan Abdullah Paşalığından azli’nın tedbîr-i tedmîr-i bugāt-ı eşkıyâda + +tesâmuh u gaflet ve muktezâ-yı hâle mugāyir ifrât-ı rehâvet ve şiddet-i mülâyemetinden + +gayri, mansıb-ı mezbûr fi’l-asl Yeniçeri Ocağı ahâlîsinden gayrıya tefvîz oldundukta + +neferâtının zabt u rabtlarında niçe kusûr zuhûr itmesi ma‘lûm ve elsine-i sıgār u kibârda + +mezkûr olmağın, Yeniçeri Ocağı’nda nâm u şânı ma‘rûf ve ağa vekâleti ile İran + +taraflarına me’mûr olduğundan, kemâl-i şecâ‘at ve neferâtının zabt u rabtlarında + +mahâret ile mevsûf olup Adana vâlisi olan Şâhîn Mehmed Paşa Âsitâne-i sa‘âdet’e + +dâ‘vet ve mâh-ı ramazânın yirmi üçüncü cum‘a günü yeniçeri ağalığına ilbâs-ı hil‘at + +olunup, selefi Muhsinzâde Abdullah Paşa Yeniçeri Ağalığı’ndan Adana valiliğine + +Adana eyâletinde mûmâ-ileyhe halef ve birkaç gün mürûrunda Anadolu’nun ba‘zı + +mertebe ihtilâline binâen teftîş hidmeti ile karîn-i ‘izz ü şeref buyuruldu. + +İhsân-ı Vezâret be-Kethüdâ-yı Bevvâbân-ı Şehriyârî Ahmed Bey Nu‘man + +**Paşazâde** + +Kethüdâ-yı bevvâbân-ı şehriyârî Ahmed Bey vezîria‘zam Nu‘man Paşa merhûmun + +mahdûm-ı zî-şânı ve Devlet-i Aliyye’de hânedân-ı vezâret olan Köprülü dûdmânının + +şem‘-i ziyâ-paş u pertev-efşânı olup, tevfîk-i Rabbü’l-ibâd ile âbâ vü ecdâdları gibi + +kendüsinden hidemât-ı celîle-i devlette bulunmak me’mûl ü muntazar bir mîr-i adîmü’n +nazîr olduğundan kat-‘ı nazar, mürâ‘at-ı hukūk-ı kadîme şîme-i müstedîmleri olan + +sadrıa‘zam hazretlerinin nûr-ı dîde ve ferzend-i dil-bendleri mesâbesinde olmağın, hüsn-i + +tedbîrleriyle avâtıf-ı şehriyâr-ı bende-nüvâzdan mazhar-ı nazar-ı i‘zâz ve mâh-ı şevvâlin + +on dördüncü perşembe günü huzûr-ı Âsafî’de kubbe-nişîn olmak üzre, ilbâs-ı hil‘at-ı + +vezâret ile ser-efrâz buyurulup Kapucular kethüdâlığı ile Dergâh-ı âlî kapucubaşılarının + +kudemâsından olup Büyükmîrâhûr vekîli olan Osman Ağa mübtehic ü kâm-revâ kılındı. + +H’de “sekbanbaşılık ile mukaddemâ mansıb-ı mezbûrdan ma‘zûl bulunan Abdülbâki Ağa nâil-i +_me’mûl kılındı” şeklinde._ +Sâmî’de başlık ve metin aynen mevcut. +Sâmî’de başlık ve metin aynen mevcut. + + +----- + + + +**Tevkî‘ Şuden-i Vezîr-i Mükerrem Ahmed Paşa** + +Devlet-i Aliyye’de hidmet-i tevkî‘ bir câh-ı refî‘ ve mansıb-ı menî‘ olup Âsitâne-i + +sa‘âdet’te vüzerâ-yı ‘izâmdan biri bulunduğu hâlde dîvân hâcelerine ihsân olunması + +çendan münâsib ve çesbân olmamağla, karîbü’l-ahdde rütbe-i sâmiye-i vezârete terfî vü + +i‘lâ ve kubbe-nişînlik ile kadr u şânı ** vâlâ kılınan Vezîr Ahmed Paşa hazretleri** + +mâh-ı mezbûrun yirmi üçüncü şenbih günü mevki-i tuğrâ-yı refîü’ş-şân ve me’mûr-ı + +hidmet-i celîle-i tevkî‘ ü nişân kılındı. + +**Azl-i Şeyhülislâm Mirzâzâde Efendi ve Nasb-ı Seyyid Abdullah Efendi** + +Revnak-efzâ-yı makām-ı vâcibü’l-ihtirâm-ı fetvâ olan Mirzâzâde Şeyh Mehmed Efendi + +hazretleri bi’t-tab‘ tahammül-i meşgale-i enâmdan mu‘arraz, husûsâ dîde-i dekāyık +bînlerine gāyetle za‘f ‘ârız olup eşgāl-i âmme ile iştigālden istinkâf ve pey-der-pey ol + +câh-ı mu‘allâ-i pây-gâhtan sa‘âdet-hânelerinde ikāmet itmek üzre istîfâ ve rikâb-ı + +müstetâb-ı pâdişâhîden isti‘tâf itmeleriyle recâları karîn-i kabûl ve Üsküdâr’daki + +sa‘âdet-hânelerinde meks ü ârâm itmek üzre, mâh-ı zilkā‘denin onuncu perşembe günü + +ma‘zûl kılınup, sadr-ı celîl-i kadr-i iftâya bi’l-istihkāk iki def‘a Rumeli sadâretini ihrâz + +ve Başmakcızâde merhûm Ali Efendi hazretlerinin mahdûm-ı pesendîde-i rüsûmları + +olup, hadâset-i sinn ü sâllerinden berü Devlet-i Aliyye’de mahrem-i esrâr ve umûr-ı + +külliyyede müsteşâr olmağla, emsâl-i kirâmları miyânında tahsîl-i kemâl-i imtiyâz iden + +Seyyid Abdullah Efendi hazretleri terfî vü i‘lâ ve birkaç gün mukaddem nakl + +buyurdukları Fındıklı’da vâki Emn-âbâd’a muttasıl mîrî sâhil-sarâydan kozbekçibaşı + +ağa vesâtetiyle huzûr-ı hümâyûna da‘vet buyrulup, ilbâs-ı semmûr ve makām-ı + +mevrûslarının kendülerine ta‘yîni ile sadr-ı vâlâ-kadr-i fetvânın revnak u şânı dü-bâlâ + +kılındı. + +**Azl-i Kapudan-ı deryâ Cânım Hoca ve Nasb-ı Abdi Paşa** + +Kapudan-ı deryâ Cânım Hoca lakabıyla ma‘rûf olan Hacı Mehmed Paşa hadd-i zâtında + +hafîf ü sebük-seyr ve neşv ü nemâsı Cezâyir’de olmağla lisân-ı devlet ve muktezâ-yı + +şân-ı vezâretten bî-haber olup Cezâyir Dayıları vâdîsinde hareket ve iktizâ-yı hâle göre + +cem‘iyyet-gâh-ı erâzil ü esâfil olan kahvehâneler İstanbul ve havâlîsinde bilcümle hatt-ı + +Sâmî’de başlık ve metin aynen mevcut. +Sâmî’de başlık ve metin aynen mevcut. +Harpu ’da “bârigâhtan” şeklinde. +Sâmî’de başlık ve metin aynen mevcut. + + +----- + + + +Hümâyûn ile men‘ u def olunmuş iken, Tersâne’de müceddeden metîn ve müstahkem + +bir büyük kahvehâne binâ ve hem-pâları olmak nâmıyla bir iki yüz levende makarr u + +me’vâ itmeye cesâret itdiğinden mâ‘adâ, Âsitâne-i sa‘âdet’te zuhûr iden bugāt-ı + +eşkıyânın niçeleri, henüz zevâyâ-yı şehirde muhtefî vü nihân ve zarûrî iktizâ iden şark + +seferine ta‘yîn olunan asker-i bî-pâyân u leşker-i firâvânın tekmîl-i levâzım u + +mühimmâtlarıçün sarf-ı hazâyin lâzım geldiği ayân iken, zu‘munca tahsîl-i nâm u kâma + +vesîle olmak kasdıyla niçe sînin ü şuhûr ve belki a‘sâr u dühûrdan berü Devlet-i Aliyye + +ile musâdakat üzre olan ba‘zı mülûk-i Efrenc’in sulh u emâna mugāyir, diyârlarını nehb + +ü târâca azîmet ü mübâderet ve şer‘an ve kānûnen bu husûsâ tasaddîyi mûcib hâlet yok + +iken, mecmû-‘ı mülûk-i Efrenc’e îrâs-ı telâş, belki ihdâs-ı ceng ü perhâş idecek emre + +şürû ve bilâ-fermân donanma gemilerini hazırlamağa mübâşeret idüp, bu hâletin + +vehâmet-i âkıbeti mümâyân ve müşârun-ileyhin azl ü tebdîli mahz-ı isâbet idiği ayân + +olmağın, mâh-ı zilkā‘denin on birinci günü ba‘de ez-zuhr haseki ağa taraf-ı + +hümâyûndan da‘vet nâmıyla varup, Yalıköşkü’ne geldiğinde bostancıbaşı ağanın + +sandalına konulup Fenerbağçesi’ne, andan gice çekdirmeye konulup Resmo sancağı + +tevcîh ve selefi Abdi Paşa Deryâ Kapudanlığı ile iclâl olundu. Hemân ol gün merkūmun + +binâ eylediği kahvehâne hedm ü i‘dâm ve Kapudan Paşa’nın vusûlüne değin vekâlet + +makāmında Liman reîsi Murâbıt Elhâc Hüseyin Kapudan istihdâm olundu. + +**Azl-i Kādı-i İstanbul Abdurrahman Efendi ve Nasb-ı İmâm-ı Benâm-ı Sultân Pîrî** + +** zâde Efendi** + +İstanbul kādısı Mektûbî Abdurrahman Efendi’nin cümlenin muhtâc oldukları me’kûlât + +ve meşrûbâtın, narh-ı cârîleri üzre harîd ü fürûht olunmasına takāyyüd ü ihtimâmı + +husûsunda hareketleri hilâf-ı me’mûl ve niçe eşyânın narh u si‘rlerini tebdîl ü tağyîrde + +sadrıa‘zam hazretleriyle müzâkere ve erkân-ı devlet ile müşâvere lâzım iken, hod-be +hod ba‘zı zehâyirin narh-ı cârîsini tebdîl ve kıymetlerine birer kaçar akçe ziyâde zamm + +u tahmîl itmesi tama‘-ı hâm ile ithâmına mahmûl olmağın, mâh-ı zilkā‘denin yirminci + +yek-şenbih günü ta‘yîn olunan arpalık ile ma‘zûl ve yerine Mekke-i Mükerreme + +pâyesi ile Burusa kazâsından münfasıl İmâm-ı evvel-i sultânî Pîrîzâde Mehmed Sâhib + +Efendi fâzıl u kâmil ve envâ‘-ı fezâil ü ma‘ârifi şâmil bir zât-ı hamîde-sıfât olmağla + +kādı-i İstanbul kılındı. + +Sâmî’de başlık ve metin aynen mevcut. +Yazmalarda “............ arpalığına ma‘zûl” şeklinde, A’da yer ismi belirtilmiş ancak okunamadı. + + +----- + + + +**Katl-i Rikabdâr Hüseyin Hân der-pîş-i Kasr-ı Alây** + +Devlet-i Safeviyye’nin müte‘ayyin hânlarından olmağla şâh-ı şeyâtîn-sipâh Tebrîz’den + +hareket ve neuzübillâhi te‘âlâ kal‘a-i Revân’a istîlâya ‘azîmet itdiğinde, Revân + +Hanlığına nâm-zed eylediği Rikabdâr Hüseyin Hân nâm nâmerd-i bî-îmân esnâ-yı + +dârugîrde esîr olmağla, Revân ser‘askeri Vezîr Ali Paşa istihbâr-ı dekāyık-ı ahvâl içün + +mukaddemâ ba‘zı hidmet ile ol tarafa revâne kılınan Abdi Paşazâde Ali Bey ile + +merkūmu Âsitâne-i sa‘âdet’e irsâl itmeğin birkaç gün habâyâ-yı ahvâl-i devlet ve + +mezâyâ-yı âmâl ü niyyetleri istintâk olundukdan sonra, pâdişâh-ı âlem-penâh �ای� ا + +و��ا� cenâb-ı hilâfet-me’âbları, mezbûrun nokta-yı bî-cây-ı vücûdunun kezâlik şemşîr + +ile sahîfe-i âlemden nâ-bûd kılınmasını fermân buyurmalarıyla, mâh-ı zilkā‘denin on + +sekizinci cum‘a günü Alay Köşkü pîşgâhında ser-i nekbet-efseri bürîde ve pîrâhen-i + +hayât-ı müste‘ârı derîde kılındı. + +**Habs u Tevkīf-i Elçiyân-ı Acem** + +Hayli müddetten berü Âsitâne-i sa‘âdet’e ferş-i sâye-i sıklet iden Acem elçileri Rıza + +Kuluhan ve Veli Muhammed Hân ile bir iki def‘a Reîsülküttâb İsmail Efendi ve Defter + +emîni Mehmed Efendi ve Sadr-ı âlî mektûbcusu Hâlisâ Osman Efendi ve Atlu + +mukābelecisi Firdevsî Seyyid Ebûbekir Efendi mükâleme ve müzâkere-i emr-i + +musâlaha vü müsâleme itdiklerinde, zu‘m-ı fâsidleri üzre şâh-ı ber-geşte hâllerinin + +nâsiye-i devletinde pertev-i ikbâl mülâhaza itdiklerine binâen, mukaddemâ Rıza + +Kuluhan ruhsat-ı külliyyesi hasebiyle kabûl idüp, Veli Muhammed Hân ile ma‘an + +temessük virdikleri vech üzre kavillerinden rücû ve kelimâtı sahîfe vü mukaddemât-ı + +za‘îfe ile bir tarîkle Devlet-i Aliyye tarafından müsâ‘ade olunmayacak tekâlîfe şürû + +itmeleriyle, vüzerâ-yı ‘izâm ve ulemâ-yı kirâm ile müzâkere vü müşâvereden sonra + +merkūmlar Bağdâd Ser‘askeri Vezîr Ahmed Paşa’nın yanlarına revân ve şâh-ı güm +râhın za‘f u kuvvet ve A‘câm-ı nekbet-encâmın kasd u niyyetlerine müşârun-ileyhin + +vukūf-ı tâmmı olmağla, mezbûrlar ile mükâleme ve Devlet-i Aliyye’ye nâfi olan vechile + +hareket itmeleri re’ylerine ihâle kılınmak istihsân olun-duğuna binâen, sipâhîler ağası + +olan Mustafa Bey merkūmları müte‘allı-kātlarıyla ser‘asker-i müşârun-ileyhin huzûruna + +îsâl itmek fermân ve elçilerin levâzım-ı harc-ı râhları taraf-ı mîrîden ihsân + +Sâmî’de başlık ve metin aynen mevcut. +Allâh onu yardım ve kuvvetiyle takviye edip, güçlendirsin. Te’yîdiyle onu kuvvetlendirsin. +Sâmî’de başlık ve metin aynen mevcut. + + +----- + + + +buyurulmağla, evâil-i ramazân-ı şerîfte Üsküdâr’dan cânib-i Bağdâd’a hareket itmişler + +idi. Lâkin mezbûrların Diyârbekir’e vusûllerinden mukaddem şâh-ı güm-râhın + +Tebrîz’den hareket ve Revân’a istîlâ kasd-ı fâsidiyle nehr-i Aras’ı ubûr ve serhadd-ı + +memâlik-i pâdişâhîyi tecâvüz ü mürûra tasaddî ve ızhâr-ı adâvet idüp, tebrîk-i cülûs-ı + +şevket ** me’nûs-ı pâdişâhî içün elçi irsâl itmesi, zu‘m-ı fâsid ü re’y-i kâsidi üzre** + +vükelâ-yı Devlet-i Aliyye’yi iğfâl ve akāvil-i bâtıla ile tedbîr-ı umûr-ı serhadd ü + +sügûrdan işgāl içün olduğu müte‘ayyin ve şâh-ı şeyâtîn-sipâhın آ���داردروى ا��م ��� ی� دل + +mâsadâkı idiği mütebeyyin olmağla tebrîk-i cülûs bahânesiyle irsâl itdiği elçisi Veli + +Muhammed Kuluhan birkaç nefer-i mu‘teber âdemi ile müsâdefe eylediği mahalden + +Bozcaadası’na götürüp Dersa‘âdet’de itmek üzre bir mikdâr mübâşir ta‘yîn ve Âsitâne-i + +Sa‘âdet’ten giden elçileri Mardin kal‘asında tevkîf, ba‘dehû Dersa‘âdet’de olunmak + +üzre fermânlar irsâl olunup kal‘a-i Mardin mahbes-i şeyâtîn-i mâridîn kılındı. + +VEKĀYİ‘-İ SENE ERBA‘A VE ERBAÎN VE MİETE VE ELF + +İrsâl-i Hil‘at-i Semmûr ve Atıyye-i Hümâyûn be-Sürhây Hân ve Hâkim-i Vilâyet-i + +Şirvân ez-Taraf-ı Hazret-i Şehinşâh-ı Rub‘-ı Meskûn + +ا��ا�� وا�� ������ �� دا�� ا����ات وا�ر��ن��� ����� �أی�� ا + +Dağıstan vilâyetinde olan kabâil-i İslâmiyye-i pâkize-akîdet ve tavâif-i fırka-i nâciye-i + +ehl-i sünnet ve cemâ‘atin ebâ an-ceddin asâlet ile hâkimi olan Sürhây Hân mukaddemâ + +Şâh Tahmasb-ı bî-mezheb cânibinden gönderilüp şehr-i Şemâhı’da çend müddet ikāmet + +üzre olan Acem elçisinin ba‘zı etvâr-ı nâ-hemvârına kemâl-i gayret-i diniyye-i + +Sünniyâne ve hamiyyet-i fıtriyye-i şeci‘ânesinden nâşî, tahammül idemeyüp tevâbi ü + +levâhıkı ile katl u i‘dâm ve ru’ûs-ı maktû‘aların Gence muhâfızı vezîr-i mükerrem + +İbrâhim Paşa hazretleri tarafına irsâl ve keyfiyyeti i‘lâm eyledikden sonra, Karabağ ve + +sâir hudûd-ı İslâmiyye’ye îsâl-i mazarrat kasdıyla müterassıd-ı kemîn-gâh-ı intihâ vü + +fursat olan, hizb-i şeyâtîn erbâb-ı rafz u ilhâd üzerine dilâveran-ı Dağıstan’dan intihâb u + +i‘dâd eylediği kümâk-ı şüc‘ân-ı şâmihü’s-sebât ile Şemâhı’dan hareket ve teşettüt-i şeml + +ü cem‘iyyetleri içün azîmet eyleyüp, her hâlde hidemât-ı dîn ü Devlet-i Aliyye’ye nehc +i sedâd u istikāmet üzre şedd-i nitâk-ı sadâkat iderek sâbit u karâr-dâde olduğun, vezîr-i + +müşârun-ileyh teşekkür ü sitâyiş ile atebe-i refî‘a-i dergâh-ı hilâfet-penâha inhâ vü ifâde + +Müslüman göründüğüne bakma onun kalbi kafirdir. Görünüşü seni aldatmasın o münafığın, Müslüman +görünür ama aslında kalben kafirdir, şeklinde mânalandırılabelecek Farsça bir söz. +Sâmî’de başlık ve metin aynen mevcut. +düşmanlarına karşı onu yardım ve kuvvetiyle takviye edip, güçlendirsin. Te’yîdiyle onu +kuvvetlendirsin. Onun devlet ve saltanatı ebede kadar, semâ ve arz yokolana kadar devam etsin. + + +----- + + + +itdiğinden mâ‘adâ, sinîn-i sâbıkada Şahseven gürûh-ı murdârı ve Sağnak ahâlîsi + +eşrârının kat‘-ı peyvend-i ‘urûk-ı mefsedetlerinde ve hudûd-ı Devlet-i Aliyye’nin + +tatarruk-ı mekâyîd ve şürûr-ı a‘dâdan vikāye vü sıyânetine bezl ü sa‘y u ikdâm ve sarf-ı + +miknet ü ihtimâm eylediği, ol taraflara âmed-şüd iden sikāt-ı hademe-i devletten + +kerrâren ve merrâren istimâ‘ ile mütehakkık u şöhret-yâb ve resîde-i sem‘-i hümâyûn-ı + +hıdivv-i mâlikü’r-rikâb olmağın, hakkında bahr-ı bî-girân-ı eltâf-ı husrevânî + +mütemevvic ü şiryân-ı re’fet ü ihsân-ı cihân-bânî müteheyyic olup Şirvan eyâleti + +bilcümle medâhil ü mevâridi ile ber-vech-i yurtluk ve ocaklık kendüye te’bîden hanlık + +rütbe-i âlîyesiyle lutf u inâyet ve berât tevcîhi ve müstakil nâme-i hümâyûn-ı sultânî ve + +semmûr-ı fâizü’s-surûra kaplu hil‘at-ı mûrisü’l-behce-i hâkānî sâbıkā bostancıbaşı olan + +Osman Ağa mübâşereti ile firistâde-i savb-ı hânî kılınup, kemâl mertebe mazhar-ı + +nevâziş ü iltifât ve şâyeste-i eltâf-ı bî-gāyât buyurulmuştu. Bu def‘a Revân cânibi + +ser‘askeri vezîr-i mükerrem Ali Paşa hazretleri tarafından kāimeleri gelüp, hân-ı + +müşârun-ileyh ma‘iyyetinde otuz binden mütecâviz leşker-i zafer-peykeri ile a‘dâ-yı + +li’âm-ı A‘câm üzre mutasallıt olup, taraf taraf irtikāb-ı cürm ü ma‘sıyyete kıyâm iden + +akvâm-ı ke’l-hevâmın cebren ve kahren nizâm u intizâmına sa‘y-i müdâm üzeredir. + +Lâkin mâlik-i servet ü yesârı olmadığından, be-her-hâl yanındaki cünûd-ı + +mevcûd-ı mütekâsirenin harc u masârifi içün taraf-ı Devlet-i Aliyye’den isti‘âne vü + +istizhâr ve zuhûr-ı atıyye-i behiyye-i pâdişâhîye ihtiyâc ü intizârda olduğun ifhâm u + +ihbâr itmeleriyle, avâtıf-ı seniyye-i mülûkâneden yüz elli kise olmak üzre otuz bin aded + +zer-i mahbûb ihsân-ı Hümâyûn buyurulup, ser‘asker-i müşârun-ileyh hazretlerinin re’y-i + +isâbet-ârâları mûcibince vaz‘ u hareket ve her husûsta fermân-ı celâdet-unvânına + +inkıyâd u mutâva‘at itmesi içün mâh-ı muharremü’l-harâmın ikinci sebt günü hatt-ı + +hümâyûn-ı şevket-makrûn ile mu‘anven sâdır olan emr-i celîlü’ş-şân-ı cihân-mutâ‘ + +rikâb-ı müstetâb-ı hilâfet-me‘âbda Haseki Ağa olan Ömer Ağa ile firistâde vü isrâ + +kılındı. + +**Azl-i Köprülüzâde Abdullah Paşa ez-Mısr-ı Kāhire ve Nasb-ı Silâhdâr Mehmed** + +**Paşa** + +Köprülüzâde Abdullah Paşa hazretleri Vâli-i Mısır olduklarından berü ekser-i eyyâm-ı + +sinîn ü şühûru ihtilâfât-ı ümerâ ve feterât-ı şettâ ile mürûr idüp, mu‘ayyen olan cevâiz-i + +hümâyûnun tût duhûlünde cümleden mukaddem rikâb-ı sa‘âdet-intisâb-ı şehinşâhîye + +Sâmî’de başlık ve değişikliklerle metin mevcut. + + +----- + + + +edâ vü teslîmi elzem ü ehemm iken, üç seneden berü lâzım gelen câizelerin îsâlinde + +kesret-i gavâil ve eşgāl-i bâ‘is-i terâhî vü imhâl olduğundan mâ‘adâ, hükûmet-i eyâlet-i + +merkūmeden ânen-fe-ânen istîfâ ve mansıb-ı âhar recâsı zımnında Âsitâne-i sa‘âdet’e + +tehâlük ü ikdâm ile pey-ender-pey arz u inhâ itmekle azilleri iktizâ itmeğin, sâbıkā + +Basra vâlisi olup hâlâ Şehrizor eyâletine nasb ü ta‘yîn buyurulan Silâhdâr Mehmed Paşa + +hazretlerine bin yüz kırk dört senesi tût’undan bâ-hatt-ı hümâyûn-ı şevket-makrûn zabt + +itmek üzre Mısr-ı nâdiretü’l-asr mansıb-ı celîlü’l-unvânı, mâh-ı merkū-mun evâsıtında + +tevcîh ü ihsân buyurulup, kapu kethüdâlığı sâbıkā Ser-gulâm-ı bâki Mehmed Emin + +Ağa’ya tefvîz ü tahmîl ve mûmâ-ileyh Ka‘be’de bulunmak takrîbiyle bu tarafta vekîl-i + +umûru olan Mustafa Ağa’ya ilbâs-ı hil‘at olunup tevkîl olundu. Re’s-i sene-i Kıbtiyye + +ve evvel-i zabt-ı eyâlet-i Mısriyye olan tût’un duhûlü karîb olmağla, elli nefere menzil + +ahkâmı tahrîr ü irsâl ve müşârun-ileyh hazretleri Kerkük eyâletine gelmek üzre pâ-de’r +rikâb-ı nehzat olup, her ne mahalde bulunurlar ise ‘akablarında te’hîr ü ahmâl ü eskāl ile + +alâ-cenâhi’l-isti‘câl bir gün mukaddem eyâlet-i merkūmeye vaz‘-ı kadem itmeleriçün + +fermânda tasrîhan te’kîd-i ahvâl olundu. + +**Mu‘âheze-i Eşkıyâ-yı Mel‘anet-kârân der-Havlû-yı Câmi‘-i Şerîf-i Sultân Bayezid** + +**Hân aleyhi’r-rahmeti ve’l-gufrân ve Def‘-i Fitne-i Îşân** + +Sene-i merkūme şehr-i saferü’l-hayrının yirmi dokuzuncu günü Dergâh-ı âlî + +cebecilerinden beşinci cemâ‘atin Odabaşısı Ali ve Karakullukçusu Süleyman Beşiktaş’a + +azîmet kasdı ile Balıkpazarı İskelesi’nden kayığa süvâr olurlar iken, mezbûrun + +Süleyman Paşa Hanı’nda sâkin altıncı bölüğün sâbıkā Odabaşısı Mustafa nâm + +kimesnenün odasında akçe kesesi kalup, tahsîl ü tefakkudu îrâdesiyle karakullukçuyu + +ircâ vü i‘âde itdiğinde sür‘at ile giderken, Kitapçılar Çarşusı kurbunda Haseki + +Hammâmı muhtıbında görür ki, on beş nefer erbâb-ı fitne vü fesâd halka-bend-i ittihâd + +olup oturmuşlar. Mezbûr manzûrları olıcak cebr ü ilhâh ile yanlarına da‘vet ve dâhil-i + +encümen-i meşveret idüp, esbâb-ı iyâb u zihâbından ba‘de’s-su’âl ve’l-cevâb ser +meclis-i şakāvetleri olan Cebeci Kürd Bektâş ** ve Yeniçeri Çalık dimekle şehîr iki** + +nefer şerîr-i vâcibü’t-tedmîr, Karakullukçuyu “pâdâş sana sözümüz vardır. Yoldaş!” + +deyü azm-i râh-ı pür-bîm ü telâş iderler. Esnâ-yı tarîkda ref‘-i livâ-yı bağy u fesâd + +idiceklerin iş‘âr ve “bu gice vakt-i gurûbda hurûcumuz tasmîm-kerde-i kavl ü karârdır” + +Sâmî’de küçük değişikliklerle başlık ve metin aynen mevcut. + + +----- + + + +deyü mâ-fi’z-zamîrlerin ızhâr ile Mahmûd Paşa Câmi‘i harîmi hazîresine geldiklerinde, + +anda dahi çend nefer eşhâs-ı dû-zah-menâs ma‘hûdâne musâhabet üzre olmağın + +meydân-ı bağy u şikākta bunlar ile yek-zebân-ı ittifâk olıcaklarını beyân ve miyân-ı + +ittihâda şedd-i nitâk-ı ahd ü peymân itdiklerinden sonra, ol iki la‘în kişi yine mezbûru + +hem-pâ-yı ma‘iyyet idüp, Dîvânyolu’nda Derzî Hasan nâm bergeşte-encâmın dükkânına + +varırlar. Üzerindeki odasına çıktıklarında yedi-sekiz nefer-i melâ‘în dâire-nişîn olup + +bunların gelmesine muntazırlar imişler, mülâkāt u cem‘iyyet vâki olıcak, meğer kim + +mukaddemâ Yedikule’de erâzil ü eşkıyâ-yı debbâğın bâğîlerinden ba‘zıların dahi bu + +maddede kendüleriyle hem-râz ve abede-i İcl-i Sâmirî gibi sadâ-yı gâvsâle-i + +mel‘anetlerine dem-sâz u enbâz itmişler imiş. Hayyât-ı merkūmu taraflarına firistâde vü + +ta‘yîn eyledikleri vakitte hâzır u âmâde olmaların tavsiye vü ifâde itdiklerinden sonra, + +içlerinden birisi zîr-i baglından bir boğça çıkarup der-miyân ve derûnundan on dokuz + +kıt‘a bayrak şukkaların ihrâc ile pîş-i nihâd-ı refîkān idüp, birer ikişer tevzî‘-i erbâb-ı + +tuğyân eyledi. Ba‘dehû merkūm Karakullukçu Süleymân’ı cebeci odalarına gönderüp + +yoldaşlarını bu kazıyyeden haberdâr u ta‘lîm eyledikleri vech ile, Orta Sofa ta‘bîr + +eyledikleri mahalle ahşâma karîb cemm ü ihzâr eylemek üzre tenbîh ü ısrâr eylediler. + +Mezbûr dahi ibtidâ kendü ortasına gelüp güzerân iden müzâkerâtı ve vâkı‘ olan + +keyfiyyâtı görüp bildiği gibi çorbacı ve aşcısına ihbâr ü ifhâm, anlar da cebecibaşıya + +i‘lâm idicek, fi’l-hâl asdıkā-ı zâbitândan merkūm ile ma‘an birkaç kimesneye tebdîl-i + +şekl ü câme itdirüp, tahrîk-i silsile-i mefâsid idicek şeyâtîni buldukları mahallerde + +mu’âhaze itmelerin sipâriş eyledikden sonra, sadrıa‘zam hazretlerine ve yeniçeri ağasına + +ale’l-acele bu vak‘a-i garîbe-i hâilenin mâverâ-yı perde-i fezâdan rû-nümâ olduğun arz + +u inhâ eyledi. Evvelâ Derzî Hasan ile İsmail nâm mader-be-hatâ ahz olunup + +cevâblarında, “Serdengeçti Ağalarından Salyâneci Laz Süleyman teftîş-i eşkıyâ içün + +me’mûren Trabzon’a gitmek üzre olmağla birkaç güne dek onunla gidecek idik. + +Dükkân-ı mezbûrda cem‘iyyet ü müşâveremiz bu idi” deyü mütelâşiyâne kelimât-ı bî +meâl ile ızhâr-ı kemâle infi‘âl itmeleriyle, Laz-ı mesfûr olduğu yerden vezîria‘zam + +huzûruna ihzâr olunup istintâk u istihbâr olundukda + + +----- + + + +**_Beyit_** + +İnkâr olur müeyyed ikrârı kâzibin + +**_�����ا�� و��� ﺵ�ه� ی� ر��� ﺵ�ر_** + +_Nesir: medlûlünce evzâ‘ u etvâr-ı fitne-nümâ ve emârât-ı beşere ve güftâr-ı nâ-_ + +becâsından sû-i hâline istidlâl olunmağın, zecr u ta‘nîf ile habs u tevkīf olunması fermân + +olundu. Yeniçeri ağası dahi kavl ile kābîl-i gurûbda câmi‘-i merkūm havâlîsini bastıkta, + +ahşâm namazı vaktinde râyet-efrâz-ı hurûc u isyân olmak kasdıyla bayrak kıt‘aları + +derûn-ı ceyblerinde mevcûd u pinhân on sekiz nefer-i ehl-i tuğyân ahz olunup, bundan + +mâ‘adâ ekser Laz-ı arbede-sâz u fitne-bâz ve Arnanud u runûd-ı anûd tâ’ifesinden olup, + +mukaddem zuhûr iden vak‘alardan, bakıyyetü’s-süyûf olan niçe melâ‘în-i bî-dînin cezâ +yı sezâları tertîbiyle kârları gümâşte-i şemşîr-i kazâ-te’sîr-i kahr-ı kahramânî ve ihâle +bend-i kemend-i adl ü siyâset-i cihân-bânî kılındı. Karakullukçu Süleyman’ın + +şecere-i nevreste-i bâğ-ı sadâkati müsmir ü âlî ve mevâid-i simât-ı sa‘y ü himmeti + +ni‘am-ı kesîre-i tevfîk-i Perverdigârî ile lebrîz ü mâlî olup, necm-i siyâh-tâli‘i iktisâb-ı + +envâr-ı kâmyâbî ile matla‘-ı fevz ü sa‘âdetden lâmi‘ vü sâti‘ olunmağın, avâtıf-ı aliyye-i + +pâdişâhî ve inâyet-i celîle-i zıllullâhîden bâ-hatt-ı hümâyûn-ı şevket-makrûn yevmî + +doksan akçe tekā‘üdlük sadaka vü ihsân ve beşinci bölüğün odabaşısı Elhâc Halil’in + +gerek bu husûsâ ve gerek sâir ocak hidemâtına mesâ‘î eylemesi sebkāt itmekle merkūma + +dahi yüz yirmi akçe ve oda-yı mezbûr aşcısı olan Elhâc Süleyman’a doksan akçe ile bâ +fermân-ı âlî tekā‘üdlük inâyet buyuruldu. + +**Azl-i Sadrıa‘zam İbrâhim Paşa** + +Şehr-i rebîü’l-evvelin altıncı ehad günü ba‘de’l-asr ricâl-i Devlet-i Aliyye’den ma‘lûm-ı + +gayr-i mezkûr ba‘zılarının azl ü nasb ve nefy ü iclâları zımnında hâk-i pây-i cenâb-ı + +pâdişâhîye arz u inhâ ve lisânen i‘lâm ü inbâ olunacak umûr-ı mühimme iktizâ ve + +zuhûru ile yarınki gün ale’s-seher pâye-i hümâ-sâye-i serîr-i saltanata vaz‘-ı nâsiye-i + +ubûdiyyet, ba‘dehû kendüye ihsân-ı Hümâyûn buyurulan müteveffâ Mehmed + +Kethüdâ’nın Ortaköy’deki sâhil-hânesine azîmet eylemek üzre istîzânı tensîs ve rikâb-ı + +müstetâb-ı şehriyârîye telhîs idicek, ahşâm namazından sonra hatt-ı hümâyûn-ı şevket +makrûn vürûd idüp, nefy idecekleri kimesneler içün ol gün Sarâyburnu açığına tesyîr ü + +Ama onun sarhoşluğu bile içki içtiğine dair açık bir delildir. +Sâmî’de başlık ve metin küçük değişikliklerle aynen mevcut. + + +----- + + + +ihzâr eylediği çekdirme sefînesini gice Yalıköşkü pîş-gâhında âmâde ve der-kâr itdirüp, + +tulû‘-ı şemsden mukaddem Sarây-ı Hümâyûn’a gelmesi fermân buyuruldu. + +**_Beyit_** + +_Peyâm-ı lutf o la‘l-i cân-fezâdan geldi hoş geldi_ + +_Gedâya tuhfedir kim pâdişehden geldi hoş geldi_ + +mısdâkınca fi’l-hâl kemâl-i şevk u sürûr ızhâr iderek çekdirme-i merkūmenin kasr-ı + +mezbûr mehâzîsinde keşîde itdirilmesini tenbîh ü te’kîd idüp, reîsülküttâb efendi ve + +çavuşbaşı ağa ve tezkireci efendiler ve sâir kendü hademesi vakt-i seherde hâzır u + +mevcûd bulunmaların emr-i ekîd eyledi. Cümlesi tulû‘-i fecirde gelüp, âmâde-i hareket + +ve müterakkāb-ı azîmet iken teberdârân-ı Sarây-ı atîk kethüdâsı ‘ıcâleten tekrâr da‘vet + +içün gelmekle, sür‘at ile Soğukçeşme kapusundan Hasbağçe’ye duhûl ve sofa-i kasr-ı + +Hümâyûn mahalline vusûl buldukta, Revân Köşkü’nde te’hîr ü tevkīf ve me’mûr-ı + +meks-i hafîf oldukdan sonra, emânet-i kübrâ-yı saltanat ve vedî‘a-i uzemâ-yı hilâfet + +olan mühr-i sadâret silâhdâr ağa vesâtetiyle engüşt-i şâhid-i kûtâh-dâmân-ı câh u + +‘unvânından ahz u istirdâd ve eltâf-ı bî-gāye-i mülûkāneden bilâ-tazyîk ü müsâdere + +Eğriboz muhâfızlığına nasb ü ta‘yîn olunup, + +**_Beyit_** + +���ﺡ��� ا���� �� ��ی� أ + + وا�� ��� � ����� ��� + +neşîdesi muktezâsınca ��ه�آ� آ�����د آ�� آ� ه�� ��� و�� آ ma‘nası muvâfık-ı hasb-ı hâl-i + +eyyâmı olmağın, ma‘hûd çekdiriye îsâl ü tahmîl ve sâhil-i dergâh-ı selâmet-penâh-ı + +saltanattan tard u ib‘âd kılındı. Şeyhülislâm efendi ve yeniçeri ağası ve defterdâr efendi + +ve cebecibaşı mukaddem da‘vet ile sarây-ı pâdişâhîye gelmişler idi. Huzûr-ı hümâyûnda + +Ağa-yı yeniçeriyân-ı Dergâh-ı âlî Şâhîn Mehmed Paşa’ya sadrıa‘zam hazretleri Âsitâne +i sa‘âdet’e gelinceye dek kâimmakām olmak üzre hil‘at-i semmûr-ı vezâret zîver-i dûş-ı + +mufâharet kılınup, Kul kethüdâsı İsmail Ağa’ya yeniçeri ağalığı ve Zağarcıbaşı + +Abdülbâkī Ağa’ya kul kethüdâlığı tevcîh ü inâyet buyuruldu. Ve defterdâr efendi + +ve reîsülküttâb efendi ve çavuşbaşı ve cebecibaşı ağalar mazhar-ı hüsn-i hitâb ve + +nevâziş ü iltifât u ikrâm olunarak huzûr-ı şehinşâh-ı Dârâ-gulâmda ilbâs-ı hila‘-ı fâhire + +ile meziyyet-i kadr u i‘tibârları tekmîl ü itmâm buyrulup, şeyhülislâm efendi ile + +Kardeşinin yoluna kuyu kazan, şüphesiz ona önce kendi düşer.. +Her kim, iyi kötü ne yaparsa, kendine yapar aslında.. + + +----- + + + +kāimmakām-ı müşârun-ileyh ma‘iyyet üzre Bâb-ı Hümâyûn’dan hem-inân-ı hurûc ve + +sarây-ı sadr-ı âlîye pâ-nihâde-i vülûc oldular. + +**Tafsîl-i Beyân-ı Hâl ü Şân-ı Sadrıa‘zam-ı Sâbık Elhâc İbrâhim Paşa** + +Vezîr-i müşârun-ileyh unfvân-ı şebâbından hengâm-ı sadâretine değin ibtidâ sadrü’ş +şehîd Köprülüzâde Mustafa Paşa merhûmun iç çukadârı, ba‘dehû Anadolu ve Rumeli + +eyâletlerinde vüzerâ-yı ‘izâm hazerâtının dîvân kâtibi ve kethüdâlıkları ve bil-fi‘l Bosna + +Beylerbeyliği ve birkaç sene Sadrıa‘zam-ı esbak merhûm Mehmed Paşa Mısır vâlisi ve + +Cidde vâlisi iken ilâ-vefâtihî kethüdâlığı ve hidemât-ı sâire-i Devlet-i Aliyye’de rüşd ü + +sedâd ile şöhret-yâb ve kendüden celb-i kulûb ve ref‘-ı kürûb iderek dîn ü devlete şâyân + +hidmet-i pesendîde ityânı ve her vechile melhûz-ı tab‘-ı şeyh ü şâb iken, indifâ‘-ı vak‘a +i ûlâ esnâsında vezîria‘zam olıcak, + +**_Beyit_** + +_Gönül te’hîr-i ahz-ı intikām et în ü ân itme_ + +_Müsâidken felek tazyî‘-i evkāt u zamân itme_ + +beytini cerîde-i köhne-evrâk-ı âmâlden intihâb ve ser-nâme-i mecmû‘a-i dîvân-ı hasb-i + +hâline iktitâb idüp, mukaddemâ her kimden bi-gayr-i kasd-ı hilâf-ı rızâsı üzre gûyâ bir + +vaz‘-ı nâ-sezâ-yı müstenkir meşhûd-ı dîde-i galat-manzarı olmuş ise bi-eyy-i hâl + +giriftâr-ı kemend-i ahz-ı intikām ve mübtelâ-yı derd-i mihen ü âlâm itmek içün bahâne +cûy-i intihâz-ı fursat ve müterassıd-ı mukābele-i isâ‘et olmağla, asdıkâ ve ümenâ-yı + +Devlet-i Aliyye’den hâinân-ı fitne vü şakāveti temyîz itmeyüp, zamîr-i mebgazet-pezîri + +müşme’îz olduğu kimesnelerin kâine’n-men-kân hakkında irtikāb-ı ifk u iftirâ-yı bî +sürûbun ve niçe hâtırlara gelmez isnâd-ı mâ-lem-yekûn ile habs u müsâdere ve katl u + +i‘dâm ve mihnetkeş-i nefy ü azl-i nâ-behengâm itmekle bâr-ı gîrân-ı vizr ü vebâllerin + +tahmîl-kerden-i iltizâm itdiğinden nâşî, kulûb-ı ricâl-i devletten haşyet-i kesr-i ‘ırz ü şan + +ve hırâs-ı fakd-ı mâl u nakd-i cân ile i‘timâd u emniyyeti münselib ve ahvâl-i âlem bir + +gûne dahi mütegayyir ü münkālib olup, havâtır-ı sıgār u kibâr müteşettit ü mütelâşî + +olmuş idi. + +Ale’l-husûs âmme-i fukâra vü ağniya ve kâffe-i müteneffis-i berâyâya ehemm ü elzem + +ve mecmû‘-ı kârdan ulâ vü akdem olan, ta‘dîl-i mevâzin-i narh u es‘âr ve ta‘yîn-i + +Sâmî’de başlık ve küçük değişikliklerle metin aynen mevcut. + + +----- + + + +makādir-i mebî‘-i sûk u bâzâr farîza-i zimmet-i hükkām-ı zevi’l-iktidâr ve lâzıme-i + +himmet-i vülât-ı ‘adâlet-şi‘âr iken, ifrât-ı tesâmuh ve adem-i mübâlâtından mertebe-i + +nisyâna resîde ve ebnâ-yı şehir dahi bu takrîb ile muztarîb ü rencîde olmağın, cem‘î-i + +nâsdan tarafına silk-i bârîk-i alâka vü incizâb güsiste-i mıkrâz-ı hadşe-i pîç ü tâb + +olduğundan mâ‘adâ kabîl-i azlinde Sultân Bayezid Câmi‘i havâlîsinde yek-çend nefer + +hâne-neverd gavâd u evgād makūlesi eşkıyâ-yı mâder-zâdın ref‘-i livâ-yı fitne vü fesâd + +idicekleri muhakkak u ma‘lûm oldukda, ânifen mezkûr olduğu üzre cümlesi ahz u katl ü + +ref‘ ve tertîb-i cezâ-yı sezâları ile gāile-i ictirâları def‘ ü men‘ kılınmış idi. + +Bu vak‘a-i cüz‘iyyeyi uyûn-ı nâsa göre Kûh-ı Kāf kadar irâ’et ve mugālata-i cüstücûy-ı + +nâ-becâ ile şöhret-i kibr-i işâ‘at idüp, bu mülâbese ile nişâne-i seng-i melâhın gadr u + +istihkār eylediklerin âmâc-ı hadenk-i ihtilâs itmek hevâsıyla, madde-i merkūmeyi i‘zâm u + +ikbâr iderek âdetâ kal‘a kapuları edâ-yı salât-ı fecirden sonra açıla-gelmeğin tâ’ife-i + +eşkıyâ-i merkūmenin gûyâ tesdîd-ı râh-ı gürîzleri içün dahve-i kübrâya yakın küşâde + +olmasın fermân itmekle, ebvâb-ı sûrun derûn u bîrûnunda husûs-ı mezbûrdan bî-haber + +olan kimesnelere duhûl ü hurûc içün müterakkıbân olup, birkaç gün hayrân ü ser-gerdân + +olduklarından gayri kemâl-i cübn ü havfından sarâyında kendüni muhâfaza kaydına + +düşüp, her ahşâm Dergâh-ı âlî kapucubaşıları on beşer müsellah ve tüfeng-endâz etbâ‘ı ve + +gediklü zu‘amâ ve vezîr ağaları onar ve beşer etbâ‘-ı müste‘ârı ile kendü iç oğlanı ve + +çukadârları ve hademe ve sâir bilcümle eslihâ vü âlât-ı harb ile şeb-i zinde-dâr oldukları + +hâlde, tazyî‘-i evkāt-ı leyâlî vü eshâr itmeleriyle lisân-ı halkda yeniden bir güft-gûy-ı + +hayret-efzâ ve asl u faslı yok erâcif-i şûriş-nümâ hâdis olup, tefrika-i efkâr-ı hayr-hâhân-ı + +dîn ü devlete bâ‘is olmuş idi. + +Pâdişâh-ı dûr-bîn ve kâr-âgâh-ı isâbet-kirdâr ve şehinşâh-ı ilham-karîn ü gayret-disâr + + +ﺹ��� ا� ����� �� ا���ا�� وا�آ�ار hazretleri, mânend-i nakş-ı bukalemûn bu gûne evzâ-ı + +turfe-nümûnun cilve-ger-i meydân-ı istikrâr olmasının âkıbeti vahîm ve nihâyeti sakîm + +idiğin, mersûm-ı sahîfe-i istiş‘âr buyurup, icâleten ref‘ ü azli ile serâpâ-yı cihâna neşr-i + +ibtihâc ve surûr u mezâyâ-yı havâtır-ı mütekeddire-i nâsa ilkā-yı cilâ-yı şevk u hubûr + +buyurdular. + +Allâh onu belâlardan, kederlerden ve bulanık işlerden korusun. + + +----- + + + +**Hânden-i Nazm-ı Şerîf-i Mevlid-i Peygamberî** + +Ber-muktezâ-yı evvel + + اول �� ��� ا� ��رى �ب ﺡ��ت ��� آ� ه� و��د ������ ���رى ���� ����� ���ء ���ی�ت وا���� ر��ن ا���ت + +ve müvelledât olan Resül-i ekrem ve Nebiyy-i muhterem, Habîb-i Hudâ Muhammedü’l +Mustafâ _sallallâhü aleyhi ve sellem cenâb-ı hatemiyyet-me‘ablarının mişkât-ı tecellî-i_ + +leme‘ât-ı meşîme-i mâder-i pâkize-güherden avâlim-i hejde-hezâr-ı bedî‘atü’l-âsâra + +reşş-i envâr iden şem‘-i mehtâb-şu‘â-ı zât-ı câvid-iltimâ‘ları + +��� ���� ���و�� و��ت ﺡ�اء �� ﺹ�� �دم ، و� �� ���ن ا mısdâkınca, pertev-nisâr-ı bâlâ-hâne-i + +‘arş-ı Âsitâne vürûd u ziyâ-pâş-ı uyûn-ı kerrûbiyân-ı bezm-i şuhûd oldukları şeb-i + +hengâm-ı sürûr-encâmın tavsîf-i latîf ve ta‘rîf-i münîfinde sertâc-ı velâdet-nâme hây-ı + +dîgerân u tamîme-i nuhûr-ı hûr-ı cinân kılınan, risâle-i manzûme-i müteberrike vü + +müteyemminenin âdet-i müstahsene-i Devlet-i âlî-rütbet üzre mâh-ı merkūmun on ikinci + +günü İstanbul’da vâki merhûme-i cennet-mekân Vâlide Sultân Câmi‘-i şerîfinde kırâ‘ati + +içün tertîb-i bisât-ı âyîn-i saltanat ve revâyîh-i dûd-ı amber ü ‘ûd ve fevâyîh-i nu‘ût-ı + +feyz-âlûd ile tefrîh-i serv-şân-ı Ravza-i hatem-i nübüvvet ve tatyîb-i rûh-ı pâk-i sultân-ı + +risâlet kılınup, ni‘am-ı füyüzât-ı ziyâfet-hâne-i sûr-ı peygamberîden hisse-yâb-ı nevâle-i + +şîrîn-güvâr-ı fevz ü sa‘âdet olmaları ikrâmı ile fazîletlü şeyhülislâm efendi ve sudûr ve + +mevâlî vü müderrisîn-i kirâm ve kāimmakām paşa ve Tevkî‘î Ahmed Paşa ve sâir a‘yân + +u erkân-ı devlet, ol meclis-i hâss-ı şerâfet-i ihtisâsa da‘vet olunup, bilcümle mihrâb + +sofasında alâ-merâtibihim dâire-nişîn-i cem‘iyyet olduklarından sonra, pâdişâh-ı âlem +penâh mahfel-i mu‘allâ-tâk-ı zîbende-revâk-ı mülûkânelerin teşrîf ve revzene-i zerîn + +kafesden arz-ı dîdâr-ı sa‘âdet-âsârlarıyla bendegân-ı saltanatların tatyîb ü taltîf + +buyurdukları akabinde, üç nefer vâiz-i dilkeş-edâ-yı hoş-takrîr söz-i mu‘ciz-eser-i + +Furkâniyye’den mahall-i münâsib birer âyet-i şerîfe tefsîr ve silkü’d-dürer-i kelâm-ı + +belâgat-irtisâmların zamîme-i cevâhir-i da‘vât ile ârâyiş-pezîr-i hüsn-i nizâm + +eylediklerinde, mu‘tâd üzre birer ferve-i semmûr-ı pür-sürûr iksâ ve surre-i nakdîneler + +i‘tâsıyla mâlik-i dest-mâye-i şevk u safâ buyrulup, andelibân-ı gülzâr-ı halka-i ezkâr + +olan mevlid-hânân dahi telebbüs-i hila‘-i fâhire ve bahşiş-i atâyâ-yı vâfire ile güldeste-i + +Sâmî’de başlık ve küçük değişikliklerle metin aynen mevcut. +Allâh’ın ilk önce yarattığı şey benim nurumdur. O her vücûda benim nurumdan âb-ı hayat bahş etti ve +her şeyin yaradılışına ben sebep oldum. +Havva Hz. Adem’in sulbünden yaratılmadı. Ama başka hiç kimse senin gibi cennetlerde ebedî olarak +kalamadı. + + +----- + + + +nagamât-ı rengînlerin beste-târ-ı enfâs-ı hüsn ü karâr ve du‘â-yı devâm-ı ‘ömr ü Devlet-i + +pâdişâhî ile itmâm-ı kâr eylediler. + +**Âmeden-i Vezîr Osman Paşa be-Âsitâne-i Sa‘âdet** + +Pâyitaht-ı saltanat-ı aliyye-i Osmâniyye olan Dârü’l-emân-ı Kostantıniy-yeyi biraz + +müddetden berü cîfe-i vücûd-ı habîseleri ile ta‘fîn ü telvîs iden Arnavud tâ’ifesinin + +redâ’et-i fıtriyye-i sakîme ve hasâset-i tıynet-i vahîmeleri muktezâsınca ve hükkâm u + +vülât-ı asrın dahi adem-i takayyüd ü siyâset ve kesret-i tekâsül ü rehâvetleri sebebiyle, + +merraten ba‘de uhrâ halka-bend-i cem‘iyyet ve dîn ü Devlet-i ebediyyü’l-müddete + +sûikasd ü niyyet-i ihânet birle nakd-i lâ-yu‘ad nücûm-ı sevâbite kemend-endâz-ı hâhiş-i + +nehb ü gāret ve firak-ı dâlle-i heftâd u dû milletden kendülere hem-pây-ı şakāvet ü + +mel‘anet eyledikleri niçe müfsid ü kallâş ve nebbâş ü evbâşı tahrîk ve sevdâ-yı hâm-ı + +fitne vü fesâdlarına teşrîk idüp, ref‘-i livâ-yı bağy ü hücûm ile gulüvv-i ale’l-umûm + +itdiklerinden mâ‘adâ, Alem-i hazret-i Sultânü’l-enbiyâ ve’l-murselîn, râyet-i nusret-i + +pîş-vây-ı evvelîn ü âhirîn, �������� أ��� ا����ة وا����ی� �� دا�� ا����ء و�� ه�� ا üzerine + +küstahâne bî-bâk-i tüfeng-endâz tuğyân u i‘tirâk olan ekser-i melâ‘în-i bî-dîn ü füttâkin + +mâ-i karâh-ı seyf-i meslûl-i şerî‘at-i mutahhara ile levs-i eşbâh-ı pür-iftizâhlarından ol + +belde-i tayyibe münakkah u pâk kılındık-dan sonra, bakiyyetü’s-süyûf olan mürde-i + +şeyâtînden vâfiri evtân-ı me’lûfe ve menhûselerine cân atup, pey-siper-i râh-ı firâr ve + +misâl-i haşarât-ı akârib ü mârr maskāt-ı re’sleri olan mahallerde sürâhdan sürâha ser +nühüfte-i tengnâ-yı idbâr olmalarıyla pây-ı hâl-i tefahhus ve cüstücûy-ı şenâyi‘-i ef‘âl + +ile ahz u batş ve katl u gûşmâlleri murâd-ı hümâyûn-ı şehriyâr-ı gayret-şi‘âr olmağın, + +vezîr-i mücerrebü’l-etvâr-ı rûşen-râ ve hasm-ı cân-ı erbâb-ı bağy ü şekā sa‘âdetlü + +Osman Paşa hazretleri senîha-i mülhemü’s-sevâb şehinşâh-ı Dârâ-cenâbdan Arnavud + +vilâyetlerinde teftîş-i eşkıyâ-yı mütemerridîn içün me’mûr u ta‘yîn buyrulup, ol + +havâlîde girifte-i pençe-i fermânı olan gerden-efrâzânı der-kemend-i selâsil ü âğlâl-ı + +kahr u nikāl ve emâha-i vücûd-ı zarâr-âlûdlarıyla ref‘-i gavâil-âşûb u ihtilâl eylediğin +den sonra, menzil-be-menzil ve karye-be-karye sû’-i hâl-i bakıyye-i erbâb-ı dalâli teftîş + +ve Arnavud tâ’ifesinin âteş-i cân-güdâz-ı bîm ü haşyet ile cigerlerin kebâb ve pürhûn u + +rîş iderek mahrûse-i Selânik tarafına inân-tâb-ı nehzât olup, yek-çend rûze anda meks ü + +ikāmet üzre iken, evâil-i şehr-i rebîü’l-evvelde hatt-ı hümâyûn-ı şevket-makrûn ve Ağa +Sâmî’de başlık ve metin aynen mevcut. +Gökler varolduğu, sâbâ rüzgarı esmeye devam ettiği müddetçe salât u selâmların en güzeli ona olsun. + + +----- + + + +yı Dârüs-sa‘âdeti’ş-şerîfe Beşir Ağa hazretlerinden mektûb-ı beşâret-nümûn ile hufyeten + +mukaddem bir kozbekçi irsâl ve mesned-i vekâlet-i mutlakāya ıs‘âd olunmak üzre + +birkaç güne dek haber-i da‘vetleri vürûd ideceği inhâ vü îsâl olunmağın, şehr-i + +mezbûrdan hareket ve ‘alâ-tarîki’t-teftîş savb-ı maksûda âheste-rû-yı azîmet oldukda, + +ber-nehc-i müsâra‘at da‘vetler içün tesmiye olunan Mîrâhûr-ı evvel-i şehriyârî Kara + +Mehmed Paşazâde Mustafa Bey Siroz ile Selânik beyninde müsâdefe vü mülâkāt idüp, + +kat‘-ı menâzil ve tayy-i merâhil iderek mâh-ı merkūmun on dokuzuncu sebt günü + +Âsitâne-i sa‘âdet’e nüvîd-i vusûlleri sem‘-i erkân-ı devlete mevsûl olıcak, mu‘tâd üzre + +kaymakām paşa tarafından Davudpaşa’ya karîb kazâ-yı ferah-fezâda yemeklik + +tertîbi ile sâyebân u haymeler kurulup, seherî şeyhülislâm efendi ve kāimmakām paşa + +ve vezîr-i mükerrem Tevkî‘î Ahmed Paşa ve sadreyn-i muhteremeyn ve nakībüleşrâf ve + +İstanbul kādısı efendi ve defterdâr efendi ve reîsefendi ve çavuşbaşı ağa ve dîvân + +hâcegânı ve Dergâh-ı âlî kapucubaşı ağalar ve gediklü zu‘amâ ve sadrıa‘zam ağaları ve + +Dergâh-ı âlî çavuşları madrab-ı hıyâm-ı zümrüd-fâm olan sahrâ-yı dil-güşâda hâzır u + +âmâde bulunup, yeniçeri ağası ve sipâh u silâhdâr ağaları ve cebecibaşı ve topcubaşı ve + +top arabacıbaşı ağalar ve bilcümle ocakların zâbitân ve rüesâ ve neferâtı Topkapusu + +hâricinden yemeklik karîbine dek tarafeyn-i şâhrâhda süvârî vü piyâde pâ-ber-câ vü + +istâde oldular. Sâhib-i devlet hazretlerinin geleceklerine yakın müterakkıbîn-i kudûm-ı + +âlî olan vücûh-ı ehâli ve sanâdîd-i ricâl rub‘ sâ‘at mikdârı hayme-gâhtan ilerü memerre + +dek istikbâl ve cây-gâh-ı nüzûl olıcak sâyebâna îsâl eylediler. + +Pes celse-i ârâm u istirâhat ve tenâvül-i et‘ime-i ziyâfetten sonra, taraf-ı hümâyûndan + +irsâl ü in‘âm buyrulan esb-i nâzik-hirâm-ı zerkeş-licâm üzre süvâr ve şeyhülislâm + +efendi hem-rikâb-ı reh-vâr-ı sencîde-reftâr oldukları hâlde, ber-vech-i meşrûh vüzerâ-yı + +‘izâm ve vükelâ-yı be-nâm ve ahâlî-i sâire-i Devlet-i zevi’l-ihtirâm önlerine düşüp, + +yolun iki cânibinde sayf-ı keşîde-i mevkıf-ı kıyâm olan ağâyân u zâbitân-ı dûde-i + +Bektâşiyân ve gayri ocakların rüesâ vü neferâtına ser-cünbân-ı selâm olarak alay-ı + +haşmet-ârây ile bâb-ı mezkûrdan şehr-i İstanbul’a duhûl ve Dîvânyolu’n-dan doğru + +sarây-ı pâdişâhîye vusûl ve huzûr-ı sa‘âdet-zuhûr-ı hilâfet-penâhîye şeref-yâbî-i izn-i + +müsûlden sonra inâyet-uzmâ-yı Rabbânî ve emânet-i kübrâ-yı sultânî olan mühr-i + +sa‘âdet-nişân yeden-bi-yedin kendüye teslîm ü ihsân buyurulup, yine şeyhülislâm efendi + +hazretleriyle hem-‘inân ve vezîria‘zamlara mahsûs olan devlet-sarây-ı âlîye kudûm-ı + +meymenet-lüzûmlarıyla şeref-resân olduklarında, âdet-i kadîm üzre cümleye umûm + + +----- + + + +hil‘atleri giydirilüp makarr-ı hükûmet ve cây-gâh-ı ikāmetleri olan mesned-i + +sa‘âdetlerinde mütevassid-i visâde-i sadr-ı ihtirâm ve müterabbi‘-i çâr-bâliş-i gûşe-i + +ârâm oldular. + +**_Beyit_** + +_Teşrîfini Allâh te‘âlâ ve Tebârek_ + +_Her hâlde halka ide mes‘ûd u mübârek_ + +**Zabt u Teshîr-i Ülkâ-yı Kirmânşâhân ve Eyâlet-i Erdelân** + +Hâlâ Bağdâd-ı dârüsselâmda vâli-i sâhib-nişân u nâm olup, kişver-i A‘câm-ı felâket +encâmın bilâd-ı fiten-i bünyâdını ahz u târâc u iğtinâm içün ser‘asker-i ketîberân-ı + +mıkdâm olan vezîr-i dilîr-i neberd-azmâ ve düstûr-ı düşmen-gîr-i memleket-güşâ, + +sa‘âdetlü Ahmed Paşa hazretleri mukaddemâ ma‘iyyetinde olan cünûd-ı zafer-mev‘ûd + +ile mıntaka-bend ve ahd u misâk ve yek-dil ü yek-zebân-ı ittifâk olduklarından sonra, + +İran tarafına tesyîr-i leşker-i hamiyyet-siper ve her ne mahalde Kızılbaş-ı dalâlet-intiâşın + +mecma‘-ı ecnâd-ı neberd-i i‘tiyâdına tesâdüf ider ise sell-i esyâf-ı cevşen-güzâr itmek + +üzre me’mûr olmuşlar idi. Evvelâ feth u teshîr-i Kirmanşâhân me’mûlü ile hudûd-ı İran +zemîne duhûl ve resîde olduğu mahalleri yağmâ vü gāret iderek, vaz‘-ı akdâm-ı huyûl + +eylediği haberi Kündüle nâm mahalde rabt-ı peyvend-i sütûr-ı ittihâd ve darb-ı evtâd-ı + +tahzîb ü ihtişâd iden hanân-ı bî-ser ü sâmânın mesmu‘ u ma‘lûmatları olıcak, + +yanlarındaki çend Ravâfız-ı tebeh-rûzgâr ile bu mertebe hücûm u gulüvv iden şîrân-ı + +dilîrân-ı guzâta ceyş-i İslâmiyye’nin mukābele vü müsâdemesine bir vechile tâkat ü + +mecâlleri olmayacağın tasavvur u hayâl eylediklerinde istîlâ-yı kemâl-i havf u + +haşyet tefrika-sâz-ı sebât u cem‘iyyetleri olup, + +_Be-meded savul yolundan bu geliş yaman gelişdir_ + +medlûlünce hübûb-ı avâsıf u dübûr-ı idbâr ile cerâd-ı münteşir gibi perîşan u târ-mâr ve + +pey-siper-i beyâbân-ı firâr olmaları ile bi-tevfîki’llâhi te‘âlâ, leşker-i zafer-rehbere sedd +i râh-ı teveccüh ü azîmet olur havâciz ü medâfi‘ mündefi‘ olmağın, bir tarîka-i teshîl ü + +tesyîr-i ülkâ-yı Kirmanşâhan bilcümle tevâbi ü levâhıkıyla ve müceddeden inşâ vü ibdâ + +eyledikleri otuz iki aded tabyayı hâvî kal‘a-yı felek-ittisâ ve sene-i sâbıkada dâhil-i + +tasarruf-ı hasm-ı pür-kürûb olan yirmi iki aded top-ı kal‘a-kûb ve iki kıt‘a hâven-i âteş +efgen-i pür-âşûb levâzım u mühimmât-ı cebehânesiyle sene-i merkūme mâh-ı + +Sâmî’de başlık ve metin aynen mevcut. + + +----- + + + +muharremü’l-harâmının yirmi beşinci isneyn günü feth u teshîr ve zamîme-i memâlik-i + +sultân-ı âlem-gîr kılınup, kadr-ı kifâye neferât-ı ceyş-i muhâfızîni tertîb ü tanzîm ve + +mümkin mertebesi hıfz u hırâsî-i tekmîl ü tetmîm olunmak içün yek se rûze meks ü + +ikāmet ve ba‘de-itmâmü’l-maslahat Sene cânibine irhây-ı inân-ı azîmet olundukda, + +inâyet-i hüdâ-yı ���� ا���اب ile Erdilân eyâleti dahi eyâdî-i e‘âdî-i erzelândan mülhakāt +ı külliyyesiyle nez ü intihâb olunup, bu hılâlde Sübhanvirdi Hân-ı bî-îmânın evvelkiden + +ziyâde akbahı hezîmet ile münhezim ve ser‘asker-i müşârun-ileyh Hemedan’a doğru + +müteveccih ü âzim olduğu haber-i beşâret-eseri sâhib-i devlet hazret-lerinin mesned-i + +vâlâyı sadâret-i uzmâyı teşrîf eyledikleri şehr-i rebîü’l-evvelin on dokuzuncu sebt günü + +Âsitâne-i sa‘âdet’e vâsıl ve kulûb-ı a‘yân ü erkânda inşirâh-ı küllî hâsıl oldu. + +**Vukū‘-ı Fevz ü Nusret-i Guzât-ı İslâmiyân der-Sahrâ-yı Kuricân ve Feth ü Teshîr-i** + +**Kal‘a-i Hemedan** + +Ülkâ-yı Kirmanşâhân dâhil-i havza-i teshîr-i İslâmiyân kılındıkta[n] sonra, şâh-ı ber +geşte-câhın Tebrîz’de olduğu ma‘lûm u mütehakkık olıcak, kal‘a-i merkūmenin feth u + +güşâyişine bâ‘is-i suhûlet ve asker-i zafer-hâhişe vesîle-i kuvvet ü müzâheret olmak + +tasavvuru ile, belde-i Kirmanşâhân’dan hareket ve Sene cânibine şedd-i râhile-i azîmet + +olundukda şâh-ı ser-hüsrân-ı pür-hüsrân cüyûş-ı deryâ-hurûş-ı Osmâni-yânın tezâhüm-i + +efvâc ve telâtum-ı emvâcı ne mertebede bî-hadd ü gîrân idiğinden âgâh u mutafattın ve + +Tebrîz’den ale’l-acele hurûc ve zerâvî-i şâhika-i utüvv ü udvâna ‘urûc ile ol havâlîlerde + +müte‘ayyin olan mu‘asker-i fîrûzî-peykere üç merhale karîb mahalle vürûd itmiş iken, + +_Hâr u hâs tursun mı seyl-i kûh-fesâdır gelen_ + +mısdâkınca mukābele vü muhârebeye adem-i kudretin ızhâr u iz‘ân ve Kazvin ve + +Ebher’e doğru bî-zehre vü behre tahrîk-i mihmîz-i acz u hırmân itmekle, ta‘kîbi içün + +kadr-ı kifâye asker ile Amasya Mutasarrıfı Selim Paşa ta‘yîn olunup, lâkin şâh-ı rûbeh +firîb-i bî-intibâhın reviş-i mesâlik-i dîniyyesi gibi tarîk-ı mustakîmden inhirâf ve girîve-i + +tağlît ü iştibâha na‘l-i bâz-gûne-i i‘tisâf ile ‘âzim-i semt-i hilâf olduğu mesmû‘ u + +ma‘lûm ve dünbâle-revân ve cüst-cûy-i vusûl olsalar mücerred ta‘b-ı bîsûd u + +meşakkat-ı bîhûdeden gayri netîce-pezîr-i husûl olmayacağı maktû‘ ve meczûm + +olmağın, paşa-yı mûmâ-ileyh şikâr-gâh-ı maksad ü merâmdan tehî-bend-i fitrâk-i + +Hayırlı kapılar açan, fettâh +Sâmî’de başlık ve metin mevcut. +Harput ’da “dünbâle-devân” şeklinde. + + +----- + + + +iğtinâm ve ircâ‘-ı akdâm-ı mevkib-i ikdâm itmemek içün ba‘zı yerlerden göçüp kasd-ı + +i‘ânet ü imdâd ile pey-rev-i ecnâd-ı erbâb-ı Rafz u ilhâd olan on kadar kabâil-i îlât ve + +ahşâmâte kazâ-yı nâgehânî gibi irişüp emvâl ü eşyâ ve devâbb ü mevâşîlerin yağmâ vü + +gāret ve ferâh u fahûr ordu-yı ** Hümâyûn tarafına ric‘at ile îsâl-i râyet-i fevz ü** + +nusret eyledi. Pes mülâhaza-i ser‘asker-i pâyân fikr üzre şâh-ı âkıbet-tebâh-ı ber-vefk-i + +hâtır-hâh tahvîf ü iz‘âc ve Tebrîz’de ferâsih-i ba‘îdeye dek ib‘âd u ihrâc olunup, + +ba‘dezîn Sene’de tevakkuf u ârâmı mûcib ve muktazî olur hâlât mürtefî vü münkazî + +olmağla, evâil-i mâh-ı rebîü’l-evvelde Hemedan havâlîsi gürûh-ı cünd-i Ravâfız’dan + +hâlî olmak zannıyla menzil-i merkūmdan tâyy-ı bisât-ı ikāmet ve Hemedan-ı refî‘ü’l +bünyân semtlerine tahrîk-i kādime-i müsâra‘at kılınup, mâh-ı merkūmun onuncu günü + +sûr-ı mezbûra karîb karye-i Sâlihâbâd kazâsında rekz-i sinân-ı nusret-nişân-ı Sünniyyân + +ile bâsıta-i rûy-i zemîn mânend-i lâle-sitân müzeyyen ü pür-zîb kılındı. Şâh-ı hezîmet +sipâh dahi Ebher ve Kazvin’e varup yanındaki cünûd-ı hasâret-mev‘ûdundan mâ‘adâ + +Şîrâz ve Isfahân’dan gelüp ol havâlîlerde mevcûd u müheyyâ olan zirih-pûş u siper-ber +dûş otuz bin mikdârı cüyûş-ı seylâbe-cûş-ı inzimâm u iltihâkı ile Tahmasb Kuluhan ve + +Lûristân Hânı Ali Merdan’dan gayri bilcümle hânân u ümerâ vü rüesâ ile Hemedan’a + +yakın mahalle vârid ü nâzil ve mukaddemâ ta‘yîn eylediği mi‘yârü’l-memâlik mansıbı + +ile be-nâm Hasan Kuluhan dahi on beş bin güzîde leşker-i ser-hüsrân ile derûn-ı kal‘aya + +vâsıl u dâhil olmağla, anları dahi sakk-ı mîsâk-ı ma‘iyyetine irdâf u ilsâk ve kasd-ı + +niyyet-i tekābül ü pür-hâş ile ref‘-i livâ-yı şikāk eylediği peyâmı sâmi‘a-güzâr-ı guzât-ı + +İslâm olıcak, ittifâk-ı ârâ ile mâh-ı merkūmun on birinci günü kal‘a-i Hemedan ile şâhın + +fâsıla-i miyâne-i leşker-gâhı techîz ü tesdîd içün ma‘iyyet-i asâkir-i nusret-me‘âsir ile + +hareket olunup, nısf fersâh mesâfe tayy olundukda, şâh-ı Acem’in ümerâ-yı + +mu‘teberesinden kullar ağası ve korucubaşı ve halîfetü’l-hulefâsı mühürleriyle mahtûm + +biri ser‘asker paşaya ve biri kethüdâsına iki kıt‘a mektûb-ı ser-be mühür hadî‘at-ı + +mersûm-ı Tebrîz’i Feth Ali bey nâmında bir şahs-ı mahzûl küştenî vesâtetiyle vârid + +olup, derûn-ı hiyel-i meşhûnunda hezâr-bâr müdde‘âsının hilâfına tecribe-i sebkat iden + +sûret-i musâlaha ve âştî-i irâet-i ile sebt ü tahrîr olunan ekâzib-i kīl ü kāl mahz-ı iğfâl + +merdüm-i firîb-i keyd ü ihtiyâl idiği zâhir ü âşikâr olmağla, kat‘â imrâr-ı nigâh-ı i‘tibâr + +olunmayup iktizâ-yı vakt ü hâle göre ser‘asker paşa tarafından mektûb-ı merkūm + +mukābili nemîka terkīm ve mezbûr Feth Ali ve Acem’den ma‘an gelen Allâhvirdi nâm + +refîkın yedlerine tesellüm olunup ta‘yîn olunan vakt ü zamân hulûlünde cevâbı gelmek + +üzre muştusuna kûb-ı dürbâş züll ü ihtikār ilerü be-kafâ-yı semt-i idbâr kılındıkdan + +sonra, ol gün çend sâ‘at mesâfede nüzûl ü ârâm ve irtesi gün dahi irsâl olunan mektûbun + + +----- + + + +cevâbı intizârıyla ordu-yı Şâh’ın bir buçuk sâ‘at karîbinde darb-ı hıyâm-ı zeberced-fâm + +eylediklerinden sonra, mâh-ı merkūmun on üçüncü günü idi ki, tulû‘-ı şemsden bir sâ‘at + +mürûruna dek cevâb-ı mektûba muntazırlar iken, nâ-gâh şâh-ı hizlân-sipâh yirmi sekiz + +kıt‘a balyemez ve beş aded şâhî ve iki yüz zenbûrek ta‘bîr itdikleri topların ve çarh-ı + +feleklerin der-pîş ve cemî‘-i humbara havanların yerlü yerinde tertîb ü vaz‘idüp kırk + +binden mütecâviz leşker-i şenî‘a-i hûnhâr ile ayak ayak yerinden saff-keşân hareket-i + +ceng ü peygâr olduğu sahrâ-yı pehnâ-yı fasîhu’l-ercâ-yı Hemedan’da mürtefi‘ olan + +sevâd-ı gerd ü gubârından ** be-dîdâr bâhirü’l-âsâr olmağla, ser‘asker-i müşâ-** + +runileyh dahi sufûf-ı alay-ı mansûrü’l-livâ-yı zafer-mevsûfları, + +**_Beyit_** + +_Olup innâ-fetahnâ-hân-ı levh-i Mushaf-ı râyet_ + +_Melâik oldular şeh-per-güşâ-yı şukka-ı nusret_ + +neşîdesiyle tertîb ü tensîk ve piyâde vü suvârî Dergâh-ı âlî yeniçerileri ve bin nefer mîrî + +ve süvârî ve sipâh u silâhdâr terakkîlüleri ve sâir cengâverân-ı kâr-güzâr ve cigerdârân-ı + +kâr-zâr ile pîş-gâh-ı salâbet-destgâhların saf-der-saf tezyîn ü tevfîk eyleyüp, eyâleti + +askeri ve kapusu halkıyla Diyârbekir vâlisi vezîr-i mükerrem Mustafa Paşa hazretleri ve + +Kürdistan askeri ve eyâleti ve kapusu halkıyla Maraş beylerbeyi İbrâhim Paşa ve Sivas + +vâlisi vezîr-i mükerrem Hüseyin Paşa ve Mardin Voyvodası Sâdık Ağa’yı kendü tahrîr + +eylediği üç bin nefer mîrî süvârî levendâtıyla tarafeyn-i yemîn ü yesâra ta‘yîn ve + +kendüleri dahi kapusu halkı ve Amasya mutasarrıfı Abdulcelîlzâde Hüseyin Paşa ile + +kıble-gâh-ı asâkir-i cemîletü’l-me‘âsiri cilve-gâh-ı semend-i sa‘âdet-mend-i kûh temkîn + +eyledikden sonra, Musul beylerbeyisi amm-i mükerremleri Ali Paşa’yı iki bin mikdârı + +asker-i şecâ‘at-kirdâr ile muhâfız ve düm-dâr-ı ordu-yı zafer-medâr eylediler. Bu nesk u + +âyîn-i şecî‘âne ve bu nemat-güzîn-i Nerîmâne üzre, + +**_Beyit_** + +_Allâh Allâh diyelim sancak-ı şâhî çekelim_ + +_Yürüyüp her yaneden şarka sipâhî çekelim_ + +fehvâsıyla na‘râ-yı cihân-gîr-i tevhîd ü tekbîr-i guzât gulgule-resân-ı nüh-kıbâb-ı + +semâvât olarak, + +Doğrusu biz sana apaçık bir fetih ihsân ettik. K.K., Fetih, + + +----- + + + +**_Beyit_** + +����� ﺹ�� ای� ��� ����دد + +��� آ�� ﺵ� را�����دری� + +ب داد���ن ﺵ�� ���� � + +������ آ� دن آ��ن رو���د + +leşker-i fevc-â-fevc-i A‘câm-ı bed-fer-câm üzre, havâle-i samsâm-ı berk-ibtisâm ve + +isâle-i bârân-ı sihâm-ı ihtisâm kılındı. Kal‘a-i düvâzdeh-burc heft-kulle-i âsumânda + +bâlâ-i dervâze-i âfâk üzre, alem-i zerîn-fülke-i âfitâb-ı ‘âlem-tâb-nişânda olalı iki sâ‘at-i + +nücûmî güzerân itmiş idi ki Kuricân karyesi sahrâsında, + +**_Beyit_** + +������ ��دو���� ��� ورد د + +د� ﺹ� ��ن ﺹ� ����ار ا���� + +زد �� د���ان ��راﺵ��� + +���������ی�ن �� رآ��ى آ�� + +ecnâd-ı a‘dâ-yı dalâlet-mu‘tâd ile muhârebe vü müsâdemeye der-kâr ve sadâ-yı top u +tüfeng-i ra‘d-âvâz-ı sâikâ-bâr ile velvele-endâz-ı çarh-ı devvâr olup + +**_Arabî_** + +**_����� اذا ���� �� ﺡ�ب ﺹ�ار�� ، ����ؤس ��ی� ا�رض_** + +terânesiyle şemşîr-bâzân-ı ma‘reke-gâh-ı meydân fârisân-ı germ-tâzan u hünerverân-ı + +tüfeng ü sinân olan şehsuvârân-ı şüc‘ân-ı mü’minîn ve piyâde-gân-ı gāziyân-ı + +müslimîn-i astîn-efşân ü raks-künân ızhâr-ı kemâl-i şevk u meyelân iderek, bi +inâyetillâhi te‘âlâ tavâif-i Kızılbâş-ı bed-ma‘âş üzre açıktan yürüyüş ve cünbüş-i + +dilîrâne ile zed ü bürd ceng ü peygâra mübâderet ve kûşiş ü dâd u sited-kâr-ı zâr-ı + +müşâcere vü cidâl ve germiyyet-i bâzâr-ı cân-fürûşân-ı harb ü kıtâl vakt-i asra dek + +mütamâdî ve savâ‘ik-ı samsâm-ı istîsâl tâkat-güzâr-ı husamâ vü e‘âdî olıcak, âhir-i kâr + +Şâh Tahmasb-ı hâk-sâr beş yüz mikdârı has huddâm-ı perîşân-rûz-gârı ile zâr u nâ-çâr + +Bergüzin üzerinden Kazvin’e doğru rû-be-râh-ı firâr ve mâ‘adâyı bakiyyetü’s-süyûf + +olan leşker-i kafâdâr ü pîrâmen-güzârı benât-ı nâş gibi târ u mâr olmalarıyla, + +mücâhidîn-i Sünniyyân-ı bâ-vifâk nısfü’l-leyle dek ta‘kîb ile iriştiklerin katl ü sebiy-yi + +istirkāk ve ahz u batş u zecr ü terhîb ile tâkatların tâk itdiklerinden sonra, Dergüzinli + +Fetih âyetlerinin muştuladığı sabah, gecenin ciğerini hançerle yararak orta çıktı; al kan ile su verilmiş +kılıçla aydınlandı şafaklar. Böylece yeni ülkeler açmak için yüz gösterdi. +İki ordu karşı karşıya geldi ve mahşer saflarını andırırcasına onca saf yaptılar. Ülkeler zabtetmek için +kan döken kahramanların elinde mızraklar göründü dağlar gibi.. +Harp zamanı kılıçlar terennümle şakırdamaya başladığı zaman, kafalar oynamaya başlar yerde. + + +----- + + + +tâ’ifesi dahi kat‘-ı tarîk-ı meferr itmekle, ekseri cüsûr-ı süyûfdan güzâr idüp diyâr-ı + +ademe sefer ve menzil-i sakarr-makarr eylediklerinden ba‘de’l-firâr Muhammed Bülûc + +Hân etbâ‘ından Ordu-yu Hümâyûn’a istîmân ile avd ü ric‘at iden ** birkaç nefer-i** + +Afgān haber virdiler. Hâsılı tâ’ife-i siyeh-bahtân-ı ser-hüsrân idâd-ı leşker-i + +İslâmiyândan az‘af u muzâ‘af ve firâvân iken, hıfz-ı Hudâ-yı müste‘ân ile üç yüz kadar + +muvahhidîn-i nihâd-ı pâkîze-akîdet şüste-rûy-i mâ-i maîn-i havz-ı şehâdet ve çâşniyâb-ı + +şerbet-i şîrîn-kâse-i mağfiret ve beşyüz mikdârı nîze-güzârân-ı meydân-ı şecâ‘at zahm +hurde-i âlât-ı harb-i ehl-i gavâyet olup ‘adû-yı kîne-cûyun yirmi bin piyâde-i + +mezellet-peykerinden pezîrâ-yı teneffüs-i hayât ider berâhid-i dâire-i vücûdda pâyidâr-ı + +sebât olmayup, süvârîsinden kezâlik erbâ‘-ı selâsesi üftâde be-hâk-i helâk u demâr ve + +hânân-ı bâ-i‘tibâr ve havass-ı kibârından Kazvin ve Şîrâz Hanları ve leşker-nüvîsi ve + +halîfetü’l-hulefâsı ve bunların emsâli Devlet-i melâhide-i Safeviyye ricâli bî-pâ vü ser + +‘âzim-i tarîk-ı siccîn ü sakarr oldular. + +Pes mânde-i cây-gâh-ı hezîmeti olan sagîr u kebîr dürüst ü meksûr otuz iki kıt‘a aded + +havan ve iki yüz aded zenbûrek ve mühimmât-ı cebehâne ve edevât-ı tophâne ve bâr u + +bengâh ve hayme vü har-gâhları nasîb-i kabza-i cünd-i İslâm ve dâhil-i havza-i tasarruf + +u iğtinâm olmuşdur. İrtesi gün Hemedan’ın çend sâ‘at karîbine nasb-ı Ordu-yu + +Hümâyûn-ı nusret-makrûn olundukda, fitne-i makhûre-i Kızılbaş’tan derûn-ı kal‘ada + +mahsûr u sergerdân olup, re‘âyâ vü ahâlîden hezîmet gicesi şahları ardınca hareket ü + +firâra kādir olandan mâ‘adâ, aceze vü mesâkîn ve beze-miskîn makūleleri orduya gelüp + +hazân gibi lerzân u hırâsân serfürû-dâde-i emân oldular. Kal‘a-i Hemedan dahi yedi + +balyemez ve yirmi sekiz şâhî ve iki humbara havanı ve on iki adet zenbûrek topları + +mühimmât-ı cebehâne-siyle zabt u teshîr ve izâfe-i memâlik-i cihândâr-ı İskender-serîr + +kılınup, bir gün dahi mahall-i mezbûrda meksden sonra, mâh-ı merkūmun on yedinci + +perşembe günü pîş-kâh-ı kal‘a-i Hemedan’a nakl-i râhile-i azîmet ve rabt-ı tınâb-ı + +sâyebân-ı sa‘âdet olundu. Ferdâsı cum‘a günü derûn-ı kal‘ada vâki ekber ü eşref + +cevâmi‘-i refî‘ada bî-şâibe-i riyâ vü sum‘a ikāmet-i farîza-i salât-ı cum‘a ve bâlâ-yı + +minberinde pâdişâh-ı Mahmû-dü’l-fi‘âl ve şehinşâh-ı memdûhü’l-hısâl, + +Yazmalarda “‘adû-yı kîne-cûnun” şeklinde. + + +----- + + + +**_Beyit_** + +_Cihân-gîr-i adl-âver-i garb u şark_ + +_Hüdâvend-i dihîm ü nusret-i be-fark_ + +����� ا� �� ا�رض واو�� ا��� ا����� ��� �����ل وا���ض + + ا���� وا���ض�زا�� ﺵ��س اﺡ��م دو��� ﺵ�ر�� �� ����� + +hazretlerinin şüc‘ân-ı bedî‘a-i melâhim ü gazavât ile müretteb ü müsec-ca‘nâm-ı kişver +ârâ-yı übbehet-matla‘ları esnâ-yı hutbe-i belîgâda kırâ‘at ve ‘unvân-tırâz-ı şeref-nâme-i + +tezkâr u tahiyyet kılındı. Cenâb-ı Hudâ-yı Müte‘âl �� �� ا����� وا����ل Sultânü’l-berreyn + +ü hâkānü’l-bahreyn Hâdi-mü’l-Haremeyni’ş-şerîfeyn pâdişâh-ı âlem-penâh Dârâ-sipâh + +hazret-lerinin bâ‘is-i âsûde-gî ve refâh-ı ‘ibâd ve mûcib-i nizâm u intizâm ıktâ‘-ı bilâd u + +sebeb-i red‘ ü kam‘-ı ahâlî-i Rafz ü ilhâd ve ru’ûs-ı âmme-i re‘âyâ vü berâyâya bast-ı + +cenâheyn-i nısfet ü dâd olan, vücûd-ı hümâyûn-ı hümâ-sâye-i sa‘âdetmakrûnların + +nevâ’ib-i âfât-ı mülimmât ü nevâzil-i beliyyât u ihtiyâtdan mahfûz u masûn ve ömr ü + +Devlet-i merhûnların taht-ı âlî-baht-ı saltanat-ı kâm-revânîde şevk u sürûr ve safâ-yı + +câvidânî ile medîd ü efzûn eyleyüp, niçe niçe bu gazve-i kübrâdan bi’l-eser fütûhât-ı + +celîleye mazhariyyet ile dâimâ bed-hâh-ı devletlerin ma‘zûl u mağlûb ve münhezim ü + +menkûb eyleye, âmin, bi-hürmeti Hâtemi’l-enbiyâi ve’l-mürselîn. + +**Sûret-i Hatt-ı Hümâyûn der-Vakt-i Firistâden-i** Şemşîr ü Hil‘at-ı Semmûr ve + +**Sorgûc be-Ser‘asker Paşa-yı Müşârun-ileyh** + +Bi-tevfîki’llahi’l-meliki’l-Mennân zuhûra gelen gayret-i cemîlin ve seninle ma‘an bu + +gazâ-yı garrâda fedâ-yı bâş u cân ve bezl-i tâb u tuvân iden kullarımın hidmetleri + +makbûl-ı hümâyûnum ve bâ‘is-i inşirâh-ı tab‘-ı safâ-makrûnum olmuşdur. Ve cümleniz + +berhûrdâr olasız, nân u nemek-i pâdişâhânem sizlere halâl olsun ve yüzleriniz ak olsun. + +Fî-mâ-ba‘d dahi rızâ-yı hümâyûnuma muvâfık ve Devlet-i Aliyye’me lâyık mesâ‘î-i + +cemîle ızhârına bezl-i kudret ve sarf-ı miknet eyleyesiz” deyü hatt-ı hümâyun-ı şevket +makrûn-ı hâss ve tergîb-i guzât-ı asker ve nevâziş ü tatyîb-i ser‘asker-i zafer-me’âsiri + +mutazammın sâdır olan fermân-ı celîlü’ş-şânın zîver-i sertâc-ı ‘unvânı kılınup, + +ser‘askerân-ı sâireden istisnâ vü imtiyâzların beyân ve mazhar oldukları kemâl-i fevz u + +nusretin vukū‘una dek kendülerden sudûr iden hidemât-ı mebrûre ve mesâ‘î-i mevfûre + +O Allâh’ın yeryüzündeki halifesi, genişliğine ve uzunluğuna yedi iklimin sahibidir. Devletinin hüküm +sürdüğü yerlerin güneşleri, farzların ve sünnetlerin doğduğu yerde parıldıyor hâlâ.. +Her türlü benzer,. misal ve ortaklardan münezzeh oldu. +Sâmî’de başlık ve metin aynen mevcut. + + +----- + + + +memdûh-ı tab‘-ı hümâyûn-ı kişver-sitânî olduğun işâ‘a vü i‘lân içün, şeh-per-i hümâ-yı + +hümâyûn-sâyeden e‘azz u es‘ad olan bir kıt‘a mücevher sorgûc-ı ser-firâzî vü serdârî ve + +bir kabza şemşîr-i memâlik-gîr-i sipeh-sâlârî ile semmûr-ı fâizü’s-surûra duhte bir + +hil‘at-i fâhire-i sa‘âdet-i endûhte î‘tâ ve mevhibet ü ma‘iyyetlerinde olan vüzerâ vü + +ümerâ ve rüesâya dahi semmûra kaplu sade hil‘atler ihsân u inâyet buyrulup, mâh-ı + +rebîü’l-âhirin yirmi üçüncü perşembe günü, Dergâh-ı âlî kapucubaşı-larından Silahşor-i + +hassâ-i rikâb-ı sultânî ve vekîl-i Mîrâhûr-ı sânî Abdi Paşazâde Ali Bey mübâşeretiyle + +irsâl olundu. Gönderilen emr-i âlî-şânın tesâdüf-i feyz-i vakt ile inşâ-yı edâ-yı rengîni + +hayli mergūb u dil-nişîn vâki olmağın, istihsânen bi-aynihî sûreti sebt-i sahîfe-i beyân + +kılındı. + +**Sûret-i Emr-i Celîlü’l-Ünvân Ba‘de ez-Elkāb** + +Bu esnâda atebe-i aliyye-i Hüsrevâneme irsâl eylediğin kâğıdların dergâh-ı mu‘allâm + +kapucubaşılarından mukaddemâ ma‘iyyetine me’mûr Halil dâme mecduhû ile gelüp + +vâsıl ve mezâmîn-i beşâret-zamînleri muhtevî olduğu tefâsîl-i vekāyî‘-i feth ü nusrete + +harf-be-harf ilm-i âlem-arâ-yı mülûkânem muhît ü şâmil olmuşdur. Sen irsen ve aslen + +ve zâten ve neslen Devlet-i Aliyye’min sadâkat-kâr u hayr-hâhı ve vüzerâ-yı ‘izâmımın + +müdebbir ü mücerreb etvâr-ı sâhib-i intibâhı olmağla, zâtında olan gayret ü himmet-i + +vehbiyye ve hamiyyet ü istikāmet-i gayr-i kesbiyye muk-tezâsınca vedî‘a-i uhde-i + +kifâyet ve emânetin olan emr-i sipehsalârîde dîn ü Devlet-i Aliyye’me lâyık ve şân u + +şevket-i saltanat-ı seniyyeme muvâfık meâsir-i cemîle ve mefâhir-i celîle ızhârına + +nakdîne-nisâr-ı iktidâr olmak hulâsa-i hayâl ve nekâve-i efkârın olduğu ecilden, + +ma‘iyyetine me’mûr olan vüzerâ-yı ‘izâm-ı sâ’ibetü’l-ârâ ve beylerbeyiyân-ı sadâkat +intimâ ve sâir rüesâ-yı zâbitân-ı asâkir-i zafer-peymâ ile dâimâ icrâ-yı sünnet-i seniyye-i + +meşveret ve kāide-i ittihâd ve yekcihetîye ri‘âyet eylediğine binâen, ittifâk-ı vükelâ-yı + +hıred-mendân-ı umûr-ı azmâ ve istihsân-ı rüesâ-yı kâr-dânâyân-ı savâb-âşinâ ile takdîm +i ehemm-i resm ü râhı mu‘teber ü meslûk tutulup, ibtidâ şâh-ı güm-râh-ı bî-intibâhın + +tefrîk-i şeml ü cem‘iyyet ve temzîk-i zeyl-i ‘ucb ü nahvetine sıdk-ı niyyet ile azîmet + +olunduğu şeyatîn-i Ravâfız-ı dalâlet-nıtâk istimâ‘ u istirâk itmeleriyle mahzâ asâkir-i + +İslâm’ı iğfal içün firîfte-i dâne-i mekr ü ‘âl ve girifte-i dâm-ı keyd ü ihtiyâl itmek fikr-i + +fâsidiyle sûret-i rağbet-i musâlaha irâ’etine mu‘tenâ kerrâren ve merrâren tarafına irsâl + +Harput ’ da “ba‘de elkâb” şeklinde. Sâmî’de başlık ve metin aynen mevcut. + + +----- + + + +eyledikleri rüsül ü resâillerinde yâfte-i kâr-gâh-ı mekîdetleri olan kâlâ-yı kâsid-i dekk + +ü mefâsidlerine rüşd ü kiyâset-i zâtiyye ve hamiyyet-i fıtriyyenden nâşî tamgâzen-i + +i‘tibâr u i‘timâd olmayup, cünûd-ı muvahhidînin tekmîl-i nevâmis-i devlet ü dîn + +husûsunda ahz-ı intikām ile galeyân-ı kudûr-ı gayret ve feverân-ı tenevvür-hâhiş-i + +hamiyyetlerin fi’l-hayr fevz u nusrete haml ve avn ü inâyet-i Rabbi’l-İzzet’e istinâd ü + +tevekkül ile muhârebe vü mukātelelerine ıkdâm u azîmet ve Hemedan’a altı sâ‘at + +mesâfede vâki Kuricân nâm karye sahrâsında mukābele ile sevk-i ketîbe-i mübâderet + +olunmağla, mahall-i mezbûrda tekābül-i ferîkayn vukū‘unda vesâyâ-yı sekîne ve sebâtı + +ecnâd-ı zafer-i‘tiyâd-ı İslâmiyye’nin temîme-i sevâ‘id-i tahammül ü ıztıbâr ve ta‘vîz-i + +ciyâd-ı gayret ü iktidârları iderek, tavtîn-ı kalbleriyle temkîn-i pây-ı sabr u + +şekîblerinde dakîka fevt olunmamağla, nehengân-ı deryâ-yı dilîri ve şecâ‘at ü pelengân +ı sahrâ-yı şîr-gîr ü şehâmet olan asâkir-i rezm-azmâ dahi kehfü’l-emân-ı vikāye-tullâha + +istizhâr u ilticâ ile satevât-ı a‘dâ-yı dalâlet-âyîne açıktan siper-keş-i sîne olmalarıyla, + +lillâhi’l-hamd vel-minne, nesâyim-i feth u zafer cânib-i İslâmiyân’a vezân ve tâ’ife-i + +Kızılbaş-ı bed-ma‘âş sarsar-ı hızy ü hızlân ile üftâde-i hâk-i demâr u hüsrân ve bilcümle + +esâfil ü a‘yân-ı leşker-i habîs-nişânı ‘alâ-tarikı’l-istîsâl pâmâl-i metâyâyı esinne vü + +esyâf-ı gāziyân ve şâh-ı âkıbet-tebâh ve güm-kerde-i râh-ı ahzâb yesîre-i mahsûsa-i + +menhûsesiyle ���� ��� ��أ�� ��� ر ticâretin ihrâz ile eyne’l-mefer-guyân be-vâdî-i + +firâra şitâbân olduklarından sonra dahi, meydân-ı dilîrân u kârzâr ve cigerdârân-ı + +mesâff-ı sitîz ü peygâr �� ی����� ا���ار na‘râların resîde-sımâh-ı idbârları iderek ‘akab +dârlıklarına musâbakat u ibtidâr ve niçelerin ‘alef-i şemşîr-i âbdâr eylemeleriyle bi +avn’illâhi ve hüsn-i tevfîkıhî, bilcümle bâr u bengâh ve hayme ü hargâhları ale’l-husûs + +Hemedan kal‘ası ve ordusunda mevcûd bulunan ma‘lûmü’l-mikdâr top ve havan ve + +zenbûrekleri ve mühimmât-ı cebehâne ve edevât-ı tophâneleriy-le dâhil-i havza-i zabt u + +teshîr olunduğu, kapucubaşı mûmâ-ileyhin şifâhen takrîrinden dahi tekrâren karîn-i + +sem‘-i yakîn-i pâdişâhânem olmağla + + �����ا����� ا��ي ا�� ���� و��� ﺡ��� و���� ه�ا �� ��� ر�� ی���� �� ی��ء وا� ذو ا���� ا + +Harput ’ da “kâsid-i mekr” şeklinde. +Harput ’ da “ecyâd” şeklinde. +Kellesini kurtarabilen kazançlıdır, kendini kurtaran kârdadır. +Kaçış nereye; Nereye kaçabileceksin ki? +Fîrâr kime ne fayda sağlamış ki size sağlasın. +Ordusunu, askerini ve kulunu üstün ve muzaffer kılan Allâh’a hamdolsun. Bu onun fazl ve +keremindendir, dilediğini dilediğine verir. Çünkü en büyük fazl ve kerem sahibi Allâh’tır. K.K., +Cum‘a, + + +----- + + + +Hakkâ ki sadâkatkârân-ı Devlet-i Aliyye ve hayrhâhân-ı saltanat-ı seniyyem olan vükelâ + +vü rüesânın sâk-ı vâhid üzre kıyâm ve hüsn-i tedbîr ü ihtimâmları ve cânsipârâne ugûr-ı + +dîn-i mübîn olan mücâhidîn-i kûh-temkînin sebât-ı ikdâm ve tesebbüt ü akdâmlarıyla, + +**_Beyit_** + +_Bir gazâ ettin ki hoşnûd eyledin Peygamberi_ + +_Belki Cibrîli bile vallâhü âlem bi’r-reşâd_ + +_Nesir: mefhûmuna mâ-sadâk ve dîbâce-i sahâyîf-i melâhim ü megāzî-i rûzgâr olmağa_ + +ehakk u elyak olan bu gazve-i uzmâ ve melhame-i kübrâda zuhûra gelen meâsir-i + +sa‘îdeleri ve tekmîl-i ırz u nâmûs-ı saltanatım bâbında cilve-ger-i mir’ât-ı şuhûd olan + +mefâhir-i pesendîdeleri makbûl-i hümâyûnum ve bâ‘is-i imbisât-ı tab‘-ı safâ-makrûnum + +olduğundan gayri, âmme-i ibâd-ı mü’minîn ve kâffe-i müslimîn ü muvahhidîne + +sermâye-i sürûr u şâd-mânî ve sebeb-i ücûr-ı mevfûr-ı câvidânî olmağla, sanki + +ser‘asker-i hamiyyet-şi‘âr-ı celâdet-güsterim ve sipehsâlâr-ı sütûde-etvâr-ı marzi’l +eserimsin. Hâssaten senin ve ma‘iyyetine me’mûr olan vüzerâ-yı ‘izâmımdan gayret +keşân-ı dîn ü devlet ve hâkgüzârân-ı nân u ni’met olan hâlâ Diyârbekir ve Sivas vâlileri + +düstûrîn-i mükerremîn mübeşşirîn-i müftehimîn, nizâmü’l-âlem vezîr-i dilîr-i sâhib-i + +tedbîrlerim, Mustafa Paşa ve Hüseyin Paşa edâmallâhu te‘âlâ iclâlehümânın ve mîr-i + +mîrân-ı kirâmımın bahâdır-ı celîlü’l-me’âsirinden Maraş beylerbeyisi İbrâhim Paşa ve + +hâlâ Musul beylerbeyisi Ammin Ali Paşa ve sâbıkā Amasya ve hâlâ Kangırı mutasarrıfı + +Selim Paşa ve sâbıkā Musul mutasarrıfı Abdülcelîlzâde Hüseyin Paşa ve ümerâ-yı + +Kürdistan ve eyâlet ve elviye alaybeyleri ve sâir rüesâ vü zâbitân ve asâkir-i nusret +irtisâmımın husûsâ kerem-sâzân ve tays-ı vegā ya‘ni semenderân-ı nâire-i heycâ + +ve hünerverân-ı arsa-i gavgā olan yeniçeriyân-ı şemşîr-bâzân ve cebeciyân-ı ma‘reke +perdâzân ve serdengeçtiyân-ı cân-nakdiyân ve terakkîlüyân-ı sâhib-i sinân ve topcuyân-ı + +âteş-efşân ve arabaciyân-ı top-keşân ve zu‘âma ve erbâb-ı tîmâr ve bilcümle piyâde vü + +süvâr efrâd-ı ecnâd-ı zafer-kirdâr kullarımın sâ‘yleriniz marzî vü meşkûr ve + +hidmetleriniz vücûh ile makbûl ü mebrûr olmuşdur. Yüzleriniz ak ve kılınçlarınız dâimâ + +keskin ve dimâ-yı a‘dâ-yı dîn ve hûn-ı firâk-ı m��rtedîn ü mülhidîn ile âlûde vü berrâk + +ve sebîl-i dîn-i mübînde mücâhede-i sâdıkāneniz mukābelesinde nân u nemek-i + +pâdişâhânem sizlere halâl olsun. Ni‘am-ı izzet ve temettû‘-ı dünyâ vü ukbâdan hissedâr + +ve ganâyim-i ücûr-ı cezîle-i uhrâdan cümleniz berhûrdâr olasız. Hâlâ hakkınızda + +_Târih-i Sâmi,_ Şâkir ve Subhî, , İstanbul, Süleymaniye Harput ’daki nüsha kullanıldı ve +metinde Harput olarak kısaltıldı. Harput ’ da “Nizâmiyyü’l-âlem” şeklinde. + + +----- + + + +ummân-ı bî-girân-ı berr ü ihsân ve bahr-ı bî-pâyân ve mekârim-i bî-imtinânem + +mütemevvic ü mutelâtım ve müteheyyic ü mütezâhim olup, sen ki ser‘asker-i mahmû +dü’l-me’âsirim müşârun-ileyhsin! Hâssa-ı hâl-i fâhire-i mülûkânemden semmûr-ı + +faizi’s-sürûra kaplu sana bir sevb-i hıl‘ât-i mûrisü’l-behcet-i sultânî ve esyâf-ı fâtihatü’l +eknâf-ı hidîvânemden bir kabza şemşîr-i zafer-te’sîr-i hâkānî ve tezyîn-i fark-ı celâdet +karînin içün bir kıt‘a mücevher sorgûc-ı kişversitânî inâyet ü ihsânım ve re’yine + +muvâfakat ile hem-‘ınân-ı murâfakatın ve miyân-beste-i emr ü mütâba‘atın olan + +vezîrân-ı müşârun-ileyhimâ ve beylerbeyiyân-ı nîk-verâ ve sâir rüesâ ve zâbitân-i + +asâkir-i nusret-peymâya ilbâs u iksâ içün iki kıt‘a postîn-i semmûr ve yüz elli aded + +hila‘-i zâhire-i müstelzimü’l-hubûr i‘tâ-yı hümâ-yûnum olup, teblîğ ü îsâli içün dergâh-ı + +mu‘allâm kapucubaşılarından ve silahşorân-ı Âsitâne-i sa‘âdet-nişânım zümresinden + +Mîrâhûr-ı sânî vekîlim olan Abdi Paşazâde Ali Bey irsâl olunmuşdur. İnşâallâhü te‘âlâ + +vusûlünde hassâten sana inâyet ü ihsânım olan hil‘at-ı fâhire ve kisve-i zâhiremi + +takdîm-i hutûvat-ı ta‘zîme mukārin-i istikbâl ve telsîm ile dûş-ı hamiyyet-pûşâna iktisâ + +ve samsâm-ı nusret-irtisâmı ârâyiş-i miyân-ı müfâharet ve sorguc-ı mübâhât ve ibtihâc-ı + +zîver-i tâc-ı rif‘at-menzilet idüp, ihrâz-ı mübâhât-ı evfâ ve ızhâr-ı meserret-i bî-intihâ + +iderek rîşte-bendân-ı ittihâd u muvâfakatin ve kemer-beste-gân-ı emr ü itâ‘atin olan + +vezîrân-ı dilîrân-ı müşârun-ileyhimâ ve beğlerbeyiyân ve ümerâ ve sâir rüesâ vü + +zâbitân-ı asâkir-i zafer-intimâya inâyet ü ihsânım olan hila‘-i fâhiremi alâ-kadri + +merâtibihim ilbâs ü iksâ ve cümle ile tezâ‘uf-i eyyâm-ı ömr ü devlet ve terâdüf-i esbâb-ı + +saltanat-ı ebed-müddetim du‘â-yı vâcibü’l-edâsını yek-zebân-ı îfâdan sonra, sen ki + +ser‘asker-i cemîlü’l-me’âsirim müşârun-ileyhsin! Dâhil-i havza-i zabt u teshîr olan + +kal‘a-i Hemedan ve bilcümle bika‘ vü zıyâ‘ ve büldânın zabt u rabt ve intizâmı içün + +ta‘yîn ü takrîr-i muhâfızîn ve tahsîs ü tertîb-i hafaza vü meharisîn ile sâir temşiyyet ü + +icrâsı muktezî olan umûr ve husûsları lâyık u lâzım olan vech-i vecîh ve tavr-ı vasîg + +üzre rehîn-i tanzîm ü temkîn idüp ol memleket-i vesî‘atü’l-enhâ ve fasîhâtü’l-ercânın + +kalîl ü kesîr ve celîl ü hakîr mehâmm-ı lâzimü’l-ihtimâmını sûret-i mergūbe-i hüsn-i + +nizâma ifrâğ ile tekmîl-i hidmet ve tezyîl-i manzûme-i me’âsir-karîn mahmedet-i nigeh +nisâr-ı nakdîne-i gayret ü himmet eyleyesin. Ve siz ki ser‘asker-i müşârun-ileyhin + +ma‘iyyetine me’mûr vüzerâ ve beylerbeyiyân ve hükûmet-i elviye mutasarrıfları ve sâir + +asâkir-i zafer-mazâhirim ve bilcümle kapu kulları mûmâ-ileyhimsiz, fî-mâ-bâ‘d dahi + +fermânım olan hidmet-i dîn ü Devlet-i Aliyye’min temşiyyet ü tekmîlinde ser‘asker-i + +müşârun-ileyhin re’y ü savâb-dîd-i yedine muvâfakat ve hükm ü emrine inkıyâd u itâ‘at + +ve bundan böyle dahi mesâ‘î-i meşkûre ve âsâr-ı mebrûre ızhârına bezl-i tâb u tâkat ile, + + +----- + + + +her hâlde du‘â-yı hayr-i serîü’t-te’sîr-i pâdişâhânemi iğtinâm u istihsâle sarf-ı kudret + +eylemeniz bâbında fermân-ı âlîşânım sâdır olmuşdur. + +**Tevcîh-i Vezâret be-Kethüdâ-yı Ser‘asker-i Müşârun-ileyh** + +Sipehsâlâr-ı müşârun-ileyhin kethüdâları olan Ahmed Ağa’nın bu gazve-i azîmede + +uğūr-ı devlet ü dîn-i mübîn-i nusret-karîn içün temşiyyet-i hıred-verâne ve hidmet-i + +sâdıkāne ile berçîde-i dâmân-ı sa‘y ü himmet ü gayret olduğun Âsitâne-i sa‘âdet +aşiyâne-i saltanata arz u inhâ ve rütbe-i aliyye-i vezârete pâ-nihâde-i irtikā olmasını + +niyâz ü recâ itmeleriyle, şefâ‘at ü iltimâslarına binâen avâtıf-ı aliyye-i husrevânîden + +Hemedan kal‘ası muhâfızlığı şartıyla vezâret ile Rakka eyâleti mansıbı tevcîh ü inâyet + +buyuruldu. + +**Tevcîh-i Vezâret be-Defterdâr-ı Şıkk-ı Evvel İzzet Ali Beyefendi** + +Vâki olan nusret-i celîlenin haber-i beşâret-eseri vürûdunda sadrıa‘zam hazretleri rikâb-ı + +müstetâb-ı pâdişâhîye arz-ı tefâsil-i ahvâl-i zafer-iştimâl ve tebrîk-i gazâ-yı ekber-i bî +misâl içün azîmet eyleyüp, avdetlerinde şehr-i rebîül-âhirin yirmi birinci selâsâ günü + +ahşâma karîb Defterdâr İzzet Ali Beyefendi’yi hânelerinden avdet ve defterdârlık câh-ı + +vâlâ-i‘tibârına ilâve-i terfî‘-i kadr u menzilet olmak üzre dûş-i istîhâl ü liyâkātine ilbâs-ı + +semmûr-ı vezâret ve gevher-i zât-ı ale’s-sıfâtların inâyet-i tûğ-ı sa‘âdet-furûğ-ı kâm-rânî + +ile elmâs-ı müselles-nümâ-yı zî-kıymet gibi pîrâye-i nîgîn-dân-ı gencîne-i müfâharet + +buyurdular. Vezîr-i müşârun-ileyh haseb ü nesebde ‘arîku’t-tarafeyn ve ‘ulûm-ı + +Arabiyye ve Fârisiyyede sâhib-i necdeyn vezîr ibn-i vezîr destûr-ı lâ-nazîr olup ale’l +husûs üstâd-ı çîre-dest-i kalem-i çâbük-kademleri vâdî-i şi‘r ü inşâda muharriz-i + +kasabü’s-sabk belâğat u i‘câz ve mızmâr-ı behîn-âsâr-ı san‘at-ı kitâbet ü imlâda + +müsâbakat-ı akrân u ekfâ ile kûy-i ribâ-yı meydân-ı te‘âllî vü imtiyâz idiği malûm-ı + +hüner-mendân-ı sühan-sâz olmağla, müstağnî-i şübehât-ı tûl ü dırâzdır. Tedkîk-i + +muhâsebât-ı aklâm-ı dîvâniyyede mümtâz u müsellem ve tenfîz-i âhkâm ve tertîb-i + +mehamm-ı Devlet-i Aliyye’de mânend-i hâme-i reşîku’l-kāme-i istikāmet ile engüşt +nümâ-yı müste-kîmân-ı erbâb-ı kalem olup tahsîl-i emvâl-i mîrîyyede hod berâhidi + +tekdîr ü iz‘âc ve âzürde-i çîn-i cebîn-i ihtilâc itmeksizin, kemâl-i iffet ü istiğnâ ile kâr +güzâr ve Hazîne-i Hümâyûn-ı Enderûn u Bîrûn’un zevâyâ-yı püşt u bâlâsına değin pür +Sâmî’de başlık ve metin aynen mevcut. +Sâmî’de başlık ve metin aynen mevcut + + +----- + + + +sâz-ı nukūd-ı bî-şumâr olduğundan gayri, evân-ı cülûs-ı meymenet-iktirânda muktezâ-yı + +sadâkat ü himmet-i hüdâ-dâd ve mübtegâ-yı gayret ü hamiyyet-i mâder-zâdları üzre + +rü’esâ-yı eşkıyâ-yı serbölükândan bî-bâk ü pervâ lâzıme-i uhde-i kifâyeti olan hidmet-i + +dergâh-ı saltanat mürâ‘âtında dakîka fevt itmeyüp, zümre-i gāret-gerân-ı fitne-kârândan + +beytülmâl-i müslimîni şeb u rûz terk-i hâb u râhat ve teşyîd-i akfâl-i vikāye vü sıyânet + +ile telef ü yağmâ itdirmeyüp, ocakların bilcümle zâbitân ve neferâtına virilecek mevâcib + +ve bahşiş ve in‘âmâtının bilâ-münâkaşa vü nizâ vü gavgā mükemmelen ashâbına teslîm + +ü edâ olunmasında ‘ayn-ı insâf ile bakılsa hak budur ki, böyle hengâm-ı müteşettitü’l +eyyâmda tevfîk-ı cenâb-ı Hudâ-yı ‘Allâm ile uslûb-ı hakîmâne ve tarz-ı mergūb-ı + +âkılâne üzre dîn ü devlete bu rütbe sarf-ı nakdîne-i dikkat ü ihtimâm ve bezl-i gencîne-i + +gayret-i tâmm iderek hidmet-i âlem-pesend ve temşiyyet-i sûd-mend eyledikleri nakş-ı + +sahîfe-i rûzgâr ve sebt-i cerîde-i tevârih-i a‘sâr olup, nâm-ı nâmîleri ser-i defter-i fihrist +i rûz-nâme-i iştihâr olmaklığa şâyân u sezâvâr olmuşdur. + +**Reften-i Reîsülküttâb-ı Sâbık Süleyman Efendi be-Cânib-i Mısır** + +Hâlâ Mısır vâlisi olan Silâhdâr Mehmed Paşa hazretleri ile selefi Köprülüzâde Abdullah + +Paşa’nın mâbeyn-i hisâblarına nizâm u faysal virmek içün ve birkaç seneden berü + +Çerkes Mehmed ** Bey’in hurûc-ı istîlâsı ve vücûh-ı âhar ile mısr-ı Kāhire’de** + +ihtilâfât-ı kesîre vukū‘undan nâşî, muhtell ü müşevveş olan yedek gılâlinı tanzîm ü + +tekmîl, Haremeyni’ş-şerîfeyn ahâlîsi gılâlinin kırk bir senesinden berü kusûr ve + +bakāyâsını cem‘ ü tahsîl eyledikden sonra, be-her sâl gönderilmesi mu‘tâd olan gılâl ile + +‘ıcâleten tarafına îsâl eylemek üzre, sâbıkā reîsülkültâb ve hâlâ Kâtib-i Yeniçeriyân-ı + +Dergâh-ı âlî olan Süleyman Efendi evâhır-ı mâh-ı merkūmda me’mûriyyet ile Mısır + +cânibine irsâl olunup, mahall-i me’mûra vusûlünden sonraca Darbhâne-i Mısır nâzırı + +olan Lâ‘lî Mustafa Efendi Âsitâne-i sa‘âdet’e gelmek fermân buyurulmağla, nezâret-i + +mezbûre dahi kendüye tefvîz ü sipâriş buyuruldu. Mûmâ-ileyhin me’mûren Mısır’a + +azîmeti takrîbi ile kitâbet-i yeniçeriyândan azli iktizâ itmeğin mansıb-ı merkūm + +Hüdâvendiğar-ı sâbık ahdinde çukadâr ağalıktan mevkūfâtçılık ile taşra çıkup me’mûl-i + +hâtır-hâhına nâil ve tarîk-ı hâcegân-ı dîvâniyyeye dâhil oldukdan sonra, esnâ-yı cülûs-ı + +hümâyûnda muvakkkı‘-ı dîvân-ı Hâkānî ve çok geçmeden mübtelâ-yı azl-i nâgehânî + +olan Ebûbekir Beyefendi’ye tevcîh ü ihsân olundu. + +Sâmî’de başlık ve metin aynen mevcut. + + +----- + + + +**Nasb-ı Voyvoda-i Memleket-i Eflâk** + +Sinîn-i ba‘îdeden berü Eflâk voyvodası olan İskerletzâde Nikola çârepâ-yı sakar-peymâ + +ile semt-i diyârı ademe reh-girây olup, yerine oğlu Kostantin nasb ü ta‘yîn ve biraz + +zamân hâb-gâh-ı hükûmetinde mekîn oldukdan sonra, vak‘a-i ûlâ zuhûru vaktinde + +ma‘zûlen Âsitâne-i sa‘âdet’e ihzâr ve babasının niçe yıllar cem‘ ü iddihâr eylediği + +emvâl ü eşyâ ve emlâkine taraf-ı mîrîden ta‘arruz u müdâhale olunmamak üzre Hazîne-i + +Âmire’ye bir mikdâr mâl edâ vü teslîm itmesi içün gerden-i kabûl-i ta‘ahhüdüne + +tahmîl-i girân-bâr-ı deyn-i bisyâr olunup, müte‘ahhid olduğu meblağ-ı merkūmu refte + +refte edâ ile ukde-güşâ-yı hümâyûn-ı iktidâr ve kûşe-yi mihnet-gede-i azl ü idbârda + +matmah-ı nazarı olan emânet-i mezkûreye dîde-be-râh-ı intizâr iken, ebnâ-yı hânedan-ı + +mesfûrun ebâ-an-ceddin hidemât-ı tercemânîde sadâkat u istikāmetleri ma‘lûm-ı erkân-ı + +dîn ü devlet olmağla, mâh-ı cumâde’l-evvelin dördüncü sülâsâ günü mu‘tâd üzre + +mezbûra Dîvân-ı Hümâyûn’da kavuk giydirilüp voyvodalık hil‘ati ilbâs ü iksâ ve huzûr +ı şehriyârîye duhûl ile emsâl ü akrânı olan kefere miyânında rütbe-i şân u i‘tibârı dü +bâlâ kılındı. + +**Tevcîh-i Emânet-i Surre be-Emîn-i Darbhâne-i Sâbık Yoğurtcuzâde Süleyman** + +**Efendi Ba‘de ez-Afv u Itlâk u ez-Nefy** + +Sadrıa‘zam-ı esbak müteveffâ İbrâhim Paşa devletinde on sene mikdârı Arpa emîni, + +ba‘dehû kırk iki senesi şevvâlinde zuhûr-ı vak‘aya dek Darbhâne nâzırı olan + +Yoğurtçuzâde Süleyman Efendi, Mehmed Kethü-dâ’ya nedîm-i bezm-i hâssü’l-hâs + +olmağla intisâb-ı küllîsi nümâyân ve mezbûra ta‘alluk u istinâdı sebebiyle hisâb u + +kitâbına açıktan himâye vü müsâ‘ade olunarak, emânet-i şa‘îrde tahsîl-i ser ü sâmân + +eylediğinden gayri, nehhâb-ı gayr-i vehhâb olan metbû‘unun miyâne-i nâsda ifrât-ı + +nüfûz-ı kelâm ve celb-i emvâl ve gadr-i enâm ile şöhret-i tâmmına binâen, merkūmu + +isnâd-ı dâd u sited-i irtişâi ve maslahat-güzârı ve vesâtet-i ahz u i‘tâ ile nişâne-i + +neşâbe-i ittihâm olup, mecâlis ü mehâfilde zikr-i mezemmeti zebân-zed-i hâss u âmm + +olmuştu. Binâberîn mansıb-ı nezâret-i mezkûrdan hengâm-ı işti‘âl-i fitne vü gavgāda + +darb-ı tapança-i ser-şiken-i azl ile üftâde olıcak, taraf-ı mîrîden yüz kise akçe müsâdere + +Sâmî’de başlık ve metin aynen mevcut +Sâmî ve H+V’de _“……. guruş eda vü teslim”_ şeklinde, A’da ise “iki yüz bin üç yüz guruş edâ vü +_teslim” şeklinde._ +Sâmî’de başlık ve küçük değişikliklerle metin aynen mevcut. +Basmalarda “istâd-ı dâd u sited-i irtişâ” yazmalarda “isnâd-ı dâd u sited-i irtişâ” şeklinde, isnâd tercih +edildi. + + +----- + + + +ve mütâlebesiyle bostancılar odasında habs u iz‘âc ve gāret-gerân-ı eşkıyâ dahi gâh + +hânesini yağmâ vü talân ve gâh istimâ‘-ı kelimât-ı va‘d ü va‘îd ile ilkā-yı bîm ü + +ümmîd-i cân iderek eyâdî-i sürbe-gân ile nukūd-ı vâfire ve emvâl-i kesîresi ahz u târâc + +olundukda, matlûb olan meblağ-ı merkūmu Hazîne-i Âmire ve havâle olunan mahallere + +müddet-i yesîrede edâ vü teslîm eyleyüp, hapisten ihrâc olundukdan sonra, Vezîriâzam-ı + +sâbık Elhâc İbrâhim Paşa sadâretinde Limni Cezîre’sine nefy ü iclâ olunmuş iken, + +cerîde-i cürm ü hatâsına kalem-i afv ü merhamet-keşîde ve nefyden ıtlâk ile Âsitâne-i + +sa‘âdet’e resîde olıcak, mâh-ı merkūmun on beşinci günü Surre emâneti ile ikrâm ve + +püşt-hâm-şede ve bâr-keş-i âlâmına ilbâs-ı hil‘at-i ihtirâm kılındı. + +**Murahhas Şuden-i Vezîr-i Mükerrem Ser‘asker-i Hemedan be-Mükâleme-i Sulh-ı** + +**Sürh-Serân Ba‘de ez-Müşâvere-i A‘yân u Erkân** + +Bundan akdem rakam-zede-i berâ‘at-ı şerh u tafsîl olduğu üzre fırka-i dalâlet-pîşgâh-ı + +A‘câm ve şâh-ı perestiş-gâhları olan Tahmasb-ı ber-geşte-baht ü bed-fercâmdan ber +vefk-ı dilhâh ve merâm-ı ahz u intikām olunup, zamân-ı sâlifde misl-i nâdiri’l-vukū‘ + +ma‘reke-i ceng ü cidâl ve arbede-i harb ü kıtâl esnâsında zuhûr iden kemâl-i fevz u + +nusret ü necâh ve galebe-i firûzî-i behcet ü inşirâhın Âsitâne-i devlet’e nüvîd-i meserret +berîdi vusûlünden sonra, şehr-i cumâde’l-ulânın on sekizinci günü tekrâr sipehsâlâr-ı + +müşârun-ileyh tarafından kendüye recâ-yı sulhu muhtevî şâhın i‘timâdü’d-devlesini + +gönderdiği niyâz-nâme ve ma‘iyyetlerinde mevcûd vüzerâ-yı ‘izâm ve ümerâ-yı kirâm + +ve sâir asâkir-i nusret-irtisâm mühürleriyle mümzâ vü mahtûm bir kıt‘a arz u mahzar ile + +kāimeleri gelüp, mefhûm u me‘âli budur ki, tahrîr olundu: + +Vâki olan fütûhât-ı celîleden sonra, ecnâd-ı zafer-i‘tiyâd ile sahrâ-yı Hemedan madrab-ı + +hıyâm-ı meks ü ârâm olunduğu hengâmda, şâh-ı Kızılbaş-ı bed-inti‘âşın Kum ve Kâşân + +taraflarına müsâra‘at üzre karâr eylediğinden haberdâr olduklarında, Amasya + +Mutasarrıfı Selim Paşa yedi-sekiz bin mikdârı süvârî ile esnâ-yı râhda tesâdüf eylediği + +kurâ ve nevâhî ve îlât ü ahşâmat-ı târâc u tâht itmek içün ıcâleten akabgir ve Mardin + +Voyvodası Sâdık Ağa dahi leşker-i mevfûr ile Isfahân’a dek uğradığı mahalleri vakf-ı + +yağmâ vü gāret itmek üzre tâ‘yin ü tesyîr kılınup, paşa-yı müşârun-ileyh Sâve ve Tiflis + +mâbeynlerinde niçe kıla‘ vü bıkâ‘ ve kasabâtın kuttân u ahâlîlerin pâ-mâl-i ketîbe-i nehb + +Sâmî’de başlık ve küçük değişikliklerle metin aynen mevcut. + + +----- + + + +ü hasâr ve ağa-yı merkūm Isfahân’a karîb mevâzı‘a değin iriştiği yerleri tahrîb ü + +târumâr idüp, üserâ-yı bî-şumâr ve ganâyim-i bisyâr ile Ordu-yu Hümâyûna mansûr u + +muzaffer avdet itmeleriyle, evvel ü âhir bu dahi kemâl-i himmet ve satvet-i kāhire-i + +şehriyârî ve kuvvet-i baht u kudret-i bâhire-i cihân-dârîyi te’yîd ü ızhâr eyleyicek, şâh-ı + +ber-geşte-câhın bu hâlet vukū‘undan havf ü haşyeti dü-bâlâ ve mülâhaza-i evkāt + +güzeşte-i hezîmet-dîde-i gam-dîdesine dehşet-nümâ olmağla, Kum’da dahi kıyâm u + +karâr idemeyüp, cây-gâh-ı emn ü emân-ı ittihâd eylediği belde-i Tohman’a cân atup + +gürîzân olduklarından sonra, i‘timâdü’d-devlesi tarafından niyâz-nâme ile ricâl-i + +mu‘teberlerinden Muhammed Bâkır nâmında âdemîsi gelüp, in‘ikād-ı mevâdd-ı + +mevzû‘a îrâdesiyle cânib-i şâhîden mükâleme vü müsâlemeye murahhas ve me’mûr + +olacak ricâl-i Devlet-i Safeviyye’den Korucubaşı Muhammed Rıza Kuluhan’ın taraf-ı + +ser‘askerîye gönderilme-sini istîzân ve gāye-i kusvâ-yı merâmları olan emr-i âştî vü + +i‘tilâfa tevcîh-i nazar-ı ‘ayn-ı is‘âf buyurulduğu sûrette, akd-i meclis-i mükâleme + +olunacağı ihbârı ile kendünin i‘âde vü irsâl olunmasını iltimâs u beyân itmekle, cümle + +ile ** meşveret olundukda “tâ’ife-i A‘câm asâkir-i nusret-me’âsirin bu rütbelerde** + +mükerreren hücûm-ı bî-bâk-ı dilîrânelerin müşâhede eyleyüp, husûl-ı kâr sulh u salâh + +içün hâhiş-ger-i hüsn-i kabûl ve müsâ‘ade oldukları kemâl-i acz u ıztırâblarından neş’et + +ider hâlâttan idiği ma‘lûm-ı cümle-i enâm olmağın, nümâyiş-i rûy-ı safv ü mülâyemet + +ve efzâyiş-i safh-ı cemîl-i beşâret ile mersûl-i merkūm ircâ‘ u i‘âde kılınup, Muhammed + +Rıza Kuluhan me’mûriyyet-i ruhsât-ı kâmile ile geldikden sonra, “şân u şevket-i dîn ü + +devlet ve ‘ırz u nâmûs-ı şevket-i saltanata lâyık u şâyân olan vech-i vecîhi üzre + +mükâlemeye şürû u ibtidâr olundu” deyü sipehsâlâr-ı müşârun-ileyh tahrîr ü i‘lâm + +itmekle, mâh-ı merkūmun on dokuzuncu selâsâ günü sarây-ı Âsafî’de akd-i encümen-i + +meşveret olunup, bâlâda zikri mürûr eyleyen i‘timâdü’d-devlenin Fârisî mektûbu + +tercemesin vezîr-i müşârun-ileyhden gelen arz u mahzar ve bir kıt‘a kāimeyi + +Mektûbî-i sadr-ı âlî Hâlisâ Osman Efendi cehr ile kırâ‘at ve sevâmi‘-ı meclîs-nişînâna + +ismâ‘ u işâ‘at eyleyüp, mecmû‘-ı müstemi‘în mezâyâ-yı me‘âl ve habâyâ-yı ahvâlden + +habîr ü âgâh olduklarında, ale’l-ittifâk bu siyâkta cümlesi yek-zebân-ı ittisâk oldular ki, + +bi-fazlillâhi te‘âlâ Devlet-i Aliyye’de bu gûne galebe ve nusret-i azîme âşikâr ve anlarun + +cihet-i menhûse-i reddiyyesinde misli nâ-mesbûk mağlûbiyyet ü hezîmet bedîdâr iken + +����ا���� زآ�ة ا medlûlünce kûşe-i dâmân-ı istî‘fâ ve istîmâna üftâde vü âvîzân olarak + +Harput ’da “kıt‘a” yok +Harput ’da “hezîmet” yok +Afv itmek zafer kazananın şânındandır ve zâferin zekâtı ancak afv itmekle ödenebilir. + + +----- + + + +sâil-i şahrâh-ı lutf u ihsân olmalarıyla ba‘dezîn rûy-i niyâz u mes’ûllerine havâle-i dest-i + +redd-i nâ-me’mûl olunmamak münâsib idiği karâr-dade-i re’y ü istihsân olunmağın, lâ +cerem ser-rişte-i hazm u ihtiyâtı elden bırakılmayıp, serhadd-i İslâmiyye’de vâki husûn + +u kılâ‘ın hıfz u hırâseti ve asâkir-i müslîminin tertîb-i zehâyir ve techîz-i mühimmât-ı + +lâzımeleriyle temşiyyet ü i‘ânetinde dahi kat‘â tehâvün ü tekâsül câiz görülmeyip, her + +husûsta müteyakkız u âgâh bulunmak şartıyla te’sîs-i bünyân-ı musâlaha içün akd + +olunan meclis-i mükâleme vü müsâlemenin bir gün mukaddem itmâmıma terfî‘-i zeyl ü + +ihtimâm olunup, vücûh-ı makūle ve meşrû‘a ile emr-i sulh u salâha nizâm virilmek + +cevâbı ile ser‘asker-i müşârun-ileyhin Âsitâne-i sa‘âdet’e firistâde eylediği âdemîsi irsâl + +ü i‘âde kılındı. + +**Azl-i Kapudan-ı Deryâ Şâhîn Mehmed Paşa** + +Kapudan-ı deryâ Şâhîn Mehmed Paşa aslında yeniçeriyân-ı Dergâh-ı âlî çavuşlarından + +olup, dûdmân-ı Bektâşiyân’da âteş-i tîz-rev gibi şu‘le-firûz-ı zuhûr u iştihâr ve az vakitte + +başçavuşluk ve saksoncubaşılık rütbeleriyle fil-cümle vâyedâr-ı pertev-i i‘tibâr oldukdan + +sonra, bir az müddet sarsâr-ı akîm-i azl u hamûl ile çerâğ-ı ikbâli ser-nühüfte-i ufûl olmuş + +iken, şark seferi vukū‘unda Köprülüzâde Abdullah Paşa hazretleri Tebrîz cânibine + +sipehsâlâr olduklarında, ma‘iyyetlerine yeniçeri ağası vekâletiyle ta‘yîn olunup, vardıkda + +vâfi olan ceng ü cidâl esnâsında zîr-destân-ı hükûmeti olan yeniçeri neferâtının zabt u rabt + +u istihdâm ve leşker-i A‘câm-ı bed-fercâm üzre teşvîk-i hücûm ü iktihâmlarında tertîb-i + +kavâid-i dârugîr ve tedbîr-i şecî‘âne-i isâbet-pezîr ile kesb-i sermâye-i şöhret ü nâm + +itmekle, güzerân iden evân-ı fetret-iktırânda izâle-i vücûd-ı şakāvet-âlûd-ı fitne-kârân içün + +âkılâne hareket ve sell-i seyf-i himmet ü i‘ânet ider zanniyle Adana vâlisi iken Âsitâne-i + +sa‘âdet’e da‘vet ve Muhsinzâde Abdullah Paşa azlinde bilfi‘l yeniçeri ağalığı tevcîh ü + +inâyet buyurulmuş idi. Vezîriâzam-ı sâbık İbrâhim Paşa azlinde muktezâ-yı vakt ü + +hâle göre sâhib-i devlet gelinceye dek rü’yet-i mesâlih-i enâm içün telebbüs-i hil‘at-i + +vezâret ile kāimmakām, ba‘dehû deryâ kapudanlığı câh-ı vâlâ dest-gâhına terakkî vü i‘tilâ + +ile vâsıl-ı gencîne-i merâm olıcak, zikri sebk itdiği üzre ekser evkāt u kârı Yeniçeri + +Ocağı’nda güzâr idüp, taşralarda dahi mesned-i hükûmetde müddet-i yesîre istihdâm ü + +istikrâr ile umûr-u hâriciyye-i sâire-i devletten haberdâr olmayup, fakat ocak-ı merkūma + +müte‘allık husûs u ahvâle oldukça tahsîl-i vukūf ve ancak kendü menfa‘ati içün bâzâr-ı + +dâd u sitâdda nakdîne-i efkârın masrûf itmeğin, kapudanlık gibi rükn-i rekîn-i devlet olan + +Sâmî’de başlık ve metin aynen mevcut. + + +----- + + + +mertebe-i celîletü’l-menkabetün edâ-yı hidmet ve icrâ-yı maslahatında âciz ü râcil ve + +Tersâne-i âmire’nin mükteziyât-ı nizâm u intizâmında gāfil ü zâhil olduğundan mâ‘adâ, + +sebük-magzâne ba‘zı evzâ‘-ı nâ-bercâ ve câhilâne etvâr-ı hod-pesendâne-i nâ-sezâsı, + +pâdişâh-ı âlem-penâh hazretlerinin zamîr-i münîr-i nâzenîn-i ilham-pezîrlerin tagyîr ü + +tenfîr eyleyüp, mâh-ı cumâde’l-evvelînin yirmi dokuzuncu günü mu‘tâd üzre vüzerâ-yı + +‘izâm edâ-yı salât-ı cum‘adan sonra sarây-ı sadrıa‘zamîye ziyârete geldiklerinde, mansıb-ı + +merkūmdan vezîr-i müşârun-ileyh azl ile te’dîb ü tekdîr ve Hanya’ya muhâfızlık ile + +‘ıcâleten ta‘yîn ü tesyîr kılındı. Hükûmet-i mesned-i kapudan-ı deryâ Liman reîsi Murâbıt + +Elhâc Hüseyin Kapudan’a alâ-tarikı’l-vekāle tefvîz ü ihâle buyuruldu. + +**Katl ü İ‘dâm-ı Tercemân-ı Kâfir** + +Donanma-yı Hümâyûn tercemânı olan düşmen-i dost-nümâ-yı dîn Kostantin didikleri + +la‘în-i dûzah-mekîn yirmi seneye yakın Tersâne-i Âmire’de hidmet-i mezbûre ile evkāt +güzâr ve adâvet-i nihânîsi mûcibince Devlet-i ebeddiyyü’l-istimrâr ile küffâr-ı hâk-sâr + +miyânelerinde câsûs-ı havâdis ü ahbâr olduğundan gayri, her kim kapudan-ı deryâ + +olursa yek-dil ü yek-cihet olduğu etbâ‘ vü müte‘allıkātı vesâtetiyle âsitânesine ihtisâs-ı + +takarrub u intisâb ve ıtmâ‘-ı ibtilâ-i reşâ vü intihâb ile sûret-i sıdk u savâbda ilkā-yı + +mefâsid-i şerr ü şûr ve hâliyyü’z-zihn-i bî-intibâh olan sâhib-i câhların dîde-i gaflet +âlûdelerine perde-keş-i gubâr-ı hırs u âz olarak mülâhaza-i vehâmet-i encâm-ı kârdan + +nâ-bînâ vü bî-nûr ide-gelmeğin, el-hâletü hâzihi, kapudan-ı merkūmun azli vaktinde + +üzerine lâzım olmayan işlere tasaddî vü ictisâr itmek ile vâdî-i zülm ü bî-dâda sâ‘ik ü + +bâdî ve dâimâ tarafgir-i husamâ vü e‘âdî olduğu ma‘lûm-ı âlemiyân, bâ-husûs erkân-ı + +dîn ü Devlet-i Aliyye’nin karîn-i fehm ü iz‘ânı olmağla kapudan paşa azli günü ahz u + +haps ve ta’kîl ve irtesi mâh-ı cumâde’l-âhirenin gurresi sebt günü icrâ-yı cezâ-yı siyâset +iktizâsı ta‘cîl ve boynu vurulub lâşe-i cesed-i murdârı Bâb-ı Hümâyûn önünde üftâde-i + +hâk-i tezlîl kılındı. Yerine hem cins-i bî-temyîz ü idrâki Eflâk Voyvodası kapu + +kethüdâsı olan Yorgaki ta‘yîn olundu. + +**Men‘-i Yasâğ-ı Elbise-i bî-Edebâne-i Zenân ve İzâle-i Vücûd-ı Fâhişegân** + +Mukeddemâ icrâ-yı siyâsette rehâvet-i vülât ü hükkâm ve televvünât-ı sudûr-ı + +ahkâmdan nâşî, zümre-i hevâ-i pür-sitân-ı ricâl ü nisvân irtikâb eyledikleri kâr-ı nâ +Sâmî’de başlık ve metin aynen mevcut. +Sâmî’de başlık ve metin aynen mevcut + + +----- + + + +sezâlarının adem-i vukū‘-ı mücâzâtından bîm ü hirâsı nâsî olmalarıyla, bî-edebâne evzâ‘ + +u etvârdan kat‘â tehâşî itmez olmuşlar idi. Ezcümle ekseri zenân-ı şehr-i İstanbul on + +değirmiden yirmi değirmiye dek, belki dahi ser-efrâz-ı ricâle mahsûs olan destârdan + +dırâz münakkaş yemeniler serpûş ve feslerine bağlayup ince yaşmak ve makrame +leri altından reng-i târ u pûdı nümâyân ve yakaları iki zirâ‘ mikdârı atlas zencefilli hâre + +ve sof vü çukadan sıkma ferâceler kûçe-hâ ve çarşu ve esvâk ve sâir mecma‘-ı nâs olan + +temâşâgâh u zukaklarda, + +_âşık-ı pey-revlere kuyruk sallar açmazdın_ + +mazmûnuyla niçe kendü hâllerine meşgūl müslümânları şeyâtîn-i melâ‘în gibi iğvâ ve + +tadlîl ile mağlûb-ı nefs-i zalûm u cehûl itdiklerinden gayri, + +**_Beyit_** + +_Çün eski meseldür dinür el-leyletü hublâ_ + +_Seyr eyle neler doğuracakdur zen-i dünyâ_ + +fehvâsı üzre, miyâne-i halkda çok fesâdât tevellüdüne bâ‘is olmuşlar idi. Bu hey‘et-i + +‘acîbe ve kıyâfet-i garîbe ile nisvân hânelerinden taşra pâ-nihâde ve ser-cünbân + +olmamaları içün muhkem men‘ ü yasâg ile emr ü fermân olundukdan sonra, Şeytan + +Emînesi dimekle meşhûre-i rûz-gâr olan kahbe-i halî‘atü’l-izâr rûz-ı rûşende + +Bağçekapusu’nda Sirke İskelesi denilen mahalde ‘alâ-melei’n-nâs boğulup, mürde-i + +nîm-cân iken endâhte-i bahr-ı zehhâr ve ten-i uryânına iksâ-i mâ‘-i hare-i mevc-dâr + +kılındı. Ba‘dehû birkaç dalâle-i muhtâle-i fitne-kâr ve fâhişe-i ma‘rûfe-i nâmdârın dahi + +izâle vü i‘dâmları ile kâr-ı siyâset itmâm buyuruldu. + +**Azl-i Kādı-i İstanbul ve Nakībüleşrâf** + +İmâm-ı evvel-i hazret-i şehriyârî olan Pîrîzâde Sâhib Mehmed Efendi’nin bilfi‘l İstanbul + +kazâsına imâmet ile ma‘an meyl ü rağbetlerinden matlab-ı a‘lâ vü maksad-ı aksâları + +tarîka-i aliyye-i ulemâ-i ‘izâm ve ol silsile-i müzehhebe-i vâlâ-nizâmda ancak ihrâz-ı + +mertebe-i seniyye-i ilmiyye ve ibrâz-ı kabâle-i imtiyâz hem pâyegân-ı resmiyye olmağla + +mahfel-i kazâ-i belde-i tayyibede altı ay yirmi üç gün seccâde-pîrâ-yı şerî‘at ve tekye +zen-i visâde-i sadr-ı hükûmet olup, müddet-i mu‘tâdesin tekmîl itmeden kendü niyâz ü + +isti‘fâları hasebiyle dört kazâ arpalık ta‘yîn ü in‘âm ve Anadolu sadâreti pâyesi + +inzimâmiyle mâh-ı merkūmun on üçüncü perşembe günü mevlânâ-yı mûmâ-ileyh + +_el-leyletü hublâ:Geceler çok şeylere gebedir, gece gebedir manasında Arapça bir söz._ +Sâmî’de başlık ve metin aynen mevcut + + +----- + + + +ma‘zûl ve Hocazâde Seyyid Ömer Efendi kādı-yı İstanbul oldu. Yevm-i mezbûrda + +hüdâvendigâr-ı sâbık hazretlerinin îrâde-i hümâyûnları ile hengâm-ı fetretde Selânik’ten + +ma‘zûl iken nakībüleşrâf olan ‘İmâdzâde Seyyid Mehmed Efendi mansıb-ı âlî-rütbet-i + +nekābet-i sâdât-ı kirâmdan kûşe-nîşîn-i azl ü infisâm ve ol makām-ı lâzımü’l-ihtirâma + +vusûl ile Bolevîzâde Seyyid Mehmed Efendi İstanbul kazâsı pâyesiyle makzi’l-merâm + +kılındı. + +**Musahhar Küşten-i Hısn-ı Urûmi** + +Dârü’l-mülk-i Âzerbaycân olan belde-i Tebrîz’i eyâdî-i Rafaza-i bed-nihâd-ı süflî +nijâddan nez‘ ü istirdâd içün sevk u i‘dâd olunan ecnâd-ı zafer-i‘tiyâdın serdâr-ı + +sipehsâlâr-ı hamiyyet-şi‘ârı, vezîr-i şecî‘, Rüstem-i vegā ve dilîr-i Haydârî, el-hamele-i + +Hâtem-i sehâ ve düstûr-ı mükerrem Ali Paşa ی�� ا� �� �� ی�وم و�� ی��ء hazretleri asâkir-i + +mansûre ile belde-i merkūme cânibine rikâb-zen-i rehvâr-ı azîmet olup Selmâs nâm + +mahalde şeref-bahşâ-yı rahş-kudûm ve tertîb-sâz-ı müşâvere-i ‘umûm oldukların-da, bâ +ittifâk-ı ârâ şâh-ı gümgeşte-râhın Tebrîz’den nehzati esnâsında Hânân-ı kabîle-i + +Afşar’dan kāimmakām nasb eylediği Bîsütûn Hân’ın para ve ismiyle müsemmâ + +ferzend-i mâder-i bahtâsı ülkâ-yı Urûmi’de han bulunup kendü kabîlesinde ve + +Âzerbaycân’da ne kadar Şahkulu ve Hân nökeri ve mâbeynlerinde yiğitlik ve itlik ile + +meşhûr elvât ta‘bîr itdikleri esâfil ü erâzil makūleleri ve şâhın Revân’da inhizâmı + +vaktinde firâr iden bakiyyetü’s-süyûf mehâzîl-i mel‘anet-me’lûf ve şehir ve kurâda + +mütemek-kin olan altı binden mütecâviz Sünniyân-ı sahîhü’l-îmânı ihâneten taş + +ve toprak çektirip münhedim olan mahalleri ta‘mîre ehl ü ‘ıyâlleri ile der-kâr ve derûn-ı + +kal‘aya cebren ve kahren cem‘ ü ihzâr itdiğinden mâ‘adâ, etrâf ü eknâfta buldukları + +ra‘iyyet fukarâsını tav‘an ve kerhen kimini şehir kal‘asına ve kimini Toprakkal‘a nâm + +mevzi‘a ta‘yîn idüp, gerek re‘âya ve gerek tavâif-i âhardan niçe bin merdân-ı kâr-güzâr + +ü mıkdâm müddet-i kalîlede şehr-i merkūmun cevânib-i dâire-i mahviy-yesine arîz u + +amîk hufr-ı henâdiki hâviye ve iki kat toprak dolma burûc ve ebdânî-i müştemile + +cedrân-ı âliye ve elli dokuz aded rezîn ü rasîn ihdâs-ı kulel ve tâbya ile metânet ü + +istihkâm virdiklerinden sonra, edevât u âlât-ı hurûb u durûb ve mühimmât-ı cebehâne ve + +tüfeng ü top ile tezyîn ü ikmâl ve dâhil-i sûrda olan mehâzini zehâyir-i müstevfâ ve + +derûn-ı kal‘ayı leşker-i müheyyâ ile mâlâmâl idüp, kal‘a-i Revân-misâl bir hısn-ı hasîn-i + +Sâmî’de başlık ve metin aynen mevcut +Allah onun her türlü işini kolaylaştırsın manasına gelebilecek Arapça bir duâ. + + +----- + + + +‘âli’l-‘âl eylemişler iken, böyle bir akabe-i uzmâ ve dâhiye-i dehyâ pes-mânde vü + +metrûk ve Tebrîz tarafına tesyîr-i ketâib-i azm-i sülûk kılınmak bir tarîkle münâsib + +olmadığın tahkîk ü i‘lâm ile erbâb-ı meşveret-kelâmların resîde-i serhadd-i hitâm + +itmeleriyle, muhâsara-i kal‘a-i Urûmi teshîr-i belde-i Tebrîz’e takdîm ve bir sâ‘at evvel + +üzerine varılmak üzre niyyet ü tasmîm olunduğu anda, birkaç def‘a irâet-i sûret-i re’y ü + +emân ve işâret-i ruhsat-ı arz-ı istîmân olunup vechen-mine’l-vücûh yek-ser-i mû + +menhec-i itâ‘ate meyl ü rağbet ile ser-fürû itmeyecekleri muhakkak u nümâyân olmağın + +bi’z-zarûre Selmâs’dan hareket ü ubûr ve hudûd-ı fitne-âlûdlarına vaz‘-ı akdâm-ı mürûr + +olundukda Tebrîz semtine azîmet-ten atf‘-ı inân ve sûr-ı mezbûra doğru + +**_Beyit_** + +ی�ى ا����رای�ت ��� ه� ه� ا + +�� ���� ��� ا����ب ا����� + +fehvâsınca ankā-yı nusret-âşiyân olan a‘lâm-ı zer-i mencûk-ı hurşîd-i leme‘ân alâ +cenâhi’l-isti‘câl tevcîh ü ikbâl birle hevâgîr-i tayarân kılınup, mukaddem Karaman + +vâlisi vezîr-i mükerrem İbrâhim Paşa hazretleri Rumeli eyâleti ile ma‘iyyetlerinde Sivas + +beylerbeyisi Ahmed Paşa ve Kars beylerbeyisi Genç Ali Paşa kapuları halkı ile çarhacı + +ta‘yîn ü irsâl olundukda şehr-i rebîü’l-evvelin üçüncü günü Urûmi sahrâsında ümerâ-yı + +Afşar’dan Velihan Bey nâmında bir kelb-i ‘akûr kal‘aya dört sâ‘at mesâfe mahalde + +zuhûr idüp, yek-çend hezâr fedâyiyân-ı hunhâr ile leşker-i İslâmiyân’a müsâdefe ve + +mukābele ve bir buçuk sâ‘at mücâdele vü mukātele akabinde münhezimen üftân ü hîzân + +bâb-ı kal‘aya dek firâr ve gāzîyân-ı sebük-pâyân ve çâbük-süvârân dahi ta‘kîb iderek, + +hân-ı mesfûr ile ekserin ser-efgende-i hâk katl ü demâr u ser-bürîdelerin beste-i fitrâk-i + +helâk ü bevâr eylediklerinde, hemân ol rûz-ı fîrûzda cân-sipârân-ı mübârizîn-i dîn-i + +mübîn ve cigerdârân-ı neberd-âyîn-i müslimîn gubâr-ı akdâm-ı ikdâmları ile ma‘reke +nümâ-yı hücûm u iktihâm olmağın, bir koldan Karaman vâlisi vezîr-i müşârun-ileyh + +hazretleri Rumeli ve Karaman eyâletleri ile ma‘iyyetlerinde Sivas Beylerbeyisi Ahmed + +Paşa ve Kars Beylerbeyisi Genç Ali Paşa ve Sovuk-bulak Mutasarrıfı Rıza Ali Paşa ve + +Kürdistan beyleri ve dört nefer müsellem ve mümtâz binbaşılar askerleriyle ve diğer + +koldan Anadolu Vâlisi vezîr-i mükerrem Ebûbekir Paşa hazretleri eyâleti ve kapusu + +halkı ve mükemmel levendâtı ile Revân Beylerbeyisi Timur Paşa ve Kangırı Mutasarrıfı + +Mirzâ Paşa ve sâbıkā Kastamonu Mutasarrıfı Solak Mehmed ** Paşa ve sâir mîr-i** + +mîrân kapuları halkı ve askerleriyle ba‘dehû yeniçeri ve cebeci neferâtı dahi ser‘asker-i + +Sâmî ve H+V+A’daki beyt basmalardan farklı. + + +----- + + + +zafer-yâver hazretlerinin pervaz-gâh-ı cenâh-ı feriştegân-ı fevz ü necâh olan kullarından + +mulâsık-ı yekdîger hafr olunan metrislerde müretteb ü kârsâz ve derhâl havan ve + +balyemez ve şâhî toplar yanaşdırılup kal‘a döğülmeye ser-âgāz kılındı. Metris resîde + +olmayan mahallerden süvârî leşker ile muhâsara ve teng-dâşta ve Toprakkal‘a tarafına + +mahsûs Mamaluzâde Osman Paşa ta‘yîn ve gümâşte kılındıkdan sonra hufr-ı lağıma + +şürû u mübâşeret ve mücedden bâlâ-yı cidâr-ı sûra muhâzî tabyalar ihrâc u bünyâd ve + +üzerlerine top ve havanlar bindirilip, tarafeynden nâire-i ceng ü âşûb ve fitîle-i tüfeng ü + +top ikâdına mubâderet olundu. + +Câbecâ hısn-ı mezbûrda nişâne-i inhidâm-ı cederân u rahne ve dehân-ı âbdân nümâyan + +olıcak, tavâif-i askeriyye itmâm-ı kâr-ı lağıma te’hîr itmeyüp hamle vü hücûma kemâl-i + +hâhiş ile teşmîr-i sâk-ı verziş itdiklerinde her çend ki yürüyüşleri lağımın tekmîline + +havâle vü menût ve birkaç sâ‘at sabr u sebât üzre olunup, darabât-ı top ile küşâde olan + +şikâfların ferâhı ve vüs‘atine ta‘lîk ve merbût kılındıkça kat‘â müfîd olmayup, ruhsat-ı + +nâçâr virildikte mâh-ı merkūmun on dokuzuncu sebt günü yemîn ü yesârdan hücûm-ı + +nâ-behengâma derkâr olmalarıyla zâhir olan sülme ve sürâhlar dîvârın bâlâsında teng ü + +muzîk ve hendekler su ile lebâleb ve amîk vâki olduğundan bir tarîk ile vusûl ve derûn-ı + +hisâra urûc u duhûl derece-i imkândan ba‘îd ü mün‘adîmü’l-husûl olmağla, bir mikdâr + +bâzâr-ı kâr-gâh-ı cânbâzîde dâd u dihiş ve muhârebeye inhimâk ile sunûf-ı İslâmiyândan + +niçesi şehîd ü zahm-nâk ve fırka-i dâlle-i Ravâfızdan dahi hayli melâ‘în darb-ı sinân ile + +üftâde-i hazîz-ı helâk olup bilâhıre asker-i mansûr mahall-i ma‘kereden avd ü insırâf ve + +yine metrislerinde ictimâ vü i’tilâf eylediler. + +Bir kaç günden sonra tekrâr yeniçeri metrisleri pîşgâhında nakb u tatvîl olunan lağımki + +rebîü’l-âhirin dokuzuncu gicesi idi, tetmîm ü tekmîl ve irtesi seheri iş‘âl-i ser-rişte-i fitil + +olunup dîvârların çok yerlerin sûzân u harâb itdiğinden gayri üç yüzden efzûn Râfızî + +mel‘ûnların yek-laht rûy-ı saht-ı türâb ve bî-ser ü pâ âzim-i ser-menzil-i darü’l-ikâb + +eyledi. Lâkin gürûh-ı cân-ı fezâyân-ı A‘câm gāyet kesret ü zihâm üzre olup ehl ü + +ıyâlleri gayretine cân u başların fedâ ve kemâl mertebe icrâ-yı muhâsamât ve mu‘âdâta + +tasaddî vü ictirâ eylemeleriyle ol günde ser‘asker paşanın bölükbaşıları Sarı Hasan ve + +Dergâh-ı âlî hasekilerinden Erzurûmî Küçük Sâlih Ağa ve Rumeli’nin sol kol ağası ve + +Anadolu’nun taht alaybeyi ve Aksaray alaybeyi ve yeniçeri serdengeçti ağaları mümtâz + +ü serendâz-larından doksan nefer ve cebeci ve topcu ve serdengeçti ağalarından on nefer + + +----- + + + +ve ser‘asker-i müşârun-ileyh levendâtından ve kapuları halkından ve vüzerâ-yı ‘izâm + +hazerâtı tevâbi‘âtından ve mîr-i mîrân müte‘allıkātın-dan niçeleri + + �� اﺡ��ء ��� ر��� ی�ز��نً��و� ����� ا��ی� ����ا �� ���� ا� ا��ا + +darü’z-ziyâfe-i câvidânîinden çâşniyâb-ı ni‘âm-ı gûnâgûn ve sük-kerîn-mezâk ��� �و��اآ + +ی����ن olup و���ه� ر��� ﺵ�ا�� ���را bezm-gâhında dest-i sâki-i rahmet-i Perverdigârdan + +kâse kâse tecerru‘-i şerbet-i şîrîn-güvâr-ı şehd-i şehâdet eylediler. + +Muhassal, iki nevbette bi-kazâillâhi azze ve celle siyeh-mestî-i sülâfe-i gayret-i nâ-be +mahâl ile egerçi ser-mestân-ı sîne-germân-ı guzâtın bir mikdârı çâkrîz-i câme-i hayât ve + +zahm-hurde ve lagzîde-pây-ı sebât olup ser-hüsrânın ** dahi her gün kelle-i bî-** + +devletleri dendân-ı sertîz-i neheng-hısâm-ı nîlî-fâm ile bürîde ve garîk-ı deryâ-yı nîl + +cûş-ı hûn-ı humbara ve gülle-i top-ı ejder-iltikām ile ser-nigûn-ı çâh-ı nâka‘r-yâb + +reybü’l-menûn olduklarından gayri def‘ateynde altı binden mütecâviz ser-hüsrân-ı + +tebeh-kâran rû-be-râh-ı semt-i nîrân ve bîrûn-i hayta-i şumâr mecrûh u zahm-dâr + +oldukları giriftâr-ı kemend ve sebî ü üsâr olan kırade-i mürde-i şeyâtîn-i şî‘iyândan + +istihbâr olunmuşdur. Her ne hâl ise, yevm-i mezbûrda yedi buçuk sâ‘at bî-infisâl + +mübâşeret-i harb ü kıtâl ve ahşâma karîb mütâreke-i ceng ü cidâl olunmağın, ol günde + +dahi kal‘a-i merkūmenin güşâyiş-i dervâze-i zabt u teshîri meşiyyet-i Hudâ-yı + +müfettihü’l-ebvâb ile rehîn-i mekâlîd-i teysîr olmamağla, dergâh-ı kādı’l-hâcâta + +teveccüh birle vakt-i âhara te’hîr ü tesvîf ve mücâhidân-ı İslâmiyân-ı kâr-zârdan yine + +metrisler nahvına i‘âde vü tasrîf kılındı. Rûz-ı ferdâda sağ koldaki lağım dahi + +Fa‘âlü’n-limâ Yürîd olan hazret-i Rabbü’l-Mecîd îrâde-i aliyyesiyle derûn-ı pürdâg-ı + +âşıkân-ı münkesirü’l-cinân bî-dest ü pâ gibi rahne-nümûn olmağla, ser‘asker-i firûz-sîr + +kullarından terfî‘ ü i‘lâ kılınan toprak tâbya bâlâsında bi’l-iktizâ esâtîn-i sengînden + +birbirine mütelâsık ve muttasıl iki tarafları mazgallu kulleler inşâ‘ vü ihrâc ve dîvâr-ı + +kal‘a üzerinde ve derûnunda olan saht-dilân istidrâc-ı kemâl mertebe tazyîk ü iz’ac + +kılındıkdan sonra, gelecek su ve zehâyir yolları kat‘ u tesdîd ve cevânib-i erba‘asını + +rûzân ü şebân muhâsara-i dâime ile tedvîr ü teşdîd kılınarak fâsılasızca a‘dâya göz + +Allâh yolunda ve kutsal değerler uğrunda şehid olanları ölü saymayın sakın, bilakis onlar Rableri +katında diridirler. Allâh'ın bol nimetinden onlara verdigi şeylerle sevinç içinde rızıklanıp dururlar. +Arkalarından onlar için üzülen kimselere, kendileri için artık korku ve azap olmadığını, üzgün +olmadıklarını müjdelemek isterler. K.K., Âl-i İmran -. +Kendilerine canlarının çektiği benzeri görülmemiş çeşit ve lezzette meyveler ikram edilir. K.K, +Mürselât, +Rabbi onları gayet güzel karşılamış ve kendilerine benzeri görülmemiş temizlik ve lezzette mis gibi +içecekler sunarak onları serinletmiştir. K.K., İnsan, + + +----- + + + +açtırılmayup guzât-ı süreyyâ-vifâk ve gayret-i nitâk dahi dîdelerine hâb-ı râhatı harâm + +ve bu siyâk üzre te‘âtî-i cihâd ü ihtisâma cehd ü ihtimâm eylediler. + +Mâh-ı cemâziye’l-evvelînin on beşinci gününe dek tamâm altmış beş gün bizzât + +sipehsâlâr-ı sütûde-âsâr hazretleri ve sâir vüzerâ-yı nîkûrây hazerâtı asâkir-i nusret-şi‘âr + +ile yek-reng hâl-i inti‘âş ve metris-nişîn ü hem-firâş olup, âkıbetü’l-emr sûr-ı mezbûrda + +mutahassın olan mu‘ânnidîn-i bî-dîn temâdî-i eyyâm-ı muhâsaradan bî-tâb ü tuvân ve + +esâs-ı bünyân-ı sabr u sebâtları mütezelzil ü virân olmağın, kâr-debâ sutuhân-resîd + +mesel-i âcizânesi hasb-i hâl-i perîşan-me‘âlleri olıcak, arz-ı rahve-i istîmân ile tavk-ı + +bendegî-i ra‘iyyet ve inkıyâd-ı beste-i ciyâd nihâd-ı mezellet-i‘tiyâd itmeleriyle, + +hanzâdegân ve ahâlî-i şehr ü a‘yândan kavî rehînler virmek şartıyla kal‘a-i merkūmenin + +tahliyyesine on bir gün tevkît ü imhâl birle tevsî‘-ı meydân olundukdan sonra, cerâyim-i + +sâbıkaları emân u afv ile pûşîde vü pinhân ve ruhsat-ı ıtlâkları ile irhâ-yı ‘inân-rây u + +emân kılındı. + +Üzerlerine Devlet-i Aliyye tarafından hâkim ve muhâfız ta‘yîn olunmasın recâ vü + +iltimâs itdiklerinde, henüz Tebrîz fethi müyesser olmadın nâşî, bağlu askeri bâ-husûs + +yeniçeri neferâtından ifrâz u tefrîk ve derûn-ı kal‘aya vaz‘ u telfîk olunmak münâsib ü + +çespân ve hâssaten kal‘a kolu tertîbine dahi müsâ‘ade-i vakt u zamân olmamağla, kurb-ı + +civârları olmak sebebiyle Hakkârî ağalarının benâm u mu‘teberlerinden Binâ-nişîn + +ağası didikleri sâhib-i aşîret ve bir merd-i zî-miknet zâbit olmak tebyîn ü tasvîb ve + +“hıfz-ı memleket içün bin nefer süvârî ve piyâde ta‘yîn ü tertîb kılındıkdan sonra + +Tebrîz’e azîmet ** ve zehâyire bâ‘is-i kıllet olmasun” deyü Karaman Vâlisi Vezîr** + +Rüstem Paşa hazretleri ve Kars beylerbeyisi ve ser‘asker paşa hazretlerinin kethüdâları + +Yahya Ağa on iki bin leşker-i cerrâr-ı sebük-bâr ile Sovuk-bulak üzerinden rû-be-râh-ı + +murâfakat kılınup, sipehsâlâr-ı müşârun-ileyh hazretleri sâir asâkir ile Selmâs tarafından + +ikbâl ü devlet pîrâmen-gerd-i yümn ü sa‘âdet olarak kemâl-i behcet ü şâdmanî ve fevz-i + +hubûr u nusret ü kamrânî birle hareket ü nehzat buyurdukları haberi mâh-ı cumâde’l +âhirenin yirminci perşembe günü Firârî Hasan Paşazâde Abdullah Bey ile Âsitâne-i + +sa‘âdet’e vâsıl olup, kulûb-ı sıgār u kibârdan kalak u ıztırâp zâil oldu. + + +----- + + + +**Vukū‘-ı Zabt-ı Dârü’l-Mülk-i Âzerbaycân-ı Tebrîz** + +Ba‘d-ez-teshîr-i kal‘a-i Urûmi şâh-ı Acem gümâştegânından leşker-keş-i meş’ûmu olan + +Bîsütûn Hân’ın bîm-i sarsâr-ı kıyâmet-hîz-i guluvv-i ceyş-i Osmaniyândan Tebrîz’de + +kıyâm-ı hıyâm-ı ankebûtî-perde-i sabr u ârâmı Bîsütûn ve Meraga tarafına gürîz-i nâ +gürîz ile rehneverd ü sür‘at-nümûn olduğu haberi gûş-zed-i cenâb-ı ser‘askerî olıcak + +bâlâda mezkûr olduğu üzre Sovuk-bulak ve Meraga üzerinden mukaddem on iki bin + +güzîde leşker ifrâz u irsâl ve bakıyye-i cünûd-ı zafer-mev‘ûd ile kendüleri Selmâs + +cânibinden semt-i Tebrîz’e teveccüh ü ikbâl buyurup, kat‘-ı menâzil ile Tuç sahrâsına + +vâsıl olundukda, sipehsâlâr-ı müşâru-nileyh hazretleri mukaddemâ yine Tebrîz + +ser‘askeri oldukları hengâm, ol havâlîde vâki nevâhî vü kazâ ve kasabât u kurâ ve + +sükkânından mazhar-ı eltâf u ikrâm ve manzûr-ı çeşm-i iltifat ü ihsân ve ni‘amları olan + +havass u avâm fevcen fevc ve gürûhan gürûh gelüp, istîmân u istirhâm ile ubûdiyyet ve + +raiyyetliği rebaka-i rakabe-i kabûl ü iltizâm ve miyân-ı bend-i itâ‘at ve teslîm-i tâmm + +itmeleri ile üzerlerine zâbit nasb ü ta‘yîn ve mehmâ-emken iktizâ-yı vakte göre levâzım +ı nizâm-ı hâl ü şânları mürâ‘at ü ityânî ile kulûb-ı kāsiye-i münkesireleri cebr ü tavtîn + +olunarak Tebrîz’e iki menzil mesâfe bu‘dı olan Kefel-mülk ����� آ nâm mahalle nüzûl + +olundukda, menzil-i mezbûrda a‘yân-ı vilâyetten Tâceddinzâde Mehmed Rızâ nâm + +şahs-ı nâfizü’l-kelâmın istircâ-yı emân ü re’y kâğıdı vusûl ve nefs-i Tebrîz’de Hıyâbân + +ve Bâğ-ı mîşe ve İmâret ve Şeneb-i gâzân ve Hükm-âbâd ve Bilnigûh ������� dinmekle + +ma‘rûf kûçe-hâ vü mahallâtın baba ta‘bîr olunur söz sâhibleri meşyen ale’n-nevâsî + +isti‘fây-ı cerâyim ü me‘âsî birle bâr-gâh-ı muhayyem-i ordu-yı meymenet-sûya vürûd u + +duhûl idüp, Tebrîz’den Kızılbaş tâ’ifesinin firâr ve derûn-ı kal‘ada olan âsâr ü âbâdânı + +ve ümrânı mün‘adim ü hâksâr ve hâricde dahi büyût-ı vesîâ ve mevâtın-ı ma‘mûre ve + +ârâyişe münhedim ve harâbezâr eylediklerin ihbâr itdik-lerinde bilâ-tevakkuf u ihmâl + +hemân ol mahalden ‘alâ-cenâhi’l-isti‘câl Binbaşı Yekçeşm Mustafa Ağa ve iki nefer + +sipâh u silâhdâr terakkîlü ağaları üç binden mütecâviz atlu ile pîşîn-i hıfz u hırâset-i + +belde vü ra‘iyyet içün tesyîr ü irsâl olunup, der-‘akab ser‘asker paşa hazretleri dahi + +âzim-i şah-râh-ı merâm ve mâh-ı cumâde’l-âhirenin üçüncü günü yanlarında olan + +mecmû‘-ı asâkir-i İslâm ile şehr-i merkūm kenârında cârî Acısu didikleri nehir üzerine + +mebnî cisrin başına hayme-zen-i nüzûl ü ârâm oldular. Bi-tevfîki’llâhi’l-Meliki’l +müte‘âl Meraga cânibinden evvel gönderilen leşker-i çâbük-harekât ile şehre duhûlde + +tesâdüf ve müsâvât vâki olup, mâh-ı mezbûrun dördüncü günü telâkî vü ittifâk ile iki + +taraftan ** cüyûş-ı pür-fevz ü** şükûh ‘inân-der-‘ınân ve rikâb-der-rikâb gürûhan + + +----- + + + +gürûh saff-keşîde-i tertîb-i alay-ı enbûh olarak, hısn-ı nüzhet-âmîz-i Tebrîz’e vâsıl ve + +bâb-ı hisârda teşekküren li-ni‘amillâhi te‘âlâ kurbanlar zebhî ile ücûr-ı kesîre ve + +kurubât-ı eltâf-ı Perverdigâra nâil olup, kemâl-i debdebe vü haşmet ve nihâyet kerr ü + +ferr ü salâbet ile derûn-ı kal‘aya dâhil olundu. ��ه�ا �� ��� ر + +Ber-muktezâ-yı ���� ا���� �� ���ء dârü’l-mülk-i Âzerbaycân olan şehr-i dilârâ-yı Tebrîz + +dahi pâdişâh-ı âlem-penâh-ı kisrâ-dâd “lâ zâlet süyûf-ı ecnâdihî sârimete a‘dâihî ve + +hasâdihî” hazretlerinin tâlî‘-i fîrûz-ı hümâyûnları te’sîri ile ber-vech-i yesîr ve tarîk-ı + +dil-pezîr üzre feth u teshîr olunup, şehr-i merkūmun yirmi ikinci sebt günü ahşâma karîb + +Mîrâhûr-ı sâni Rikabdâr Süleyman Ağa’nın çukadârı ile nüvîd-i meserret-i berîd müjde +i feth-i cedîd resîde-i Âsitâne-i sa‘âdet ve birkaç günden sonra ağa-yı mûmâ-ileyh dahi + +gelüp, şerefyâb-ı takbîl-i rikâb-ı müstetâb-ı saltanat olmuşdur. + +**Tevcîh-i Kapudan-ı Deryâ bâ-asâlet be-Murâbıt Elhâc Hüseyin Kapudan** + +Mukeddemâ kapudan paşa azlinde Tersâne-i Âmire’de vekâlet ile câlis-i makām-ı + +hükûmet olan Liman reîsi Murâbıt Elhâc Hüseyin Kapudan sûretâ hilye-i zühd ü salâh + +ile ârâste ve zîver-i mehâsin-i beyzâ ve hüsn-ü hal ile pîrâste olup, ekser evkāt-ı ömrü + +Tersâne Ocağı’nda mürûr itmekle kapudanlık umûruna vukūf u şu‘ûru olmak + +mülâhazasıyla hakkında bahr-i eltâf-ı bî-gāye-i Sultânî mevc-engîz ü hurûşân olmağın, + +mâh-ı recebü’l-ferdin gurresi pazarirtesi günü sarây-ı Âsafîye da‘vet ve bilfi‘l mîr-i + +mîrânlık ile mansıb-ı kapudanî-i deryâ tevcîh ü inâyet olunup, dûş-i liyâkātine ilbâs-ı + +hil‘at olundu. + +İhrâc-ı Surre-i Haremeyn-i Mükerremeyn + +Mâh-ı merkūmun onuncu çarşamba günü mu‘tâd üzre surre-i şerîfe ihrâc ve enmûzec +i mahfel-i peygamber-i sâhibü’l-mi‘râc olan hevdec-i Hümâyûn hâdimü’l +Haremeyni’ş-şerîfeyn hazretleri nâka-i sîmîne raht u müzarkeş-i sinâm üzre tahmîl ü + +idrâc ve ol cemel-i cemîlü’l-heykel pûşîde-i zer-beft ü dîbâc ile tezyîn ü isrâc kılınup, + +Sarây-ı Hümâyûn-ı şehriyârîde Alay Köşkü pîşgâhından güzâr ve alay-ı mahsûsa ve + +ta’zîm ü i‘tibâr ile du‘â-yı nusret-i sultân-ı cihân-ı yek-zebân u dest-zenân pîrâye-i + +dehân-ı hademe-i cemmâze-güşân olarak, kulûb-ı temâşâ-beyân-ı reh-güzâra şevk-i + +Şüphesiz bu Allâh’ın kerem ve lütfundandır. +O dilediğini dilediğine verir. K.K., Cum‘a, +Düşmanlarına ve hasedçilerine karşı Allâh onun ve askerlerinin kılıçlarını daimâ keskin kılsın. +Harput ’da “nümûzec” şeklinde. + + +----- + + + +vicdânî ve safâ-yı ruhânî îsâr ve Bağçekapusu hâricinde hatm-i kâr-ı da‘âvât-ı icâbet +âsâr eylediler. + +**Takrîr-i Müyesser Şuden-i Zabt-ı Huveyze** + +Aslında Huveyze Hânı es-Seyyid Muhammed Hân bundan akdem zabt u teshîr olunan + +Huveyze kal‘asına muhâfız olmak üzre rütbe-i mîr-i mîrânî ihsân ile tatyîb ü tavtîn ve + +hısn-ı merkūma vâli ve hâkim nasb ü ta‘yîn olunmuş iken, Tahmasb Kuluhân’ın zuhûr u + +hurûcunda taraf-ı şâh-ı nühûset-gâhdan hân-ı diğer mensûb ve pâşâ-yı mûmâ-ileyh + +ma‘zûl ve menkûb ve tevâbî‘ ü levâhikı ile Basra’ya gelüp cânib-i mîrîden müstevfâ + +ta‘yînât ile zıll-i zalîl-i himâye-i Devlet-i Aliyye’de rahat-yâb-ı nevâzîş ü hüsn-i iltifât + +ve muntazır-ı mi‘âd-ı kavl-i �����ا���ر ��ه��� ��و olmuş idi. Pes Ser‘asker Ahmed Paşa + +hazretlerinin İran seferine me’mûren Bağdâd’dan hareketleri esnâsında meşâyıh-ı + +kabâ‘il-i urbândan zî-kudret ve sâhib-i nâd Müntefik ve Benî Lâm şeyhleri hüsn-i tedbîr + +ve ucûr-ı mevâid-i dilpezîr ile müttefik kılınup, belde-i mezbûrenin dest-i tasarruf-ı + +Acem’den tahlîs ve intizâ‘ı aşâyir ü kâbilelerinin ittifâk u icmâ‘ı birle gerden-i uhde vü + +iltizâmlarına tahmîl ü îkâ‘ olunup böyle tavsiye vü sipâriş olundu ki, inşâallâhü + +te‘âlâ Huveyze üzerine istîlâ ve isti‘lâ olundukda, hân-ı mesfûr tard u ib‘âd ve paşa-yı + +mûmânileyhi ma‘an götürüp eyâlet-i mezkûre bi’l-külliyye eyâdî-i a‘dâdan nez‘ ü + +istirdâd olunduğu zamân, taraf-ı saltanat-ı aliyyeden yine mesned-ı sadr-ı hükûmetine + +ircâ‘ vü iskân eyleyeler. + +Binâberîn kabîle-i Müntefik Şeyhi Mehmed el-Mâni‘ asker-i İslâm’ın sahrâ-yı + +Kuricân’da leşker-i A‘câm ve şâh-ı ser-sâmları üzre kemâl-i galebe vü nusret ile ahz-ı + +intikām olduğun istimâ‘ eyleyicek, bilâ-hâciz ü mânî mecmû-‘ı urbân kabîlesiyle + +hareket ve müsâra‘at ve Beni Lâm aşîretini müsâbakat eyleyüp, Huveyze üzerine hücûm + +ve zabt u teshîr ülkâ-yı merkūm eyledikte ber-nehc-i muâhede-i sâbıkā mârru’z-zikr + +olan hân-ı ef‘î-nişânı hazîde-i süvârih idbâr u iz‘âc ve mahall-i hükûmet-gâh-ı nâ +sezâsından ihrâc itmekle paşa-yı mûmâ-ileyhi âlâ-mâ-huve’l-me’mûl makām-ı câh-ı + +kadîmine müterâki vü mevsûl eyledikden sonra, sipehsâlâr-ı müşârun-ileyh hazretlerine + +şeyhân-ı mûmâ-ileyhimânın gönderdikleri mektûbları ile kendülerinin dahi mâh-ı + +her işin kendine göre bir vakti ve zamanı vardır +Harput ’da “sersâmlarından” şeklinde. +Harput ’da “eylediklerin” şeklinde. + + +----- + + + +cumâde’l-âhirenin altıncı hamîs günü târihiyle müverrah kāimelerine Huveyze’nin + +dâhil-i memâlik-i Osmânî olduğun muhbir ü nâtık idi. Mâh-ı mezbûrun evâhırinde + +resîde-i pây-ı taht-ı âlî-baht-ı kişver-sitânî ve bâ‘is-i tecdîd-i şevk u şadumânî oldu. + +İrsal-güzîn-i Hil‘at ü Şemşîr-i Mücellâ be-Ser‘asker-i Tebrîz Ali Paşa + +Semiyy-i Haydar-ı kerrâr, sipehsâlâr-ı şecâ‘at-kirdâr, sa‘âdetlü Ali Paşa-yı nâmdâr + +hazretlerinin muvaffak oldukları feth-i kal‘a-i Urûmi ve teshîr-i belde-i Tebrîz’de sûret +nümâ-yı mücellâ-yı zuhûr olan hüsn-i tedbîr-i müşkil-güşâ ve sa‘y-i isâbet-pezîr-i netîce +bahşâları, meşhûd-ı mir’ât-ı İskender-nazîr-i zamîr-i cihândârî ve makbûl-ı tab‘-ı + +hümâyûn-ı ilham-meşhûn-ı şehriyârî olmağla, pîrâye-i miyâne-i şân u i‘tibâr u zîver-dûş-ı + +unvân u iktidârları olmak içün, âvihte-i künküre-i nüh-tâk-ı âsuman ve pûşîde-i kāmet-i + +mefâharet-i serverân-ı zamân olmağla, şâyân-ı bir tîğ-ı elmâs-ı tâb u mücellâ vü zer-nişân + +ve semmûra kaplu bir hil‘at-ı zer-beft-i meserret-resân gencîne-i avâtıf-ı mülûkâneden + +hassâten kendülerine ifrâz u ihsân ve ma‘iyyetlerinde olan vüzerâ-yı ‘izâma dahi birer + +hil‘at-ı semmûr-ı mûcibü’s-sürûr ve sâir ocak ağaları ve rüesâ ve zâbitân-ı askere mu‘tâd + +üzre hil‘atler lutf ü inâyet ve mâh-ı recebü’l-ferdin evâilinde ashâbına îsâl içün Mîrâhûr-ı + +evvel-i şehriyârî mübâşeretiyle firistâde vü irsâl olundu. + +**Vasf-ı Nakş-ı Kadem-i Hazret-i Sultân-ı Rusül** + +Cevher-i gubâr-ı na‘leyn-i ferkadeyn-i‘tilâları, revnâk efzâ-yı ıklîl-i arş-ı berîn ve hâk +pâ-yı iksîr-âsâları sürme-i çeşm-i sâkinân-ı illiyyîn olan ol yeke-tâz-ı şah-râh-ı nübüvvet + +ve pîşrev-i câdde-i madde-i risâlet, + +**_Beyit_** + +_Refref-ârâ-yı lâmekân pervâz_ + +_Râh-yâb-ı nihân-hâne-i râz_ + +_Nesir: mefhâr-i mevcûdât, surûr-ı kâinât, habîb-i Hüdâ, Resûl-i Kibriyâ Muhammedü’l-_ + +Mustafa ����� �� ا����ات ازآ�ه� و�� ا�����ت أ���ه cenâb-ı hatemiyyet-me’âbları vaz‘-ı pâ-yı + +sidre-peymâ-yi ‘arş-ı irtifâ‘ları ile vâyedar-ı irtisâm u intibâ‘ buyurdukları kıt‘a-i seng-i + +mücellâ-yı kevneyn-bahâ ki, bâzâr-ı meziyyet-i hüsn ü bahâda Hacerü’l-es‘ad-ı Ka‘be-i + +ulyâ ile güftîn-i terâzû-yı zerîn-i mihr ü mâha konulsa hem kefe-i mîzan-ı ulüvv-i şân u + +i‘tibâr ve girân-ı senc-i pele-i sümüvv-i kadr u âyâr idiği + +Sâlât ve selâmların en temizi ve tayyibâtın en bol ve bereketlisi onun üzerine olsun. + + +----- + + + + +آ����� �� و�� ا����ء u âşikârdur. Pes ol tuhfe-i yâdigâr-ı peygamberî eyâdî-i mülûk-i + +eslâfa sa‘âdet-bahş-ı intikāl ve hazâyîn-i selâtîn-i mâziyyeye sermâyede izz ü tevârüs ü + +irtihâl olarak, mecma‘ı tuhf-ı tâlid ü ta‘rif-i âsâr-i enbiyâ vü evliyâ olan gencîne-i dîrîne +i gevher-âyîn-i âl-i Osman’a وران��آ��ه� ا� ����� إ�� ا���اض ا ** vâsıl u dâhil ve** + +havâkîn-i güzeşte-i firdevs-nişînân ����� ﺵ���� ���ل ا��ﺡ�� وا����ان hazerâtı rûmâli-i ta‘zîm + +ü tekrîm ile hazz-evfâ-yı Devlet-i dareyn ve derece-i erkâ-yı kurb-ı seyyidü’s-sakaleyne + +mâlik ü nâ’il olup, ta‘biye-i sanduka-i hıfz u iltifât ve nihâde-i bâlâ-tâk-ı teberrük ü + +ragabât buyurmuşlar idi. Vaktâ ki Recep Paşa merhûm Hazîne kethüdâlığı ile bin yüz + +on yedi târihinde müstahdem ve selefi ile mâbeyn hisâbı rü’yeti ihâle-i dürbîn-i kalem + +kılınup, makbuzu olan eşyâ yegân yegân ta‘dâd ve sâbıkı yedinden ahz u istirdâd olunur + +iken, zevâyâ-yı hazîne-i Enderûn-ı hümâyûnda mevdu‘-ı tâkçe-i nisyân olmuş ba‘zı + +sanâdik mukaffele-i nâdîde vaz‘ u nişân ber-âverde-i dest-i vicdân olup küşâde vü der +miyân kılındıkta, her birinin derûnunda enbiyâ-i ‘izâm _aleyhimü’s-selâm ve kibâr-ı_ + +ulemâ vü meşâyıh-ı kirâmın rahimehümüllah regâyib-i eşyâ-yı müteberrikeleri mevcûd + +u pinhân bulunduğundan mâ‘adâ, ez-cümle murassa‘ heşt-meşk-i serişt-i cennât-ı + +âlîyâtdan nümûne-nümâ olan safha-i seng-i pâk-âyîne-renk üzre mürtesim ü müntabı‘ + +nakş-ı kadem-i şerîf-i Nebiyy-i âhiri’z-zamân nümâyan olmağın, cevf-i mahfaza-i + +mergūbesinden ihrâc u ifrâz ve ta‘yîn-i mevzi‘-i ma‘lûm ile güzâşte-i mahall-i mahsûs-ı + +imtiyâz olunmuş idi. Çünkü pâdişâh-ı salâh-endîş-i memdûhu’l-hısâle ve şehinşâh-ı + +vilâyet-kîş-i Mahmûdü’l-fi‘âl efendimiz hazretlerinin netîce-i mukaddemât-ı efkâr ve + +müntehâ-yı muhassenât-ı kirdârları ızhâr-ı envâ‘-ı hayrât ve iksâr-ı asâr-ı hasenât u + +müberrât ile Hazret-i Vâcibü’l-Vücûdun dergâh-ı ehadiyyet ve bâr-gâhı ulûhiyyetine fî +külli hîn ü ân teveccühât ü incizâb ve cenâb-ı resüli’s-sakaleyn sâhib-i makām-ı + +Mahmûd’un mazhar-ı tecelliyât-ı vahdâniyyet olan rûh-ı mutahharına an-samîmü’l +fevâd ve’l-cinân tevessülât u intisâb üzre mütemahhız-ı bî-irtiyâb olagelmeğin binâberîn + +ol nişâne-i eser-i pâk-i Muhammedî’yi derâgûş u kenâr iden levha-i merkūmeyi sa‘âdet + +ile cây-gâh-ı ma‘hûdundan ihrâc u ihtizâr ve dest-i zîb-i azîm ü mâlide-i ruhsâr-ı rağbet + +ü i‘tibâr buyurduklarından sonra, “âyâ kangı mevkî‘-ı münevvere îkā‘ ve ne şekil + +mevzi‘i feyz-nâki mutahhara vaz‘ u îdâ‘ olunmak enseb ü sezâvardır” deyü sece-şumâr +ı enâmil-i efkâr olduklarında, + +Gündüz vakti gökyüzünün ortasındaki güneş kadar apaçık belirgin, inkârı imkansız. +Dünya yıkılacağı ana kadar Allâh onların ömrünü uzun etsin ve sayılarını çoğaltsın. +Allâh rahmet ve gufranla dolu kovalarını onların üzerine boşaltsın. + + +----- + + + +**_Beyit_** + +_Cenâb-ı Hâlid ibn-i Zeyd Ebâ Eyyûbi Ensârî_ + +_‘Alemdâr-ı Resûlullâh aleyhi rahmetü’l-Bârî_ + +merkad-i münevverelerine nakl ü ihdâ ve ol defîne-i hacerü’l-mükerrrem-i ruhâniyyet + +olan kabr-i mu‘allâ-yı behişt-âsâya, ilâve-i şeref ü sermâye-i izz ü alâ buyurulması evlâ + +vü âhrâ idiği ta‘yîn-i mübeşşer-i ilhâm-ı Hüdâ ile zâhir u hüveydâ olıcak, mukaddes + +kafes-i tûtî-i rûh-ı tûbâ-âşiyânları evvelâ sîmîn-i darîh-i letâfet-nişîni hâvî kubbe-i + +âliyye-i kürsi-i müsâvîye duhûlden mukaddem, bîrûn-ı bâb-ı devlet-me‘âbındaki secde +gâh-ı ins ü melek ve reşk-endâz-ı kubbe-i eyvân-ı felek olan ibâdet-hâne-i müker-remin, + +cânib-i kıbelîsinde misâl-i ‘uyûn-ı erbâb-ı keşf ü besâir sahâ-i harîm-i câmi‘-i pür-nûr u + +inşirâha müşerref ü nâzır-ı revzene-i kebîrin hızâ-i muttasıla-i yemîninde zemînden + +bâlâ-rekk-i berâber miyân-ı şahs-ı zâ’ir rû-yı dîvârdan arzan bir zirâ‘ mikdârı nakb u + +tecvîf ü derûn-ı cidârda mişkat-ı nûr gibi müceddeden inşâ-i hücre-i lâtîf kılındıkdan + +sonra, mâh-ı recebü’l-ferdin evâsıtında hem nakş-ı cebîn-i hurî’l-îyn olan ol tuhfe-i cân + +bahâ-yi dil-nişîn ki rağbet şiken-i kıta‘ât-ı elmâs ve yâkūt ve la‘l ve mâh-ı yek hefte-i + +âsumân ile tâbiku’n-na‘l bi’l-na‘ldir, etrâfı hâlevâr-ı pervâz-ı sîm-i hâlis ile tahlîk ü + +hâşiye-dâr ve hücre-i merkūmenin ferş-i nazîfine muntabık u hem-vâr vaz‘ olunup mâl +şikâh-ı cibâh ve ‘uyûn-ı uli’l-ebsâr ve bûse-câ-yi şefâh ve mebâsim-i züvvâr kılındı. + +**Temlîk-i Bâğ-hâ-yı Sâ‘dabâdiyye Neferât-ı Bostaniyân-ı Hâssa ve İlhâk-ı be-** + +**Evkāf-ı Îşân** + +Ebâ Eyyûbi Ensârî sâhiline müntehî olan Haliç-i bahre âmîzeş ve insibâb iden nehr-i + +pür-âb u tâbın cereyân eylediği vâdî-i ferah-fezâ mukaddemâ, Kağıthâne ba‘de’l-umrân + +Sa‘dâbâd ile zebân-zed-i âlemiyân olup, ol mahall-i dilnişîn ü fezâ-yı zümrüdînin + +tarafeyninden vâki cibâl ü tilâlden tahdîd ü mesâha ile taksîm-i ahâlî vü ricâl olunup, + +sıgār u kibârdan temellüküne ekseri mütekāzî ve ekall-i gayr-i râzi birer mikdâr arâzî + +tefrîk u tefkîk ve ma‘lûmü’l-esâmî yüz elli altı nefer kimesnelere ale’l-infirâd mülk +nâme-i Hümâyûn ile tahsîs ü temlîk kılındıkdan sonra, herkes mâlik oldukları arsa-i + +hâliyelerinde birbirlerine ızhâr-ı çemen-pîrâyî-i mahâret ve arz-ı kâlây-ı berg ü şâh-ı + +gayret ile nev-bâve-nümâ-yı tâze nihâl-i kemâl ve şükûfe-nisâr-ı nakdîne-i mâl olarak, + +gars-ı eşcâr-ı müsmire vü kürûm ve inşâ-yı kusûr-ı âlîye-i zî-bende-rüsûm itmeleri ile az + +Harput ’da “yüz elli nefer” şeklinde. + + +----- + + + +zamânda ser-sebz ü miyve-resân olan her bağ-ı behîn tarh-ı nev-bünyâd-ı reşkîn-sâz-ı + +irem-i zâtü’l-‘ımâd olmuştu. Cenâb-ı şehriyâr-ı Ferîdûn-fer ü Dârâ-menkabet revnâk +efrûz-ı tâc u taht-ı saltanat oldukları hengâm-ı meymenet-irtisâmda, bi’l-iktizâ üç gün + +içinde bilcümle ebniye-i kâh u kâşâne ve hıtân-âbâdânı hedm ü kat‘ ve enkāz-ı seng ü + +mesâmîr ü ahşâbı zorbalara ve ol havâlîde olan kurâ ashâbına sermâye-i ekl ü bel + +olmağla, talel ü âsârından fakat zîr-i esâs-ı dâr u dîvârındaki ahcâr ve ba‘zı mertebe + +nişânde-i zemîn-i bâğ-zârı kılınan tâk-ı bîh-efgen ve dıraht-hây-ı gül ü gülnârı kalup, + +sâhibleri dahi a‘mâl-i terbiyesinden keşîde-i dest-i ictinâb ve müddet-i kalîlede bi’l +külliyye müşrif-i harab u yebâb olacağı bî-şekk ü irtiyâb olmuştu. + +Pes imdi altı yedi seneden ziyâde sarf-ı kemâl-i makdûr ve sa‘y-i nâ-mahsûr ile, + +nadâret-yâb u küşâde olan bağların, fil-cümle, bakâyâ-yı kürûm u eşcâr-ı müsmiresi + +bu vechile fenâ-pezîr ü izmihlâl ve âyende vü revendeye güzergâh u pâyimâl olmasına + +pâdişâh-ı şeyyedâllahü bünyâne ikbâlihi vü ebkāhü hazretlerinin tab‘-ı dûrbîn-kâr-ı + +âgâhları rızâ-dâde olmayup, Bostancılar Ocağı neferâtı leyl ü nehâr hadâyık-ı hâssada + +terbiye vü tezyîn-i ezhâr ve tenmiye vü tahzîr-i nahl ü esmâr ile mu‘tâd ve evkāt-güzâr + +ve bu misillü hidemâtta iştigâl ü der-kâr kılınmağa her vechile şâyan u sezâvar + +olduklarından mâ‘adâ, ocaklarının çendan mesârif-i zarûrîyyelerine vâfî ve kâfî semere +i neşv ü nemâ-yı mâl-ı evkāfı olma-mağın, bağhâ-yı mezkûrede münhedim olan + +kasırların temellerinde ve dîvârlarında bakıyye kalan mevcûd taşları taraf-ı mîrîden zabt + +ve münâsib mahallere nakl olundukdan sonra, avâtıf-ı aliyye-i mülûkâne ve sadâkāt-ı + +seniyye-i şehinşâhâneden arâzi-i bâgāt-ı merkūme hudûd-ı mu‘ayyeneleriyle + +Bostâniyân-ı Hâssa Ocağı evkāfına ilhâk u inzimâm olunmak üzre hatt-ı hümâyûn-ı + +şevket-makrûn, şehr-i mezbûrun yirmi birinci pazar günü mukaddem virilen mülk +nâmelerin kayıtları mahallinden terkîn ü i‘dâm ve müceddeden mülk-nâme-i Hümâyûn + +ile mârru’z-zikr ocak ricâline temlîk ü vakf u in‘âm olundu. + +**Teslîm-i Nâme-i Hümâyûn be-Elçi-i Çâr-ı Moskov** + +Tebrîk-i cülûs-ı hümâyûn-ı sa‘âdet-makrûn içün Moskov tarafından gelen elçisine + +mu‘tâd üzre Galebe Dîvânı ve şehr-i şa‘bânü’l-mu‘azzamın gurresi salı günü çehre-i + +ubûdiyyet-behresi huzûr-ı şehriyâr-ı Kayser çâker-i İskender-vakārda ferş-i bisât-ı ikbâl + +“nasâret-yâb” şeklindeki ifâde yazmalarda “nadâret-yâb” şeklinde olduğundan o tercih edildi. +Harput ’da “pâdişâh-ı âlem-penâh şeyyedallâhü ....” şeklinde. + + +----- + + + +ile takrîb kılındıkdan sonra, nâme-i Hümâyûn ve ilbâs-ı hil‘at ile dest ü dûş-ı iftihârları + +** pür-zînet ü zîb kılındı.** + +**Müşâvere-i der-Huzûr-ı Hümâyûn Berây-ı Akd-i Musâlaha-i Şâh-ı Acem** + +Bağdâd vâlisi ve İran ser‘askeri olan vezîr-i mükerrem Ahmed Paşa hazretleri + +tarafından dîvân efendisi gelüp Acem Şâhı’nın recâ vü istirhâmına binâen, murahhasları + +ile mükâleme-i sulh u musâlemeye mübâşeret olunduğun i‘lâm itmekle, mâh-ı + +merkūmun dokuzuncu günü mukaddem sarây-ı sadrıa‘zamîde akd-i cem‘iyyet, ba‘dehû + +Sarây-ı Hümâyûn’a varılup paşâ-yı müşârun-ileyhin tahrîr ü inhâ eylediği kelimât-ı + +maslahat-simâtın meâl ü müeddâsına göre, tekrîr-i makālât meşveret olundukda havâss-ı + +ahâlî vü ricâl birâz idâire-i kâs-i kīl ü kālden sonra, izn-i Hümâyûn sudûru ile def‘-i + +meclis-i müzâkere ve irtesi gün dahi bilcümle huzûr-ı meymenet-zuhûr-ı şehriyârîde + +müşâvere olunup, bu siyâk üzre karâr-dâde-i ittifâk oldu ki, “eğer şâhın niyâz-mend-i + +husûl olduğu emr-i âştî ve ittihâd-ı şân u şükûh-ı dîn ü devlete lâyık u şâyân olan + +vechile sûret-yâb-ı in‘ikâd olunduğu hâlde imâle-i dünbâle-i çeşm-i kabûl rûy-ı + +mülâyemet ve ruhsat-ı icâzet gösterilüp ve illâ hilâf-ı rızâ-yı tab‘-ı Hümâyûn ba‘zı + +tekâlif-i vâhiye îrâdları dâire-i mülâhazâtdan perde-bîrûn olur ise, yine hâk-i pây-i + +saltanata arz u ifâde olunsun” deyü temhîd-i mukaddemât-ı kelâm netîce-pezîr-i hitâm + +kılındı. + +İrsal-i ser-Çukadârân-ı Rikâb-ı Müstetâb-ı Şehriyârî be-Cânib-i Bağdâd + +Henüz mezkûr olduğu üzre ser‘asker-i müşârun-ileyh gönderdiği mekâtîb ve + +kāimelerinde tâ’ife-i rezîle-i A‘câm’ın bundan akdem gördükleri inhizâm-ı küllî + +encâmında şâh-ı âkıbet-tebâh ve a‘yân-ı devleti nâmındaki eşhâs-ı rû-siyâhları Devlet-i + +ebed-müddet ile musâlahaya bin cân ile rağbet ve isti‘fâ-yı cürm ve isti‘zâ-yı merhamet + +eylediklerinde müsâleme-i mükâlemeye şürû ve mübâderet olunduğun ma‘rûz-ı ‘atebe-i + +aliyye-i saltanat itmiş idi. + +Pâdişâh-ı âlem-penâh-ı Dârâ-sipâh hazretleri akd olunan meclis-i mükâlemenin neye + +müncer olacağını yakînen istihbâr-ı îrâdesiyle evâsıt-ı şehr-i merkūmda başçukadârları + +Seyyid Mehmed Ağa’yı istidlâ-yı hakâyık-ı ahvâl ve indifâ‘-ı şekk-i sıdk u kizb-i makâl + +içün Bağdâd tarafına ‘alâ-cenâhi’l-isti‘câl irsâl buyurdular. + + +----- + + + +İhrâc-ı Mevâcib ve Âmeden-i Elçi-i Çasar-ı Nemçe be-Dîvân-ı Hümâyûn + +Mâh-ı merkūmun yirmi ikinci salı günü kul tâ’ifesinin masar ve recec iki kıst + +mevâcibleri ihrâc ve bendegân-ı Âsitâne-i saltanat hisse-yâb-ı nak-dîne-i şevk u ibtihâc + +buyrulup, Nemçe Çasarı tebrîk-i cülûs-ı meymenet-me’nûs-ı pâdişâhîyi müştemil olan + +nâme-i dostânesini memleketinden mahsûs elçi irsâl itmeyüp, sebebi nâ-ma‘lûm + +muhâlif-i de’b ve resm-i dîrîn Âsitâne-i Aliyye’de mekîn olan kapu kethüdâsını elçi + +nasb ü ta‘yîn ve nâme-i merkūmeyi firistâde-i savb-ı mesfûr-ı lâ‘în itmekle, yevm-i + +mezbûrda Dîvân-ı Hümâyûn’a getirilüp mu‘tâd üzre hâk-i dergâh-ı mu‘allâ-yı bâr-gâh-ı + +saltanata vaz‘-ı pîşânî-i ubûdiyyet ve nâme vü hedâyâsın îsâl-i südde-i seniyye-i Bâb-ı + +Sa‘âdet eyledikden sonra, ber-mûceb-i kānûn-ı kadîm Devlet-i kāmet-i nâ-mevzûnuna + +iksâ-yı hil‘at ile sarây-ı âlî-yi şehinşâhîden ric‘at ve halâ-yı vücûd-ı nühûset-âlûdu ile ol + +cây-ı zümrüd-fezâ-yı nezâfet-efzâdan def‘-i sıklet eyledi. + +**Azl-i Müftî-i ‘Asr Başmakçızâde Seyyid Abdullah Efendi ve Nasb-ı Dâmâdzâde** + +**Ebu’l-hayr Ahmed Efendi** + + +Başmakçızâde Seyyid Abdullah Efendi ���ا���� �� أ medlûlünce, nihâd ve + +cibilliyyetinde ifrât-i kibr ü nahvet ve nâtıka vü ‘ibâretinde sahtî vü ru‘ûnet der-kâr olup + +gerek mecâlis-i müşâvere ve gerek evkāt-ı âharda huzûr-ı hümâyûna duhûl itdikçe + +mahall-i tavr-ı edeb-i saltanat ve mümill-i tab‘-ı nâzenîn-i hidîv-i sâhib-i şevket olan + +evzâ-ı nâ-sezâ ile pîrâne vü tahakkümâne mu‘âmele ve pâdişâh-ı âlem-penâh + +hazretlerinin gevher-i yektâ-yı güftâr-iksîr-i âsârların hazef-pâre-i cevâb-ı dürüşt-i nâ +be-câ ile mukābelede ısrâr u imrâr itdiğinden mâ‘adâ, mukaddemâ Yenişehir kādısı iken + +Vezîriâzam Osman Paşa hazretleri ile sâbıka-i ülfet ü mahabbetlerine binâen vezîr-i + +müşârun-ileyh sadâret-i uzmâ ile kâm-revâ oldukda müftî-i vakt bulunmağın, bilcümle + +temşiyyet-i umûr-ı mühimme-i Devlet-i Aliyye’de kendü ile müşârik ve hem-pâ ve + +te‘âti-i mesâlih-i sâire-i külliyyede müsteşâr u mü’temen ve vizr-i âşinâ eyleyüp, bu + +dahi harekât u sekenâtında muktezâ-yı fıtratı üzre miktâr-ı hatve hâtâ itmeyüp, ����� دی + +���� vâdîlerinde cilve-nümâ-yı tebahtür ü ihtirâz ve kebg-i şikeste-hırâm-ı meydân-ı + +re’y-i nâ-sâz iken, zu‘munca best ü güşâd-ı evc-gâh-ı hükûmet-rânîde hem-cenâh-ı + +şahbâz-ı bülend-pervâz olmuşidi. ��ای� ه �� netîce ve me‘âli hilâf-ı ‘ayn-ı mukaddem + +Çocuk babasının sırrı ve yolu üzeredir şeklinde manalandırılabilecek Arapça bir söz. +En büyük benim, ben varım sadece, başkası yok. +Bununla beraber. + + +----- + + + +olan kazâyâ-yı bî-mezâyâyı musâlaha-i Acem husûsunda mugāyir-i rızâ-yı Hümâyûn + +taraf-ı hakk-gûyân-ı nîk-hâhân-ı dîn ü devlete ızhâr-ı i‘tirâzat-ı bîhûde-i gayr-i vâride ve + +serd-i makālât-ı nâ-münâsib ve kelimât-ı bâridesi bâ‘is-i tahdîş-i sâmi‘a-i şehriyârî ve + +sebeb-i iğbirâr-ı kalb-i sâf-ı cihândârî olmağla, mâh-ı merkūmun yirmi yedinci ehad + +günü sadr-ı vâlâ-yı makām-ı iftâdan sadme-i nâgeh res-i azl ile üftâde ve mesned-i ulyâ +yı meşîhat-i İslâmiyye’ye telebbüs-i hil‘at-ı beyzâ-yı teşrîf ü ihtirâm ile Dâmâdzâde + +Ebulhayr Ahmed Efendi hazretleri pâ-nihâde oldukda müftî-i ma‘zûl dergâh-ı kerem-i + +dest-gâh-ı husrevânîden zuhûr-ı avâtıf u inâyet me’mûlü ile ziyâret ve tavâf-ı + +Beytullâhi’l-harâm içün istîzân ü istirhâm itmekle, sudûr-ı izn-i hümâyûn-ı sultânî birle + +tertîb-i bisât-ı kast u niyyet ve sûy-ı deryâdan taraf-ı Ka‘be-i ulyâ-ya tahrîk-i sükkân-ı + +keştî-i azîmet eylediler. + +**Beyân-ı Akd-i Cem‘-i Meşveret der-Pîş-i Sultânî** + +Ânifen nigâşte-i kalem-i vekāyi‘-i rakam olduğu üzre mukaddemâ ser‘asker-i Hemedan + +Ahmed Paşa hazretlerinin kāimeleri gelüp, derûnunda Şâh-ı Acem’in kemâl-i tav‘ u + +inkıyâd ve hulûs-ı taviyyet ü nihâd ile hâhiş-i in‘ikād-ı sulh u salâh ve ârzû-yı ittihâd ü + +fevz ü necâh idüp, tarafından Muhammed Rıza Kuluhan şürû‘-ı te’sîs-i bünyân-ı + +mükâleme içün murahhas u muhtâr eylediğin, Âsitâne-i Devlet-i ebeddiyyü’l-istimrâra + +tarîka-i istisvâbda tahrîr ü ihbâr eylediğinden nâşî, re‘âyâ vü berâyânın tanzîm-i refâh-ı + +hâl ve cünûd-ı müslîmînin sıyânet u himâyet-i cân u mâlları hayâli ile bi-inâyeti’llâhi + +te‘âlâ, hâlâ gālibiyyet tarafımızda ve makhûriyyet ü azîmet a‘dâ cânibinde hüveydâ iken + +vech-i ma‘kūl ile rabt-ı peyvend-i musâfât ve kat‘-ı silsile-i beynûnet-i mu‘âdât + +olunması meşveret ve ittifâk üzre müstahsen ü evlâ görülüp, tarh-ı kar‘a-i hayrü’l-fâl + +mükâlemâta mübâşeret olunmağa izn-i hümâyûn-ı şehriyârî sudûr ve sebkat ve vezîr-i + +müşârun-ileyhin gelen âdemîsi avdet ü ric‘at itmiş idi. + +Ba‘de’l-vusûl murahhâsân-ı tarefeyn çend meclis-i mükâleme vü müzâkereden sonra + +‘âkıbetü’l-emr kıbâle-i âştî ve mevâddı‘aya bu şurût üzre nakş-ı zen-i fâss-ı nigîn-i + +hitâm oldukların tekrâr sipehsâlâr-ı müşârun-ileyh dîvân kâtibleri Mustafa Efendi + +vesâtetiyle arz u i‘lâm eylediler ki, Âzerbaycân tarafından nehr-i Aras ve Irak + +cânibinden Derne ve Derteng ve sâir hudûd-ı kadîme hadd-i fâsıl-ı tarafeyn Tutile ve + +Gence ve Tiflis ve Revân ve Nahcivan ve Kâht ve Kârtîl ve Şirvan ve Şemâhı ve + +Dağıstan eyâleti bilcümle tevâbi‘ ü mülhakāt ve nevâhî ve muzâfâtı ile ** Devlet-i** + + +----- + + + +Aliyye tasarrufunda dâimü’s-sebât olup Tebrîz ve Erdelân ve Kirmanşâhân ve Hemedan + +ve Huveyze ve Lûristân eyâletleri dahi cânib-i Acem’den zabt olunup mutasarrıf olalar. + +Ve ber-vech-i mu‘tâd tarafeynden temessükât ahz u i‘tâ ve tasdik-nâme ihzârı içün şah + +kullarından Nazar Ali Bey nâm şahsın gönderildiğin tahrîr ve şurût-ı merkūme üzre + +murahhas-ı mesfûr Korucubaşı Muhammed Rıza Kuluhan ile emr-i musâlaha itmâm + +olunduğun inhâ vü ifhâm eyledikte, mâh-ı mezbûrun yirmi sekizinci günü vakt-i zuhra + +karîb Sarây-ı Hümâyûn’da İncüli Köşk’te akd-i cemiyyet-i müşâvere-i ‘umûm olunup + +pâdişâh-ı âlem-penâh �ای�� ا� و��ا hazretleri dürr-i şahvâr-ı sertâc-ı saltanat ve güzîde-i + +güherkân-ı hânedân-ı hilâfet olan vücûd-ı mes‘ûd-ı kerâmet-nümûdların imâme-i + +silkü’l-le‘âil-i subhatü’l-ikbâl ve gürûh-ı a‘yân-ı ricâl ve ben-degân-ı zerre-misâllerin + +tulû‘-ı mihr-i cihân-tâb-ı cemâl-i bâ-kemâlleri ile mazhar-i envâr-ı yümn ü iclâl eyleyüp, + +huzûr-ı şehinşâhânelerinde Vezîriâzam Osman Paşa hazretleri ve Şeyhülislâm + +Dâmâdzâde Efendi ve Nakībüleşrâf ve sadreyn-i muhteremeyn ve sudûr-ı ma‘zûlîn ve + +İstanbul kādısı Efendi ve Nu‘man Paşazâde vezîr-i mükerrem Tevki‘î Ahmed Paşa ve + +sâir erkân-ı devlet zânûzede-i ku‘ûd-ı ferş-i ihtirâm ve pîşgâh-ı şevket-i dest-gâhlarında + +silâhdâr u sipâh ağaları ve cebecibaşı ve topcubaşı ve top arabacıbaşı ağaları ve + +ocakların kethüdâları ve belli başlı zâbitân ve çavuşları ve nihâyet sofada Çavuşbaşı + +Süleyman Ağa ve yeniçeri ağasının zîrinde sâbıkā reîsülküttâb ve hâlâ Defter emîni olan + +Mehmed Efendi ve Rûznâmçe-i evvel Firdevsî Seyyid Ebûbekir Efendi ve râkımü’l +hurûf-ı abd-i nâcîz-i müstehâm istâde be-pây-ı kıyâm u şeref-yâfte-i neyl-i merâm + +olmuşlar idi. Pes furûg-ı inâyet-i mâh-ı sipihr-i hilâfetden hâlevâr tevsî‘-i dâire-i şân u + +i‘tibâr iden ricâl-i devlet ve erkân-ı saltanatın halka-i cem‘iyyetleri miyânında + +Reîsülküttâb İsmâil Efendi evvelâ ser‘asker-i müşârun-ileyhden gelen kāime ve + +ma‘iyyetindeki a‘yân ve rüesâ-yı askeriyyenin arz u mahzarları ve Acem tarafından + +gelen Fârisî mektûbîn tercemesini ve şurût-ı mezkûreyi muhtevî sûret-i temessükü + +kisesinden ihrâc u takdîm ve Mektûbî-î sadr-ı âlî Hâlisâ Osman Efendi’ye teslîm + +eyleyüp, müterakkab-ı emr ü fermân oldular. Lisân-ı dürer-bâr-ı şehriyârîden kırâatine + +izn-i Hümâyûn olıcak, ibtidâ kāime vü mahzar ve nemîka-i müterceme-i merkūmeyi + +mektûbî efendi kırâ‘at ile mecmû-‘ı müstemi‘îne ismâ‘ u i‘lân ve mufassal u meşrûh + +sebt ü tahrîr olunan sûret-i temessükü dahi girîbân-ı matla‘ından dâmen-i maktû‘ına + +değin bilâ-harf ü noksan takrîr ü beyân eyledikden sonra, pâdişâh-ı âlem-penâh + +hazretleri sa‘âdet ile feth-i kelâm buyurup, “feth-i belde-i Tebrîz ruhsat-ı akd-i + +Allâh onu yardım ve kuvvetiyle takviye edip, güçlendirsin. Te’yîdiyle onu kuvvetlendirsin. + + +----- + + + +musâlahadan sonra gayr-i ma‘hûd zuhûr idüp, tekrâr taraf-ı saltanat-ı aliyyemden + +istîzâne muhtâc iken, ne zarûret mess itdi ki kal‘a-yı merkūmeyi dahi henüz me‘âl-i + +mebâhis-i mükâlîmât-ı pür-füsûn ve fesâne-karîn-i ilme’l-yakîn-i mülûkânem olmadın, + +hod-be-hod rızâ-dâde oldukları sulh-ı bî-nizâmın şurût ve uhûd-ı nâ-tamâmına idhâl ü + +inzimâm ve teslîm ü redd-i A‘câm-ı bed-fercâm eyleyeler” deyü cümleyi mazhar-ı lütf-ı + +hitâb ve îrâde-i istintâk-ı re’y-i savâb buyurdular. Kimesneden bint-i şefe sâdır ve birisi + +mahalle münâsib güftâra kādir olmayıcak, şeyhülislâm efendi hazretleri Defter emîni + +Mehmed Efendi’ye hitâb idüp, “aslında sen bu işlerin içinde idin, her husûs gereği gibi + +ma‘lûmundur, söylesene” didiklerinde zebân-hâyî-i tela‘süm ve cevâba adem-i tekellüm + +birle ızhâr-ı kemâl-i acz u ıztırâb ve irâ’et-i sûret-i şerm ü hicâb itmekle, hemân + +Firdevsî Seyyid Ebûbekir Efendi bilâ-suâl ü icâzet, fuzûlî durduğu mahalden nişîmen +gâh-ı saltanat olan sofanın kenârından seddine doğru hareket ve mukābele-i Sultân-ı + +cihân-bân-ı çarh-ı âsitâna varup, bu vechile edâ-yı cevâb-ı nâ-savâba tasaddî vü cesâret + +eyledi. “Çünki Ahmed Paşa kulları bundan akdem teşyîd-i mebâ-i sulh u salâh içün + +murahhas buyurulup, bu emr-i hayrın husûlune sa‘y u ıkdâm ve cümlenin ittifâk u + +ittisâkı ile tekmîl-i akd-i musalâha-i râhat-encâm eylemişler. Filhakîka tahrîr ü i‘lâm + +itdikleri üzre bu kadar güft u şinîd-i mubâhasât ve vukū‘-ı kelimât-ı münâza‘atdan + +sonra, vezîr-i müşârun-ileyhin me’zûn u me’mûr oldukları itmâm-ı kâr-ı musalâhada + +ta‘rîk-i cebîn-i ihtimâm ve bir nehc-i beyân-pîşîn resîde-i hüsn-i hitâm itmeleri, vucûh-u + +şettâ ile nazar-ı kabûl ve istihsâna cedîr ü ahrâ ve ba‘dezîn bu rabıta-ı habli’l-metîn silm + +ü muvâsâ beyne’d-devleteyn mer‘î vü müeddî tutulub fesh olunmamak enseb ü evlâdır” + +diyicek, şeyhülislâm efendi hazretleri mezbûrun bast-ı mukaddemât-ı galât-ı iştimâl ve + +kelimât-ı sâmi‘a-hırâş-ı bî-me’âlin naks-ı icmâlî birle men ü red sadedinde îrâde-i kesr-i + +nefs ile kendülerin fedâ buyurup, “be hey Ebûbekir Efendi, sen benden beter ma‘tûh + +olmuşsun, şevketlü hünkârımızın murâd-ı hümâyûnların anlamadan bîhûde vü abes + +kelimât ile tefvît-i evkāt ediyorsun” deyü ifhâm u iskât buyuduklarında, “Söyleyenler + +_kendüsin bilmez, bilenler söylemez”_ mefhûmuna mâsadak olduğu hâlde ric‘at-i kahkarî + +ile gelip defter emîni efendinin yanında durdu. Ba‘dehû sadrıa‘zam hazretleri, “cümle + +ocaklıya münâsib olan vech ile söyleyiniz” diyüp mahsûs cebecibaşıya tevcîh-i nigâh-ı + +iltifât, o dahi kâil-i bî-tâil efendiye mu‘âdil birkaç suhân-ı nâm-veche îrâd u isbât + +eyledikte, bilâhare pâdişâh-ı âlem-penâh hazretleri buyurdular ki, “bu husûsun gavr u + +künhüne vusûl içün hatt-ı hümâyûn-ı şevket-makrûnum ile Ahmed Paşa’ya mahsûs + +çukadâr gönderdim. İnşâallâhü te‘âlâ vardıkda kemâ yenbagî her umûra vâkıf olup, + +inan-tâb-ı avd ü iyâb u şeref-yâb takbîl-i sümm-i semend-i sa‘âdet-rikâbım oldukdan + + +----- + + + +sonra, reye’l-‘ayn meşhûd u ma‘lûmu olan hulâsa-i akvâl u ahvâl her ne ise bil +müşâfehe kendüden isti‘lâm ve gereği gibi keyfiyyet-i hâle tahsîl ve fevz ü ıtlâ‘-ı tâm + +olunur. Ol vakitde cümlenin ittifâkı ile iktizâsına göre hareket olunsun, yoksa bu siyâk + +üzre a‘dâ-yı dîn ü devlete belde-i Tebrîz virilmek şartıyla akd-i musâlahaya sudûr-ı izn-i + +hümâyûnum adîmü’l-ihtimâldir” deyü kat‘-ı ser-rişte-i makāl eylediler. Bu def‘a yine + +şeyhülislâm efendi âgāz-ı tekellüm idüp, “Şevketlü pâdişâhım, cümlemiz gerden-beste-i + +rabaka-i mutâva‘at-ı emr u fermânındır ve kıla‘ u memleket senindir. Ve efkâr ile niçün + +zahmet-keşîde olursız. Şer‘an memâlik-i pâdişâhîden düşmene mikdâr-ı şibr câ ve + +kemterin virilmek câiz değildir. Lâkin sebeb-i âsâyiş-i ibâd ve bâ‘is-i âramiş-i zîr-i + +destân u ra‘iyyet-i bilâd ve zerî‘a-i hüsn-i vifâk-ı imhâd olmak içün taraf-ı şehriyâr-ı + +şefkat-şi‘âr ve merhamet-disârdan ba‘zı mahallerin a‘dâya redd ü teslîm ile zuhûr-ı + +bahşâyiş-i amîmleri mücerred ayn-ı inâyet ve insâf-ı mürüvvet ve mahz-ı kerem ü cûd + +ve mevhibet olmuş olur, öyle değil midir, efendiler?” didiklerinde, cümlesi tasdîk-i + +kavl-i cenâb-ı şeyhülislâmî itmeleriyle isbât-ı müdde‘â eylediler. Vâkı‘â müfid ve + +câmi‘-i şevk-bahşâ-yı sevâmi‘ olan kelâm-ı hikmet-irtisâm ile edâ-yı merâm ve takrîr-i + +** dil-pezîrleri miskiyyü’l-hitâm buyurduklarında, fermân-ı hümâyun ile tekrâr** + +sarây-ı Âsafî’de müzâkere olunup, pesendîde-i ukalâ-yı hayır-hâhân ve karâr-dâde-i + +cumhûr-ı a‘yân u erkân olan vech-i ensebi, hâk-i pây-ı saltanata arz u inhâ ve merrâten + +bâ‘de-uhrâ huzûr-ı hümâyûnda akd-i encümen-i şûrâ olunmak üzre def‘-i meclis olundu. + +Sübhânallâhi’l-Müste‘ân kerâmetlü pâdişâh-ı âlem-penâh hazretlerinin, mevrid-i + +füyûzât-ı ilhâm-ı Rabbânî ve mehbıt-ı envâr-i küşûfât-ı gaybiyye-i Samedânî olan kalb-i + +âgâhlarında tâ’ife-i A‘câm’ın fesh-ı sulh u vifâk ve nakz-ı ahd ü mîsâk idicekleri gûyâ + +cilve-ger-i mücellâ-yı şuhûd u ayân ve bu husûsta zuhûr iden kelimât-ı sadâkat-simât ve + +velâyet-âyâtları, bî-şekk ü şâibe eltâf-ı İlâhî idiği Tahmasb Kuluhan’ın tekrâr tîşe-i + +utüvv ü bağy u mu‘âdât ile hedm-i esâs-ı binâ-yı muzâfât itdiğinde zâhir ü nümâyân + +olup, hayret-efzâ-yı ukūl-ı kâr-âgâhân ve ibret-nümâ-yı dürbînân-ı hikmet-şinâsân-ı + +zamân olmuşdur. + +Harput ’da “merhamet-disâdan” şeklinde. + + +----- + + + +**Azl-i Ağa-yı Zümre-i Silâhdârân Hüseyin Ağa ve Nasb-ı Rikâbdâr Çerkes** + +**Süleyman Ağa** + +Evâhir-i şehr-i merkūmda silâhdârân ağası olan Tavîleci Kapucubaşı Hüseyin Ağa + +ma‘zûl oldukda, merhûm cennet-mekân, vâlid-i kesîrü’l-mehâmid, halîfe-i devr-i zamân + +Sultân Mustafa Hân ibni’s-Sultân Mehmed Hân _aleyhime’r-rahmeti ve’l-gufrân_ + +hazretlerinin zamân-ı saltanatlarında rikâbdârlıkları hidmetinde mergūb u makbûl ve + +yüz onbeş senesi târîhinde hüdâvendigâr-ı sâbık hazretlerinin cülûs-ı hümâyûnları + +esnâsında Dergâh-ı âlî kapucubaşılığı ile çerâğ-ı efrûhte ve nâil-i me’mûl olup, ilâ +yevminâ hâzâ hidemât-ı Devlet-i Aliyye’de üftân ü hîzân güzârende-i evkāt ve ibtilâ-yı + +düyûn-ı kesîre ile şümârende-i nakdîne-i enfâs-ı hayât iken, şevketlü pâdişâh-ı âlem +penâh hazretlerinin taht-ı âlî-baht-ı saltanata cülûs-ı meymenet-me’nûsları vukū‘undan + +sonra, Âsitâne-i sa‘âdet-âşiyânelerinde abd-i mevrûs-ı kadîm ve çâker-i hidmet-güzâr-ı + +müstedîm olduğuna binâen, miyâne-i gürûh-ı bendegândan imtiyâz ve küçük + +mîrâhûrluk hidmetinde kurb-ı rikâb-ı müstetâbları ile şerefyâb u ser-efrâz buyurulan + +Rikabdâr Çerkes Süleyman Ağa tevcîh-i mansıb-ı merkūm ile şâd-gâm ve ahvâl-i pür +melâline nazar-ı ‘ayn-ı ‘inâyet ü merhamet ile vâsıl-ı merâm buyuruldu. + +**Tevcîhât-ı Ba‘zı Menâsıb-ı Dîvâniyye** + +Süvârî Mukābelecisi Küçük İmam Mehmed Efendi vefât eyleyüp, ramazân-ı şerîfin + +onuncu günü mansıb-ı mahlûlüne Hindî Mehmed Efendi hulûl ve Mevkūfâtî Efendi + +ma‘zûl, yerine Şehremîni İsmail Efendi mevsûl ve şehr emâneti tevcîhi ile Kesriyeli + +Ahmed Ağa iktisâ-yı hil‘at ve kafesî-destâr ile tebdîl-i şekl ü sûret eyledi. + +**Nasb-ı Kâtib Ağa-yı Dârüssa‘âdeti’ş-şerîfe** + +Mâh-ı merkūmun onuncu günü Dârüssaâde Ağası Yazıcısı olan İbrâhim Efendi + +Haremeyn Muhâsebecisi ve Yazıcısı halîfelerinden Mehterzâde Ali Efendi kâtib-i + +ağa-yı dârüssaâde olup sadrıa‘zam huzûrunda vayegîr-i teşrîf-i hil‘at oldular. + +Harput ’da ve yazmalarda “silâhdâr ağası” şeklinde. +Basmalarda Haremeyn Muhasebecisi lafZından önce yanlış olarak “ve” var. +Basmalarda “Ali” yok. + + +----- + + + +**Azl-i Vezîriâzam Osman Paşa ve Nasb-ı Vezîr-i Mükerrem Ser‘asker-i Tebrîz** + +**Hekimbaşızâde Ali Paşa** + +Devlet-i ebed-müddet-i Osmâniyyenin sünnet-i seniyye-i mukarrere ve kāide-i dîrîne-i + +mu‘teberesi üzre, şehr-i ramâzanü’l-mübârekin on beşinci çarşamba günü Resûl-i + +Ekrem ve Nebiyy-i Muhterem _sallallâhü aleyhi vesellem hazretlerinin Hırka-i_ + +Şerîfe’lerini ihrâc ve tevessül-i rûhâniyyet-i Sultân-ı sâhibü’l-Mirâc içün Sarây-ı + +Hümâyûn’a sadrıa‘zam ve şeyhülislâm efendi ve vüzerâ-yı ‘izâm ve sudûr-ı ulemâ-yı + +kirâm ve meşâyıh-ı cevâmi‘-i selâtîn ve a‘yân ü erkân-ı devlet ü dîn da‘vet ve Sofa + +Köşkü ta‘bir olunan cây-ı nüzhet-efzâ kurbunda, ol perde-i feyz-istînas ve ol libâs-ı + +nübüvvet-iltibâsın mevzî‘-i mahfaza-i ** melâik-hafazası olan devlet-hâne-i felek-** + +âsitânede huzûr-ı şehinşâh-ı cenâb-ı hilâfet-penâhîde alâ-merâtibihim zânû-zede-i + +makām-ı ubûdiyyet oldular. Hırka-i lâtîfe-i Hulâsa-i mevcûdât _aleyhi etyabü’s-salavât_ + +derûn-ı sandûka-i nazîfesinden ızhâr ve nüvâhte-i enâmil-i müjgân-ı çeşm-i intizâr + +kılınup, ta‘mîm-i revâyih-i tayyibe-i anber ü ‘ûd-ı tahiyyet ü selâm ve tetmîm-i mürâ‘at +i ta‘zîm-i rûh-ı mutahhar-ı Seyyid-i enâm ile zurûf-ı meşâmm-ı feriştegân-ı arş-makām + +ta‘tîr ü miskiyyü’l-hitâm kılındıkdan sonra, huzûr-ı hümâ-yûnda vezîria‘zam ve + +şeyhülislâm efendi ve vüzerâ-yı ‘izâm kaldıkta, sadr-ı müşârun-ileyh kûşe-i çeşm ü ebrû + +ile hurûcların îmâ vü işâret itmekle, mukaddem vezîrler taşra çıkup Revân Köşkü’nün + +kapusu önünde tevakkuf u ikāmet ettiler. Ba‘dehû kendüsi dahi hurûc ve silâhdâr ağa + +bağalgîr olarak derûn-ı kasr-ı merkūma teklîf-i vülûc eyleyicek ağa-yı mûmâ-ileyhe, + +“bugün za‘f-ı rûze vü pîrîden tabî‘atımda gāyet kelâl ü infi‘âl var, şu mahalde bir + +mikdâr istirâhat edeyim” deyü i‘tizâr ve vüzerânın evvel çıkup meks ü ârâm eylediği + +yerde ma‘iyyet ile ku‘ûd u karâr eyledi. + +Silâhdâr Ağa tekrâr huzûr-ı hümâyûna varup, der-‘akab çıkdıkda, “şevketlü hünkârımız + +sünnet odasına gideceklerdir. Lâ-büd bu mahalden geçerler, rahat idemezsiniz, + +buyurun” deyü kasr-ı mezbûrun derûnuna idhâl ve pâdişâh-ı âlem-penâh hazretleri dahi + +şeyhülislâm efendi ile mezbûr odaya vaz‘-ı kadem-i teşrîf ü ikbâl buyurduklarından + +sonra, vezîr-i müşârun-ileyhden Ağa-yı mûmâ-ileyh vesâtetiyle Mühr-i Hümâyûn ahz + +ve Yalı Köşkü cânibinde âmâde kılınan bostancıbaşı sandalına îsâl olunup Kādıköyü’ne + +irsâl, ba‘dehû Defterdâr İzzet Ali Paşa huzûr-ı hümâyûna da‘vet ve ve sadrıa‘zam + +hazretleri Âsitâne-i sa‘âdet’i teşrîf idinceye dek, câh-ı vâlâ-i‘tibâr-ı defterdârîye rütbe-i + +âlîye-i kāimmakāmî inzimâmı ile semmûr-ı mûrisü’l-behce-i sultânîye kaplu ilbâs-ı + + +----- + + + +hil‘at ve mesned-i sadâret-i uzmâya ser‘asker-i zafer-yâver sa‘âdetlü Ali Paşa + +hazretlerini Tebrîz’den da‘vet içün sâbıkā bostancıbaşı ve hâlâ Kapucular kethüdâsı + +olan Osman Ağa yevm-i mezbûrda rû-be-râh-ı müsâra‘at kılındı. Kāim-makām Paşa + +vezîrlere mahsûs olan sarâya gelüp Silahşor-i şehriyârî Karakulak Osman Ağa’yı kırk + +menzil emri tahrîr olunup, vezîr-i sâbıkı Trabzon mansıbına ‘ıcâleten irsâl içün ta‘yîn ü + +tesyîr eylediler. Çavuşbaşı Süleyman Ağa sadr-ı müşârun-ileyhin yine kethüdâlığı + +hidmetiyle taraf-ı devletten tard u tecnîb ve Mektûbî-i sadr-ı âlî Hâlisâ Osman Efendi + +ze‘âmeti ol tarafta olmak takrîbiyle Şâm’da ikāmet eylemek üzre nefy ü tagrîb olundu. + +**Tevcîh-i Küçük Muhâsebe be-Feyzî Beyefendi** + +Sâhib-i devlet hazretlerinin küçük birâderleri Feyzi Beyefendi ma‘iyyetlerinde iken + +mukaddemâ selefleri Vezîriâzam Osman Paşa hazretlerinin azillerine karîb Âsitâne-i + +sa‘âdet-âşiyâneye gelüp, zümre-i hâcegân-ı dîvâniyyeye duhûllerin murâd ve şefa‘ât-ı + +mahsûsa ile mektûb-ı Âsafânelerinde işâret ü îrâd buyurmalarıyla, husûl-ı maksûd-ı mâ +fi’l-bâl, ba‘de’l-iyd tertîb ü defter olunacak menâsıb tevcîhâtı zamânına ta‘lîk ü imhâl + +olunmuşdu. + +**_Beyit_** + +_Müdde‘â hâsıl oldu bî-ceh ü çûn_ + + +آ� ا�� ����� ��ه�ن + +mazmûnunca, ramazân-ı şerîfin öşr-i âhirinde vezîr-i sâbıkın dîvân kâtibi azlinden + +Küçük evkāf muhâsebesi mîr-i mûmâ-ileyhe tevcîh ü ihsân ve Dîvân-ı Hümâyûn’da + +sofa kaplu semmûr üst kürkü telebbüs itmek üzre âhardan imtiyâz ü rüchânları îrâde vü + +fermân buyuruldu. + +**Azl ü nefy-i Veli Efendizâde Mehmed Emin Efendi** + +Zuhûr-ı vak‘a-i ûlâda Yeniçeri kalemi başhalîfesi iken Meydân-ı Lahm’de Yeniçeri + +kâtibi olup, çok geçmeden gûşmâl-i azl ile te’dîb ve Edirne’de hânesinde ikāmet + +eylemek üzre taraf-ı devletden tecnîb olundukdan sonra, ba‘zı kibâr ü a‘yânın + +şefâ‘atleriyle afv u ıtlâkı fermân ve Âsitâne’ye geldikde Piyâde mukābeleciliği ilâve-i + +lutf u ihsân buyrulan, Veli Efendizâde Mehmed Emin Efendi mazhar olduğu kerem-i + +her işin kendine göre bir vakti ve zamanı vardır + + +----- + + + +İlâhî’ye müteşekkir ve kemâl-i hırs u tamâ‘ından encâm-ı kârı mütefekkir olmayup, + +mansıb-ı kitâbet-i Yeniçeriyân taleb ü hâhişinde hafî vü celî mükibb ü mütehâlik ve bu + +misillü nâ-be-câ hareket ve kec-reftârî-i gaflet ile sâlik-i semt-i girîve-i pür-mehâlik + +olduğundan mâ‘adâ, kendüye farîza-i zimmet ve lâzıme-i vakt ü hâl me’mûr olduğu + +hidmet-i mu‘ayyeneye temehhûz ü iştigāl ile metâlib-i nâ-münâsib-i sâireden imtinâ‘ ve + +kesret-i ihtilât-ı nâsdan ictinâb ü inkıtâ‘ iken, ocak ricâli ve erkânı ve gayr-i yârân-ı + +marânînin şeb ü rûz hânesine evvelkiden ziyâde terâhum-ı âmed-şüdleri bâ‘is-i tecdîd-i + +iştihâr ve zeyl-i câme-i ırz ve şân-ı iffetine isâbet iden leke-i nâ-şüste yeni baştan âşikâr + +olmağla kāimmakām paşaya lisânen tenbîh-i Hümâyûn ile mihnet-i idbâr-ı azl-i + +nâgehânîye mübtelâ ve cezîre-i Kıbrıs’da Magosa kal‘asına nefy ü iclâ kılındıkta, mâh-ı + +mezbûrun yirmi birinci günü mansıb-ı merkūm ber-fehvâ-yı ��ا��� � ڍڎ abd-i râkımü’l +hurûfa istisnâ ile tevcîh ü i‘tâ kılındı. + +**Azl-i Ağa-yı Sipâhîyân ve Nasb-ı Hısım Mehmed Ağa be-Câyeş** + +Vezîriâzam müteveffâ İbrâhim Paşa’nın zamân-ı sadâretinde beş sene kadar + +kapucubaşılığı ref‘ ve Kastamonu’da ikāmet itmek üzre dâire-i ricâl-i devletten tard u + +def‘ olunan Hısım Mehmed Ağa esnâ-yı cülûs-i hümâyûnda kayd-ı mihnet-i nefy ü + +tagrîbden halâs u âzâd ve Âsitâne-i sa‘âdet’e rû-mâl ile nâil-i murâd oldukda Tebrîz + +cânibine îsâl içün mısr-ı Kāhire ocaklarından üç bin nefer asker ihrâcına ta‘yîn ü irsâl + +olunup, evâil-i şehr-i rebîü’l-evvelde leşker-i mezbûru hâmil iki kıt‘a kalyon ile Bahr-i + +İstanbul’a dâhil ve haber-i vürûdu vezîria‘zam-ı sâbık İbrâhim Paşa’nın sem‘ine vâsıl + +olıcak, gelen Mısır kulunun rüesâ vü neferâtından bir ahd şehre vaz‘-ı kadem itmeden + +iki gün içinde Bahr-i Siyâh Boğazı’na ‘ıcâleten kalyonları tesyîr ve kendüsi dahi tertîb-i + +ecnâd ü alay ve âdâtların seyr ü mu‘âyene içün Büyükdere nâm mahalle varup, mu‘tâd + +üzre Mısır beyine ve sâir zâbitânına hil‘atler ilbâsıyla zu‘munca taltîf ü tevkīr + +eyledikden sonra, irtesi gün emed-i medîd vatanından mehcûriy-yetine bakmayup asker + +ile serî‘an Tebrîz’e doğru revân olmaların fermân itmiş idi. Lâkin vakit mürûr itmekle + +ma‘reke-gâh olan Urûmi kal‘asının hengâm-ı muhâsara vü muhâveresine + +yetişmediklerin-den gayri ser‘asker paşa hazretlerinin hısn-ı Tebrîz’i dahi istîmân ile + +zabt u teshîr ve makarr-ı senâbikü’l-hayl-i guzât-ı kişver-gîr itdiklerinden kırk gün sonra + +nezd-i âlîlerine vusûl ve ba‘de’t-tekmîl-i hidmet ü maslahat ağa-yı mûmâ-ileyh ric‘at ile + +Harput ’da “teşekkür” şeklinde. +O övülmediği halde. + + +----- + + + +Âsitâne-i Sa‘âdet’e mâh-ı şevvâlin beşinci günü duhûl idüp, karîha-i pâk-i cihân-bânî ve + +senîha-i feyz-nâk-i husrevânîden sipâhîler ağalığı ihsânıyla bunca zamân sitem-keş-i + +evzâ-ı çerh-i gerdân olan kalb-i gam-gîn ü pür-halecânı mesrûr u şâdmân buyuruldu. + +**Vukū‘-ı Harîk** + +Bi-kâzâillâhi te‘âlâ, mâh-ı merkūma müte‘âkıben üç harîk-i nâgeh zuhûr ve telâş-âver-i + +kulûb-ı inâs ü zükûr olup, ibtidâ on ikinci gice Koska’da sâ‘at beşde iken su‘bân-ı + +şû‘le-zebân-ı nâr zebâne-keş-i şerer-bâr oldukda, resîde olduğu mahallere pîçîde vü + +duhân-ı zehr-efşân ile dem-keşîde olarak tulû‘-ı şemse dek ‘ulüvv-engîz-i iştidâd u + +imtidâd ve vâfir büyût ü dekâkîni ser-be-zemîn ve yek-reng-i rimâd eyleyüp, altı sâ‘at + +mikdârı ser-der hevâ-yı iltimâ‘ ve yed-i kudret ve inâyet-i Bâri ile furû-bürde-i hamûd u + +indifâ‘ oldukdan sonra, on dördüncü gicesi Molla Gürânî’de Şifâ Hammâmı + +câmekânından âteş-i pürsûz u tâb-ı medba‘-ı iltihâb eyleyüp, etrâfına sirâyet ve tecâvüz + +itmeden âb-ı eltâf-ı Rabb-ı Vedûd teskîn-âver-i nâr-ı pür-dûd eyledi. On yedinci gicesi + +sâ‘at sekizde iken Ebâ Eyyûbi Ensârî’de Nişancılar semtinde harîk-i cüz‘î vâki‘ ve + +birkaç hâneyi itlâf u ihrâk ve serî‘an âzâr-ı ızrârını kerem ü ihsân-ı Kirdgârî dâfi‘ oldu. + +**Vak‘a-i Trabzonî Sâlim Efendi ve Macar Hasan Efendi** + +Kapudan Mustafa Paşa merhûmun mektûbcusu Trabzonî Sâlim Efendi İstanbul’da + +mâlik olduğu hânesini hücûm ve takâzâ-yı erbâb-ı düyûn ile mecmû‘a-i ma‘ârifîne + +sehven sebt ü tahrîr olunmuş beyt-i nâ-mevzûn gibi cerîde-i temellükünden ihrâc u + +bîrûn ya‘ni, + +**_Beyit_** + +_Oldu beyt ü dükkân ile büstân_ + +_Seci‘-i zîbâ-yı savt-ı dellâlân_ + +neşîdesin ser-nâme-i dîvânçe-i hasb-i hâline beytü’l-kasîd-i tâze-mazmûn itmekle, + +_Çeşm-i bahtım niçe bîdâr_ + +_Ola kaldım bidâr_ + +zemzemesiyle nâçâr, Ebâ Eyyûbi Ensârî’de mevâlîden birinin bağçesini istîcâr eyleyüp, + +ol kûşe-i mihnet-gede-i edvârda güzârende-i evkāt-ı leyl ü nehâr iken, kudemâ-yı + +asdıkā-yı ahbâbından müteveffâ Mehmed Kethüdâ’nın kâtibi yamağı olup Girid + +Defterdârlığı’ndan ma‘zûl Hasan Efendi ile ekser evkātda müvâneset ve îtilâf üzre hem +sohbet ve sîne-sâf ve ber-taraf-sâz-ı külfet-i ihtilâf olduklarını hem-civârlarından + + +----- + + + +muta‘assıb ve şerîr kimesneler ve olduğu hânenin pâsbânı ve bağbânı olan Rûsiyyü’l-asl + +bir hınzîr kendüden bir takrîb ile dilgîr olmağla, irtikâb-ı fısk u fesâda mahmûl ve + +“dâimâ meclislerinde devlet hakkında kelimât-ı nâ-sezâ tefevvühüne tasaddî vü ictirâ + +iderler” deyü Yeniçeri ağası İsmail Ağa’nın sem‘ine mevsûl eylediklerinde, ağa-yı + +mûmâ-ileyh, “haberin sıdk u kizbe ihtimâli vardır” demeyüp, keyfiyyet-i hâllerine + +ittılâ‘-ı tâm ve tekrâr mahallesi ricâlinden istihbâr ile hakîkat ve gavrına vâsıl olmadan + +tarafından tebdîl-i şekl ü câme ile Salma Kolu ma‘iyyetinde olan Eyyüblü Ali nâm + +çukadâr-ı gaddârını irsâl, o dahi Eyyüb kolluğu çorbacı ve neferâtı yanındaki cem‘iyyet +i eşhâsa idhâl eyleyüp, cemm-i gafîr ile mezbûrun sâkin olduğu hânesine ahşâma karîb + +vardıklarında, fuhşiyâta müte‘allık zerre vü şemmeden eser ü âsâr nâ-bedîdâr olmağla + +bilâ-cevâb ü su‘âl hidmetkârlarını dest-i yaka-beste ve miyangîrî-i ahz-ı şedîd ve + +kendüyi hezâr tevbîh ü tehdîd ile mâşiyen Eyyüb İskelesi’ne, andan kayık ile + +Bağçekapusu’na götürüp vaz‘-ı sâbık üzre Ağakapusu’na îsâl eylediler. + +Ol gice anda beytûtet, irtesi gün kāimmakām paşa huzûruna ihzâr ile azîmet + +eylediklerinde mezbûr ehl-i ırz u ma‘rifet ve senâ-hân-ı dîn ü devlet olup, bu mevâdd-ı + +müfteriyât-ı pür-fezâhadan berîü’s-sâha idikleri ma‘lûm u şinâsân-ı kârdâniyân-ı zamân + +olduğundan mâ‘adâ, paşâ-yı müşârun-ileyh hazretlerinin dahi bîçârelere isnâd olunan + +hâlât u keyfiyyet mahz-ı ifk ü iftirâ ayn-ı kizb ü bühtân-ı bî-imtirâ olduğu egerçi muhât +ı ilme’l-yakîn ve meczûm-ı tab‘-ı mezâyâ-bînleri oldu. Lâkin havâdis-i tâze-zuhûrları + +elsine-i halkda perde-bîrûn-ı iştihâr ve elbette vâsıl-ı sem‘-i hümâyûn-ı şehriyâr-ı + +gayret-medâr olacağı zâhir ü âşikâr olmağın kendülerine mebnî ale’l-garaz azv ü nisbet + +itdikleri levs-i kabâyih ü isâ‘etden berâet-i zimmet ve tahâret-i zeyl-i iffetleri uslûb-ı + +hakîm üzre tahkîk ü tansîs ve istîdâ-yı afv u merhamet ile hâk-i pây-ı saltanata arz u + +telhîs olundukda, biraz zamân miyân ve uyûn-ı nâsdan bû‘d ve istitârları murâd ve mâh +ı merkūmun evâsıtında Sâlim Efendi Bosna Defterdârlığı ve Hasan Efendi vezîria‘zam-ı + +esbak müteveffâ İbrâhim Paşa’nın oğlu Selânik vâlisi Vezîr Mehmed Paşa’ya dîvân + +kitâbeti ile Âsitâne-i sa‘âdet’ten tard u ib‘âd olundular. + +**Mecmû‘-ı Nukūd-ı Mazbûta ve Bahâ-i Eşyâ ve Emlâk-i Metrûke-i Vezîriâzam** + +**Müteveffâ İbrâhim Paşa ve Kapudan Mustafa Paşa ve Mehmed Kethüdâ ve sâire** + +Sadâret-i uzmâ kāimmakām ı ve Devlet-i Aliyye’nin defterdâr-ı be-nâmı olan İzzet Ali + +Paşa ma‘rifet ü nezâretleriyle Hazîne-i Âmire’de zabt u füruht eyledikleri cemî‘-i nukūd + + +----- + + + +u emvâl mevcûdu sıhhati üzre kendü kalemleri ile tahkîk ü terâküm ve mâh-ı merkūmun + +yirmi sekizinci günü sebt-i cerîde-i vekāyi‘ kılınması içün dest-i hatları ile mektûbe + +olan kāimeyi abd-i râkımü’l-hurûfa teslîm eyleyüp, bi-ibâretihi nakl ü tahrîr ve bu + +mahalle tenmîk ü tastîr olundu. + +“Sadr-ı esbak müteveffa İbrâhim Paşa’nın zuhûr iden nukūdu iki bin dört kise ile altmış + +bir guruş ve Kapudan Mustafa Paşa nukūdu üç yüz altmış beş kise ile üç yüz yetmiş + +dört guruş ve Mehmed Kethüdâ’nın medfûn u mevcûd bulunan nukūdu yirmi üç bin üç + +yüz dokuz kise üç yüz otuz altı buçuk guruş ve İbrâhim Paşa etbâ‘ından ve eşkıyâ + +muhallefâtından alınan bin üç yüz yirmi yedi kise ile yüz doksan iki buçuk ve + +Azmoğulları emvâlinden Enderûn-ı Hümâyûn Hazînesi’ne teslîm olunandan mâ‘adâ + +taşra hazîneye alınan bin beş yüz dokuz kise ile iki yüz seksen beş buçuk guruş ve Bâb-ı + +Hümâyûn’da kırk dört senesi ramazânı gāyetine dek mecmû‘ı füruht olunan emlâk ü + +eşyâ bahâsından bin on üç kise ile iki yüz seksen guruş ki min-haysi’l-mecmû‘ mevâdd +ı mezkûreden yirmi dokuz bin beş yirmi dokuz kise ile üç yüz kırk guruş hasıl + +olmuşdur.” + +**Âmeden-i Hazret-i Sâhib-i Devlet be-Âsitâne-i sa‘âdet** + +Ânifen merre-i vârid-i beyân ü takrîri keşîde-i samt ü tahrîr olunduğu üzre, ramazân-ı + +şerîfin on beşinci günü ser‘asker-i Tebrîz sa‘âdetlü Ali Paşa hazretleri hâiz-i mertebe-i + +uzmâ-yı sadâret olmak içün Âsitâne-i sa‘âdet-âşiyâne-i saltanata da‘vet buyrulmuştu. + +Tayy-i merâhil ve kat‘-ı menâzil ile karîb mahallere rahş-rân-ı meymenet oldukları + +nüvîd-i meserret-berîdi kar‘-ı ebvâb-ı sevâmi‘-i a‘yân u sanâdîd eyledikte, Üsküdâr + +Bağçesi’nde Mehmed Paşa Kasr-ı Hümâyûnu’nda kāimmakām paşa tarafından mu‘tâd + +üzre tertîb olunan ziyâfet ve şehr-i zilkā‘denin on beşinci günü şeyhülislâm efendi ve + +vüzerâ-yi izâm ve sadreyn ve nakībüleşrâf ve İstanbul kādısı efendiler hazerâtı ve + +kapucubaşı ağalar ve reîsefendi ve hâcegân-ı dîvân ve gediklü zu‘amâ ve vezîr ağaları + +ve dîvân çavuşları ile Üsküdâr’a azîmet olunup ziyâfet-gâh olan sarây-ı nüzhet-fezânın + +derûn u bîrûnunda bilcümle a‘yân u erkân ve ahâlî dîde-be-râh-ı kudûm-ı sadr-ı âlî + +oldular. Vusûllerine karîb yemeklik mevzi‘inden rub‘ sâ‘at ilerüye dek râkiben istikbâl + +ve mevkıf-ı nüzûlü ve muhatt-ı ricâl olan makām-ı behcet-irtisâma îsâl eylediler. + +Harput ’da “hatt-ı destleri ile” + + +----- + + + +Kasr-ı merkūmda etkâ-yı nâz-bâliş-i celse-i istirâhat ve tenâvül ü nefâyis-i hân-ı elvân-ı + +ziyâfetten sonra, taraf-ı hümâyûn-ı şehriyârîden Mîrâhûr-ı sâni Mustafa Bey ile firistâde + +buyurulan esb-i reh-vâr-ı mevzûn-reftâra süvâr olup şeyhülislâm efendi ile hem-‘inân ve + +sâir müstakbilîn pîşgâh-ı devletlerinde revân Şemsi Paşa İskelesi’nde Şeref-âbâd kasr-ı + +hümâyûnuna gelindikte, mahall-i mezbûrda bir mikdâr ârâm ü karâr ve andan mevlânâ-yı + +müşârun-ileyhi zevrak-ı Âsafânelerine alup, semt-i sâhil-i maksûda güzâr eylediklerinden + +sonra, mecmû‘-ı ricâl ve erkân-ı devlet ıcâleten İstanbul cânibine ric‘at eyleyüp, sarây-ı + +sadrıa‘zamîde müctemi‘ vü hâzır ve mukaddem-i übbehet-i tev’emlerine müteşevvik ü + +muntazır oldular. Sâhib-i devlet hazretleri dahi karşu geçüp Hasbağçe’ye Yalı tarafından + +duhûl ve huzûr-ı hümâyûna şeref-i mukārenet ve vusûl-ı sa‘âdet-i zemîn-bûsî-i mesûl ile + +nâil-i gāyetü’l-gāyât me’mûl olduklarında, mu‘tâd üzre serâsere kaplu semmûr kürk iksâ + +vü tefvîz ve vekâlet-i mutlakā-i kübrâ ile mühr-i sadâret-i uzmâ teslîm ü i‘tâ + +buyurulduktan sonra, Bâb-ı Hümâyûn’dan taşraya hurûclarında, sarây-ı pâdişâhîden + +vezîria‘zam sarâyına dek yeniçeriyân ve cebeciyân ve bilcümle ocakların ağayân ü + +zâbıtân ve neferâtı saff-beste-i mevkıf-ı selâm olup peykân ve solakân ve sâir bendegân-ı + +âsitân-ı şehinşâh-ı cihân önlerinde mâşiyen pûyân u şitâbân olarak, mesned-i kâşâne-i + +devlet-âşiyânelerine kadem-nihinde vü meymenet-resân olıcak, bilcümle erbâb-ı menâsıb + +ve ahâlî-i merâtib dîvânhâne-i niş��men-lerinde iktisâ-yı hila‘-ı umûm içün, muntazırîn-i + +kudûm iken Yeniçeri Ağası İsmail Ağa’yı içerüye da‘vet ve ilbâs-ı hil‘at-i vezâret olunup + +taşra çıktığı ‘akîbinde kendüleri dahi dîvânhânede teşrîf-i sadr-ı serîr-i sa‘âdet-masîr ve + +alâ-merâtibihim cümleye kaftanlar giydirilüp, makām-larında takrîr buyurdular. + +**Azl-i Gül Ahmed Ağa Kethüdâ-yı Sadr-ı Âlî ve Nasb-ı Yahyâ Ağa be-Câyeş** + +Mûmâ-ileyh Gül Ahmed Ağa esnâ-yı cülûs-ı hümâyûnda başbâkī kulu olup sadr-ı + +esbak-ı Fâzıl Nu‘man Paşa kethüdâsı İbrâhim Paşa vezîria‘zam oldukda, ol vakitte + +çavuşbaşı olan dîger Ahmed Ağa’nın ba‘zı evzâ‘ ü etvârından hazz itmeyüp, muktezâ-yı + +meşreb-i tünd ü tîzî üzre bir gün ızhâr-ı kemâl-ı hışm u kîn ve tahrîk-i sebbâbe-i düşnâm + +ü nefrîn iderek, bağteten ibtilâ-i azl-i nâ-becâ ile huzûrundan tard u teb‘îd ve hânesinden + +taşra çıkmamak üzre tenbîh ü te’kîd itdikden sonra, çavuşbaşılık mansıbını ağa-yı + +mezbûra tevcîh ü in‘âm ve başbâkī kulluğu ile Kādı Halil Ağa makzi’l-merâm + +buyurulmuştu. Ba‘dehû Sadr-ı sâbık Osman Paşa hazretlerinin ibtidâ-yı sadâretinden + +azline dek müstakıllen kethüdâ-yı celîlü’l-i‘tibâr ve defterdâr paşa hazretleri + +kâimmakām-ı sadâret-i uzmâ oldukları zamân kemâ-kân mesned-i kethüdâyîde + + +----- + + + +tekzeyen-i visâde-i istikrâr olup, temşiyyet-i umûr-ı devlet ve mu‘âzade-i re’y ü + +hükûmetinde tamâm dü-mâha müddet dahi mühim-sâz u kâr-güzâr olmuştu. Bu def‘a + +rûz-ı fîrûz-ı teşrîf-i veliyyü’n-ni‘amîde Üsküdâr Bağçesi’nde tehyie vü tertîb olunan + +yemeklikde itmâm-ı ta‘âm-ı ziyâfet ve tekmîl-i maslahat ve edâ-yı hidmet eyleyüp + +İstanbul’a da‘vet eyleyicek, sâhib-i devlet hazretlerinin emekdâr-ı râst-kirdâr u + +mu‘temed ve kethüdâ-yı kadîm-i sâhib-i hıredleri olan Yahyâ Ağa’yı mahall-i + +merkūmda vezîria‘zam kethüdâlığı nâmıyla be-nâm ve ol câh-ı âlî-makāmı ihrâz u + +iğtinâm ile bende-i hâss-ı sadâkat-ihtisâsların engüşt-nümâ-yı enâm buyurdular. + +**Azl-i Defterdâr Paşa ve Tevcîhât-ı Ba‘zı Menâsıb-ı Dîvâniyye** + +Şehr-i merkūmun yirmi yedinci perşembe günü Anadolu eyâleti mansıbı ile Defterdâr-ı + +şıkk-ı evvel İzzet Ali Paşa ma‘zûl ve mesned-i valâ-yı defterdârîye defter emîni + +Mehmed Efendi mevsûl oldukda, Büyük Rûznâmçe hâlâ Başmuhâsebeci olan + +Kıblelizâde Mehmed Bey’e tevcîh ü ihsân buyrulup, anın dahi mahtûbe-i câh-ı + +metrûkesi İbrâhim Efendi’ye in‘âm ile zîver-i âguş-ı merâm kılındı. + +İ‘tâ ve Firistâden-i Postîn-i Semmûr ve Esb-i Müzeyyen be-Hazret-i Sadr-ı âlî ez +**Cânib-i Cenâb-ı Vâlide Sultân** + +Devletlü vâlide-i azîmetü’ş-şân-ı halîfe-i devr ü zamân dâmet-ısmetühâ ve zîdet-ömrühâ + +mâ karrati’l-arz ve kerreti’l-melevân hazretleri sadrıa‘zam hazretlerinin nevâziş-i tab‘-ı + +latîf ve efzâyiş-i iltifât-ı zât-ı şerîflerin îrâde ve evâhir-i mâh-ı mezbûrda çukaya kaplu + +bir sevb-i semmûr-ı fâhir ve pür-hüsn ü bahâ ve mükemmel ü müzeyyen raht u bisât ile + +bir semend-i sa‘âdet-mend-i ferhûnde-likâ i‘tâ vü firistâde buyurduklarında, mu‘tâd üzre + +nerdübân başından istikbâl ü iksâ kılındıkdan sonra, îsâl-i ferveye me’mûr olana an +nakd birkaç kise ve etbâ‘ına dahi bir mikdâr akçe bahşiş ü in‘âm olmağla reh-yâb-ı + +gencîne-i merâm buyuruldular. + +İlbâs-ı Hil‘at-i Kapaniçe be-Hazret-i Sadr-ı âlî der-Dîvân-ı Hümâyûn + +Mâh-ı zilhiccenin ikinci salı günü Galebe Dîvânı tertîb olunup, sâhib-i devlet + +hazretlerine kapaniçe ta‘bîr olunan hil‘at-i zer-beft-i girân-kıymet Bâbüssaâde tarafına + +teşrîf ü hareketleri esnâsında hazîne-i Enderûn mehâzîsinde diğer hil‘at-ı postîn-i + +semmûr üzre ilbâs-ı kāmet-i müfâharet kılınup, nûru’n-‘alâ nûr buyurulduktan sonra, + +Arz Odası’nda huzûr-ı hümâyûn-ı şevket-makrûna duhûl ve ba‘de’l-kufûl hil‘at-ı + + +----- + + + +merkūmeyi iksâ buyuruldukları mahalle vusûllerinde çavuşbaşı ve kapucular kethüdâsı + +ve mehterbaşı ağalar ol libâçe-i müzerkeş-i târ u pûd-ı bâisü’l-ibtihâcı dest-i ta‘zîm ü + +tekrîm ile dûş-ı sa‘âdet-âgūşlarından ahz ü ihrâc eyleyüp, hazînedârbaşı ağaya teslîm + +eylediklerinde, başa berâber ref‘ iderek hazîne-i merkūmeye götürüp vaz‘ eyledi. + +Ba‘dehû Kubbealtı’nda mesned-i izz ü iclâlleri olan cây-gâh-ı meymenet-dest-gâhı + +teşrîf buyurduklarında, ibtidâ vüzerâ-yı ‘izâm ve sadreyn efendiler icrâ-yı merâsim-i + +dâmen-bûsı tebrîk ü is‘âd ve bilcümle dîvânda mevcûd bulunan a‘yân takbîl-i kûşe-i + +zeyl-i ikbâlleriyle tekmîl-i kāide-i mübârek-bâd eylediler. Bugün Nemçe kapu kethüdâsı + +dahi buluşup tebrîk-i cülûs-ı meymenet-me’nûs içün gelen Roma İmparatoru’nun + +nâmesi cevâbı olan nâme-i hümâyûn-ı şevket-makrûn-ı şehriyârîyi ‘atebe-i aliyye-i + +şehinşâhâneye yüz sürüp Arz Odası’nda huzûr-ı cenâb-ı pâdişâhîde ahz eyledi. + +**Tevcîhât ve Takrîrât-ı Menâsıb** + +Mâh-ı merkūmun üçüncü günü Cebecibaşı Abdullah Ağa ve topcubaşı İsmail Ağa ve + +top arabacıbaşı ağaya ve ocaklarının kethüdâlarına ve çavuşlarına hil‘atler iksâ ve + +kemâ-kân mansıblar mukarrer ve ibkā buyuruldukdan sonra, ol gün erbâb-ı mesâlihin + +gāyet tezâhüm ü kesreti olmağla, sâhib-i devlet hazretleri vakt-i dahve-i kübrâda + +dîvânhâneyi teşrîf ve vakt-i asra dek istimâ‘-ı da‘âvî ve rü’yet-i mesâlih ile kulûb-ı + +hâcet-mendânı tatyîb ü taltîf buyurup, umûr-ı dîvânı itmâm ve istinâd-ı visâde-i sadr-ı + +ârâm eylediklerinde, bilcümle cem‘ u ihzâr olunan ricâl-i devleti huzûr-ı âlîlerine da‘vet + +olunup Siyâhî Mehmed Efendi’yi yeniçeriyân-ı Dergâh-ı âlî kitâbeti ve cenâb-ı devlet +me‘âblarının birâ-derleri hâlâ küçük evkāf hocası olan Fevzî Beyefendi’ye arpa emâneti + +ve Atinalı Osman Efendizâde’ye Tophâne nezâreti ve Eyyûbî Mehmed Efendi’ye + +Baruthâne-i İstanbul nezâreti ve Mefkūfâtî İsmail Efendi’ye Mâliye tezkireciliği ve + +Hüseyin Paşazâde Mehmed Efendi’ye mevkūfâtcılık ve Hazîne kâtibi Ahmed Efendi’ye + +Küçük Rûznâmçe ve Abdi Efendi’ye Küçük evkāf tevcîh ü inâyet ve Abdülbâkī Ağa’ya + +kul kethüdâlığı ve Mustafa Efendi’ye matbah emâneti ve sa‘âdetlü Hadîce Sultân dâmet + +ismetühâ hazretlerinin kethüdâları Mehmed Efendi’ye Tersâne emâneti takrîr ü ibkā ile + +ilbâs-ı hil‘at kılınup ve sâir dîvân hâcelikleri münâsib olanlara sadaka vü ihsân ve + +münâsib kifâyet itmeyüp, sûret-i hırmânda kalanlara surreler ve atıyyeler in‘âmât ile + +filcümle mutayyebü’l-cenân buyuruldu. + +|/\| \ No newline at end of file